manevi tazminat basın yoluyla

X bir eczacı hakkında yerel bir gazete bir haber yapar.gazetenin ön sayfasında eczacı hakkında hortumculara bir yenisi daha eklendi.Eczacıya yapılan operasyonda eczanede çok sayıda sahte küpür ele geçirildiğini eczacının gözaltına alındığı haberini yapmıştır.Ayrıca eczanenin fotoğrafı çekilmek suretiyle eczanenin ismi teşhir edilmiştir.

Eczacı kesinlikle göz altına alınmamıştır.
opersayon filan düzenlememiştir.Ancak sağlık grup başkanlığının şüphelendiği ve firmaya gönderdiği 6 adet sahte küpür mevcut

SORULARIMIZ:

gazeteye karşı dava sorumlu müdür ve gazete sahibine mi açılıcaktır.
ne kadar tazminat isteyelim mahkemelerin emsal kararları varsa yargıtay içtihatları rica ediyorum
2-Eczacı hakkında muhtemelen evrakta sahtekarlık ve nitelikli dolandırıcılıktan ağır ceza nahkemesinde dava açılacaktır.Bu husula ilgili acilen yargıtay kararı arıyorum yardımlarınız için teşekkürler

Sayın çiçero fadi

1- Basın Hukukundaki sorumluluk rejimi Basın Kanunu'nun 13. maddesinde düzenlenmiştir. Hükme göre

"Basılmış eserler yoluyla işlenen fiillerden doğan maddî ve manevî zararlardan dolayı süreli yayınlarda, eser sahibi ile yayın sahibi ve varsa temsilcisi, süresiz yayınlarda ise eser sahibi ile yayımcı, yayımcının belli olmaması halinde ise basımcı müştereken ve müteselsilen sorumludur.

Bu hüküm, süreli veya süreli olmayan yayınlarda yayın sahibi, marka veya lisans sahibi, kiralayan, işleten veya herhangi bir sıfatla yayımlayan, yayımcı gibi hareket eden gerçek veya tüzel kişiler hakkında da uygulanır. Tüzel kişi şirketse, anonim şirketlerde yönetim kurulu başkanı, diğer şirketlerde en üst yönetici, şirket ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur"

5187 sayılı Basın Kanunu'nda sorumlu müdüre sorumluluk yüklenmemiştir. Eski Basın Kanunu'nda sorumluluk yüklenmişti ancak yeni kanunda artık yok.

Gazete sahibine ve maddede belirtilen kişilere karşı dava açabilirsiniz.

Emsal davalarda 3.000-10.000-YTL arası tazminatlara hükmediliyor.

Somut olayınızda eczacı hakkında ağır cezada dava açılacağını söylüyorsunuz. Haber bu haliyle görünür gerçeğe uygun duruyor. Yani tazminat talebiniz reddedilebilir.

2- Bu soruya cevap vermek için daha detay bilgiye ihtiyaç olduğunu sanıyorum. En azından ben ihtiyaç duyuyorum

Saygılar.

Bu arada öncelikle düzeltme hakkınızı kullanmayı ve Sulh Ceza mahkemesi'ne başvurmayı ihmal etmeyiniz. Önşarttır.

Engin Bey'in görüşüne bir yerde katılmıyorum:Haber yazıldığı anda mevcut duruma aykırı olduğu için gazete gerçeğe aykırı haber yayınlamıştır.Tazminata konu olabilir.

Burada süreler çok önemli. Basın Yasasından süreleri öğrenebilirsiniz.

Ayrıca tazminatın miktarı müvekkilinizin zenginliği ile doğru orantılıdır. Garip ama, zengin insanların üzüntülerinin daha çok para ile telafi edilebileceği düşüncesinden kaynaklanmış olabilir.

Ancak tazminata hükmedilse dahi genelde tahsil kabiliyeti olmuyor.Bunu da müvekkilinize iletiniz.

Olayın Ceza boyutunu da diğer meslektaşlarıma bırakıyorum.

Alıntı: Bu arada öncelikle düzeltme hakkınızı kullanmayı ve Sulh Ceza mahkemesi'ne başvurmayı ihmal etmeyiniz. Önşarttır

Neyin ön şartı olduğunu anlayamadım.

Alıntı: Haber yazıldığı anda mevcut duruma aykırı olduğu için gazete gerçeğe aykırı haber yayınlamıştır.Tazminata konu olabilir.

Haber yazıldığı anda mevcut duruma aykırı olsa bile görünen gerçeğe uygun olabilir. Yukarıdaki olayda da yüksek ihtimalle böyle bir sonuca varılacaktır. Gazeteci maddi gerçeği bulmakla yükümlü değildir. Olay sırasında edindiği bilgileri haberine aktardığında görünür gerçeğe uygun hareket etmiş olur. Yani gazeteci iddialar doğrultusunda haber yapabilir. Haberin başlığını da somut olaydaki gibi atabilir. Bu haberi görünen gerçeğe aykırı hale getirmez.

Yukarıdaki habere benzer birçok habere karşı davalar açılmış ve reddedilmiştir.

Tazminat miktarları konusunda Türkiye biraz tuhaf. Çok düşük miktarlara hükmediliyor. Türkiyenin iki büyük medya grubunun sahiplerinin birbirine açtığı davalarda -üstelik çok ağır haberler- 5.000 ila 10.000YTL arasında rakamlara hükmediliyor.

Alıntı: Yazan Engin Özoğul . Tazminat miktarları konusunda Türkiye biraz tuhaf. Çok düşük miktarlara hükmediliyor. Türkiyenin iki büyük medya grubunun sahiplerinin birbirine açtığı davalarda -üstelik çok ağır haberler- 5.000 ila 10.000YTL arasında rakamlara hükmediliyor.

Şeref ve haysiyetin ihlaline yönelik eylemlerin aslında manevi tazminat yönünün de caydırıcı olması gerekir."Kişinin çektiği üzüntüyü bir nebze olsun hafifletmek amacıyla,zenginleşme gayesi olmayacak manevi tazmİnat miktarlarına"hükmedilmesi adaletin tecellisini sağlamamaktadır.Neden çekilen üzüntü bir nebze olsun hafiflesin ki?Manevi tazminatın miktarı hakkaniyete uygun olsun ki,haksız saldırıda bulunan taraf bir daha böyle bir eyleme teşebbüs edeceği zaman caydırıcı bir müeyyideye maruz kalacağını bilsin.

5187 S.K.

"Düzeltme ve cevap
MADDE 14. — Süreli yayınlarda kişilerin şeref ve haysiyetini ihlâl edici veya kişilerle ilgili gerçeğe aykırı yayım yapılması halinde, bundan zarar gören kişinin yayım tarihinden itibaren iki ay içinde göndereceği suç unsuru içermeyen, üçüncü kişilerin hukuken korunan menfaatlerine aykırı olmayan düzeltme ve cevap yazısını; sorumlu müdür hiçbir düzeltme ve ekleme yapmaksızın, günlük süreli yayınlarda yazıyı aldığı tarihten itibaren en geç üç gün içinde, diğer süreli yayınlarda yazıyı aldığı tarihten itibaren üç günden sonraki ilk nüshada, ilgili yayının yer aldığı sayfa ve sütunlarda, aynı puntolarla ve aynı şekilde yayımlamak zorundadır......
Düzeltme ve cevabın birinci fıkrada belirlenen süreler içinde yayımlanmaması halinde yayım için tanınan sürenin bitiminden itibaren, birinci fıkra hükümlerine aykırı şekilde yayımlanması halinde ise yayım tarihinden itibaren onbeş gün içinde cevap ve düzeltme talep eden kişi, bulunduğu yer sulh ceza hâkiminden yayımın yapılmasına veya bu Kanun hükümlerine uygun olarak yapılmasına karar verilmesini isteyebilir. Sulh ceza hâkimi bu istemi üç gün içerisinde, duruşma yapmaksızın, karara bağlar......
Düzeltme ve cevabın yayımlanmasına ilişkin kesinleşmiş hâkim kararlarına uymayan sorumlu müdür ve sorumlu müdürün bağlı olduğu yetkili onmilyar liradan yüzellimilyar liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılır. Ağır para cezası, bölgesel süreli yayınlarda yirmimilyar liradan, yaygın süreli yayınlarda ellimilyar liradan az olamaz.

Yargıyı etkileme
MADDE 19. — Hazırlık soruşturmasının başlamasından takipsizlik kararı verilmesine veya kamu davasının açılmasına kadar geçen süre içerisinde, Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme işlemlerinin ve soruşturma ile ilgili diğer belgelerin içeriğini yayımlayan kimse, ikimilyar liradan ellimilyar liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılır. Bu ceza, bölgesel süreli yayınlarda onmilyar liradan, yaygın süreli yayınlarda yirmimilyar liradan az olamaz........
Görülmekte olan bir dava kesin kararla sonuçlanıncaya kadar, bu dava ile ilgili hâkim veya mahkeme işlemleri hakkında mütalaa yayımlayan kişiler hakkında da birinci fıkrada yer alan cezalar uygulanır."

Gazetenin gönderilen metni yayınlaması halinde haberin doğurduğu olumsuz sonuçlar ortadan kalkacaktır. Bu nedenle savcılığa yapılacak başvuru ya da açılacak tazminat davası öncesinde düzeltme hakkı kullanılmalıdır.

Engin Bey;
Basın yoluyla kişilik haklarına saldırı değil; gerçeğe aykırı haber yayınlama olarak düşünün suçun niteliğini. Haber yayınlandığı anda gözaltına alınma olayı gerçek dışıdır. Elbette basın özgürdür. Haber kaynağını da açıklamak zorunda değildir; ancak yayınladığı haberin gerçek olduğunu kanıtlamak zorundadır.

öncelikle farklı ve önemli yönlendirmeleriniz için teşekkürler.Davaya neden olan husus gazetecinin gerçeğe aykırı bilgiler ortaya atmasıdır.Elbetteki gazeteci maddi gerçeği bulmakla yükümlüü değildir.Ancak gazetecinin en önemli görevi gerçeğe uuygunluktur.
Olayımızda eczacı göz altına alınmış değildir.Henüz ifadesi için bile kendisine davateiye celb edilmemiştir.

Bir diğer husus da eczacının işyerinin ismi net anlaşılacak şekilde fotoğrafı çekilmiş ve açık adresi yazılmıştır.Bir debu açıdan değerlendirildiğinde yorumlarınız benim için daha aydınlatıcı olacak.teşekkürler ilginiz için

Somut bir davadan bahsedeyim.

Haberin birinde bir iş adamının dolandırıcılık suçundan ötürü … asliye ceza mahkemesinde yargılandığı yazılmış. Habere bir de iş adamının kelepçeli eski bir fotoğrafı konmuş. Ardından da yargılanmasına neden olan olay yazılmış. Ancak ne iş adamı asliye ceza mahkemesinde yargılanmış ne de böyle bir suçla ilgili soruşturma yürütülmüş. Meğerse gazeteciye aktarılan dava bir genel kurulun iptaline ilişkin dava imiş. İş adamı ise taraf dahi değil. Ancak haberdeki olayın özeti gazeteciye aktarılan iddiaların aktarımı olduğundan, haberin görünür gerçeğe uygun olduğu kabul edilerek tazminat talebi reddedildi.

Demem o ki somut davanızı kesin olarak kazanılacak bir dava gibi görmeyin. Elbette ki güzel bir savunma ile davanın seyrini değiştirebilirsiniz. Bence haberin somut gerçeği yansıtmadığı savunmasını geri plana çekip, gazetecinin denetim yükümlülüğünü yerine getirmeyişini öne çıkarın.

Anılan haber yargıyı etkileme suçunu ise kesinlikle oluşturmaz. Yargıyı etkileme suçu farklı bir suç tipidir. Bir kişinin gözaltına alındığını haber yapmak bu suçu oluşturmaz.

