Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Arsa vasfındaki araziden geçit hakkı istenebilir mi?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 30-10-2009, 18:27   #1
Av. Oktay

 
Varsayılan Arsa vasfındaki araziden geçit hakkı istenebilir mi?

Değerli meslektaşlarım,

İki sınır taşınmazdan biri arsa diğeri ise tarla vasfındadır. Tarla vasfındaki arazide ve çevresindeki diğer aynı nitelikteki arazilerde yaklaşık 20 yıldır evler bulunmaktadır. Belediye son yaptığı uygulamayla yılllardır yol olarak kullanılan TARLA vasıflı arazinin önündeki asfaltlı yolu arsa haline getirerek üçüncü kbir kişiye satmıştır. Bu durumda üçüncü kişinin buraya ev yapması halinde müvekkillerimin evinden dışarıya çıkamayacaklardır. Bu durum gözönüne alındığından arsa vasfındaki araziden geçit hakkı talep edebilirmiyiz.? Cevaplarınız için şimdiden teşekkürler..
Old 31-10-2009, 19:36   #2
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Geçit hakkı davalarında taşınmazların tapuda kayıtlı olması şartı vardır. Fakat arsa - tarla ayırımı söz konusu değildir.
Old 31-10-2009, 21:23   #3
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan

Soruda Belediye'nin bir uygulamasından bahsedilmektedir. Eğer bir “imar plan uygulaması” sözkonusu ise öncelikle her iki taşınmazın imar plan uygulamasındaki durumlarının araştırılması faydalı olacaktır.

Saygılarımla.
Old 01-11-2009, 22:10   #4
Av. Oktay

 
Varsayılan

Sayın Yücel Kocabaş ve Erol Yavuz cevaplarınız için teşekkürler..
Erol bey, belediyeden iki taşınmazın da imar durumu araştırılmış ve belediyenin yaptığı yanlış bir imar uygulaması sonrasında üzerinde ev olan tarla vasfındaki arazi yine tarla olarak bırakılmış ve hemen sınırındaki yolda yeni arazi yaratılmış ve buraya arsa vasfı tanınmıştır. Bu durumda belediye imar uygulamasının iptalinin yanında bu olmazsa tarla vasıflı arazi lehine arsa üzerinde geçit hakkı talep edebilir miyiz? Cevaplarınınz için teşekkürler..
Old 02-11-2009, 12:56   #5
Av.Bilgin Elial

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
Esas: 2007/2875
Karar: 2007/3534
Tarih: 02.04.2007
ÖZET: Mahkemece uygun geçit yeri saptanırken öncelikle taraf yararlarının gözetilmesi gerekir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hakkı ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının subjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakarlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
(4721 sayılı MK. m. 683, 737, 747, 748)
KARAR METNİ:
YARGITAY İLAMI
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 3.5.2006 tarihinde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen 25.12.2006 tarihli hükmün Yargıtay'ca tetkiki davalı Kazım Karaeski tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR
Dava, Türk Medeni Yasanın 747 maddesine dayanılarak açılmış geçit hakkı istemine ilişkindir.
Mahkemece davacının mutlak geçit ihtiyacı bulunduğundan 753 parselden 4 metre genişliğinde geçit hakkı kurulması hüküm altına alınmış, kararı 753 parsel maliki temyiz etmiştir.
Mahkemece uygun geçit yeri saptanırken öncelikle taraf yararlarının gözetilmesi gerekir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hakkı ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının subjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakarlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarının bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 metre) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu miktarı aşan bir yol verilecekse bunun gerekçesi kararda dayanaklarıyla birlikte gösterilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta davacı tarafından 753 ve 754 parseller hakkında dava açılarak ana yola çıkışın sağlanması istenmiştir. Fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesine göre geçit ihtiyacında olan davacı parseli genel yola bağlanırken bütün alternatifler değerlendirilmelidir. Davacı parselinden ana yola çıkış için davalı gösterilen 753 ve 754 parsel dışında 755, 756 ve 757 parseller bulunmakta, buralardan da ana yola çıkışın sağlanması mümkün görülmektedir. Davacıya uygun süre verilerek sair alternatif parsel malikleri hakkında usulüne uygun dava açılarak eldeki davayla birleştirilmesi sağlanarak fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesine göre en uygun geçit yerinin hangi parselden olacağı veya iki parsel arasındaki ortak sınırdan sağlanıp sağlanmayacağı tesbit edilerek en uygun yerden geçit hakkı kurulması sağlanması gerekirken sair alternatifler ve ortak sınırlar düşünülmeden yazılı biçimde 753 parselden hüküm kurulması doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; tesis edilen geçitin genişliği 4 metre olarak belirlenmiştir. Mahkemece yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği tarla mahiyetinde olduğundan bir tarım aracının geçeceği genişlikte geçite ihtiyacı olduğu gözetilerek yol genişliği 3 metreyi geçmeyecek biçimde belirlenmelidir. Gerekçesi gösterilmeden geçit genişliğinin dairemizin yerleşmiş emsal görüşlerine aykırı biçimde 4 metre olarak kabul edilmesi de doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan sebeplerle davalının temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın yatırana iadesine, 2.4.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Old 02-11-2009, 15:53   #6
Av. Oktay

 
Varsayılan

Sayın Bilgin Elial, yargıtay kararı için teşekkür ederim. Gönderdiğiniz kararda lehine geçit hakkı kurulacak taşınmazın tarla vasfında olabileceğinden bahsediyor. Fakat asıl merak ettiğim konu geçit hakkıyla yükümlü olacak taşınmazın arsa vasfında ve konut imarlı olması halinde buraya yine geçit hakkı tesis edilip edilemeyeceği ile ilgilidir. Bu konuda bildiğiniz bir Yargıtay Kararı var mı? İlginiz için şimdiden teşekkürler..
Old 02-11-2009, 17:30   #7
Av.Bilgin Elial

 
Varsayılan

''Geçit hakkı davalarını, genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunmasına rağmen mevcut bu yol ile ihtiyacı karşılanmayan tapulu taşınmaz maliki açabilir. ''
Ben taşınmazların vasfının sadece bedelin belirlenmesinde anlamlı olduğunu düşünüyorum. Yoksa tarla veya arsa vasfında olmaları geçit hakkı istenmesine de üzerlerinde geçit hakkı kurulmasına da engel değildir diye düşünüyorum.Durumunuza tam uyan bir Yargıtay kararı henüz bulamadım, zira kararlarda sadece taşınmaz diye bahsedilmiş.
Old 02-11-2009, 19:19   #8
Av.Feridun Yurtsever

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Oktay
Değerli meslektaşlarım,

İki sınır taşınmazdan biri arsa diğeri ise tarla vasfındadır. Tarla vasfındaki arazide ve çevresindeki diğer aynı nitelikteki arazilerde yaklaşık 20 yıldır evler bulunmaktadır. Belediye son yaptığı uygulamayla yılllardır yol olarak kullanılan TARLA vasıflı arazinin önündeki asfaltlı yolu arsa haline getirerek üçüncü kbir kişiye satmıştır. Bu durumda üçüncü kişinin buraya ev yapması halinde müvekkillerimin evinden dışarıya çıkamayacaklardır. Bu durum gözönüne alındığından arsa vasfındaki araziden geçit hakkı talep edebilirmiyiz.? Cevaplarınız için şimdiden teşekkürler..

Sayın Av.Oktay,
Sorunuzda bahsetmiş olduğunuz belediye uygulamasının hukuka uygunluğu tartışılamaz mı?
Old 02-11-2009, 22:22   #9
Av. Oktay

 
Varsayılan

Sayın Av. Feridun Yurtsever,
Ben de sizin dediğiniz gibi bu uygulamanın hukuka uygun olmadığını düşünmüştüm. Bu yüzden ilk aşamada söz konusu uygulamaya sebep olan meclis kararının iptali talep etmeyi düşünüyorum. Fakat araştırdığıma göre söz konusu meclis kararı 2008 senesine ait. Fakat uygulamaya henüz geçen hafta başlandı. İYUK md. 7 uyarınca da meclis kararı ilan edilip kesinleştiği için itiraz süresini kaçırmış durumdayım. Fakat uygulamaya henüz başladığı için "uygulamayı gördüğümde söz konusu işleme muttali oldum" diyerekten söz konusu işlemin iptali için de iptal davası açmayı düşünüyorum. Fakat bu davamın herhangi bir sebeple reddeilmesi durumunda artık ikinci şansımız olan "geçit hakkı" istenilip istenilemeyeceği hususunda kaygılarım var. Sayın Feridun Bey, sizin söz konusu işlemin iptali hususundaki (süre, hukuka aykırılık) gibi konularda görüşlerinizi öğrenebilir miyim. Şimdiden teşekkürler..
Old 02-11-2009, 22:25   #10
Av. Oktay

 
Varsayılan

Sayın Av. Bilgin Elial, yardımlarınız için teşekkürler. Evet bu konuda arsa, tarla ayrımı söz konusu yapılmamış kanunda ve Yargıtay kararlarında. Yine de rastlamanız halinde durumumuza uyan bu konudaki Yargıtay kararları hakkında bizleri bilgilendirirseniz sevinirim. Teşekkür ederim..
Old 02-11-2009, 22:30   #11
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Oktay
Belediye son yaptığı uygulamayla yıllardır yol olarak kullanılan TARLA vasıflı arazinin önündeki asfaltlı yolu

Bahse konu yol, bir kadastro yolu mudur? Yoksa fiilen kullanılan bir parsel midir ?

Saygılarımla.
Old 02-11-2009, 23:02   #13
Av.Feridun Yurtsever

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Oktay
Sayın Av. Feridun Yurtsever,
Ben de sizin dediğiniz gibi bu uygulamanın hukuka uygun olmadığını düşünmüştüm. Bu yüzden ilk aşamada söz konusu uygulamaya sebep olan meclis kararının iptali talep etmeyi düşünüyorum. Fakat araştırdığıma göre söz konusu meclis kararı 2008 senesine ait. Fakat uygulamaya henüz geçen hafta başlandı. İYUK md. 7 uyarınca da meclis kararı ilan edilip kesinleştiği için itiraz süresini kaçırmış durumdayım. Fakat uygulamaya henüz başladığı için "uygulamayı gördüğümde söz konusu işleme muttali oldum" diyerekten söz konusu işlemin iptali için de iptal davası açmayı düşünüyorum. Fakat bu davamın herhangi bir sebeple reddeilmesi durumunda artık ikinci şansımız olan "geçit hakkı" istenilip istenilemeyeceği hususunda kaygılarım var. Sayın Feridun Bey, sizin söz konusu işlemin iptali hususundaki (süre, hukuka aykırılık) gibi konularda görüşlerinizi öğrenebilir miyim. Şimdiden teşekkürler..
Sayın Av.Oktay,
Detaylı bir inceleme neticesinde, imar planının uygulanmasında dair bir işlemin varlığından sözedebiliyorsak, uygulanan işlem ile birlikte dayanağı imar planının da davaya konu edilmesi -idari dava açma süresi içerisinde- mümkündür. Bunun takdiri de size aittir. Bu konuya ilişkin bir Danıştay kararını aşağıda ekledim. Umarım yardımcı olur. Saygılarımla.

T.C.
DANIŞTAY
İDARİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU
E. 2005/2467
K. 2006/503
T. 8.6.2006
İNŞAAT İZNİ VERİLMESİ TALEBİ
• DÜZENLEYİCİ İŞLEM
İMAR PLANININ UYGULANMASI

2577 s. Yasa m. 7

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, İstanbul İli, Büyükçekmece, 1. Bölge, ... ada, ... parsel sayılı davacının mülkiyetinde bulunan taşınmaza inşaat izni verilmesi isteminin reddi yolundaki 30.10.2001 günlü, 2380 sayılı Belediye Başkanlığı
işlemiyle dayanağı olan 4.6.2000 günlü, 90 sayılı belediye meclisi kararıyla kabul edilen imarplanı değişikliğinin iptali istemiyle açılmıştır.

İstanbul 2. İdare Mahkemesi 26.6.2002 günlü, E:2001/1681, K:2002/902 sayılı kararıyla; davanın belediye meclisi kararı ile kabul edilen
imar planlarının taşınmaza ilişkin kısmının iptali istemiyle açıldığı, bu planların 15.6.2000 ile 17.7.2000 günleri arasında askıya çıkarılarak ilan edildiği, son ilan tarihini izleyen günden itibaren yasal dava açma süresi geçirildikten sonra 26.11.2001 günü açılan davada süre aşımı bulunduğu gerekçesiyle davanın süre yönünden reddine karar vermiştir.

Bu karar temyiz incelemesi sonucunda; Danıştay Altıncı Dairesinin 11.5.2004 günlü, E:2002/6974, K:2004/2942 sayılı kararıyla; davacıya ait parselin bulunduğu alanda belediye meclisinin 4.6.2000 günlü, 90 sayılı kararı ile 1/1000
uygulama ve 1/5000 ölçekli nazım imar planlarında değişiklik yapıldığı, böylece parselin kısmen imar yolu, kısmen yeşil alan olarak ayrıldığı, davacının 23.10.2001 günlü başvurusuyla parselinde konut yapmak amacıyla inşaat izni verilmesi isteminde bulunduğu halde dava konusu işlemle taşınmazın imarplanındaki durumu belirtilerek istemin reddi üzerine, dava açma süresi içerisinde imarplanının uygulamaişlemi olan inşaat izni verilmemesine ilişkin işlem ile dayanağı olan imar planlarının birlikte iptalinin talep edildiği anlaşıldığından, davanın süre yönünden reddi yolundaki temyize konu kararda isabet görülmediği gerekçesiyle bozulmuş ise de; İdare Mahkemesince, bozma kararına uyulmayarak, imar durum belgesinin, ilgililerin taşınmazları hakkında bilgi edinmek amacıyla belediyelere müracaatları üzerine düzenlenen ve taşınmazların imarplanındaki fonksiyonu, varsa yapılaşma koşullarını belirten bilgi maliyetinde bir işlem olduğu, kesin ve icrai bir yönü bulunmayan bu imar durum belgesi esas alınarak imarplanına karşı dava açma süresinin yeniden başlatılmasına yasal olanak bulunmadığı, ancak imarplanının uygulanması anlamında taşınmazın kamulaştırılması üzerine davacının, imarplanına veya kamulaştırma işlemine yahut her ikisine karşı birlikte dava açma hakkının bulunduğunun da belirtilmesi suretiyle ilk kararında ısrar edilmiştir.

Davacılar, 31.12.2004 günlü, E:2004/2727, K:2004/2684 sayılı bu ısrar kararını temyiz etmekte ve bozulmasını istemektedirler.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7. maddesinin 4. fıkrasında; "ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava
süresi, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlar. Ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililer, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilirler. Düzenleyici işlemin iptal edilmemiş olması bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel olmaz." kuralı yer almıştır.

Buna göre, düzenleyici işlemlerin uygulanması üzerine ilgililerce dava açma
süresi içerisinde, uygulamaişlemi, düzenleyici işlem veya her ikisinin birden dava konusu edilebileceği açıktır.

Dosyanın incelenmesinden, uyuşmazlığa konu alana ilişkin 4.6.2000 günlü, 90 sayılı belediye meclisi kararı ile onaylanan
imarplanı değişiklikleri ile davacılara ait taşınmazın kısmen imar yolu, kısmen yeşil alan olarak belirlendiği, davacıların 25.5.2001 günlü başvurusuyla imar durumu istemeleri sonucu taşınmazın planda ayrıldığı amacın 29.5.2001 tarihli yazı ile bildirildiği, bunun üzerine davacılar tarafından 23.10.2001 günlü başvuru ile taşınmazda konut yapmak amacıyla inşaat izni verilmesinin istenildiği, ancak bu istemin dava konusu 30.10.2001 günlü işlemle taşınmazın imarplanında ayrıldığı amacın belirtilmesiyle yetinilmek suretiyle reddedildiği, bu yanıt sonrasında da bu işlem ve dayanağı imar planlarının iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Düzenleyici işlem niteliğinde olduğu kabul edilen
imar planlarının uygulanmasına yönelik işlemler; taşınmazda uygulama yapılmasına esas teşkil eden ve planda ayrıldığı amacın belirtildiği imar durumu, buna dayalı olarak verilen inşaat ruhsatı, kamulaştırma, parselasyon gibi işlemlerdir. Olayda da imarplanının uygulanması kapsamında inşaat izni verilmesi yolundaki istemin reddi ( inşaat izni verilmeme işlemi ) planın uygulanması kapsamında tesis edilmiş bir işlem olduğundan, bu işlemle birlikte dayanağı planlara karşı açılan davanın esasının incelenmesi gerekirken, davanın süre yönünden reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, davacıların temyiz istemlerinin kabulü ile temyize konu İstanbul 2. İdare Mahkemesinin 31.12.2004 günlü, E:2004/2727, K:2004/2684 sayılı ısrar kararının Danıştay Altıncı Dairesi kararı doğrultusunda BOZULMASINA, dosyanın adıgeçen İdare Mahkemesine gönderilmesine, 08.06.2006 günü oybirliği ile karar verildi.
Old 02-11-2009, 23:07   #14
Av. Oktay

 
Varsayılan

Sayın Erol Yavuz, bi üst resimde size şu andaki durumu göstermeye çalıştım. Siyah çizgi içinde ve ok ile gösterdiğim alan şu anda ve yıllardır yol olarak kullanılmakta üzeri asfaltlanmış ve altından gider, doğalgaz vs. hizmetler geçmektedir. Fakat belediye 2008 yılında yapmış olduğu bir imar uygulamasıyla söz konusu ok ile gösterilen alanda bir ayrı bağımsız bir parsel yaratmıştır ve burayı arsa vasıflı olarak nitelemiştir ve burasınıı bir müteahite ihale etmiştir. Ve söz konusu yeni parsel resimde de göreceğiniz üzere müvekkillerimin evlerinin sınırımdan başlamaktadır. Ve konut imarlı bu araziye herhangi bir bina yapılması durumunda yaklaşık 14 tane evdeki hanelerin genel yolla bağlantısı kesilecek hatta bırakalım genel yolu evlerine girenler çıkamayak, çıkanlar bir daha giremeyecektir. Söz konusu bu trajikomik durum karşısında çözüm önerilerinizi bizimle paylaşırsanız sevinirim. Saygılarımla.
Old 03-11-2009, 00:45   #15
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan

Sayın Av.Oktay,

Genel olarak, imar plan uygulamasının sözkonusu olduğu yerlerde, uygulama sahası içinde zorunlu geçit hakkı pek alışıldık bir durum değil, zira imar planının bu tür ihtiyaçları zaten dikkate almış olması gerekir.

İmar planı tarafından korunması gereken haklarınız için geçit bedeli ödemek durumunda kalmanız ise zorunluluk olmadıktan sonra pek de uygun bir çözüm şekli olmasa gerektir. Bu sebeple, taşınmazların imar uygulamasındaki durumlarının araştırılmasının faydalı olacağını belirtmiştim.

Kadastro yolu konusundaki soruma ise yanıt alamadım. Konuyu biraz açayım. Belirttiğiniz durumun meydana gelmesi için parselinizin uygulama sahası dışında, ancak sınırında yer alması gerekir. Uygulama sahası sınırlarında da bu tür problemler pek oluşmaz. Bu konudaki yönetmeliğin düzenleme sınırı geçirilmesi ile ilgili kurallarına göre yol eksenlerinin dikkate alınması zorunludur. ( Ancak bu durum fiilen kullanılan mülk araziler için değil, örneğin kadastral yollar için geçerlidir. )

( O, dar uzun üçgen parselin yapılaşma koşullarını taşıdığına emin misiniz ? )

Saygılarımla.
Old 07-11-2009, 10:14   #16
Av. Oktay

 
Varsayılan

Sayın Av. Erol Yavuz;
Bir takım işlerimden dolayı cevabınıza geç de olsa yorumlarımı sunmak istiyorum.
Bahse konu üçgen arazi şu anda fiilen kullanılan parseldir. Fakat 2007 yılına kadar burası bir kadastro yoluyddu. Resimde de göreceğiniz üzere 2007 yılında yerel belediye parselin karşısında bulunan araziyi kat karşılığı TOKİ'ye devretmiştir. Bu durumda da TOKİ'nin yapılacağı arazi İmar uygulamasına alınırken o üçgen arazi de TOKİ'ye verilen imar çerçevesinde "artık parsel" olarak imar izni verilmiştir.
Bu üçgen arazi şu anda b-2 planı kapsamında 2,5 kat konut imarlı. Fakat İmar plan notları çerçevesinde gerekli çekme, derinlik vs. kurallarına uygun yapıldığında ancak en geniş kısmında 1 ev yapılabileceğini belirttiler. Yani bu parselin çoğu alanı yapılaşmaya uygun değil.
Fakat durum şu; Buraya ev yapılmasa bile parsel sahibinin araziyi tel ile çevirmesi durumunda bile buradaki ev sahipleri evlerine giremeyeceklerdir. İsterseniz gazete linkine de göz atabilirsiniz; http://www.zaman.com.tr/wap.do?metho... ano=4&sayfa=
http://www.netgazete.com/News/645724...okturdu.as px

Erol bey;konu hakkında kıymetli görüşlerinizi bekliyorum. Saygılarımla..
Old 08-11-2009, 01:31   #17
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan

Sorunuzda belirtilen üçgen parselin arkasındaki, imar dışı tarla olarak belirttiğiniz arazideki binaların yoğunluğu dikkate alınırsa, vasfının imar dışı tarla-arazi olmaması gerekir. İmar dışı tarla-arazideki, hukuk dışı fiili yapılaşmalara hukuki çözümler üretmeye çalışmak sonuçsuz kalabilir. Konu, bu yönüyle de araştırılmaya muhtaç olup, bu yönü dikkate almayan sorunun doğru ve hukuki yanıtlara ulaşması mümkün değildir.

“Artık parsel” konusunda aynı terminolojiyi paylaşmadığımızı düşünüyorum. Bildiğim kadarıyla; "artık parsel", imar uygulamasına giren bir parselin uygulama dışında kalan kısmıdır. Bu sebeple, “konut imarlı artık parsel” tanımlamasını anlayamıyorum.

Üçgen parselin uygulama öncesinde kadastro yolu olduğunu belirtmeniz nedeniyle; kimsenin mülkü olmayan kadastro yolunun, imar uygulaması ile özel mülk haline getirilemeyeceğini, aksi takdirde imar kanununun 11.maddesine aykırılık oluşacağını söylemek gerekir. ( Ancak, bir arazi parçasının asfalt kaplanarak, fiilen yol olarak kullanılmasının o araziyi “kadastro yolu” haline getirmeyeceğini de dikkate aldığınızı umarım. )

Saygılarımla.
Old 08-11-2009, 19:46   #18
Av. Oktay

 
Varsayılan

Sn Erol Yavuz, bilgilendirmeniz için teşekkür ederim. İmar konusuna fazla vakıf olmamam sebebiyle kullandığım terminolojide bazı hatalar yapmış olabilirim.
Peki Erol Bey söz konusu parselasyon planının iptalini istememiz için dikkate alınacak hak düşürücü süre İYUK 7/4 te belirtilmiştir. Buna göre bu parselasyon planı 2008 de yapıldığı ve ilan ve bunun akabininde dava açma süresi olan 60 günün geçtiği gözönüne alınırsa, yine de bunun iptalini istememiz için " Söz konusu işleme asfalt kırılması esnasında muttali olduğumuzu" belirterek bu günden itibaren 60 gün içinde dava açabilir miyiz?
Saygılarımla..
Old 15-11-2009, 22:32   #19
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan

Konuyla ilgili olabilecek 2 karar ekliyorum. Faydalı olmasını dilerim.

Saygılarımla.

T.C. Danistay
6.Dairesi

Esas: 2002/6968
Karar: 2004/944
Karar Tarihi: 20.02.2004

ÖZET: 3194 sayılı Yasada imar planlarının belediye meclislerince onaylanarak yürürlüğe gireceği, bu planların onay tarihinden itibaren bir ay süre ile ilan edileceği, bir aylık ilan süresi içinde yapılan itirazların belediye meclislerince 15 gün içinde incelenerek kesin karara bağlanacağı, onaylanmış planlarda yapılacak değişikliklerde de aynı usullere uyulacağı hükümlerine yer verilmiştir.Dolayısıyla yetkisiz olan Belediye başkanlığının tesis ettiği işlemin reddedilmesi gerekir. Öte yandan,2577 sayılı Yasa uyarınca ilgilisi tarafından imar planı değişikliği istemiyle yapılan başvurunun yetkili organlarca reddi üzerine dava açma süresi içerisinde hem imar planı değişikliği isteminin reddi işlemine hem de imar planı değişikliği istemine konu imar planına karşı birlikte dava açılması durumunda her iki işlemin birlikte incelenerek karara bağlanması mümkündür. İmar planı değişikliği isteminin yetkili organlarca görüşülerek karara bağlanmaması halinde ise ilk planın açılan bu davada incelenmesi olanaklı değildir. Ancak yetkisiz organca tesis edilen işlemin yargı yerince iptali sonrasında plan değişikliğinin yetkili organ tarafından karara bağlanması üzerine açılacak davada bu işlemle birlikte imar planı değişikliği istemine konu olan imar planının esasının incelenebileceği de açıktır.

(2577 S. K. m. 10) (3194 S. K. m. 8-b)

İstemin Özeti: İstanbul 3. İdare Mahkemesinin 27.9.2002 günlü, E: 2001/399, K:2002/1139 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbiri bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi Özlem Şimşek'in Düşüncesi: 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 8. maddesinde, imar planlarının, değişikliklerinin ve bunlara yapılan itirazların belediye meclislerince incelenerek bir karara bağlanacağı kuralına yer verildiğinden, davacının plan değişikliği isteminin belediye meclisinde görüşülmeksizin belediye başkanlığı işlemi ile reddedilmesinde mevzuata uyarlık bulunmamaktadır.

Diğer taraftan, davacıya ait taşınmazın ilköğretim tesisi alanından çıkarılması yolundaki başvurunun belediye meclisince incelenmesi sırasında mevcut plan ve değişiklik istemi birlikte değerlendirilerek bir karar verileceğinden bu aşamada ilk plan hakkında karar verilmesine yer olmadığı yönünde karar verilmesi gerekmektedir.

Bu durumda, belirtilen hususlar çerçevesinde yeniden karar verilmek üzere İdare Mahkemesi kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Sedat Larlar'ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp İdare Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle İdare Mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

Dava, ..., ..., 22 pafta, 2908 sayılı parselin ilköğretim tesis alanı olarak belirlenmesine ilişkin 6.10.2000 günlü belediye meclisi kararı ile bu planda değişiklik yapılması istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin 19.2.2001 günlü, 326 sayılı belediye başkanlığı işleminin iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor ile dosyada yeralan bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, dava konusu 1/1000 ölçekli imar planının 1/5000 ölçekli nazım imar planına, anılan planın da 1/25.000 ölçekli plana uygun olduğu, bununla birlikte planın dava konusu parsele getirilmiş olan fonksiyonların ilişkileri itibariyle şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uygun bulunmadığı, bu durumda aynı taşınmaz için tesis edilen 19.2.2001 günlü işlemin de hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiş, bu karar davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden,belediye meclisinin 6.10.2000 günlü kararıyla onanarak ilan edilen imar planında davacıya ait taşınmazın bir kısmının ilköğretim alanında kaldığı, son ilan tarihinden itibaren 60 gün içinde dava açılmadığı, anılan planın bir uygulama işleminin de bulunmadığı ancak davacının taşınmazının imar planında ilköğretim alanı ile yolda kaldığından bahisle plan değişikliği istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin 19.2.2001 günlü, 326 sayılı belediye başkanlığı işlemi üzerine bu işlemin ve anılan taşınmazı ilköğretim tesisi alanı olarak belirleyen ve 6.10.2000 günlü belediye meclisi kararıyla kabul edilen 1/1000 ölçekli imar planının iptali istemiyle bakılmakta olan davayı açtığı anlaşılmaktadır.

3194 sayılı Yasanın 8. maddesinin (b) fıkrasında, imar planlarının belediye meclislerince onaylanarak yürürlüğe gireceği, bu planların onay tarihinden itibaren bir ay süre ile ilan edileceği, bir aylık ilan süresi içinde yapılan itirazların belediye meclislerince 15 gün içinde incelenerek kesin karara bağlanacağı, onaylanmış planlarda yapılacak değişikliklerde de aynı usullere uyulacağı hükümlerine yer verilmiştir.

Bu durumda, davacının plan değişikliği isteminin belediye meclisince incelenmesi suretiyle işlem tesis edilmesi gerekirken, belediye başkanlığı işlemi ile reddedilmesinde mevzuata uyarlık bulunmamaktadır.

Diğer taraftan, uyuşmazlığın 6.10.2000 günlü belediye meclisi kararıyla kabul edilen 1/1000 ölçekli uygulama imar planına ilişkin kısmına gelince;

2577 sayılı Yasanın 10. maddesi uyarınca ilgilisi tarafından imar planı değişikliği istemiyle yapılan başvurunun yetkili organlarca reddi üzerine dava açma süresi içerisinde hem imar planı değişikliği isteminin reddi işlemine hem de imar planı değişikliği istemine konu imar planına karşı birlikte dava açılması durumunda her iki işlemin birlikte incelenerek karara bağlanması mümkündür. Diğer taraftan, imar planı değişikliği isteminin yetkili organlarca görüşülerek karara bağlanmaması halinde ise ilk planın açılan bu davada incelenmesi olanaklı değildir. Ancak yetkisiz organca tesis edilen işlemin yargı yerince iptali sonrasında plan değişikliğinin yetkili organ tarafından karara bağlanması üzerine açılacak davada bu işlemle birlikte imar planı değişikliği istemine konu olan imar planının esasının incelenebileceği de açıktır.

Olayda, imar planında değişiklik yapılması isteminin yetkisiz organca reddi nedeniyle 6.10.2000 onanlı imar planı hakkında bu aşamada karar verilmesine yer olmadığı yönünde karar verilmesi gerektiğinden iptale ilişkin mahkeme kararında yasal isabet görülmemiştir.

Diğer taraftan, dava konusu planda değişiklik yapılması istemini içeren davacı başvurusunun yetkili organ olan belediye meclisince incelenmesi sırasında, dava konusu imar planı ve bu planda değişiklik yapılması isteminin birlikte değerlendirilmesi suretiyle karar verileceği de açıktır.

Buna göre, anılan hususlar gözönünde bulundurularak İdare Mahkemesince uyuşmazlık hakkında yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.

Sonuç: Açıklanan nedenlerle, İstanbul 3. İdare Mahkemesinin 27.9.2002 günlü, E: 2001/399, K: 2002/1139 sayılı kararının bozulmasına, 10.120.000.- Lira karar harcı ile fazla yatırılan 7.530.000.- Lira harcın temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 20.02.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları


T.C. Danistay
6.Dairesi

Esas: 2005/3170
Karar: 2005/4538
Karar Tarihi: 07.10.2005

ÖZET: Uyuşmazlık konusu olayda, prefabrik dükkanların üzerinde inşa edildiği yolun yaya yolu olduğu gerekçe gösterilerek dükkanların yapımının durdurulamayacağına ilişkin işlemin genel düzenleyici bir işlem olan imar planının uygulanmasına yönelik bir işlem özelliğinde bulunması nedeniyle, bu işlemin tebliği üzerine genel düzenleyici işleme süresinde dava açıldığı sonucuna varılmaktadır. Bu itibarla, İdare Mahkemesince, dava konusu imar planının esası hakkında bir karar verilmesi gerekir.

(2577 S. K. m. 7)

İstemin Özeti: Eskişehir İdare Mahkemesinin 4.3.2005 günlü, E:2004/1845, K:2005/219 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi Ö. Şimşek'in Düşüncesi: Dava konusu olayda, imar planında uyuşmazlık konusu yolun yaya yolu olduğundan bahisle yol üzerinde inşaasına başlanılan dükkanların yapımının durdurulamayacağına ilişkin 10.8.2004 günlü, 1583 sayılı işlem düzenleyici bir işlem olan imar planının uygulanması niteliğinde olduğuna göre, bu işlemin tebliği üzerine imar planının iptali istemiyle dava açılabileceği açıktır.

Bu durumda, dava konusu imar planının esası hakkında bir karar verilmesi gerektiğinden, davanın süreaşımı yönünden reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı T. Özgenç'in Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

Karar: Dava, Bilecik-Merkez, ... Mahallesi, ... Sokak, ... pafta, ... ada, ... sayılı parselin bulunduğu alanda yapılan ve 19.2.1990 günlü, 2/19 sayılı belediye meclisi kararıyla onanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince, 19.2.1990 günlü, 2/19 sayılı belediye meclisi kararının bir ay süreyle ilan edilmesi üzerine yapılan itirazların 5.4.1990 günlü, 3/22 sayılı belediye meclisi kararı ile görüşülüp karara bağlandığı, uyuşmazlık konusu taşınmazın belediye hizmet alanı olarak belirlendiği anılan plana karşı davacının askı süresi içinde itirazda bulunmadığı ve anılan tarihten itibaren dava açma süresi içinde dava açmadığı anlaşıldığından, aradan uzun bir zaman geçtikten sonra 26.8.2004 tarihinde açılan davanın süreaşımı yönünden reddine karar verilmiş, bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

2577 sayılı Yasanın 7. maddesinin birinci fıkrasında, dava açma süresinin, özel kanunlarda ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu, bu sürelerin idari uyuşmazlıklarda yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden itibaren başlayacağı, dördüncü fıkrasında ise ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı, ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililerin düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabileceği kurala bağlanmıştır.

Dosyanın incelenmesinden, davacı kurum tarafından 6.8.2004 tarihinde belediye başkanlığına başvuruda bulunularak kuruma ait ambarın bulunduğu ... Sokak üzerinde yapılmaya başlanılan dükkan inşaatlarının mal şevkini engellediğinden bahisle kaldırılmasının istenildiği, anılan başvurunun 10.8.2004 günlü, 1583 sayılı işlemle; ... Sokağın belediyenin bünyesinde trafiğe kapalı yol olduğunun ileri sürülmesi suretiyle reddedildiği, davacının yol üzerine dükkan yapılmasına dayanak gösterilen ve anılan sokağı yaya yolu olarak belirleyen 1/1000 ölçekli uygulama imar planının iptali istemiyle 26.8.2004 tarihinde bakılmakta olan davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık konusu olayda, prefabrik dükkanların üzerinde inşa edildiği yolun yaya yolu olduğu gerekçe gösterilerek dükkanların yapımının durdurulamayacağına ilişkin 10.8.2004 günlü, 1583 sayılı işlemin genel düzenleyici bir işlem olan imar planının uygulanmasına yönelik bir işlem özelliğinde bulunması nedeniyle, bu işlemin tebliği üzerine genel düzenleyici işleme süresinde dava açıldığı sonucuna varılmaktadır.
Bu itibarla, İdare Mahkemesince, dava konusu imar planının esası hakkında bir karar verilmesi gerektiğinden, imar planına karşı açılan davanın süre aşımı nedeniyle reddedilmesinde yasal isabet görülmemiştir.

Sonuç: Açıklanan nedenlerle, Eskişehir İdare Mahkemesinin 4.3.2005 günlü, E: 2004/1845, K: 2005/219 sayılı kararının bozulmasına, 21,70 YTL karar harcı ile yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmediğinden 18,20 YTL harcın temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 07.10.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Orman Kadastrosu,geçit hakkı,mevzuata uygunsuzluk,geçit hakkı, cmuharrem Hukuk Soruları 2 29-08-2009 19:23
alt geçit hakkı sincap Meslektaşların Soruları 1 02-08-2008 11:29
Geçit Hakkı moonliner Meslektaşların Soruları 1 25-11-2005 22:29


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08381104 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.