|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
04-12-2007, 14:48 | #1 |
|
tecavüz sonucu oluşan değer kaybı
Hepinize iyi çalışmalar.Sorum şu şekilde:Belediye tarafından yapılan çalışma neticesinde müvekkile ait arsanın büyük bir kısmına tecavüz edildiği kalan kısım da ise %100 değer kaybı oluştuğu tarafımızca tespit ettirilmiştir.Bu durumda müdahalenin meni davası açma yoluna gitmek mi yoksa tüm arsanın bedelini talep etme mi daha yerinde olacaktır.Şimdiden teşekkürler...
|
05-12-2007, 11:52 | #2 |
|
T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu Esas: 2003/5-626 Karar: 2003/637 Karar Tarihi: 05.11.2003 ÖZET: Kamulaştırmasız elatma "Anayasa ve yasalara uygun bir işlem oluşturmaksızın bir kimsenin taşınmaz malına el koyar, onun üzerinde bir tesis veya bina yapar yahut da o taşınmaz malı bir hizmete tahsis ederek mal sahibinin taşınmazı üzerinde dilediği gibi kullanma hakkına karşı herhangi bir girişimde bulunuyorsa idare, taşınmaz mala kamulaştırmasız el koymuş sayılır." Taşınmazın İstanbul'un su ihtiyacını karşılayan su toplama havzalarından Terkos Baraj Gölü ve bunu besleyen derelerin koruma bandında kaldığı, göl ile taşınmaz arasında su geçişini engelleyecek bir sedde bulunmadığı ve Terkos Gölü suyu altında kaldığı bilirkişi rapor ve krokileri ile sabittir. O halde dava konusu taşınmazın malikinin kullanımını engelleyecek şekilde sürekli olarak kısmen Terkos Golü suyu altında bulunması nedeniyle davalı idarenin taşınmaza kalıcı ve sürekli bir müdahalesinin bulunduğu anlaşıldığından, yerel Mahkemece verilen direnme karan usul ve yasaya uygundur. (2942 S. K. m. 11) (YİBK. 16.5.1956 T. 1956/1 E. 1956/6) Taraflar arasındaki "kamulaştırması elatma nedeniyle tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Çatalca Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 13.5.2002 gün ve 2002/112257 sayın kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 5.Hukuk Dairesi'nin 4.11.2002 gün ve 12852-19478 sayılı ilamıyla; (...Dava kamulaştırmasız elatma iddiasına dayanan bedel istemine ilişkindir. 1-Dava konusu taşınmaz Terkos Gölünü çevreleyen seddenin dışında bulunmakta olup zaman zaman bu setteyi aşan göl suyu taşınmazı kaplamaktadır. Davacının dava konusu taşınmazdan faydalanma olanağı davalı idarece engellenmemiştir. Dosya arasında mevcut Osmanlı köyü çeltik ekicilerinin İSKİ Genel Müdürlüğüne hitaben verdiği muhtelif tarihli dilekçelerden dava konusu taşınmazda çeltik tarımının yapıldığı, İSKİ Genel Müdürlüğü'nden bu tarım için su talebinde bulunulduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla davalı idarenin dava konusu taşınmazda kalıcı bir müdahalesi mevcut değildir. Bin netice kamulaştırması elatmadan söz edilemez. Terkos Gölünün zaman zaman taşması ve taşan suların dava konusu taşınmazı geçici olarak kısmen veya tamamen kaplaması kamulaştırmasız elatma olarak kabul edilemez. Açıklanan nedenlerle kamulaştırmasız elatmaya dayanan bedel davasının reddine karar vermek gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi, 2- Kabule göre de; Avukatlık Kanunun 164/son maddesi uyarınca vekalet ücreti davayı takip eden avukata ait ise de; bu, vekil ile müvekkili arasındaki iç meseledir. Vekalet ücretinin taraf lehine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, doğru görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; Mahkemece önceki kararda direnmiştir. TEMYİZ EDEN: Davalı vekili HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan sonra ... gereği görüşüldü: Dava, kamulaştırmasız elatma iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir. Dava vekili, davacının Çatalca Ormanlı Köyü 672 parsel sayılı 33800 m2 taşınmazın maliki olduğunu, taşınmazın Terkos Gölü havzası içinde olup davalı Kurumun Istranca Derelerinden Terkos Gölüne su pompalaması ve depolaması sonucu uzun zamandır kısmen su altında kaldığını, davacının taşınmazını kullanamadığını, davalı idarenin kamulaştırma yapmaksızın taşınmaza fiilen elkoyduğunu ; Terkos Sistemi ve Terkos Gölüne aktarılan Yıldız dereleri sularının İstanbul'a getirilmesi ve dağıtımı İSKİ Genel Müdürlüğü tarafından gerçekleştirildiğinden muhatap ve sorumlu idarenin İSKİ Genel Müdürlüğü olduğunu; fiilen elatılan parselin İstanbul'un hızla gelişmekte olan Çatalca'ya çok yakın mesafede, E-5 ve TEM' e yakın konumda olduğunu, suyun altında kalmadan önce başta çeltik tarımı olmak üzere hububat, fasulye, domates, biber, kıvırcık, salatalık, kavun ve diğer tarla ve bahçe ürünleri ziraatı başarı ve yüksek verimle yapıldığını, davalı idarenin Havza Koruma Yönetmeliğini ileri sürerek bölgedeki taşımaz değerinin düşük tutulması yolunda öteden beri savunmada bulunduğunu, ancak bu hususların menfi unsur olarak kabul edilemeyeceğinin Çatalca Asliye 1. Hukuk Mahkemesinin 1990/40 E. sayılı dosyasında tartışılıp idarenin bu yoldaki savunmasının reddedildiğini, taşınmazın elatmadan önceki halihazır durumuna nitelik ve özelliklerine göre yapılıp dava tarihindeki değerler üzerinden bedel takdir edilmesi gerektiğini; fiili elatmanın kısmi olup elatma dışında kalan alanda önemli ölçüde değer düşmesi olduğunu, bu nedenle kamulaştırmasız elatılan bedeli ile elatma sonrası arta kalan kısımdaki değer kaybının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik toplam 405.000.000 TL kısmının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsilini, elatılan bölümlerin davalı idare adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davacı idare vekili, barajın İSKİ' nin İşletmesinde olmakla birlikte yapım ve yüksekliğini, su seviyesini DSİ' nin kontrol ettiğini, bu nedenle husumetin DSİ Genel Müdürlüğüne yönetilmesi gerektiğini; davalı idarenin, taşınmaza sahiplenmek kastıyla elatmadığını, barajda doğal bir olay olan aşırı yağışlar sebebiyle su seviyesinde yükselme olup toprağın geçici olarak sular altında kalmış olabileceğini; dava konusu taşınmazın, İçme Suyu Havzaları Koruma Yönetmeliğinin 11.maddesi gereğince göl mutlak koruma alanında kaldığını, buna göre 0-100 metrelik mutlak koruma bandında hiçbir suretle motorlu araç çalıştıramayacağını; kültür balıkçılığı yapılmayacağını; ilaçlama ve benzeri faaliyetlerde bulunulamayacağını; dava konusu taşınmazın fiili kullanımına yönelik yasal kısıtlamaların bulunduğunu; taşınmazın değeri hesaplanırken, olduğu gibi kullanımının göz önüne alınması gerektiğini, taşınmazın kullanımına yönelik yasal kısıtlamaların olduğu gibi kullanıma engel olduğunun açık olup değeri hesaplanırken objektif değer azaltıcı unsur olarak göz önüne alınması gerektiğini; dava konusu taşınmazda var olduğu iddia edilen suyun, davacı tarafça gölden ve çeşitli kuyulardan çeltik ekimi sebebiyle çekilen su olduğu; Terkos Gölünün maksimum su kotunun dışında bulunduğunu, bu seviyenin üzerinde bulunan taşınmazlar için idarenin elatma iradesinin bulunmadığını; bölgedeki taşınmaz malik1erinin taşınmazlarına her yıl baraj ve kuyulardan su çektiğini ve her yıl Nisan ayından itibaren idareye müracaatla bu pis suların boşaltılmasını talep ettiklerini; Muhtarlık tarafından verilen dilekçede suyun davacı tarafından kullanıldığının izah edildiğini; idarenin her yıl taşınmazda bulunan suları tahliye etmesinin, kalıcı nitelikte elkoyma amacı taşımadığının bariz kanıtı olduğunu, davanın elkoyma nedeniyle tazminat değil, varsa zarardan kaynaklanan tazminat davası olarak açılması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Yerel Mahkemenin dava konusu taşınmazın İstanbul'un su ihtiyacının karşılanması amacı ile davalı İSKİ tarafından özellikle Istranca dereleri kapsamındaki suyun Terkos Gölüne aktarımından sonra Terkos Gölü'ndeki su seviyesinin artmasına bağlı olarak dava konusu taşınmaz ile çevre taşınmazların su altında kaldığı ve bu hususun süreklilik kazandığı anlaşıldığı gerekçesiyle verdiği, davanın kabulüne dair karar, davalının temyizi üzerine Özel Dairece yukarıdaki gerekçeyle bozulmuştur. Uyuşmazlık Terkos Gölü suyunun dava konusu taşınmazı kısmen kaplamasının kamulaştırmasız elatma olarak kabul edilip edilemeyeceği noktasındadır. Öncelikle kamulaştırmasız elatma kavramı üzerinde durulmasında fayda bulunmaktadır. Kamulaştırmasız elatma "Anayasa ve yasalara uygun bir işlem oluşturmaksızın bir kimsenin taşınmaz malına el koyar, onun üzerinde bir tesis veya bina yapar yahut da o taşınmaz malı bir hizmete tahsis ederek mal sahibinin taşınmazı üzerinde dilediği gibi kullanma hakkına karşı herhangi bir girişimde bulunuyorsa idare, taşınmaz mala kamulaştırmasız el koymuş sayılır." (Ali Arcak, Kamulaştırmasız El koyma ve Yeni Hükümler, Ankara, 1987 s.23). Elatmanın yetkili bir organ ve kamu yararı amacıyla yapılmış olması gerekir. Bilindiği ve 16/5/1956 gün 1/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında benimsendiği üzere, kamulaştırmasız elatma nedeniyle malik elatılan yerin bedelini isteyebileceği gibi men'i müdahale davası da açabilir. Her iki davanın açılabilmesi için idarenin dava konusu taşınmaza sahiplenme maksadıyla, sürekli ve kalıcı olarak fiilen elatmış olması gerekir. Kağıt üzerinde yapılan tasarruflar (imar planı vs.) fiilen elatma sayılmaz. Bundan ayrı dava konusu taşınmazın daha önce idarece kamulaştırılmamış olması gerekir. Somut olayda dava konusu taşınmaz tapuda davacı adına tarla olarak kayıtlı olup taşınmazın sürekli su altında da bulunması nedeniyle yetişmede suya ihtiyaç gösteren çeltik tarımının dahi yapılmadığı tanık beyanlarından anlaşmaktadır. Taşınmazın İstanbul'un su ihtiyacını karşılayan su toplama havzalarından Terkos Baraj Gölü ve bunu besleyen derelerin koruma bandında kaldığı, göl ile taşınmaz arasında su geçişini engelleyecek bir sedde bulunmadığı ve Terkos Gölü suyu altında kaldığı bilirkişi rapor ve krokileri ile sabittir. Diğer taraftan İSKİ Genel Müdürlüğü'nün 20/3/2002 tarihli yazısında, taşınmazın Terkos Gölü su kodu seviyesinin altında bulunduğu bildirilmiştir. İSKİ Genel Müdürlüğü'nün taşınmazı 14.1.1999 tarih ve 99/57 sayılı kararı ile kamulaştırdığı, ancak kamulaştırma işlemlerinin tamamlanmadığı gözetildiğinde davalı idarenin taşınmaza kalıcı bir maksadının bulunduğu açıktır. O halde dava konusu taşınmazın malikinin kullanımını engelleyecek şekilde sürekli olarak kısmen Terkos Golü suyu altında bulunması nedeniyle davalı idarenin taşınmaza kalıcı ve sürekli bir müdahalesinin bulunduğu anlaşıldığından, yerel Mahkemece verilen direnme karan usul ve yasaya uygundur. Ne var ki davalı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir. Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle direnmeye uygun bulunduğundan dosyanın işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için 5. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 5.11.2003 gününde oybirliği ile karar verildi. Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları ************************************** |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
taş ocağı dınamıt patlatması sonucu oluşan zarar | Av.mdogan | Meslektaşların Soruları | 2 | 01-09-2008 14:25 |
Galericinin trafik Kazasi Netıcesinde Araçta Oluşan Değer Kaybini Talebı Mümkün mü | av.özlem terzi | Meslektaşların Soruları | 4 | 29-05-2007 10:28 |
maddi hasarlı kaza- değer kaybı | Nuriye Değer | Meslektaşların Soruları | 2 | 19-02-2007 03:58 |
Laser Epilasyon Sonucu Oluşan Yanıklar ve Hukuki Durum. | zeyrek | Meslektaşların Soruları | 5 | 09-02-2007 12:08 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |