Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Trafik kazası tazminat

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 26-02-2016, 07:38   #1
tegese

 
Varsayılan Trafik kazası tazminat

Sayın meslektaşlarım

Müvekkilin eşi 2008 yılında Sakarya da geçirdiği trafik kazasında vefat etmiştir.

Hasar şirketi tarafından sigortadan, müvekkil ve ortak çocuk için tazminat tahsil edilmiş ancak bu tutarın eksik olduğunu düşünmekteyim.

Ayrıca sürücü ve işleten den de manevi tazminat talebinde bulunmayı düşünüyorum.

Müvekkilin, sürücünün ikametgahı ve kazanım meydana geldiği yer aynı.

1- seçimlik hakkımızı kullanarak hem bakiye maddi hem manevi tazminat davasını davalı taraflardan birisi olan sigorta şirketinin bölge müdürlüğünün bulunduğu Antalya da açabilir miyiz? ( seçimlik haklardan bölge müdürlüğü kazanın meydana geldiği yere en yakın konumdaki bölge müdür? Yani olayımızdaki örnekte Sakarya ya en yakın bölge müdürlüğü İstanbul da mı açılmalıdır?)

2- Ayrıca taraflardan birisinin sigorta şirketi olması sebebiyle görevli mahkeme Asliye Ticaret mahkemesi midir?
Davanın hem maddi hem manevi tazminat olması tarafların tüzel veya özel kişi olması nedeniyle görevli mahkeme değişir mi?

Şimdiden teşekürler
Old 26-02-2016, 11:37   #2
Av Fatih DERE

 
Varsayılan

Zorunlu mali trafik sigortası uyarınca eksik kalan ödeme için sigorta şirketine dava açacaksanız davalı şirketin yerleşim yeri asliye ticaret mah. de açmaniz gerekmektedir
Old 26-02-2016, 16:29   #3
lawyer beyaz

 
Varsayılan

HMK 16 da haksız fiilden doğan davalarda yetki
Asliye Ticaret Mah. görevli, manevi kısmını daha sonra tefrik ettiriyorlar.
Zamanaşımına dikkat ediniz
Old 26-02-2016, 16:30   #4
öznurcınar

 
Varsayılan

Görevli mahkeme konusunda Yargıtay kararı sunacağım size :
T.C. YARGITAY

17.Hukuk Dairesi
Esas: 2013/702
Karar: 2013/1676
Karar Tarihi: 15.02.2013


TAZMİNAT DAVASI - TRAFİK KAZASI NEDENİYLE MARUZ KALINAN İŞ GÜCÜ KAYBINDAN KAYNAKLANAN TAZMİNAT - SİGORTA ŞİRKETİNDEN TAHSİLİ - GÖREVSİZLİK KARARI VERİLMESİ - DAVANIN TÜRK TİCARET KANUNUN İLGİLİ MADDELERİNDE SAYILAN HUSUSLARDAN OLDUĞU

ÖZET: Talep, trafik kazası nedeniyle maruz kalınan iş gücü kaybından kaynaklanan tazminatın sigorta şirketinden tahsili istemine ilişkindir. Bir hukuki işlemin veya fiilin TTK'nın kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukuki işlemin veya fiilin olması gerekir. Somut olayda, talebin trafik kazası nedeniyle maruz kalınan iş gücü kaybından kaynaklanan tazminatın sigorta şirketinden tahsili istemine ilişkin olduğu, davanın, Türk Ticaret Kanunun ilgili maddelerinde sayılan hususlardan olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın Ticaret Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir.

(6102 S. K. m. 3, 4, 5, 1483)

Dava ve Karar: Taraflar arasındaki tazminat istemine ilişkin talep hakkında Antalya 7. Asliye Hukuk ve Antalya 6. Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:

Talep, trafik kazası nedeniyle maruz kalınan iş gücü kaybından kaynaklanan tazminatın sigorta şirketinden tahsili istemine ilişkindir.

Antalya 7. Asliye Hukuk Mahkemesi, TTK.'da düzenlenen sigorta hukukuna ilişkin talep hakkında Ticaret Mahkemelerinde bakılacağına dair hüküm bulunduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir.

Antalya 6. Asliye Ticaret Mahkemesi ise, Zorunlu Mali mesuliyet sigortasının TTK.da değil 2918 sayılı yasada düzenlenen mecburi sigorta olduğu, taraflardan her ikisinin tacir olmadığı gibi davanın TTK da düzenlenen hususlardan da olmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir.

Türk Ticaret Kanunun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk <davalarının> ticari dava sayıldığı, aynı kanunun 5.maddesinin 2.fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa Asliye Hukuk Mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4.maddesi hükmünce ticari sayılan <davalara>, ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.

Türk Ticaret Kanunun 3. maddesinde, <Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.> düzenlenmiştir.

Türk Ticaret Kanunun 1483 ve devamı maddelerinde <zorunlu sorumluluk sigortalar> düzenlenmiştir.

Bir hukuki işlemin veya fiilin TTK'nın kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukuki işlemin veya fiilin olması gerekir.

Somut olayda, talebin trafik kazası nedeniyle maruz kalınan iş gücü kaybından kaynaklanan tazminatın sigorta şirketinden tahsili istemine ilişkin olduğu, davanın, Türk Ticaret Kanunun 1483 vd. maddelerinde sayılan hususlardan olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın Ticaret Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nın 21. ve 22. maddeleri gereğince Antalya 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 15.02.2013 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 27-02-2016, 02:17   #5
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

1. Görevli mahkeme ; Aşağıdaki 1 numaralı karara göre, gerek sıgorta şirketi ve gerekse sigorta şirketi ile birlikte gerçek kişiler aleyhine ,trafik kazası nedeniyle zarar gören tarafından açılacak tazminat davaları özel mahkeme olan Asliye Ticaret Mahkemesinde görülür.

2.Yetkili mahkeme; HMK.hükümleri ve aşağıdaki 2 numaralı kararda yazılı olduğu gibi,

a.) Genel kurala göre yetkili mahkeme davalının yerleşim yeri mahkemesidir. (HMK.6)

b.) Davalı birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yerinde dava açılabilir. Dava sebebine göre kanunda davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse davaya o yer mahkemesinde bakılır.(HMK.7/1)

c.) Dava haksız fiilden doğduğundan, haksız fiilin işlendiği, veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu, yada zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.(HMK.16)

d.) Diğer taraftan 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 110. maddesi ile ZMSS Genel Şartlarının C.7.maddesinde ise "Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentanın bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir." İçtihata göre ; sigorta şirketinin bölge müdürlüğünün bulunduğu yer de davaya bakmaya yetkilidir.

e) Bir davada, birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa, o zaman şeçme hakkı davalılara geçer.

f.) Somut olayda kanunun tayin ettiği ortak yetkili mahkeme söz konusu değildir.

3.)Hal böyle olunca;

a.Görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi olup, davanın hem maddi hem manevi tazminat olması tarafların tüzel veya özel kişi olması nedeniyle görevli mahkeme değişmez.

b.Davanın davacının ve davalı sürücünün yerleşim yeri ve olay yeri olması nedeniyle Sakarya'da, davalı sigorta şirketinin İstanbul'daki genel merkezinin bulunduğu yerde,veya diğer davalı işletenin yerleşim yerinde , ya da şirketin herhangi bir şubesinin veya bölge müdürlüğünün bulunduğu yerde,bu arada soruda geçtiği gibi bölge müdürlüğünün bulunması şartı ile Antalya'da, yada sigorta poliçesini düzenleyen acentanın bulunduğu yerde seçimlik hak kullanılarak açılabileceğini, olay yerine en yakın bölge müdürlüğü bir şartın bulunmadığını ancak HMK 7/2'deki "davanın davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek açıldığı amacı ile açıldığı savunmasına hak verdirecek davranıştan kaçınılması gerektiğini düşünüyorum.


T.C.
YARGITAY
20. HUKUK DAİRESİ
E. 2015/8644
K. 2015/10837
T. 9.11.2015

DAVA : Taraflar arasındaki tazminat istemine ilişkin davada Eskişehir 4. Asliye Hukuk ve 1. Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Dava, trafik kazası nedeniyle zarar görenin, zarar veren sürücü, işleten ve sigorta şirketinden tazminat istemine ilişkindir.
Asliye Hukuk Mahkemesi, “Davalılar arasında kazaya sebebiyet veren aracın sigortacısı olan sigorta şirketininde bulunduğu, bu nedenle asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu” gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir.
Asliye Ticaret Mahkemesi ise, “Davanın haksız fiilden kaynaklandığı ve taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığı” gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1483/1. maddesinde, sigortacıların diğer kanunlardaki hükümler saklı kalmak üzere faaliyet gösterdikleri dalların kapsamında bulunan zorunlu sigortaları yapmaktan kaçınamayacakları belirtilmiş; aynı Kanunun 4/1-a maddesinde, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, TTK'da öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayılacağı düzenlenmiştir. TTK'nın 5. maddesi ise aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemelerinin, tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda davacı tarafından, haksız fiil teşkil eden trafik kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkin olarak, araç sürücüsü ve işleteni olan davalılar ile mali mesuliyet sigortacısı olan sigorta şirketine karşı birlikte dava açılmıştır. Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında görevli mahkeme genel hukuk mahkemesi olan asliye hukuk mahkemesi ise de; dava, gerçek kişiler ile birlikte, araç sürücüsünün ihtiyari mali mesuliyet sigortası yaptırdığı sigorta şirketine karşı da açılmıştır. Davalı sigorta şirketi, sigorta poliçesi nedeniyle sorumlu tutulmuş olup, sorumluluk sigortaları, TTK'nın 1473 vd maddelerinde düzenlenmiştir. TTK'nın 4/1-a ve 5. maddesi hükümleri karşısında, mutlak ticari nitelikteki bu davada asliye ticaret mahkemesi görevli bulunmaktadır.
Aynı davada, bir kısım davalılar hakkında genel mahkemenin, diğer davalılar hakkında ise uzman olan özel mahkemenin görevli bulunması halinde, uyuşmazlık aynı olaydan kaynaklanıyor ve zarar tek ise ya da, taleplerden birisi yönünden verilecek karar diğerini doğrudan ilgilendirecek nitelikte bulunuyorsa; sözkonusu özel mahkeme ile genel mahkeme arasında “yargılama usûlüne” ilişkin esaslı farklılıklar bulunmaması kaydıyla, bütün taraflar ve talepler yönünden uzman olan özel yetkili mahkemece yargılama yaparak uyuşmazlığın çözülmesi gerekir. Bu husus, hukukun öngörülebilir olmasının, usul ekonomisinin ve davaların makul süre içinde bitirilmesi yükümlülüğünün de gereğidir.
O halde, gerek davalı gerçek kişiler ve gerekse de davalı sigorta şirketinin sorumluluğu aynı maddi olaydan kaynaklanmış ve zarar tek olmakla, davaların birlikte görülmesi zorunludur. Bütün talepler yönünden ihtilafın özel mahkeme olan asliye ticaret mahkemesince çözüme kavuşturulması gerekmektedir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Eskişehir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 09/11/2015 gününde oy birliğiyle karar verildi.

T.C.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
Esas No:2013/2099
Karar No:2014/572


Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nce “dava dilekçesinin yetkisizlik nedeni ile reddine” dair verilen 04.07.2012 gün ve 2012/108 E. 2012/262 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 15.01.2013 gün ve 2012/13528 E. 2013/163 K. sayılı ilamıyla;
(....Davacı vekili; müvekkilinin oğlunun yönetimindeki traktör ile seyir halinde iken davalının sigortalısı olan aracın çarpması sonucu öldüğünü belirterek, fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydıyla; 10.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, yasal süre içersinde işbölümü ve yetki itirazında bulunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, işbölümü itirazı reddedilerek, davalı şirketin merkezinin Kadıköy olduğu, bölge müdürlüğünün şubeden daha geniş yetkisi bulunduğuna dair değerlendirme yapılamayacağı, seçim hakkının davalı tarafa geçtiği gerekçesiyle yetki itirazının kabulü ile, dava dilekçesinin yetki yönünden reddine ve dosyanın Kadıköy Asliye Ticaret Mahkemesi'ne gönderilmesine) karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK.'nin genel yetkiyi düzenleyen 6. maddesinin 1.fıkrasına göre; "Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir." Yine aynı Yasa'nın 16.maddesinde ise, "Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir." hükmü yer almaktadır.
Diğer taraftan 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 110. maddesi ile ZMSS Genel Şartlarının C.7.maddesinde ise "Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentanın bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir." ifadesine yer verilmiştir.
Bir davada, birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa, o zaman şeçme hakkı davalılara geçer.
Somut olayda, kaza Tavşanlı'da meydana gelmiş, dava, davalı sigorta şirketinin İç Anadolu Bölge Müdürlüğü'nün bulunduğu Ankara'da açılmıştır.
Davacı vekilinin davayı, sigortacının bir acenteden daha yetkili organı olan İç Anadolu Bölge Müdürlüğü'nün bulunduğu Ankara'da açtığı gözetilerek yetki itirazının reddi ile işin esasına girilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir....)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava; trafik kazası nedeni ile tazminat istemine ilişkindir
Mahkemece, yetki itirazının kabulü ile dava dilekçesinin yetki yönünden reddine ve dosyanın Kadıköy Asliye Ticaret Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmiş; hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine yukarıda başlık bölümünde belirtilen gerekçe ile mahkeme kararı bozulmuştur.
Mahkeme ilk kararındaki gerekçeleri tekrar ederek önceki kararında direnmiştir. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık; trafik kazası sonucu yaralanma nedenine dayalı olarak sigorta şirketi aleyhine açılan tazminat davasında, sigorta şirketinin bölge müdürlüğünün bulunduğu yerin yetkili olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun görevli ve yetkili mahkemeyi düzenleyen 110. maddesinde motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davaların, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabileceği düzenlenmiştir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası(Trafik Sigortası) Genel Şartlarının C.7 maddesinde de yetkili mahkemeler belirlenmiş Kanun’daki yetki kuralı aynen tekrar edilmiştir.
Gerek Kanun, gerekse Genel Şartlar dikkate alındığında yetkili mahkemeler arasında Bölge Müdürlüğü’nün bulunduğu yer yetkili mahkemeler arasında sayılmamıştır.
Başbakanlık (Hazine Müsteşarlığı)'tan 24.08.2007 gün ve 26623 sayılı Resmi Gazete’de yayınlan Sigorta Şirketleri ve Reasürans Şirketlerinin Kuruluş ve Çalışma Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 10. maddesinde, şirketlerin bölge müdürlükleri ve şube açmak suretiyle yurt içinde teşkilatlanmasının, yurt dışında şube veya temsilcilik açması ilgili diğer mevzuat hükümleri saklı kalmak kaydıyla serbest olduğu, ancak bu şekilde faaliyete başlanmasını ve faaliyetin sona erdirilmesini müteakip bir ay içinde şirketçe Müsteşarlığa bildirimde bulunulması gerektiği düzenlenmiştir.
Mevcut bu düzenleme dikkate alındığında Sigorta Şirketleri ve Reasürans Şirketlerinin Kuruluş ve Çalışma Esaslarına İlişkin Yönetmelik uyarınca bölge müdürlüğü yapılanmasına izin verilmiş, genel müdürlük ile şube ve acenteler arasında bölge müdürlüğü adında bir yapılanmanın kurulabileceği kabul edilmiştir.
Somut olayda; 25.07.2010 tarihinde meydana gelen trafik kazasında olay yeri Kütahya-Tavşanlı’dır. Zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçesi;.... plakalı araç sahibi H. K.ile AVİVA Sigorta AŞ, 2857 Ş. A. adlı acente arasında düzenlenmiştir. Sigorta poliçesini düzenleyen acentenin adresi bulunmamakta olup, dosya içindeki poliçede yetki ile ilgili madde de bulunmamaktadır. Davacının yerleşim yeri Kütahya-Tavşanlı olup davalı şirketin genel merkez adresi Küçükçamlıca-İstanbul’dur. Davacı vekili davayı bölge müdürlüğünün bulunduğu yer olan Ankara’da açmıştır. Mahkeme genel merkezi bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğu gerekçesi ile yetkisizlik kararı vermiştir.
Mevcut bu durum karşısında; merkez veya şubenin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerini yetkili kabul eden Kanun’un, acente ve şubeyi denetleyen, üst mercisi olan, genel merkezin emir ve talimatı doğrultusunda çalışan ve yetkisi şubeye göre daha fazla olan bölge müdürlüğünün bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğunu kabul etmek gerekir. Ayrıca davalı sigorta şirketi tarafından yetki itirazının ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanılması olarak da kabulü mümkündür.
Bu nedenle bölge müdürlüğünün bulunduğu yer mahkemesinin de yetkili olduğunun kabul edilmesi gereklidir.

Görüşmeler sırasında bir kısım üyelerce 2918 s. KTK 110/2 maddesinde bölge müdürlüğünün yetkili olduğu yönünde bir düzenlenme bulunmadığı, yorum yolu ile bu sonuca ulaşılamayacağı, bu bakımdan yerel mahkeme kararının onanması gerektiği ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde görülmemiştir.
Mevcut bu durum dikkate alındığında direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı kanunun 440 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 30.04.2014 gününde oyçokluğu ile karar verildi..

KARŞI OY YAZISI


Uyuşmazlık, motorlu aracın işletilmesinden doğan zarar nedeniyle ZMSS aleyhine açılan davada sigorta şirketinin Bölge Müdürlüğünün yerleşim yeri Mahkemesinin yetkili olup olmadığı hususuna ilişkindir.
Uyuşmazlığın yasal dayanağı 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasasının 110/2 maddesi olup, yetkili mahkeme, açılacak davalarda sigortacının merkez veya şubesi veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu veya kazanın vuku bulduğu yer mahkemesi olarak tadad edilmiştir.
Davanın açıldığı Ankara Mahkemesi, 2918 sayılı yasanın 110/2 maddesinde sayılan yer mahkemelerinden biri değildir.
Sayın çoğunlukça, davalı sigorta şirketinin Ankarada Bölge Müdürlüğünün bulunduğu, 2918 sayılı yasanın 110/2 maddesinde yetkisi kabul edilen şubeye göre daha fazla yetkiyi haiz olduğu gerekçesiyle uyuşmazlıkta Ankara Mahkemesinin yetkili olduğu kabul edilmiş ise de; bu kabul T.C. Anayasasının 6. maddesinde düzenlenen “ Hiçbir kimse ve organın kaynağını Anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanamayacağı”, Anayasanın 37. maddesinde düzenlenen “Hiç kimsenin kanunen tabii olduğu mahkemeden başka bir mercii önüne çıkarılamayacağı”, ve Anayasanın 142. maddesinde düzenlenen “Mahkemelerin kuruluş, görev ve yetkilerinin kanunla düzenlenebileceği” ne ilişkin temel kurallara aykırıdır.
Sigorta şirketinin Bölge Müdürlüğünün yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olduğuna ilişkin gerek 2918 sayılı yasada, gerek mülga 1086 sayılı HUMK ve gerekse mer’i 6100 sayılı HMK ‘da bir hüküm olmadığı gibi bu konuda hiçbir yasal düzenlemede bulunmamaktadır.
Sayın çoğunluğun, yorum yolu ile Bölge Müdürlüğünün yerleşim yeri mahkemesini yetkili kabulü, tüzük veya yönetmelik hükmü ile yetki kuralı konulamayacağı gibi, davalının kıyas yolu ile kanunen yetkili mahkemeden başka bir mahkeme önünde kendisinin savunmaya zorlanamayacağı ilkeleri ile de bağdaşmamaktadır.
Nitekim YİBK 1977/4-4 sayı ve YİBHGK 21.02.2014 gün 2013/1 esas 2014/1 karar sayılı kararları ile de Anayasal düzenlemelere paralel olarak mahkemelerin görev ve yetkilerinin kıyas ve yorum yolu ile genişletilmesinin mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır.
Diğer taraftan 2918 sayılı yasanın 110/2 maddesinde şirket merkezi – şube – acentenin yerleşim yerinin yetkili kılınmasının nedeni, şirket merkezi – şube – acentenin işlem ve eylemlerine hukuki değer izafe edilmesi, hukuki statülerinin bulunmasından ileri gelmektedir.
5684 Sayılı Sigortacılık Kanununda, sigorta şirketlerinin kuruluş, teşkilat, yönetim, çalışma esas ve usulleri ile faaliyetlerinin sona ermesi ve denetlenmesine ilişkin hususlar düzenlenmesine, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda da Anonim şirket, kooperatif, acente ve şubelerle ilgili hükümler bulunmasına rağmen Bölge Müdürlüğü ile ilgili bir düzenleme hiçbir yasa da yer almamaktadır.
Sigorta Şirketleri ve Reasürans Şirketlerinin Kuruluş ve Çalışma Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin “Bölge Müdürlükleri, Şubeler ve Temsilcilikler” başlıklı 10. maddesindeki “Şirketlerin, Bölge Müdürlükleri ve Şube Açmak suretiyle yurt içinde teşkilatlanması, yurt dışında şube veya temsilcilik açması ile ilgili diğer mevzuat hükümlerinin saklı kalması kaydıyla serbest olduğuna” ilişkin hükmü, 2918 sayılı yasanın 110/2. maddesinin yorum yolu ile genişletilerek Bölge Müdürlüğünün yerleşim yerinin de uyuşmazlıkta yetkili olduğunu kabul etmek için yasal bir dayanak teşkil etmemektedir.
Öte yandan, davalı sigorta şirketi özel hukuk tüzel kişisi olmasına rağmen, gerek sözleşmelerinde gerekse sonraki genel kurulkararlarında Bölge Müdürlüklerinin şirketi temsil ve ilzam, yetkisi tanınmamıştır. Bu hali ile Genel Müdürlüğü 3.kişilere karşı temsil ve ilzam yetkisi bulunmayan, başlı başına merkezden ayrı tüzel kişiliği olmayan Bölge Müdürlüğünün 3.kişilerle ilişkilerden kaynaklanan uyuşmazlıklarda yetki kurallarının uygulanmasında göz önünde tutulması mümkün değildir. Hak ve fiil ile husumet ehliyeti olmayan ve bu niteliği ile de organ sıfatı taşımayan Bölge Müdürlüğünün bulunduğu yer; gerek 2918 sayılı K.T.K 110 ve gerekse 6100 sayılı HMK’nun yetki kurallarında belirtilen yerlerden olmadığından mahkemenin yetkisinin değerlendirilmesinde dikkate alınamaz.
Ayrıca, bölge müdürlükleri yukarıda belirtilen nitelikleri taşımaması yanında bu nitelikleri taşısa bile, ayrıca 3.kişiler açısından bağlayıcı olabilmesi için tescil ve ilan edilmesi şart olduğu halde tescil ve ilan edilmemiş olmadıkca da yetki belirlenmesinde dikkate alınamayacaktır. Aksinin düşünülmesi halinde sadece bir tane bölge müdürlüğü olan bir sigorta şirketi aleyhine bölge müdürlüğünün bulunduğu yer yetkisine dayanılarak açılacak davalar aynı yerde toplanacaktır.
Açıklanan nedenlerle;
2918 sayılı yasanın 110/2. maddesinde öngörülen “şirket merkezi veya şube veya sigorta sözleşmesinin yapan acentenin bulunduğu yer mahkemesi veya kazanın vuku bulduğu yer mahkemesi dışında yorum yolu ile Bölge Müdürlüğünün bulunduğu yer mahkemesinin de yetkisinin kabulü, T.C. Anayasasının 6, 37 ve 142. maddelerindeki temel hükümler ile YİBK 1977/4-4 ve YİBHGK 21.02.2014 gün 2013/1 esas 2014/1 karar sayılı kararlarına aykırı olduğundan sayın çoğunluk görüşüne karşıyız.
Old 27-02-2016, 08:40   #6
tegese

 
Varsayılan

Cevabınız için çok teşekkür ediyorum.

"davanın davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek açıldığı amacı ile açıldığı savunmasına hak verdirecek davranıştan kaçınılması gerektiğini düşünüyorum"

Aslında cevabını aradığım soru tam buydu.
Davalı sürücü ve davacı Sakarya da ikamet ediyorlar ancak benim için Antalya da davayı açmak daha kolay.

Bu durumda davalılardan birisi olan sigorta şirketinin bölge müdürlüğü Antalya da olduğu için davayı burada ikame etmem sizce görev yönünden itiraza neden olur mu?

Ya da daha açık olarak sorsam " siz davayı Antalya da mı açardınız?"

Saygılarımla

Alıntı:
Yazan Yücel Kocabaş
1. Görevli mahkeme ; Aşağıdaki 1 numaralı karara göre, gerek sıgorta şirketi ve gerekse sigorta şirketi ile birlikte gerçek kişiler aleyhine ,trafik kazası nedeniyle zarar gören tarafından açılacak tazminat davaları özel mahkeme olan Asliye Ticaret Mahkemesinde görülür.

2.Yetkili mahkeme; HMK.hükümleri ve aşağıdaki 2 numaralı kararda yazılı olduğu gibi,

a.) Genel kurala göre yetkili mahkeme davalının yerleşim yeri mahkemesidir. (HMK.6)

b.) Davalı birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yerinde dava açılabilir. Dava sebebine göre kanunda davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse davaya o yer mahkemesinde bakılır.(HMK.7/1)

c.) Dava haksız fiilden doğduğundan, haksız fiilin işlendiği, veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu, yada zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.(HMK.16)

d.) Diğer taraftan 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 110. maddesi ile ZMSS Genel Şartlarının C.7.maddesinde ise "Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentanın bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir." İçtihata göre ; sigorta şirketinin bölge müdürlüğünün bulunduğu yer de davaya bakmaya yetkilidir.

e) Bir davada, birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa, o zaman şeçme hakkı davalılara geçer.

f.) Somut olayda kanunun tayin ettiği ortak yetkili mahkeme söz konusu değildir.

3.)Hal böyle olunca;

a.Görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi olup, davanın hem maddi hem manevi tazminat olması tarafların tüzel veya özel kişi olması nedeniyle görevli mahkeme değişmez.

b.Davanın davacının ve davalı sürücünün yerleşim yeri ve olay yeri olması nedeniyle Sakarya'da, davalı sigorta şirketinin İstanbul'daki genel merkezinin bulunduğu yerde,veya diğer davalı işletenin yerleşim yerinde , ya da şirketin herhangi bir şubesinin veya bölge müdürlüğünün bulunduğu yerde,bu arada soruda geçtiği gibi bölge müdürlüğünün bulunması şartı ile Antalya'da, yada sigorta poliçesini düzenleyen acentanın bulunduğu yerde seçimlik hak kullanılarak açılabileceğini, olay yerine en yakın bölge müdürlüğü bir şartın bulunmadığını ancak HMK 7/2'deki "davanın davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek açıldığı amacı ile açıldığı savunmasına hak verdirecek davranıştan kaçınılması gerektiğini düşünüyorum.


T.C.
YARGITAY
20. HUKUK DAİRESİ
E. 2015/8644
K. 2015/10837
T. 9.11.2015

DAVA : Taraflar arasındaki tazminat istemine ilişkin davada Eskişehir 4. Asliye Hukuk ve 1. Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Dava, trafik kazası nedeniyle zarar görenin, zarar veren sürücü, işleten ve sigorta şirketinden tazminat istemine ilişkindir.
Asliye Hukuk Mahkemesi, “Davalılar arasında kazaya sebebiyet veren aracın sigortacısı olan sigorta şirketininde bulunduğu, bu nedenle asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu” gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir.
Asliye Ticaret Mahkemesi ise, “Davanın haksız fiilden kaynaklandığı ve taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığı” gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1483/1. maddesinde, sigortacıların diğer kanunlardaki hükümler saklı kalmak üzere faaliyet gösterdikleri dalların kapsamında bulunan zorunlu sigortaları yapmaktan kaçınamayacakları belirtilmiş; aynı Kanunun 4/1-a maddesinde, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, TTK'da öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayılacağı düzenlenmiştir. TTK'nın 5. maddesi ise aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemelerinin, tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda davacı tarafından, haksız fiil teşkil eden trafik kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkin olarak, araç sürücüsü ve işleteni olan davalılar ile mali mesuliyet sigortacısı olan sigorta şirketine karşı birlikte dava açılmıştır. Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında görevli mahkeme genel hukuk mahkemesi olan asliye hukuk mahkemesi ise de; dava, gerçek kişiler ile birlikte, araç sürücüsünün ihtiyari mali mesuliyet sigortası yaptırdığı sigorta şirketine karşı da açılmıştır. Davalı sigorta şirketi, sigorta poliçesi nedeniyle sorumlu tutulmuş olup, sorumluluk sigortaları, TTK'nın 1473 vd maddelerinde düzenlenmiştir. TTK'nın 4/1-a ve 5. maddesi hükümleri karşısında, mutlak ticari nitelikteki bu davada asliye ticaret mahkemesi görevli bulunmaktadır.
Aynı davada, bir kısım davalılar hakkında genel mahkemenin, diğer davalılar hakkında ise uzman olan özel mahkemenin görevli bulunması halinde, uyuşmazlık aynı olaydan kaynaklanıyor ve zarar tek ise ya da, taleplerden birisi yönünden verilecek karar diğerini doğrudan ilgilendirecek nitelikte bulunuyorsa; sözkonusu özel mahkeme ile genel mahkeme arasında “yargılama usûlüne” ilişkin esaslı farklılıklar bulunmaması kaydıyla, bütün taraflar ve talepler yönünden uzman olan özel yetkili mahkemece yargılama yaparak uyuşmazlığın çözülmesi gerekir. Bu husus, hukukun öngörülebilir olmasının, usul ekonomisinin ve davaların makul süre içinde bitirilmesi yükümlülüğünün de gereğidir.
O halde, gerek davalı gerçek kişiler ve gerekse de davalı sigorta şirketinin sorumluluğu aynı maddi olaydan kaynaklanmış ve zarar tek olmakla, davaların birlikte görülmesi zorunludur. Bütün talepler yönünden ihtilafın özel mahkeme olan asliye ticaret mahkemesince çözüme kavuşturulması gerekmektedir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Eskişehir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 09/11/2015 gününde oy birliğiyle karar verildi.

T.C.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
Esas No:2013/2099
Karar No:2014/572


Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nce “dava dilekçesinin yetkisizlik nedeni ile reddine” dair verilen 04.07.2012 gün ve 2012/108 E. 2012/262 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 15.01.2013 gün ve 2012/13528 E. 2013/163 K. sayılı ilamıyla;
(....Davacı vekili; müvekkilinin oğlunun yönetimindeki traktör ile seyir halinde iken davalının sigortalısı olan aracın çarpması sonucu öldüğünü belirterek, fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydıyla; 10.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, yasal süre içersinde işbölümü ve yetki itirazında bulunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, işbölümü itirazı reddedilerek, davalı şirketin merkezinin Kadıköy olduğu, bölge müdürlüğünün şubeden daha geniş yetkisi bulunduğuna dair değerlendirme yapılamayacağı, seçim hakkının davalı tarafa geçtiği gerekçesiyle yetki itirazının kabulü ile, dava dilekçesinin yetki yönünden reddine ve dosyanın Kadıköy Asliye Ticaret Mahkemesi'ne gönderilmesine) karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK.'nin genel yetkiyi düzenleyen 6. maddesinin 1.fıkrasına göre; "Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir." Yine aynı Yasa'nın 16.maddesinde ise, "Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir." hükmü yer almaktadır.
Diğer taraftan 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 110. maddesi ile ZMSS Genel Şartlarının C.7.maddesinde ise "Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentanın bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir." ifadesine yer verilmiştir.
Bir davada, birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa, o zaman şeçme hakkı davalılara geçer.
Somut olayda, kaza Tavşanlı'da meydana gelmiş, dava, davalı sigorta şirketinin İç Anadolu Bölge Müdürlüğü'nün bulunduğu Ankara'da açılmıştır.
Davacı vekilinin davayı, sigortacının bir acenteden daha yetkili organı olan İç Anadolu Bölge Müdürlüğü'nün bulunduğu Ankara'da açtığı gözetilerek yetki itirazının reddi ile işin esasına girilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir....)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava; trafik kazası nedeni ile tazminat istemine ilişkindir
Mahkemece, yetki itirazının kabulü ile dava dilekçesinin yetki yönünden reddine ve dosyanın Kadıköy Asliye Ticaret Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmiş; hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine yukarıda başlık bölümünde belirtilen gerekçe ile mahkeme kararı bozulmuştur.
Mahkeme ilk kararındaki gerekçeleri tekrar ederek önceki kararında direnmiştir. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık; trafik kazası sonucu yaralanma nedenine dayalı olarak sigorta şirketi aleyhine açılan tazminat davasında, sigorta şirketinin bölge müdürlüğünün bulunduğu yerin yetkili olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun görevli ve yetkili mahkemeyi düzenleyen 110. maddesinde motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davaların, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabileceği düzenlenmiştir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası(Trafik Sigortası) Genel Şartlarının C.7 maddesinde de yetkili mahkemeler belirlenmiş Kanun’daki yetki kuralı aynen tekrar edilmiştir.
Gerek Kanun, gerekse Genel Şartlar dikkate alındığında yetkili mahkemeler arasında Bölge Müdürlüğü’nün bulunduğu yer yetkili mahkemeler arasında sayılmamıştır.
Başbakanlık (Hazine Müsteşarlığı)'tan 24.08.2007 gün ve 26623 sayılı Resmi Gazete’de yayınlan Sigorta Şirketleri ve Reasürans Şirketlerinin Kuruluş ve Çalışma Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 10. maddesinde, şirketlerin bölge müdürlükleri ve şube açmak suretiyle yurt içinde teşkilatlanmasının, yurt dışında şube veya temsilcilik açması ilgili diğer mevzuat hükümleri saklı kalmak kaydıyla serbest olduğu, ancak bu şekilde faaliyete başlanmasını ve faaliyetin sona erdirilmesini müteakip bir ay içinde şirketçe Müsteşarlığa bildirimde bulunulması gerektiği düzenlenmiştir.
Mevcut bu düzenleme dikkate alındığında Sigorta Şirketleri ve Reasürans Şirketlerinin Kuruluş ve Çalışma Esaslarına İlişkin Yönetmelik uyarınca bölge müdürlüğü yapılanmasına izin verilmiş, genel müdürlük ile şube ve acenteler arasında bölge müdürlüğü adında bir yapılanmanın kurulabileceği kabul edilmiştir.
Somut olayda; 25.07.2010 tarihinde meydana gelen trafik kazasında olay yeri Kütahya-Tavşanlı’dır. Zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçesi;.... plakalı araç sahibi H. K.ile AVİVA Sigorta AŞ, 2857 Ş. A. adlı acente arasında düzenlenmiştir. Sigorta poliçesini düzenleyen acentenin adresi bulunmamakta olup, dosya içindeki poliçede yetki ile ilgili madde de bulunmamaktadır. Davacının yerleşim yeri Kütahya-Tavşanlı olup davalı şirketin genel merkez adresi Küçükçamlıca-İstanbul’dur. Davacı vekili davayı bölge müdürlüğünün bulunduğu yer olan Ankara’da açmıştır. Mahkeme genel merkezi bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğu gerekçesi ile yetkisizlik kararı vermiştir.
Mevcut bu durum karşısında; merkez veya şubenin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerini yetkili kabul eden Kanun’un, acente ve şubeyi denetleyen, üst mercisi olan, genel merkezin emir ve talimatı doğrultusunda çalışan ve yetkisi şubeye göre daha fazla olan bölge müdürlüğünün bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğunu kabul etmek gerekir. Ayrıca davalı sigorta şirketi tarafından yetki itirazının ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanılması olarak da kabulü mümkündür.
Bu nedenle bölge müdürlüğünün bulunduğu yer mahkemesinin de yetkili olduğunun kabul edilmesi gereklidir.

Görüşmeler sırasında bir kısım üyelerce 2918 s. KTK 110/2 maddesinde bölge müdürlüğünün yetkili olduğu yönünde bir düzenlenme bulunmadığı, yorum yolu ile bu sonuca ulaşılamayacağı, bu bakımdan yerel mahkeme kararının onanması gerektiği ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde görülmemiştir.
Mevcut bu durum dikkate alındığında direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı kanunun 440 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 30.04.2014 gününde oyçokluğu ile karar verildi..

KARŞI OY YAZISI


Uyuşmazlık, motorlu aracın işletilmesinden doğan zarar nedeniyle ZMSS aleyhine açılan davada sigorta şirketinin Bölge Müdürlüğünün yerleşim yeri Mahkemesinin yetkili olup olmadığı hususuna ilişkindir.
Uyuşmazlığın yasal dayanağı 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasasının 110/2 maddesi olup, yetkili mahkeme, açılacak davalarda sigortacının merkez veya şubesi veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu veya kazanın vuku bulduğu yer mahkemesi olarak tadad edilmiştir.
Davanın açıldığı Ankara Mahkemesi, 2918 sayılı yasanın 110/2 maddesinde sayılan yer mahkemelerinden biri değildir.
Sayın çoğunlukça, davalı sigorta şirketinin Ankarada Bölge Müdürlüğünün bulunduğu, 2918 sayılı yasanın 110/2 maddesinde yetkisi kabul edilen şubeye göre daha fazla yetkiyi haiz olduğu gerekçesiyle uyuşmazlıkta Ankara Mahkemesinin yetkili olduğu kabul edilmiş ise de; bu kabul T.C. Anayasasının 6. maddesinde düzenlenen “ Hiçbir kimse ve organın kaynağını Anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanamayacağı”, Anayasanın 37. maddesinde düzenlenen “Hiç kimsenin kanunen tabii olduğu mahkemeden başka bir mercii önüne çıkarılamayacağı”, ve Anayasanın 142. maddesinde düzenlenen “Mahkemelerin kuruluş, görev ve yetkilerinin kanunla düzenlenebileceği” ne ilişkin temel kurallara aykırıdır.
Sigorta şirketinin Bölge Müdürlüğünün yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olduğuna ilişkin gerek 2918 sayılı yasada, gerek mülga 1086 sayılı HUMK ve gerekse mer’i 6100 sayılı HMK ‘da bir hüküm olmadığı gibi bu konuda hiçbir yasal düzenlemede bulunmamaktadır.
Sayın çoğunluğun, yorum yolu ile Bölge Müdürlüğünün yerleşim yeri mahkemesini yetkili kabulü, tüzük veya yönetmelik hükmü ile yetki kuralı konulamayacağı gibi, davalının kıyas yolu ile kanunen yetkili mahkemeden başka bir mahkeme önünde kendisinin savunmaya zorlanamayacağı ilkeleri ile de bağdaşmamaktadır.
Nitekim YİBK 1977/4-4 sayı ve YİBHGK 21.02.2014 gün 2013/1 esas 2014/1 karar sayılı kararları ile de Anayasal düzenlemelere paralel olarak mahkemelerin görev ve yetkilerinin kıyas ve yorum yolu ile genişletilmesinin mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır.
Diğer taraftan 2918 sayılı yasanın 110/2 maddesinde şirket merkezi – şube – acentenin yerleşim yerinin yetkili kılınmasının nedeni, şirket merkezi – şube – acentenin işlem ve eylemlerine hukuki değer izafe edilmesi, hukuki statülerinin bulunmasından ileri gelmektedir.
5684 Sayılı Sigortacılık Kanununda, sigorta şirketlerinin kuruluş, teşkilat, yönetim, çalışma esas ve usulleri ile faaliyetlerinin sona ermesi ve denetlenmesine ilişkin hususlar düzenlenmesine, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda da Anonim şirket, kooperatif, acente ve şubelerle ilgili hükümler bulunmasına rağmen Bölge Müdürlüğü ile ilgili bir düzenleme hiçbir yasa da yer almamaktadır.
Sigorta Şirketleri ve Reasürans Şirketlerinin Kuruluş ve Çalışma Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin “Bölge Müdürlükleri, Şubeler ve Temsilcilikler” başlıklı 10. maddesindeki “Şirketlerin, Bölge Müdürlükleri ve Şube Açmak suretiyle yurt içinde teşkilatlanması, yurt dışında şube veya temsilcilik açması ile ilgili diğer mevzuat hükümlerinin saklı kalması kaydıyla serbest olduğuna” ilişkin hükmü, 2918 sayılı yasanın 110/2. maddesinin yorum yolu ile genişletilerek Bölge Müdürlüğünün yerleşim yerinin de uyuşmazlıkta yetkili olduğunu kabul etmek için yasal bir dayanak teşkil etmemektedir.
Öte yandan, davalı sigorta şirketi özel hukuk tüzel kişisi olmasına rağmen, gerek sözleşmelerinde gerekse sonraki genel kurulkararlarında Bölge Müdürlüklerinin şirketi temsil ve ilzam, yetkisi tanınmamıştır. Bu hali ile Genel Müdürlüğü 3.kişilere karşı temsil ve ilzam yetkisi bulunmayan, başlı başına merkezden ayrı tüzel kişiliği olmayan Bölge Müdürlüğünün 3.kişilerle ilişkilerden kaynaklanan uyuşmazlıklarda yetki kurallarının uygulanmasında göz önünde tutulması mümkün değildir. Hak ve fiil ile husumet ehliyeti olmayan ve bu niteliği ile de organ sıfatı taşımayan Bölge Müdürlüğünün bulunduğu yer; gerek 2918 sayılı K.T.K 110 ve gerekse 6100 sayılı HMK’nun yetki kurallarında belirtilen yerlerden olmadığından mahkemenin yetkisinin değerlendirilmesinde dikkate alınamaz.
Ayrıca, bölge müdürlükleri yukarıda belirtilen nitelikleri taşımaması yanında bu nitelikleri taşısa bile, ayrıca 3.kişiler açısından bağlayıcı olabilmesi için tescil ve ilan edilmesi şart olduğu halde tescil ve ilan edilmemiş olmadıkca da yetki belirlenmesinde dikkate alınamayacaktır. Aksinin düşünülmesi halinde sadece bir tane bölge müdürlüğü olan bir sigorta şirketi aleyhine bölge müdürlüğünün bulunduğu yer yetkisine dayanılarak açılacak davalar aynı yerde toplanacaktır.
Açıklanan nedenlerle;
2918 sayılı yasanın 110/2. maddesinde öngörülen “şirket merkezi veya şube veya sigorta sözleşmesinin yapan acentenin bulunduğu yer mahkemesi veya kazanın vuku bulduğu yer mahkemesi dışında yorum yolu ile Bölge Müdürlüğünün bulunduğu yer mahkemesinin de yetkisinin kabulü, T.C. Anayasasının 6, 37 ve 142. maddelerindeki temel hükümler ile YİBK 1977/4-4 ve YİBHGK 21.02.2014 gün 2013/1 esas 2014/1 karar sayılı kararlarına aykırı olduğundan sayın çoğunluk görüşüne karşıyız.
Old 27-02-2016, 12:52   #7
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Hakkın kötüye kullanılması olaylara göre değişen bir kavram. HMK 7/2 de " delil veya belirtilerle anlaşılırsa " diyor. Belirti dahi yeterli görülebiliyor. Davanın Antalya'da açılması halinde Sakarya'da bulunan diğer davalılar tarafından böyle bir itiraz gelebilir. Ben olsam ne yaparım. Sağlam olsun diye davayı Sakarya açarım.
Old 27-02-2016, 15:33   #8
tegese

 
Varsayılan

Teşekkür ederim. Tavsiyeniz üzerine Sakarya da açacağım.
Saygılar


Alıntı:
Yazan Yücel Kocabaş
Hakkın kötüye kullanılması olaylara göre değişen bir kavram. HMK 7/2 de " delil veya belirtilerle anlaşılırsa " diyor. Belirti dahi yeterli görülebiliyor. Davanın Antalya'da açılması halinde Sakarya'da bulunan diğer davalılar tarafından böyle bir itiraz gelebilir. Ben olsam ne yaparım. Sağlam olsun diye davayı Sakarya açarım.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
trafik kazası tazminat aslı2754 Meslektaşların Soruları 4 23-03-2015 20:50
Trafik kazası tazminat zamanaşımı tegese Meslektaşların Soruları 7 27-01-2015 14:19
Trafik Kazası-ZMMS-Tazminat Hak ve Nisfet Meslektaşların Soruları 16 05-06-2014 11:08
Trafik kazası tazminat av.yağmur deniz Meslektaşların Soruları 1 19-09-2012 11:54
Trafik kazası tazminat köktaş Meslektaşların Soruları 8 23-05-2008 11:44


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07092500 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.