Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Banka kredilerinin geri çağrılmasının hukuki niteliği

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 03-12-2008, 22:26   #1
lawyercakir

 
Varsayılan Banka kredilerinin geri çağrılmasının hukuki niteliği

Değerli hukukçular bilindiği üzere son zamanlarda finansal kaynaklı olduğu ifade edilen bir küresel kriz dünya gündemini meşgul ediyor.
Bu kriz çeşitli yönleriyle dünyanın hiç bir zerresini teğet geçmezken doğal olarak ülkemize de etki ediyor.
Benim merak ettiğim konu şu bu kriz sebep gözterilerek ve yahut bahane edilerek çeşitli bankalar kredileri geri çağırıyor.
Bu geri çağırılan krediler memleketteki bir çok şirketin zaten kriz yoluyla bozulan dengesini bozuyor ve zaman zaman batmasına sebep oluyor.
Bugün Kayseri'de Mimateks isimli 1000den fazla işçi çalıştıran bir firmanın bankaların bu uygulamaları nedeniyle battığı söylentilerini dinledim ve ticaret odasına telefon açtım bir çok üyelerinin bu şekil sorunlar yaşadığını dinledim.

Hayretler içinde kaldım,bunu ilk defa finansal kredi sözleşmesinin temerrüt hükümlerinde -özellikle 25. maddesindeki mehaz ülkelerde de tartışılan hüküm- yaşamıştım ama en az onun kadar beni müteessir eden bir durum söz konusu
bu konuyla ilgili internette pek bişey bulamadım ,Seza Reisoğlu'nun Bankacılık Kanunu Şerhi isimli eserini sipariş ettim ancak tartışmak istiyorum bu geri çağırmayı neye dayanarak yapıyorlar buna engel olacak bir hüküm yok mu

Türk Hukuk sitesi'nde Doç DR. EROL ULUSOY'un ismi geçen makalesinde bu hükümden başka bir şey bulamadım
"Genel Kredi Sözleşmeleri Hükümlerinin Geçerlilikleri" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Doç.Dr. Erol Ulusoy'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
"""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""" """
...3) Kredi Sözleşmesinin Tek Taraflı Olarak Bankaca Koşulsuz Feshedilebilmesi

Eğer genel kredi sözleşmesine uygun bir hüküm konulmuşsa, kredi müşterisinin mali durumunun, ödeme gücünün önemli ölçüde bozulması halinde, ya da gösterilen teminatın değerinin büyük ölçüde azalması durumunda, henüz hiç kredi kullanılmamış veya kredi limiti doldurulmamışsa, banka tek taraflı olarak GKS yi feshedebilir. Çünkü bankadan GKS yi imzaladığı anda mali durumu iyi olan bir kredi müşterisine sonradan mali durumu kötüleştikten sonra yine de kredi kullandırtması beklenemez. Henüz hiçbir karşılık almadığı ve geri ödenmesi şüpheli hale gelen bir krediyi bankanın müşterisine kullandırtmama hakkı vardır.

Ancak GKS de uygun bir hüküm bulunmamasına rağmen, müşterinin mali durumu önemli ölçüde kötüleşmişse, yine de GKS yi feshedebilir mi? Bu soruya da BK md 82 gereği olumlu yanıt vermek gereklidir. Çünkü banka her ne kadar GKS yi imzalamakla, kredi kullandırtma borcu altına girse de, henüz kredi alacaklısı durumuna gelmediği yani henüz kredi borcu somut olarak doğmadığı için, kredi borcunun somut olarak doğacağı şartlarda da banka aleyhine değişiklik meydana geldiği için, banka GKS yi kullanılmayan krediler bakımından feshedebilecektir (Krş Wittig/Wittig, WM 2002, sh 148).

Bunların yanında GKS ler de yine diğer bütün sözleşmeler de olduğu gibi genel butlan sebepleri ile geçersiz olabilirler.
"""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""" "
Bir bilgisi olan meslektaşlarımın tartışmaya katkısını bekliyor,saygılar sunuyorum.
Old 04-12-2008, 00:07   #2
Admin

 
Varsayılan

Moralinizi bozayım:

1997 krizinden birkaç gün önce ticaretle uğraşan bir müvekkilimiz değişik bankalardan dövizle 3-4 yıl vadeli kredi alıyor. Bankalar bu krediyi verirken müvekkilden kredi miktarının 3 katı oranında "çek" alıyor. (Neden veriyor demeyiniz, ben de demiştim, teammülmüş, şahsi teminat çeki vermezseniz, banka da krediyi vermiyormuş). Kredi alınıyor, kullanılıyor, derken 97 krizi olarak bilinen ünlü kriz patlak veriyor.

Kredi alındıktan 14 (yazıyla ondört!) gün sonra bir banka noterden ihtarname çekerek 14 günlük FAİZİYLE birlikte (faiz yüzde 300) krediyi geri çağırıyor. Müvekkil borcunu ödeyemiyor, banka kredi için icra takibi başlatırken, teminat çeklerinin de arkasını yazdırıp, onlar için de ayrı ayrı icra takibi yapıyor ve ayrıca karşılıksız çek keşidesinden de ceza davası açılmasını sağlıyor. Bir bankanın icra takibi yaptığını duyan diğer bankalar da müvekkilden kredilerini geri çağırıyor ve birkaç ay içinde müvekkil aleyhine onlarca icra takibi ve karşılıksız çek şikayet dosyası oluyor.

Karşılıksız çek davalarının hepsinde müvekkil için hapis kararı çıktı. Çeklerin teminat çeki olarak verildiği, ileri tarihli olduğu vs. savunmaları dikkate alınmadı ve bana sorarsanız bu sonuç şaşırtıcı ya da hatalı da değildi.

Ancak ne yazık ki, icra takiplerinin itiraz ile durması üzerine Asliye Ticaret Mahkemelerinde bankaların açtığı davalar da hep bankaların lehine sonuçlandı ve bu sonuçların bir kısmı bence hatalıydı.

Olayların çok fazla detayına girmek istemiyorum, ancak basit bir örnek: İtirazın kaldırılması davasında banka kredi sözleşmesini (sözleşme yapılırken bir örneği bize verilmemişti bu arada) delil olarak Mahkemeye sundu. Kredi sözleşmesi denilen 66 sayfalık kitapçığı incelediğimizde kredi borcu ödenirken uygulanacak faiz kısmının ...... olarak boş bırakıldığını ve ortada bir rakam olmadığını gördük. Banka %300 kredi faizi istiyor, biz ise en fazla reeskont faizi (onun miktarı ise yıllık %90) uygulanmalı dedik, dosyanın bilirkişiye verilmesine karar verildi, bilirkişi ise emekli banka müdürü.

Sözleşmeye uygulanacak faiz miktarının tesbiti kanundan kaynaklanan hukuki bir konudur, Mahkeme tarafından karar verilmelidir, ayrıca dosya bilirkişiye verilecek olsa dahi, "emekli banka müdürü" davacının banka olduğu bir ihtilafta uygun bir seçim değildir diye itiraz ettik, itirazımız reddedildi. Emekli banka müdürü, bilirkişi raporunda boş bırakılan faiz miktarı konusunu açıklığa kavuşturdu ve faiz kredi sözleşmesinde yazılmamış olsa dahi, Türkiye'deki bankaların kredi faizlerinin ortalamasının uygulanması gerektiğini, bizim talebimiz gibi banka kredi sözleşmesine %90 reeskont faizi uygulanırsa ülkemizdeki bankaların batacağını yazdı.

Rapora yaptığımız şiddetli itirazlar reddedildi ve dava bankanın talep ettiği şekilde ve istediği faiz miktarı üzerinden sonuçlandı. Yaptığımız temyiz başvurusu da, "karar usul ve esasa uygun olduğundan" reddedildi ve karar kesinleşti.

Müvekkilimizin bankadan aldığı ve sadece "14 gün" kendisinde kalmasına izin verilen döviz kredisi için ödemesi gereken fatura aşağıdaki gibi şekillendi:
1- kredi miktarının tamamının geri ödenmesi
2- Kredi miktarının %300'ü oranında faiz ödenmesi
3- kredi miktarının 3 katı tutarındaki teminat çeklerin ödenmesi
4- icra/dava masrafları + inkar tazminatı + çek tazminatları
5- karşılıksız çekler için ayrı ayrı hapis cezaları

Birkaç yıl süren onlarca dava sonunda müvekkil iflas etti, şirketinin tüm malvarlığı gitti, işyeri kapandı, çekler şahsi çek olduğundan adına kayıtlı tüm gayrımenkulleri haciz yoluyla satıldı ve eğer karşılıksız çek keşide etme suçu kaldırılmamış olsaydı, şu anda da hapiste olacaktı.

Fail : 3-4 yıl sonra ödeyeceksiniz diye alınan ve sadece 14 gün sizde kalmasına izin verilen, daha sonra kriz çıktı diye tek taraflı geri çağırılan banka kredisi.

1999 krizinde hukuk sistemimiz bu sonucun "yasal ve adil" olduğuna karar vermişti, umarım 2008'de farklı kararlar çıkar.
Old 04-12-2008, 12:37   #3
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Bu tür geri çağrmaların kökeninde TTK. nin Cari hesaba ilişkin hükümleri yatmaktadır.

Yapılan işlemler ne yazık ki hukuka uygundur ancak ticari ahlak'a ne derece uygun olduğu tartışılır.

Kredi Sözleşmesine dayalı olarak tahsis edilen kredi tutarının hesabın kat edilmesi suretiyle geri çağrılmasının, "Borçlunun, hacir veyahut genel olarak haciz altında olmadığı, iflasının istenmediği sürece) sınırlandırılmasının gerektiği, aksine sözleşme yapılamayacağının da kesin olarak kurala bağlanmasının doğru olacağı kanaatindeyim.

Kredi kullanan kişi, aldığı parayı ya bir yatırıma yöneltmektedir veyahut mevcut borçlarının kapatılmasında (mecburen) kullanmaktadır. BU NOKTADA faiz riski üstlenerek ve kredi verenin imzasına itibar ederek kredi kullanıp, bu parayı bir başka alana tahsis ettikten sonra, kredi verenin hesabı kat edip krediyi geri çağırmasının borçluyu müzayaka halinde bırakacağı ve bir çok vakaada iflasa sürükleyeceği muhakkaktır.

Mahkemelerin bu konuda duyarlı olması ve özellikle taksitlerini aksatmamış, aksatmayan; kredi sonrası haciz, iflas ve genel olarak hacir altında olmayan kişiler bakımından (TTK 92/2 ) dairesinde hesabın kat edilmesini "hakkın kötüye kullanılması" kabul edip, yok saymalıdır düşüncesindeyim. Kredi sözleşmelerinin imzalanmasındaki taraf iradelerinin, kredi kullananın ekonomik durumunu iyileştirmek yönünde olduğu/olacağı açıktır. Sözleşmenin imzalanmasında hukuk kurallarının taraflara sağladığı adalet katkısının, sona erdirilme hallerinde de aynı güçte olması gerekir. Bu itibarla kredi sözleşmesini bitirmenin kredi kullanım amacına zarar vermemesi, en azından borçlunun ticaret anlamında mahfına neden olmaması gerekir.

Kredi sözleşmesinin feshi noktasında alacaklıyı koruyucu tedbirlerin, menfaat dengesine zarar vermeyecek şekilde kullanılması ve borçlu ile alacaklının yararlarının dengede tutulması icap eder.

Esasen TTK'nın Cari hesaba ilişkin hükümlerine dikkat edilirse (özellikle m.TTK.96) Cari hesabın sona erdirilme halleri sınırlandırılmaya çalışılmıştır. Bu hükümler emredici mahiyette olmadığından bankalar kredi sözleşmesine bu tür "geri çağırmaya muvafakat" rızasını peşinen almaktadır. Kredi kullananın kredi kullanma sırasındaki özel durumu da gerekiyorsa irdelenerek Müzayaka hali ile MK.2 hükmü kullanılmak suretiyle bu tür taahhütleri de geçersiz saymak doğru olur düşüncesindeyim.
Old 06-12-2008, 16:55   #4
serdarserdar

 
Varsayılan Bankanın, (kriz sebebiyle) vadeleri gelmemiş tüm alacaklarını talep etmesi

İyi günler arkadaşlar.
Bu durum medyada bankaların kredileri geri çağırması olarak da nitelendirildi.Bankaların kriz sebebiyle aşırı hassaslaşmasından kaynaklanıyor sanırım.
Bir banka, müvekkilimin vadesi gelmiş borçlarını süresinde ödemesine rağmen (yani temerrüd veya muacceliyet durumu yok) vadesi gelmemiş borçlarını da talep ediyor ve banka müvekkilimizi idari takibe alıyor.Müvekkilimiz de idari takibe düşen borcu icraya düşmeden ve bize haber vermeksizin ödüyor.Bizim müvekkilimizin imzaladığı kredi sözleşmesinde nasıl hükümler olduğunu bilmiyoruz.Kredi sözleşmesi henüz gelmedi.Ancak kredi sözleşmesinde hüküm olsa bile bununla ilgili hükümlerin geçersiz olduğunu düşünmekteyiz.
Bu konuda bildiklerinizi bizlerle paylaşabilirseniz seviniriz.
Şimdiden teşekkürler
Old 12-12-2008, 12:56   #5
Av.Nebi

 
Varsayılan

Sayın Saim'in dediği gibi her ne kadar bankalar ahlaki olarak tartışılır şekilde davranıyor olsalarda hukuki açıdan bakıldığında o kadar detaylı hazırlanmış sözleşmeler altına imza atılıyor ki gerçekten müvekkilleri kurtarmak bazen çok güç oluyor. Aslında bankaların muacccel hale gelmemiş olan alacaklarda kafalarına göre canları istediği zaman biz bu borcu muaccel hale getirdik arkadaş işine gelirse diyip işin içinden sıyrılması ülke açısından çok sıkıntılı bir durum. Yargıtayın güçsüz taraf lehine karar vermesini umut etmektan başka yapılacak pek fazla şey yok gibime geliyor...
Old 20-09-2012, 16:07   #6
Av. ikahveci

 
Varsayılan

Tarihler bir hayli eski olmakla beraber ben yeni konu açmamak adına buradan devam etmek istiyorum. Benzer olay benim müvekkilimin başına geldi. 2008 krizinde müvekkilim iflas etti. Ben bununla ilgili genel mahkemelerde tazminat davası açmayı düşünüyorum. Sözleşmeye aykrılıktan dolayı. Benim müvekkilim 15 taksidi düzenli ödedi. 16. taksit 2008 deki kriz dönmeine geldi. Hiç muaccel bir taksit olmamasına rağmen br trilyona yakın krediyi banka geri istedi. Bu şirketin batışı oldu. Gayrimenkuller satıldı. bütün çekler yazıldı. Çünkü banka ayrıca kambiyo takibi de yapıldığı için tüm hesaplara bloke konuldu. Zaten şirketin kaybedecek bir şeyi yok sadece unvanı kaldı. Dava açmakla masraflar dışında bir kaybımız olmayacak. Bence burada açıkça hukuka aykırılık var.
Old 20-09-2012, 20:50   #7
Av. Erduğrul Özbay

 
Varsayılan

Merhaba,

Bankalarla yapılan kredi sözleşmelerinde bankalara "dilerse" kullanabileceği bir dizi yetki verilmektedir. Bazı hallerin vukuunda veya bankanın gerek görmesi halinde kredileri kat etmeye yetki verilmektedir. Ancak bu yetkinin keyfi şekilde kullanılamayacağı, orta/uzun vade için verilmiş, bir projenin finansmanını oluşturan veya ihracat bedelleriyle ödenmesi mutad olan döviz kredisi türünden kredilerin soyut sebeplerle geri çağrılamayacağı yönünde bir Yargıtay kararı okuduğumu hatırlıyorum. Esasen doğrusu da budur. Belli bir sebebe dayanmaksızın, sadece kredi hacmini azaltmak amacına dönük geri çağırmalardan doğan firma zararlarının tazmininin ilgili bankadan istenebileceği kanısındayım. Saygılarımla,
Old 13-06-2016, 15:02   #8
Av. Mehmet Salih Kara

 
Varsayılan

müvekkil firma, fasoncusuna, 3 ay ileri tarihli çek veriyor. Fasoncu , çeki faktoring firmasına kırdırıyor, faktoring firması, sözleşme ve ekindeki senetle beraber, çekin gününe 40 gün daha olmasına rağmen, müvekkilin yazılan başka bir çekini bahane göstererek , ihtiyati hacizle fasoncunun işyerini kaldırıyor,
- fasoncu, müvekkile senin yüzünden diyor,
- müvekkil, fasoncuya , ben sana o tarihte ödemeyi taahhüt ettim, daha önce değil diyor,
- faktoring firmasının , krediyi erken geri çağırırım hakkım var diyor.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Aşkın Hukuki Niteliği ! :))) Sibel Site Lokali 38 20-09-2012 20:54
Faks İletisinin Hukuki Niteliği nezireselcuk Meslektaşların Soruları 4 06-10-2008 22:02
Noter ihtarının hukuki niteliği krizantem Meslektaşların Soruları 6 21-07-2008 14:56
imzasız faturanın hukuki niteliği Av.Dilara Özbey Meslektaşların Soruları 12 19-10-2007 13:09
kocanın çekeceği Eve Dön İhtarinın hukuki niteliği avorbay Aile Hukuku Çalışma Grubu 4 02-04-2007 13:40


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05154204 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.