Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Avukatin Sekreterİnİn Mazeret DİlekÇelerİnİ İmzalamasi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 01-02-2011, 12:42   #1
furugferruhzad

 
Varsayılan Avukatin Sekreterİnİn Mazeret DİlekÇelerİnİ İmzalamasi

Bir meslektaşımızın sekreteri avukat beyin yokluğunda bir adet vekaletname fotokopisini aslı gibidir deyip imzalayıp mahkemeye veriyor.Sekreter hakkında evrakta sahtekarlıktan kamu davası açılıyor.Sekreter mahkemede ve savcılıkta avukatın talimatı ile gerçekte varolan bir vekaletnameden fotokopi çektirirek aslı gibidir onaylayarak mahkemeye sunduğunu beyan ediyor avukat ta talimatı olduğunu kabul ediyor.Mahkeme beraat kararı veriyor.Savcılık kararı temyiz ediyor.Avukat hakkında iştirak hükümlerinin uygulanmasını sekreter hakkında mahkumiyet kararı verilmesi gerektiğini iddia ediyor.

1)evrakta sahtekarlık suçu oluşmuş mudur?

2) Avukat hakkında iştirak hükümleri çerçevesinde mahkumiyet kararı verilmesi halinde bu suç 5/a daki suçlardan mıdır?
Old 01-02-2011, 13:29   #2
daimi stajer

 
Varsayılan

Benzer bir vakıa nedeniyle, savcılıkla görüşmem gerekmişti. Tarafıma savcılıkça anlatılan olay şöyledir. Stajer avukat, yanında çalıştığı avukatın imzası ile avukatın hazırlamış olduğu beyan dilekçesini mahkemeye sunuyor. Ancak bir şekilde imzanın avukata ait olmadığı anlaşılıyor. Stajer hakkında savcılıkça soruşturma başlatılıyor. Avukat, dilekçenin imzalanmasını kendisinin talep ettiğini, kendisinin bilgi ve muvaffakati olduğunu beyan ediyor. Bu aşamada, savcılık "takipsizlik kararı" vererek dosyayı kapatıyor. Bu aşamadan sonra avukat hakkında da işlem yapılmadığı belirtildi. Umarım size yardımcı olmuştur. İyi çalışmalar.
Old 01-02-2011, 14:22   #3
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan furugferruhzad
Bir meslektaşımızın sekreteri avukat beyin yokluğunda mazeret dilekçelerini ve bir adet vekaletname fotokopisini aslı gibidir deyip imzalayıp mahkemeye veriyor.Sekreter hakkında evrakta sahtekarlıktan kamu davası açılıyor.Sekreter mahkemede ve savcılıkta avukatın talimatı ile dilekçeleri hazırlayıp mahkemeye sunduğunu beyan ediyor avukat ta talimatı olduğunu kabul ediyor.Mahkeme beraat kararı veriyor.Savcılık kararı temyiz ediyor.Avukat hakkında iştirak hükümlerinin uygulanmasını sekreter hakkında mahkumiyet kararı verilmesi gerektiğini iddia ediyor.

1)evrakta sahtekarlık suçu oluşmuş mudur?

2) Avukat hakkında iştirak hükümleri çerçevesinde mahkumiyet kararı verilmesi halinde bu suç 5/a daki suçlardan mıdır?

Sekreter kendi adını soyadını kullanıp mı imzalıyor?
Old 01-02-2011, 14:42   #4
furugferruhzad

 
Varsayılan

Avukatın adı soyadı var ama paraf şeklinde herhangi bir imza(işaret,artı şeklinde) atıyor.İmza karşılaştırması yapılmış ilk bakışta hiç bir adli tıp incelemesine falan gerek kalmayacak denli açıkça farklı iki imza.Ne sekreterin imzası ve ne de avukatın imzası.
Old 01-02-2011, 14:42   #5
Av.Özlem PEKSÜSLÜ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Selim Balku
Sekreter kendi adını soyadını kullanıp mı imzalıyor?

Avukatın adını yazarak imzalıyor.
Old 01-02-2011, 15:36   #6
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Kararda geçen "böyle bir rızanın varlığını ciddi şekilde kabule elverişli" olma durumunun soruda aktarılan durum için geçerli olacağı ve dolayısıyla suçun unsurlarının oluşmadığı kanısındayım.
----------------------------------------------------------

YARGITAY 11.CD. 2007/8425 E. 2008/617 K. 06.02.2008 T.

ÖZET :
Mağdurun rızası açık olabileceği gibi zımni de olabilir. Özellikle iki kişi arasındaki ilişkiler, böyle bir rızanın varlığını ciddi olarak kabule elverişli olduğu takdirde, bu rızaya dayanarak başkasının imzasını atan kimsede suç kastının varlığı kabul olunamaz.

(765 S. K. m. 342) (5237 S. K. m. 158)
Resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından sanık Levent Ö.'in yapılan yargılaması sonunda: 765 Sayılı TCK’nın 342/1, 5237 sayılı kanunun 158/1-f maddeleri gereğince mahkûmiyetine dair İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 30.05.2007 gün ve 2005/17 Esas, 2007/197 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi sanık müdafii tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı Yargıtay C. Başsavcılığı'nın bozma isteyen 28.10.2007 tarihli tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmekle incelenerek gereği görüşüldü:
Belgelerde sahtekârlık suçlarında kast, zarar vermek bilinci ve iradesi olarak kabul edilmektedir. Mağdurun önceden verdiği rıza üzerine onun imzasını taklit ederek kullanan sanığın mağdura zarar vermek bilinci bulunmayacağından kastın varlığı ileri sürülemez. Ancak doğal olarak, rıza üzerine başkasının imzasını taklit eden failin, mağdura her hangi bir zarar vermeyeceği kanısı ile hareket ettiği sabit olmalıdır. Mağdurun rızasının ortadan kaldırabilmesi için fiilin işlenmesinden önce açıklanması zorunludur.
Mağdurun rızası açık olabileceği gibi zımni de olabilir. Özellikle iki kişi arasındaki ilişkiler, böyle bir rızanın varlığını ciddi olarak kabule elverişli olduğu takdirde, bu rızaya dayanarak başkasının imzasını atan kimsede suç kastının varlığı kabul olunamaz. Yargıtay'ın duraksamasız uygulamaları da bu yöndedir.
Bu genel açıklamalardan sonra olaya bakıldığında; P. Telekomünikasyon Elekt. San. Tic. Ltd. şirketinin suç tarihinde yetkilisi olan Cumhur İ.'nin yanında çalışıp onun sözlü talimatıyla imzaladığı çekler olduğunu savunması, şirket yetkilisi Cumhur İ.'nin, karşılıksız çek düzenlemek suçundan açılan davayı görüp beraatına karar veren İ. 6. Asliye Ceza Mahkemesinde verdiği “yetkili benim ancak başka şirket çalışanı bu çekleri keşide etmiş olabilir” şeklindeki ifadesi karşısında şirket yetkilisi Cumhur İ.'nin celbiyle sanığa çek keşide etmesi konusunda talimatı olup olmadığı varsa suça konu çeklerin bu talimat çerçevesinde keşide edilip edilmediğinin sorulması, sanık müdafii tarafından 21.11.2001 tarihli dilekçesinde bu konuyla ilgili bilgileri olduğunu belirttiği tanıkların da dinlenmesi, ayrıca dolandırıcılık suçuyla ilgili olarak ta suça konu çeklerin arka tarafında cirosu bulunan Murat D. de dinlenerek gerek sanığın şirketiyle gerekse katılan şirketle ticari ilişkileri ve suça konu çekleri kimden, niçin alındığının ve ödememe sebebinin sorulması, bu çeklerle ilgili takibin yapıldığı İzmir 2. İcra Müdürlüğünün 2001/4954 E. sayılı dosyasının celp edilerek incelenmesi sonucuna göre hukuki durumun tayin ve takdiri gerekirken eksik incelemeye dayanarak yazılı şekilde hüküm kurulması yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 06.02.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 01-02-2011, 15:39   #7
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Ceza Yasasının 204. maddesi gereği resmi evrakta sahtecilik suçunun işlendiği kanısında değilim.

Ancak talimat ile icazet arasında bir farkla şüphe içerisnde olduğumu hatırlatmak isterim.

Meselede avukat imza bana iat deseydi bence hiçbir problem olmayacaktı ancak benim adıma sekreterim imza atabilir şeklindeki talimat birçok şeyi değştiriyor.

Avukatlık Kanunun 56. maddesi gereği kendisine verilen bir hakkın sekreteri marifetiyle gördürmesi muhakeme makamlarını etkileyebilir.

İlginç olan şudur; mazeret dilekçesi veriyorsunuz, mazeretle birlikte vekalet sunuyorsunuz,(kuvvetle muhtemel o dosyada, o ana kadar avukatın imzası hiç yok) muhakeme taraflarından biri, bu imza avukata ait değil diyor, hatta daha da ileri gidiyor bu imza sekretere ait diyor ve kamu davası açılıyor. Sonra da bu dosya yargıtaya kadar gidiyor,

Ben Yargıtaydaki hakimlerin yerinde olsam şöyle yazardım.

Vekaletname gerçek, yetkiler gerçek, aslı gibidir onayı talimatlada olsa gerçek, hükümet sıkıştırır, avukat sıkıştırır, sanık sıkıştırır, daha önümde zamanaşımından düşücek binlerce dosya varken, ne uğraştırırsın beni...

Karışık bir mesele olmasına rağmen bence resmi evrakta sahtecelik suçu işlenmemiştir.

Kolay Gelsin...
Old 01-02-2011, 20:33   #8
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan furugferruhzad
Bir meslektaşımızın sekreteri avukat beyin yokluğunda mazeret dilekçelerini ve bir adet vekaletname fotokopisini aslı gibidir deyip imzalayıp mahkemeye veriyor.Sekreter hakkında evrakta sahtekarlıktan kamu davası açılıyor.Sekreter mahkemede ve savcılıkta avukatın talimatı ile dilekçeleri hazırlayıp mahkemeye sunduğunu beyan ediyor avukat ta talimatı olduğunu kabul ediyor.Mahkeme beraat kararı veriyor.Savcılık kararı temyiz ediyor.Avukat hakkında iştirak hükümlerinin uygulanmasını sekreter hakkında mahkumiyet kararı verilmesi gerektiğini iddia ediyor.

1)evrakta sahtekarlık suçu oluşmuş mudur?

2) Avukat hakkında iştirak hükümleri çerçevesinde mahkumiyet kararı verilmesi halinde bu suç 5/a daki suçlardan mıdır?

Savcılığın görüşüne katılıyorum. Suç kanımca 1136/5-a'da yazılı suçlardandır.
Old 02-02-2011, 13:21   #9
furugferruhzad

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Engin EKİCİ
Kararda geçen "böyle bir rızanın varlığını ciddi şekilde kabule elverişli" olma durumunun soruda aktarılan durum için geçerli olacağı ve dolayısıyla suçun unsurlarının oluşmadığı kanısındayım.
----------------------------------------------------------

YARGITAY 11.CD. 2007/8425 E. 2008/617 K. 06.02.2008 T.

ÖZET :
Mağdurun rızası açık olabileceği gibi zımni de olabilir. Özellikle iki kişi arasındaki ilişkiler, böyle bir rızanın varlığını ciddi olarak kabule elverişli olduğu takdirde, bu rızaya dayanarak başkasının imzasını atan kimsede suç kastının varlığı kabul olunamaz.

(765 S. K. m. 342) (5237 S. K. m. 158)
Resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından sanık Levent Ö.'in yapılan yargılaması sonunda: 765 Sayılı TCK’nın 342/1, 5237 sayılı kanunun 158/1-f maddeleri gereğince mahkûmiyetine dair İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 30.05.2007 gün ve 2005/17 Esas, 2007/197 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi sanık müdafii tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı Yargıtay C. Başsavcılığı'nın bozma isteyen 28.10.2007 tarihli tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmekle incelenerek gereği görüşüldü:
Belgelerde sahtekârlık suçlarında kast, zarar vermek bilinci ve iradesi olarak kabul edilmektedir. Mağdurun önceden verdiği rıza üzerine onun imzasını taklit ederek kullanan sanığın mağdura zarar vermek bilinci bulunmayacağından kastın varlığı ileri sürülemez. Ancak doğal olarak, rıza üzerine başkasının imzasını taklit eden failin, mağdura her hangi bir zarar vermeyeceği kanısı ile hareket ettiği sabit olmalıdır. Mağdurun rızasının ortadan kaldırabilmesi için fiilin işlenmesinden önce açıklanması zorunludur.
Mağdurun rızası açık olabileceği gibi zımni de olabilir. Özellikle iki kişi arasındaki ilişkiler, böyle bir rızanın varlığını ciddi olarak kabule elverişli olduğu takdirde, bu rızaya dayanarak başkasının imzasını atan kimsede suç kastının varlığı kabul olunamaz. Yargıtay'ın duraksamasız uygulamaları da bu yöndedir.
Bu genel açıklamalardan sonra olaya bakıldığında; P. Telekomünikasyon Elekt. San. Tic. Ltd. şirketinin suç tarihinde yetkilisi olan Cumhur İ.'nin yanında çalışıp onun sözlü talimatıyla imzaladığı çekler olduğunu savunması, şirket yetkilisi Cumhur İ.'nin, karşılıksız çek düzenlemek suçundan açılan davayı görüp beraatına karar veren İ. 6. Asliye Ceza Mahkemesinde verdiği “yetkili benim ancak başka şirket çalışanı bu çekleri keşide etmiş olabilir” şeklindeki ifadesi karşısında şirket yetkilisi Cumhur İ.'nin celbiyle sanığa çek keşide etmesi konusunda talimatı olup olmadığı varsa suça konu çeklerin bu talimat çerçevesinde keşide edilip edilmediğinin sorulması, sanık müdafii tarafından 21.11.2001 tarihli dilekçesinde bu konuyla ilgili bilgileri olduğunu belirttiği tanıkların da dinlenmesi, ayrıca dolandırıcılık suçuyla ilgili olarak ta suça konu çeklerin arka tarafında cirosu bulunan Murat D. de dinlenerek gerek sanığın şirketiyle gerekse katılan şirketle ticari ilişkileri ve suça konu çekleri kimden, niçin alındığının ve ödememe sebebinin sorulması, bu çeklerle ilgili takibin yapıldığı İzmir 2. İcra Müdürlüğünün 2001/4954 E. sayılı dosyasının celp edilerek incelenmesi sonucuna göre hukuki durumun tayin ve takdiri gerekirken eksik incelemeye dayanarak yazılı şekilde hüküm kurulması yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 06.02.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.


Konumuzda suça konu bahsi geçen vekaletname fotokopisi(resmi bir onay yok noter onayı falan)aslı gibidir deyip imzalanıyor.Resmi belge vasfına haiz midir?
Old 02-02-2011, 13:55   #10
furugferruhzad

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Selim Balku
Ceza Yasasının 204. maddesi gereği resmi evrakta sahtecilik suçunun işlendiği kanısında değilim.

Ancak talimat ile icazet arasında bir farkla şüphe içerisnde olduğumu hatırlatmak isterim.

Meselede avukat imza bana iat deseydi bence hiçbir problem olmayacaktı ancak benim adıma sekreterim imza atabilir şeklindeki talimat birçok şeyi değştiriyor.

Avukatlık Kanunun 56. maddesi gereği kendisine verilen bir hakkın sekreteri marifetiyle gördürmesi muhakeme makamlarını etkileyebilir.

İlginç olan şudur; mazeret dilekçesi veriyorsunuz, mazeretle birlikte vekalet sunuyorsunuz,(kuvvetle muhtemel o dosyada, o ana kadar avukatın imzası hiç yok) muhakeme taraflarından biri, bu imza avukata ait değil diyor, hatta daha da ileri gidiyor bu imza sekretere ait diyor ve kamu davası açılıyor. Sonra da bu dosya yargıtaya kadar gidiyor,

Ben Yargıtaydaki hakimlerin yerinde olsam şöyle yazardım.

Vekaletname gerçek, yetkiler gerçek, aslı gibidir onayı talimatlada olsa gerçek, hükümet sıkıştırır, avukat sıkıştırır, sanık sıkıştırır, daha önümde zamanaşımından düşücek binlerce dosya varken, ne uğraştırırsın beni...

Karışık bir mesele olmasına rağmen bence resmi evrakta sahtecelik suçu işlenmemiştir.

Kolay Gelsin...

Sevgili Meslektaşım;
Suçun vukubulduğu varsayımıyla hareket edersek avukat hakkında dava açılması ve suçlu bulunması durumunda hakkında HAGB kararı verilebilir mi? Sayın meslektaşımızın böyle bir şansı doğabilir mi değerli ilgi ve cevabınıza şimdiden çok teşekkür ederim.Saygılarımla.
Old 02-02-2011, 14:26   #11
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan furugferruhzad
Konumuzda suça konu bahsi geçen vekaletname fotokopisi(resmi bir onay yok noter onayı falan)aslı gibidir deyip imzalanıyor.Resmi belge vasfına haiz midir?
TCK 204/1-2'de düzenlenen suç tanımına uymuyor.
Old 03-02-2011, 12:44   #12
Av.Fatih KISA

 
Varsayılan

Bence konuyu iki başlık altında değerlendirmek gerek.
-Mevcut bir vekaletin örneğinin çıkartılarak aslı gibidir onayının yapılıp, Mahkemeye sunulması yetkisi ancak vekil olan avukatın münhasır yetkisindedir. Bu yetkinin stajyer veya sekreter tarafından -özellikle de talimatla kullanılması- sahtecilik suçunu oluşturmayacaktır.
-Mevcut olmayan bir vekaletname varmış gibi örnek çıkartarak, aslı gibidir onayıyla Mahkemeye sunuluyorsa bunu ister avukat ister sekreter yapmış olsun sahtecilik fiilini oluşturur.
-Mazeret dilekçesinin avukatın onayı-talimatı ile sekreter tarafından yazılıp, imzalanması durumu karıştırıyor. Burada fikri yönden bir sahtecilik yoksa da -her ne kadar avukat tarafından düzenlenmemiş olsa da avukatın isteğine ve iradesine uygun bir içerik var- mazeret dilekçesinde- madden sahtecilik olup olmadığını tartışmak gerekir.

Bilindiği üzere, vekil olarak mazeret dilekçesi vermek ancak avukat tarafından verilecek yazılı bir belge ile mümkündür. Mahkeme bu mazeret beyanının, davada temsile yetkili olan avukat tarafından verilip verilmediğini incelemek ve kontrol etmek durumundadır. Çünkü mazeret dilekçesi verilmemesi halinde davanın tarafları lehine ve aleyhine bazı sonuçlar doğması muhtemeldir. Örneğin davacı ise mazeret dilekçesi verilmemesi halinde, Mahkeme davayı müracaata bırakabilecektir. Yada davanın açılmamış sayılmasına karar verebilecektir. Sekreter tarafından imzalanıp verilen bir mazeret dilekçesi ile Davalı yanın lehine doğacak hukuksal durum sahtecilik yoluyla engellenmiş olacaktır. Üstelik bu mazeret dilekçesinin yetkili avukat tarafından imzalanmamış olması nedeniyle sahte olarak nitelenmesi, dilekçenin kullanılması nedeniyle sahte evrak kullanma suçunun oluşması mümkündür. Sahte imzanın iğfal kabiliyetinin var olup olmadığı başka konu olmakla birlikte, avukatın imzası sahte olduğu için sahtecilik olması yüksek ihtimaldir fikrindeyim.

Burada mağdur olan avukat değil kamu otoritesi ve mazeret sunulan davanın diğer tarafıdır.
Old 03-02-2011, 14:02   #13
Av.Rıdvan Ergün

 
Varsayılan

Suçun oluşacağını düşünüyorum. İnşallah Yargıtay kararı bozmaz...
Old 03-02-2011, 15:34   #14
furugferruhzad

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Fatih KISA
Bence konuyu iki başlık altında değerlendirmek gerek.
-Mevcut bir vekaletin örneğinin çıkartılarak aslı gibidir onayının yapılıp, Mahkemeye sunulması yetkisi ancak vekil olan avukatın münhasır yetkisindedir. Bu yetkinin stajyer veya sekreter tarafından -özellikle de talimatla kullanılması- sahtecilik suçunu oluşturmayacaktır.
-Mevcut olmayan bir vekaletname varmış gibi örnek çıkartarak, aslı gibidir onayıyla Mahkemeye sunuluyorsa bunu ister avukat ister sekreter yapmış olsun sahtecilik fiilini oluşturur.
-Mazeret dilekçesinin avukatın onayı-talimatı ile sekreter tarafından yazılıp, imzalanması durumu karıştırıyor. Burada fikri yönden bir sahtecilik yoksa da -her ne kadar avukat tarafından düzenlenmemiş olsa da avukatın isteğine ve iradesine uygun bir içerik var- mazeret dilekçesinde- madden sahtecilik olup olmadığını tartışmak gerekir.

Bilindiği üzere, vekil olarak mazeret dilekçesi vermek ancak avukat tarafından verilecek yazılı bir belge ile mümkündür. Mahkeme bu mazeret beyanının, davada temsile yetkili olan avukat tarafından verilip verilmediğini incelemek ve kontrol etmek durumundadır. Çünkü mazeret dilekçesi verilmemesi halinde davanın tarafları lehine ve aleyhine bazı sonuçlar doğması muhtemeldir. Örneğin davacı ise mazeret dilekçesi verilmemesi halinde, Mahkeme davayı müracaata bırakabilecektir. Yada davanın açılmamış sayılmasına karar verebilecektir. Sekreter tarafından imzalanıp verilen bir mazeret dilekçesi ile Davalı yanın lehine doğacak hukuksal durum sahtecilik yoluyla engellenmiş olacaktır. Üstelik bu mazeret dilekçesinin yetkili avukat tarafından imzalanmamış olması nedeniyle sahte olarak nitelenmesi, dilekçenin kullanılması nedeniyle sahte evrak kullanma suçunun oluşması mümkündür. Sahte imzanın iğfal kabiliyetinin var olup olmadığı başka konu olmakla birlikte, avukatın imzası sahte olduğu için sahtecilik olması yüksek ihtimaldir fikrindeyim.

Burada mağdur olan avukat değil kamu otoritesi ve mazeret sunulan davanın diğer tarafıdır.

Sevgili meslektaşım;sorumu bir adet vekaletname fotokopisini aslı gibidir diye onaylayarak(tutuklamaya itiraz dilekçesi ile birlikte tutuklamaya itiraz da avukat beyin imzası var sadece vekaletnameye aslı gibidir yazısının altına imza atıyor.) mahkemeye sunuyor şeklinde düzelttim.Mazeret dilekçesi verilmemiş.Siz bu durumda suçun oluşmayacağını söylemişsiniz.Sebebini daha açıklayıcı yazabilir misiniz?Sevgi ve Saygılarımla.
Old 03-02-2011, 17:29   #15
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan furugferruhzad
Sevgili Meslektaşım;
Suçun vukubulduğu varsayımıyla hareket edersek avukat hakkında dava açılması ve suçlu bulunması durumunda hakkında HAGB kararı verilebilir mi? Sayın meslektaşımızın böyle bir şansı doğabilir mi değerli ilgi ve cevabınıza şimdiden çok teşekkür ederim.Saygılarımla.

Bu soruya dün cevap yazmıştım, bugün sayfada göremedim.

Silindi mi ? Ben hayal mi gördüm?

Kısaca cevaplayayım tekrar; HAGB kararı verilebilir. CMK 231 şartları uyuyorsa.

Kolay Gelsin...
Old 03-02-2011, 18:17   #16
hewal65

 
Varsayılan

vekalete aslı gibidir yazıp ardından imzalamak resmi belge de sahtecilik suçunun maddi unsurlarını oluşturmaz.
öncelikle bu suçun oluşabilmesi için önce bir resmi belge olmalıdır. onaylanmış vekalet resmi belge niteliğinde değildir kanımca. yine mağdurun (avukatın)rızasının bulunması da suç işleme kastını (manevi unsuru) ortadan kaldırmaktadır. bu suç kasten işlenebililr suçlardandır. sekreterin suç işleme kastı olduğunu sanmıyorum.

onaylanmış vekaleti resmi evrak sayarsak bile bu suç kasten işlenebildiğinden taksirle hareket edildiği için bu suç yine oluşmayacaktır kanaatimce.
Old 03-02-2011, 19:19   #17
Av.Fatih KISA

 
Varsayılan

Gerçekte var olan bir vekaletin aslı gibidir onayının yapılıp yapılmaması gerçek durumu değiştirmeyecektir. Bu şekilde örneği alınmış veya fotokopisi çekilmiş bir vekaletin aslı gibidir onayının olmaması, gerçek dünyada hiçbir değişiklik yapmayacaktır. Dolayısıyla da gerçek dünyada değişiklik yapmayan bir imza-paraf ile gerçekte var olan bir belgenin aslına uygun olduğunun onaylanmasında, şüphe doğuran bir durum ortaya çıktığında kontrol imkanı vardır. Aslı Noterce onaylanıp tanzim edilmiş bir belgenin avukat tarafından değil, sekreter tarafından onaylanması-paraf edilmesi, olsa olsa lüzümsuz bir iştir.Hiçbir etkisi yoktur. Sanığın haklarını etkilememiştir.Mahkemeyi yanıltmamıştır. Şikayetçinin haklarına zarar vermemiştir. Yani maddi dünyada hiçbir değişiklik yapma yeteneği yoktur.

Kaldı ki Ceza Hukukunda vekaletname Sanık yönünden zorunlu bir belge değildir ve Sanığın Avukatı müdafii olarak tayin ettiğini belirtmesi veya bu yönde talimat vermesi yeterlidir.

Vekaletin onaysız verilmesi ile onaylı verilmesi dosyada ve taraflarda veya yargılama makamında hiçbir olumlu veya olumsuz sonuç yaratmaz.
Old 09-04-2023, 09:38   #18
Aysu.E

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan furugferruhzad
Bir meslektaşımızın sekreteri avukat beyin yokluğunda bir adet vekaletname fotokopisini aslı gibidir deyip imzalayıp mahkemeye veriyor.Sekreter hakkında evrakta sahtekarlıktan kamu davası açılıyor.Sekreter mahkemede ve savcılıkta avukatın talimatı ile gerçekte varolan bir vekaletnameden fotokopi çektirirek aslı gibidir onaylayarak mahkemeye sunduğunu beyan ediyor avukat ta talimatı olduğunu kabul ediyor.Mahkeme beraat kararı veriyor.Savcılık kararı temyiz ediyor.Avukat hakkında iştirak hükümlerinin uygulanmasını sekreter hakkında mahkumiyet kararı verilmesi gerektiğini iddia ediyor.

1)evrakta sahtekarlık suçu oluşmuş mudur?

2) Avukat hakkında iştirak hükümleri çerçevesinde mahkumiyet kararı verilmesi halinde bu suç 5/a daki suçlardan mıdır?

Merhabalar neredeyse birebir aynı durum var da karar ne oldu acaba
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Yetkİsİz Şİrket ÇaliŞaninin Şİrket Adina SÖzleŞme İmzalamasi SIDIKA Meslektaşların Soruları 6 01-02-2010 23:08
Mazeret Bildirimi hukukçuyum Meslektaşların Soruları 1 07-12-2009 22:44
mazeret dilekçesi avgubse Meslektaşların Soruları 3 14-05-2009 09:21
Mazeret İzni turbo Meslektaşların Soruları 1 13-01-2009 12:54


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07251406 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.