|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
20-09-2006, 14:23 | #1 |
|
gürültü nedeniyle idari para cezası
bar işleten müvekkilimizin işyerinde Çevresel Gürültünün Kontrolü ve Değerlendirilmesi Yönetmeliği'ne göre ölçüm yapıldığı iddia edilerek buna göre tutulan tutanak sonucun Valilik'te oluşturulan bir komisyon kararıyla Çevre Kanunu'na göre 12.000 YTL idari para cezası verildi.Bu ceza Kabahatler Kanunu'na göre düzenlenen bir tutanakla yine Kabahatler Kanunu hükümleri uyarınca müvekkile tebliğ edildi.Biz de Kab. Kan. gereğince süresinde Sulh Ceza Mahkemesi'ne başvurarak karara itiraz ettik.İdare Mahkemesi'ne de başvurmamız gerekiyor mu? Konuyla ilgili bilgisi veya deneyimi olan meslektaşlardan acilen cevap bekliyorum.30 günlük süreyi kaçırmadan.Şimdiden çok teşekkürler.
|
20-09-2006, 16:27 | #2 |
|
Kararların tebliği
Madde 26- (1) İdarî yaptırım kararı, 11.2.1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre ilgili kişiye tebliğ edilir. Tebligat metninde bu karara karşı başvurulabilecek kanun yolu, mercii ve süresi açık bir şekilde belirtilir. (2) İdarî yaptırım kararının ilgili gerçek kişinin huzurunda verilmesi halinde tutanakta bu husus açıkça belirtilir. Bu karara karşı başvurabileceği kanun yolu, mercii ve süresine ilişkin olarak bilgilendirildikten sonra kişinin karar tutanağını imzalaması istenir. İmzadan kaçınılması halinde bu durum tutanakta açıkça belirtilir. Karar tutanağının bir örneği kişiye verilir. (3) Tüzel kişi hakkında verilen idarî yaptırım kararları her halde ilgili tüzel kişiye tebliğ edilir. Başvuru yolu Madde 27- (1) İdarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idarî yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idarî yaptırım kararı kesinleşir. çevre kanunu İdarî yaptırımların uygulanması, tahsil usûlü ve itiraz(1) Madde 25 – (Değişik: 26/4/2006 – 5491/17 md.) Bu Kanunda öngörülen idarî yaptırımların uygulanmasını gerektiren fiillerle ilgili olarak yetkili denetleme elemanlarınca bir tutanak tanzim edilir. Bu tutanak denetleme elemanlarının bağlı bulunduğu ve idarî yaptırım kararını vermeye yetkili mercie intikal ettirilir. Bu merci, tutanağı değerlendirerek gerekli idarî yaptırım kararını verir. İdarî yaptırım kararı, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre idarî yaptırım kararını veren merci tarafından ilgiliye tebliğ edilir. İdarî yaptırım kararlarına karşı tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde idare mahkemesinde dava açılabilir. Dava açmış olmak idarece verilen cezanın tahsilini durdurmaz. İdarî para cezalarının tahsil usûlü hakkında 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümleri uygulanır. Ceza vermeye yetkili kurum ve merciler tarafından tahsil edilen idarî para cezaları, Maliye Bakanlığından izin alınarak Bakanlıkça bastırılan ve dağıtılan makbuz karşılığında tahsil edilir. Bu Kanuna göre verilecek idarî para cezalarında ihlalin tespiti ve cezanın kesilmesi usûlleri ile ceza uygulamasında kullanılacak makbuzların şekli, dağıtımı ve kontrolüne ilişkin usûl ve esaslar Maliye Bakanlığının görüşü alınarak Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir. ––––––––––––––––––––––– (1) Bu madde başlığı "İdari cezalara itiraz:" iken, 26/4/2006 tarihli ve 5491 sayılı Kanunun 17 nci maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir. |
20-09-2006, 16:50 | #3 |
|
Merhaba,
5326 sayılı kanunun 3. maddesi Anayasa Makemesince iptal edilmiştir. 22.01.2007 tarihinden itibaren bu karar yürürlüğe girecektir. Yani şu an için 3.madde yürürlüktedir. Davalar sulh cezada görülecektir. İdare Mahkemesine şu an için dava açmaya gerek yok ama 22.01.2007 den itibaren davalar idare mahkemesinde açılması gerekir. Sadece Kabahatler kanundan doğan cezalara karşı sulh ceza mahkemesinde görülecektir. Ancak, Bir an için şöyle düşünsek, idare Mahkemesinde açman gereken bir davayı sulh cezada açtın bu durumda ne olacak? Bu durumda iyuk.m.9-1 neden uygulanmasın ki.... ANAYASA MAHKEMESİNİN İLGİLİ KARARI AŞAĞIDADIR. Anayasa Mahkemesi Başkanlığından: Esas Sayısı : 2005/108 Karar Sayısı : 2006/35 Karar Günü : 1.3.2006 "B - 5326 Sayılı Yasa’nın 3. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının İncelenmesi 1) Anlam ve Kapsam Kabahatler Kanunu’nun “Genel kanun niteliği” başlıklı itiraz konusu 3. maddesinde, “Bu Kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanır.” denilmek suretiyle, Kanun’un Birinci Kısmındaki maddelerinin diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir. Madde gerekçesinden, özel kanunlarda dağınık biçimde yer alan idari yaptırımların disiplin altına alınarak, özel kanunlarda kabahat türünden fiillerin tanımlanması ve bu fiiller karşılığında öngörülen idari yaptırımların belirlenmesinin amaçlandığı anlaşılmaktadır. Böylece, Kanun’un bu kısmında düzenlenen amaç ve kapsam, tanım, genel kanun niteliği, kanunilik ilkesi, zaman bakımından uygulama, yer bakımından uygulama, kabahatten dolayı sorumluluğun esasları, yaptırım türleri, soruşturma zamanaşımı, karar verme yetkisi ve kanun yolları başlık veya üst başlığı altında sayılan genel ilkelerin özel kanunlardaki kabahat fiilleri hakkında da uygulanması benimsenmiştir. Yasa’nın 2. maddesindeki kabahat deyiminden, kanunun karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlaşılmaktadır. 16. maddede, kabahatler karşılığında uygulanacak olan idari yaptırımlar, idari para cezası ve idari tedbirler olarak belirlenmiştir. İdari tedbirler, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirlerdir. İtiraz konusu 3. maddede “Bu Kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanır” denilmektedir. Bu kuralın 2. maddedeki tanımla birlikte incelenmesinden, 5326 sayılı Kanun’un idari yargının görev alanını da kapsadığı anlaşılmaktadır. Ancak, Yasa’nın 19. maddesiyle bu kapsamın daraltılarak, diğer kanunlarda kabahat karşılığında öngörülen belirli bir süre için; bir meslek ve sanatın yerine getirilmemesi, işyerinin kapatılması, ruhsat veya ehliyetin geri alınması, kara, deniz veya hava nakil aracının trafikten veya seyrüseferden alıkonulması gibi yaptırımlara ilişkin hükümler, ilgili kanunlarda bu Kanun hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya kadar saklı tutulmaktadır. Yasa’nın 27. maddesinin (1) numaralı fıkrasında ise, idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabileceği belirtilmektedir. Bu kuralın, ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirler dışındaki, idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararları için uygulanacağı açıktır. 2) Anayasa’ya Aykırılık Sorunu Başvuru kararında, kuralın, hukuk devletinin unsurlarından olan belirlilik ve hukuki güvenlik ilkeleri ve idarenin her türlü eylem ve işleminin idari yargı denetimine tabi tutulması gereği ile bağdaşmadığı bu nedenle Anayasa’nın 2., 125. ve 155. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür. Anayasa’nın 125 maddesinin birinci fıkrasında, “idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır”; 140. maddesinin birinci fıkrasında, “Hakimler ve savcılar adlî ve idarî yargı hâkim ve savcıları olarak görev yaparlar”; 142. maddesinde “Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir”; 155. maddesinin birinci fıkrasında da, “Danıştay, idarî mahkemelerce verilen kanunun başka bir idarî yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir. Kanunda gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar” denilmektedir. Bu kurallara göre, Anayasa’da idarî ve adlî yargının ayrılığı kabul edilmiştir. Bu ayrım uyarınca idarenin kamu gücü kullandığı ve kamu hukuku alanına giren işlem ve eylemleri idarî yargı, özel hukuk alanına giren işlemleri de adli yargı denetimine tâbi olacaktır. Buna bağlı olarak idarî yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adlî yargının görevlendirilmesi konusunda yasakoyucunun geniş takdir hakkının bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ceza hukukundaki gelişmelere koşut olarak, kimi yasal düzenlemelerde basit nitelikte görülen suçlar hakkında idari yaptırımlara yer verildiği görülmektedir. Daha ağır suç oluşturan eylemler için verilen idari para cezalarına karşı yapılacak başvurularda konunun idare hukukundan çok ceza hukukunu ilgilendirmesi nedeniyle adli yargının görevli olması doğaldır. Ancak, idare hukuku esaslarına göre tesis edilen bir idari işlemin, sadece para cezası yaptırımı içermesine bakılarak denetiminin idari yargı alanından çıkarılarak adli yargıya bırakılması olanaklı değildir. Bu durumda, itiraz konusu kuralla diğer yasalardaki kabahatlere yollama yapılarak, yalnızca yaptırımın türünden hareketle ve idari yargının denetimine tabi tutulması gereken alanlar gözetilmeden, bunları da kapsayacak biçimde başvuru yolu, itiraz, bunlara ilişkin usûl ve esasların değiştirilmesi, Anayasa’nın 125. ve 155. maddelerine aykırıdır, Kural’ın iptali gerekir. İtiraz konusu kural Anayasa’nın 125. ve 155. maddelerine aykırılığı nedeniyle iptal edildiğinden Anayasa’nın 2. maddesi yönünden ayrıca incelenmesine gerek görülmemiştir. Sacit ADALI ve Mehmet ERTEN bu görüşe katılmamışlardır." |
20-09-2006, 17:36 | #4 |
|
Benzer olay
Merhaba,
Benzer bir olay benim başıma geldi. Kabahatler Kanunu kapsamındaki bir davayı idare mahkemesinde açtım. Mahkeme görev yönünden red kararı verdi, 30 gün içerisinde sulh ceza mahkemesine başvurdum ( yeniden dava açtım) ve davamız sulh ceza mahkemesi tarafından kabul edildi. Kabahatler Kanunu ile ilgili uyuşmazlıklarda görevli yargı yeri sulh ceza mahkemesi. Kaldı ki, yanlış yere açsaydınız Sn korayad'ın belirttiği gibi 30 günlük süreniz de olacaktı. Aşağıdaki kararı yolluyorum. Saygılar. T.C. DANIŞTAY 6. DAİRE E. 1994/319 K. 1994/1037 T. 9.3.1994 • GÖREVSİZ MAHKEMEDE AÇILAN DAVANIN REDDİ ( Görevli Mahkemeye Başvuru Süresi ) • GÖREVLİ MAHKEMEYE BAŞVURU SÜRESİ ( Görevsizlik Kararı Verilen Davada ) • SÜRE ( Görevsizlik Kararı Verilen Dava Hakkında Görevli Mahkemeye Başvuru ) 2577/m.9 ÖZET : Görevli olmayan yargı yerinde açılmış idari davalarda, görev nedeniyle redde ilişkin kararın kesinleşmesinden sonra 30 gün içinde görevli mahkemede dava açılabilir. İstemin Özeti: Edirne İdare Mahkemesinin 12.10.1993 günlü, E:1993/212, K:1993/804 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu öne sürülerek bozulması istenilmektedir. Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir. Savcı H.Ü.`nün Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp İdare Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir. Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle İdare Mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir. Türk Milleti Adına Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakimi G.F. E.`nin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü: Dava, ... İlçesi, 9 pafta, 52 ada, 32 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki yapının 3194 sayılı İmar Kanununun 32. maddesi uyarınca yıktırılmasına ilişkin 13.7.1992 günlü, 502 sayılı belediye encümeni kararının iptali istemiyle açılmış. İdare Mahkemesince; davacının anılan encümen kararına karşı 6.8.1992 gününde ... Sulh Ceza Mahkemesinde dava açtığı ve mahkemece yıkıma ilişkin herhangi bir hüküm konulmaksızın yalnızca para cezasına ilişkin karar verildiği, bu durumda dava konusu kararın en geç adli yargıda davanın açıldığı tarih olan 6.8.1992 gününde öğrenildiğinin kabulü karşısında bu tarihten itibaren altmış gün içerisinde dava açılması gerekirken yasal süre geçirildikten sonra açılan davanın 2577 sayılı yasanın 15/1-b maddesi uyarınca süre yönünden reddine karar verilmiş, bu karar davacı vekilince temyiz edilmiştir. 2577 sayılı Yasanın 9. maddesinin 1. fıkrasında çözümlenmesi Danıştay`ın, İdare ve Vergi Mahkemelerinin görevine girdiği halde, adli ve askeri yargı yerlerine açılmış bulunan davaların görev noktasından reddi halinde bu husustaki kararların kesinleşmesini izleyen günden itibaren otuz gün içinde görevli mahkemede dava açılabileceği, görevsiz yargı merciine başvurma tarihinin Danıştay`a İdare ve Vergi Mahkemelerine başvurma tarihi olarak kabul edilebileceği kurala bağlanmıştır. Dosyanın incelenmesinden, yıkıma ve para cezasına ilişkin 13.7.1992 günlü, 502 sayılı belediye encümeni kararına karşı yapılan itiraz sonucu, ... Sulh Ceza Mahkemesince para cezasının kaldırıldığı, ancak yıkıma dair kararın görevleri dahilinde olup olmadığı hususunun açıklanmasının gerekmediği yönünde 8.03.1993 günlü kararın verildiği, bu karar üzerine davacı tarafından yukarıda yer alan yasa hükmü uyarınca yıkım işlemine karşı 9.3.1993 gününde süresi içinde dava açıldığı anlaşılmıştır. Bu durumda, Sulh Ceza Mahkemesince verilen karar görev ret kararı niteliğinde olduğundan İdare Mahkemesince bu husus dikkate alınmaksızın encümen kararının en geç adli yargı yerinde dava açıldığı, tarihte tebliğ edilmiş sayılacağı esas alınarak verilen süre ret kararında isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle temyize konu Edirne İdare Mahkemesinin 12.10.1993 günlü, E:1993/212, K:1993/804 sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 9.3.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi. danx |
20-09-2006, 23:04 | #5 | |||||||||||||||||||
|
Sayın Işıl Yılmaz Kabahatler Kanunu'nda başvuru sürssi 15 gündür. Görevli olmayan mahkemeye başvurulmakla bu süre geçirilirse, artık başvuru yolu kapanır. Kabahatler konusunda İdari Yargılama Usulü Kanunu uygulanamaz. Sizin örnek kararınız İYUK'nun uygulandığı idare mahkemesi kararı hakkındadır; Kabahatler Kanunu hakkında değildir. Sizin 15 günlük sürenin geçmesinden sonra başvurunuzu kabul eden sulh ceza mahkemesinin kabulü yanlıştır ve örnek olmamalıdır. Aksi halde, 15 günlük sulh cezaya başvuru süresini kaçıranlar 60 günlük İYUK süresine göre idare mahkemesinde dava açarak, görev yönünden red kararı ile bir daha 30 günlük süre kazanarak sulh ceza mahkemesine dönerler ki böylelikle Kabahatler Kanunu'ndaki 15 günlük süre anlamsız kalır. Saygılarımla |
20-09-2006, 23:21 | #6 |
|
Sn. Konyalı ben de aynısını yaptım ve kabul edildi. Buradaki 30 gün İdare Mahkemesi kararının kesinleşme süresi.. Görevsizlik kararı kesinleşmeksizin İdare mahkemesi kararı hukuken etkinlik kazanmayacağından bu süreyi beklemek zorundayız. Hatta bu süre dolup ardından gelen 15 günlük süre içerisinde başvuru yapıyorum. Kabul ediliyor. Edilmemesi için bir neden de yok. Önemli olan yasal sürede yanlış da olsa bir yargı merciine başvurup süreyi korumuş olmak. Ancak ilk başvurunun 60 gün içerisinde yapılacağı gibi bir düşünce tabiki kabul görmez.
|
21-09-2006, 10:57 | #7 |
|
Karar
Sn.Konyalı,
Gönderdiğim kararın tersten olduğu konusunda haklısınız, ancak o zamanki araştırmalarımda yargı yolu ile ilgili bulabildiğim tek ışık tutucu karar bu ve benzerleri olmuştu. Sn.Doğanel'in açıklamasına katılıyorum, zaten bu şekilde düşündüğüm için başvuruyu sulh ceza mahkemesine yapmıştım. Saygılar. |
21-09-2006, 12:01 | #8 |
|
Merhaba,
Yazdığımı ve diğer yazılanları okuyunca tekrar yazma gereği duydum. 1. 01.06.2005 tarihinde 5326 sayılı yasayla Kabahatler kanunu yürürlüğe girmiştir.Bu kanunun özelliği idare tarafından verilen tüm idari para cezaları için genel kanun hükmünde olmasıdır. Bunun anlamı şu, herhangi bir idare kendi özel yasasından kaynaklanan bir idari para cezası uyguladığında hemen kabahatler kanunun genel hükümler kısmına göre hareket edeceğiz demek. Ancak 01.06.2005 tarihinden sonra çıkan bir yasa ile özel hüküm koyup bu kurala istisna getirilmemiş olması kaydıyla... 2. Kabahatler Kanunu diğer kanunlara göre genel hüküm yapan şey, Kabahatler Kanun 3. maddesidir:“Bu Kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanır" 3. Kabahatler Kanunun genel hükümler kısmında 26. ve 27. maddelerinde idari para cezalarına karşı tebliğden itibaren 15 gün içinde Yetkili sulh ceza mahkemesine itiraz edilebileceği ifade edilmektedir. işte kabahatler Kanunun genel hükümler kısmında yer alan bu maddeler Kabahatler Kanunu 3. madde de belirtilen "diğer kabahatler hakında uygulanır" hükmü gereği, tüm idari para cezalarında uygulanacaktır,sonradan çıkan yasayla istisnası belirtilmediği sürece... 4. Ancak 22.07.2006 tarihinde(6 ay sonra yürürlüğe gireceği belirtilerek) bu 3. madde anayasa mahkemesi tarafından iptal edildi.Bundan sonra, her kanunda yer alan idari yaptırıma kendi özel yasasındaki hükümler orda hüküm yoksa, iyuk genel hükümleri uygulanıp davalar idare mahkemesinde açılacaktır. Ancak, Kabahatler Kanundaki özel hükümlere sulh cezada bakılmaya devam edilecektir. 5. Diyelim ki,karmaşa nedeniyle, sulh cezada açman gerekeni, idare mahkemesinde, idare mahkemesinde açman gerekeni sulh cezada açtın! bu durumda idare Mahkemesinde açman gereken davayı sulh cezada açmışsan bu durumda bir sorunla karşılaşılmaz. Çünkü, iyuk.m 9-1 açık, Görevsizliğin kesinleşmesinden itibaren 30 gün içinde idare mahkesinde dava açabilirsin. Sulh cezada açman gerekeni idare mahkemesinde açılırsa, 15 günlük hak düşürücü kesilmiş olur mu? Tartışmaya açık olmakla birlikte benim şahsi kanaatim, 15 günlük hak düşürücü süreyi geçirdikten sonra idare mahkemesine başvurursa bu durumda sulh ceza mahkemesi davayı süreden red decektir.Ancak 15 günlük süre içinde idare mahkemesine başvurursa, yetkisiz mahkemeye başvurma dahi süreyi keser. somut olayda kabahatler kanunu uygulanır mı?