Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

hukuk düzeninin akit şeklini yasakladığı durumlar

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 06-05-2008, 14:24   #1
erdal düzgün

 
Varsayılan hukuk düzeninin akit şeklini yasakladığı durumlar

Borçlar kanunu 19-20 akit serbestisinin sınırlarından hukuka aykırılık kapsamında bizzat akdin yapılmasını yasakladığı hallere giren tefecilik ve tefeciye verilen açık senetlerin bu kapsamda değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ayrıca BK 65 istenemeyecek borçlar kategorisine girer mi böyle bir durum bu halin ispatının tanıkla ispatına yönelik yüksek mahkeme kararı arıyorum.İLGİLENENLERE ŞİMDİDEN TEŞEKKÜRLER.
Old 06-05-2008, 14:45   #2
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Özellikle muhalefet şerhine bakınız.

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 1998/3 – 512
K. 1998/507
T. 17.6.1998
• KİRA TESBİTİ ( Para faizsiz ev kirasız )
• PARA FAİZSİZ EV KİRASIZ ( Kira tesbiti )
• ARİYET ( Para faizsiz ev kirasız )
• KARZ ( Para faizsiz ev kirasız )
818/m.299,306
6570/m.1
ÖZET: Taraflar arasında, para faizsiz ev kirasız ilişkisine bağlı olarak yapılan kira sözleşmesinin varlığı kabul edildiğine göre; kira parasının tesbitini istemek hakkının da varlığını kabul etmek gerekir.

DAVA VE KARAR : Taraflar arasındaki “kira tesbiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Konya 1. Sulh Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 16.9.1997 gün ve 1996/688 E- 1997/1111 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 10.11.1997 gün ve 1997/10212 – 10730 sayılı ilamı;

( ... Davada, 1.7.1996 gününden geçerli olacak şekilde kira parasının tesbiti istenilmiş davalı, davacı ile aralarındaki sözleşmeye göre, mecura 10.160 DM tutarında tadilat yaptığını bu paranın faizine karşılık mecuru kullandığını, yapılan tadilat giderinin kendisine ödenmediğini bu nedenle kira parasının tesbit edilemeyeceğini ileri sürmüş, mahkemece savunmaya itibar edilerek dava reddedilmiştir.

Taraflar arasında Temmuz 1988 başlangıç tarihli olup imzası iki tarafça da inkar edilmeyen kira sözleşmesinde;

Kiralayana ait mecurun tadilatının kiracı Etem Keş tarafından yapıldığını, tadilat tutarının 10.160 DM. olduğu, kiracı Etem Keş’in bu alacağı ödenene kadar alacağının faizine karşılık kira parası ödemeden mecuru kullanacağı, kiralayanın borcunu istediği tarihte ödeyebileceği kararlaştırılmıştır.

Anılan sözleşmenin geçersiz olduğu ayrı bir dava ile iddia ve ispat edilmediğinden taraflar arasında geçerli bir kira sözleşmesinin bulunduğunun kabulü gerekir.

Kira sözleşmesinde, kira parasına ilişkin olarak doğan boşluğun 18.11.1964 gün ve 2/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı gereğince hakim tarafından doldurulması gerekir.

Bunun için dava konusu taşınmazın boş olarak yeniden kiraya verilmesi halinde getirebileceği kira parası bilirkişi marifetiyle belirlenmeli, bu kira parası gözönünde bulundurularak hakimce dava konusu taşınmazın niteliklerine uygun hak ve nesafet kuralları gereğince bir kira parası takdir edilmelidir.

Yerinde olmayan gerekçelerle davanın reddedilmiş olması doğru değildir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi Usul ve Yasa’ya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı ( BOZULMASINA ), oyçokluğu ile karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ:

Taraflar arasında kurulan sözleşmeye kira akti adı verilmiş, fakat kira parası gösterilmemiştir. Davalının kullanmasına davacı tarafından terk edilen evin davalı tarafından tadil edildiği 10160 DM harcandığı belirtilmiş, bu para ödeninceye kadar davalının kira parası, davacınında faiz ödemeyeceği kararlaştırılmıştır. Davacı bu aktin kira akti olduğu iddiası ile akitteki kira parası yönünden doğan boşluğun doldurulmasına istemekte olup, mahkeme ilişkinin kira akti olmadığını, aktin ev kira parasız, para faizsiz olarak nitelenen karz akti olduğunu kabul etmektedir.

“İki taraf karşılıklı ve birbirlerine uygun surette rızalarını beyan ettikleri takdirde akit tamam olur” ( B.K.1/1 ) “İki taraf akdin esaslı noktaların da uyuşur ise ikinci derecedeki noktalar sükutla geçilmiş olsa bile akde münakit olmuş nazarı ile bakılır” ( B.K. 248 ) görüldüğü gibi kira aktinin esaslı unsurlarından biri, bir şeyin kullanılmasının kiracıya terki yanında, kiracının kiraya verene muayyen bir ücret ödemesidir. Bu akitte açıkca davalının davacıya kira parası ödemeyeceği yazılıdır. Şu halde Yüksek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu çoğunluğunun akti ilişkiyi kira akti olarak nitelemesine katılmak mümkün değildir.

“Bir aktin şekil ve şartlarını tayinde, iki tarafın gerek sehven ve gerekse akitteki hakiki maksatlarını gizlemek için kullandıkları tabirlere ve isimlere bakılmıyarak, onların hakiki maksatlarını aramak lazımdır” ( Bk. 18/1 ). Şu halde tarafların bu akti ilişkiyi kira akti olarak adlandırmalarının bir önemi olmayıp, aktin altındaki hakiki iradeye göre de akit geçerli olabilir. Sözleşmede davalının kullanımına terk edilen evin davalı tarafından onartıldığı yazılı olup; aksine bir iddia ortaya atılmamış, aksi yönde bir delil getirilmemiştir. Tarafların bu işin bedelini tasfiye ettikleri davalının borçu karşılığında, borç ödeninceye kadar davalıya evin kullanılmasını terk ettiği kira parası almamayı kabul ettiği, davacının da para ödeninceye kadar faiz almamayı kabullendiği anlaşılmaktadır. Tipik bir karma akit olan ilişkide paraya ait bölümü Borçlar Kanununun 306. maddesi çerçevesinde karz olarak nitelemek mümkündür. Şu halde, tarafların gerçek iradesi evin kullanılması bakımından ariyet ( B.K. 299 ), para bakımında da karzdır. Kira akti söz konusu olmayıp, Ariyet ve karz akitlerinin unsurları bakımından bir eksiklik yoktur. Hakimin davayı ret etmesi doğrudur.

Öte yandan, Yüksek Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda yapılan müzakere sırasında parasının faizinin, kiranın ücreti ile sayışıldığı böylece kira akti bulunduğu ileri sürülmüş, bu görüş çoğunlukça kabul edilmiştir.

“Bir aktin mevzuu, Kanunun gösterdiği hudut dairesinde serbestçe tayin olunabilir. Kanunun kat’i surette emreylediği hukuki kaidelere veya kanuna muhalefet bulunmadıkça iki tarafın yaptıkları mukaveleler muteberdir” ( B.K. 19 ) “Bir aktin mevzuu .... ahlaka ( adaba ) muğayir olursa o akit batıldır” ( B.K. 20/1 ) ( ... İkrazatcılık yapmak üzere izin almadan, faiz ve HER NE AD ALTINDA OLURSA OLSUN, bir İVAZ KARŞILIĞI ... ödünç para verme işlerinin yapılması ... tefecilik sayılır” ( 6.10.1983 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 90 sayılı Kanun hükmünde kararname Md. 9 ) “... tefeciler 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası ile birlikte 50 bin liradan az olmamak kaydıyla, sağladıkları menfaatlerin 5 katı ağır para cezasıyla cezalandırılır” ( 90 sayılı K.H.K. Md. 15/2 ). Görüldüğü üzere çoğunluğun yorumunun kabulü halinde, davalının fiili tefecilik olup, taraflar arasındaki aktin paraya ait bölümü kanuna aykırı ve suç sayılan bir anlaşma olduğundan batıldır ( B.K. 20 ). Taraflar arasında ki, aktin esaslı unsurlarından olan bu bölümün butlanı kabul edilince kira aktini ayakta tutmak da Borçlar Kanunun 20. maddesinin 2. fıkrasının ikinci cümlesi hükmü karşısında mümkün olmaz. Davanın reddi çoğunluğun nitelemesi ve yorum biçimine göre de doğrudur.

Yerel Mahkeme kararının bu gerekçelerle onanması gerektiği kanaatındayım.

Tahir ALP
2.Hukuk Daire Başkanı

yarx
Old 06-05-2008, 16:23   #3
halit pamuk

 
Varsayılan

Kanuna ve ahlaka aykırı bir sözleşmenin geçersizliğinden önce; Kanaatimce ispat sorunuyla karşılaşacaksınız ve kesin delillerle ispat istenecek.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Akit Görüşmelerinden Doğan Sorumluluk Av. Hulusi Metin Meslektaşların Soruları 8 09-12-2011 21:14
işçinin devamsızlığının fesih sebebi yapılamayacağı durumlar salih altınok Meslektaşların Soruları 2 16-07-2007 17:58
kat mülkiyetinde diğer kat maliklerine zarar ve rahatsızlık veren durumlar altiokebru Meslektaşların Soruları 5 13-03-2007 18:47
kati araç satış sözleşmesi yapılamayan hallerde B.K.22 göre ön akit yapılabilir mi? NT.ŞÜKRAN Meslektaşların Soruları 5 23-02-2007 16:03
Elektrik Faturası - borçlandırma şeklini gösteren yönetmeliğin değişmesi avukat1980 Meslektaşların Soruları 1 15-01-2007 10:00


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05056310 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.