|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
30-09-2013, 14:34 | #1 |
|
bedensel kusurun gizlenmesi evliliğin iptali sebebi mi
Merhabalar,
müvekkil bir akrabasının eşinin yeğeni olan kızla evlenmek üzere tanıştırılıyor, kız tesettürlü olmamasına rağmen sıcak havada dahi boğazı kapalı kıyafetler giyiyor, müvekkilin bir sorun olup olmadığı yönündeki sorularını geçiştiriyor, nişan ve düğün alışverişlerinde provalarını yine boğazlı kazakla yaptırıyor,(tadilat yapan terzi şahit) yakası yüksek ve kapalı modeller seçiyor, bu arada ailesi müvekkilin şüphelerini aracılık eden yakınlarına olan güvenden dolayı öteliyor, evlilik gecesi kız ışığı açmamasını istiyor, müvekkil ısrar edince, kızın boynunda çepeçevre bir yara ve dikiş izi bulunduğunu, göğüslerinin vücuduna yapışık ve uçlarının alta gelecek şekilde deforme olduğunu görüyor, birlikte olmak istemiyor, ayrıca güveni sarsılıyor, konuyu kimseye açmıyor, iki gün sonra kız ailesinin doğulu olması ve böyle bir durumda erkeğe ve ailesine zarar vereceklerini söyleyerek tehdit yoluyla beraber olmalarını sağlıyor. bundan sonra da daha önce bu konuda anlaşmış olmalarına rağmen, erkeğin ailesi ile birlikte oturmayı istemediği, rahat yaşamak istediği, araba istediği gibi sebeplerle geçimsizlik çıkarıyor, evlenmeden öncekinin aksine açık saçık giyinerek ilgi çekmeye çalışıyor, cebinden para çalıyor vs sonunda kızın ailesini çağırıyorlar kız babaevine dönüyor, erkek boşanma davası talebiyle geldi, ancak aldatma şartına bağlı nispi butlan sebebiyle evliliğin iptali mümkün olabilir mi diye araştırıyorum bu hususta herhangi bir karara rastlayamadım, bilgisi olan arkadaşlar paylaşabilirse diye konuyu açmak istedim, |
30-09-2013, 14:42 | #2 | |||||||||||||||||||
|
'Yanılma' başlığı altında düzenlenen TMK'nın 149. maddesinin II. fıkrasına göre; "...Eşinde bulunmaması onunla birlikte yaşamayı kendisi için çekilmez bir duruma sokacak derecede önemli bir nitelikte yanılarak evlenmişse..." hükmü gereği nisbi butlana dayanarak dava açıp müvekkilinizin lehine sonuç alma ihtimalinin kuvvetli olduğu kanaatindeyim. Saygılarımla.. |
30-09-2013, 14:59 | #3 |
|
cevabınız için teşekkürler, bu hususta bir karar bulabilseydim işimi kolaylaşacaktı
|
30-09-2013, 15:33 | #4 | |||||||||||||||||||||||
|
|
30-09-2013, 16:14 | #5 |
|
Sizin için araştırdım ama ben de karar bulamadım malesef. Sayın Ekici'nin söylediği gibi yanılmaya dayanarak açılmalıdır kanaatindeyim. Ancak kolay bir dava olmayacağını düşünüyorum. Çünkü;
1- Boyundaki yara ileri sürüldüğü takdirde, bu yaranın önceden bilinmediğinin ispatı çok zor olacaktır. Hayatın olağan akışında, bu yaranın nasıl oluyor da görülmemiş ya da neden gizlendiğinin sorulmamış olduğunu açıklamak pek mümkün değildir. 2- Göğüs bölgesindeki yarayı ileri sürmek daha kolay olacaktır. Zira bu yaranın varlığının önceden bilinmesi kocadan beklenemez. Ancak cinsel ilişkinin gerçekleşmiş olmasını, bu yaraya tahammül edebilmek anlamında yorumlamak da mümkündür. Tehditle ilgili konuların ispatı çok zor olacaktır. Diğer konular ise, evlilik birliğinin sarsılması başlığında değerlendirilebilir. |
30-09-2013, 18:13 | #6 | |||||||||||||||||||
|
1. Aradan ne kadar zaman geçmiş, belirtmemişsiniz. 2. tehditle birlikte olduktan sonra, kaç sefer daha birlikte olmuş, hepsi tehditle mi? 3. Araba istemesi, açık saçık gezinmesi cebinden para çalması hangi süre içinde olmuş? 4. Evlenmeden önce devamlı olarak kapalı giyinen kadın, boynunu omuzlarını açmadan nasıl açık saçık giyinmiş, çevresi, boynunda çepeçevre bir yara ve dikiş izi bulunduğunu, göğüslerinin vücuduna yapışık ve uçlarının alta gelecek şekilde deforme olduğunu görür diye çekinmemiş mi kadın? 5. Sırf yazdıklarınıza dayanarak evliliğin iptaline karar verecek bir hakim bulmak zor olur düşüncesindeyim. Saygılarımla |
30-09-2013, 19:32 | #7 |
|
ilgilenen arkadaşlara teşekkür ederim, zor bir dava olacağının farkındayım, düğün ve nişan fotoğraflarına ve kıyafetlerin provasını yapan terziye dayanıcam fakat bunların dışında günlük hayatta bir fotoğrafları bile yok, evlilik beş ay önce olmuş, ayrılık 15 gün önce, ilişki sayısının az olduğu belirtiliyor, anne baba yeni evli çifti yanlı bırakmak için dışarı çıkıyor geldiklerinde erkek tek başına sıkıntılı bir şekilde evin salonunda oturuyor olunca baba sorunun ne olduğunu öğrenmeye çalışıyor, ısrar edilince erkek anlatıyor, işte kızın ailesi çağrılıyor, ayrılık gerçekleşiyor, geçimsizlik konuları bu beş ay içinde gelişmiş,açık giyinme hususu balkona çıkma, alt kattaki tekel bayisine inme ve kocanın ilgisini çekmek amacıyla başbaşayken kocanın -travesti gibi- tabir ettiği iticilikte makyaj ve giyim şeklinde, tabi bunları ispat etmek zor, güven sarsıcı hareket sebeiyle boşanma davası şeklinde devam edilebilir, ıslahla diye düşünüyorum
|
01-10-2013, 11:22 | #8 |
|
Sayın Meslektaşım,
Öncelikle yanılma kaynaklı evliliğin nisbi butlanla iptaline, Mümkün değilse şiddetli geçimsizlik sebebiyle boşanmalarına karar verilmesi şeklinde dava açmanız yerinde olur diye düşünüyorum. |
01-10-2013, 13:02 | #9 |
|
Bu hususta yine sitede bir Yargıtay kararı buldum Yargıtay 2. HD 28.11.2012 tarih 2012/8975-28580 E.K. sayılı ilamı konuya güzel bir örnek oluşturuyor, yine kararın karşı oy yazısı da evliliğin iptali yerine boşanmaya hükmedilmesini yerinde buluyor, ilgilenen meslektaşlarımın görüşleri, naçizane fikrim ve karar doğrultusunda sayın Av. Mehmet Kılıç'ın belirttiği şekilde dava açmak istiyorum ama, meslekte yeni olmam nedeniyle şunu kestiremiyorum, davayı ıslah hakkımızı saklı tutarak sadece evliliğin yanılma nedeniyle nispi butlanla iptalini talep etmek mi (bu durumda boşanma sebepleri, konular, deliller ve tanıklarla ilgili beyanda bulunmak gerekiyor mu) ya da terditli şekilde iptal mümkün değilse -sebep, delil, tanık vs belirtilerek- güven duygusunun sarsılması ve şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmaya karar verilmesini talep etmek mi gerekecek, yani dilekçeyi hangi şekilde hazırlamam gerekecek bunu kestiremedim
|
01-10-2013, 17:24 | #10 |
|
Sayın Meslektaşım;
Yeni HMK'da terditli dava düzenlenmiştir. HMK md.111; "(1) Davacı, aynı davalıya karşı birden fazla talebini, aralarında aslilik-ferîlik ilişkisi kurmak suretiyle, aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için, talepler arasında hukuki veya ekonomik bir bağlantının bulunması şarttır. (2) Mahkeme, davacının asli talebinin esastan reddine karar vermedikçe, fer’î talebini inceleyemez ve hükme bağlayamaz." Dava dilekçenizin konu ve netice-i talep kısmında davanızın terditli dava olduğunu belirterek ve olayı anlattıktan sonra netice-i talep kısmında; "1) Evliliğin MK md.149 maddesi uyarınca nisbi butlan sebebi ile iptaline İlk talebimizin kabul görmemesi halinde terditli olarak; 2) Tarafların MK md.166 uyarınca Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına karar verilmesi" ifadelerine yer verilmesi kanaatimce yerinde olacaktır. Naçizane fikrim ve hukuki görüşümdür, takdir size aittir. İyi çalışmalar ve kolaylıklar dilerim... |
01-10-2013, 17:54 | #11 |
|
Terditli dava açılması kendi içerisinde çelişkiler doğurabilir;
149/II de, önenmli bir sebep olacak, (ne kadar önemli ben anlamadım) ve bu sebebin varlığı başvurucuda çekilmez bir hal alacak, terditli olarak açılacak dava dilekçenizde, yukarıda bahsedilen olayları yazmak zorunda kalacaksınız (boşanmaya ilişkin) bu olaylar olmasaydı, boşanma da istemeyecektiniz, eşin kusuru başvurucuda çekilmez hal yaratsaydı, bu olaylar olmayacaktı... Kolay Gelsin... Bu arada TMK 150 (hak düşürücü sürenin dolmasına az kalmış) |
01-10-2013, 18:00 | #12 | |||||||||||||||||||||||
|
Sadece kişiden saklanan yara izleri değil aynı zamanda kadının evlilikten sonraki davranışları da evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan eylemler olarak değerlendirilebilecektir.Bu nedenlerle terditli dava açmanın herhangi bir sakıncası olmayacağı fikrindeyim. |
03-10-2013, 13:24 | #13 |
|
Sayın Av. Selim Balku, bahsettiğiniz konuların mahkemece irdeleneceği muhakkak, fakat her ne kadar yasalar hukuki ilişkiler açısından bir çerçeve çizmişse de, yaşananların sosyal hayat içindeki insanlık halleri olduğu, bunların da kişi, toplum, durum ve zaman açısından değişkenlik göstereceği, yani her olayın kendi içinde değerlendirilmesi gerektiğini de kabul etmek gerekir, böyle durumlarda insanlar gece evlendik bir şey öğrendik sabah kalk evine git demiyecektir herhalde, genç ve sağlıklı bir erkeğin, bedenindeki bir kusuru gizleyerek kendisi ile evlenen bir kadının bu kusuruna tahammül edip edemeyeceğini, burada genç bir kızın da istikbalinin söz konusu olduğunu, evlenir evlenmez ayrılmanın toplumda kendisi ile ilgili yansımalarının neler olabileceğini düşünmesi, yine bu hususu bilmeksizin evlenecek kadar değer verdiği kişiye karşı duyguları ile mantığı arasında gelgitler yaşaması, nihayetinde sonuçları ne olursa olsun buna tahammül edemeyeceğine karar vermesi makul bir süreyi gerektirecektir elbet, tabi ilk günden sorunla başlayan bir evliliğin de güllük gülistanlık olması beklenemeyeceğinden boşanma sebebi sayılabilecek olayların yaşanması da normaldir. 152. maddede yer alan 6 aylık hak düşürücü sürenin de benzer bir süreci kastettiğini düşünüyorum, bu arada gerek 149 gerekse 152 madde gerekçelerini de incelemek istedim ancak 743 sayılı kanuni medenideki karşılık maddelere atıf yapıldığından internet ortamında ulaşamadım, cevap veren tüm arkadaşlara değerli bilgileri için tekrar teşekkür ederim
|
03-10-2013, 14:04 | #14 |
|
Sayın meslektaşım, aşağıdaki kararları incelediniz mi bilmem, ancak; sizin olayınızla benzer. Bana kalırsa, evlenmenin iptali davası sizin istediğiniz sonucu vermeyecek. Kanımca, olayınızdaki bedensel kusurun gizlenmesi 149. madde anlamında bir yanılma değildir. Ancak, eklediğim ikinci karardaki karşı oy görüşü gibi, bedensel kusurun gizlenmesi, eşin güven duygusunu zedeler ve başlı başına bir boşanma sebebi oluşturabilir. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası açmanız daha garanti bir yoldur diye düşünüyorum. iyi çalışmalar.
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas No : 2006/5711 Karar No : 2006/12979 ♦ EVLİLİĞİN İPTALİ ♦ EŞİN CİLDİNDEKİ SEDEF HASTALIĞININ ALTSOYUN SAĞLIĞI İÇİN TEHLİKE OLUŞTURMAMASI ♦ YANILMA NEDENİYLE EVLİLİĞİN İPTALİ DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda, mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR : Olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme hakime aittir ( HUMK m. 76 ). Türk Medeni Kanunu'nun 149/2. maddesi "eşinde bulunmaması onunla birlikte yaşamayı kendisi için çekilmez bir duruma sokacak derecede önemli bir nitelikte yanılarak evlenmişse" ve Türk Medeni Kanunu'nun 150/2. maddesi ise "davacının veya altsoyunun sağlığı için ağır tehlike oluşturan bir hastalık kendisinden gizlenmişse" hükümlerini taşımaktadır. Toplanan delillerden davalının cilt ( sedef ) hastalığının bulaşıcı nitelikte olmadığı ve tedavi edilebilir olduğu, altsoyun sağlığı için ağır bir tehlike de oluşturmadığı ve yukarıda bahsedilen her iki madde hükmüne uymadığı anlaşılmaktadır. Davacının davasının reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle ( BOZULMASINA ), temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.10.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas No : 2012/8975 Karar No : 2012/28580 ♦EVLİLİK ÖNCESİ KADINDA MEVCUT OLAN RAHATSIZLIK ♦EVLENMENİN NİSBİ BUTLAN İLE BATIL OLMASI ♦BOŞANMA DAVASI ♦NİSBİ BUTLAN İLE BATIL OLAN EVLENME DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR : Mahkemece, davalı kadının evlilik öncesi "prematüre over yetmezliği" rahatsızlığından söz etmeyerek davacı eşin güvenini sarstığı gerekçesiyle boşanma kararı verilmiş ise de; tarafların ancak evlilik birliği içinde gerçekleşen kusurlu davranışları boşanma sebebi olur. Mahkemenin kabulünde olduğu gibi, davalı evlilik öncesi "prematüre over yetmezliği" rahatsızlığından davacı eşine söz etmemiştir. Davalı kadının evlilik öncesi "prematüre over yetmezliği" rahatsızlığını eşinden gizlemesi, eşini sağlığı konusunda yanıltması ve aldatması, davacının bu sebeple güveninin sarsılmış olması Türk Medeni Kanununun 149 ve 150. maddelerinde düzenlenen nispi butlan sebeplerini oluşturabilir. Evlilik birliği içinde davalı kadının çocuğunun olmaması, yumurtalık rezervinin azalması/tükenmesi davalı kadın tedaviden kaçınmadıkça boşanma sebebi olmaz. Durum böyleyken mahkemece davalı eşin evlilik öncesindeki davranışı sebebiyle davacı eşin güveninin sarsıldığından bahisle tarafların boşanmalarına karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.11.2012 gününde oyçokluğuyla karar verildi. KARŞI OY : Mahkeme, davalıda saptanan "prematüre over yetmezliğini" boşanma sebebi kabul etmemiş, davalının bu hastalığını gizlemiş olmasını güven sarsıcı davranış olarak görmüş, bu sebeple boşanma kararı vermiştir. Gerçekten de davalının evlilik öncesi var olan ve tıbben tedavi olanağı bulunmayan bu rahatsızlığını gizlemesi kocanın karısına olan güven duygusunu derin biçimde zedeler. Böylesine önemli bir konuda kocanın kendisini kandırılmış hissetmesi, evlilik birliğini temelinden sarsar ve boşanma sebebi oluşturur. Bu bakımdan mahkemece ulaşılan sonuç doğrudur. Kararın onanması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğa katılmıyoruz. |
03-10-2013, 14:09 | #15 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Meslektaşım, kararlar gayet yerinde, ben de aynı fikirdeyim ancak terditli dava açmanın da bir zararı olmaz. Terditli davada ilk talebin reddedilmesi, ikinci talebin kabul edilmesi de davalı lehine vekalet ücreti de doğurmaz . Sakıncası yok yani terditli davanın... |
03-10-2013, 16:08 | #16 |
|
sayın av. v. gözde, eklediğiniz kararlar için teşekkür ederim, kararları ben de inceledim, elbette haklısınız, ancak baştan beri benim de kanaatim Av. Mehmet Kılıç gibi terditli dava açma yönünde oldu, meslektaşımın dediği gibi bir zararı da yok, ayrıca fikirleriyle uygulamaya yönelik eksiklerimi bir kalıba oturtmamı da sağladı, teşekkür ediyorum tekrar, davayı açtıktan sonra gelişmeleri burada paylaşacağım, herkese kolay gelsin
|
03-10-2013, 16:17 | #17 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Meslektaşım, Kolay gelsin, davanın tüm aşamalarını bizimle paylaşırsınız seviniriz, hem düşündüğümüz hususların Mahkeme'de nasıl bir karşılık bulduğunu da öğrenmiş oluruz. |
03-10-2013, 16:33 | #18 |
|
Olayımızda nisbi butlan talebinin hukuki dayanağı MK.150 olacak. Çünkü burada yanılma değil açık bir aldatma var. Ancak eşin aldatıldığını ispat etmesi meselesi önemli. Hakim bu sebebi nisbi butlan için yeterli bulmazsa davanın reddi söz konusu olabilir. Bu sebeple davanın terditli olarak açılması uygun olabilir.
|
03-10-2013, 16:38 | #19 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın madlock; Medeni Kanun md.150'de düzenlenen aldatma halleri sınırlı sayıda düzenlenmiştir ve somut olayımızdaki durum bunlara uymamaktadır. Medeni Kanun md.150; Aşağıdaki durumlarda eşlerden biri evlenmenin iptalini dava edebilir: 1. Eşinin namus ve onuru hakkında doğrudan doğruya onun tarafından veya onun bilgisi altında bir başkası tarafından aldatılarak evlenmeye razı olmuşsa, 2. Davacının veya altsoyunun sağlığı için ağır tehlike oluşturan bir hastalık kendisinden gizlenmişse. Somut olayımızdaki durum kavram olarak "aldatma"! ya uysa da kanunun öngördüğü şekilde bir aldatma söz konusu değildir kanaatimce. Saygılar sunarım... |
03-10-2013, 16:42 | #20 |
|
Aslında benim de anlatmak istediğim husus bu idi. Olaydaki vakıalar maddenin lafzına tam olarak uymuyor. Bu nedenle hakimin bakış açısı ve vakıaların sunumu önemli...
|
03-10-2013, 16:42 | #21 |
|
TMK 150. maddede hangi nedenlerin varlığı durumunda "aldatma" olgusunun vücut bulacağı açıkça ifade edilmiştir.
Eşin namus ve onuru bakımından bir aldatma ve/veya sağlık açısından gizlenen hastalıkta ağır bir tehlike durumu söz konusu olacak. Somut durumun her iki fıkra kapsamına da girmediği ortada iken TMK 149 (yanılma) yerine 150'ye (aldatma) dayanılması gerektiği yönündeki görüşlere katılmıyor, Sayın Av. Mehmet KILIÇ'la aynı görüşü paylaşıyorum. Saygılarımla.. |
03-10-2013, 16:47 | #22 | |||||||||||||||||||||||
|
Evet, sonuç olarak aldatma değil, yanılma söz konusu |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Nisbi Butlan Ile Evliliğin Iptali | av_berna | Meslektaşların Soruları | 9 | 31-05-2013 14:24 |
Evliliğin iptali-yurtdışı | dilaykar | Meslektaşların Soruları | 1 | 06-12-2011 23:33 |
Ödeme emri iptali sebebi ile takibin iptali ve hakimin taleple bağlı olacağı | gamzesezgin | Meslektaşların Soruları | 8 | 13-02-2010 02:13 |
evliliğin iptali | hırs | Meslektaşların Soruları | 3 | 28-06-2008 14:39 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |