Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Ölüm halinde kredi tutarının sigorta şirketince ödenmemesi

Yanıt
Old 14-11-2010, 13:27   #1
avasahin

 
Önemli Ölüm halinde kredi tutarının sigorta şirketince ödenmemesi

Öncelikle siz değerli üstadlara merhabalar.Ben de sizler gibi hukuk fakültesi mezunuyum ve aynı zamanda stajyer avukatım.Ancak soracağım sorunun aciliyet taşıması dolayısıyla sitedeki kişisel bilgilerimi güncelleyemedim.Umarım üstad tabirini kullanmamda bir sakınca bulmamışsınızdır.

14.08.2010 tarihinde değerli babamı acı bir şekilde kaybetmiş bulunmaktayım.Rahmetli babam 09.09.2009 tarihinde bankadan tüketici kredisi kullanmış.Dolayısıyla ilgili banka kredinin teminat altına alınması adına sigorta poliçesi düzenlemiştir.Babamı kaybettiğim tarih itibariyle kalan bakiye borç miktarı 15.000 TL idi.Banka şubesine kalan tutarların ilgili sigorta şirketince ödenmesi hususunda başvuruda bulundum.Nihayet sigorta şirketi olumsuz yanıt vermiştir.Gerekçe olarak "Hayat Sigortası Genel Şartları C.2.2'de yer alan beyan yükümlülüğünün kasıtlı ihlalini" göstermiştir.Çünkü müteveffa babam 2005 yılından bu tarafa kalp rahatsızlığı yönünden sağlık problemi yaşamıştır.Bunu gerekçe gösteren sigorta şirketi poliçe düzenlenirken bu hususların bildirilmediğini dolayısıyla sözleşmeden cayma hakkını kullandığını tarafıma yazılı olarak bildirmişlerdir.Bunun üzerine ilgili banka tarafımızdan kalan 15.000 TL'yi bir seferde tahsil edebileceğini taksitlerin şahsın ölümü dolayısıyla devam etmeyeceğini bildirmiştir.Ve kalan tutarı bankaya ödemek zorunda kalmış oldum.Bunun arkasından ben de ilgili bankaya ve sigorta şirketine noter aracılığıyla ihtarname gönderdim.İhtarnameye verilen cevap yine olumsuz ve aynı hususları taşımaktadır.Olaylar bunlardan ibarettir.

a)Acaba izlemem gereken bir yol var mıdır?
b)Alacak davası açmam halinde davayı kazanabilir miyim?
Şimdiden herkese teşekkür ediyor,iyi bayramlar geçirmenizi diliyorum.
Old 15-11-2010, 00:21   #2
ayrıntıcı

 
Varsayılan

Sayın avasahin; bende benzer bir konuyla uzun bir süre önce ilgilenmiştim.Dava açmadım ancak konuyla ilgili biraz araştırma yapmıştım.Yaptığım araştırma neticesinde,eğer ki kredi çekildikten sonra 3 ay süresince düzenli olarak ödeme yapılıyor ise bundan sonra herhangi bir sebeple kredi sahibinin vefat etmesi halinde sigorta şirketi kalan kredi miktarını ödemek zorunda diye biliyorum. Ancak bu bilgi kesin değildir eğerki bu açıdan araştırma yaparsanız belki bir sonuca varabilirsiniz diye düşünüyorum. Umarım en aznından fikir olarak yardımcı olabilirim.Buarada bir çözüm yolu bulursanız bizleride bilgilendirirseniz çok memnun olurum. İyi çalışmalar...
Old 15-11-2010, 10:52   #3
akoguz

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım, öncelikle babanızın vefatı nedeniyle başınız sağolsun, merhuma Allah'tan rahmet diliyorum. Aşağıda vereceğim Yargıtay kararlarını incelemenizi öneriyorum. Açacağınız davada süre yönünden bir engel yoksa kazanacağınızı düşünüyorum.iyi çalışmalar...

T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi

Esas: 2004/12867
Karar: 2005/10191
Karar Tarihi: 24.10.2005

KREDİ KARTINDAN DOLAYI BORÇLU BULUNMADIĞININ TESPİTİ VE ALACAK İSTEMİ - UYUŞMAZLIĞIN KREDİ KARTI SÖZLEŞMESİNDEN KAYNAKLANMASI - TÜKETİCİ MAHKEMELERİNİN GÖREVLİ OLMASI

ÖZET: Asıl dava, banka kredi kartı borcunun davalı sigorta şirketince ödenmesi gerektiğinin ve bu nedenle diğer davalı bankaya borçlu bulunmadığının tespiti, karşı dava ise kredi kartı alacağının tahsili istemlerine ilişkindir. Uyuşmazlık kredi kartı sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davaya bakmak tüketici mahkemelerinin görevine girmektedir. Mahkemelerin görevi, kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınması gerekmektedir.

(1086 S. K. m. 9, 17, 19, 481) (4077 S. K. m. 3, 10/A, 23)

Dava: Taraflar arasında görülen davada Ankara Asliye 5. Ticaret Mahkemesi'nce verilen 22.01.2004 tarih ve 2001/483-2004/4 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Berkant Şengel tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Karar: Davacılar vekili, müvekkillerinin murisinin davalı Bankanın Köroğlu-Ankara Şubesi'nden kredi kartı aldığını, kart borcunun diğer davalı nezdinde sigortalandığını, muris Oğuz Gürel'in 24.02.2001 tarihinde öldüğünü, alkol nedeniyle ölüm gerekçe gösterilerek kredi borcunun davalı sigorta şirketince ödenmediğine, sözleşmede her türlü hastalık halinde teminattan faydalanacağının kararlaştırıldığını ileri sürerek, müvekkillerinin murisinin kredi kartı borcunun davalı sigorta şirketi tarafından diğer davalı bankaya ödenmesi gerektiğinin ve bu nedenle müvekkillerin kredi kartından dolayı borcu bulunmadığının tespitine, bu istemin kabul edilmemesi halinde 4.080.000.000 TL nin davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı Citibank NA vekili, yetki itirazında bulunarak davacıların murisinin kredi kartı borcunu ödemeden vefat ettiğini, anılan borcun diğer davalı tarafından teminat dışı olduğu gerekçesiyle ödenmediğini savunmuş, karşı davasında da ödenmeyen 5.624.327.945 TL kredi kartı borcunun davacılardan tahsilini istemiştir.

Diğer davalı vekili, yetki ve husumet itirazında bulunarak sözleşme koşullarının Hazine Müsteşarlığı tarafından onaylandığını,kredi kartı hamili murisin alkol bağımlısı olarak uzun süredir tedavi gördüğünü,bu nedenle öldüğünü,sözleşmedeki hastalık tarifine uymadığını, rizikonun teminat kapsamı dışında bulunduğunu savunarak,davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddialar, savunmalar, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamına göre,asıl davanın ticari nitelikte olduğu, her ne kadar karşı davada Tüketici Mahkemesi görevli ise de HUMK.nun 481 ve 4077 sayılı Yasa'nın 23/2 nci maddeleri uyarınca bu davada da mahkemenin görevli bulunduğu, kredi kartı üyelik sözleşmesinin davalı bankanın Ankara Şubesi ile yapıldığı, HUMK'nun 9/2, 17 ve 19 ncu maddeleri hükümlerine göre davalıların yetki itirazının ret edildiği,grup hayat sigorta sözleşmesi uyarınca davalılara husumet düştüğü, sözleşmenin hastalıkla ilgili düzenlemelerinin açık olmadığı, sigortacının bu noktada doğru bilgi verme ilkesine uygun davranmadığı, sigorta sözleşmesinden önce mevcut alkol bağımlılığı hastalığı nedeniyle davacıların murisinin öldüğü, 12 ay öncesi defalarca tedavi gördüğü,her ne kadar bu haliyle rizikonun teminat dışı olduğu düşünülse de davalı sigorta şirketinin rahatsızlığa dair soru listesi vermediği, bilgilendirmediği, sağlık raporu istemediği, bu halde tarafların kusurlu olduğunun kabulü gerektiği, Yargıtay uygulamasına göre eşit kusurlu sayılacakları, dava tarihi itibariyle kredi kartı borcunun yarısından davacı tarafın sorumlu bulunduğu, uyuşmazlığın tüm taraflar açısından kesin hüküm oluşturmak suretiyle çözümlenmesinin adalete uygun olacağı, yargılama sırasında davacıların kredi kartı borcunu 31.05.2002 tarihinde 16 Milyar TL olarak ödediklerinin tarafların kabulünde bulunduğu, bunun 8 milyar TL sinin davalı bankadan tahsilinin gerektiği, karşı davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulüne, davacıların dava tarihi itibariyle 4.080.000.000 TL'na ulaşan kredi kartı hesap bakiyesinin yarısı olan 2.040.000.000 TL lık bölümünden sorumlu ve borçlu olmadığının tespitine, kalan kısmından davalı sigorta şirketinin diğer davalı bankaya karşı sorumlu olduğunun tespitine, yargılama sırasında davacılar tarafından ödenen 8 Milyar TL nin davalı bankadan istirdadı ile davacı tarafa ödenmesine, karşı davanın konusu kalmadığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, karşı davacı bankanın kendisinden geri alınacak tutar hakkında davalı sigorta şirketi hakkında dava açmasında muhtariyetine karar verilmiştir.

1- Asıl dava, banka kredi kartı borcunun davalı sigorta şirketince ödenmesi gerektiğinin ve bu nedenle diğer davalı bankaya borçlu bulunmadığının tespiti, karşı dava ise kredi kartı alacağının tahsili istemlerine ilişkindir. Ancak, uyuşmazlık 4077 sayılı Tüketicilerin Korunması Hakkındaki Yasa'nın 10/A maddesinde düzenlenen kredi kartı sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Aynı Yasa'nın 3/c, 10/A ve 23/1 nci maddeleri hükümleri karşısında bu davaya bakmak Tüketici Mahkemelerinin görevine girmektedir. Mahkemelerin görevi, kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında re'sen dikkate alınması gerekmektedir. O halde, mahkemece görevsizlik kararı verilerek dosyanın Ankara Tüketici Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.

2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı-karşı davacı vekilinin diğer, davacı ve davalı Comercial Union Sigorta A.Ş vekilinin tüm temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı-karşı davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı-karşı davacı vekilinin diğer, davacı ve davalı Comercial Union Sigorta A.Ş vekilinin tüm temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, aşağıda yazılı bakiye 73.00 YTL. temyiz ilam harcının temyiz eden davalı sigortadan alınmasına, istek halinde aşağıda yazılı 26.30 YTL. harcın temyiz eden davacıya iadesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalı-karşı davacıya iadesine, 24.10.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi

Esas: 2003/9446
Karar: 2004/5305
Karar Tarihi: 11.05.2004

POLİÇE TEMİNATININ ÖDENMESİ İSTEMİ - MURİSİN BANKAYA OLAN KREDİ BORCUNUN VE VARSA FAİZLERİNİN DAVACILAR TARAFINDAN ÖDENİP ÖDENMEDİĞİNİN TESPİT EDİLMESİ GEREĞİ - DAVACILARIN NEDENSİZ ZENGİNLEŞMESİ SONUCUNU DOĞURACAK ŞEKİLDE HÜKÜM KURULAMAYACAK OLMASI

ÖZET: Somut olayda, sigortalının hak sahibi mirasçıları asıl ve birleşen davada poliçe teminatının tamamını dava konusu etmişlerdir. Mahkemece murisin dava dışı bankaya olan kredi borcu ve varsa faizlerinin davacılar tarafından ödenip ödenmediği araştırılıp, bankaya ödenmesi gereken bir sigorta tazminatı olup olmadığı, varsa bakiye sigorta teminatı açısından davacılara ödenmesi gereken miktar belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerekir.

