Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İdare Makamlarinin VerdİĞİ Zarar

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 31-05-2007, 18:14   #1
Av. Aylin Kaya

 
Varsayılan İdare Makamlarinin VerdİĞİ Zarar

Sevgili meslektaşlarım, belediyenin işveren olarak taşeron firmaya yaptırdığı metro inşaatı sebebiyle yağmurlu bir günde kanalizasyon borularının patlayıp taşması sonunda oluşan zarar nedeniyle bir tazminat davası açmak istesem arada belediye ve sular idaresi olduğundan idare mahkemesine mi açmam gerekecek?Belediye burda işveren olarak kusursuz BK. 'na göre sorumlu olmaz mı?Sular idaresi kanalizasyon borularının patlamasından İYUK'a göre sorumludur galiba.
Old 31-05-2007, 18:32   #2
Av. Aylin Kaya

 
Varsayılan

"Kamu tüzel kişilerinin kamu hizmetlerine ilişkin olmakla beraber özel hukuk kuralları altında, özel hukuk tüzel kişisi gibi yaptığı eylem ve işlemleri, özel hukuk alanına ilişkin olduğundan bunlar idari eylem ve işlem olarak nitelendirilemez. Kamu idare ve kurumlarının kamu otoritesinin (egemenlik hakkının) bir temsilcisi olarak yaptığı faaliyetlerinde veya ondan kaynaklanan eylemlerinde hizmet unsuru söz konusu olduğu halde, kamu tüzel kişilerinin özel hukuk tüzel kişisi olarak yürüttüğü hizmetlere ilişkin faaliyetleri sırasında meydana gelen zararlardan ötürü, ilgili kamu tüzel kişisinin sorumluluğu özel hukuk hükümleri ve ilkeleri uyarınca belirlenmesi gerekir."diyebilir miyiz..
Old 31-05-2007, 18:48   #3
halit pamuk

 
Varsayılan

Merhaba,

Kanaatimce dava idari yargıda açılmalıdır. Çünkü Açacağınız davayı hizmet kusuruna dayandıracaksınız.

T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 1999/8186
K. 1999/8402
T. 14.10.1999
• HAKSIZ EYLEM NEDENİYLE TAZMİNAT ( Kamu Tesislerinin Yapılmasından Doğan Zararların Tazminin Tam Yargı Davası ile İstenebilmesi Nedeniyle Görevli Mahkemenin İdari Yargı Yeri Olması )
• GÖREV ( Kamu Tesislerinin Yapılmasından Doğan Zararların Tazminin Tam Yargı Davası ile İstenebilmesi Nedeniyle Görevli Mahkemenin İdari Yargı Yeri Olması )
• İDARİ YARGI ( Kamu Tesislerinin Yapılmasından Doğan Zararların Tazminin Tam Yargı Davası ile İstenebilmesi Nedeniyle Görevli Mahkemenin İdari Yargı Yeri Olması )


ÖZET : Kamu tesislerinin gerek yapılmasındaki, gerekse kullanılması veya muhafazasındaki kusurdan doğan zararlar, idari karar ve eylemlerden doğan zararlar niteliğinde bulunduğundan onların ödetilmesi istekleri tam yargı davasının konusunu oluştururlar, dolayısıyla bu davalar idari yargı yerinde açılmalıdır.

DAVA : Davacı A.Haydar K... vekili Avukat Taner G... tarafından, davalı ASKİ Genel Müdürlüğü aleyhine 6.8.1997 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem nedeniyle tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 29.6.1999 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

KARAR : Bir kamu kurumu tarafından kamu yasaları uyarınca yapılmış olan tesislere bakma ve o tesisleri kullanma yükümlülüğü yine kamu yasalarından doğan bir yükümlülüktür. O halde anılan nitelikteki bir kamu tesisinin gerek yapılmasındaki, gerekse kullanılması veya muhafazasındaki kusurdan doğan zararlar, idari karar ve eylemlerden doğan zararlar niteliğinde bulunduğundan onların ödetilmesi istekleri 11.2.1959 günlü ve 17/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararının II. bendi hükmünce tam yargı dâvasının konusunu oluştururlar. Bu davaların ise 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesi hükmünce idari yargı yerinde açılması gerekir.

Temyize konu olan davada davacılar yağan yağmur sonucu gerekli bakımları yapılmayan kanalizasyon şebekesinden taşan suların evlerine dolması sonucu murislerinin ölmesi nedeniyle maddi ve manevi tazminat istediklerine göre dava dilekçesinin yargı yolu bakımından reddedilmemiş olması bozmayı gerektirir.

SONUÇ :

Temyiz olunan kararın gösterilen nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki yönlerin incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 14.10.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 31-05-2007, 21:18   #4
Av. Aylin Kaya

 
Varsayılan

Ama burda söyle bir söyle durum var, belediye metro yapım çalışmasını taşeron firmaya vermiş ve taşeron firma bu çalışma sırasında kanalizasyon borularına hasar vermiştir.Bunun sonucunda yağan yağmur suları kanalizasyonu taşırıp garjın su basmasına sebeb olmuştur. Belediye burda işveren durumunda olup BK'na göre kusursuz, zarar veren özel şirket Bk'ya göre kusurlu sorumlu olmazmı???
Old 01-06-2007, 11:40   #5
hidayet

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/3005
K. 2003/9255
T. 13.10.2003
• KANALİZASYON ÇALIŞMALARI SIRASINDA İŞYERİNİ SU BASMASI ( Tazminat Talebi - Kira ve İşçilik Ücretleri Gibi Giderlerin Gelir Kaybı Kapsamında Olması ve Tekrar Hükmedilemeyeceği )
• TAZMİNAT TALEBİ ( Kanalizasyon Çalışması Sırasında İşyerini Su Basması - Kira ve İşçilik Ücretlerinin Gelir Kaybı Kapsamında Olduğundan Tekrar Hesaplanamayacağı )
• GELİR KAYBI KAPSAMINDAKİ KİRA VE İŞÇİLİK ÜCRETLERİ GİBİ GİDERLERİ ( Haksız Fiile Dayalı Tazminat Davasında Ek Bir Kalem Olarak Tekrar Hesaplanamayacağı )
• İŞYERİNİ SU BASMASINA SEBEP OLAN KANALİZASYON ÇALIŞMASI ( Tazminat Miktarının Tesbitinde Gelir Kaybı Kapsamındaki Kira ve İşçilik Ücretlerinin Ayrıca Hesaplanamayacağı )
• HAKSIZ FİİL NEDENİYLE TAZMİNAT TALEBİ ( Tazminat Miktarının Tesbitinde Kira ve İşçilik Ücretleri Gibi Giderlerin Gelir Kaybı Kapsamında Değerlendirileceği )
• TALEPTEN FAZLAYA HÜKMEDİLMESİ YASAĞI ( Kanalizasyon Çalışmaları Sırasında İşyerini Su Basması Nedeniyle Tazminat Talebi )
818/m.41
1086/m.74
ÖZET :1- Dava, kanalizasyon çalışması sırasında, davacıya ait işyerini su basması nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Bir işyerinin faaliyetini sürdürebilmesi için zorunlu giderlerden olan kira ve işçilik ücretlerinin, o işyerinin gelir kaybı hesaplanırken dikkate alınması gerekmektedir. Dolayısıyla, mahkemece davacı yararına gelir kaybına hükmedildikten sonra, ayrıca kira bedeli ve işçilik ücretine de hükmedilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

2- Yine davacının talep ettiği miktar aşılarak fazla tazminata hükmedilmesi de doğru olmamıştır.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada Sincan Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 10.12.2002 tarih ve 2000/747 - 2002/1272 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı A... ve B... Ltd.Şti. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ata Durak tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, davalılarca gerçekleştirilen kanalizasyon çalışması sırasında, müvekkiline ait işyerini su basması sonucu toplam ( 15.263.520.400 ) TL hasara uğranıldığını ileri sürerek, anılan meblağın olay tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalılar, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalı A... Büyükşehir Belediye Başkanlığının işlem ve eylemlerinden oluşan zararın idari yargı yerinde talep edilebileceği, işverenin A... Genel Müdürlüğü, işi yapmayı taahhüt edenin B... İnş. Ltd.Şti. olduğu, ( 12.436.503.300 ) TL tutarında hasar meydana geldiği gerekçesiyle, davalı A... Büyükşehir Belediye Başkanlığı hakkındaki davanın görev yönünden reddine,diğer davalılar hakkındaki davanın kısmen kabulü ile anılan meblağın olay tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte bu davalılardan tahsiline karar verilmiştir.

Kararı, davalılar A... Genel Müdürlüğü ile B... İnş. Ltd.Şti. vekilleri temyiz etmiştir.

1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davalılardan A... Genel Müdürlüğü ile A... Büyükşehir Belediye Başkanlığı arasında imzalanan protokol hükümlerinin, bu davalılar arasındaki iç ilişkiyi düzenlemeye yönelik olup davacıyı ilgilendirmeyecek olmasına göre davalılar A... Genel Müdürlüğü ile B... İnş. Ltd.Şti. vekillerinin, aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2-Ancak dava, haksız fiil nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Bir işyerinin faaliyetini sürdürebilmesi için zorunlu giderlerden olan kira ve işçilik ücretlerinin, o işyerinin gelir kaybı hesaplanırken dikkate alınması gerekmektedir. Dolayısıyla, mahkemece davacı yararına gelir kaybına hükmedildikten sonra, ayrıca kira bedeli ve işçilik ücretine de hükmedilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

3-Yine davacı, makine ve el aksamı hasar bedeli olarak ( 1.175.000.000 ) TL talep etmesine rağmen, hükme esas alınan bilirkişi raporu ile hasar gören fırının malzeme ve işçilik gideri olarak ( 200.000.000 ) TL ek zarar hesaplanmıştır. Bu durumda toplam zarar ( 15.306.710.400 ) TL olmaktadır. Mahkemece, bu meblağdan, sigortaca ödenen meblağ düşülerek hesaplama yapılmıştır. Ancak talep ( 15.263.520.400 ) TL olduğuna göre, sonuçta HUMK.nun 74.maddesine aykırı şekilde talep aşılmış olmaktadır. Bu durum dahi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar A... Genel Müdürlüğü ile B... İnş. Ltd.Şti. vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) VE ( 3 ) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle mümeyyiz davalı vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın mümeyyiz davalılar yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalılara iadesine, 13.10.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı Yay.
Old 15-12-2013, 22:25   #6
Av.Gulsen

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Aylin Kaya
Ama burda söyle bir söyle durum var, belediye metro yapım çalışmasını taşeron firmaya vermiş ve taşeron firma bu çalışma sırasında kanalizasyon borularına hasar vermiştir.Bunun sonucunda yağan yağmur suları kanalizasyonu taşırıp garjın su basmasına sebeb olmuştur. Belediye burda işveren durumunda olup BK'na göre kusursuz, zarar veren özel şirket Bk'ya göre kusurlu sorumlu olmazmı???
Açtığınız davanın sonucu hakkında bilgi verirmisiniz?
Old 15-12-2013, 23:19   #7
Av.Fatih UYANIK

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2010/7-672

K. 2011/1

T. 2.2.2010

• HAKSIZ FİİL NEDENİYLE TAZMİNAT ( Bir Kamu Hizmetinin Karşılanması İçin İdarenin Özel Hukuk Hükümlerine Tabi Olarak Yaptığı Sözleşmelerin Yerine Getirilmesinde 3. Kişilere Verilen Zararların Tazmini İçin Açılacak Davalarda Adli Yargının Görevli Olduğu )

• GÖREV ( Haksız Fiil Nedeniyle Tazminat - Bir Kamu Hizmetinin Karşılanması İçin İdarenin Özel Hukuk Hükümlerine Tabi Olarak Yaptığı Sözleşmelerin Yerine Getirilmesinde 3. Kişilere Verilen Zararların Tazmini İçin Açılacak Davalarda Adli Yargının Görevli Olduğu )

• İDARENİN ÖZEL HUKUK HÜKÜMLERİNE TABİ OLARAK YAPTIĞI SÖZLEŞMELER ( Yerine Getirilmesinde 3. Kişilere Verilen Zararların Tazmini İçin Açılacak Davalarda Adli Yargının Görevli Olduğu )

818/m.41

2577/m. 2

1086/m.7, 27

ÖZET : Dava, haksız fiil nedeniyle tazminat talebine ilişkindir. Dosya kapsamından davalı belediyenin alt geçit, yol ve meydan düzenleme inşaat yapını işini bizzat kendisi yerine getirmediği, özel hukuk hükümlerine tabi olarak yaptığı sözleşmeye dayalı olarak şirketlere yaptırdığı anlaşılmaktadır. Sözleşmesinde, işin belediyenin denetimi, emir ve talimatları doğrultusunda yapılacağı kararlaştırılmıştır. Bu durumda eldeki dava, davalı belediyenin hizmet kusuruna değil, adam çalıştıran sıfatıyla, gözetimi ve denetimi altında çalışan yüklenicinin eylemlerinden dolayı sorumlu olduğu iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkin olmakla uyuşmazlığın çözümünde adli yargı görevlidir. Başka bir anlatımla, kamu hizmetinin karşılanması amacıyla idarenin özel hukuk hükümlerine tabi olarak yaptığı sözleşmelerin yerine getirilmesinde üçüncü şahıslara verilen zararların tazmini için açılacak davalarda adli yargı görevlidir.

DAVA : Taraflar arasındaki "Tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Sultanbeyli Sulh Hukuk Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 03.11.2008 gün ve 2006/645 E. - 2008/724 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili ve davalılardan belediye başkanlığı, A... A ... İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. ile M... Yapı ve Ticaret Ltd. Şti. vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 7. Hukuk Dairesi'nin 10.11.2009 gün ve 2009/3590 E. - 2009/5103 K. sayılı ilamı ile;

( ... 1- Dava, haksız fiilden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.

İddia ve savunmaya, duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere, bu yolla saptanan dava niteliğine ve özellikle iddia ve savunmanın kıymetlendirilmesi yönünden bilgilerine başvurulan ve hükme dayanak yapılan uzman bilirkişi raporunun niteliği, içeriği ve dosya kapsamında toplanıp değerlendirilen delillere, delillerin takdirine, tahlil ve tartışımına ilişkin hükümde gösterilen gerekçelere göre davacı ve davalılar M... Yapı ile A... A... şirketlerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, peşin alınan harcın mahsubu ile fazla ödenen 16,60.-TL'nin istek halinde davacı tarafa iadesine, peşin ödenen harcın mahsubu ile eksik ödenen 96,24.-TL harcın davalılar M... Yapı ve A... A... şirketlerinden alınmasına,

2- Davalı belediye başkanlığının temyiz itirazlarına gelince, kamu hizmeti görmekle yükümlü olan davalı belediyenin, kamu hizmeti sırasında verdiği zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi olmadığı, hizmet kusurundan dolayı açılan davaların İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanunu'nun 2. maddesi hükmü uyarınca tam yargı davası olarak idari yargı yerinde açılması gerektiği, görev kurallarının kamu düzenine ilişkin olup, mahkemelerce istek olmasa bile "re'sen" kendiliğinden dikkate alınmasının zorunlu olduğu, hal böyle olunca davalı belediye tüzel kişiliğine yöneltilen dava hakkında yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesi gerektiği kuşkusuzdur.

Hal böyle olunca, mahkemece az yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak, davalı belediye hakkında açılan dava yönünden yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir... ),

Gerekçesiyle karar davalı belediye başkanlığı lehine bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, haksız eyleme dayalı tazminat istemine ilişkindir.

Davalı İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı tarafından "Sultanbeyli'de alt geçit, yol ve meydan düzenleme inşaatı" işi, hakkında hüküm kesinleşen, diğer davalı A... A... İnşaat San. Tic. A.Ş. - M... Yapı ve Ticaret Ltd. Şti. ortak girişimine ihale edilmiş; taraflar arasında 16.03.2006 tarihinde imzalanan sözleşme gereğince 20.03.2006 tarihinde yer teslimi yapılmış; yüklenici ortak girişimle, hakkında hüküm kesinleşen, diğer davalı V... İnşaat Turizm Eğitim Tic. Ltd. Şti. arasında düzenlenen 28.03.2006 tarihli sözleşmeyle de işin tamamı alt yüklenici olarak V... İnşaat Turizm Eğitim Tic. Ltd. Şti.'ne devredilmiştir.

Davacı Türk Telekomünikasyon A.Ş., davalılar tarafından "Sultanbeyli'de alt geçit, yol ve meydan düzenleme inşaatı" yapımı sırasında tesis ve kablolarına zarar verildiğini ileri sürerek, haksız eylemden kaynaklanan zararın tazmini için eldeki davayı açmıştır.

Yerel mahkemece; somut olayda iş sahibi olan davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın adam çalıştıran sıfatıyla, diğer davalı V... İnş. Ltd. Şti.'nin verdiği zarardan kusursuz sorumluluğu olduğu; taraflar arasında yapılan sözleşmede üçüncü kişilere verilen zararlardan yüklenicinin sorumlu olacağı kararlaştırılmış ise de, sözleşmenin nispiliği gereği bu şartın, tarafların iç ilişkisine ait olup, zarar gören üçüncü kişi davacıyı bağlamayacağı; ayrıca yapılan işin niteliği ve davalı belediyenin özel hukuk sözleşmesi ilişkisine girmesi nedeniyle yargı yolu bakımından görev itirazı yerinde görülmeyerek, davalı V... İnş. Ltd. Şti.'nin yüklenici olarak yaptığı çalışma sonucunda davacıya ait tesis ve kablolara zarar verdiği ispatlandığından, davanın kabulüne, 2.378,60.-TL'nin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.

