Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Evlatlığa vasi atanabilir mi?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 02-12-2008, 14:04   #1
Metallicaal

 
Varsayılan Evlatlığa vasi atanabilir mi?

2000 yılında; o tarihte 66 yaşında olan ve hiç evlenmemiş bir vatandaş, 5 yaşında bir kızı evlat edinmiş.Evlat edindiği kızın annesinin dayısı oluyor aynı zamanda.Kızlarını evlatlık veren ailenin iki çocuğu daha var.Arada akrabalık da olduğu için kendi rızaları ile bu şahsa kızlarını evlatlık vermişler.Aradan 8 sene geçmiş.Evlatlık şu anda 13, evlat edinen vatandaş 74 yaşında.Evlat edinen yaşlılığın da verdiği etkiyle gözleri pek görmüyor, sağa sola koşturamıyor.Kısacası evlatlığın işlerini takip edemez durumda...Evlatlık olan kızın öz babası büroma geldi.Az önce belirttiğim gerekçeyle (evlatlığın resmi işlemlerini takip etmek, onu temsil etmek) evlatlığın menfaatlerini korumak ve işlerini takip edebilmek için ne yapabiliriz diye sordu.Sorum şu: Bu şahsı yani evlatlık olan kızın öz babasını, evlatlığa vasi tayin ettirebilirmiyiz? Yada başka ne gibi bir çözüm olabilir? Öte yandan, MK ve Yargıtay diyor ki: Velayet hakkı kaldırılmadıkça küçüğe vasi tayin edilemez.......(Sonuçta evlat edinen kişinin evlatlık üzerinde velayet hakkı var) Bu konuda yardımcı olacak meslektaşlarıma şimdiden teşekkür ediyorum.......
Old 05-12-2008, 14:04   #2
ahmetyılmaz

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
İkinci Hukuk Dairesi
Esas No
: 2001/06751
Karar No
: 2001/08604
Tarih
: 01.06.2001
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:


KARAR
Kendisi için nafaka istenen Evren … evlatlık olarak verilmiş, evlat edinenin ölümü ile evlatlık ilişkisi sona ermiştir. Evrenin evlat edinenin mirasçılığı sıfatı devam etmektedir. Evlatlık verilmekle evlatlığın bakımı ve geçimi, terbiyesi, eğitimi gibi haklar evlat edinene geçmiştir. (MK. m. 257) Ne var ki, evlat edinen ölmüştür. Ölümle evlatlık ilişkisi sona ermiştir. Evlatlık ilişkisi sona erdiğinden Evrenin doğal ana-babası koşulları varsa çocuklarının geçiminden sorumludur. (MK. m. 257 [2846 sayılı Kanun ile değişik])

Medeni Kanunun 278-280 maddesi gereği velayet devam ettiği sürece ana-baba çocuğun mallarının gelirlerinden yararlanma hakları vardır. Medeni Kanunun 262. maddesi gereği küçüğün kısıtlılık altına alınması yerine asıl olan velayet altına konulmasıdır. Vesayet altına alınmış olsa dahi velayete ait hükümler uygulanır.

Çocuğun geliri öncelikle kendisine harcanır. Fazlası karı-kocadan hangisi aile geçimi ile sorumlu ise ona ait olur.

Davalı doğal baba velayet hakkından yoksun kalmış olduğundan, çocuğun mallarının gelirlerinden yararlanamaz. Baba, kısıtlı olduğundan ona velayet hakkı tanınması mümkün değildir.

Çocuğun gelirlerinden yararlanamayan baba, velayet hakkını elde etmekten de yoksun olduğundan, hakkaniyet gerektiriyorsa çocuğun geçiminden sorumlu tutulabilir.

Babanın sorumluluğunun Medeni Kanunun 315. maddesi çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir. Zira birinci derecede sorumlu olan kişi velayet hakkına sahip olan ana-babaya aittir.

Velayet hakkına sahip olmayan baba, yardım görmediği taktirde zarurete düşecek olan çocuğuna nafaka vermekle yükümlü tutulabilir. Bunun dışında sorumluluğu söz konusu olamaz.

O halde çocuğun evlat edineninden kendisine intikal edecek malvarlığı ve gelirinin tesbit edilmesi vesayet hakkı verilen annenin gelir durumu da göz önünde bulundurulmalı, zaruret halinin varlığı halinde hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde babanın sorumlu olacağı nafakanın tayin ve tesbiti gerektiğinin düşünülmemesi doğru olmadığı gibi, çocuk sonradan evlatlığa verildiğinden iştirak nafakası sona ermiş olması nedeniyle artık iştirak nafakasının artırılmasının da söz konusu olamayacağının gözetilmemesi de isabetsizdir.

Hükmün açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA) , temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 01.06.2001 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.


KARŞI OY
Evlat edinen öldüğüne göre çocuğun velayeti boşlukta kalmıştır. Davalı vesayet altında olup kendisine velayet tevdi edilemeyeceğinden velayetin davacı anaya verilmesi gerekir. Ancak verilen vesayet hükmü velayet sonuçlarını doğurur. Medeni Kanunun 148. maddesine göre davalı baba çocuğun masraflarına iştirak zorundadır.

Sayın çoğunluk görüşüne göre dava Medeni Kanunun 315. maddesi kapsamında kabul edilse dahi çocuğa evlat edinenden miras kaldığı yönde bir iddia ve delil olmadığına göre çocuk zaruret içindedir.

Sonuç olarak verilen karar doğru bulunmakla onanması gerektiği görüşündeyim.


KARŞI OY
Evlat edinen ölünce küçüğün velayeti askıda kalmış, anne küçüğe vasi tayin edilmiştir. Bu durumda da aslolan velayet hükümlerinin uygulanmasıdır.

Ana ve baba görevlerini yapmadıkları taktirde hakim çocuğun korunması için gerekli tedbirleri olabilecek, bu bağlamda nafakaya da hükmedebilecektir. (MK. m. 272)

Velayet hakkı kendisinde olmayan baba da kudretine göre çocuğun bakım ve terbiye masraflarına iştirak edecektir.

Velayet hakları ana babadan kusurları nedeniyle alınmadıkça, çocuk reşit oluncaya kadar onun mallarından ve mallarının gelirlerinden yararlanabileceklerdir. (MK. m. 280)

Eğer çocuğun gelirleri varsa bu gelirde öncelikle kendisine sarfedilecektir. (MK. m. 281) Kaldı ki çocuğun malı ve geliri olduğu da ileri sürülmemiştir.

Dava, yeni nafaka istemini de içerdiğinden ve baba olarak soy bağı sonucu davalı çocuğun mallarından ve gelirinden istifade hakkı yanında bakım yükümlülüğü de olduğundan hükmün onanması kanaatiyle değerli çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
Old 05-12-2008, 14:09   #3
ahmetyılmaz

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
İkinci Hukuk Dairesi
Esas No
: 1988/03324
Karar No
: 1988/04564
Tarih
: 22.04.1988

EVLAT EDİNME

VELAYET HAKKI
ÖZET:
Evlat edinilen küçüğün velayet hakkı, evlat edinen kişi veya kişilere geçer. Bu nedenle, küçüğün ana babasının temsilci sıfatları kalmadığından, çocuklar adına evlatlık sözleşmesinin kaldırılmasını isteyemezler.
Orhan ile Celal arasındaki evlatlık sözleşmesinin iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle; evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:

Evlat edinilen küçüğün velayet hakkı, evlat edinen kişi veya kişilere geçer (MK. 257) . Bu itibarla küçüğün ana-babası velayet hakkını yitirirler. Bu sebeple, evlatlığa verilen çocuğun ana babasının temsilci sıfatları kalmadığından, çocuklar adına evlatlık sözleşmesinin kaldırılmasını isteyemezler. Bu itibarla MK. nun 376/2. maddesi gereğince küçüğe kayyım tayin ettirilmesi için sulh mahkemesine bildirimde bulunulması ve atanacak kayyım huzuru ile yargılamaya devam olunması zorunludur. Bu yön gözetilmeden küçüğe temsil sıfatları kalmayan davacı ana babanın açtığı davada hüküm tesis olunması usul ve kanuna aykırıdır.

Sonuç: Temyiz edilen kararın gösterilen sebeple (BOZULMASINA) , bozma sebebine göre diğer yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 22.04.1988 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YKD.1988/11
Old 05-12-2008, 14:10   #4
ahmetyılmaz

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
İkinci Hukuk Dairesi
Esas No
: 1988/08387
Karar No
: 1988/10052
Tarih
: 04.11.1988

Evlatlık Sözleşmesi
Kayyum Tayini
A. Ö. ile R. Ö. ve ark. arasındaki evlatlık mukavelesinin feshi davasının S. Ö. dahili dava edilerek yapılan muhakemesi sonunda davanın reddine dair verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Evlatlık sözleşmesi ile evlat edinilen küçüğün velayet hakkı evlat edinene geçer. Bu durumda evlatlık sözleşmesinin feshine ilişkin davada evlat edinen ile evlat edinilen arasında yarar (menfaat) çekişmesi bulunduğundan M.K.'nun 376/2. maddesi uyarınca küçüğün bir kayyım tayin edilerek kayyımın yargılamaya katılmasının sağlanması gerekir. Bu yön gözönünde tutulmadan yargılamaya devam edilerek işin esasının incelenmesi usul ve kanuna aykırıdır.

Sonuç: Temyiz edilen kararın gösterilen sebeple (BOZULMASINA) , bozma sebebine göre diğer yönlerin incelenmesine şimdilik yer olmadığına 04.11.1988 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


ABKD.1989/06
Old 05-12-2008, 14:10   #5
ahmetyılmaz

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
İkinci Hukuk Dairesi
18.08.1995
22378
Esas No
: 1995/06026
Karar No
: 1995/06691
Tarih
: 06.06.1995

Mahkemesi
Konya A. 4. H.
Tarihi
11.08.1994
Numarası
1994/676/612
Davacı
Abdullah ve Meryem Çoban
Davalı
Rabia ve Yüksel Yemiş
Dava Türü
Evladlık bağının kaldırılmasına izin
Temyiz Eden
Yargıtay C. Başsavcılığı
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay C. Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Davacılar daha önce evlat edindikleri küçük Aliye ile evlatlık bağının kaldırılmasına izin verilmesi yönünde Aliyenin anne ve babası aleyhine dava açmışlar, mahkemece davalı tarafın kabulü doğrultusunda istek kabul edilerek evlatlık ilişkisinin ref'ine karar verilmiştir.


Türk Medeni Kanunun 258. maddesi uyarınca ; Evlatlık sözleşmesinin Meydana gelişindeki kurallara uyulmak şartı ile, evlatlık ilişkisi, iki tarafın rızası ile her zaman kaldırılabilir. Evlatlık, haklı sebeplere dayanarak her zaman, evlatlık bağının sona erdirilmesini isteyebilir. Mirastan iskat sebeplerinin varlığı halinde ise, evlat edinenin isteği üzerine, hakim tarafında evlatlık ilişkisi ortadan kaldırılır.
Bu maddede "taraflar" tabiri ile belirtilmek istenen evlat edinenlerle, evlatlıktır. Evlatlığın asıl ana-babası değildir.

Zira, evlat edinme ile evlatlığın ana-babası velayet hakkını evlat edinenlere devretmişlerdir. (MK. 257) . Evlat edinenlerin, evlatlık ilişkisini sona erdirme iradesinde olması nedeniyle de; yaşı küçük olan evlatlık ile evlat edinenler arasında menfaat çatışması meydana geldiğinden, davada küçük Aliyenin bir kayyım vasıtasıyla temsili zorunluluk arzetmektedir. (MK. 376/2)

Nitekim Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 22.04.1985 gün ve 3590/3605 sayılı kararı da bu doğrultudadır.

Bu itibarla, davanın doğrudan doğruya evlatlık Aliye aleyhine açılması, bir kayyımla temsilinin sağlanması ve kayyım huzurunda yargılama yapılarak, hüküm kurulması gerekirken, evlatlığın ana-babası aleyhine açılan davanın, davalıların kabulü esas alınarak, kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.


Yukarıda belirtildiği üzere Medeni Kanunun 258. maddede tarafların yarışan iki hakkı vardır. Bunlardan birincisi evlat edinmedeki usul çerçevesinde evlatlık ilişkisini yine mukavele ile kaldırmak, diğeri de kanunda gösterilen şartların bulunması halinde dava yolu ile evlatlık ilişkisinin ref'ini mahkemeden istemektir. Davacılar bu davada evlatlık ilişkisinin rızaen kaldırılmasına izin verilmesini istemişlerdir. Hakim iki tarafın iddia ve müdafaaları ile bağlı olup ondan başka bir şeye hüküm veremez. (HUMK. 74) Bu yön ile Medeni Kanunun 258. maddesinin göndermesi ile 256. maddede yer alan görev düşünülmeden "evlatlık rabıtasının ref'i" yönünde hüküm kurulması da doğru bulunmamıştır.
Sonuç: Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 427/6. maddesi gereğince Yargıtay C. Başsavcılığının Kanun yararına bozma isteğinin kabulüne, Temyiz edilmemek suretiyle kesinleşmiş bulunan Konya 4. Asliye Hukuk mahkemesinin 11.08.1994 tarih ve 676-612 sayılı kararın sonucuna etkili olmamak kaydıyla kanun yararına (BOZULMASINA) oybirliğiyle karar verildi. 06.06.1995
Old 05-12-2008, 14:12   #6
ahmetyılmaz

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
İkinci Hukuk Dairesi
Esas No
: 2001/08029
Karar No
: 2001/09290
Tarih
: 14.06.2001


Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Davalılar tarafından evlat edinilen küçük E evlilik haricinde 09.01.1998 tarihinde dünyaya gelmiş ve anasının bildirimi üzerine anasının kızlık hanesine Medeni Kanunun 290. maddesine göre “ anasının aile ismi “ ile 20.01.1998 tarihinde tescil edilmiştir.

Çocuğun ana ve babası 16.12.1998 tarihinde evlenmişlerdir. Evlat edinme sözleşmesi 23.12.1998 tarihinde kayyım K ile evlat edinenler (davalılar) arasında akdedilmiştir.

Evlilik haricinde doğan çocukların nesebi, ana babanın birbirleriyle evlenmesiyle kendiliğinden sahih olur. (Mk.247) Ana baba doğan çocuklarını ikametgahlarının bulunduğu veya evlendikleri mahal nüfus memuruna ihbara mecburdur. Bu ihbar akit ile birlikte veya hemen akitten sonra yapılır. İhbarın yapılmaması nesebin sahih olmasına mani değildir. (MK.248)

Evlat edinme sözleşmesinin Noterlik Kanunun 89. maddesi uyarınca düzenleme şeklinde yapılması, sözleşmenin evlat edinenle evlat edinilen veya kanuni temsilcisi tarafından imzalanması gerekmektedir.

Olayda evlat edinme sözleşmesinin akdedildiği tarihte ana babanın evlenmiş olması sebebiyle çocuğun velayeti Yasa (MK.247) gereği ana ve babadadır. Hal böyleyken kayyımın iştiraki ile sözleşme yapılması sözleşmeyi hükümsüz kılar. Ana babanın veya hakimin onayı alınmadıkça evlatlık sözleşmesi geçerlilik kazanamaz (MK.254) vesayet altındaki kimsenin evlatlığa verilmesi Asliye mahkemesinin onayına tabidir. Ana-babanın veya asliye hakiminin onayı, sözleşmenin asli öğelerindendir. Belirli bir iş için atanan kayyım o işi Sulh hakiminin vereceği direktifler doğrultusunda yürütür. Sulh Hakimi kayyıma evlatlık olarak verilmesi için emir vermiş ise, istemin ayrıca asliye hakimliğince de onay görmesi gerekir (MK.402-406) Zira evlat edinme sözleşmesinin asli öğeleri taşıması sözleşmenin geçerlilik koşuludur. Diğer yönden Medeni Kanunun 254/a maddesiyle ön görülen ana babanın ilgisizliğinin bulunduğu da söz konusu değildir.

Anne evlilik dışı doğan çocuğunu nüfusa kayıt ettirmiş. Gereği gibi bakma olanağı bulunmadığı çocuğun daha iyi koşullarda yetişmesini sağlamak üzere Esirgeme Kuruluşuna vermiş, çocuğun babası ile evlenince de çocuğa sahip çıkmıştır. Bu bakımdan asli öğelerinden yoksun olan evlatlık sözleşmesinin iptaline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

Sonuç: Hükmün yukarıda gösterilen sebeple (ONANMASINA) , aşağıda yazılı harcın davalılara yüklenmesine, peşin harcın mahsubuna, gerekçede oyçokluğu onamada oybirliğiyle karar verildi.


MUHALEFET ŞERHİ
Medeni Kanunun 298. maddesi ya da aynı Kanunun 376/3. maddesi uyarınca tayin olunan kayyımların görevleri muayyen iş için tayin olunmuş iseler o işin bitimi ile, kayyım tayinini gerektiren sebebin kalkması ve kayyım vazifeden affı ile nihayet bulur. (MK.421)

Kayyım tayinine ilişkin karar kaldırılmadıkça kayyımın temsil ettiği kişi adına yaptığı işlemler geçerlidir. Evlatlık ilişkisi kurulduğu sıra da küçük (E) S… ana ve babası tarafından terk edilmiş İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğüne başvurması üzerine evlat edinme işlemlerinin yapılması için kendisine bir kayyım tayin edilmiş kayyım sözleşmeyi yapmıştır. Kayyımın küçüğü temsil yetkisi olmadığını ve evlatlık sözleşmesinin bu sebeple geçersiz olduğunu kabul eden çoğunluk görüşüne katılmadığım gibi, ana babanın çocuğu terk ettikleri ve Sosyal Hizmetler Kurumunun himayesine alındığı dosya içeriğine uygun bulunduğundan Medeni Kanunun 254/a maddesi koşullarının oluşmadığına ilişkin gerekçeye de katılmak mümkün değildir.


YIS
Old 05-12-2008, 14:16   #7
ahmetyılmaz

 
Varsayılan

evlatlık sözleşmesinin iptali davası açılabilir diye düşünüyorum. saygılar
Old 05-12-2008, 16:22   #8
Metallicaal

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım, öncelikle gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederim...Burada kanımca evlat edinme sözleşmesinin iptalini gerektirecek bir husus yok.Daha doğru bir deyişle, bizim gerekçelerimiz MK.da sayılan sebeplerden değil.Olduğunu düşünsek bile MK.m.319 beş yıllık bir hak düşürücü süre öngörmüş, bu süre de geçmiş..Öte yandan, vasi tayini için dava açmamız durumunda, Mahkeme evlatlık ilişkisi kaldırılmadan vasi tayininine de karar vermez diye düşünüyorum.Fakat böyle bir davada davalı olarak evlat edinen kişiyi gösterirsek ve o Mahkemede bu duruma (yani evlatlığın öz babasının vasi olmasına) rıza gösterdiğini beyan ederse davamız kabul edilir mi? Bu hususta da tereddütlüyüm Konuyla ilgili fikirlerinizi paylaşmaya devam ederseniz memnun olurum..Saygılar...
Old 05-12-2008, 17:53   #9
ahmetyılmaz

 
Varsayılan

Davali Olarak EvlatliĞi GÖsterdİĞİnİz De Öncelİkle Evlatlik KÜÇÜk OlduĞundan Kayyim Tayİnİ ProsedÜrÜ Devreye Gİrecektİr. Ayrica Öz Babanin Vasİ Olarak Kabul EdİleceĞİnİ DÜŞÜnmÜyorum. Saygilar
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
vasi değişikliği young_jurıst Meslektaşların Soruları 2 28-01-2013 17:49
vasi tayini miss_lawyer Meslektaşların Soruları 1 02-10-2007 16:33
vasi atanması Av.Ebru Caner Meslektaşların Soruları 1 07-08-2007 08:42
Siteye Yöneticiden Başkası Müdür Olarak Atanabilir Mi? hırs Meslektaşların Soruları 7 18-06-2007 16:43
Vasi baykara1 Hukuk Soruları Arşivi 1 02-03-2002 10:25


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03511190 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.