Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Yasal danışmanlık kurumu?

Yanıt
Old 30-10-2008, 11:21   #1
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan Yasal danışmanlık kurumu?

Medeni Kanun 429.maddesinde yasal danışmanlık kurumu anlatılmıştır ve sayılı 9 işde yasal danışmanın "görüşü" alınmalıdır denmektedir.

Yasal danışmanın görüş bildirme işlevinin hukuki niteliği nedir?

Sınırlı ehliyetli olacak kişinin yaptığı kanunda sayılı 9 adet iş için; yasal danışmanın olumsuz görüş bildirmesine rağmen İPTAL söz konusu mudur?

Örneğin, kişi kendisine yasal temsilci atandığı halde kambiyo taahhüdü altına girmiştir. Buna ilişkin olarak başlatılan icra takibinin yasal danışmanın onay vermemesi nedeni ile iptali mümkün müdür?

Saygı ile.
Old 30-10-2008, 11:43   #2
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
E. 1981/6765
K. 1981/7242
T. 1.6.1981
• KANUNİ MÜŞAVİRİN YETKİ SINIRI
• SINIRLI EHLİYET
743/m.379


ÖZET : Müşavir; kısmî ehliyetli şahsın tasarruflarını önlemek, bunun icra ve iflasına mani olmak yetkisine sahip değildir.

Taraflar arasındaki görülen davada; davacı vekili, dava konusu 1306 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak vekil aracılığıyla davalıya yapılan temlikin ehliyetsizlik hukuksal nedeniyle illetli bulunduğunu ileri sürerek iptal ve tescil istemiştir.

DAVA : Davalı Vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın, temyizen incelenmesi süresinde davalı vekili tarafından istenilmekle dosya okundu gereği düşünüldü:

KARAR : Dava konusu 1306 parsel sayılı taşınmaz Salih adına kayıtlı iken; adı geçenin, satış hususunda İsmail'e verdiği 1.12.1975 tarihli vekaletnameye dayanılarak vekil İsmail tarafından 10.12.1975 tarihinde satış yolu ile davalıya temlik edilmiştir. Temlikten sonra, önceki kayıt maliki Salih "Bakırköy Ruh Ve Sinir Hastalıkları Hastanesi"nin 6.4.1976 tarihli raporu gereğince "demasiyel araz" nedeniyle vasiye muhtaç bulunduğundan ötürü 2.6.1976 tarihli kararla vesayet altına alınmış ve işbu dava vasi tarafından açılmıştır.

20.8.1980 tarihli Adli Tıp Meclisi raporunda; adı geçen Salih'in 1972 tarihinden beri "kısmi bir hukuki ehliyeti haiz olup muavenete muhtaç olduğunu" belirtilmiş olmasına karşın kendisine bir müşavir tayin edilmiş değildir. Tayin edilmiş olsa bile M.K.’nun 379. maddesinde yer alan müşavirin hukuki görevi ve yetkisi ehliyetli şahsın yapacağı hukukî muamelede mütalaa dermeyan etmek ve rey beyan etmekten ibaret olup kısmî ehliyetli şahsın tasarruflarını önlemek, bunun icra ve ifasına mani olmak yetkisi yoktur. Gerek vekaletnamenin verildiği tarihte ve gerekse temlikin yapıldığı tarihte Salih'in hukuki ehliyet durumu açıklanan şekilde olduğuna göre nizalı taşınmazın davalıya temlikini sağlıyan vekaletname geçerli olduğu gibi vekil tarafından yapılan temlikte geçerlidir. O halde davanın reddine karar verilmek gerekli iken aksi görüş ve düşüncelerle kabulüne karar verilmesi doğru değildir.

SONUÇ : Temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün belirtilen nedenden ötürü HUMK.’nun 428. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), peşin harcın iadesine oybirliği ile karar verildi.
Old 30-10-2008, 12:11   #3
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Sayın Işıl Yılmaz öncelikle teşekkür ederim.

Aydın Zevkliler Medeni Hukuk kitabının 270.sayfasında,

"Kendilerine Medeni Kanunun 379.maddesi gereğince(Şimdiki 429 ve metin Türkçeleştirilerek tekrar edilmiş), yasal danışman atanmış olan kişiler, maddede sayılan işlemleri yapabilmek için yasal danışmanın oyunu almalıdırlar 379/1 ya da yasal danışman işleme katılmalıdır.379/2.Kişi tek başına işlemi yapmışsa, bu işlem geçersizdir. Buradaki geçersizlik tek yanlı bağlamazlık biçimindedir, yasal danışman sonradan işleme onay verirse, işlem geçerlilik kazanır." demektedir.

429/2 de Yönetim danışmanlığı düzenlenmiş. Ben de okudukça ayırdına varıyorum Bu konu ile karşılaşmamıştım.Ve yargıtay kararı özellikle 379 u ayırmamış??

Bu açıklamaya ilişkin karar örneği bulunabilir mi bilemiyorum.

Saygılarımla.
Old 30-10-2008, 12:40   #4
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

E. 1994/2054
K. 1994/2859
T. 23.3.1994

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda, mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ KARARI:

Medeni Kanun 379. madde ile; biri oy ( danışmanlığı ) diğeri yönetim ( danışmanlığı ) olmak üzere iki tür müşavirliği kural olarak kabul etmiştir.

Kendisine müşavir atanan kişi kural olarak ergin, sezgin ( reşit-mümeyyiz ) bulunan ve kısıtlı olmayan kimsedir. Bunların tam ehliyetlilerden farkı yoktur. Kişilik ve mal varlığına ilişkin işlemleri tek başlarına yapma yeteneğine sahiptirler. Ancak zihinsel gelişim, anlama, kavrama, deneyimzislik, irade yetersizliği gibi nedenlerin bulunmasına bağımlı olarak bu gibi kimselere yasal danışma ( müşavir ) atanmasını gerektirebilir. Oy danışmanlığında kişi tüm medeni haklarını kullanma yeteneğine ( ehliyet ) sahiptir. Yaptığı işlemin hukuken geçerliliği için, danışmanın olurunu almış olması veya danışmanın yapılan işleme sonradan olur vermesini gerektirir. Danışman işlemin yapılmasına katılamaz, kendisine danışman atanan kimse yerine geçerek veya onu temsilen bir işlem yapamaz.

Yönetim danışmanlığında da aynı kurallar geçerlidir. Ne varki kendisine danışman atanan kimse mal varlığının özünü etkilecek işlemleri yapamaz. Malvarlığının özüne ilişkin şilemin hukuken geçerli olması, yönetim danışmanın bu işleme katılmış olmasıyla mümkündür. Yönetim danışmanlığının etkinliği oy danışmanlığından daha ileri durumdadır ( Bak. Prof. Dr. Aydın Zevkliler, Medeni Hukuk, Giriş ve Başlangıç Hükümleri Kişiler ve Aile Hukuku-Sh. 980 vd. ).

Bir kimseye gerekiyorsa hem oyuna başvurulmak ve hem de yönetime katılmak üzere her iki danışmanlığın yetkilerini kullanabilmek üzere danışman atanabilir.

Somut olayda, danışmanın niteliği belirtilmemiş isede; niteliği ne olursa olsun danışman vekil sıfatıyla hareket etme, danışmanı olduğu kişi adına dava açma, başkalarına yasal temsilci gibi davranıp vekalet verme hakkına sahip değildir. Hak sahibi olan Aysel, danışmanın usulsüz olarak açtığı da vaya yargılama sırasında onayda vemediğine ( icazet ) göre, davanın dava ehliyetinin yokluğu nedeniyle red edilmesi gerekirken usul ve yasa hükümlerine uymayan gerekçelerle yazılı olduğu gibi, dava koşulu oluşmadan davanın kabulü doğru bulunmamıştır.

SONUÇ : Temyiz itirazlarının açıklanan nedenlerle kabulüyle hükmün ( BOZULMASINA ) oybirliğiyle karar verildi.
Old 30-10-2008, 12:52   #5
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Yol Gösterecek Bir Karar

T.C.
YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/5920
K. 2002/6528
T. 22.5.2002
• TAPU İPTALİ VE TESCİL ( Muris Muvazaasına Dayanılarak Açılan Davaların Ancak Murisin Ölümünden Sonra Dinlenilme Olanağı Kazanması )
• MÜŞAVERET ( Müşaverete Muhtaç Olma Durumu Adli Tıp Kurumu Raporu İle Açıklığa Kavuşturulmadan Sonuca Gidilmesinin Hatalı Olması )
• ADLİ TIP KURUMU ( Müşaverete Muhtaç Olma Durumu Adli Tıp Kurumu Raporu İle Açıklığa Kavuşturulmadan Sonuca Gidilmesinin Hatalı Olması )
• MURİS MUVAZAASI NEDENİYLE TESCİL DAVASI ( Muris Muvazaasına Dayanılarak Açılan Davaların Ancak Murisin Ölümünden Sonra Dinlenilme Olanağı Kazanması )
4721/m.429
743/m.379
ÖZET : 1- Müşaverete muhtaç olma durumu Adli Tıp kurumu raporu ile açıklığa kavuşturulmadan sonuca gidilmesi hatalıdır.

2- Muris muvazaası nedenine dayanılarak açılacak davalar ancak murisin ölümünden sonra dinlenilme olanağı kazanırlar.

DAVA : Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davada, mahkemece verilen karar süresinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davacı Emre'nin yasal temsilcisi sıfatıyla Hasan D. tarafından açılan davada, davacı Emre'ye adli ve hukuki işlemde yardımcı olması için müşavir tayin edilmiş olmasına rağmen, Emre'nin bu koşul gerçekleştirilmeksizin maliki olduğu 1880 ve 1881 parsellerdeki payları davalıya temlik ettiği belirtilip, iptal ve Emre adına tescil istenilmiştir.

Mahkemece, işlemin muvazaalı yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Ne varki, verilen karar hükme yeterli bir soruşturmaya dayanmadığı gibi, esasen müşaverete muhtaç olma durumu Adli Tıp kurumu raporu ile açıklığa kavuşturulmadan sonuca gidilmiştir. Ayrıca iddianın ileri sürülüş biçimi ve içeriği gözetilmeksizin, değişik bir gerekçe ( muris muvazaası ) ve hukuki sebep hükme esas alınmıştır. Bilindiği üzere muris muvazaası nedenine dayanılarak açılacak davalar ancak murisin ölümünden sonra dinlenilme olanağı kazanırlar.

Hal böyle olunca, dosyanın Adli tıp Kurumuna gönderilmesi;temliki işlemin yapıldığı tarihte davacı Emre'nin müşaverete muhtaç olup olmadığının kurum raporu ile saptanması;ondan sonra anılan hukuki sebep değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile hüküm kurulması isabetsizdir.

SONUÇ : Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü H.U.M.K.'nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine 22.5.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 31-10-2008, 16:08   #6
Muhsin KOÇAK

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
E. 1993/11520
K. 1993/5506
T. 26.4.1994
• TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI ( Davaya Konu Parselin Davalıya Temlikinin Yolsuz Olduğu İddiasıyla Tapu İptali ve Tescil İstemi )
• KANUNİ MÜŞAVİR ( Medeni Haklarını Kullanma Ehliyetinden Kısmen Yoksun Kalınması Kendi Yararı Gereği olan Reşit Kişiye Bazı Hallerde Oyu Alınmak Üzere MAhkemece Kanuni Müşavir Atanması )
• İŞTİRAK MÜŞAVİRİ ( İştirak Müşavirinin Vasi Gibi Kanuni Temsilci Olmaması )
• İDARE MÜŞAVİRİ ( Müşaviri Olduğu Kişinin Malvarlığına İlişkin İşlemler Bakımından Onun Kanuni Temsilcisi Durumunda Olması )
743/m.379,381
ÖZET : Hacredilmesi ( kısıtlanması ) için yeterli neden bulunmamakla birlikte medeni hakları kullanma ehliyetinden kısmen yoksun kalması, kendi yararı gereği olan reşit kişiye, bazı hallerde oyu alınmak üzere Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından bir kanuni müşavir ( danışman ) atanır. Kendisine kanuni müşavir atanan kişi, medeni hakları kullanma ehliyetine sahiptir. İştirak müşaviri, vasi gibi kanuni temsilci değildir. Kendisine iştirak müşaviri tayin edilen kişi, müşavirin izni ile tek başına dava açabileceği gibi müşavirle birlikte de dava açabilir veya açılan davaya müşavir sonradan icazet ( olur ) verebilir. İdare müşaviri ise, müşaviri olduğu kişinin malvarlığına ilişkin işlemler bakımından onun kanuni temsilcisi durumunda olduğundan, bu nitelikteki davaları tek başına açabilir ve o kişiye karşı açılmış davaları yine aynı şekilde takip edebilir.

DAVA : Yanlar arasında görülen davada; davacı, 7805 ada, 2 parselin davalıya temlikinin yolsuz olduğunu, ileri sürerek iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Anılan karar, davacı tarafından yasal süre içerisinde, duruşmalı temyiz edilmekle; dosya incelenerek, gereği düşünüldü:

KARAR : Hacredilmesi ( kısıtlanması ) için yeterli neden bulunmamakla birlikte, medeni hakları kullanma ehliyetinden kısmen yoksun kalması, kendi yararı gereği olan reşit kişiye, bazı hallerde oyu alınmak üzere Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından bir kanuni müşavir ( danışman ) atanır ( MK. 379-381 ).

Gerek uygulamada, gerekse bilimsel alanda ortaklaşa kabul edildiği üzere, kendisine kanuni müşavir atanan kişi medeni hakları kullanma ehliyetine sahiptir. Özellikle, şahıs varlığı haklarını hiçbir kısıtlama sözkonusu olmaksızın tek başına kullanabilir. Ancak, mal varlığı haklarının kullanılmasında, iştirak ( oy ) müşavirliğinde ( MK. 379/I ) daha az, idare müşavirliğinde ( MK. 379/II ) daha çok olmak üzere bir takım kısıtlamalar getirilmiştir.

Hemen belirtmek gerekir ki; iştirak müşaviri, vasi gibi kanuni temsilci değildir. Kendisine iştirak müşaviri tayin edilen kişi müşavirin izni ile tek başına dava açabileceği gibi müşavirle birlikte de dava açabilir veya açılan davaya müşavir sonradan icazet ( olur ) verebilir.

Her ne kadar idare müşaviri; müşaviri olduğu kişinin mal varlığına ilişkin işlemler bakımından onun kanuni temsilcisi durumunda olduğundan, bu nitelikteki davaları tek başına açabilir, o kişiye karşı açılmış davaları yine aynı şekilde takip edebilirse de iştirak müşaviri, müşaviri olduğu kişi adına onun iştiraki olmaksızın dava açamaz, onun aleyhine açılan davayı da tek başına yürütemez. İştirak müşavirliğinde birlikte dava açmaları, aksi halde müşavirin yazılı izin, kendisine müşavir tayin edilen kişinin ise temsil yetkisi vermesi zorunludur.

Somut olayda, tayin edilen kişinin iştirak müşaviri olduğu, Sulh Hukuk Mahkemesi kararlarının içeriğinden açıkça anlaşılmaktadır. Öte yandan, çekişmeli taşınmaz, müşavir tayin edilmeden önce davacı tarafından vekil aracılığıyla devir ve temlik edilmiş, bunun yanında kendisine müşavir tayin edilen kişi, müşavir temyize konu davayı açmasına muvafakat etmediğini bildirmiştir.

SONUÇ : Yerel mahkemece yukarıda değinilen tüm ilke ve olgulara göre, verilen karar doğrudur. Davacının temyiz itirazının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ( ONANMASINA ), 141.000 lira bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına, 26.4.1994 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
izmirde danışmanlık ağırlıklı büroya stajer avukat aranmaktadır selcukargun Adliye Duvarı 0 20-10-2008 09:19
belirli süreli hukuki danışmanlık sözleşmesi günseligonca Meslektaşların Soruları 3 02-04-2008 14:18
Tıbbi Danışmanlık ve Acil Ambulans Hizmetleri jurist27 Hukuk Haberleri 2 19-07-2007 12:47
Hukuki Danışmanlık Hizmeti tayyare Hukuk Soruları 3 08-05-2007 21:07


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04925108 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.