|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
11-05-2007, 14:46 | #1 |
|
İcra Kefaleti
Sevgili Meslektaşlarım ;
Bir limited şirket alehine kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi açtım.Takip kesinleşti,hacze gidildiğinde borçlu şirketin taşındığı görüldü.Borçlu şirket yetkilisi ve ortağı olduğunu söyleyen X kişi bizi arayarak "borcu ödemek istediğini ancak süre istediğini söyledi" bizde bir taahhüt verirse kabul edeceğimzi söyledik.X kişi ile birlikte icra dairesine giderek "borçlu şirket yetkilsi ve ortağı olduğunun beyanı ve borcu aşağıda gösterilen miktar ve vadelerde ödeyeceğini...." belirten bir taahhütname düzenledik.Ayrıca dosyaya borçlu şirket temsilcisi ve ortağı olduğunu gösteren Noter belgelerini ekedik. Sorularım ;1-Yaptığımız bu taahhütname icra kefaleti niteliğinde kabul edilip X kişinin şahsi malvarlığına gidilebilir mi? 2-İcra kefaleti olmadığını düşünüyorsanız, bir "İcra kefaleti sözleşmesi" örneği yollaya bilirmisiniz? Şimdiden ilginize teşekkürler... |
11-05-2007, 14:54 | #2 |
|
sayın meslektaşım, kişi şirket yetkilisi olduğundan şirket adına davrandığı kesindir. icra kefaleti için gelip dosyaya kefil olduğunu beyan edip imzalaması yeterli.yani dosyaya kefilim diyip imza atacak ve kefalet harcı ödenecek.
|
11-05-2007, 15:16 | #3 |
|
Sorunum şu bu taahhütname kefalet yerine geçer mi?
|
11-05-2007, 15:24 | #4 |
|
kefalet
yapılan işlemin kefalet yerine geçmeyeceğini düşünüyorum kefalet yapılabilmesi için belirlediğiniz miktara şahsın kefil oluyorum şeklinde beyan etmesi ve ayrıca o miktar üzerinden 1000 de 7,5 üzerinden kefalet harcı yatırmanız gerek ancak o zaman kefil verene karşı da takibinizi yürütebilirsiniz...
|
11-05-2007, 18:33 | #5 |
|
BK.484 m.kefalet sözleşmesinin geçerlilik şartı olarak yazılılık ve sorumlu olnunan miktarın belirli olmasını yeterli görmüş.Olayımızda borçlu şirket borcu üstlenen şirket temsilcisi ve ortağı X şahsı.Haciz esanasında bile 3.kişinin zapta geçen kefalati geçerliyken,X şahsının icra dairesine gelerek,özgür iradesi ile şirket temsilciliği ve ortaklığını gösteren belgeleri ibraz ederek borcu ödeme taahhüdünde bulunması kefalet hükmünde kabul edilemez mi?Kefalet olarak değerlendirmiyorsanız "icra kefaleti örneği" rica edebilirmiyim,çok teşekkürler.
|
11-05-2007, 18:49 | #6 |
|
http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=5262 |
11-05-2007, 18:56 | #7 |
|
Bende bu Yargıtay kararına güveniyorum
T.C.
Y A R G I T A Y 19. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞI Esas :97/5792 Karar:97/10677 Y A R G I T A Y İ L A M I MAHKEMESİ: İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi TARİHİ : 13.5.1997 NOSU : 947-579 DAVACI : Aktaş Mermer San. Tic. Ltd. Şti. vek. Av. İsmail Kısmet DAVALI : Mahmut Göktürk vek. Av. Hülya Eryılmaz Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Davacı vekili, Ömer Gülhan tarafından davalı lehine keşide edilen 150.000.000.- TL.'lık bir çeke dayalı olarak davalının keşideci aleyhine ihtiyati haciz kararı aldığını; bunu ise müvekkili davacı şirketin işyerinde infaza giriştiğini; bu infazın fiilen davacı müvekkili şirkete yönelik olarak gerçekleştirilmeye çalışılmasının baskısı altında şirket temsilcisinin şirketle alakası bulunmayan borcu kabul edip 50.000.000.- TL.'lık bölümünü peşinen ödemek ve bakiyesi hakkında da taahhütte bulunmak mecburiyetinde kaldığını; ihtiyati hacizin icra takibine dönüştürülmesi ile davacı müvekkiline örnek 53 icra emri gönderildiğini; davalıya borçlu olanın davacı şirket olmaması nedeniyle icra emri tebliğinin doğru olmadığını; kaldı ki borcun, asıl borçlu Ömer Gülhan tarafından ödendiğini belirterek; davacı şirketin davalıya borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir. Davalı; davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir. İ.İ.K.'nun 38. maddesi hükümleri icra kefaletlerinin müteselsil kefalet hükmünde olduğunu ve ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabi bulunduğunu düzenlemektedir. Amacı, icra takibine konu edilen ve anında ödenemeyen bir borcun üçüncü kişi (icra kefili) tarafından ödenmesini sağlamaya yöneliktir. İcra kefaletinin şekli hakkında İİK'nda özel bir hüküm bulunmadığından, BK'nun 483 ve takip eden maddeleri hükümleri gözetildiğinde, yazılı şekilde olması ve kefalet taahhüdünün altında kefilin imzasının bulunması yeterlidir. İcra dosyası içindeki icra zaptında imzası bulunan Sıtkı Ayanoğlu'nun davacı şirketi temsile yetkili bulunduğu tartışmasız olup, ihtiyati haciz kararının, takip konusu çekin keşidecisi durumunda olan Ömer Gülhan aleyhine alınıp uygulandığı ve takibin de adı geçen aleyhine yapılıp ödeme emri gönderildiği, davacı şirket aleyhine ise icra zaptındaki beyanına dayalı olarak örnek 53 icra emri gönderildiği gözetildiğinde; davacı şirket temsilcisinin icra zaptına dercolunan, borcun kabul edildiğine ve peşin ödediği 50.000.000.- TL.'nın dışında kalan kısmı belirlenen vadede ödeyeceğine ilişkin beyanının; davacı şirketi bağlayacağı ve sonuç olarak icra kefaleti niteliğinde olduğu kuşkusuzdur. Bu durumda mahkemece davanın reddi gerekirken yasal olmayan gerekçelerle kabulünde isabet görülmeyip davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenle kararın davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 15.12.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi. |
11-05-2007, 19:13 | #8 | |||||||||||||||||||
|
Sayın Av.Erdinç Laflı,
Kararı ben de bulmuş ve tam foruma ekleyecektim ki, siz eklemişsiniz. Karara göre, kefil kelimesinin geçmesi gerekmiyor. Ancak sorun şu ki;
"X geldi sözkonusu borcu ödemeyi kabul ve taahhüt ediyorum." O zaman sorun kalmazdı. Ama sözünü ettiğiniz şekilde olunca sanki, şirket adına ödeme taahhüdü veriliyormuş izlenimi doğmaktadır. Kaldı ki uygulamada icra kefilliği beyanı ile birlikte kefalet harcı da anında alınmaktadır. Harç da yatırılmadığına göre, icra memuru da bizim anladığımız şekilde anlamıştır. Yine de harcını yatırarak, icra emri göndermeyi denemenizi öneririm.Sonucu biz de öğrenmiş oluruz. Saygılarımla |
11-05-2007, 21:43 | #9 |
|
Aşağıda göstereceğim şekilde bir kefaletname örneğini değerlendirir misiniz?
T.C. ADANA 13.İCRA MÜDÜRLÜĞÜ DOSYA NO : 2007/……. Esas Alacaklı vekili ile dosya borçlusu “Y” şirketinin borcuna kefil olmak isteyen “X” icra dairesine gelerek,müracaatla söz aldılar.Kefil “X” söz konusu borcu aşağıda miktarları ve vadeleri verilen şekillerde ödemeyi kabul ve taahhüt ediyorum dedi.Kefile kefaletin hukuki ve cezai sorumluluğu anlatıldı; anlatılanları anladım ortaya çıkabilecek sonuçları kabul ediyorum dedi. Bu esnada alacaklı vekili söz alarak borçlu şirket kefilinin aşağıda miktar ve vadeleri yazılı şekildeki borcu ödeme taahhütlerini kabul ediyorum dedi. …/…/2007 Taahhüdü kabul eden alacaklı vekili Taahhütte bulunan kefil Av.Erdinç LAFLI ………………………………… Adres:……………………….,Seyhan, Adana Borç Dökümü …………-YTL.takip çıkışı ………..-YTL.vekalet ücreti ………-YTL.%3,6 tahsil harcı ……...-YTL.icra açılış masrafı …….-YTL.haciz masrafı ………..-YTL.taahhüt alınan tarihten taahhüt edilen tarihe kadar işleyecek faiz ………..-YTL.İşlemiş faiz …………-YTL.Toplam Ödeme Planı Tarih Miktar 1 25/05/2007 2 25/06/2007 3 25/07/2007 4 25/08/2007 5 25/09/2007 Gereği Düşünüldü/Dosya ve talep incelendi;talep gibi işlemin ifasına karar verildi. 09/05/2007 Adana 13.İcra Müdürü |
11-05-2007, 21:48 | #10 |
|
Son mesajınızda yazdığınız haliyle kefalet geçerli.
Saygılarımla |
11-05-2007, 22:07 | #11 |
|
Sayın Meslektaşım;
Şu kadarını hemen söyleyebiliriz; "Bir icra dosyasında icra kefilliği ile ödeme taahhüdü işlemleri en güzel nasıl karıştırılır" a emsalsiz bir örnek teşkil eden (bu emsalsizlikte icra memurunun katkısı tebrike değer)dosyanızda, kefaletten hareket edersek, kefil olanın ödeme taahhüdü geçerli bir taahhüt değil. Çünkü; geçerli bir ödeme taahhüdü, hakkında takibin kesinleştiği borçlular için söz konusudur. Henüz kefil olmuş, kefaletten doğan icra emri de tebliğ olunmamış ve de aleyhinde takibin kesinleşmediği birisi için ödeme taahhüdü söz konusu değildir. Bu nedenle, dosyada geçerli bir ödeme taahhüdü yoktur. Şirketin yetkilisi olarak ödeme taahhüdünde bulunulmuş olmasını da, "borçlu şirket kefili" cümlesi boşa çıkarıyor. Ödeme taahhüdünün ihlali gerekçesiyle İcra ceza mahkemesine yapacağınız şikayet,bu nedenle beraat ile sonuçlanır gözükmekte. Kefalet konusundaki belirsizliği giderme konusunda da Sayın ERGİN'e katılmamak mümkün değil.Harcı yatırıp icra emri tebliğinden sonra yeni adımları belirleyebilirsiniz. Kolay gelsin. (Bu arada; kefile, kefaletin cezai sorumluluğu olarak ne anlatıldığını merak ettim doğrusu) |
11-05-2007, 22:15 | #12 |
|
Sayın Av.H.Sancar KARACA,
Verilen örnek de sadece olasılıklar değerlendirilmiş olup,takip kesinleşmiş ve kefalet harcı da yatırılmıştır.Amaç hukuk adına en doğru "icra kefaleti örneğine" kavuşmak için yapılan muhakemeden ibarettir. Yine de katkınızdan dolayı teşşekür ederim. |
11-05-2007, 22:27 | #13 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın LAFLI, Son metni bir an için, sorunuza konu dosyanızdaki işlem olarak algıladım. Eleştirideki unsurlar dikkate alınırsa, (örneğin, a-Ceza sorumluluğundan bahsedilmemesi gerekir; çünkü, gönderilecek icra emrinde bu konuda ihtarat var, b-"Vadeleri verilen şekilde ödemeyi" ibaresi fazlalık; çünkü, taahhüdün yeri yok, c-Taahhüdü yerine kefaleti kabul eden ibaresi olursa) kefalet vücut bulur diyorum. Tekrar kolay gelsin. |
12-05-2007, 09:24 | #14 |
|
T.C.
YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ E. 2003/22124 K. 2003/26064 T. 22.12.2003 • HACİZ ( Sırasında İcra Kefili Olmak - Borçlu Yönünden Takip Kesinleştiğine Göre Şikayetin Tümden Reddi Gereği ) • BORÇLU YÖNÜNDEN TAKİBİN KESİNLEŞMESİ ( İcra Kefiline İcra Emri Çıkarılması Koşulu ) • İCRA KEFİLİNE İCRA EMRİ ÇIKARILMASI KOŞULU ( Borçlu Yönünden Takibin Kesinleşmesi ) • BORÇLUNUN MÜDDETİN GEÇMESİNDEN İSTİFADE HAKKI OLMASI ( Bu Hakkından Vazgeçebileceği - Vazgeçmenin 3. Şahıslara Tesir Etmeyeceği/İcra Kefaletinin Geçerli Olduğu ) 2004/m.20,38 ÖZET : İcra dairesindeki kefaletler ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabi olduğuna; ancak usulüne uygun icra kefaleti olsa dahi, hakkında takip yapılan borçlu yönünden takip kesinleşmedikçe icra kefiline icra emri çıkarılamayacağı gibi, borç miktarının henüz belirlenmediği bu halde kefil hakkındaki takibin devamı da mümkün bulunmamasına; ayrıca bir müddetin geçmesinden istifade hakkı olan borçlu, bu hakkından vazgeçebileceğine; bu vazgeçme 3. şahıslara tesir etmeyeceğinden icra kefaletinin geçerli olup kefil hakkındaki takip kesinleştiğine; şikayetçi işbu olayda borçlu olan kocası hakkındaki haciz sırasında icra kefili olduğuna ve bu borçlu yönünden takip kesinleştiğine göre şikayetin tümden reddi gerekir. DAVA : Mercii kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin alacaklı vekilince istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR : İİK.nun 38. maddesi gereğince icra dairesindeki kefaletler ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabidir. Ancak, usulüne uygun icra kefaleti olsa dahi, hakkında takip yapılan borçlu yönünden takip kesinleşmedikçe icra kefiline icra emri çıkarılamayacağı gibi, borç miktarının henüz belirlenmediği bu halde kefil hakkındaki takibin devamı da mümkün değildir. Bu konudaki Mercii gerekçesi yasaya uygundur. Ayrıca İİK.nun 20. maddesi gereğince bir müddetin geçmesinden istifade hakkı olan borçlu, bu hakkından vazgeçebilir. Bu vazgeçme 3. şahıslara tesir etmez. Bu nedenle icra kefaletinin geçerli olduğu ve kefil hakkındaki takibin kesinleştiği yönündeki Mercii kararı da doğrudur. Ancak, somut olayda şikayetçi 14.3.2003 tarihli ve borçlu olan kocası Bilal hakkındaki haciz sırasında icra kefili olmuştur. Bu borçlu yönünden takip kesinleştiğine göre, şikayetin tümden reddi yerine, icra kefiline ait araç ve onun maaşı üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mercii kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 22.12.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi. T.C. YARGITAY 8. CEZA DAİRESİ E. 1991/1304 K. 1991/2025 T. 27.2.1991 • TAAHHÜDÜ İHLAL ( Ödeme Taahhüdünde Bulunmayan İcra Kefili Hakkında ) • ÖDEME TAAHHÜDÜ ( İcra Kefilinin Takip Sırasında Yeni Bir Taahhütte Bulunmamış Olması Suçun Oluşumunu Engeller ) 2004/m.340 ÖZET : Borçlu Mehmet aleyhinde yapılan haciz sırasında, sanık borca kefil olduğunu kabul ve taahhüt etmişse de, bu kefillik dolayısıyla sanık aleyhine yapılan icra takibi sırasında yeni bir ödeme taahhüdünde bulunmadığından taahhüdü ihlal suçu oluşmaz. DAVA: Taahhüdü ihlalden sanık Ali'nin yapılan yargılaması sonunda; İİK.nun 340. maddesi uyarınca 1 ay hafif hapis cezasıyla hükümlülüğüne dair, ( Yatağan İcra Ceza Mahkemesi )nden verilen 11.9.1990 gün ve 106 esas, 165 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi sanık tarafından istenilmiş olduğundan, dava evrakı C. Başsavcılığı'ndan tebliğname ile 20.2.1991 günü Daireye gönderilmekle incelenip, gereği düşünüldü: KARAR: Borçlu Mehmet hakkında yapılan icra takibi esnasında 13.3.1990 tarihindeki hacizde; Ali takip konusu borca kefil olduğunu ve 30.5.1990 tarihinde bu borcu masrafları ile birlikte defaten ödeyeceğini, icra kefili olarak kabul ve taahhüt etmiştir. İcra dairesinde yapılan bu kefaletle, kefil yönünden ilamlı borç niteliğinde alacak talimat altına alınmış olmaktadır. Bu kefaletten sonra alacaklının icra kefili aleyhine takibe geçmesi, takibin kesinleşmesini müteakip kefil borçlunun ödeme taahhüdünü ihlal suçundan sorumlu tutulabilmesi için aleyhine vaki kesinleşmiş takip üzerine yasal bir ödeme taahhüdünde bulunması ve bu taahhüdü ihlal etmesi gerekir. Her ne kadar alacaklı icra kefili aleyhine 14.3.1990 tarihinde icra emri çıkarmak suretiyle takibe geçmiş ve muhtıralarda tebliğ olunmuşsa da icra kefili sanığın kendisi hakkındaki icra takibinden önce 13.3.1990 tarihinde kabullendiği kefalet esnasındaki taahhüdünden sorumlu tutulmasının olanaksız olduğu ve açılan takibin kesinleşmesinden sonra yapılmış yeni bir ödeme taahhüdü bulunmadığı gözetilmeden oluşmayan suçtan dolayı yazılı şekilde sanığın mahkumiyetine karar verilmesi. SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepden dolayı ( BOZULMASINA ), 27.2.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi. Yukarıdaki yargıtay kararlarından hareket edersek öncelikle ilgilinin açıkça tutanakta kefil olduğunu beyan etmesi yani kefil kelimesinin beyanında kefil iradesinin gerçekleşmesi lazım, Ayrıca borçlu şirket olduğuna göre şirket adına yetkili olan bir kişinin muhatap olması gerektiğinden buda yetkili olduğuna dair noterden tanzim edilmiş bir belge ile şirket yetkilisi olduğunu söyliyen şahsın şirket adına hertürlü taahütte bulunabileceği, ancak taahhütte bulunduğu takdirde şahsım adıma ibaresi geçmediği müddetçe ve şirketin borcunun tamamına icra kefili oluyorum demediği müddetçe kefaletten söz edilemez, şirket adına taahhütte bulunduğundan şirketteki sorumluluğu derecesinde kabul edilmesi gerekir. Şirket tarafından butür sorumluluk ortaklardan birisine verilebileceği gibi orada görevli şirket müdürünede verilebilir.Zira şirketin borcundan dolayı ne şirket müdürüne nede ortakların malları haczedilemez. Ancak şirket borcundan sorumlu kılınabilmesi için kambiyolarda birden fazla imzanın olması, sair hususlarda da açıkça kefil olması halinde mümkündür.Benim görüşüm bu doğrultudadır. |
12-05-2007, 12:16 | #15 |
|
benim de bir sorum olacak;
kambiyo senedine dayalı takipte icra kefili olan kişiye borçluya çıkarılan ödeme emrinin aynısını çıkararak icra kefiline karşı takibi kesinleştirmek mümkün müdür.yoksa örnek 4-5 icra emri mi çıkarmak gerekir |
12-05-2007, 12:53 | #16 |
|
Sayın Serap Han,
Kambiyo takibinde borçluya çıkarılan ödeme emri, İİK m.38'in öngördüğü "ilam mahiyetini haiz belge" olmayıp, ilamların icrası hakkındaki hükümlerin uygulanmasına yetmez. Bu nedenle örnek 4-5 icra emri gönderilmesi gerekmektedir. Kolay gelsin |
12-05-2007, 23:07 | #17 |
|
Kefalet konusunda yeterince açıklama yapılmış ancak icra taahhüdü hakkında şunları söylemek isterim.
İcra taahhüdü alınırken (icra kefaleti ile aynı anda bile olsa), ayrıntılı dosya ıhesabı tablosunun çıkartılarak, taahhütte bulunanın hesaba gördüğünü, vakıf olduğunu belirtir bir yazılı beyanı ile imzasının alınmasında büyük fayda var. Aksi halde taahhüdü ihlal nedeniyle yapılacak şikayetten sonuç alamayabilirsiniz. |
10-01-2013, 12:14 | #18 |
|
Merhabalar, ihtiyati haciz tutanağında şirket yetkilisi hem yeddiemin hem de şahsi kefil olarak haciz tutanağını imzalıyor. Bu kişi aynı zamanda borçlu şirket yetkilisi oalrak da zaptı imzalıyor yani tek kişi üç sıfatla imzaladı. Şimdi ben şahsi kefaletine gitmek istiyorum. Zabıt düzenlenirken de içime sinmemişti, yeddiemin olarak bir başkasını, şahsi kefil olarak şirket yetkilisinden başkasını mı almalıydım. (Kefalet harcını da yatırtmıştım)
|
10-01-2013, 12:51 | #19 |
|
MErhaba ;
Yediemin ,şirket yetkilisi ve kefilin üçünün aynı kişi olması sizin yaptığınız işlemlerin geçerliliğine herhangi bir olumsuz etkisi olmaz.Yediemin olarak borçluya mal teslim edebiliyoruz,Şirketin kendi tüzel kişiliği olması nedeniyle şahsın sorumluluğuna gitmek için dosyanıza kefil olması gerekiyor.adam dosyaya kefil de olmuş,hiç sorun olmaz ancak şirket yetkilisi tek başına şirketi temsile yetkilimi ,yoksa diğer ortaklarla birlikte mi yetkili bu husus önemli ,başka bir sorun yok gibi. İyi çalışmalar, |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
İcra Programları : İcra partner ile icra pro arasında kararsız kaldım | me_as | Hukuk ve Bilgisayar Yazılımları | 30 | 04-08-2011 16:40 |
İcra Takİbİ.. | Av.Güçlü KERVAN | Meslektaşların Soruları | 7 | 31-07-2006 18:57 |
kısmi ihtiyati hacizde icra kefaleti | avönder | Meslektaşların Soruları | 2 | 17-05-2006 14:58 |
İcra | Serkan | Hukuk Soruları Arşivi | 1 | 21-02-2002 22:16 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |