Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Konumuz : Hukukçular Biz bizi konuşuruz! Konusu "hukukçular" olan ve diğer alanların konusu içine girmeyen sohbetlerimiz için.

Buzlar çözülmeden

Yanıt
Old 06-05-2008, 11:04   #1
duyurucu1

 
Varsayılan Buzlar çözülmeden

BUZLAR ÇÖZÜLMEDEN

Her şey güvercinin başıma pislemesi ile değişti..Ben ağır ceza mahkemesinde hakimlerin soluna oturmaya kalkınca, hakimde beni apar topar buraya gönderdi.Görevliler önce,kapıdan içeri itelemeden, bağırıp çağırmamı ve debelenmemi engellemek için beni sarıp sarmaladıkları beyaz çarşafı çıkardılar.

Sonra bana”Bak duyurucu1!Burada uslu uslu kal.Eğer uslu olursan sana yemek veririz.İçerde senin kafanda olan insanlarla kalmana izin veririrz.Yok eğer mahkemede yaptığın gibi olay çıkarırsan,seni aç bırakırız.Gerekirse zincire bağlarız.Sen biraz akıllı birine benziyorsun.”dediler.”İşte şu yatakta yatacaksın”diyede yer gösterdiler.

Ben seslenmedim.Başıma ne geldiğini henüz kavramamıştım.Yalnız burada çok sayıda çift katlı ranzalar ve ranzalar arasında dolaşan çok sayıda garip giyinişli insanlar vardı.

Bana gösterilern,çift katlı ranza tipi olan yataktan alttakine yerleştim.Üstte yaşlıca biri vardı.Gözlerini tavana dikmiş öylece kıpırdamadan duruyordu.

Görevliler gerisin geriye gidip üzerimize kapıyı kapatınca ranzanın yanında bir başıma kalakaldım. Üst kattaki ihtiyar;”Geçmiş olsun duyurucu1” dedi.”Hoş geldin “diye de ekledi.Hafiften tebessüm ediyordu.Kanı sıcak bir ihtiyardı.Sevecendi.Birden içim ısındı.Sanki kırk yıllık bir dostumdu.Beş on sene ayrılmışız da şimdi burada görüşüyorduk.

“Sağ ol.Teşekkür ederim”dedim.Ve yerleşmeye başladım.

“Benim adım Cevat Fahmi Başkurt” diye kendini tanıştırdı.”Sen de duyurucu1 olmalısın.”dedi.

“Evet ben O’yum “dedim “Nereden bildiniz?”

“Burada haberler çabuk yayılır.Hem burada da internet var.Aramızda Türk Hukuk Sitesine takılanlar da var.Demek kalkıp hakimin soluna oturdun ha?İlginç bir mücadele yöntemi.Belki de en doğrusu bu.Bütün avukatlar önce 5 Nisanda olmak üzere kalkıp hakimlerin soluna otursunlar.Sonra da bunu sürekli hale getirsinler.Bakalım ne olur?”

“Ama ben oturmak istememiştim.Her şey güvercinin başıma pislemesi ile başladı”

“Ahhh.Evlat ah.O güvercin maalesef burada gördüklerinin de başına pisledi.O nedenle hepimiz buradayız.Sen beni tanıdın mı bakim.”

“Tanımam mı Cevat Fehmi Başkurt.Biz sizin kitaplarınızı okuyarak büyüdük.Doğu Anadoluda,Güney Doğuda,İç Anadolunun ücra köylerinde dağ başlarında ,Torosların zirvesinde çocuklara,insanlara sizin kitaplarınızdan aldığımız ışığı götürdük.Tanımam mı? Cevat Fehmi Başkurt’u tanımam mı?”

Sohbet koyulaştı.Konuştuk da konuştuk.Gece yarısına doğru,esnemeye başlamıştık.

Cevat Fehmi Başkurt” Hadi yatalım.Sohbete yarın devam ederiz.Daha önümüzde çok günler var”dedi. Ve üst ranzada battaniyeyi burnuna kadar çekti.Gözlerini kapatır kapatmaz da uyku horlaması moduna geçti.

Ben bir iki kıvrandım.Sonra ben de uyumuşum.Çok güzel rüyalar görüyordum.Birden üşüdüğümü hissettim.İç güdüsel olarak battaniyeye biraz daha sarıldım.Olmadı üşüyorum.Bu arada Cevat Fehmi Başkurt’ta uyanmış telaşla herkese bir şeyler söyleyip duruyor.Herkes uyandı. ilginç bir şey oldu.!Her yer buz tutmuştu. Gittikçe de hava soğuyordu.Dışarda bir kar,bir kar.Yollar kapanmış,insanlar evlerinden çıkamıyor.Tüm dünya buza kesmişti.

“Ne oluyor?” diye birbirimize battaniyelerimize sarılmış olarak korkuyla bakışıp dururken, Cevat Fehmi Başkurt;”Korkmayın!Dünya küresel soğuma evresine girdi.Bu evrede kar yağacak.Yollar kapanacak.Böcekler deliklerine kaçacak.Sürüngenler dünyanın derinliklerine çekilecek. Kan emici sivri sinekler,yumurtalarını kış şartlarında yok olmayacak hale getirip toptan ölecekler..Hamamböcekleri, sülükler,parazitler dünya yüzünden silinecekler.Korkmayın!” diye bağırdı.

“Eee?Ne yapacağız?dedik hep bir ağızdan.

“Hadi bakalım!Kolları sıvayalım.Dünyayı yeniden imar edelim.Dünyada, adil yaşanası bir düzen kuralım.İnsan merkezli ,her şeyin uyum içerisinde olduğu,suç işlenmediği bir düzen kuralım.Bu bizim için fırsat.Dünyanın küresel buzul çağının ardından yeniden küresel ısınma başlayacak.Böcekler,parazitler,sivrisinekler ,hamamböcekleri ısınma döneminde yeniden çıkacaklar.Onlar çıkmadan dünyada hukuka uygun adil bir düzen kuralım.Çünkü böcekler asalaklar,yılanlar çiyanlar bizim kurduğumuz hukuka uygun düzeni ikinci buzul çağına kadar ancak bozarlar.”

Bu çağrı üzerine hep beraber çağdaş dünya düzenini oluşturmak için kolları sıvadık.Her kes kendi uzmanlık alanına göre çağdaş ve insan merkezli dünya düzenini kuruyordu.

Ben ise salak salak olup bitenlere seyirci gibi bakıp duruyordum.

Bir ara Cevat Fehmi Başkurt yoğun çalışmasından başını kaldırdı.Bana “Sen ne duruyorsun duyurucu1!” dedi.

“Hocam,ben ne yapayım?Ne yapacağımı bilmiyorum?”dedim.

“Sen ne iş yaparsın?Düşünsene!”

“Avukatım”

“Eee .Benim saf çocuğum!Mademki avukatsın.Avukatlık işlerini düzenlesene.Küresel ısınma evresinde bütün avukatlar şikayetlenip duruyordunuz.”Avukatlar az kazanıyor.Avukatlar yargılama faaliyetinde etkin değil,.diye.İşte fırsat doğdu.Hazır börtü böcek de soğuk nedeniyle dünyanın ta içlerine ,derinlere çekilmişken.Haydi sen de avukatlık işlerini düzenle.Belli olmaz .Bakarsın bu küresel soğuma dönemi erken biter.Etraf hamam böceği dolar,sivrisinek dolar.Hiç bir iş yapamayız.”

Olayları ancak algılayabilmiştim.Olaylar Cevat Fehmi Başkurt’un “Buzlar Çözülmeden” romanındaki gibi gelişiyodu. Ben romanda geçen olayları hayal ürünü sanmıştım.Demek ki gerçekte de zaman zaman buzlar çözülmeden bazı işleri yapıp bitirmek gerekiyormuş.

Hemen işe koyuldum.

Önce Türkiyenin her tarafına yeni mahkemeler açtım.Tıpkı sağlık ocakları gibi her karakol mıntıkasına bir genel mahkeme açtım.Başlarına bir hakim atadım.Vatandaş ilk şikayetini eğer karakola yapmışsa anında olaylar daha sıcak iken hakimin karşısına çıkıp ifadelerini verdiler.Bir gün içerisinde de karakollardaki yargılamayı bitirdim.Karakol Mahkemesi hakimi en geç bir günün sonunda ya beraat verdi ya da dosyayı delilleri toplanmış olarak üst mahkeme olan merkezdeki uzman mahkemelere gönderdi.

Sorgu ve yargılama sırasında oraya bir savcı ve bir de avukat gönderdim.Savcıyı savcılar Yüksek Kuruluna bağlı , avukatı da TBB ne bağlı yerel barolar gönderdi.Savcı ve avukata eşit delil toplama yetkisi verdim

Savcıları adelet saraylarından çıkardım.Onlara emniyet müdürlükleri bünyesinde ofisler verdim.Emniyet müdürlüğündeki polislerin delil toplama,olay yeri inceleme ekiplerini direkt savcılara bağladım.Her savcıya bir karakol bağladım.Emniyet Müdürlüklerinden delil toplama yetkisini aldım.Onlara sadece suçu önleme yetkisi verdim. Suç oluştuktan sonra savcıları görevli kıldım.Karakollardaki suçu önleme yetkisini de kaldırdım.Karakolları delil toplama yetkileri ile donattım.Hakimlerin ve avukatların emrine soktum.

Karakollardaki mahkemelerde basit yargılama usulleri ile ve anında ve bir gün içinde çözülemeyecek dosyaları merkezdeki adalet saraylarındaki mahkemelere göndermelerini sağladım.

Avukatları da karakol avukatı ve merkezdeki uzman avukat olarak oluşturdum.Merkezdeki avukatlar için ceza avukatı,aile avukatı,kadastro avukatı,icra avukatı gibi uzman avukatlık makamları ve kadroları oluşturdum.Avukatları ,pratisyen doktor,diş hekimi,ortopedi doktoru,kalp doktoru,kadın doğum doktoru gibi uzmanlıklara benzer yetiştirdim.

Savcılar veya dava açan avukatlar eğer delillerinin tümünü daha baştan toplamamışlarsa daha başından dava dilekçelerini yada iddianamelerini red sistemi getirdim.İddianame yada dava dilekçesine eklenmemiş delilleri sonradan hakimlerin toplaması ilkesini kaldırdım.

Mahkemelerdeki ara vermeleri kaldırdım.Mahkemelerin davaya başladıkları zaman, ardı ardına her gün sürekli yargılama yapmaları ilkesini getirdim.

Mahkemelerin verdiği kararların bazılarındaki “kesin” ibaresini kaldırdım. Bundan böyle mahkemelerin bütün kararlarını temyiz incelemesine tabi kıldım.Temyiz mahkemelerini personel olarak güçlendirdim.Hakim olarak güçlendirdim .

Gerek temyiz mahkemelerinde gerekse merkezlerde hakim sayısı ile dosya sayısı arasında ilişkiyi otomatik olarak kurdum.Belli dosya sayısının üstüne çıkıldığında hemen yeni mahkemeler açtım.Yeni kadrolar oluşturdum.Hakimleri dosyaların içerisinde boğuşmaktan kurtardım.Dosyaları sağlıklı bir şekilde incelemelerini sağladım.

Avukatların uzmanlaşmalarını sağladım.Normal avukatları karakol mahkemelerinde görevlendirdim.Merkezlerdeki Asliye Ceza,Ağır Ceza,İş Mahkemesi,İdare Mahkemesi,Aile Mahkemesi,Kadastro Mahkemesi,gibi dava ve işlere bakmak üzere avukatların kendi alanlarında uzmanlaşmalarının yolunu açtım.

Hukuk Fakültelerinin süresini altı yıla çıkardım.Birinci sınıftan itibaren gittikçe artan şekilde pratik yapmalarını sağladım.Hukuk Fakültesi mezunları için pratisyen avukat,karakol hakimliği ve karakol savcılığı kadroları oluşturdum.Alanında uzmanlaşmak isteyen avukat,savcı ve hakimler için ek dört yada beş yıl daha uzmanlaşma süresi koydum.Bu avukat,savcı ve hakimler ek dört yada beş yıl daha maaş almak suretiyle çalışmaları koşuluyla merkezdeki asliye ceza,ağır ceza ,aile mahkemesi,İş mahkemesi,Sulh Hukuk Mahkemesi gibi mahkemelerde görev almalarını sağladım.Böylece avukatların durumunu sağlıkçılara benzettim.

İcra Müdürlükleri ile infaz müdürlüklerini aynı çatı altında topladım.Savcıların denetiminden çıkardım.Yürütme organına verdim.Mahkeme kararlarını (hukuk yada ceza) otomatik olarak,talep olmaksızın infaz edilir hale getirdim.

Mahkemeleri hem fiziki hem de donanım olarak çağdaş hale getirdim.Hakimlere bir tek bilgisayar tuşuna basmakla insanların ve kurumların tüm bilgilerine girme yetkisi ve kolaylığı sağladım.

Bütün bu yaptığım işlerde her şeyin merkezine insan unsurunu kodum.”Önce insan”dedim “Önce insanın huzuru ve mutluluğu”dedim.

Tam o sırada Cevat Fehmi Başkurt yanıma geldi.”Ne yaptın duyurucu1” dedi.

“Elimden geldiğince bir şeyler yapmaya çalışıyorum “diye yanıtladım.Bir taraftan da köklü değişiklikler yapmaya devam ediyordum.Çalışmaya ve değiştirmeğe kendimi o kadar kaptırmışım ki Cevat Fehmi Başkurt e cevabımı ,kafamı işlerden kaldırmadan veriyorum.

Bir ara tanıdık bir sesin “Aferin çocuk “dediğini duyar gibi oldum.Bende jeton geç düştü.Kafamı kaldırdım.Cevat Fehmi Başkurt yanında sarışın mavi gözlü,kalpaklı biriyle çalışanları ve çalışmaları kontrol ederek ilerlediklerini gördüm.Arkalarından bakakaldım.Kalbim küt küt atmaya başladı.”Yoksa aferin çocuk”diyen O’muydu.”Gidip yüzüne bakayım.”diye içimden geçirdim.Ama işler yarım kalırdı.Eğer sarışın çakmak çakmak gözlü adam “O” idiyse zaten durmamı tembellik etmemi de istemezdi.O heyecanla yeniden çalışmaya başladım.

Bir süre sonra Cevat Fehmi Başkurt’un sesi yine duyuldu.Bağırıyordu.”Çabuk olun!Buzlar çözülmeden işlerinizi bitirin!Eğer dünya küresel ısınma evresine girerse ,börtü böcek saklandıkları deliklerden çıkarlar.Sizi etkisizleştirirler.

Ben ise hem çalışıyor hem de hala, bana “Aferin çocuk”diyen sarışın mavi çakmak çakmak gözlü ,kalpaklı adamı düşünüyordum.

Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Dİl Felsefesİnİn Sorunlari ÇÖzÜlmeden, Felsefe Ve Hatta Hukuk Felsefesİ Hanesİz Mİdİr calikusu_kamuran Hukuk ve Felsefe 3 13-03-2015 03:39


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03757095 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.