(6762 S. K. m. 1268, 1332)

Dava: Taraflar arasında görülen davada Mecitözü Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 02.04.2003 gün ve 2001/24 - 2003/52 sayılı kararın Yargıtay’ca tetkiki duruşmalı olarak davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 04.05.2004 günde davacı avukatı Kenan Yaşar ile davalı avukatı Zeynep Hacıalioğlu gelip, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraflar avukatları dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi Ali Orhan tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve bütün belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, müvekkillerinin murisi Adil Arat'ın kullandığı tarımsal kredinin teminatını oluşturmak amacıyla hayat sigorta poliçesi düzenlendiğini, murisin ölümü üzerine kredi borcundan sonra kalan poliçe teminatının müvekkillerine ödenmediğini ileri sürerek, asıl davada 501.000.000.-TL'nin, birleşen 2002/120 esas sayılı davada ise, asıl davada saklı tutulan 34.480.742.000.-TL'nin davalıdan tahsilini istemiştir.

Davalı vekili, asıl davada murisin sigorta poliçe düzenlendiği sırada akciğer kanseri olduğunu gizlediğini, bu sebeple ödeme yükümlülüklerinin olmadığını, birleşen davalarda husumetin Başak Sigorta A.Ş.'ne yöneltilemeyeceğini, TTK. nun 1268 nci maddesinde ön görülen 2 senelik sürede davanın açılmadığını, gerçeğe aykırı beyan sebebiyle ödeme yükümlülüklerinin olmadığını, faize dava tarihinin esas alınabileceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, toplanan kanıtlar, tanık anlatımları ve bilirkişi raporuna göre, birleşen davalarda dayanılan poliçenin Güneş Hayat Sigorta A.Ş.'ce düzenlenmiş olması, her iki şirketin daha önceden tek bir şirket iken hayat sigortası branşında faaliyet göstermek üzere 1998 yılında Güneş Hayat Sigorta A.Ş.'nin kurulduğu, kanuni olarak hayat sigorta poliçesi düzenleme yetkisi olmayan şirket aleyhine dava açmanın mümkün olmadığı bütün bu hususlar düşünüldüğünde davanın Başak Hayat Sigorta A.Ş. aleyhine açılmak istendiğinin anlaşıldığı, TTK. nun 1268 inci maddesinde öngörülen zaman aşımı süresinin aynı kanunun 1332/son maddesi gereğince rizikonun ihbarı yükümlülüğünün doğduğu tarihten itibaren 5 günlük sürenin dolduğu tarihte sigorta bedelinin muaccel hale geleceği, bu tarihin 09.10.2000 olduğu ve davanın bu tarihten itibaren 2 senelik sürede açıldığından husumet itirazı ile zaman aşımı def'inin reddine, poliçe tanzimi sırasında murisin rahatsızlığını gizleyerek doğru bildirim yükümlülüğünü yerine getirmediği savunmasının davalı yanca kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

1- Dava dosyası içindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve kanuna aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen ve aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Davacıların murisi, dava dışı bankadan kredi kullandığı sırada kredi borcunun geri ödemelerinin bankaca teminat altına alınması amacıyla hayat sigortası davalı şirketçe yapılmıştır. Dava dışı banka ile davalı sigorta şirketi arasında imzalanan grup hayat sigorta sözleşmesinin 9 uncu maddesine göre banka, kredi borcu ve faizleri açısından 1 inci derecede hak sahibidir. Kredi borcu ve faizleri dışında bakiye bir teminat kaldığı takdirde sigortalının mirasçı ya da hak sahipleri ancak bakiye teminatı isteyebilirler.

Somut olayda, sigortalının hak sahibi mirasçıları asıl ve birleşen davada poliçe teminatının tamamını dava konusu etmişlerdir. Mahkemece murisin dava dışı bankaya olan kredi borcu ve varsa faizlerinin davacılar tarafından ödenip ödenmediği araştırılıp, bankaya ödenmesi gereken bir sigorta tazminatı olup olmadığı, varsa bakiye sigorta teminatı açısından davacılara ödenmesi gereken miktar belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerekir iken, yazılı gerekçeyle eksik inceleme sonucu hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

3- Kabul şekline göre de, davalı sigorta şirketi, sigorta primlerinin davacılar adına bankaya havale edildiğini de savunduğuna göre bu savunma üzerinde durulmadan prim miktarı kadar davacıların nedensiz zenginleşmesi sonucunu doğuracak şekilde hüküm kurulması da doğru görülmediğinden kararın bu sebeple dahi bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarda 1 no.lu bentte açıklanan sebeplerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 ve 3 no.lu bentlerde açıklanan sebeplerle kararın davalı yararına BOZULMASINA, takdir edilen 375.000.000.-TL duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 11.05.2004 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Old 15-11-2010, 18:39   #4
Malik Eskişehirli

 
Varsayılan

Sn. Avaşahin.
Öncelikle Başınız Sağolsun. Aşağıdaki Soruları Yanıtlarsanız. Dosya Hakimiyeti Olmamakla Birlikte, Yardımcı Olmaya Çalışırım.
1. Sigortacının Hastalığı Öğrendiği Tarih?
2. Sigortalının Sigorta Bilgilendirme Formu -nda- İmzası Var mı?
İyi Çalışmalar.
Old 18-04-2014, 16:51   #6
Av. Burçin Özenli

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avasahin
Öncelikle siz değerli üstadlara merhabalar.Ben de sizler gibi hukuk fakültesi mezunuyum ve aynı zamanda stajyer avukatım.Ancak soracağım sorunun aciliyet taşıması dolayısıyla sitedeki kişisel bilgilerimi güncelleyemedim.Umarım üstad tabirini kullanmamda bir sakınca bulmamışsınızdır.

