Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Yargılama Sırasında Sanık İle Avukatı Birlikte Oturmalıdır

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 30-03-2008, 01:37   #1
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan Yargılama Sırasında Sanık İle Avukatı Birlikte Oturmalıdır

Hukukçu meslektaşlara,
Kendimiz de sanık olarak yargılandığımız Kartal 2. Ağır Ceza Mahkemesinde mahkemeden "sanık olarak avukatlarımın yanında oturmak istediğimiz" konusunda bu kez avukat meslektaşımın savunma makamında tek savunmanı olarak isteğimizi yinelemiştik.
Bu konuda önce RET, sonra ise ÖNCEKİ RET KARARINDAN DÖNÜLMESİ kararı verilmiştir.

Not:Kalınlaştırma ve altçizgileme tarafımızdan yapılmıştır.

Bilginiz ve eleştirilerinize saygıyla sunulmuştur.

Ömer KAVİLİ
Hukukçu

" Hak, huk, HUKUK; gak, guk, GUGUK!!! "

------------ 0 --------------

YARGILAMA SIRASINDA SANIK AVUKATI İLE BİRLİKTE OTURMALIDIR
kaynak:
http://www.istanbulbarosu.org.tr/Det...atID=1&ID=3332

20.03.2008 günü Beyoğlu 3.Ağır Ceza Mahkemesinde “Görevli Hâkime duruşma sırasında kavlen ve fiilen taarruz ve hakarette bulunmak” suçunu işlediği iddiasıyla İstanbul Barosundan bir avukatın yargılandığı duruşma, Türk Savunma Hukuku açısından önemli bir gelişmeye sahne oldu.

Sanık durumundaki İstanbul Barosu Avukat Hakları Merkezi Başkanı Av.H.Uğur POYRAZ, dava konusu savunmasından önce ve öncelikle, duruşma salonunda katılan durumundaki mağdur veya yakınıcının avukatı ile yan yana oturup onun hukukî yardımından kesintisiz olarak yararlandığını; fakat bir çok mahkeme salonunda sanığın avukatından ayrı yerde durmak zorunda bırakılması durumunda, savunmadan kesintisiz ve sürekli yararlanma hakkının ortadan kalktığını ve savunma zafiyeti yaratıldığını vurguladı.

İstanbul Barosu Başkan Yardımcısı Av.Mehmet DURAKOĞLU’nun da gözlemcilerin başında hazır bulunduğu duruşmayı müdafi veya gözlemci olarak çok sayıda avukat izledi.

Baro Yönetim Kurulu üyelerinden Av.Muammer AYDIN ve Av.Berrin ADIYAMAN sanık vekilleri olarak, İstanbul Barosu Yönetim Kurulunca sonuna kadar savunmanın yanında ve destekçisi olduklarını ve alınan karar doğrultusunda savunma hakkının bütün ve sonsuz olup kısıtlanmaması için meslektaşı savunacaklarını ve açıklamalarına katıldıklarını belirttiler.

Sanık Müdafileri sırasıyla söz alarak sanığın usul yönünden yaptığı ve geçen oturumda iki kez reddedilen isteği ile ilgili görüşlerini açıkladılar.

Av.Muhittin KÖYLÜOĞLU, Hâkim ve Savcılar için düzenlenen bir eğitim programında Prof.Dr.Sulhi DÖNMEZER’in “yasalardaki açık hükümler karşısında sanık ile müdafiinin yan yana bulunup birbirleriyle konuşmalarının sanığın en doğal hakkı olduğunu” söylediğini anımsatarak sanığın buna ilişkin isteği doğrultusunda karar verilmesini istedi.

Av.Ömer KAVİLİ, geçen oturum verilen ara kararının yerinde olmadığını yineleyerek savunma hakkını kısıtlayan bu karardan dönülmesini istedi.

Av.Ömer YASA, yargıçlığı sırasında katılan sıfatıyla çıktığı bir duruşmada Mahkeme Heyetindekiler arkadaşı olduğu halde, yanında avukatı olmadığı için ayaklarının titrediğini belirterek katılan taraf avukatıyla birlikte yan yana durduğuna göre aynı haklardan yararlanmaları sebebiyle sanığın da avukatının yanında durması gerektiğinden buna göre karar verilmesini istedi.

Av.Ayşe EREN, Sanık ile müdafiinin yan yana bulunmaması savunma hakkını sınırlamaktadır. Sonuçta mahkemece en iyi karar verilmiş olsa dahi yine de bir eksiklik olduğu düşünülebilecektir. Bu açıklamalar göz önünde bulundurularak Mahkemenizce bugün tarihe geçecek bir karar alınabilir dedi.

Av.Kemal AYTAÇ, sonuçta verilecek karardan en çok etkilenecek kişi sanık konumunda bulunan kişidir. Mağdur durumundaki kişi avukatının yanında ondan hukukî yardım aldığına göre karardan en çok etkilenecek kişi olan sanığın da aynı yardımı alması gerekir dedi.

Son olarak söz alan sanık H.Uğur POYRAZ da müdafilerine teşekkür ederek “ Ben mağdurun hakları ne ise aynısından yararlanmak istiyorum, fazlasını istemiyorum. Kanunda olmayan bir şeyi de istemiyorum” dedi.

