Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Tanıma tenfiz,Türkiye'ye kaçırılan çocukların durumu

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 27-07-2006, 11:49   #1
Avukat Kamer Akgül

 
Varsayılan Tanıma tenfiz,Türkiye'ye kaçırılan çocukların durumu

Merhabalar arkadaşlar;Size Berlin'den yazan bir meslektaşınızım

Elimde iki Türk vatandaşı hakkında Alman mahkemesinin vermiş olduğu bir boşanma kararı var.Bu kararda çocukların velayetinin anne ve babaya ortak verildiği belirtilmiş.Bu yönüyle bu kararın Türk kamu düzenine aykırı olduğu kesin ve dolayısıyla açacağım davada hakim hükmün bu kısmını tanımayacaktır.

Bu mahkeme kararında geçen bir cümlede de deniliyorki her nekadar velayet anne ve babaya ortak olarak verilmişse de çocuklar babanın yanında kalacaktır.Yani baba ile birlikte yaşayacaklardır.Yine gençlik dairesi de vermiş olduğu kararda çocukların annelerinin yanında kalmasının mahsurlü olduğu ve bu sebeple babalarının yanında kalmaları doğrultusunda karar alınmış.

İşin asıl karışık noktası ise bu çocukların anneleri tarafından şu an İstanbul'a kaçırılmış olmaları.Babalarının benden talebi çocukların okulların açılma tarihi olan 21 Ağustos 2006 tarihine kadar annelerinden alınarak Almanya'ya getirilmeleri.

Bu süreye kadar bu kararı tanıtamayacağım kesin.Kaldıki bu karar tanıtılsa bile çocukları annelerinden alıp okulları sebebiyle buraya bir an önce getirilmelerini sağlamak imkanının olmadığı da ortada.Çünkü mahkeme kararındaki velayet hükmü zaten askıda.

Sizden ricam benzer bir sorunla karşılaşan varsa tecrüblerini aktarırsa çok yardımcı olur.

Bir ihtimal tanıma ve tenfiz davasının yanında acilen bir dava açayım diyorum.Bu dava ile birlikte mahkeme kararının tercümesini ve gençlik dairesinin kararının tercümesini de hakime sunayım diyorum.Bu iki kararda çocukların babalarının yanında kalmasının bir zorunluluk olduğu belirtilmiş zaten.Ayrıca çocukların 21 Ağustosa kadar okullarında olmaları gerekiyor.Sizce bu durumda hakim bu davayı acil işlerden düşünüp adli tatil içinde görmesi imkanı var mı?

İkinci ihtimal;Bu işi ailenin korunması kanunu çerçevesinde yorumlayıp o şekilde hakime başvurmak ve dolayısıyla çabuk elden karar almak imkanı olur mu?

Emeğiniz için şimdiden teşekkürlerimi sunuyorum.
Old 28-07-2006, 01:33   #2
Gemici

 
Varsayılan

Selamlar Sayın Akgül,

Almanya'da alınan kararı Türkiye'de tanıtmaya veya tenfize çalışırsanız, çocukların Almanya'ya babalarının yanına dönmeleri ya seneler sürer ya'da hiç gerçekleşmez düşüncesindeyim. 21 Ağustosa kadar dava açıp, netice alıp, çocukları uçağa yerleştirip geri getirmek zaten olanaksız, belirttiğiniz yoldan.

Eğer Anne Almanyada yaşıyorsa Lahey Küçük Çocukları Koruma Anlaşması'na dayanarak Alman makamları üzerinden anneyi çocukları geri getirmeye zorlama olanağınız var. Anlaşmaya göre çocukların normal oturum yeri olan devlet çocukların menfaati için gereken tedbirleri alabilir. Hem Almanya hemde Türkiye bahsettiğim anlaşmayı imzalamış durumda.

Karlsruhe'deki Başsavcının açacağı bir ceza davası anneyi konu üzerinde biraz düşünmeye zorlar diye düşünüyorum. Savcının adresini, anlaşma metnini ve çocukları ayrı yaşadıkları eşleri tarafından Almanya dışına kaçırılmış anne veya babaların stratejilerini eklediğim linklerden elde edebilirsiniz.