14.08.2010 tarihinde değerli babamı acı bir şekilde kaybetmiş bulunmaktayım.Rahmetli babam 09.09.2009 tarihinde bankadan tüketici kredisi kullanmış.Dolayısıyla ilgili banka kredinin teminat altına alınması adına sigorta poliçesi düzenlemiştir.Babamı kaybettiğim tarih itibariyle kalan bakiye borç miktarı 15.000 TL idi.Banka şubesine kalan tutarların ilgili sigorta şirketince ödenmesi hususunda başvuruda bulundum.Nihayet sigorta şirketi olumsuz yanıt vermiştir.Gerekçe olarak "Hayat Sigortası Genel Şartları C.2.2'de yer alan beyan yükümlülüğünün kasıtlı ihlalini" göstermiştir.Çünkü müteveffa babam 2005 yılından bu tarafa kalp rahatsızlığı yönünden sağlık problemi yaşamıştır.Bunu gerekçe gösteren sigorta şirketi poliçe düzenlenirken bu hususların bildirilmediğini dolayısıyla sözleşmeden cayma hakkını kullandığını tarafıma yazılı olarak bildirmişlerdir.Bunun üzerine ilgili banka tarafımızdan kalan 15.000 TL'yi bir seferde tahsil edebileceğini taksitlerin şahsın ölümü dolayısıyla devam etmeyeceğini bildirmiştir.Ve kalan tutarı bankaya ödemek zorunda kalmış oldum.Bunun arkasından ben de ilgili bankaya ve sigorta şirketine noter aracılığıyla ihtarname gönderdim.İhtarnameye verilen cevap yine olumsuz ve aynı hususları taşımaktadır.Olaylar bunlardan ibarettir.

a)Acaba izlemem gereken bir yol var mıdır?
b)Alacak davası açmam halinde davayı kazanabilir miyim?
Şimdiden herkese teşekkür ediyor,iyi bayramlar geçirmenizi diliyorum.

Sayın avasahin, sizin olayınızın aynısı müvekkilin başına gelmiştir. Acaba dava açtınız mı? Davanın sonucu ne şekilde oldu? bilgi verebilirseniz çok memnun olurum.
Old 08-01-2015, 17:46   #7
Av.Şükrü ÖZGÜR

 
Varsayılan bu davada görevli mahkeme ticaret midir tüketici midir?

görevli mahkeme hangisi olmalıdır tüketici mi ? ticaret mi? sigorta sözleşmesi, banka kredi sözleşmesine dayalı olduğu için aklım karıştı?
Old 08-01-2015, 18:44   #8
sailor1981

 
Varsayılan

benzer bir olayda sigorta kalan borcu ödediği gibi murisin(emekli) ölüm tarihine kadar yaptığı ödemeleri tarafımıza iade ettiler.(ziraat bankası)
Old 08-01-2015, 18:47   #9
Av.Şükrü ÖZGÜR

 
Varsayılan

yargılama sürecinde mi oluştu bu durum acaba?
Old 08-01-2015, 18:57   #10
sailor1981

 
Varsayılan

soru bana ise cevap ;hayır.ölüm sonrası bankaya biz başvurduk.
Old 09-01-2015, 11:15   #12
Av.Şükrü ÖZGÜR

 
Varsayılan

bende öyle düşünüyorum ama bugun emekli bir hakim, kredi sözleşmensine dayalı işlem olması nedeni ile tüketci dediği için kafam karıştır.yine de çok teşekkür ederim Sn. Malik ESKİŞEHİRLİ ve sailor1981
Old 09-01-2015, 11:35   #13
olgu

 
Varsayılan

Sigorta işlemler 4077 sayılı yasa döneminde tüketici mahkemesi görevine girmemekteydi. Ankca 6502 sayılı yasanın tüketici işlemleri örnekleri arasında sigorta sözleşmeleri de sayılmıştır. Bu sebepten tüketici mahkemelerinin görevli olduğunu düşünüyorum .(3300 TL'nin üzerinde ise uyuşmazlık)
Old 09-01-2015, 11:47   #14
Av.Şükrü ÖZGÜR

 
Varsayılan

incelediğim yargıtay kararları, danıştığım kişilerden aldığım cevaplara göre çıkardığım sonuç, sigorta poliçesinin, sigortalanan ile sigortacı arasında doğrudan kurulmuş bir ilişkide ticaret mahkemelerinin görevli olduğu ancak hayat sigortası poliçesi, banka kredisini bağlı olarak kurulduğu için tüketici mahkemesi görevli gibi gözüküyor. ama net bir sonuca halen ulaşamadım size de çok teşekkür ederim sn.olgu
Old 11-01-2015, 15:52   #15
sailor1981

 
Varsayılan

Tüketici Mah. diye düşünüyorum sigorta sözleşmeleri TTK 'da düzenlenmiş olsa dahi
Old 15-03-2016, 09:50   #16
yasemin2332

 
Varsayılan

merhaba aynı olay suan bir muvekkiliminde başına gelmiş babası vefat etmiş ancak banka kendisinden ödemesini istiyor kalan tutarı kendisinede sigorta süresinin bittiğini söylemişler sözleşme örneğinide kendisine göstermemişler acaba bu durumda ne yapmalıyım yardımcı olabilir misiniz?
Old 15-03-2016, 10:27   #17
Av.Şükrü ÖZGÜR

 
Varsayılan

Bildiğim kadarıyla sigorta poliçesinin sona ermesi halinde, bankaya müşteri sıfatıyla başvuru yaparak bedelini ödemek kaydıyla sigorta yenilemesi yaptırılması gerekli idi. Krediye ek sigorta poliçesi incelenmeli. Orada süresine bakılmalı. gerçekten süre sona ermiş ve yenilemesi yapılmamış ise yapılacak bir şey yok diye düşünüyorum.
Old 15-03-2016, 10:31   #18
yasemin2332

 
Varsayılan

ancak sözleşme gösterilmemiş kredi kullanıldıktan sonra hayat sigortası ve ya ferdi kaza sigortaları szleşme içerisinde bulunuyorsa 1 yıl süreyle yapılması gerekmiyor mu 1 yıl henüz dolmamış vefat ettiği dönemde bu sebeple müvekkil ihtar gönderilmesini istiyor neye dayanarak ve ne talepli olarak göndermeliyim ihtarı
Old 18-05-2016, 09:18   #19
Av.Orhun B.

 
Mesaj

Görev konusu Yargıtay daireleri arasında da tartışmalıdır.Bir netlik yok. Ama son kararlarından birinde Kredili hayat sigortalarında, 20. H.D. 02.12.2015 tarihli ve 2015/14002 Esas-2015/12025 nolu kararında, Kayseri 3. tüketici mahkemesi ile Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesinin karşılıklı vermiş olduğu görevsizlik kararlarında, Kayseri 3. Tüketici Mahkemesi'ni yargı yeri olarak belirlemiştir. Bence yetki bakımından Tüketicide açmanızda fayda var. Çünkü, 6502 S.K.'da açılacak davalarda tüketicinin yerleşim yeri de yetkili olarak gösterilmiş.
Old 25-05-2016, 16:40   #20
begdem

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım
görevli Mahkeme ticaret mahkemesi. Zira benim 2014 tarihinde açtığım aynı konulu bir davam mevcut. ben davayı Asliye Ticaret Mahkemesinde açtım. Dosyam görevsizlik kararı ile Tüketici Mahkemesine gitti. Daha sonra Tüketici Mahkemesi de görevsizlik kararı verdi. Nihayetinde dosya Yargıtay Uyuşmazlık Mahkemesine giderek, dosyanın Asliye Ticaret Mahkemesi görevine girdiği hususunda karar çıktı.
Akabinde davam Ticaret Mahkemesinde görülürken, şu an dosyam Bilirkişiden geldi ve aleyhime bir rapor düzenlendi. Beyansız işlem olması sebebiyle poliçe tutarını talep etme hakkımızın olmadığı hususunda bir görüş bildirilmiştir. Sonuçta müvekkil formaları okumadan imzalamış kendisine hiç bir şekilde bu konuda bilgi verilmemiş. Bankaların klasik uygulaması maalesef... Bunları belirtmemize rağmen dikkate alınmamış. Ben rapora itiraz edicem. Ancak lehime bir karar bulamıyorum. Sizin elinizde bu husus ile ilgili karar var mıdır?
Old 27-05-2016, 09:29   #21
mustafa ceker

 
Varsayılan

ÖZÜ:SÜRESİ BİTEN HAYAT SİGORTASI NEDENİYLE BANKANIN SORUMLULUĞU
YARGITAY 13. Hukuk Dairesi
ESAS: 2013/26712
KARAR: 2014/2246
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, 06/07/2010 tarihinde konut kredisi kullandığını, bu krediden dolayı zorunlu olarak sigorta poliçesi düzenlendiğini, poliçenin süresi dolduğunda Bireysel Kredilerde Bağlantılı Sigortalar uygulama Esasları Yönetmeliği hükümlerine uygun olarak poliçe yenilenme yükümlülüğünün yerine getirilmediğini, davalı bankanın poliçenin yenilenmesine dair teklif almasına rağmen yenileme yapmadığını ve kendisine yenileme konusunda bildirimde bulunmadığını su tesisatında meydana gelen patlama sonucunda dairesinin ve alt dairenin akan sulardan zarar gördüğünü, komşusunun zararını ödeyen sigorta şirketinin zararı kendisine rücu ettiğini, bankanın bu kusuru nedeniyle zarara uğradığını ve oluşan tüm zarardan davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 20.000.00 TL tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, sigorta yaptırma yükümlülüğünün bulunmadığını, sigorta yapılmaması nedeniyle kendisine sorumluluk yüklenemeyeceğini, dava konusu sigortanın ihtiyari sigorta türü olduğunu ve poliçesinin yenilenmesinin davacının talebiyle mümkün olacağını ve yönetmelik gereğince ihtiyari sigorta yenileme yükümlülüğünün kredi kullanana ait olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, dava konusu sigortanın ihtiyari sigorta olduğu ve davalı bankanın poliçe yenileme yükümlülüğünün bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacının 06.07.2010 tarihli konut kredisi sözleşmesi imzaladığı, sözleşmeyle birlikte sigorta poliçesinin düzenlendiği ve poliçenin süresi dolduğunda yenilenmediği, 29.01.2012 tarihinde su borusunun patlaması sonucu davacıya ait ve alt kat dairede zarar oluştuğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davacı, sigorta poliçesinin süresi bitince yenilenmediğini, poliçenin yenilenmesi sorumluluğunun davalı bankaya ait olduğunu ileri sürmüş, davalı ise Sözleşme ve yönetmeliğin ilgili hükümleri gereğince böyle bir yükümlülüğünün bulunmadığını savunmuştur.
Uyuşmazlıkla ilgili mevzuat ve sözleşme hükümleri incelendiğinde;
17.1.2008 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak, 1.2.2009 tarihinde yürürlüğe giren, “Bireysel Kredilerde Bağlantılı Sigortalar uygulama Esasları Yönetmeliği”nin “Amaç” başlıklı bölümünde, “Bu Yönetmeliğin amacı, kredi kuruluşları tarafından verilen kredilerle bağlantılı olan zorunlu ve ihtiyari sigorta ürünlerinin sunumunda birlik ve güvenilirliği sağlamak, sigorta ettirenlerin, sigortalıların ve lehdarların hak ve menfaatlerini korumak ve verilecek hizmete ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.” denilmekte, “Kapsam” başlıklı bölümünde ise, “Bu Yönetmelik, Türkiye’de faaliyet gösteren her türlü kredi kuruluşunun sağladığı kredilerle bağlantılı yaptırılan ihtiyari ve zorunlu sigortaları ve bu sigortalar dahilinde verilecek teminatları kapsar.” Denildikten sonra aynı Yönetmeliğin “İhtiyari Sigortalar” başlığında düzenlenen, 6. maddesinin 2. fıkrasında da, “İhtiyari sigortalarda, kredi süresi içerisinde yenileme sorumluluğu kredi kullanana, yenilemeye ilişkin bildirim yapma ve bilgilendirme sorumluluğu ise kredi kuruluşuna aittir.” Denilmektedir.
Davacı ile davalı banka arasında imzalanan Kredi sözleşmesinin, “Sigorta” başlığı altında düzenlenen 28.maddesinde "...her yıl zorunlu deprem ve konut paket sigortası yaptırmaya, bu sözleşme esasları içinde tesis edilmesi ve verilmesi gerekli bütün teminatları yangına, hırsızlığa, nakliye rizikolarına ve gerekli göreceği diğer her türlü rizikolara karşı banka lehine olarak taraflarca mutabık kalınan bir sigorta şirketine sigorta ettirmeye, müddeti biten sigortaları yenilemeye ve ayrıca yine banka lehine olarak müşteriye kredi hayat sigortası yaptırmaya yetkilidir." 28.maddenin 4.fıkrasında"... Bu sigortaların yapılmasının yalnız ve tamamı ile bankanın takdirine bağlı olduğunu kabul ve taahhüt eder." hükmü bulunmaktadır.
Mahkeme, dava konusu daireye ilişkin sigorta poliçesinin 09.07.2011 tarihinde sona erdiği, sigortanın ihtiyari sigorta olduğu ve davalı bankanın poliçe yenileme yükümlülüğünün bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Oysa ki, kredi sözleşmesi nedeniyle konut paket sigortası yapılmasındaki amaç, Banka yönünden kredi borcunun teminat altına alınması olduğu kadar, belli bir prim borcu getirmekle birlikte, sigortalının da bunda menfaatinin olduğu kuşkusuzdur. Bu nedenle uyuşmazlığın çözümünde, her iki tarafın da hak ve menfaatlerinin gözetilip korunması esas alınmalıdır. Nitekim, kredi sözleşmeleriyle bağlantılı sigortaların yapılması halinde sigorta ettirenlerin, sigortalıların ve lehdarların hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla çıkarılan “Bireysel Kredilerde Bağlantılı Sigortalar Uygulama Esasları Yönetmeliği” 17.1.2008 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak, 1.2.2009 tarihinde de yürürlüğe girmiştir. Her ne kadar, az yukarda açıklanan kredi sözleşmesinin 28. maddesindeki düzenleme ile, dava konusu sigorta konusunda davalı Bankaya değil, kredi borçlusuna yükümlülük getirildiği anlaşılmakta ise de, yine az yukarda sözü edilen Yönetmeliğin ilgili hükmü gereğince de, kredi süresi içerisinde sigorta poliçesini yenileme sorumluluğu kredi kullanana ait olmakla birlikte, yenilemeye ilişkin bildirim yapma ve bilgilendirme sorumluluğunun da kredi veren Bankaya ait olduğunun kabulü gerekir.
Somut olayda, sigorta poliçesinin yenilenmesi gereken tarih itibariyle, söz konusu Yönetmelik hükümleri yürürlüğe girmiş olup daini mürtehin sıfatına sahip, kredi veren kuruluş ve aynı zamanda sigorta şirketinin acentesi olan davalı Bankanın, 09.07.2011 tarihinde sona eren davacıya ait konutun sigortasının yenilenmesi için en azından muhatabına bildirimde yapmak suretiyle kredi borçlusunu konu ile ilgili bilgilendirmesi, asgari özen yükümlülüğünün bir sonucu olduğu gibi, M.K'nun 2.maddesinde düzenlenen dürüstlük kurallarının da bir gereğidir. Kaldı ki, sözleşmenin imzalandığı ilk yıl yapılan sigorta poliçesinin yenilenmesi için 13.06.2011 tarihinde ilgili sigorta şirketinden teklif alınmış fakat davacıya bildirimde bulunulmamıştır. Bu durumda, bankanın sigortanın yenileneceği ve yenilemenin banka tarafından yerine getirileceği konusunda davacıya bir güven verdiğini kabul etmek gerekir. Ancak bu kabule rağmen, sigortanın yenilenip yenilenmediğinin takibinin de kredi borçlusu tarafından yapılması gerekiceğinden, uyuşmazlık konusu olan “2011 yılı itibariyle sigortanın yenilenmemesi” ve bu nedenle davacının uğradığı zararlar nedeniyle tarafların müterafık kusurlu oldukları sonucuna varılmalıdır. O halde; mahkemece, az yukarıdaki açıklanan ilkeler ışığında tarafların kusur oranları alanında uzman bilirkişiden denetimine elverişli rapor alınıp tespit edilerek hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddi yönünde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ :Yukarda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.1.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi...
Old 27-05-2016, 10:06   #22
mustafa ceker

 
Varsayılan Beyan yükümlülüğünün ihlali

ÖZÜ:HAYAT SİGORTASI POLİÇESİNDE SAĞLIK BEYANININ BOŞ BIRAKILMASI...
YARGITAY 17. Hukuk Dairesi
ESAS: 2013/7007
KARAR: 2014/6591
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; müvekkillerinin murisi olan A...'ın, vefatından bir süre önce ... Bankası A.Ş ile 2 adet tüketici kredisi sözleşmesi imzaladığını, bankadaki görevlinin tüketici kredisi verilirken bu kredilere ilişkin 2 adet hayat sigortasının düzenlediğini, ilk poliçenin 28.05.2008, ikinci poliçenin de 11.06.2008 tarihinde başladığını, A...ın kronik böbrek yetmezliği hastası olduğunu ancak hastalığını saklaması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, hastalığını banka görevlilerinin de bildiğini, A...'ın 27.12.2008 tarihinde organ nakli için operasyon geçirdiğini, ancak ilerleyen günlerde enfeksiyon kaptığını ve 14.01.2009 tarihinde vefat ettiğini, vefatı sonrasında eşi ve mirasçısının kredi bedellerinin ödenmesi için davalı sigorta şirketine başvurduklarını, ancak davalının talebi, müteveffanın böbrek hastalığının sigorta sözleşmesi yapılırken kendilerine bildirilmediğinden beyan yükümlülüğünün yerine getirilmemesi nedeniyle reddettiğini, müteveffadan sağlık taraması ya da sağlık durumuna ilişkin belge istenmesi yönünde bir istekte bulunulmadığını, bu konuda hiçbir soru sorulmadığını, davalının gerekli araştırma ve incelemeleri yapma yetkisinin olduğunu,davalı sigorta şirketinin prim farkını isteyerek ya da o oranda düşme yaparak ödeme yapabilecekken poliçe bedelini geri ödemeden cayma hakkını kullanmasının iyi niyetli bir davranış olmadığını, A...'ın ölüm sebebinin de kronik böbrek yetmezliği olmadığını, geçirdiği operasyon sonrasında kapmış olduğu enfeksiyon nedeniyle vefat ettiğini, gerçekleşen bu rizikonun bildirim yükümlülüğünün ihlali ile bir bağlantısının bulunmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 7.500,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte ve ayrıca müvekkillerinin dava sonuçlanana kadar ödeyecekleri kredi miktarlarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; Kredi Hayat Sigorta Başvuru Formunda sigorta ettirenin hastalığını beyan etmediğini, dolayısıyla ... numaralı poliçe kapsamında sigorta ettirenin Hayat Sigortası Genel Şartları'nın C.2.2 maddesi uyarınca beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığını, bu durum karşısında müvekkilinin yasal cayma hakkını kullandığını,savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacıların murisi A...'ın Kredi Hayat Sigortaları Başvuru Formunun "Sağlık Beyanı" başlıklı maddesinde "Halen tedavi, tetkik, doktor takibi veya ilaç kullanımı gerektiren bir sağlık sorununuz var mı ya da herhangi bir maluliyet, yaralanma veya kronik hastalıktan muzdarip misiniz (cevabınınz evet ise lütfen açıklayınız, ameliyat, patoloji ve son kontrol raporlarını forma ekleyiniz)" ibarelerini içeren Soru altındaki "evet" ve "hayır" seçeneklerinin işaretlenmediği, poliçenin düzenlendiği 11.06.2008 tarihinde muris A...'da kronik böbrek yetmezliği hastalığı olduğu, sürekli ayaktan periton dializi uygulanan kişinin ölümünün böbrek nakli sonrası gelişen enfeksiyon ve komplikasyonları sonucu olduğu, ölümü ile hastalığı arasında illiyet bağının bulunduğu,, davalının cayma hakkını kullanmasında haklı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, hayat sigorta sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Genel olarak hayat sigortalarında bir kimsenin hastalığı,nihai olarak sigortacının taşıdığı rizikoyu arttıran bir husustur. Sigortacı bu durumda ya hiç sigorta sözleşmesi yapmamakta ya da daha ağır şartlarla sigorta sözleşmesi yapmaktadır. Davaya konu kredi hayat sigorta sözleşmelerinde asıl amaç sigorta ettirenin bir ihtiyacının karşılanması olmayıp, bankanın kredi verdiği kişinin ölüm nedeniyle krediyi geri ödeyememesi nedeniyle maruz kalacağı riskin teminat altına alınmasıdır.Somut olayda Tüketici kredi sözleşmesinde müteveffanın hayat sigorta yaptıracağının düzenlenmiş olması ve kredi sözleşmesinin yapıldığı banka şubesi tarafından düzenlenen kredi hayat sigortaları başvuru formunun matbu olarak düzenlenerek müteveffanın kimlik bilgileri dışında diğer kısımların doldurulmamış olması da değerlendirildiğinde sigorta ettirenin ihtiyaçlarından ziyade kredi veren kurumun, bankanın ihtiyaçları ve zorlaması ile ortaya çıkan bir sözleşme söz konusu olduğundan sözleşmelerde görülen irade özgürlüğü bulunmadığı, ayrıca eksik beyanda bulunulması halinde sigortalının hangi yaptırımlara maruz kalacağının kendisine bildirilmemesinin bilgilendirme yükümlülüğüne aykırılık teşkil ettiği değerlendirilmeksizin yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenlerle davacılar yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 29.4.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi...
Old 28-05-2016, 15:39   #23
av.k.d

 
Varsayılan

sayın meslektaşım öncelikle başınız sağ olsun.
Dava menfi tespit davası şeklinde açılabilir.Bu şekilde dava açılmasının faydası dava aşamasında faiz yükü tehlikesine binaen borç ödenirse ıslaha gerek olmaksızın dava istirdat davasına dönüştürülebilir.
Davada görevli mahkeme ticaret mahkemeleridir.
Bu nevi davalarda ATK kurumunun ölüm sebebi ile vereceği rapor davanın bel kemiğidir.Bizim takip etmiş olduğumuz davalarda sigorta bir davada kanser rahatsızlığı gizlenmiş ödemeyiz dedi bizde kanser değil ölüm safra kesesinde gerçekleşen problemden ötürü ani ölüm dedik ATK ölüm sebebine kanser dedi dava reddolundu.Diğer davamızda yine sigorta kanser hastalığı ölüm sebebi ve bildirim olmadığından ödemeyiz dedi biz kalp krizi ani ölüm dedik ATK kalp krizi sonucu ölüm dedi davayı kazandık.
Umarım yardımcı olabildim.saygılarımla...
Old 16-12-2016, 14:28   #24
prncps

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.k.d
sayın meslektaşım öncelikle başınız sağ olsun.
Dava menfi tespit davası şeklinde açılabilir.Bu şekilde dava açılmasının faydası dava aşamasında faiz yükü tehlikesine binaen borç ödenirse ıslaha gerek olmaksızın dava istirdat davasına dönüştürülebilir.
Davada görevli mahkeme ticaret mahkemeleridir.
Bu nevi davalarda ATK kurumunun ölüm sebebi ile vereceği rapor davanın bel kemiğidir.Bizim takip etmiş olduğumuz davalarda sigorta bir davada kanser rahatsızlığı gizlenmiş ödemeyiz dedi bizde kanser değil ölüm safra kesesinde gerçekleşen problemden ötürü ani ölüm dedik ATK ölüm sebebine kanser dedi dava reddolundu.Diğer davamızda yine sigorta kanser hastalığı ölüm sebebi ve bildirim olmadığından ödemeyiz dedi biz kalp krizi ani ölüm dedik ATK kalp krizi sonucu ölüm dedi davayı kazandık.
Umarım yardımcı olabildim.saygılarımla...

Sayın Av. K.D

Kalp krizi ile ani ölüm nedeniyle kazandığınız davanın gerekçeli kararını mahsuru yoksa paylaşabilir misiniz? teşekkürler...
Old 22-03-2017, 01:08   #25
Avukat Emre Burak Onat

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan sailor1981
benzer bir olayda sigorta kalan borcu ödediği gibi murisin(emekli) ölüm tarihine kadar yaptığı ödemeleri tarafımıza iade ettiler.(ziraat bankası)

Üstat nasıl oldu da yapılan ödemeyi size iade ettiler? Dayanak mevzuat veya içtihat var mıdır ?
Kalan borcun ödenmemesi anlıyorum ancak ödenmiş miktarın size iadesi nasıl mümkün oldu?
Old 06-05-2017, 15:39   #26
Av Mert Alkan

 
Varsayılan

Konuyu diriltmiş oluyorum ancak benzer olay müvekkilin başına gelmiş sayın @sailor1981 bize yardımcı olabilirse memnun olurum.
Old 07-05-2017, 13:03   #27
sailor1981

 
Varsayılan

Üstadlarım dayanak mevzuat hususunda malumatım yok , anlattığım uygulamayı (ödenmiş bedellerin mirasçılara iadesini)sadece Ziraat Bankası'nın yaptığı bana söylendi.
Old 07-05-2017, 23:33   #28
Av. Suat

 
Varsayılan

Hayat sigortası, toplam kredi borç miktarı üzerinden yapılmaktadır.

Kişinin vefat ettiği tarih itibariyle kalan tüm kredi borcu hayat sigortası şirketince alacaklı olan bankaya ödenir.
Kalan kısmı ise hayat sigortasını yapan şirket uhdesinde kalır. Bu da talep üzerine mirasçılara ödenir. Çünkü bu sigortanın lehine yapıldığı kişi yani alacaklısı primleri ödeyen muristir.

Mirasçılara ödemeyi de banka yapmamaktadır aslına..
Piyasadaki her bankanın kendi özel sigorta şirketi olduğundan kalan bu miktarın kredi kullandıran bankaca geri ödendiği zannedilir ama aslında bu geri ödemeyi yapan yine aynı bankanın sigorta şirketidir. Mirasçılar parayı aynı bankadan aldıklarından bunu bankanın verdiğini zannederler.
Old 09-11-2017, 18:19   #29
mhmt zeki

 
Varsayılan

bu konuda benzer bir sorum olacaktı. Müteveffa bir çok kredi kullanıyor ve sigorta işlemleri de yapılıyor. taksitlerin ödemesi yapılırken vefat ediyor. benim aklıma takılan taksitler devam ederken ölüm halinde ödenmiş taksitlerin iadesi sağlanabilir mi örneğin 300.000 -TL lik kredinin 200.000 -TL' si ödeniyor ve kredi alan vefat ediyor. böyle bir durum da 100.000 için menfi tespit 200.000 için maddi tazminat talep edilebilir mi?
Old 11-11-2017, 11:26   #30
olgu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan mhmt zeki
bu konuda benzer bir sorum olacaktı. Müteveffa bir çok kredi kullanıyor ve sigorta işlemleri de yapılıyor. taksitlerin ödemesi yapılırken vefat ediyor. benim aklıma takılan taksitler devam ederken ölüm halinde ödenmiş taksitlerin iadesi sağlanabilir mi örneğin 300.000 -TL lik kredinin 200.000 -TL' si ödeniyor ve kredi alan vefat ediyor. böyle bir durum da 100.000 için menfi tespit 200.000 için maddi tazminat talep edilebilir mi?


Ttk 1431/3 e göre rizikonun gerçeklemesiyle tüm prim borcu muaccel olur. Taksit iadesi istenemez, vadesi gelmemiş taksitlerin sorumluluğundan da kurtulunamaz.

Bankalarda 2 türlü sigorta mevcut. Kredi ödendikçe teminatı azalan sigorta ( riziko gerçekleştiği tarihte güncel borç miktarı ile sorumlu) bunların primleri daha az oluyor.

Kredi ödemesine bağlı olmayıp kredi bedeli kadar teminat.
Örneğin 300 bin kredi çekildi. Sigorta teminatı da 300 bin. Riziko gerçekleşti bankaya kalan kredi borcu 200 bin.
Bakiye 100 bin yasal mirasçılara ödenir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Sigorta priminin ödenmemesi nedeniyle iş sözleşmesinin feshi hakikiavukat Meslektaşların Soruları 2 09-03-2010 17:56
Kredi Sözleşmesi ve Kredi Kartı Borcu Temerrüt Halinde her iki Sözleşmenin de Feshi Yekta Meslektaşların Soruları 8 21-09-2009 17:18
Nafaka ödenmemesi halinde ne yapmalıyım? Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 14-11-2008 12:14
Çalınan Araç Bedelinin Kasko Şirketince Ödenmemesi sailor1981 Meslektaşların Soruları 13 31-10-2008 17:48


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08087897 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.