Yanlış saç kesen kuaför tazminata mahkum oldu

Sivas'ta önceki yıl saçını istediği modelden farklı ve kısa kesen kuaföre maddi ve manevi tazminat davası açan makine mühendisi Solmaz Gülmez, davayı kazandı.

Edinilen bilgiye göre bir kurumda makine mühendisi olarak görev yapan Solmaz Gülmez, 2006 yılının Nisan ayında saçını kestirmek amacıyla kentteki bir kuaföre giderek istediği modeli kuaföre tarif ettiğini ve katalogdan gösterdiğini söyledi. Gülmez, kuaförün yanlış kesim yaptığını ve saçlarını çok kısalttığını ileri sürerek kuaför hakkında dava açtığını belirtti.


Dava öncesinde de Ankara'da bir kuaföre giderek saçına kaynak yaptırdığını ardından 'Ayıplı Hizmet' kapsamında kuaförden saçını uzatmak için harcadığı kaynak ücretini talep ettiğini ancak kuaför bunu kabul etmeyince dava açtığını sözlerine ekleyen Gülmez, tüketici mahkemesi sıfatıyla Sivas 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne 13 Haziran 2006'da söz konusu kuaför hakkında dava açtığını kaydederek, "Saçlarımın kesimini beğenmedim. Olaylar gelişince de dava açtım. Duruşmalara avukat olmadan girdim. Amacım para kazanmak değildi. Sadece haklılığımı ispat etmek içindi. Ben de bunu ispat ettim" dedi.

Dava açtıktan sonra çok okuduğunu belirten Gülmez, "En çok desteği eşimden gördüm. Bu arada her türlü dava kitabını okumam da kazanmama yardımcı oldu. Benim bu davadan alacağım para önemli değil. Haklılığımı ispat ettim" diye konuştu. Gülmez, kanunların tüketicileri koruduğuna da dikkat çekerek vatandaşların haklarını aramasını istedi.

Bu arada davalı kuaförün, yaklaşık 1.5 yıl hukuk mücadelesi sürdüren Solmaz Gülmez'e 633 YTL maddi, 500 YTL manevi tazminatı yasal faiziyle birlikte temyiz yolu açık olmak üzere ödemesine karar verildi.

Hakkındaki iddiaları kabul etmeyen kuaför Hayati Güner, daha eline mahkeme kararı gelmediğini belirterek, "1.5 yıl önce başımıza böyle bir olay geldi. Söz konusu müşterinin söylediği gibi yanlış kesim olmadı. Mahkeme Berberler ve Kuaförler Odası'ndan bilirkişi istemedi. Biz temyize başvuracağız ve bir dahaki mahkemede Oda tarafından gönderilecek bilirkişi ile daha önce dinlenenlerin tekrar ifade vermelerini isteyeceğiz" açıklamasını yaptı. Güner, bu türlü olayların mesleki olarak kendilerini de
yıprattığını belirterek, "Artık yeni müşterilerimize sıcak davranamıyoruz. Bu türlü olaylar insanın psikolojisini tamamen etkiliyor. Herkesin bu şekilde davranıp bize dava açabileceğini düşünüyoruz" diye konuştu.

İHA

Türkiyede tazminat hukuku ve davaları ile ilgili olarak açılan sohbetlerde Batı ülkelerinin bu konuda çok farklı ve gelişmiş uygulamaları olduğunu ifade eder ve örnek olarak da saçını istediği biçimde kesmeyen veya boya yaptırırken saçı yakan kuaföre karşı dahi dava açılarak tazminat alınabildiği örneğini verirdim.Ne mutlu bana ülkemde bu günleri de görebildim sonunda.
Mahkemelerimizin tazminat konusunda pek de eliaçık olmadığını ve emsal teşkil edebileceği korkusuyla olumlu kararlar veremediğini düşünüyorken bu kararı okuyunca hukuk adına çok sevindim.
Bu karar ve kararlar nedeniyle özellikle hizmet alanında "NEREYE ŞİKAYET EDERSEN ET" anlayışının sona ereceğini veya en azından tazminat öderim korkusuyla yapılan işe daha fazla özen gösterileceğine inanıyorum.
Umarım sözkonusu karar Yargıtay onamasından geçer ve emsal teşkil eder.Bana göre son derece olumlu bir karar.
Saygılarımla

Alıntı: "Artık yeni müşterilerimize sıcak davranamıyoruz. Bu türlü olaylar insanın psikolojisini tamamen etkiliyor. Herkesin bu şekilde davranıp bize dava açabileceğini düşünüyoruz" diye konuştu.

Ne kadar saçma bir cevap olmuş. Artık yeni müşterilere sıcak davranmıyormuş. Berber kardeş: Sıcak davranıp da ne yapacaksın? İşini yap yeter!

Kadına bravo doğrusu... Peşini bırakmamış.

Bu olayda bir kasıt olduğunu sanmıyorum. Bu yüzden kadına "bravo" diyemeyeceğim. Kaldı ki, kuaför kadının saçlarını kökünden mi kesmiş?

Dava konusu yapılacak daha önemli o kadar çok şey var ki... Keşke adı geçen kadın, zamanını ve enerjisini başka şekilde kullansaydı.

Türkiyede daha önem verebilecegimiz hukuksuzluk varken neden bu kadar önemsiz konularla zaman kaybı ve gereksiz masraflarla ugraşıyoruz anlam veremiyorum.umarım sizler bu davaya ilişkin olarak bir anlam cıkarabildiniz...
keza bu olayda bir kasıt oldugu kanısında degilim saygılarımla...

Kasıt bulunmayan ve ancak kusurla işlenen fiiller de tazminat sorumluluğunu gerektirir. Hukuki sorumluluk ile cezai sorumluluğu karıştırmamak lazımdır. Kaldı ki ceza hukukunda da kusura bağlanan müeyyideler vardır.

Esas olan herkesin kendi mağduriyetine verdiği öneme/derecesine saygı duymak ve değerlendirmesini mahkemeye bırakmaktır. Hukukun özünde hakka saygı duymak vardır ve kişinin hangi hakkını ne derece kullanacağı da yine tamamen kendi inisiyatifindedir. Kişi bize göre daha önemli olan bir hakkını kullanmaz iken daha önemsiz bir hakkına istinaden işlem yapabilir, dava açabilir vs. suretlerde hakkını takip ve talep edebilir.

Diğer bir nokta tazminat hukuku anlamında bir dava açan kişiye, Türkiye'deki diğer hukuksuzlukların hesabının kesilmesi de doğru değildir. Bize göre önemli veya önemsiz herhangi bir hakkını kullanan kişiye "sen git şu şu şu hukuksuzlar için çalış-çabala, sonra bunun peşine düş" demek de olası değildir.

O hukuksuzlukların ihlal ettiği hak her kim için çok önemli ise adım ondan beklenir.

Saygılarımla.

Konunun başlığı:
Yanlış saç kesen kuaföre ceza.

Başlık okuyucuda ortada gerçekten bir ceza veya cezalandırma varmış gibi bir kanıya yol açıyor. İnternet siteleri ve basın da aynı şekilde başlık atmış. Haberin metninde ise sadece tazminat var ceza diye bir kavram söz konusu değil.

Davalı sübjektif olarak kendisinin cezalandrılıdığını düşünebilir. Aynı durum davacı için de geçerli; sübjektif olarak davalıyı cezalandırmış hissine kapılabilir.

Bir hukuk sitesinin durumu nasıl değerlendirmesi gerekir sizce? Ceza mı diyeceğiz, yoksa tazminat mı?

Elbette ki tazminat diyeceğiz. Haklı eleştiriniz üzerine başlığı düzenliyorum

Açıkçası Veysel ve M.Aydın arkadaşımıza katılmıyorum. Her hizmet alanı, kendisine ayrılan alanını insanlara en fazla yarar sağlayacak şekilde değerlendirmelidir. Eğer ki yapamıyor ise veya yapamayacağını anlamış ise alan değiştirmesini öneririm. İnsan hayatı o kadar önemlidir ki en ufak hatayı bile kaldıramaz. Kim ve ne olursa olsun. Belki de bu haberi "yanlış saç kesiminden insan ölümü" olarak da okuyabilirdik günümüz dünyasında ...

SAYGILARIMLA...

1 no.lu mesajda geçen "kuaförün strese girmesi" konusunda, sık kuaföre giden biri olarak görgüye dayalı bilgilerim çerçevesinde ( ) katılıyorum. Saçımın şekli şöyle olsun, böyle olsun diyerek dile getirlen talep, ekseriyetle "muğlak" bir taleptir, ayrıca uygun olup olmadığını da talep sahibi çoğu kez bilmez. (Ben S. O'connor saçı istiyorum, ben H.Avşar bilmem nesi istiyorum diyerek gelen çok kadın gördüm )

Uzun uğraşların sonucunda koltuktan kalkan ziyaretçinin memnuniyetsiz bir ifadeyle söylendiğine epey tanıklık etmişliğim olmuştur. Bu müşteri, terkettiği salon sahibi ve çalışanlarında çalışma şevk ve iradesinden eser bırakmaz. Müşteri her zaman haklıdırdan hareket etmek zorunda kalan kuaförlük sektörü, yerli yersiz yaknmaları nezaketi elden bırakmayarak yanıtlar, bir yerden sonra susar, çünkü müşteri kendisi gibi nezaket çabası içinde olmaz, hatta saygısızlaşır.

Müşteri olarak bile, kuaförün sıkıntısını anlayabiliyorum. Ben böyle bir davadan ve sonucundan , kendi kuaförüme en iyisi hiç sözetmeyeyim

Saygılarımla...

Ben kuaföre her gittiğimde: "Oh be! Dünya varmış.Bundan sonra her hafta gelip, saçımı başımı düzgün şekilde muhafaza edeyim" diyorum.

Ama nedense bu hiç gerçekleşmiyor. Bir sonraki gidişim mutlaka berberimle bir yerde karşılaşmam veya beni arayıp: "abi, iyi misin? Merak ettim halini hatırını sorayım" demesi neticesinde oluyor...

Ama bundan daha fazla sıcaklıkla benimle ilgilenildiğine şahit olmadım. Olayın kahamanı ne hikmetse müşterilerine artık yakın davrnmayacağına vurgu yapmış...

Kısaca Kuaföre, Berbere, Güzellik ve masaj salonuna gidenlere imreniyorum..

Alıntı: Dava konusu yapılacak daha önemli o kadar çok şey var ki... Keşke adı geçen kadın, zamanını ve enerjisini başka şekilde kullansaydı.

Ne zaman ki bu tür davalar yaygınlaşır işte o zaman biz gerçekten çağdaş ve medeni bir ülke oluruz...

Her olayda: Yahu millet acından ölüyor, şu oluyor bu oluyor... bunun sırası mı? Boş verin, berber saçını yaksın, terzi pantolonunu yırtsın, beriki dişini kökünden koparsın, avukat alacağını zamanaşımına uğratsın... Ne var bunlarda? diyoruz...

Bu tarz yaklaşımın fayda getirmeyeceğini, bizleri daha da geriye götüreceğini düşünüyorum...

Adıyaman'da yahut Urfa'da veya Edirne'de, bakkalın düşüncesizce sattığı günü geçmiş ürünleri yedkten sonra zehirlenen kadeşimiz, kızımız, oğlumuz için sorumlusuna dava açmaktan çekinmemeliyiz ki bu ülkede bazı şeyler değişsin ve düzelsin...

Masrafa değer mi hiç düşüncesi kolaycı bir yaklaşımdır.

Tabiki benim görüşüm bu.

Konuyu açan olarak ben de bir şeyler diyeyim. 1.si oradaki ceza sözü bana değil haber başlığına aittir. Yani hukukçular olarak tabiî ki tazminat demeliyiz.
2.si olayı bilmediğimiz için -yani kısaltmakla neyin kastedildiğini- tazminata hak vermeyebiliriz. Ancak bir de şöyle bakalım; hanımefendi saçını omuzlarının altında istemiş ancak kuaför saçı tabiri caizse 5–6 numara yaptıysa tabiî ki tazminata hak kazanır. Ancak hukukumuzda ya da hukukumuzun işleyişinde böyle davalara-tazminatlara pek rastlamadığımızdan bu olay bize bu kadar garip geliyor. Yani bizlere okulda öğretilen zarar ve illiyet bağı bu olayda da söz konusu neden bu kadar şaşırıyoruz ki?

Aynen doktorlar gibi kuaförde kusurundan sorumlu olmalı. Yani illa kast aranmamalıdır. Zaten kast olduktan sonra olaya bu açıdan değil daha sert yaklaşmamız gerekirdi kanımca.

Ayrıca bir öğrenci arkadaşımızın hukukumuzda birçok sorun varken neden böyle şeylerle uğraşıyoruz demesine de oldukça içerledim. Bunu da söylemeden edemeyeceğim.

Kısaca gayet yerinde bir dava ve tazminat olmuş Söz konusu hakimi kutluyorum.