Saygılarımla



http://www.basin.adalet.gov.tr/b182.htm

http://www.vaeterfuerkinder.de/conv.htm

http://www.vaeterfuerkinder.de/abduct.htm

http://www.kindesentziehung.org/kind...r_sind_wir.htm
Old 28-07-2006, 03:49   #3
kağanulaş

 
Varsayılan

benim aklıma şöyle bir şey geliyor (tabi bu durumda çocukların yaşları ve anne ve babaları ile olan ilişkileri önemli):
Eğer çocuklar annelerinin yanında isteyerek kalmıyorlarsa ve nerede oldukları biliniyorsa, Türkiye'de hürriyeti tahdit nedeniyle suç duyurusunda bulunabilirsiniz. Daha önce denenmiş mi bilmiyorum, sorunuzu okuyunca aklıma geldi. İlgili savcıyla da görüşüp Almanya'daki mahkeme kararını ve diğer belgeleri de sunarsanız (özellikle çocukların anne ile kalmalarının sakıncalı olması ile ilgili olanı) çocukları geri alabilirsiniz diye düşünüyorum.
Old 28-07-2006, 12:01   #4
Avukat Kamer Akgül

 
Varsayılan teşekkür

Sayın Aslan ve Sayın Ulaş önerileriniz için çok telekkür ediyorum.

Sayın Gemici her zamanki gibi birikimlerinizi bu sitede bizlere aktarmadaki lütufkar tavrınız sebebiyle size ayrıca teşekkürü borç bildiğimi belirtmek isterim.Saygılarımla iyi çalışmalar diliyorum.
Old 28-07-2006, 17:07   #5
Almıla

 
Varsayılan

Sayın Kamer AKGÜL
Olayınızda Alman Mahk. kararı ile her ne kadar çocuğun velayeti ebeveyne müşterek dağıtılmışsa da çocuğun günlük bakım ödevi babaya yüklenmiştir. Bu aşamada annenin eylemi çocuk kaçırma suçunu oluşturur kanaatindeyim.

Alman yetkili makamlarına ilgili mahkem kararı da eklenerek suç duyurusunda bulunmanız; eski eşi şüpheli olarak göstermeniz ve Türkiyede Mukim olduğu adres-adresleri belirtmeniz yeterli .

Uluslararası yazışmalar gereği türkiyedeki adreste arama yapılacak ve çocuğun bulunması halinde iseri muhakeme usumünce hukuki prosedür başlatılacaktır. İyi çalışmalar
Old 28-07-2006, 18:19   #6
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sn.Akgül

Türkiye Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Veçhelerine Dair Lahey Sözleşmesine Taraftır.

(3 Kasım l999 tarih ve 446l sayılı Kanunla uygun bulunmuş ve 29 Aralık l999 tarih ve 99/l3909 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylanarak l5 Şubat 2000 tarih ve 23965 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.)

Almanya da sözleşmeye taraftır.


Sözleşmenin uygulanmasında merkezi makam olarak T.C Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Müdürlüğü tayin edilmiştir.

Duyumlarıma göre oldukça hızlı hareket edilmektedir.

Kolaylıklar diliyorum
Saygılar


(T.C. ADALET BAKANLIĞI/Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü/Sayı : B.03.0.UİG.0.00.00.06/010.06.02/3 --/01/01/2006 Konu: Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukukî / Veçhelerine Dair Lahey SözleşmesininUygulanması.GENELGE No:65

Sözleşmenin uygulanması için yayınlanan genelgeye göre

(1) Sözleşme, çocuğun, velâyet hakkı ihlâl edilerek bir ülkeden diğer bir ülkeye götürülmesi veya alıkonulmasının zararlı etkilerinden uluslararası alanda korunması amacına yönelik olduğundan, çocuğun derhal mutat meskeninin bulunduğu ülkeye geri dönmesini ve şahsî ilişki kurma hakkına riayet edilmesini sağlamak üzere hazırlanmıştır.

(2) Sözleşmenin uygulanmasında, bir çocuğun yerinin değiştirilmesinin veya alıkonulmasının haksız olarak nitelendirilebilmesi için:

a) Çocuğun yerinin değiştirilmesi veya alıkonulması, bu fiillerin gerçekleşmesinden hemen önce mutat meskeninin bulunduğu devletin hukuku uyarınca, bir kişiye veya bir kuruma tek başına veya birlikte kullanılmak üzere tevdi edilmiş bulunan velâyet hakkının ihlâl edilmesi suretiyle meydana gelmiş olması,

b) İhlâl edilmiş bulunan velâyet hakkının yer değiştirme veya alıkoyma vak'asının gerçekleştiği sırada fiîlen kullanılmakta veya bu vak'a gerçekleşmemiş olsaydı, kullanılacak olması gerekmektedir (m. 3).

(11) Sözleşmenin 23'üncü maddesi uyarınca, işbu Sözleşmenin uygulanması ile ilgili belgeler resmî onay veya benzeri her türlü formaliteden muaftır.

Talep:

a) Başvuruda bulunanın, çocuğun ve çocuğu götürdüğü veya alıkoyduğu ileri sürülen kişinin kimliğine ilişkin bilgileri,

b) Çocuğun doğum tarihini,

c) Çocuğun iadesi talebinde dayanılan gerekçeleri,

d) Çocuğun bulunduğu yere ve yanında kaldığı kişiye ilişkin elde edilebilen bilgileri,

ihtiva etmelidir.

(4) Başvuruda, çocuğun doğum tarihinin özellikle belirtilmiş olması gerekmektedir. Bunun sebebi, Sözleşmenin uygulama alanının, kaçırılmış bulunan çocuğun yaşına göre belirlenecek olmasıdır. Sözleşme hükümleri, sadece 16 yaşına girmemiş çocuklar için uygulanacaktır.

(4) Talep formunun iki örnek olarak mekanik araçlarla düzenlenmesi gerekmektedir. Bu formun noter veya herhangi bir merci tarafından onaylanmasına gerek bulunmamaktadır. Sadece başvuru sahibinin, beyanını yer ve tarih belirterek imzası ile teyit etmesi yeterlidir. Başvurunun herhangi bir usulî şekle uygun olarak yapılması gerekliliği bulunmamakta ise de, uygulamada kolaylık sağlamak üzere Genelgemiz ekinde yer alan İngilizce veya Fransızca çevirisi ile birlikte düzenlenmesi uygun olacaktır.

Talebe eklenecek belgeler:

(6) Başvuruya, iade talebine dayanak teşkil eden mahkeme kararının veya taraflar arasındaki anlaşmanın aslına uygunluğu onaylanmış iki örneği eklenecektir.

(7) Ayrıca, başvuruya uyuşmazlığa uygulanacak Türk hukuk mevzuatı hakkında bilgi veren bir belge veya beyan ile birlikte, uyuşmazlığı çözmeye elverişli başka belgeler eklenebilecektir. Bu nedenle çocuğun ve çocuğu kaçıran kişinin normal ebatta ve mümkünse son halini gösteren birer fotoğrafının eklenmesi yararlı olacaktır.

(8) Başvuru ve ekli belgelere başvuruda bulunulan merkezî makamın bulunduğu ülkenin resmî dilinde yapılmış olan tercümesi eklenecektir. Ancak başvuruda bulunulan merkezî makamın bulunduğu ülke diline tercümesi zor olacaksa, İngilizce veya Fransızca dillerinde düzenlenmiş bir çevirisi eklenecektir.

(9) Sözleşmenin 28'inci maddesi uyarınca, talepte bulunulan Devlet merkezî makamının gerek görmesi halinde, iade başvurusunda bulunan kimseden kendi adına hareket etme veya adına hareket etmekle yetkilendiren bir temsilci tayin etme yetkisi veren yazılı bir yetki belgesi istenebilecektir.

(10) Belgelerin düzenlenmesi ve tercümesi için notere başvurma zorunluluğu yoktur. Ancak tercümenin hukuk terminolojisini bilen bir tercüman tarafından yapılması sağlanmalıdır.

B) Aracı kurum olarak;

(11) Çocuk, Türkiye'de bulunuyorsa, Sözleşmenin uygulanmasında yabancı Devlet merkezî makamından alınacak çocuğun iadesine ilişkin talep ve Sözleşmenin öngördüğü diğer belgeler, Bakanlığımızca incelenerek, Sözleşmeye uygunluğu tespit edildikten sonra, gereği yapılmak üzere çocuğun bulunduğu bildirilen yer Cumhuriyet başsavcılığına gönderilecektir.

(12) Çocuğun bulunduğu yer belirlendikten sonra, Cumhuriyet başsavcılıklarınca öncelikle, kaçıran kişinin rızası ile çocuğun teslimi veya taraflar arasında dostane bir çözümün sağlanması için girişimlerde bulunması gerekmektedir. Cumhuriyet savcısı hal ve şartlara göre gerektiğinde ilgili kişi ve kurumların yardımını alabilir. Sözleşmenin uygulanmasında, çocuğun rıza ile teslimi öncelikli olarak tercih edilmektedir.

(13) Bu sebeple, Cumhuriyet başsavcılığınca çocuğu kaçıran kişinin bizzat beyanına başvurulması ve Sözleşmede öngörülen zorlayıcı tedbirler hatırlatılarak, rıza ile teslimin telkin edilmesi veya uzlaşma yolu ile bir çözüm bulunmasına çalışılması uygun olacaktır.

(14) Çocuğun, rıza ile tesliminin kabul edilmesi halinde keyfiyetin, çocuğun teslim alınmasını teminen talepte bulunan Devlet merkezî makamını haberdar etmek üzere derhal Bakanlığımıza bildirilmesi gerekmektedir.

(15) Kaçıran kişinin rızası ile çocuğun teslimi veya taraflar arasında uzlaşma ile dostane bir çözümün bulunması mümkün değilse, çocuğun iade edilip edilmeyeceğine ilişkin bir karar verilmek üzere talep ve ekli belgeler, yetkili hukuk mahkemesine tevdi edilecektir.

(18) Mahkemece çocuğun iadesi konusunda verilen kararın kesinleşmesinden sonra gerekirse, İcra ve İflâs Kanununun çocuk teslimine dair ilâmların icrası hakkındaki hükümlerine göre cebrî icra yoluna başvurularak çocuğun başvuruda bulunana iadesi sağlanacaktır.

(20) Şu kadar ki; çocuğun iadesi başvurusunda bulunanın Türkiye'de olmaması veya bir avukat tarafından temsil edilmemesi durumu dikkate alınarak, gerekli düzenlemelerin yapılabilmesi için, cebrî icra yoluna başvurmadan önce Bakanlığımızın onayı alınmalıdır.

(22) Sözleşmenin uygulanmasında Taraf Devletler, haksız olarak yeri değiştirilen veya alıkonulan çocuğun süratli ve güvenlik içinde iadesini sağlamakla yükümlüdür. Bu sebeple Cumhuriyet başsavcılıkları çocuğun iadesi talebiyle ilgili işlemleri en seri şekilde yerine getirmelidir.

(3) Çocuğun yerinin değiştirilmesinin veya alıkonulmasının haksız olup olmadığını tayin etme durumunda olan mahkeme, yabancı hukukun veya kararın dikkate alınmasının gerektiği başka durumların aksine, herhangi bir özel usulî işleme tâbi tutmadan, çocuğun mutat meskeni makamlarınca verilmiş belgeleri doğrudan dikkate alabilir (m.14). Örneğin, Türk hukukuna göre yabancı mahkeme kararlarının kesin delil olarak kabul edilebilmesi için öncelikle yetkili mahkemece tanıma kararı verilmesi gerekmektedir. Oysa bu Sözleşme uyarınca mahkeme, çocuğun iadesi talebini değerlendirirken yabancı kararı doğrudan dikkate alabilecektir.

(10) Sözleşmenin uygulanmasında, çocuğun iadesine ilişkin başvuru ve ekindeki belgeler ile bir merkezî makam tarafından sağlanan tüm bilgi ve belgeler ister merkezî makama, ister doğrudan adlî makamlara yöneltilmiş bulunsun, anılan makamlarca kabul edilecektir (m. 30).

(11) Sözleşme uyarınca, haksız olarak bir Âkit Devlet ülkesinden diğerine götürülen veya alıkonulan çocuğun, iade edilmesi için önceden yabancı makamlardan alınmış velâyete veya şahsî ilişki kurma hakkına dair bir kararın bulunması gerekmediği gibi, böyle bir kararın mevcut olması durumunda bunun tanınması veya tenfiz edilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır.
Talep formu için:
http://www.mevzuat.adalet.gov.tr/html/26768.html
Old 02-08-2006, 14:16   #7
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Selamlar,

Bugün önüme gelen olayda, müvekkil eşiyle 6 ay önce anlaşmalı olarak boşanmıştır. İki çocuktan 13 yaşında olanın velayeti müvekkil-babaya, 6 yaşında olanın velayeti de anneye(tarafların bu husustaki anlaşmalarına uygun olarak) bırakılmıştır.

Müvekkilin aldığı duyuma göre eski eşi, Almanya'da yaşayan bir Türk ile evlenmek üzeredir. Evlenince de çocukla birlikte Almanya'da oturmayı planlamaktadır. Bildiğim kadarıyla Almanya'ya gidebilmesi için babanın muvafakatı aranmamaktadır. Çünkü velayet annededir. Bu forumda tartışılan konunun tersi durum gerçekleşmek üzeredir.

Anne velayeti kendisine bırakılan çocuğu yanında götürebilir mi? Lahey Sözleşmesi'nden benim anladığım kadarıyla kaçırma vak'asının gerçekleşmiş olması gerekmektedir.

Hem Lahey Sözleşmesi'ne göre, hem de Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne göre ve diğer mevzuata göre çocuğun mutad meskeninden götürülmesini engelleme şansımız var mıdır? Her ne kadar çocuğun velayeti anneye bırakılmış olsa da, annenin son kararıyla; çocuk hem babasından hem de diğer kardeşinden uzaklaşmış olacak ve bir daha görüşmeleri imkansız olacaktır. Ayrıca çocuk yaşadığı çevresinden ve kültüründen de uzaklaşmış olacaktır. Bu bilgiler ışığında sözkonusu sözleşmelerden faydalanabilirmiyiz?

Diğer yandan, açılacak velayetin nez-i davasının kabul ile sonuçlanma şansı sizce nedir? Dava açılırken tedbir mahiyetinde çocuğun yurt dışına çıkarılmaması hususunda neler yapılabilir? Başkaca önerisi olan var mıdır?

Konunun aciliyeti nedeniyle fazla araştırma yapamadım.(Ayrıca gece evime giren hırsızlar, yakın ve uzak gözlüklerimi de çaldıkları için, hem okumak da hem de yazmakta zorlanıyorum)

İlgilenen meslektaşlarıma şimdiden teşekkür ederim.

Saygılarımla
Old 02-08-2006, 14:46   #8
Avukat Kamer Akgül

 
Varsayılan selam

Soruma ilgileri sebebiyle bütün emektar arkadaşlara tekrar candan teşekkür ediyorum.Dilerim yakın zamanda bilgileriniz doğrultusunda olumlu bir örnek sonuç alırım.
Old 02-08-2006, 15:08   #9
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sn.Ergin

Kanımca sözleşme bu olaya uygulanamaz.

Sözleşmenin uygulanabilmesi için:

Velayet hakkının ihlali yolu ile çocuğun bir ülkeden diğer bir ülkeye götürülmesi veya alıkonması ve bunun zararlı etkileri olması gerekmektedir.

Olayda velayet hakkı sorunu yoktur.Yaşıküçük çocuğun velayeti annededir.Başka bir ülkeye yerleşme niyeti velayet hakkının ihlali olarak değerlendirilmeyecektir.

Burada çocukla olan kişisel ilişki hakkının farklı ülkelerde oluşa göre yeniden düzenlenmesi gereklidir.

Velayetin kaldırılması konusunda:
Anne-babanın yeniden evlenmesi velayetin kaldırılması sebebi değildir.Tek istisna çocuğun menfaatinin velayet değişikliğini gerektirmesidir.(TMK MADDE 349)Yurtdışına çıkış konusunda ,dava açıldığında tedbiren ve tensiben bir karar verilmesi talep edilebilir.

Saygılar
Old 04-08-2006, 20:06   #10
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Sayın Kayar,

Öncelikle yanıtınız için teşekkür ederim. Lahey Sözleşmesi esas itibarıyla, velayet hakkının korunmasını düzenlemiştir. Ancak 21 inci maddede ise, kişisel ilişki hususu düzenlenmiştir. Sayın Hakim Dr. İlknur Altuntaş’ın ‘Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Yönlerine Dair Lahey Sözleşmesi’ isimli kitabından yararlanarak aşağıdaki bilgilere ulaştım.

“Sözleşmenin 5 inci maddesinin (b) bendinde, şahsi ilişki kurma hakkının, sadece çocuğun sınırlı bir süre mutad meskeninden başka bir yere götürülmesi hakkını içerdiği belirtilmektedir. Bu açıklayıcı hüküm, çocuğun götürüleceği yeri hiçbir şekilde nitelemediğinden, Sözleşme anlamında şahsi ilişki kurma hakkı, aynı zamanda ulusal sınırlar ötesinde şahsi ilişki kurma hakkını da içerecektir. Velayet hakkına sahip olmayan tarafa şahsi ilişki kurma hakkının sağlanması ile çocuk kaçırma olaylarının azalacağı düşünülmüştür.”

“Sözleşme velayet hakkı ve şahsi ilişki kurma hakkının her ikisini de korumasına karşın, sözü edilen haklara aynı derecede koruma sağlamamaktadır. Çocuğun iadesi, sadece haksız götürülmeden dolayı velayet hakkının ihlal edilmesi halinde sözkonusu olmaktadır. Tersi bir durumda, yani şahsi ilişki kurma hakkının ihlalinde ise, Sözleşme sadece taraf devletlere ‘şahsi ilişki kurma hakkının barışçı bir şekilde kullanılmasını sağlama’ ve ‘mümkün olduğu ölçüde şahsi ilişki kurma hakkının önündeki engellerin kaldırılmasını sağlama’ konusunda yetki vermektedir.” A.g.e s-18-19

“Sözleşmenin 21 inci maddesinde, şahsi ilişki kurma hakkının tesisi veya korunmasına ilişkin bir talebin, taraf bir devletin merkezi makamına, çocuğun geri dönüşünü amaçlayan bir talep ile aynı şekilde yapılabileceği belirtilmektedir. Bu konuda, merkezi makamlar şahsi ilişki kurma hakkının rahatça kullanılması ve bu hakkın kullanılmasının tabi olabileceği tüm şartların yerine getirilmesi ve şahsi ilişki kurma hakkına karşı muhtemel engellerin olanaklar ölçüsünde kaldırılması hususunda 7 inci maddede yer alan işbirliği yükümlülükleri ile bağlıdır.” A.g.e. s-51

Yazar “şahsi ilişki kurma” konusunda sözleşmenin yurtdışında da eleştirildiğini, hatta sözleşmenin bu yönde değiştirilmesi gerektiğini de ifade etmektedir. Bence de değişiklik yapılmalıdır. Amaç çocuğun menfaati ve kaçırılmasını önlemek ise bu değişikliğin yapılması gerekmektedir. Velayet kendisinde olmayan eş, benim verdiğim örnekte olduğu gibi ne yapacaktır? Almanya’ya gitme olanağından yoksunsa bir daha çocuğunu göremeyecektir. Diğer yandan çocuk ise hem babasından hem de diğer kardeşinden uzakta yaşamaya zorlanacaktır.

Ben 21 inci maddenin işletilebileceğini düşünmekteyim. Ancak tereddüt ettiğim husus, çocuğun mutad meskeninin değiştirilmeye çalışıldığını nasıl ıspat edip, hakimi ikna edeceğimiz konusundadır. Çünkü velayet annedeyken hangi hakim bu hususta tedbir verecektir?

Bulduğum diğer bir yol ise, Almanya Başkonsolosluğu’na müracaat edip, vize verilmemesini sağlamaktır. En azından bu konularda onların daha hassas olduğunu düşünmekteyim. Sayın Gemici’nin yorumlarını beklerim.)) Bu arada ben de kendisini nokta atışıyla hedefi vurmasından ötürü(her zamanki gibi) tebrik ederim.

Saygılarımla
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Tanıma Ve Tenfiz Davaları hukukçu42 Aile Hukuku Çalışma Grubu 34 16-07-2021 11:34
velayet-tenfiz-tanıma seyitsonmez Meslektaşların Soruları 3 11-10-2006 15:46
Tanıma tenfiz,Türkiye'ye kaçırılan çocukların durumu Avukat Kamer Akgül Çocuk Hakları Çalışma Grubu 0 26-07-2006 16:26
Tanıma/Tenfiz Av.Özgül Meslektaşların Soruları 3 03-07-2006 13:32


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05909491 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.