Yüksek özel dairece; davalı şirketlerin temyiz itirazları reddedilmiş; davalı belediyeye ilişkin hüküm, davanın idari yargıda görülmesi gerektiği gerekçesi ile yargı yolu ( görev )noktasından bozulmuştur.

Yerel mahkemece, davaya bakma görevinin adli yargıya ait olduğu gerekçesiyle önceki kararda direnilmiş; hükmü davalı belediye başkanlığı vekili temyize getirmiştir.

İlk karar, bozma ve direnme kararlarının kapsamı itibariyle davalı yüklenici ve alt yüklenici şirketler hakkında verilen davanın kabulüne ilişkin hükme yönelik temyiz itirazları reddedilmiş olmakla bu davalılar hakkındaki hüküm kesinleşmiş olup, direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalı belediye hakkındaki davaya bakma görevinin adli yargı yerine mi, yoksa idari yargı yerine mi ait olduğu noktasındadır.

Öncelikle, konuya ilişkin yasal durum ve yargısal uygulamalar ile somut olay özelliklerinin açıklanmasında yarar vardır:

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu ( İYUK )'nun "İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı" başlıklı 2. maddesinde idari dava türleri sayılmıştır. Bu hükme göre, idari davalar; idari işlemler hakkında açılan iptal davaları, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları ve kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalardan ibarettir.

Şu hale göre, idari eylem ve işlemlerden dolayı zarar gören kişiler tarafından açılacak "tam yargı" davaları idari yargı yerinde görülür ve çözümlenir, idari eylem, kamu idare ve kurumlarının kamu görevine ilişkin, idare hukuku kural ve gereklerine göre yaptığı olumlu veya olumsuz davranış ve fiillerden ibarettir, tdari işlem ise, idari kanunlara dayanılarak yapılan muamelelerdir. İdarenin eylem ve işlemleri, onun Kamu Hukuku alanındaki kamu gücüne ( kamu otoritesini )kullanarak, idare Hukuku kural ve gerekleri uyarınca yaptığı faaliyetlerin, hukuki ve maddi hayattaki görünümleridir.

Diğer taraftan, 2577 sayılı İYUK.nun 15/1-a maddesinde adli yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine karar verileceği hükme bağlanmıştır. Böylece, kanunların açıkça adli yargıyı görevli saydığı haller idari yargının kapsamı dışında bırakılmış; bu hallerde davanın, davaya konu işlemin niteliğine bakılmaksızın adli yargıda görüleceği benimsenmiştir.

Nitekim, kamu tüzel kişilerinin, kamu hizmetlerine ilişkin olmakla beraber özel hukuk kuralları altında, özel hukuk tüzel kişisi gibi yaptığı eylem ve işlemler özel hukuk alanına girmekle, bunlar idari eylem ve işlem olarak nitelendirilemezler. Kamu idare ve kurumlarının, kamu otoritesinin ( egemenlik hakkının )bir temsilcisi olarak yaptığı faaliyetlerinde veya ondan doğan eylemlerinde hizmet unsuru söz konusu olup, idari yargının görev alanı söz konusu olduğu halde, özel hukuk tüzel kişisi olarak yürüttüğü faaliyetler sırasında meydana gelen zararlardan ötürü ilgili kamu tüzel kişisinin sorumluluğunun özel hukuk hükümleri ve ilkeleri uyarınca belirlenmesi gerekir.

Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 06.12.1999 gün ve E: 1999/38, K: 1999/40 sayılı kararında ise; "idarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yollan, su şebekesi gibi tesislerin kurulması işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu" vurgulandıktan sonra; "Kamu hizmetinin, yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin; kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediğinin; dolayısıyla, olayda hizmet kusuru ya da başka bir nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının yargısal dene-timinin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde 'idari dava türleri' arasında sayılan 'idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davası' kapsamında idari yargı yerlerince yapılacağına" işaret edilmiş ve idarenin görevinde olan kamu hizmetini yürüttüğü sıradaki eyleminden doğan zararın giderilmesine yönelik olarak açılan davanın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

Kamu idare ve kurumlarının, kamu otoritesinin ( egemenlik hakkının )bir temsilcisi olarak yaptığı faaliyetlerinde veya ondan doğan eylemlerinde hizmet unsuru söz konusudur ve kamu kurumlarının faaliyet alanı içerisine giren bu kamu hizmetlerini yerine getirirken sebebiyet verdikleri zararların tazmini için açılan davaların da -hizmet kusuruna dayanması nedeniyle- 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesi gereğince idari yargı yerinde görülüp sonuçlandırılması gerekir.

Nitekim, aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulu'nun 07.12.2005 gün ve 2005/4- 650 E. - 2005/711 K.; 04.04.2007 gün ve 2007/4-141 E. 2007/188 K. sayılı ilamlarında da vurgulanmıştır.

Hemen belirtmelidir ki, bir kamu hizmetinin yasa ile idareye görev olarak verilmiş olması, bir hakka yapılan müdahalenin önlenmesi, tazmini isteğiyle açılan davanın idari yargı yerinde görülmesi için yeterli sayılamaz. 11.02.1959 gün ve E: 1958/17, K: 1959/15 sayılı Yargıtay içtihadı Birleştirme Kararı'nın 1. bendinde de açıklandığı üzere; bir kamu kurumu tarafından verilen kararlar üzerine plan ve projesine göre bir yol yapılması dolayısıyla evinin duvarı yıkılan veya bodrumunu sel basan, su tesisinin bozukluğu yahut bakımındaki ihmal yüzünden tarlasını sular basıp, tarlası kullanılamaz hale gelen kimsenin uğradığı zararlar gibi zararlar, idari kararın ve fiilin neticesinde meydana gelen zararlardır. Zira bir kamu kurumunun görevlerinden olan bir işi yapmayı kararlaştırması idari bir karar olduğu gibi, bu kararı yerine getirmek üzere plan ve projeler yapıp, o plan ve projeler gereğince işi görmesi de kararın neticesi olan birer idari eylemdir. O halde bu fiillerden doğan zararların ödettirilmesi istekleri, 2557 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesi hükmünce bir tam yargı davasıdır ve bu davalara bakmaya idari yargı yeri görevlidir. Yapılan işlerin plan veya projelere aykırı olması halinde ise, ortada idari kararın tatbiki olan bir fiil bulunmadığından, bu iddia ile açılmış bir davada haksız eyleme ilişkin özel hukuk hükümleri uygulanacaktır. Haksız fiilden doğan zararların tazminine ilişkin davaların özel hukuk hükümlerine göre çözüm mercii ise adli yargı yeridir.

Somut olaya gelince; eldeki dava haksız eyleme dayanılarak davalı belediye başkanlığı ve hakkında hüküm kesinleşen diğer davalılar yüklenici ve alt yüklenici aleyhine adli yargı merciinde açılmıştır.

Hiç kuşku yoktur ki, kamu hizmeti vermekle yükümlü olan davalı belediye, bu hizmeti doğrudan kendisi yerine getirmiş ve bir idari kararın plan ve projelere uygun biçimde uygulanmasından bir zarar doğmuş olsaydı, üçüncü kişiler bu zarar nedeniyle açacakları davada hizmet kusuruna dayanacaklarından, bu dava tam yargı davası, bunun çözüm mercii de idari yargı olacaktı.

Somut olayda ise; davalı İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı "Sultanbeyli'de alt geçit, yol ve meydan düzenleme inşaatı yapımı" işini; bizzat ve plan-projeye uygun biçimde yerine getirmemiş, aksine özel hukuk ilişkisine girerek, haklarındaki hüküm bozma dışı kalmakla kesinleşen diğer davalı şirketlerle arasında düzenlenen eser sözleşmesine dayalı olmak üzere, bu şirketler eliyle yaptırmıştır. Davalılar belediye başkanlığı ile yüklenici ortak girişim arasında düzenlenen özel hukuk hükümlerine tabi bu eser sözleşmesinin 21 ve yüklenici ile taşeron ( alt yüklenici )arasında düzenlenen sözleşmenin 20.1 maddelerinde de; işe ilişkin talimatların işverenin görevlendireceği kişi tarafından verileceği, buna yüklenicinin ( ve taşeronun )uyacağı kararlaştırılmıştır.

Hal böyle olunca; eldeki dava, davalı İstanbul Büyükşehir Belediyesi Bakanlığı' nın hizmet kusuruna değil, adam çalıştıran sıfatıyla gözetimi altında ve talimatına uyarak çalışan yüklenici ile taşeronun eylem ve işlemlerinden 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 55. maddesi gereğince sorumlu olduğu iddiasına, dayalı tazminat istemine ilişkin bulunmakla açık biçimde adli yargı mercilerinin görev alanında kalmaktadır.

Öte yandan, davalılar arasındaki sözleşme, kamu hizmeti vermekle yükümlü olan davalı belediyenin lehine düzenlenmiş bir idari sözleşme olmayıp, açık biçimde özel hukuk hükümlerine tabi eser sözleşmesidir. Bu sözleşmenin tarafları arasında çıkacak uyuşmazlıkların çözüm yeri idari yargı olmadığına göre, bu sözleşmenin yerine getirilmesi sırasında sözleşmenin tarafı olmayan üçüncü kişilere verilen zararların giderilmesi amacıyla açılan davaların çözüm mercii de idari yargı olarak düşünülemez ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 28/04/2010 gün ve 2010/7-216 E. - 2010/231 K. sayılı ilamı ).

Sonuçta, açıklanan özellikleri karşısında eldeki davaya bakmakla idari yargı yeri değil, adli yargı yerinin görevli olduğunda duraksama bulunmamaktadır. Bu nedenle, davaya bakmakla görevli olduğunu kabulle işin esasına girmesi yerindedir.

Ne var ki, işin esasına ilişkin hükme yönelik davalı vekilinin temyiz itirazları özel dairesince incelenmemiştir.

Bu nedenle işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın özel dairesine gönderilmesi gerekir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, "adli yargının davaya bakmakla görevli olduğuna ilişkin" direnme kararı uygun olup, işin esasına yönelik diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 7. HUKUK DAİRESİ'NE GÖNDERİLMESİNE, 02.02.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 15-12-2013, 23:19   #8
Av.Fatih UYANIK

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2010/7-673

K. 2011/2

T. 2.2.2011

• ADAM ÇALIŞTIRANIN SORUMLULUĞU ( Davalı Belediyenin Alt Geçit Yol Düzenleme İşlerini Başka Şirketler Eliyle Eser Sözleşmesine Dayalı Olarak Yaptırdığı - Üçüncü Kişilere Verilen Zararların Giderilmesi Amacıyla Açılan Davaların Adli Yargıda Görüleceği )

• BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİNİN ALTGEÇİT VE BENZERİ DÜZENLEMELERİ BAŞKA ŞİRKETLER ELİYLE YAPTIRMASI ( Eser Sözleşmesine Dayalı Olarak - Üçüncü Kişilere Verilen Zarara İlişkin Davanın Adam Çalıştıranın Sorumluluğu Kapsamında Değerlendirileceği/Hizmet Kusuru Olmadığı )

• GÖREVLİ MAHKEME ( Davalı Belediyenin Alt Geçit Yol Düzenleme İşlerini Başka Şirketler Eliyle Eser Sözleşmesine Dayalı Olarak Yaptırdığı - Üçüncü Kişilere Verilen Zararların Giderilmesi Amacıyla Açılan Davaların Adam Çalıştıranın Sorumluluğu Kapsamında Adli Yargıda Görüleceği )

• ESER SÖZLEŞMESİ ( Davalı Belediyenin Alt Geçit Yol Düzenleme İşlerini Başka Şirketler Eliyle Eser Sözleşmesine Dayalı Olarak Yaptırdığı - Üçüncü Kişilere Verilen Zararların Giderilmesi Amacıyla Açılan Davaların Adam Çalıştıranın Sorumluluğu Kapsamında Değerlendirileceği/Hizmet Kusuru Olmadığı )

818/m.55

2577/m.2, 15

6098/m.66

ÖZET : Dava, haksız eyleme dayalı tazminat istemine ilişkindir. Davalı Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı "... altgeçit, yol ve meydan düzenleme inşaatı yapımı" işini; bizzat ve plan - projeye uygun biçimde yerine getirmemiş, aksine özel hukuk ilişkisine girerek, haklarındaki hüküm bozma dışı kalmakla kesinleşen diğer davalı şirketlerle arasında düzenlenen eser sözleşmesine dayalı olmak üzere, bu şirketler eliyle yaptırmıştır. Davalılar Belediye Başkanlığı ile yüklenici ortak girişim arasında düzenlenen özel hukuk hükümlerine tabi bu eser sözleşmesinin ve yüklenici ile taşeron ( alt yüklenici ) arasında düzenlenen sözleşmenin; işe ilişkin talimatların işverenin görevlendireceği kişi tarafından verileceği, buna yüklenicinin ( ve taşeronun ) uyacağı kararlaştırılmıştır.

Eldeki dava, davalı Büyükşehir Belediyesi Bakanlığının hizmet kusuruna değil, adam çalıştıran sıfatıyla gözetimi altında ve talimatına uyarak çalışan yüklenici ile taşeronun eylem ve işlemlerinden 818 Sayılı B.K.'nun 55. maddesi gereğince sorumlu olduğu iddiasına, dayalı tazminat istemine ilişkin bulunmakla açık biçimde adli yargı mercilerinin görev alanında kalmaktadır. Öte yandan, davalılar arasındaki sözleşme, kamu hizmeti vermekle yükümlü olan davalı belediyenin lehine düzenlenmiş bir idari sözleşme olmayıp, açık biçimde özel hukuk hükümlerine tabi eser sözleşmesidir. Sözleşmenin yerine getirilmesi sırasında sözleşmenin tarafı olmayan üçüncü kişilere verilen zararların giderilmesi amacıyla açılan davaların çözüm mercii de idari yargı olarak düşünülemez. Bu husus gözetilmelidir.

DAVA : Taraflar arasındaki "Tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Sultanbeyli Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 3.11.2008 gün ve 2007/432 E. 2008/732 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili ve davalılardan Belediye Başkanlığı, A... A... Grup İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. ile M... Yapı ve Ticaret Ltd. Şti vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 10.11.2009 gün ve 2009/3588 E. 2009/5102 K sayılı ilamı ile;

( ... 1- Dava, haksız fiilden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.

İddia ve savunmaya, duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere, bu yolla saptanan dava niteliğine ve özellikle iddia ve savunmanın kıymetlendirilmesi yönünden bilgilerine başvurulan ve hükme dayanak yapılan uzman bilirkişi raporunun niteliği, içeriği ve dosya kapsamında toplanıp değerlendirilen delillere, delillerin takdirine, tahlil ve tartışımına ilişkin hükümde gösterilen gerekçelere göre davacı ve davalılar M... Yapı ile A... A... Grup şirketlerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, peşin alınan harcın mahsubu ile fazla alınan 47,00 TL'nin davacı tarafa iadesine, peşin alınan 172,60 TL harcın mahsubu ile geriye kalan 144,87 TL harcın davalılar M... Yapı ve A... A ...Grup şirketlerinden alınmasına,

2-Davalı Belediye Başkanlığının temyiz itirazlarına gelince; kamu hizmeti görmekle yükümlü olan davalı belediyenin, kamu hizmeti sırasında verdiği zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi olmadığı, hizmet kusurundan dolayı açılan davaların İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanununun 2.maddesi hükmü uyarınca tam yargı davası olarak idari yargı yerinde açılması gerektiği, görev kurallarının kamu düzenine ilişkin olup, mahkemelerce istek olmasa bile "resen" kendiliğinden dikkate alınmasının zorunlu olduğu, hal böyle olunca davalı Belediye Tüzel Kişiliğine yöneltilen dava hakkında yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesi gerektiği kuşkusuzdur.

Hal böyle olunca, mahkemece az yukarda açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak, davalı belediye hakkında açılan dava yönünden yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir... ),

Gerekçesiyle karar davalı Belediye Başkanlığı lehine bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, haksız eyleme dayalı tazminat istemine ilişkindir.

Davalı İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı tarafından "Sultanbeyli'de altgeçit, yol ve meydan düzenleme inşaatı" işi, hakkında hüküm kesinleşen, diğer davalı A... A... Grup İnşaat San. Tic. A.Ş. - M... Yapı ve Ticaret Ltd. Şti ortak girişimine ihale edilmiş; taraflar arasında 16.03.2006 tarihinde imzalanan sözleşme gereğince 20.03.2006 tarihinde yer teslimi yapılmış; yüklenici ortak girişimle, hakkında hüküm kesinleşen diğer davalı V... İnşaat Turizm Eğitim Tic. Ltd. Şti arasında düzenlenen 28.03.2006 tarihli sözleşmeyle de işin tamamı alt yüklenici olarak V... İnşaat Turizm Eğitim Tic. Ltd. Şti ‘ne devredilmiştir.

Davacı Türk Telekomünikasyon A.Ş., davalılar tarafından "Sultanbeyli'de altgeçit, yol ve meydan düzenleme inşaatı" yapımı sırasında tesis ve kablolarına zarar verildiğini ileri sürerek, haksız eylemden kaynaklanan zararın tazmini için eldeki davayı açmıştır.

Yerel Mahkemece; somut olayda iş sahibi olan davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın adam çalıştıran sıfatıyla, diğer davalı V... İnş. Ltd. Şti'nin verdiği zarardan kusursuz sorumluluğu olduğu; taraflar arasında yapılan sözleşmede üçüncü kişilere verilen zararlardan yüklenicinin sorumlu olacağı kararlaştırılmış ise de, sözleşmenin nispiliği gereği bu şartın, tarafların iç ilişkisine ait olup, zarar gören üçüncü kişi davacıyı bağlamayacağı; ayrıca yapılan işin niteliği ve davalı belediyenin özel hukuk sözleşmesi ilişkisine girmesi sebebiyle yargı yolu bakımından görev itirazı yerinde görülmeyerek, davalı V... İnş. Ltd. Şti'nin yüklenici olarak yaptığı çalışma sonucunda davacıya ait tesis ve kablolara zarar verdiği ispatlandığından, davanın kabulüne, 4.634.80 TL'nin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.

Yüksek Özel Dairece; davalı şirketlerin temyiz itirazları reddedilmiş; davalı belediyeye ilişkin hüküm, davanın idari yargıda görülmesi gerektiği gerekçesi ile yargı yolu ( görev ) noktasından bozulmuştur.

Yerel mahkemece, davaya bakma görevinin adli yargıya ait olduğu gerekçesiyle önceki kararda direnilmiş; hükmü davalı Belediye Başkanlığı vekili temyize getirmiştir.

İlk karar, bozma ve direnme kararlarının kapsamı itibariyle davalı yüklenici ve alt yüklenici şirketler hakkında verilen davanın kabulüne ilişkin hükme yönelik temyiz itirazları reddedilmiş olmakla bu davalılar hakkındaki hüküm kesinleşmiş olup, direnme yoluyla H.G.K. önüne gelen uyuşmazlık; davalı belediye hakkındaki davaya bakma görevinin adli yargı yerine mi, yoksa idari yargı yerine mi ait olduğu noktasındadır.

Öncelikle, konuya ilişkin yasal durum ve yargısal uygulamalar ile somut olay özelliklerinin açıklanmasında yarar vardır:

2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu ( İYUK )'nun "İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı" başlıklı 2.maddesinde idari dava türleri sayılmıştır. Bu hükme göre, idari davalar; İdari işlemler hakkında açılan iptal davaları, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları ve kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalardan ibarettir.

Şu hale göre, idari eylem ve işlemlerden dolayı zarar gören kişiler tarafından açılacak "tam yargı" davaları idari yargı yerinde görülür ve çözümlenir. İdari eylem, kamu idare ve kurumlarının kamu görevine ilişkin, idare hukuku kural ve gereklerine göre yaptığı olumlu veya olumsuz davranış ve fiillerden ibarettir. İdari işlem ise, idari kanunlara dayanılarak yapılan muamelelerdir. İdarenin eylem ve işlemleri, onun kamu hukuku alanındaki kamu gücüne ( kamu otoritesini ) kullanarak, idare hukuku kural ve gerekleri uyarınca yaptığı faaliyetlerin, hukuki ve maddi hayattaki görünümleridir.

Diğer taraftan, 2577 Sayılı İYUK'nun 15/1-a maddesinde adli yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine karar verileceği hükme bağlanmıştır. Böylece, kanunların açıkça adli yargıyı görevli saydığı haller idari yargının kapsamı dışında bırakılmış; bu hallerde davanın, davaya konu işlemin niteliğine bakılmaksızın adli yargıda görüleceği benimsenmiştir.

Nitekim, kamu tüzel kişilerinin, kamu hizmetlerine ilişkin olmakla beraber özel hukuk kuralları altında, özel hukuk tüzel kişisi gibi yaptığı eylem ve işlemler özel hukuk alanına girmekle, bunlar idari eylem ve işlem olarak nitelendirilemezler. Kamu idare ve kurumlarının, kamu otoritesinin ( egemenlik hakkının ) bir temsilcisi olarak yaptığı faaliyetlerinde veya ondan doğan eylemlerinde hizmet unsuru söz konusu olup, idari yargının görev alanı söz konusu olduğu halde, özel hukuk tüzel kişisi olarak yürüttüğü faaliyetler sırasında meydana gelen zararlardan ötürü ilgili kamu tüzel kişisinin sorumluluğunun özel hukuk hükümleri ve ilkeleri uyarınca belirlenmesi gerekir.

Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 6.12.1999 gün ve E:1999/38 K:1999/40 Sayılı kararında ise; "idarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu" vurgulandıktan sonra; "Kamu hizmetinin, yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin; kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediğinin; dolayısıyla, olayda hizmet kusuru ya da başka bir sebeple idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının yargısal denetiminin, 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2.maddesinde "idari dava türleri" arasında sayılan "idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davası" kapsamında idari yargı yerlerince yapılacağına" işaret edilmiş ve idarenin görevinde olan kamu hizmetini yürüttüğü sıradaki eyleminden doğan zararın giderilmesine yönelik olarak açılan davanın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

Kamu idare ve kurumlarının, kamu otoritesinin ( egemenlik hakkının ) bir temsilcisi olarak yaptığı faaliyetlerinde veya ondan doğan eylemlerinde hizmet unsuru söz konusudur ve kamu kurumlarının faaliyet alanı içerisine giren bu kamu hizmetlerini yerine getirirken sebebiyet verdikleri zararların tazmini için açılan davaların da -hizmet kusuruna dayanması nedeniyle-, 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesi gereğince idari yargı yerinde görülüp sonuçlandırılması gerekir.

Nitekim, aynı ilkeler H.G.K.'nun 7.12.2005 gün ve 2005/4-650 E. 2005/711 K.; 4.4.2007 gün ve 2007/4-141 E.2007/188 K sayılı ilamlarında da vurgulanmıştır.

Hemen belirtmelidir ki, bir kamu hizmetinin yasa ile idareye görev olarak verilmiş olması, bir hakka yapılan müdahalenin önlenmesi, tazmini isteğiyle açılan davanın idari yargı yerinde görülmesi için yeterli sayılamaz. 11.02.1959 gün ve E:1958/17, K:1959/15 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının 1.bendinde de açıklandığı üzere; bir kamu kurumu tarafından verilen kararlar üzerine plan ve projesine göre bir yol yapılması dolayısıyla evinin duvarı yıkılan veya bodrumunu sel basan, su tesisinin bozukluğu yahut bakımındaki ihmal yüzünden tarlasını sular basıp, tarlası kullanılamaz hale gelen kimsenin uğradığı zararlar gibi zararlar, idari kararın ve fiilin neticesinde meydana gelen zararlardır. Zira bir kamu kurumunun görevlerinden olan bir işi yapmayı kararlaştırması idari bir karar olduğu gibi, bu kararı yerine getirmek üzere plan ve projeler yapıp, o plan ve projeler gereğince işi görmesi de kararın neticesi olan birer idari eylemdir. O halde bu fiillerden doğan zararların ödettirilmesi istekleri, 2557 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesi hükmünce bir tam yargı davasıdır ve bu davalara bakmaya idari yargı yeri görevlidir. Yapılan işlerin plan veya projelere aykırı olması halinde ise, ortada idari kararın tatbiki olan bir fiil bulunmadığından, bu iddia ile açılmış bir davada haksız eyleme ilişkin özel hukuk hükümleri uygulanacaktır. Haksız fiilden doğan zararların tazminine ilişkin davaların özel hukuk hükümlerine göre çözüm mercii ise adli yargı yeridir.

Somut olaya gelince; eldeki dava haksız eyleme dayanılarak davalı Belediye Başkanlığı ve hakkında hüküm kesinleşen diğer davalılar yüklenici ve alt yüklenici aleyhine adli yargı merciinde açılmıştır.

Hiç kuşku yoktur ki, kamu hizmeti vermekle yükümlü olan davalı belediye, bu hizmeti doğrudan kendisi yerine getirmiş ve bir idari kararın plan ve projelere uygun biçimde uygulanmasından bir zarar doğmuş olsaydı, üçüncü kişiler bu zarar sebebiyle açacakları davada hizmet kusuruna dayanacaklarından, bu dava tam yargı davası, bunun çözüm mercii de idari yargı olacaktı.

Somut olayda ise; davalı İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı "Sultanbeyli'de altgeçit, yol ve meydan düzenleme inşaatı yapımı" işini; bizzat ve plan-projeye uygun biçimde yerine getirmemiş, aksine özel hukuk ilişkisine girerek, haklarındaki hüküm bozma dışı kalmakla kesinleşen diğer davalı şirketlerle arasında düzenlenen eser sözleşmesine dayalı olmak üzere, bu şirketler eliyle yaptırmıştır. Davalılar Belediye Başkanlığı ile yüklenici ortak girişim arasında düzenlenen özel hukuk hükümlerine tabi bu eser sözleşmesinin 21 ve yüklenici ile taşeron ( alt yüklenici ) arasında düzenlenen sözleşmenin 20.1 maddelerinde de; işe ilişkin talimatların işverenin görevlendireceği kişi tarafından verileceği, buna yüklenicinin ( ve taşeronun ) uyacağı kararlaştırılmıştır.

Hal böyle olunca; eldeki dava, davalı İstanbul Büyükşehir Belediyesi Bakanlığının hizmet kusuruna değil, adam çalıştıran sıfatıyla gözetimi altında ve talimatına uyarak çalışan yüklenici ile taşeronun eylem ve işlemlerinden 818 Sayılı B.K.'nun 55. maddesi gereğince sorumlu olduğu iddiasına, dayalı tazminat istemine ilişkin bulunmakla açık biçimde adli yargı mercilerinin görev alanında kalmaktadır.

Öte yandan, davalılar arasındaki sözleşme, kamu hizmeti vermekle yükümlü olan davalı belediyenin lehine düzenlenmiş bir idari sözleşme olmayıp, açık biçimde özel hukuk hükümlerine tabi eser sözleşmesidir. Bu sözleşmenin tarafları arasında çıkacak uyuşmazlıkların çözüm yeri idari yargı olmadığına göre, bu sözleşmenin yerine getirilmesi sırasında sözleşmenin tarafı olmayan üçüncü kişilere verilen zararların giderilmesi amacıyla açılan davaların çözüm mercii de idari yargı olarak düşünülemez ( Yargıtay H.G.K.'nun 28.4.2010 gün ve 2010/7-216 E. 2010/231 K. sayılı ilamı ).

Sonuçta, açıklanan özellikleri karşısında eldeki davaya bakmakla idari yargı yeri değil, adli yargı yerinin görevli olduğunda duraksama bulunmamaktadır. Bu nedenle, davaya bakmakla görevli olduğunu kabulle işin esasına girmesi yerindedir.

Ne var ki, işin esasına ilişkin hükme yönelik davalı vekilinin temyiz itirazları Özel Dairesince incelenmemiştir.

Bu sebeple işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Dairesine gönderilmesi gerekir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, "adli yargının davaya bakmakla görevli olduğuna ilişkin" direnme kararı uygun olup, işin esasına yönelik diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 7. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 02.02.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
kiracının iş yerine zarar vermesi halinde mala zarar verme suçu oluşur mu? avukat 77 Meslektaşların Soruları 2 23-05-2007 16:31
menfi zarar-müsbet zarar Av.Nazmiye Çimen Meslektaşların Soruları 4 19-04-2007 18:13
Ev Sahİbİnİn Kendİ Malİna VerdİĞİ Zarar İhkaki Hakka Gİrer Mİ? BİHTER ELÇİN Meslektaşların Soruları 6 06-04-2007 08:28
Munzam Zarar Av.Mehmet Yılmaz Meslektaşların Soruları 6 15-03-2007 16:38
Kar ve zarar ortaklığı hk. Av.R.ERKUŞ Meslektaşların Soruları 1 07-08-2006 15:33


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06032896 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.