|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
27-03-2007, 12:10 | #1 |
|
İşçilik alacakları talepli dava - sonradan açılan işe iade davası
Sevgili meşlektaşlarım,
Olay: Müvekkil işverendir. Çalıştırdığı işçilerden birisinin iş akdi Kasım/ 2003'te feshetmiş fakat yazılı bildirim yapılmamıştır. Bunun üzerine işçi tarafından kıdem, ihbar, izin vb. işçilik alacaklarının ödenmediğinden bahisle Çalışma Bölge Müdürlüğü'ne başvurulmuştur. Tespit edilen alacaklardan bir kısmı işveren tarafından bu aşamada işçiye ödenmiştir. Ödenmeyen kısım için Haziran 2004 tarihinde İş mahkemesinde müvekkil aleyhine açılan dava sonucunda ödenmeyen diğer tüm işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmiş ve bu karar 16.11.2006 tarihinde kesinleşmiştir.Şimdi ise aynı işçi tarafınan Şubat 2007 tarihinde işe iade talepli dava açılmıştır. Soruaha önce işçilik alacakları talepli olarak açılan dava ile iş akdinin feshinin haksız olduğu gerekçesiyle işçilik alacaklarının tahsiline karar verildiğine ve feshin geçersizliği bu davada tartışılmadığına göre işe Şubat 2007 'da açılan işe iade davası süresinde midir? Tecrübe, yorum ve önerileri paylaşacak tüm meslektaşlara şimdiden teşekkür ederim. |
27-03-2007, 14:53 | #2 |
|
Bildiğiniz gibi, işe iade davası, fesih bildiriminin tebliğinden itibaren 1 ay içinde açılmalıdır.
Sizin olayınızda, fesih bildirimi hiç yapılmamış. İşçi burada, fesih bildiriminin hiç yapılmamış olmasından yararlanmaya çalışıyor, anladığım kadarıyla. Yargıtay kararlarında fesih bildiriminin tebliği esas alınıyor ve yazılı fesih bildirimi yapılmamasının feshin geçersizliği sonucu doğurduğu belirtiliyor. Ancak, 9 HD'nin yazılı fesih bildirimi yapılmaması halinde 1 aylık hak düşürücü sürenin başlayacağı tarih ile ilgili bir kararı da var ki, bu karar tam sizin durumunza uyuyor : T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ E. 2005/34667 K. 2005/37461 T. 28.11.2005 • İŞ GÜVENCESİ HÜKÜMLERİ KAPSAMINA GİRMEK ( Raporlu Süre İçinde Fesih Bildiriminin İşçiye Ulaştırılması - Dava Açma Süresi ve İşyerindeki İşçi Sayısının Fesih İradesinin İşçiye Ulaştığı Tarih Dikkate Alınarak Belirlendiği/Altı Aylık Kıdem Süresinin Dolmadığı ) • İŞÇİNİN RAPORLU OLDUĞU SÜRE ( İş Güvencesi Hükümlerinin Kapsamına Girmek Bakımından Gerekli Olan Altı Aylık Kıdem Süresinde Dikkate Alınmayacağı - Raporlu Süre İçinde Fesih Bildiriminin İşçiye Ulaştırılması ) • FESİH BİLDİRİMİ ( Raporlu Süre İçinde Fesih Bildiriminin İşçiye Ulaştırılması - İş Güvencesi Hükümlerinin Kapsamına Girmek Bakımından Gerekli Olan Altı Aylık Kıdem Süresinin Dolmadığı ) • DAVA AÇMA SÜRESİ ( Fesih İradesinin İşçiye Ulaştığı Tarih Dikkate Alınarak Belirlendiği/Raporlu Süre İçinde Fesih Bildiriminin İşçiye Ulaştırılması - Altı Aylık Kıdem Süresinin Dolmadığı ) • İŞE İADE TAZMİNAT VE BOŞTA GEÇEN SÜRE ÜCRETİ TALEBİ ( Raporlu Süre İçinde Fesih Bildiriminin İşçiye Ulaştırılması/Altı Aylık Kıdem Süresinin Dolmadığı - Dava Açma Süresinin Fesih İradesinin İşçiye Ulaştığı Tarih Dikkate Alınarak Belirlendiği ) 4857/m. 18, 19, 20, 21 ÖZET : Uyuşmazlık, raporlu süre içinde fesih bildiriminin işçiye ulaştırılması halinde, 4857 sayılı İş Kanunun 18. maddesinde öngörülen ve iş güvencesi hükümlerinin kapsamına girmek bakımından gerekli olan altı aylık kıdem süresi nasıl hesap edileceğidir. Gerek dava açma süresi gerek işyerindeki işçi sayısı fesih iradesinin işçiye ulaştığı tarih dikkate alınarak belirlendiğine göre altı aylık kıdem süresinin tespiti yönünden de aynı tarihin esas alınması gerekir. Somut olayda, fesih iradesinin davacıya ulaştığı tarihe göre davacı altı aylık kıdeme sahip olmadığından iş güvencesi hükümlerinden yararlanamaz. DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ile işe iadesine ve kötüniyet tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: KARAR : Davacı işçi, iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan 14.6.2005 tarihinde işverence feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre Ücretinin belirlenmesini istemiştir. Davalı işveren, iş sözleşmesinin 11.6.2005 tarihinde haklı sebeple feshedildiğini, 13.12.2004 tarihi olan işe giriş tarihi ve fesih tarihi itibariyle davacının 6 aylık kıdeminin bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece davacının fesih bildiriminin yapıldığı 11.6.2005 tarihi itibariyle 3 günlük sağlık raporunun bulunduğu, fesih bildiriminin rapor bitim tarihi olan 14.6.2005 tarihinden itibaren geçerli sayılması gerektiği, buna göre 6 aylık kıdem süresinin dolduğu sonucuna varılmış, feshin geçerli nedene dayanmadığı gerekçesiyle işe iade davasının kabulüne karar verilmiştir. Davacı işçinin işe giriş tarihinin 13.12.2004 olduğu konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, hangi tarihte fesih bildiriminin davacıya ulaştırıldığı ve raporlu süre içinde ulaştırılmış ise bunun 6 aylık kıdem süresinin tespiti bakımından ne zaman hüküm doğuracağı hususlarında çıkmaktadır. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, davacının 11.6.2005 günü saat 10.24-10.41 arasında 3 günlük istirahatlı olduğuna ilişkin doktor raporu aldığı, fesih bildiriminin ise aynı gün saat 12.36'da davacıya tebliğ edilmek istenmesine rağmen davacının tebellüğden imtina ettiği, davalı işverence davacının fesih bildirimini tebellüğden kaçındığına ilişkin tutanak düzenlendiği, dinlenen davalı tanıklarının da fesih bildiriminin davacıya 11.6.2005 tarihinde ulaştığını açıkladıkları anlaşılmaktadır. Mevcut delil durumuna göre davacının raporlu olduğu sırada fesih bildiriminin davacıya 11.6.2005 tarihinde ulaştığı anlaşılmaktadır. Mahkemece fesih bildiriminin anılan tarihte davacıya ulaştığının kabulü dosya içeriğine uygun düşmektedir. Çözülmesi gereken ikinci sorun; raporlu süre içinde fesih bildiriminin işçiye ulaştırılması halinde, 4857 sayılı İş Kanunun 18. maddesinde öngörülen ve iş güvencesi hükümlerinin kapsamına girmek bakımından gerekli olan altı aylık kıdem süresinin nasıl hesap edileceğidir. Başka bir anlatımla, bu durumda, altı aylık kıdem süresinin belirlenmesinde fesih bildiriminin davacıya ulaştığı tarih ile raporun bittiği tarihten hangisinin esas alınacağı sorunu karşımıza çıkmaktadır. 4857 sayılı İş Kanunun 20/1. maddesinde fesih bildirimine itiraz davasının fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde iş mahkemesinde veya şartları varsa özel hakemde açılması gerektiği düzenlenmiştir. Yazılı bir fesih bildiriminin yapılmadığı hallerde veya fesih bildiriminin tebliğ edilmediği durumlarda davacının bir aylık dava açma süresinin hiçbir şekilde başlamayacağı, ve dava açma hakkının her zaman mümkün olduğu şeklinde bir anlam ortaya çıkacağından Dairemizce İş Kanununun anılan hükmü sözlü ya da yazılı fesih iradesinin işçiye "ulaştığı" tarih esas alınarak bir aylık dava açma süresinin hesaplanması gerektiği şeklinde yorumlanmaktadır. Keza, Dairemizin kararlılık kazanmış uygulamasına göre, işyerinde çalışan işçi sayısının tespiti de fesih iradesinin davacıya ulaştığı tarih esas alınarak yapılmaktadır. Gerek dava açma süresi gerek işyerindeki işçi sayısı fesih iradesinin işçiye ulaştığı tarih dikkate alınarak belirlendiğine göre altı aylık kıdem süresinin tespiti yönünden de aynı tarihin esas alınması gerekir. Somut olayda, fesih iradesinin davacıya ulaştığı 11.6.2005 tarihe göre davacı altı aylık kıdeme sahip olmadığından iş güvencesi hükümlerinden yararlanamaz. Buna göre davanın reddi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü hatalıdır. Belirtilen nedenlerle, yerel mahkeme kararının 4857 sayılı İş Kanunun 20/3. maddesi uyarınca bozularak ortadan kaldırılması ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, 1- ) İ. 3. İş Mahkemesinin 11.10.2005 gün ve 547-777 sayılı kararının bozularak ortadan kaldırılmasına, 2- ) Davanın REDDİNE, 3- ) Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 4- ) Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı ( 31.00 ) YTL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine, 5- ) Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre ( 350 ) TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6- ) Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, kesin olarak 28.11.2005 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi Bu kararı göz önüne aldığımızda, somut olayınızda 1 aylık sürenin geçirildiğini düşünüyorum. Saygılar. |
27-03-2007, 15:30 | #3 |
|
Sayın Yılmaz ilginiz için çok teşekür ederim.
Benim düşünceme göre de; her ne kadar yazılı fesih bildirimi yapılmamışsa da işçi tarafından işçilik alacaklarının talep edilmiş olduğu davanın açılmasıyla akdin feshedildiğine muttali olmuştur. Aradan geçen yaklaşık 4 yıl sonra "yazılı fesih bildirimi yapılmadı ya da fesih geçerli değil" - bu arada dava dilekçesi henüz tebliğ edilmedi ancak mahkemenin istediği belgelere ilişkin tensip zaptı bugün tebliğ edildiği için işe iadenin tam olarak hangi gerekçe ile talep edildiğini henüz öğrenmiş değiliz- iddiası iyiniyetli sayılamaz. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Taraf ehliyeti olmayana açılan dava | Av.Elvan Akkaya | Meslektaşların Soruları | 23 | 29-12-2008 16:51 |
zamansız açılan tahliye davası | seyitsonmez | Meslektaşların Soruları | 12 | 08-03-2007 17:05 |
İşe İade - Ücret Ve Diğer İşçilik Alacakları | Av. Hulusi Metin | Meslektaşların Soruları | 6 | 26-04-2005 17:40 |
Uzanlar Olayında İşçilik Alacakları | Yazgan | Meslektaşların Soruları | 6 | 10-08-2004 13:24 |
Genel Kurul Kararı Olamdan Açılan Dava | hikmet | Hukuk Soruları Arşivi | 1 | 01-03-2002 23:52 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |