Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Doğum Borçlanması

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 08-06-2010, 13:01   #1
Av.Ender Sezer

 
Varsayılan Doğum Borçlanması

Arkadaşlar herkese selam ederim,
Benim sorum, bayan bir müvekkilin, SGK kapsamında sigortalılıktan önceki tarihlerde yapmış olduğu doğum olayının sigortalılık başlangıç tarihi olarak tescil edilip o tarihten itibaren pirimleri hesaplanarak emekli olabilir mi?

Müvekki 55 yaşında bir bayan, ilk sigorta giriş tarihi 1992, isteğe bağlı olarak sigorta pirimlerini ödemiş. 1984 yılında doğum yapmış. Doğum yaptığı tarihte sigortalı değilmiş. Şimdi emekli olabilmek için ilk sigortalılık tarihi olan 1992 yılından önce doğum nedeni ile sigortasını başlatıp doğum borçlanması ile günlerini doldurup emekli olabilir mi acaba? Teşekkürler

Bir gazetenin haberi şöyle ;

• 'Doğuma dayalı borçlanma' sadece yasa metnine bakılarak değil, yasama faaliyetlerinde yapılan konuşmalar ve yasa gerekçesiyle birlikte değerlendirilmelidir. Bu anlamda yasa koyucu, kadınların doğum sebebiyle uğradığı sosyal güvenlik kaybını telafiye çalışmıştır.
• Doğum borçlanmasından sadece 1 Ekim 2008 sonrasında doğum yapan kadınlar değil, önceki tarihlerde doğum yapmış kadınlar da faydalanabilir.
• Doğuma dayalı borçlanma için, talep tarihinde sigortalı olma şartı aranmaz.
• İlgili yasa hükmüne göre sadece sigortalılar değil, tüm hak sahipleri borçlanma yapabilir. Yani vefat eden annenizden yetim aylığı almak istiyorsunuz ancak prim günü eksik ise, doğum borçlanması yaparak primlerini tamamlatabilirsiniz.
• Davacının 3.3.1987 ve 21.3.1988 tarihlerinde gerçekleştirdiği doğumlar sebebiyle, doğum tarihinden sonra iki yıllık süreyi geçmemek kaydıyla, hizmet akdine istinaden işyerinde çalışmaması ve çocuğunun yaşaması şartlarının dışında başkaca bir şart aranmaksızın borçlanma hakkına sahip olduğu kabul edilmelidir.
• İki doğum arasında çalışma bulunmasa dahi, ikinci doğum (veya diğer doğumlar) için de doğum borçlanması yapılabilir.
Yukarıdaki özetten de anlaşılacağı üzere yüksek mahkeme, sadece kanunun lafzıyla bağlı kalmayıp, kadınların sosyal ve fiziki şartlarını gözeten, sosyal devlet ilkesiyle uyumlu ve 'pozitif ayrımcılık' prensibine uygun bir karar vermiştir. Ayrıca yine Yargıtay, doğum borçlanması için
5510 Sayılı Kanun'un 41. maddesinde belirlenen kriterlere ilave şartlar aranmasına da karşı çıkıyor.
Açık söylemek gerekirse beni en fazla sevindiren husus, BUGÜN'ün manşetine güvenerek 1,5 yıl hukuk mücadelesi vermiş okurumuzun sonunda hakkını elde etmesidir. Ayrıca tartışmalı bir konuyu bana olan güveninden dolayı manşete çeken Genel Yayın Yönetmenimiz Erhan Başyurt'a da teşekkür etmem lazım. Bu güvenleri olmasaydı, milyonlarca bayana erken emeklilik yolunu açan böyle bir karara giden yol ya açılmayacaktı ya da çok daha geç açılacaktı.
Bundan sonra ne yapmak gerekiyor?
Kazanılan bu davadan sonra, yüz binlerce bayan için yargı yoluyla borçlanma hakkı oldukça kolaylaşmış oldu. Bundan sonra üç şey olabilir;
1. SGK, ikincil mevzuattaki düzenlemeleri Yargıtay kararına uygun hale getirerek vatandaşların doğum borçlanmalarında mahkemeye gitmelerine gerek bırakmayabilir.
2. SGK herhangi bir düzenleme yapmaz ve bayanlar yine mahkeme yoluyla borçlanma hakkını kazanırlar (en yüksek ihtimal.)
3. SGK, yasada bir değişiklik talep ederek, doğum borçlanması için tebliğ ve genelgede öngördüğü şartların kanun metnine girmesini sağlayabilir. Bu durumda milyonlarca bayan için doğum borçlanması hayal olur.
Bizim okurlarımıza tavsiyemiz, eğer doğum borçlanması için şimdiye kadar başvurmadılarsa bir an önce SGK'ya başvurmaları, ret cevabı almaları durumunda da mahkeme sürecini başlatmaları gerekiyor. Böylece yapılacak bir yasal değişiklik öncesinde tedbirlerini almış olurlar. Şunu da belirtmek gerekir ki, mevcut Yargıtay kararından sonra kararlar çok daha hızlı çıkacaktır.
Borçlanmada kazancınız nedir?
Doğum borçlanması yapan bir bayanın kazancını hesaplayalım. Örneğin bir bayan iki doğum için 4 yıl borçlanma yapsın ve 4 yıl erken emekliliğe hak kazanmış olsun. Bu bayan 4 yıllık borçlanma için toplam 11 bin 197 TL ödeyecek. Ancak aynı bayan, 4 yıl erken emekli olup hemen aylık almaya başlayacağından, 4 yıl boyunca yaklaşık 33 bin 600 TL alacak (SSK emeklisi olarak 700 TL aylık bağlanacağı varsayımıyla.) Bu bayanın net kazancı ise 22 bin 403 TL olacaktır.
Old 08-06-2010, 13:04   #2
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
10.Hukuk Dairesi

Esas: 2009/8312
Karar: 2010/2516
Karar Tarihi: 25.02.2010

DOĞUM BORÇLANMASI İSTEMİNİN KABULÜ VE YAŞLILIK AYLIĞI BAĞLANMASI İSTEMİ - İLK DOĞUMU YAPAN VE İKİ YILLIK SÜRE DOLMADAN VE TEKRAR ÇALIŞMAYA BAŞLAMADAN İKİNCİ DOĞUMU YAPAN KADIN SİGORTALININ YAPTIĞI DOĞUMLAR İÇİN BORÇLANABİLECEK OLMASI

ÖZET: Somut olayda, ilk kez 506 sayılı Kanun kapsamında 01.6.1982 tarihinde zorunlu sigortalı olduğu anlaşılan davacının, 3.3.1987 ve 21.3.1988 tarihlerinde gerçekleştirdiği doğumlar sebebiyle, ancak doğum tarihinden sonra iki yıllık süreyi geçmemek kaydıyla, hizmet akdine istinaden işyerinde çalışmaması ve çocuğunun yaşaması şartlarının dışında, başkaca bir şart aranmaksızın borçlanma hakkına sahip olduğu kabul edilmelidir. Yapılacak değerlendirmede, zorunlu sigortalı olarak tescil edildikten sonra ilk doğumu yapan ve iki yıllık süre dolmadan ve tekrar çalışmaya başlamadan ikinci doğumu yapan kadın sigortalının, ilk doğumdan ikinci doğuma kadar geçen süre ile ikinci doğum için borçlanabileceği iki yıllık sürenin toplamı kadar geçen süreyi borçlanabileceği gözetilmelidir.

(5510 S. K. m. 41, 108) (2925 S. K. m. 39) (2926 S. K. Ek m. 3) (1479 S. K. Ek m. 9) (506 S. K. m. 60) (5754 S. K. m. 67) (YHGK. 14.06.2006 T. 2006/10-367 E. 2006/386 K.)

Dava: Dava, davacının iki çocuğundan dolayı, 5510 sayılı Kanunun 41/1-a maddesi gereğince, doğuma dayalı borçlanma yapabilmesi ve dava tarihi itibariyle yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkindir.

Mahkemece, düzenlemenin yürürlüğünden önceki vakıalara uygulanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Ebru Pakin Akın tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Karar: Uyuşmazlık, öncelikle 5510 sayılı Kanunun 41/1-a maddesi ile hukukumuzda ilk kez düzenlenen ve kısaca <doğuma dayalı borçlanma> olarak nitelendirilebilecek borçlanma hakkının, bu düzenlemenin yürürlük tarihinden önceki doğum olaylarına uygulanıp uygulanmayacağı, doğum sırasında aktif sigortalı olma şartının aranıp aranmayacağı noktalarında toplanmaktadır.

5510 sayılı Kanunun, <Sigortalıların borçlanabileceği süreler> başlıklı, 41/1-a maddesinde;

<Bu Kanuna göre sigortalı sayılanların; Kanunları gereği verilen ücretsiz doğum ya da analık izni süreleri ile 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalı kadının, iki defaya mahsus olmak üzere doğum tarihinden sonra iki yıllık süreyi geçmemek kaydıyla hizmet akdine istinaden işyerinde çalışmaması ve çocuğunun yaşaması şartıyla talepte bulunulan süreleri,... kendilerinin veya hak sahiplerinin yazılı talepte bulunmaları ve talep tarihinde 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt ve üst sınırları arasında olmak üzere, kendilerince belirlenecek günlük kazancın % 32'si üzerinden hesaplanacak primlerini borcun tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde ödemeleri şartı ile borçlandırılarak, borçlandırılan süreleri sigortalılıklarına sayılır...> hükmü düzenlenmiştir.

Kural olarak her kanun, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren derhal hukuksal sonuçlarını doğurmaya başlar ve bu tarihten sonra meydana gelen olaylara ve ilişkilere uygulanır. Bu kuralın doğal sonucu da, kanunların geriye yürümemeleridir.

Ancak sosyal güvenlik hukukunun özel ve kamusal niteliği itibarıyla ve 5510 sayılı Kanunda, anılan hükümle getirilen, sigortalıların lehine olan bu borçlanma hakkının, Kanunun yürürlüğünden önceki doğum olaylarına uygulanmasını engelleyen bir düzenlemenin olmadığı gözetildiğinde, 5510 sayılı Kanunun yürürlük tarihinden önce meydana gelmiş doğum olaylarına da uygulanabileceğini kabul etmek gereklidir. Zira maddi hukukun her zaman, hayatın değişen sosyal akışı içinde gelişen tüm olayları ve ayrıntıları kurallaştırma gücüne sahip olmadığını da dikkate alıp, çıkarlar dengesi ve adalet duygularını gözeterek toplumun gereksinmelerini karşılamakla yükümlü bulunan yargı organları, sigortalıların lehine hükümler içeren düzenlemelerin yürürlüğe girdiği durumlarda, kanun koyucunun amacını da göz önünde bulundurarak, söze oranla öze üstünlük tanıyan bir yorumla sonuca varmalıdır.

Doğuma dayalı borçlanma hakkından yararlanabilmek için doğum sırasında aktif sigortalı olma şartının aranıp aranmayacağı hususunda ise, geçmişte hizmet akdine dayalı olarak zorunlu sigortalılık tescilinin yapılmış olması, bu haktan yararlanabilmesi için yeterli sayılmalıdır. Kadının fiziksel yapısı, doğurganlık işlevi, aile yükümlülükleri ile çalışma yaşamındaki konumu yanında, doğum borçlanmasıyla amaçlanan sonucun tam olarak elde edilebilmesi için, bu tip borçlanmalarda aranan doğum öncesi sigortalılık, herhangi bir süre sınırına tabi tutulmamalıdır. Konuyla ilgili olarak 5510 sayılı Kanunda değişiklik yapan 5754 sayılı Kanuna ilişkin TBMM alt komisyon raporunda bu değişiklik hakkında, <Ücretsiz doğum ya da analık izin sürelerinin de borçlanılacak sürelerden sayıldığı, bu sürelerde kadın çalışanların doğum ve çocuk bakımı gibi özel bir durum nedeniyle izin kullandığı, bunun sonucunda doğum yapan kadının sosyal güvenlik alanındaki bir hakkı kullanmasından dolayı emeklilikle ilgili sürelerini tamamlamak için ortaya çıkan bir maliyete katlanmak zorunda kalacağı, oysa çocuk bakımının aynı zamanda toplumsal olarak devletin de üstlenmesi gereken bir sorumluluk olduğu...> görüşlerine yer verilmiştir. Bu yaklaşım, cinsiyeti sebebiyle sosyal güvenlik şemsiyesinde farklı muamele görmesi gereken ve başta yaşlılık aylığı olmak üzere çeşitli sosyal güvenlik hakları yönünden de bu şekilde değerlendirilen kadınlar için karşı cinsle eşitliği sağlayıcı bir bakış açısı getirecektir. Böylelikle, prim yatırma imkanı bulunamadığı halde yasa koyucunun çeşitli saiklerle sigortalılık imkanı sunmak ve prim süresine eklemek istediği bu gibi dönemlerin telafisine yönelik getirilen borçlanma müessesesinin amacı da gerçekleşmiş olacaktır. Aksine bir yorum, kanunda bu yönde bir sınırlamanın olmadığı da gözetildiğinde, sosyal güvenlik hakkına aykırılık oluşturacaktır. Hukuk Genel Kurulunun 27.4.2006 gün ve 10-367/386 sayılı kararında da vurgulandığı üzere sosyal güvenlik, sosyal hukuk devleti tanımı içerisinde yer alan ve bu ilkeyi oluşturan temel kavramlardan birisidir. Sosyal güvenlik alanında oluşturulacak tüm kuralların, özde, sosyal hukuk devleti anlayışına uygun olması zorunludur. Sosyal güvenlik, insanlığın en derin gereksiniminin bir sonucudur. Bu gereksinim, bireyin karşılaşacağı ve yaşamı için tehlike oluşturan olaylara karşı bir güvence arayışının ürünüdür. Tehlikeye ve yoksulluğa düşen birey için asgari bir güvence sağlamak, sosyal güvenliğin varoluş koşulu, diğer bir ifadeyle, olmazsa olmazıdır. Önemli olan yön, sosyal güvenlik kavramına, işlevsel olarak temel bir insanlık hakkı görünümü yaratmaktır.

Doğuma dayalı borçlanma talep tarihinde sigortalı olmanın gerekip gerekmeyeceği noktasında ise Kanun koyucunun bahis konusu düzenlemede, doğuma dayalı borçlanma hakkını verdiği kişinin borçlanma talep tarihinde sigortalı olmasını gerekli gören bir ifadeye yer vermediği ve bu düzenlemeye göre sigortalı olanların yanında, hak sahiplerinin de, yazılı talepte bulunmaları halinde borçlanabilecekleri dikkate alındığında, böyle bir şartın var olmadığı belirgindir.

Somut olayda, ilk kez 506 sayılı Kanun kapsamında 01.6.1982 tarihinde zorunlu sigortalı olduğu anlaşılan davacının, 3.3.1987 ve 21.3.1988 tarihlerinde gerçekleştirdiği doğumlar sebebiyle, ancak doğum tarihinden sonra iki yıllık süreyi geçmemek kaydıyla, hizmet akdine istinaden işyerinde çalışmaması ve çocuğunun yaşaması şartlarının dışında, başkaca bir şart aranmaksızın borçlanma hakkına sahip olduğu kabul edilmelidir. Yapılacak değerlendirmede, zorunlu sigortalı olarak tescil edildikten sonra ilk doğumu yapan ve iki yıllık süre dolmadan ve tekrar çalışmaya başlamadan ikinci doğumu yapan kadın sigortalının, ilk doğumdan ikinci doğuma kadar geçen süre ile ikinci doğum için borçlanabileceği iki yıllık sürenin toplamı kadar geçen süreyi borçlanabileceği gözetilmelidir.

Mahkemece, anılan maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve sair yönler incelenmeksizin hüküm bozulmalıdır.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 25.02.2010 günü oybirliği ile karar verildi.


NOT: KONUNUN ÖNEMİ VE GÜNCELLİĞİ GEREĞİ YEREL MAHKEME İLAMINI AŞAĞIDA YAYINLIYORUZ.


T.C.
SAMSUN
2. İŞ MAHKEMESİ

ESAS NO: 2008/546
KARAR NO: 2009/86

Taraflar arasındaki davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili duruşmalarda tekrarladığı dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, 03/03/1987 ile 21/03/1988 tarihleri arasında iki kez doğum yaptığını ve çocuklarında halen sağ olduğunu, 5510 sayılı yasada, doğum yapan sigortalılara doğum tarihinden sonraki iki yıllık süre için borçlanma imkanı verildiğini, borçlanma yapılabilmesi için doğum sırasında aktif sigortalı olma parti olmadığını, resmi olarak kuruma bildirilmiş sigorta başlangıç süresinden önceki tarihlere ilişkin, 5510 sayılı yasa gereğince, doğuma dayalı borçlanma yapılabileceği ve böyle bir borçlanmanın yapılabilmesi durumunda sigorta başlangıç süresinin resmi olarak kuruma bildirilmiş başlangıç süresinden, borçlanılan süre kadar geriye gideceği düzenlenmiş olduğunu ve bu sebeple, müvekkilinin 03/03/1987 ile 20/03/1988 ve 21/03/1988 ile 21/03/1990 tarihleri arasında, 5510 sayılı kanun 41/1-a maddesi gereğince davalı kuruma borçlanma talebinde bulunduklarını ve taleplerinin haksız olarak red ettiklerini söyleyerek, müvekkilinin, 03/03/1987 ile 20/03/1988 ve 21/03/1988 ile 21/03/1990 tarihleri arasında, 5510 sayılı yasanın 41/1-a maddesi gereğince doğuma dayalı olarak borçlanma yapılmasına ve borçlanma neticesinde hak sahibi olacağı hizmetleri dikkate alınarak, dava tarihinden itibaren, yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili savunmasında özetle; doğuma dayalı olarak borçlanma yapma hakkı ilk kez 5510 sayılı kanunla getirildiğini, mülga sosyal güvenlik kanunlarında böyle bir hakka yer verilmediğini, kanunlar yürürlüğe girdikleri tarihle, yürürlükten kalktıkları tarih arasında meydana gelen olaylara uygulanır, kanun yürürlüğe girmesinden önce meydana gelen olaylara uygulanmaz. Bu nedenle, 01.10.2008 tarihinden önceki süreler için SSK'lı sigortalı kadının doğum tarihinden sonraki iki yıllık süreyi borçlanması söz konusu olmayacağını ve ayrıca <sigortalılık borçlanması ile aylık bağlanmasına hak kazanılması durumunda ilgililere borcun ödendiği tarihi takip eden aybaşından itibaren aylık bağlanır> hükmünü amir olduğunu söyleyerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece, dosya içine celp edilen ve ibraz edilen davacıya ait, SSK kayıtları, hizmet listesi nüfus aile kayıt tablosu, 5510 sayılı kanunun 41. maddesi kapsamındaki borçlanma talebi ile kurum cevabı yazılan incelenmiştir.

Tüm dosyanın incelenmesinden, taraflar arasındaki ihtilafın, yürürlük tarihi öncesindeki doğumlarda da, 5510 sayılı kanunun 41/1-a maddesindeki doğuma dayalı borçlanma imkanının kabulü gerekip gerekmediği meselesidir.

Hukukumuzda ve Sosyal Güvenlik ilkelerine göre sigortalı lehine olan hükümlerin uygulanması kabul edilmekte ise de, geçmişe yönelik ve isteğe bağlı borçlanma olarak, mülga 2925 sayılı kanun 39., 2926 sayılı kanunun ek md 3., 1479 sayılı kanun ek md 9 ile 506 sayılı SSK'nın 60/son maddelerinde, sadece askerlik, askeri öğrencilik ve istisnaen geçici sürelerle ev kadını belirli yaş altındakilere sağlanmış iken, 17/04/2008 tarihli 5754 sayılı kanun 67. maddesi ile, 5510 sayılı kanun, 108. maddesince, ekim 2008 tarihinde yürürlüğe girmesi de düzenlenen, 41/1-a fıkra maddesinde, fazladan doğum yapan sigortalılara da doğum tarihinden sonraki iki yılık süre için borçlanma imkanı sağlanarak sigortalı lehine kanuni düzenlemede bulunulmuştur. Ancak söz konusu kanuni düzenleme ile açıkça önceki vakalara ve geçmişe yönelik uygulama belirtilmediği gibi, aynı süre için farklı düzenleme olmayıp açıkça Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe girmiş kanuna göre, hak ve külfetlerin düzenlenmesi söz konusudur. İptal edilerek külfeti kaldırılmış değil, yeniden düzenlenmiş borçlanmaya ilişkin hükmünde, geriye yönelik olaylara uygulanmaması gerektiği ve bu sebeple açılan davanın reddi gerektiği, kanaat ve kararı varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarda yazılı gerekçelerle:

1-) Davanın reddine,

2-) Peşin yatırılan harcın mahsubu ile bakiye 1,60.TL maktu ret karar harcın, davacıdan alınarak hazine irat kaydına,

3-) Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,

4-) Duruşmada kendisini vekille temsil etmesi sebebiyle yürürlükteki asgari ücret tarifesince takdir edilen, 575,00TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,

Davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, yasal yollar açık olmak üzere karar verildi. Usulen okunup açıklandı. 24.02.2009 (¤¤)


(KAYNAK: Av. Nurten ÇETİNKAYA - Av. Fevzi Cem ŞENOCAK)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Old 08-06-2010, 13:09   #3
Av.Ender Sezer

 
Varsayılan

Teşekkür ederim Şenol Bey, 2 yıllık doğum borçlanması yaparak, sigortalılık tarihini, doğum tarihinden başlatabilir sanırım değil mi? Birde bu davaya ilişkin örnek dava dilekçesi var mı
Old 08-06-2010, 20:44   #4
av.tercan

 
Varsayılan

Ender bey,müvekkiliniz doğum tarihinden sonra sigortalı olduğundan doğum borçlanması yapamaz .Yasa 4/a sigortalıdan bahsettiğinden sigorta başlangıç tarihinden önce doğum yapan kadının borçlanma hakkı olmadığını ve bu nedenlede sigortalılık hizmet başlangıç tarihinin geriye gitmesinin yasal koşula aykırı olduğunu düşünüyorum...Şenel beyin göndermiş olduğu Yargıtay kararında da " Doğuma dayalı borçlanma hakkından yararlanabilmek için doğum sırasında aktif sigortalı olma şartının aranıp aranmayacağı hususunda ise, geçmişte hizmet akdine dayalı olarak zorunlu sigortalılık tescilinin yapılmış olması, bu haktan yararlanabilmesi için yeterli sayılmalıdır " belirtilmiştir.
Old 08-06-2010, 20:48   #5
Av.Ender Sezer

 
Varsayılan

teşekkür ederim Tercan bey, ben erkeklerdeki askerlik borçlanmasına kıyasen olur diye düşünmüştüm, erkekler prim toplamını askerliği de saydırabiliyorlar bildiğim kadarıyla askerden önce sigorta girişi olmasa dahi.
Old 08-06-2010, 21:02   #6
av.tercan

 
Varsayılan

evet ender bey,sigorta başlangıcı askerlikten sonra ise erkeklerde borçlanılan süre kadar kısım başlangıç tarihi olarak geriye gidiyor.askerlikten önce sigortalı olanların hizmet başlangıç tarihi ise geri gitmiyor. doğum borçlanmasında ise doğumdan önce sigortalı olma şartı arandığından başlangıç tarihinin geriye gitmesi mümkün olmuyor. iyi akşamlar..
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
askerlik borçlanması volverinexxx Meslektaşların Soruları 2 06-02-2007 17:22
Doğum Gününden Mart Ayını Çıkarmak= kedinin Doğum Günü Kıvılcım Site Lokali 0 07-10-2002 20:49


THS Sunucusu bu sayfayı 0,11903405 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.