Cevap ve düzeltme imkanını ise süreleri kaçırmadıysanız elbette ki kullanabilirsiniz. Eğer kullanacaksanız avukat olarak nelere dikkat etmeniz gerektiğine ilişkin önemli değilmiş gibi gözüken fakat başvurunuzun reddedilmemesini sağlayacak birkaç şey söyleyebilirim.

düzeltme konusunda belirteceklerinizi can kulağıyla dinlerim.

Gazeteye yılda 300ün üzerinde cevap ve düzeltme talepli ihtarname gelirdi. Bu ihtarnamelerin 295i yayınlanmazdı. 295 ihtarnameden mahkemeye giden ise sadece 60 tane olurdu. 60 ihtarnamenin ise 20 si mahkemeden kabul görerek yayınlanırdı. 20sinda sulh ceza tarafından kabul kararı verilir, asliye ceza itiraz üzerine kararı kaldırırdı, geri kalan 20si ise cevap ve düzeltmeyi gerektirecek bir husus bulunmaması nedeniyle reddedilirdi.

Yani neredeyse 235 başvuru mahkemeye ulaşamazdı. Bunun iki sebebi var. İlki şu: Meslektaşlarımız ihtarnameyi gönderdikten sonra süreci biraz kendi haline bırakıyorlar. Tebligatın ulaşıp ulaşmadığını hemen kontrol etmiyorlar. Tebliğ şerhi geldi mi diye notere sorduklarında alınan cevap gelmedi oluyor. Gelene kadar bekliyorlar. Geldiğinde bir bakıyorlar ki 15 günlük başvuru süresi geçmiş. Yapılması gereken şu: İhtarnameyi APS ya da alo posta yoluyla göndereceksiniz. En fazla iki gün sonra gazeteye ulaşır. Siz ihtarı gönderdiğiniz günün ertesinde gazeteye ulaştığını varsayacaksınız. Gazete bunu üç gün içinde yayınlamalı ama %99 ihtimalle yayınlamayacak. Siz bu üç günden sonra 15 gün daha tebliğ şerhini bekleyebilirsiniz. Gelmediyse 15. gün sulh cezaya başvuru yaparsınız. Sulh ceza bir iki gün daha bekler. Ulaştıramazsanız başvurunuzu reddeder. Ancak usuli bir eksiklikle reddettiği için tebliğ şerhi ulaştığında yine başvuru yapma imkanı elde edebilirsiniz.

Bunun dışında avukata düşen en büyük görevlerden biri de gazete asıllarını biriktirmek. İhtarnameyi gönderdiğiniz günün ertesi günü değil bir sonraki günü gazeteleri almaya başlayacaksınız. Tebliğ şerhi dönene kadar gazete asıllarını biriktireceksiniz. Çünkü cevap ve düzeltme metninin yayınlanması gereken gazete asılları sulh cezaya verilmezse başvurunuz hemen reddedilir. Eğer biriktirmezseniz gazete asıllarını bulmanız imkansız gibi bir şey. Kütüphanede filan bulunduğunu söylerler ama gittiğinizde onlar da cilde göndermiş olur. En fazla onaylı bir örneğini verirler onu da mahkeme kabul etmiyor.

Bir de aklınızda şu bulunsun. Müvekkil bugün gazetede şöyle bir haber çıktı diye size geldiğinde mutlaka o günün gazetesinden 7-8 tane alın. Cevap – düzeltme, tazminat, savcılık başvurusu vs derken en aşağı 5 gazeteye ihtiyacınız olabiliyor. Dosyalara gazete asıllarını sunmazsanız, onaylı suret elde etmek için çok fazla uğraşırsınız. Sulh cezada ise dediğim gibi gazete aslı zorunlu.

Bunlar önemsiz gibi görünen ancak avukatlık faaliyetini oldukça kolaylaştıran hususlar. Dikkat etmekte fayda olduğunu düşünüyorum.