Aracın Mülkiyeti

Sayın Meslektaşlarım,

Müvekkilim sattığı aracın ayıplı olduğunu kabul ile, alıcı şirkete imzalanan Protokol karşılığında Bedel İadesi yapıyor.

Alıcı ise, aracı fiilen iade etmesine rağmen, mülkiyetini müvekkilim üzerine geçirmiyor. Çekilen ihtarname neticesinde Satış Vekaletini gönderiyorsa da bu kez, araç üzerinde üçüncü bir şahıs tarafından haciz konulduğu anlaşılıyor.

Tekrar ihtarname çekilerek haczin kaldırılması isteniyor ancak sonuç alınamıyor ve alıcı şirketin borca batık olduğu anlaşılıyor.

Şu durumda izlenmesi gereken yol hakkında fikirlerinizi rica ederim. Karşı taraf aracın mülkiyeti müvekkile devretmeyerek yükümlülüğünü yerine getirmediği için ödenen bedelin iadesi için takip yapmayı düşünüyorum.

Ancak Ticaret Mahkemesine başvurarak aracın ayıplı olduğu ve iade alındığını gösterir protokol ile mülkiyetin Mahkeme kararı ile müvekkile geçirilmesi mümkün olabilir mi, bunu bilemiyorum.

Şimdiden teşekkür ederim.

Mulkiyetin trafik sicilinde bir baskasi uzerine gecirilmesi idari bir islem olup, mahkemece bu sekilde bir karar verilemeyecek ancak, durum tesbit edilecektir; daha sonra, trafik tarafindan, bu tesbite gore bir islem yapilirsa ne ala.

En iyisi siz, sozunu ettiginiz " satis vekaletnamesi"nden hareketle sonuca gitmeye ugrasiniz,,, Kolay gelsin,,,

Sayın Meslektaşım Teşekkür ederim.

"Satış vekaleti" ile sonuca gitmem araç üzerindeki haciz ( ler ) nedeni ile mümkün olmuyor.

Tespit talebinde bulunmayı bende düşündüm ancak elimde bir Noter sözleşmesi değil Protokol var ve incelediğim Yargıtay kararlarında Noter satışı yapılan araçlar için tespiti mümkün kılıyor ise de, Noter satışı yapılmayan araçlarda geçerli bir sözleşme olmadığından sebepsiz zenginleşme hükümleri gereği ödenilen bedelin iadesini gerektiriyor.

Gerçi buradaki durum satış değil, araç iadesi ancak konuya ilişkin açık bir karar bulamadım.

Alıntı: Yazan lostris Sayın Meslektaşlarım, Müvekkilim sattığı aracın ayıplı olduğunu kabul ile, alıcı şirkete imzalanan Protokol karşılığında Bedel İadesi yapıyor. Alıcı ise, aracı fiilen iade etmesine rağmen, mülkiyetini müvekkilim üzerine geçirmiyor. Çekilen ihtarname neticesinde Satış Vekaletini gönderiyorsa da bu kez, araç üzerinde üçüncü bir şahıs tarafından haciz konulduğu anlaşılıyor. Tekrar ihtarname çekilerek haczin kaldırılması isteniyor ancak sonuç alınamıyor ve alıcı şirketin borca batık olduğu anlaşılıyor. Şu durumda izlenmesi gereken yol hakkında fikirlerinizi rica ederim. Karşı taraf aracın mülkiyeti müvekkile devretmeyerek yükümlülüğünü yerine getirmediği için ödenen bedelin iadesi için takip yapmayı düşünüyorum. Ancak Ticaret Mahkemesine başvurarak aracın ayıplı olduğu ve iade alındığını gösterir protokol ile mülkiyetin Mahkeme kararı ile müvekkile geçirilmesi mümkün olabilir mi, bunu bilemiyorum. Şimdiden teşekkür ederim.

Mülkiyeti müvekkilinize geçirseniz bile, hacizler kalkmaz. "Bedelin iadesi" davası açmaktan başka yol yok gibi.

Yaklaşık 2 yıl önce, borçlunun aracına haciz koymuştuk. Ancak borçlu noter satışını haciz koymadan önce yapmış ancak trafikte deviri gerçekleştirmemişti. Aracı borçludan alan 3. şahıs icra mahkemesinde şikayet yolu ile haczi kaldırtmıştı. Miktar sebebiylele temyiz yolu kapalıydı, öyle içimize oturmuştu

Alıntı: Yazan olgu Yaklaşık 2 yıl önce, borçlunun aracına haciz koymuştuk. Ancak borçlu noter satışını haciz koymadan önce yapmış ancak trafikte deviri gerçekleştirmemişti. Aracı borçludan alan 3. şahıs icra mahkemesinde şikayet yolu ile haczi kaldırtmıştı. Miktar sebebiylele temyiz yolu kapalıydı, öyle içimize oturmuştu

Bu konuda benim de hem araç maliki olarak, hem de alacaklı vekili olarak(istihkak davası) tecrübem oldu. Sonuncuyu THS'de paylaşmıştım. Yargıtay kararı olduğu için, ilk celsede davayı kabul etmeye çalışmıştım. Aşağıdaki linkte mahkemenin neden kabul etmediğini açıklamışım.

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=51707

Ama verdiğiniz bilginin bu forumla ilgisi bulunmamaktadır.

Alıntı: Yazan Av.Suat Ergin Bu konuda benim de hem araç maliki olarak, hem de alacaklı vekili olarak(istihkak davası) tecrübem oldu. Sonuncuyu THS'de paylaşmıştım. Yargıtay kararı olduğu için, ilk celsede davayı kabul etmeye çalışmıştım. Aşağıdaki linkte mahkemenin neden kabul etmediğini açıklamışım. http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=51707 Ama verdiğiniz bilginin bu forumla ilgisi bulunmamaktadır.

Şu yönden ilgisi bulunduğunu düşündüğüm için paylaştım.
Hacizler araç iadesinden sonra konulmuş, eğer satış vekaleti talebi gönderilen ihtarnameden sonra tatbik edildiyse hacizlerin icra mahkemesince kaldırılabileceğini düşünüyorum.

Yinede humk tabiriyle münasebetsiz görüyorsanız affola

Alıntı: Yazan olgu Şu yönden ilgisi bulunduğunu düşündüğüm için paylaştım. Hacizler araç iadesinden sonra konulmuş, eğer satış vekaleti talebi gönderilen ihtarnameden sonra tatbik edildiyse hacizlerin icra mahkemesince kaldırılabileceğini düşünüyorum. )

Yazdıklarınıza katılmadığımı belirtmek istiyorum. Merhum Aristo'nun kemiklerini sızlatarak şöyle bir örnek vereyim: Kötüniyetli borçlu maliki olduğu aracın "satış vekaletini" bir yakınına versin. Daha sonra da araç ruhsatı ve temiz kağıdı ile esnafa borçlansın. İcra takipleri başlayınca da, "satış vekaleti" kendinde olan tanıdık, icra mahkemesine müracaat ederek, hacizleri kaldırsın. Ne dersiniz?

Alıntı: Yinede humk tabiriyle münasebetsiz görüyorsanız affola

HMK'da aynı hüküm yok mu? Tabii ki böyle görmek haddime düşmez. En azından doğru bilgiler yazıyorsunuz. Ancak forumu okuyanlar, forum sorusuna cevap olarak algılayıp yanılabilirdi. Dikkat çekmek istedim.

Alıntı: Yazan Av.Suat Ergin Yazdıklarınıza katılmadığımı belirtmek istiyorum. Merhum Aristo'nun kemiklerini sızlatarak şöyle bir örnek vereyim: Kötüniyetli borçlu maliki olduğu aracın "satış vekaletini" bir yakınına versin. Daha sonra da araç ruhsatı ve temiz kağıdı ile esnafa borçlansın. İcra takipleri başlayınca da, "satış vekaleti" kendinde olan tanıdık, icra mahkemesine müracaat ederek, hacizleri kaldırsın. Ne dersiniz?

Yasalarımız kötü niyetli şahıslar için pek güzel imkanlar tanımakta aslında, ancak ihtarı noterden yolladıysa yevmiye tarihi haciz tarihinden önce ise düşük bir ihtimal olayımızda 3. kişiyi koruyabileceğini düşündüm, tabi bu durumda haciz koyan 3. kişilerin vay haline. Yoksa bahsettiğiniz gibi kötüye kullanılmaya çok müsait bir hal alır.
En kesin yol, sizin de bahsettiğiniz bedel iadesi olduğunu düşünüyorum.

Alıntı: Yazan Av.Suat Ergin HMK'da aynı hüküm yok mu? Tabii ki böyle görmek haddime düşmez. En azından doğru bilgiler yazıyorsunuz. Ancak forumu okuyanlar, forum sorusuna cevap olarak algılayıp yanılabilirdi. Dikkat çekmek istedim.

HMK'da "gereksik" olarak kullanılmış HUMK'daki "münasebetsiz" kelimesinin karşılığı Ama derste ilk duyduğumda çok hoşuma gitmişti, gerektiğnide duruşmalarda "olayla ilgili bulunmayan münasebetsiz beyanlardır" diye itiraz edince karşı taraf sinirleniyor, hakimde garip bakınca "yasanın dili bu" deyince gülüp geçiyorlar