Kusurlu Eş Üzerine Kayıtlı Aile Konutu'nun Durumu

Henüz aldığım bir dosyada işin içinden çıkamadığım için siz değerli meslektaşlarımın fikirlerine ihtiyaç duymaktayım.

Müvekkilim bir kaç gün önce eşinin kendisini aldattığından bahisle 27 senelik evliliğini bitirmek için boşanma davası açma talebiyle büroma geldi. Eşinin kendisini aldattığına dair elinde facebook konuşmaları bulunduğunu ve müşterek çocuklarının tanıklığını da öne sürebileceğimizi söyledi bu noktaya kadar problem yok. Problemimiz şu aşamada çıkıyor;

Müvekkilimin evlendikten sonra babası vefat ediyor ve annesi, babası ve eşiyle birlikte yaşadığı konut kendisine intikal ediyor. Bu konutu bir süre kullandıktan sonra yıkıp yerine 3 katlı bir tripleks ev inşa ediyorlar. Ancak müvekkilimin ticari işlerinin bozulması üzerine evi satmak zorunda kalıyor ve yeni bir daire alıyor. Bu dairenin yarı parasını peşinen ödeyip kalan yarısını da kendisi kredi çekemediği için eşinin üzerine bir kredi çekerek bu yolla ödüyorlar. Ve tapu davalı eş üzerine kaydediliyor. Kredi ödemeleri halen devam etmekte ve müvekkilim tarafından yapılmaktadır. Ancak yaklaşık 1 sene önce bu evi de kiraya vererek başka bir evde kiracı sıfatıyla oturmaya başlıyor. Yani şu gün dava açılacak olsa kiraya verilmiş olan ev "aile konutu" olarak değerlendirilemeyecektir. Dahası davalı eşin evi terk ettikten sonra bir emlak firmasıyla anlaşıyor ve evi tek başına satmak istiyor. Müvekkilim tarafından durumun farkedilmesi üzerine emlak firmasıyla görüşülerek ilan kaldırılıyor.

Şimdi bu olasılıkları göz önünde bulundurduğumuzda dava açmadan önce atılması gereken adımlar nelerdir ve de dava açıldıktan sonra olası bir boşanma kararının yanında evin durumu taraflar açısından ne olacaktır?

Durumun biraz karışık olduğunun farkındayım. Ancak ben de içinde kaybolduğum için aile hukuku alanında kendini geliştirmiş sayın meslektaşlarımın cevaplarını bekliyorum. Şimdiden teşekkür ederim.

Ekleme: Taraflar 1989 yılında evlenip aralarında herhangi bir mal rejimi belirlememişlerdir.

Alıntı: Müvekkilimin evlendikten sonra babası vefat ediyor ve annesi, babası ve eşiyle birlikte yaşadığı konut kendisine intikal ediyor. (TARİH?) Bu konutu bir süre kullandıktan sonra yıkıp yerine 3 katlı bir tripleks ev inşa ediyorlar.(TARİH?) Ancak müvekkilimin ticari işlerinin bozulması üzerine evi satmak zorunda kalıyor ve yeni bir daire alıyor. (TARİH?) Bu dairenin yarı parasını peşinen ödeyip (BU PARANIN KAYNAĞI?) kalan yarısını da kendisi kredi çekemediği için eşinin üzerine bir kredi çekerek bu yolla ödüyorlar. Ve tapu davalı eş üzerine kaydediliyor. Kredi ödemeleri halen devam etmekte ve müvekkilim tarafından yapılmaktadır.

Tarihleri de belirtebilir misiniz? Hepsiyle düşünelim..

Alıntı: Müvekkilim tarafından durumun farkedilmesi üzerine emlak firmasıyla görüşülerek ilan kaldırılıyor. Şimdi bu olasılıkları göz önünde bulundurduğumuzda dava açmadan önce atılması gereken adımlar nelerdir?

Boşanma davası açmadan önce TMK 199. Maddeden yararlanılabilir.

Alıntı: Yazan Av.Ufuk Bozoğlu Tarihleri de belirtebilir misiniz? Hepsiyle düşünelim.. Boşanma davası açmadan önce TMK 199. Maddeden yararlanılabilir.

Öncelikle ilginize çok teşekkür ederim. TMK 199 benim de aklımdan geçiyordu öncesinde bir teyit almak çok iyi oldu benim için.

Tarihlere gelirsek;

Müvekkilimin babasının vefat ettiği ve taşınmazın kendisine intikal ettiği tarih Nisan 1993;

Bu konutta yaklaşık 2 sene kadar yaşıyorlar ve 1995 yılında bu konutu yıkıp yerine 3 katlı bir müstakil bina dikiyorlar.

MART 2007 tarihinde ticari işlerin bozulması üzerine bu ev satılıyor ve yerine bir bağımsız bölüm alınıyor. Bu bağımsız bölümün ücretinin yarısı önceki evin satış bedelinden arta kalan miktarla ödeniyor kalan yarısı için de dava açacağımız eş üzerine bir kredi çekiliyor.

İlginiz için çok teşekkür ederim.

Tekrar merhaba,

Babadan kalan ev mirastır ve 2002 yılı öncesinde kocanın olmuştur. Bu sebeplerle bu ev KİŞİSEL maldır. Bu ev yine 2002 öncesinde üç katlı binaya dönüştürülmüştür. Mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu zamanda tamamlandığından yine müvekkilinizin şahsi malı olarak değerlendirilecektir. Bu arada bir parantez açarsak; eğer kadın çalışıyorsa geliri var ise, bu üç katlı binanın yapımına olan katkısını SOMUT olarak kanıtlarsa, müvekkiliniz lehine hesaplanması gereken DEĞER ARTIŞ PAYI alacağı kadın yararına da hesaplanacaktır.Bu halde bilirkişi kadının geliri ile evin yapımına olabilecek katkısını hesap etmek durumunda kalacaktır VS..
Eğer böyle bir somut katkı yoksa üç katlı binanın değeri müvekkilinizin kişisel malıdır. Ve bunu DEĞER ARTIŞ PAYI olarak talep etmelidir.

Alıntı: 2. Değer artış payı MADDE 227. Eşlerden biri diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur ve bu alacak o malın tasfiye sırasındaki değerine göre hesaplanır; bir değer kaybı söz konusu olduğunda katkının başlangıçtaki değeri esas alınır. Böyle bir malın daha önce elden çıkarılmış olması halinde hakim, diğer eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler. Eşler, yazılı bir anlaşmayla değer artışından pay almaktan vazgeçebilecekleri gibi, pay oranını da değiştirebilirler.

Bu üç katlı bina satılarak yerine yeni bir ev alınmış. Ve yeni alınan evin bir kısmı bu kişisel maldan karşılanmış. Bu halde değer artış payı haricinde; evin kredisi için ödenen miktarın boşanma davası açılma tarihine kadar ödenen taksitleri toplamının yarısı üzerinde müvekkilinizin KATILMA PAYI alacağı olacaktır. Bunda ispata gerek yoktur yasadan kaynaklanmaktadır.

Peşinatın müvekkilinizin kişisel malıyla ödendiği her tür delille ispat edilebilir. Banka makbuzları, tanık, tapu kayıtları vs..

Öte yandan yasal katılma payı alacağına özel bir düzenleme getirilmiştir ki; o da TMK. 236. Madde 2. fıkradır.

Alıntı: V. Artık değere katılma 1. Kanuna göre MADDE 236. Her eş veya mirasçıları, diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olurlar. Alacaklar takas edilir. Zina veya hayata kast nedeniyle boşanma halinde hakim, kusurlu eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir.

Zina nedeniyle boşanmaya karar verilmesi halinde tasfiye payı alacağının azaltılmasına veya ortadan kaldırılmasına hakim karar verebilecektir. Bu noktada davanın 166'ya göre açılarak "sadakatsiz tutum ve davranışların ispatı ile boşanmaya karar verilmesi yeterli değildir. Kanunun açık lafzı karşısında, tarafların ZİNA hukuki nedenine göre boşanmalarına karar verilmelidir.

Peki bu madde müvekkilinizin KATILMA PAYI ALACAĞINI ARTTIRMAK için kullanılamaz mı? Bence zina sebebiyle (zinaya olmadığı taktirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebepli bir dava açılabilir; bunda da bir sıkıntı yok) boşanmaya karar verilirse, koca lehine TMK 236/2'nin uygulanması, ödenecek katılma payının bu madde gözetilerek arttırılarak tahsiline karar verilmesi istenebilir. Ben denerdim.. Diye düşünüyorum.

Bildiğiniz üzere mal rejiminin tasfiyesi ve alacak haklarının tasfiyesi davaları belirsiz alacak davası olarak açılabilir. Bu dava hakkında karar verilebilmesi için boşanma davasının kesinleşmesi şarttır. Yani mal rejimi tasfiyesi davasını boşanmayı açtıktan sonra hemen açabilirsiniz ancak bekletici mesele yapılacaktır. Davayı hemen açmanızın taşınmazın satışını engellemek için dava konusu üzerine İHTİYATİ TEDBİR kararı almanıza yararı olabilecektir. Zamanaşımınız boşanma kararının kesinleşmesinden sonra her iki alacak (değer artış ve katılma payı) için de 10 yıldır. Başarılar dilerim.

Saygılarımla,