Sehven hazine adına tescil

Yardımınıza ihtiyaç duyduğum konu şöyle;
Müvekkile babasından kalan arazinin bir kısmı kadastro çalışmaları sırasında 1999 yılında mera ve hazine arazisi olarak tespit edilmiş, müvekkil şehir dışında olması nedeniyle itiraz sürelerini kaçırmış. Daha sonra 2002 yılında Kadastro müdürlüğü'ne başvurarak aplikasyon krokisi çıkarttırmış ancak dava için yaptığı hazırlıklara rağmen dava açamamış. Söz konusu arazi müvekkile ait ve nizasız fasılasız 20 yılı aşkın süredir onlarınmış. Son dönemde pek fazla tapu davası açmadığım için güncel gelişmelerden haberdar değilim. Müvekkilin tek şansı hazineye bedelini ödeyerek arazisini geri almak mı? Yoksa başka bir çare var mı? Bu hususta yardımlarınız için şimdiden teşekkürler...

Sayın Ayşen;

Tapu kütüğü kayıtlarının yanlışlığı kanıtlansa bile, üçüncü kişilerin bunlara dayanarak kazandıkları ayni haklar korunduğu gibi TMK’nın 1023. maddesi, hak sahiplerinin tapu kütüğünün kanun ve nizamnameye aykırı tutulmasından doğabilecek zararlarından devleti sorumlu tutmuş, TMK 1007. madde ile de tapu sicilinin mevzuata uygun tutulması devletin garantisi altına alınmıştır.

Saygılarımla;

1.) Kadastro K.nun 12/3 maddesine göre ,kadastro tespitinden itibaren 10 yıl geçmekle ,kadastrodan önceki nedenlere dayalı olarak tespit durumuna itiraz edilemez ve dava açılamaz. Olayda 10 yıllık hak düşürücü süre geçmiş olmakla ,kadastro yanlış da yapılsa ,önceki nedenlere dayanma imkanı kalmamıştır.

2.) Zilyetlik kadastrodan sonra devam etse dahi öncelikle kadastrodan sonra geçmesi gereken 20 yıllık kazandırıcı süre dolmadığı gibi ,meraların zilyetlikle kazanılması imkanı bulunmamaktadır. Bir kısım yer hazine adına tescil edilmiş ise,hazinenin tapulu yeri de zilyetlikle kazanılmaz. Sonuç olarak kadastrodan sonraki zilyetlik pek işe yaramaz.

3.) TMK.1007 maddeye göre devletin sorumluluğun gerçekleşebilmesi için davacının tapu sicilinde lehine sicil oluşturulan maliye hazinesine karşın üstün bir ayni hakkının bulunması ve bu hakkın ispat edilmiş yada ispat edilme imkanının bulunması gerekir. Oysa hukuki durum itibariyle yukarıda da belirttiğimiz gibi davacının muhtemel üstün hakkı mevcut olmadığı gibi hak düşürücü süre nedeniyle ispata edilebilecek durumda değildir.

4.) Mera gibi kamu mallarının kişilere satılması ,özel mülkiyete konu olması kural olarak mümkün değildir. Fakat meralık niteliğini kaybeden yerlerin bu niteliği kaldırılarak satılması ,kiralanması gibi imkanlar vardır. Hazine kendi tapulu malını da satabilir. Soru sahibinin belirttiği gibi şartları varsa satın almak için Milli Emlaka başvuruda bulunmasında yarar olabilir. Diye düşünüyorum.