Başkan Münevver Duygulu AKSÜNGER ile üye yargıçlar Mustafa TOK ve Pınar ŞAFAK’dan oluşan 3. Ağır Ceza Mahkemesi, bir süre müzakereye çekildikten sonra oturuma katılan Cumhuriyet Savcısı Osman ÇAKIR’ın da geçen oturumdaki isteğine uygun olarak verdiği ara kararıyla sanığın duruşma salonunda müdafilerinin yanında oturması gerektiği sonucuna vardı.

Mahkemenin konuya ilişkin ve uygulamada yol gösterici olacağı söylenen ara kararı aynen şöyle:

“Savunma hakkının bir bütün olarak kısıtlanmadan kullanılabilmesi, müdafi yardımından kesintisiz yararlanılabilmesi, adil yargılanma hakkının vicdanlarda tesisinin sağlanması ve mağdurun haklarından aynı şekilde eşit olarak sanığın da yararlanabilmesi göz önüne alınarak mahkememizin 13.11.2007 tarihli bu konuya ilişkin ara kararından DÖNÜLMESİNE oybirliğiyle karar verildi.”

Bundan sonra, ara kararı gereğince, sanık müdafilerinin yanına geçti ve bu durum duruşma tutanağına da geçti.

(Haberin redaksiyonu Av.Ömer YASA tarafından duruşma tutanağı temel alınarak yapılmıştır)
Old 30-03-2008, 13:34   #2
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Marangoz hatalarını giderme hususunda gösterilen üstün çaba için yukarıda ismi geçen herkesi tebrik ederim.
Old 30-03-2008, 14:57   #3
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer KAVİLİ
Bilginiz ve eleştirilerinize saygıyla sunulmuştur.

Her gereği düşünüldüde ayağa kalkılması gerekmediğini ıspatladınız, avukat ile sanığı da yanyana getirdiniz...Sayın Kavili; yel değirmenleri ile mücadele etmediğinizi ben biliyordum.

Saygılarımla
Old 30-03-2008, 15:01   #4
Adli Tip

 
Varsayılan

Bir avukata verdiği hukuki mucadele dolayısıyla "teşekkür etmenin" hukuki sorumluluğundan emin olamadığımdan teşekkür etmekten imtina ediyorum Lakin sizi hayranlıkla takip ediyorum.
Old 30-03-2008, 19:23   #5
Av.Barış

 
Varsayılan

Çok doğru bir karar olduğu düşüncesindeyim.
CEza yargılamasında sanıklar ve müşteklerin pozisyonlarına bakarak bunun yanlış olduğu önceleride bazı hukukçular tarafında dile getirilmiş fakat bu pekte rağbet görmemişti.
Müşteki ile Avukatı aynı makamda.Kesintisiz hukuki yardım alabiliyor.SAnık ayrı kürsüde,Müdafii ayrı kürsüde.Duruşma sırasında özellikle tanıklar dinletilirken sanığın "bu adam yalan söylüyor,şunu soralım" gibi bir talepte bulunması mümkün görünmemektedir.Çünkü o anda sanık yalnız ve Avukatı ile arasında mesafe vardır.Hele sanık tutuklu ise arasında güvenlik koridoru nedeniyle etten bir duvar mevcut olup sanığın kesintisiz bir biçimde Müdafiinden yararlanması mümkün değildir.ÖZellikle duruşma sırasında artık alışılmış olan "Sanığa tanık beyanlarına karşı sözleri soruldu" cümlesine hakimin soru bile sormadan "ALEYHE OLANLARI KABUL ETMEM" gibi söylemleri artık sanığın müdafiine danışarak "Ne yapalım?" ifadesinden sonra geçerlik kazanacak ve sanığın bir itirazı var ise müdafiine sorduktan sonra yoktur diyebilecektir.
GErçektende Mahkeme çok isabetli bir karar vermiş.Batı ülkelerinde de uygulamanın böyle olduğunu görmüştüm.
Old 27-04-2008, 10:43   #6
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan Duruşma Esnasında Avukatın Vekilliğine Son Verilebilir Mi?

Bağlantı:
http://www.turkhukuksitesi.com/showt...t=17639&page=1


14-07-2007, 14:37 #27
Av.Ömer KAVİLİ

Üye

Yer: İstanbul
Mesajlar: 517
Teşekkür: 191

duruşmada avukatı görevinden yasaklamayı olasılık olarak düşünmeyi bile yasaklamalı

--------------------------------------------------------------------------------

Alıntı:
Yazan medenikal
"... Hakim'in aradığı ve karıştırdığı hüküm şu olsa gerek;

(3) (Ek:25/5/2005 - 5353/22 md.) 149 uncu maddeye göre seçilen veya 150 nci maddeye göre görevlendirilen ve Türk Ceza Kanununun 220 ve 314 üncü maddesinde sayılan suçlar ile terör suçlarından tutuklu ve hükümlü olanların müdafilik veya vekillik görevini üstlenen avukat, hakkında bu fıkrada sayılan suçlar nedeniyle kovuşturma açılması halinde tutuklu veya hükümlünün müdafilik veya vekilliğini üstlenmekten yasaklanabilir.
Yasaklama var ama bu suçlara karışmış Avukat için ..."

Oysaki olayımızla bu hükmüm arasında hiçbir benzerlik yok.

1- Avukatın görevden yasaklanabilmesi ile ilgili Türk Hukukundaki TEK UYGULAMA İstanbul DGM'de Avukat Behiç AŞÇI hakkında verilen karardır.(Bildiğim kadarıyla !)
O kararda "...suç işlemiş olma ihtimaline binaen avukatlık görevinden yasaklanmasına..." denilmiş idi.
Bu karar aleyhine yapılan itirazda bizim de bulunduğumuz avukatların başvurusunda şu noktayı açıklamıştık : "(...suç işlemiş olma ihtimaline binaen...) iddiasıyla görevden yasaklanıyor ise, biz de (...suç işlememiş olma ihtimaline binaen...) yasaklama kararının kaldırılması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü, hakkında yargı kararı kesinleşinceye kadar herkes masumdur kuralı, yüzelli yıl önceki Mecelle'de "Beraet-i zimmet asıldır" olarak yer almıştır. İtirazımız üzerine karar verecek olan mahkemeniz eğer bu kararı kaldırmayacak olursa, yüzelli yıl geriye gitmiş olacaktır..."
İtirazı inceleyen mahkeme avukat meslektaşımızın yasaklanması kararını kaldırmış idi.


2- Alıntı:
"... Yasaklama var ama bu suçlara karışmış Avukat için ... "

Buradaki "karışmış" nitelemesi doğru değil, "karıştığı ileri sürülen" deyimi kullanılabilir.

3- "karıştığı ileri sürülen" deyimi kullanılabilse bile:
Yasa metninde avukatın görevden yasaklanması mutlak bir zorunluluk sayılmamıştır; yalnızca "...yasaklanabilir" denilerek takdir hakkı öngörülmüştür.

YORUMUMUZ:

Avukatlık mesleği; kişiye bağlı, kişinin kişisel özellik ve yetenekleri ile yoğrulmuş, nitelikli bilgi ve deneyimlerin bileşiminde yürütülebilen hizmet olması özelliği nedenleriyle;AVUKAT GÖREVDEN YASAKLANAMAZ.
Çünkü O avukatın (inatçılık, kararlılık, korkusuzluk, deneyim, anlatım özellikleri gibi) herhangi bir özelliği O avukatı vekiledenin gözünde vazgeçilmez kılmış olabilir. Daha yargılamanın başlangıcında henüz kanıtlanmamış ve yalnızca bir İddia nedeniyle Avukatı görevinden yasaklamak, yargılanan vekileden (asıl sanık) açısından ADİL YARGILAMAYI YOK ETMEKTİR.


Bu konuda Kartal 2. Ağır Ceza M. kendi yargılanmamız sırasında söylediğimiz sözler şöyledir:

"Sayın Yargıçlar, ben sanık olarak yargılanıyorum. Huzurunuzdaki bu avukatlarımın herbiri benden daha bilgili, benden daha inatçı, benden daha yetenekli, benden daha deneyimli olup herbiri benim için ayrı ayrı vazgeçilemez niteliktedirler.

Bu özellikleri nedeniyle, mahkemenizden yöntem bakımından sanık olarak isteğim şudur; ya sanık olarak avukatlarımın yanına giderek ya da avukatlarımın benim yanıma gelerek avukatlarımın yanında olmak."

Mahkeme, savcının teamül ve salon yapısı gerekçeleriyle uyumlu biçimde isteğimizi reddetmişti.

Bu konu ayrıca ele alınacak olup, sanık iken belirttiğimiz ve deneyerek gördüğümüz gibi, avukatların her birinin yeri özel ve vazgeçilmezdir. Öyleyse, duruşma sırasında avukatı görevinden yasaklamayı olasılık olarak bile düşünmeyi yasaklamak gerekir.

Ömer KAVİLİ
Hukukçu

" Hak, huk, HUKUK; gak, guk, GUGUK!!! "
------------------

" Hak, huk, HUKUK; gak, guk, GUGUK!!! "
Old 28-04-2008, 10:53   #7
av.semire nergiz

 
Varsayılan

sayın Kavili ve onun şahsında diğer meslektaşlarımı kutluyorum.

Umarım yakın bir süre sonra hakim ve savcı kürsülerinin de çok yüksek olduğu ve standart alçaklığa çekilmesi gerektiği yönünde alınan kararları da müjdelersiniz
Old 28-04-2008, 14:52   #8
AV.SERTANn

 
Varsayılan

Tabi bunun isteğe bağlı olarak gözönünde tutulması gerekir...Öyle sanıklar oluyor ki Mahkeme istese de ben yanında duramayabilirim...veya tutuklu dosyalarda vs..
Old 22-05-2008, 14:32   #9
Av.Nesrin

 
Varsayılan

Forumu daha şimdi görebildim.
Mükemmelsiniz. İsmi ve emeği geçen herkese tebrikler teşekkürler, saygılar.
Old 22-05-2008, 19:36   #10
Ekin EKŞİ YILMAZER

 
Varsayılan

mahkemede sanık olmadan avukatın olmasını daha önce ele alsak daha iyi olur gibi.sanki sanık olan avukat
Old 04-07-2008, 19:00   #11
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Bugün (04.07.2008) Tarihli Ağır Ceza Mahkemesi Tutanağı

Bu sırada Sanık X müdafii Av. Suat Ergin’in İstanbul Barosu tarafından hazırlanmış ve ‘yargılama sırasında sanık avukatı ile birlikte oturmalıdır’ başlıklı bir belge ibraz ederek, müştekinin ifadesine geçilmeden önce müştekinin anlatımları sırasında bir takım tarihlerin açıklanacağı, dolayısıyla bu ifadeye vakıf olamayacağı bu nedenle duruşma sırasında müvekkili tutuklu sanık X ile birlikte yan yana oturarak müvekkili ile iletişim kurmak istediğini söylemesi ve İstanbul Barosunun web sitesinden çıkarılmış 26.03.2008 Tarihli çıktı ibraz ettiği görüldü alındı okundu, dosyasına konuldu.

Talep karşısında iddia makamından soruldu: Duruşmanın idaresi ve usul kuralları CMK da belirlenmiş olup, fiziki mekanik şartları itibariyle de sanık ile vekilinin aralarında iletişimi engelleyecek uzaklık bulunmadığı, savunmaya yönelik taleplerinin vekil veya sanık tarafından bildirildiğinde mahkeme tarafından değerlendirileceği, İstanbul Barosunun kendi işleyişi içerisinde bu yöndeki yazılarının mahkemeyi bağlamadığı düşüncesinde olduğumuzdan talebin reddine karar verilmesi talep olunur, dedi.

G.D.TALEP GİBİ

Sanık X’in duruşma salonunda mevcut sanık mahfilinin içinde muhafaza altında bulunduğu ve kendi müdafisi Av.Suat Ergin’in savunma makamı ile arasında takriben bir metre kadar mesafe bulunup savunmayı ve savunma hakkını engelleyecek bir durum sözkonusu olmadığından sanık X, sanık mahfilindeki yerinden müdafisine doğru, en son oturağa oturtuldu, savunma makamı da biraz mümkün olduğu kadar sanık X’e getirildi, sanık X ile müdafinin birlikte aynı yerde oturulmaları yolundaki talebin buna gerek bulunmadığı anlaşılmakla reddine,

Oy birliği ile karar verildi, açık duruşmaya devam olundu.
Old 05-07-2008, 16:26   #12
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Bu sırada Sanık X müdafii Av. Suat Ergin’in İstanbul Barosu tarafından hazırlanmış ve ‘yargılama sırasında sanık avukatı ile birlikte oturmalıdır’ başlıklı bir belge ibraz ederek, müştekinin ifadesine geçilmeden önce müştekinin anlatımları sırasında bir takım tarihlerin açıklanacağı, dolayısıyla bu ifadeye vakıf olamayacağı bu nedenle duruşma sırasında müvekkili tutuklu sanık X ile birlikte yan yana oturarak müvekkili ile iletişim kurmak istediğini söylemesi ve İstanbul Barosunun web sitesinden çıkarılmış 26.03.2008 Tarihli çıktı ibraz ettiği görüldü alındı okundu, dosyasına konuldu.

Talep karşısında iddia makamından soruldu: Duruşmanın idaresi ve usul kuralları CMK da belirlenmiş olup, fiziki mekanik şartları itibariyle de sanık ile vekilinin aralarında iletişimi engelleyecek uzaklık bulunmadığı, savunmaya yönelik taleplerinin vekil veya sanık tarafından bildirildiğinde mahkeme tarafından değerlendirileceği, İstanbul Barosunun kendi işleyişi içerisinde bu yöndeki yazılarının mahkemeyi bağlamadığı düşüncesinde olduğumuzdan talebin reddine karar verilmesi talep olunur, dedi.

G.D.TALEP GİBİ

Sanık X’in duruşma salonunda mevcut sanık mahfilinin içinde muhafaza altında bulunduğu ve kendi müdafisi Av.Suat Ergin’in savunma makamı ile arasında takriben bir metre kadar mesafe bulunup savunmayı ve savunma hakkını engelleyecek bir durum sözkonusu olmadığından sanık X, sanık mahfilindeki yerinden müdafisine doğru, en son oturağa oturtuldu, savunma makamı da biraz mümkün olduğu kadar sanık X’e getirildi, sanık X ile müdafinin birlikte aynı yerde oturulmaları yolundaki talebin buna gerek bulunmadığı anlaşılmakla reddine,

Oy birliği ile karar verildi, açık duruşmaya devam olundu.



Sevgili avukatım Suat Ergin,

Hakkı ortaya çıkarmak için savunduğumuz düşünceyi uygulatmış olduğunuzu gururla okudum.

Sanık avukatı olarak isteğiniz uygulandıktan sonra yargıcın "...talebin reddine..." kararı vermesi bence yenilgi sayılmaz;
"Galib sayılır bu yolda Mağlub (!)"

Ömer Kavili
Old 07-07-2008, 16:20   #13
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer KAVİLİ
Sevgili avukatım Suat Ergin,

Hakkı ortaya çıkarmak için savunduğumuz düşünceyi uygulatmış olduğunuzu gururla okudum.

Sanık avukatı olarak isteğiniz uygulandıktan sonra yargıcın "...talebin reddine..." kararı vermesi bence yenilgi sayılmaz;
"Galib sayılır bu yolda Mağlub (!)"

Ömer Kavili

Sevgili müvekkilim Ömer Kavili,

Öncelikle teşekkür ediyorum. Duruşma zaptını yorumsuz aktarmıştım. Yorumu da şimdi yapayım. Gerek sizin ve arkadaşlarınızın başlatmış olduğu bu uygulama ve CMK 201 de yer alan 'Doğrudan soru yöneltme' çoğu meslektaşımız tarafından mahkemelerde dile getirilmemektedir. Benim girdiğim duruşmalarda, meslektaşlarımız hala, hakime hitaben soru sormayı sürdürmektedirler. Hal böyle olunca, eski uygulama devam etmektedir.

Sanığın müdafii ile yanyana bulunma hakkının da uygulanabilmesi için sanık müdafiilerinin talepte bulunmaları gerekmektedir. İlk etapta talepler red olsa bile, yakın bir zamanda hakimlerin kulağı bu taleplere alışacaktır.

Duruşmada biz de bu talepte bulununca başkan şaşırdı. Talebimizi ve gerekçelerini 2 defa tekrarladık. Müvekkil tutuklu olduğu için fiziki yetersizlik de sözkonusu idi. Savcı konu hakkında mütalaa verirken, Baronun web sitesinden aldığımız yazıyı görmemişti bile...Ancak zabıttaki ifade bozukluğundan da anlaşılacağı üzere, mahkeme talebimizi kabul etmediği gibi, red de etmedi. Bir nevi 'havet' durumu oluştu.

Sanık, üçlü sandalyede oturmaktayken, bana doğru olan ilk oturağa kaydırıldı(Dolayısıyla jandarma da). Avukatların bulunduğu masa ise,(Bilgisayar kablosunun izin verdiği ölçüde)sanığa doğru yaklaştırıldı. Mübaşir, bu işlemleri yaparken ilginç görüntüler oluştu. Neticede müvekkille yanyana bulunmadım(Zabıtta geçen oturmak kelimesi bize air değil; vakıf kelimesi de...)ama ifadelere müdahele edebilecek konuma gelebildim.

Kıssadan hisse: Önce avukatlar eski alışkanlıklardan kurtulmalı ve talep etmeli...Savunma hakkının kutsallığına yakışır bir yargılama mümkün.
Old 09-07-2008, 14:49   #14
Avukat Hakan Eren

 
Varsayılan

Sorunun kaynağını buldum:
Anayasa Mahkemesi!

Evet, bir avuç "hukukçu"nun aklını karıştıran, "yahu ben neden müvekkilim ile yan yana oturamıyorum, kulağına savunmayla ilgili ya da o an aklıma gelen komik bir fıkrayı fısıldayamıyorum" gibi garip fikirler gelmesinin nedeni Anayasa Mahkemesi'dir.

Çünkü bu Anayasa Mahkemesi, Yüce Divan sıfatı ile yargılama yaparken (-ki malum, ünlü / politik kişilerdir sanıkları) salon ve oturma düzeni hakkındaki görüntüleri akşam haberlerinde izleyen bazı "hukukçu"ların kafası karışmakta...

Kafa karıştıran görüntü özetle şöyle :
Mahkeme heyetinin tam çapraz karşısında yan yana oturan katılan ve vekilleri, diğer çapraz karşısında oturan sanık ve müdafiileri... Onlar da yan yana. Yargıtay C.Başsavcısı, kürsüden gayrı bir yerde (Bu ayrı bir konu hiç girmeyelim)

Görüntüde mutlak bir eşitlik ve denge...

Oysa ki güzel yurdumuzun, diğer ceza mahkemelerindeki oturma düzeni hepimizce bilinen malum tablo... İşte hatayı yapan (çoğunluk hata yapmadığına göre) bence Anayasa Mahkemesi.

Oysa ki, Anayasa Mahkemesi alsa iddia makamını kürsüye, tam yanı başına, ve sanıkla müdafii arasına en az beş metre mesafe koysa, hele bir de ikisinin arasına sıra sıra görevli dizse, ne güzel kimsenin aklı karışmayacak, Sayın Kavili ya da Sayın Ergin gibi hukukçular da mahkemelere olur olmaz talepler ileri sürmeyecek. Böylece düzen, eski tas eski hamam olarak güzelce devam edecek...
Old 09-10-2008, 20:46   #15
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Hakan EREN
Sorunun kaynağını buldum:
Anayasa Mahkemesi!

Evet, bir avuç "hukukçu"nun aklını karıştıran, "yahu ben neden müvekkilim ile yan yana oturamıyorum, kulağına savunmayla ilgili ya da o an aklıma gelen komik bir fıkrayı fısıldayamıyorum" gibi garip fikirler gelmesinin nedeni Anayasa Mahkemesi'dir.

Çünkü bu Anayasa Mahkemesi, Yüce Divan sıfatı ile yargılama yaparken (-ki malum, ünlü / politik kişilerdir sanıkları) salon ve oturma düzeni hakkındaki görüntüleri akşam haberlerinde izleyen bazı "hukukçu"ların kafası karışmakta...

Kafa karıştıran görüntü özetle şöyle :
Mahkeme heyetinin tam çapraz karşısında yan yana oturan katılan ve vekilleri, diğer çapraz karşısında oturan sanık ve müdafiileri... Onlar da yan yana. Yargıtay C.Başsavcısı, kürsüden gayrı bir yerde (Bu ayrı bir konu hiç girmeyelim)

Görüntüde mutlak bir eşitlik ve denge...

Oysa ki güzel yurdumuzun, diğer ceza mahkemelerindeki oturma düzeni hepimizce bilinen malum tablo... İşte hatayı yapan (çoğunluk hata yapmadığına göre) bence Anayasa Mahkemesi.

Oysa ki, Anayasa Mahkemesi alsa iddia makamını kürsüye, tam yanı başına, ve sanıkla müdafii arasına en az beş metre mesafe koysa, hele bir de ikisinin arasına sıra sıra görevli dizse, ne güzel kimsenin aklı karışmayacak, Sayın Kavili ya da Sayın Ergin gibi hukukçular da mahkemelere olur olmaz talepler ileri sürmeyecek. Böylece düzen, eski tas eski hamam olarak güzelce devam edecek...

Sayın avukatım Hakan EREN,

Bu gidişle bazı "ezberler bozulacak" görünüyor. AYM'ndeki oturma düzeni görüntüyü kurtarıyor.

Darısı diğer hukukçu meslektaşların başına.

Ömer KAVİLİ
Old 10-10-2008, 21:58   #16
İLKEM

 
İnceleme kavilizm

bende değerli meslektaşlarımı bu asil duruşları için (haddim olmayarak) kutluyorum ve kavilizm akımını desteklediğimi belirtmek istiyorum.Ayrıca kanunen hüküm verilirken HERKES ayağa kalkar denildiğine göre bu herkes sözünü yine herkesin üstüne alınması gerektiğini düşünüyorum.
Old 14-10-2008, 21:19   #17
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan İLKEM
ben de değerli meslektaşlarımı bu asil duruşları için (haddim olmayarak) kutluyorum ve kavilizm akımını desteklediğimi belirtmek istiyorum.Ayrıca kanunen hüküm verilirken HERKES ayağa kalkar denildiğine göre bu herkes sözünü yine herkesin üstüne alınması gerektiğini düşünüyorum.

Ben de meslektaşıma katılıyorum. Konu başlığımız olan "Sanık ile avukatı birlikte oturmalıdır" isteğimizin mahkeme içtihadı olmasını yaygınlaştırmak gerekir.

Ömer KAVİLİ
Old 19-02-2009, 22:22   #19
duyurucu1

 
Neşeli Arkadaşlar korkmayın!

Arkadaşlar korkmayın!

Hakimler sanık ile müdafileriini yan yana oturtma konusunda fazla dirençli değiller.

Dirençli olan bizim avukat arkadaşlarımızdır.Talepte bulunmaya korkan avukat arkadaşlarımızdır.

Ben talepte bulundum hakimler beni dövmedi,sövmedi sadece talebimi red etti.

Hem sanık ile müdafisi illada ağır ceza mahkemesinde yan yana oturacak diye ısrarımızın yanına asliye ceza,sulh ceza,çocuk mahkemesini de katalım.Hatta ağır ceza mahkemelerinin dışındaki mahkemelerde sonuç almak çok daha kolay.

Diğer taraftan cmk avukatları bu işe ön ayak olmalılar.Çünkü;1)CMK avukatının kaybedecek müvekkil derdi yok.2)Davayı kaybederse kendisine vekalet ücreti ödemeyecek müvekkili yok Yani müvekkil baskısı açısından CMK avukatı çok daha fazla hareket kabiliyetine sahip.

Selam ve svgiyle ve cesaretle kalın

Old 21-02-2009, 22:31   #20
Nur Deniz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan duyurucu1
Arkadaşlar korkmayın!

Talepte bulunmaya korkan avukat arkadaşlarımızdır.

Ben talepte bulundum hakimler beni dövmedi,sövmedi sadece talebimi red etti.

Müvekkil de uygun bir şekil de talep edebiliyorsa (savunma hakkı) reddetmeyenler var.

Bizzat biliyorum.

Böyle bir talepte bulunma hakkımız olduğunu hatırlatan en başta Sn Kavili ye teşekkürü borç bilirim.

Saygılarımla.
Old 29-07-2009, 13:02   #21
Engin Özoğul

 
Varsayılan

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/...asp?yazarid=10

Ertuğrul Özkök'ün bugünkü yazısının linki yukarıda. İlgili kısmını ise aşağıya aktarıyorum:

".....

Ama binada beni en çok etkileyen yer, Yüce Divan olarak tasarlanan salon oldu.

Salona yukardan girdik.

En üstte, açık bir hilal şeklinde Yüce Divan’da hákim olarak görev yapan heyet üyelerinin oturduğu koltuklar var.

Hemen arkalarındaki duvarda şu yazılı:

"Haklar ve özgürlükler, insanlığın onuru ve erdemidir."

Yani "Adalet mülkün temelidir" değil.

Haşim Kılıç, "Bu oturma düzeninin normal mahkemelerden önemli bir farkı var" dedi.

Anlamadığımı görünce devam etti:

"Normal mahkemelerde savcılar hákimlerin sırasında oturur. Burada savcılar bir kademe aşağıda, savunmanın tam karşısında oturuyor."

Neden?

"Çünkü iddia ile savunma eşittir."


Çok basit gibi görünen ama çok çarpıcı bir tespit değil mi?

...."

Yazının devamı ve öncesi yukarıdaki linkten takip edilebilir.
Old 29-07-2009, 16:39   #22
Avukat Hakan Eren

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Engin Özoğul
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/...asp?yazarid=10

Ertuğrul Özkök'ün bugünkü yazısının linki yukarıda. İlgili kısmını ise aşağıya aktarıyorum:

".....

Ama binada beni en çok etkileyen yer, Yüce Divan olarak tasarlanan salon oldu.

Salona yukardan girdik.

En üstte, açık bir hilal şeklinde Yüce Divan’da hákim olarak görev yapan heyet üyelerinin oturduğu koltuklar var.

Hemen arkalarındaki duvarda şu yazılı:

"Haklar ve özgürlükler, insanlığın onuru ve erdemidir."

Yani "Adalet mülkün temelidir" değil.

Haşim Kılıç, "Bu oturma düzeninin normal mahkemelerden önemli bir farkı var" dedi.

Anlamadığımı görünce devam etti:

"Normal mahkemelerde savcılar hákimlerin sırasında oturur. Burada savcılar bir kademe aşağıda, savunmanın tam karşısında oturuyor."

Neden?

"Çünkü iddia ile savunma eşittir."

Çok basit gibi görünen ama çok çarpıcı bir tespit değil mi?

...."

Yazının devamı ve öncesi yukarıdaki linkten takip edilebilir.

Zaten kafaları karıştıran Anayasa Mahkemesi değil mi... Memleketin AYM (Yüce Divan) hariç tüm ceza mahkemelerinde oturma düzeni yanlış olamayacağına göre hata yapan Anayasa Mahkemesi'dir.

Çoğunluk hata yapmaz!!!
Old 29-07-2009, 18:12   #23
üye14540

 
Varsayılan

Sayın Kavili, mantık olarak, en önemli sorunlardan başlamak ve asıl sorunları çözmek için savaşım vermek gerek, siz ise ne yazık ki asıl ve önemli sorunları bırakıp, en sonra gelmesi gereken, tali sorunları ise ilk sıralara alıp, bu bağlamda şu anki konkjonktürde aşama olarak acil olmayan sorunlarla zaman harcıyorsunuz, biliyorsunuz, yargı sistemimizin acil sorunları var, sanık ile müdafiin birlikte oturması önemli ama, bu çok sonra ele alınması gereken sorundur, mesela bağımsız olmayan yargıda, sanık ile müdafii aynı otursa ne olur, oturmasa ne olur! Eğer gerçekten yargı bağımsızlığı ve yargının sorunları ile ilgili iseniz, lütfen yargının acil sorunlarıyla ilgilenmeye ve mücadele etmeye başlayalım. Tali sorunlarla boşa zaman ve emeğimizi harcamayalım. saygılar
Old 29-07-2009, 21:47   #24
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Dr. Fuat ŞENOĞLU
Sayın Kavili, mantık olarak, en önemli sorunlardan başlamak ve asıl sorunları çözmek için savaşım vermek gerek, siz ise ne yazık ki asıl ve önemli sorunları bırakıp, en sonra gelmesi gereken, tali sorunları ise ilk sıralara alıp, bu bağlamda şu anki konkjonktürde aşama olarak acil olmayan sorunlarla zaman harcıyorsunuz, biliyorsunuz, yargı sistemimizin acil sorunları var, sanık ile müdafiin birlikte oturması önemli ama, bu çok sonra ele alınması gereken sorundur, mesela bağımsız olmayan yargıda, sanık ile müdafii aynı otursa ne olur, oturmasa ne olur! Eğer gerçekten yargı bağımsızlığı ve yargının sorunları ile ilgili iseniz, lütfen yargının acil sorunlarıyla ilgilenmeye ve mücadele etmeye başlayalım. Tali sorunlarla boşa zaman ve emeğimizi harcamayalım. saygılar


Yargı Sistemimizin acil sorunları nelerdir?
Yukarıdaki alıntıya göre ‘Yargının bağımsız olmayışı’!
Yargı bağımlı mı bağımsız mı konusunda herhangi birşey yazıp polemiğe girmek istemiyorum. Yargının bağımsızlıktan başka hangi acil sorunları var, ona da değinmek istemiyorum.

Tüm bunların yerine, kendisinden isteneni vermeyen, sistem olarak işlevini yerine getirmeyen veya getiremeyen hasta bir yapı nasıl düzeltilir o na değinmek istiyorum. Başlamadan önce Sayın Dr. Fuat ŞENOĞLU’nu tebrik etmek istiyorum. Kendisi gibi düşünüpte, düşündüklerini açıklamaktan kaçınan başka üyelerin yazamadıklarını veya yazmadıklarını medeni cesaretle yazdığı için. Başkalarının da Sayın Dr. Fuat ŞENOĞLU gibi düşündüklerini nereden mi biliyorum? Bilmiyorum, bir tahmin sadece. Bu tahmin Türk Solu’nun kuvvetli olduğu ve devrim rüyalarının görüldüğü 1970 li yıllardaki tecrübelerimden kaynaklanıyor. Özellikle kadının ezilmişliği konusu açıldığında ‚devrimci kardeşlerimizden‘ şu sloganı duyardık devamlı: ‚Önce demokratik devrim, devrimimizi bir yapalım dönüp bacılarımızı da kurtarırız‘ Devrim rüyası kabuslu bir uyanışla sona erdi. Kurtarılması devrimden sonraya bırakılan kadınlar, devrimcilerden ümidi kestikten sonra kendi kendilerini kurtarmaya yöneldiler. Kendi kendilerini kurtarmaları bir çırpıda olmuyor. Buna karşılık sağlam adımlar atılıyor bence.

Konuya döneyim. Pardon, daha önce ‚mantık‘ ve ‚en önemli sorun‘ var. Alıntı: ‚en önemli sorunlardan başlamak ve asıl sorunları çözmek için savaşım vermek gerek‘, önerisi sonuna kadar desteklediğim, yerinde ve haklı bir öneri. Ben bu önemli ve yerinde önerinin burada yanlış kullanıldığı ve üzerinde tartışılan konuya ters düştüğü görüşündeyim. Çünkü önemli ve acil olandan başlayıp tali olanı sonraya bırakma önerisi, sadece ve sadece birbirinden bağımsız iki olay için söz konusu olabilir, birbirine bağlı ve birbirini etkileyen durumlar için değil. Yargı sistemi, hakimi, savcısı, avukatı, mahkeme katibi, öğrteim üyeleri, üniversiteleri, yasa kuyucusu, yürütme organı, polisi ve daha birçok kurumu ile bir bütündür. Ve bu bütünün saydığım etmenleri, herbiri kendi açısından bu bütünü etkilerler; İyisi iyi yönde, kötüsü kötü yönde. Bu saydığım kurumlardan hangisi daha önemli peki? Hangisinden başlıyalım deersiniz?

Hukuk sistemimizi kapısı bacası bozuk, çatısı akan, duvarları çöken, bodrumuna su dolmuş bir binaya benzetirsek, bu binayı kurtarmanın iki yolu vardır bence. Ya yıkıp yerine yenisini inşa edersiniz, ki bunu yaptığınızda tamir değil yeni bir bina kurmuş olursunuz. Bu yıkp yeniden yapma çoğunlukla ev sahiplerinin dışındaki kişiler tarafından yapılır. Sonuçta ev sahiplerini memnun edecek bir bin mı ortaya çıkar yoksa tamamen değişik bir şey mi, bilemiyeceğim.

Benim üzerinde durmak istediğim kendi binanızı kendinizin tamir etmeye çalışması. Binanızı gerçekten tamir etmek niyetinde iseniz bir yerlerden başlamak zorundasınız. Bina birden çok kişiye aitse hepsinin birlikte tamir için çaba göstermesi gerekir. Hakimi hakimlik işleri ile, savcısı savcılık işleri ile, avukatı avukatlık işleri ile, pardon bu da nereden çıktı, marangozu marangozlukla, duvarcısı duvarla, su tesisatçısı su tesisatı ile diyecektim.

Bu dediklerimi yapmayıp ‚bina elden gidiyor, neden tamir etmiyorsunuz‘ dediğiniz sürece, binayı kurtaracağınızdan şüphe ederim.

Malasıyla duvarlara badana çeken Kavili Üstad‘a merhaba, karşısına geçipte ‚Yargı Binası elden gidiyor, yokmu bu binayı kurtaracak‘ çığlıkları atma yerine, binayı çürümekten kurtaracak malasını salladığı için.

Saygılarımla
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Sanık Avukatı İle Birlikte Oturmalıdır - Örnek Karar Av.Kaan Hukuk Haberleri 5 21-11-2008 15:53
yargılama aşamasında sanık kimlik bilgilerindeki yanlışlık eylul83 Meslektaşların Soruları 2 15-09-2008 09:37
Boşanma Davası Sırasında Eşin Başka Bir kadınla Birlikte Olması Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 4 19-05-2008 12:22
Boşanma davası sırasında başkasıyla birlikte olan davacı eş için, tazminat! av.egemen Meslektaşların Soruları 17 14-09-2007 14:17
hizmet tespit davası ile birlikte iş kaz doğan tazminat d. birlikte açılabiliği uye9493 Meslektaşların Soruları 5 13-11-2006 11:13


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05619407 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.