Çünkü 13.05.2006 tarihinde yürürlüğe giren çevre kanunun yeni 25. maddesi olaya uygulanması gerekiyor. Bildiğim kadarıyla diğer kanunlarda bu konuda bir değişiklik yok, istisna getirilmemiş. diğer kanunlar için, idare mahkemesi 22.01.2007 tarihinde görevli olacaktır.Ancak çevre kanunundaki değişiklik 13.05.2006 tarihinde yürürlüğe girmiş. biraz beyin jimnastiği yapalım: - cezanın tebliği 13.05.2006 tarihinden sonra ise, yetkili ve görevli mahkeme idare mahkemesi midir? USUL HUKUNDA DERHAL UYGULAMA İLKESİ GEÇERLİDİR.Yani 13.05.2006 tarihinden itibaren çevre kanundan doğan, idari para cezalarına karşı idare mahkemeleri yetkili olcaktır, kanaatimce, |
21-09-2006, 14:07 | #9 | |||||||||||||||||||||||
|
idari para cezasına itiraz
Esra hanım merhaba, Kabahatler Kanunu gereğince idari para cezalarına itirazlar Sulh Ceza Mahkemelerine yapılıyor. İdare Mahkemesine müracaat etmenize gerek yok. Kabahatler Kanununun yürürlüğe girdiği sıralarda kesilen bir idari para cezası için idare mahkemesine müracaat etmiştim. İdare mahkemesi görevsizlik kararı verdi. Şuanda idari para cezalarına itirazlara sulh ceza mahkemeleri bakıyor. Çalışmalarınızda başarılar diliyorum |
21-09-2006, 14:15 | #10 | |||||||||||||||||||
|
Sayın korayad Öncelikle konuyu derleyip toplayan son mesajınız için teşekkür ederim. Mesajınızdaki görüşlerinize katıldığım halde yukarıdaki alıntıdaki görüşünüze aşağıdaki nedenlerle katılamıyorum: 1- 15 günlük süre içinde görevsiz mahkemeye başvurmanın süreyi keseceğine ilişkin dayanak olacak bir kanun maddesi bulunmamaktadır. İdari para cezasının verildiği ve ilgilisine tebliğ edilen Ceza Kararnamelerinde başvuru yolu açıkça yazılıdır. Bu açıklığa karşın kasten yanlış yere başvurana ayrıca bir hak tanımak gereksizdir. 2- Eğer aksi düşünülürse, ceza alanlar 15 günlük sürede sulh ceza mahkemesine başvurmak yerine, kasten idare mahkemesine başvurarak zaman kazanma yolunu seçeceklerdir. İdare mahkemesinin karar vermesi bir yıl kadar uzun bir süre almaktadır. Kesinleşmesi de beklenirse, ve üstüne bir de ayrıca 15 günlük başvuru süresi eklenirse, yaklaşık bir yıllık bir zaman kazanılır. Bilindiği gibi, para cezaları için faiz işletilmez. Böyle bir kulağı tersten tutan başvuru yolu hakkı tanınırsa, cezanın tahsili bir yıl gecikecektir. 3- Kasten yanlış yere dava açılma yolunun dayanağı olmadığı gibi, ayrıca usul ekonomisine de aykırı düşecektir. Saygılarımla |
21-09-2006, 14:34 | #11 |
|
size valilikçe bir idari işlem olan idari para cezası uygulanmış.size kabahatlar kanununa göre tutulan bir tutanakla tebliğ edildi.idari işlem burada şekil şartına aykırılıkdan dolayı iptal edilmelidir .bu dava yıda idare mahkemesinde açmalısınız.idari işlemin size usulune uygun yani şekil şartlarına riayet edilerek tebliğ edilmesi lazım.kabahatlar kanununa göre ceza verme yetkisi münhasıran mahkemeye aittir.kanımca sizin bu itirazı idare mahkemesine yapmanız gerekmektedir.sulh ceza mahkemesine yaptığınız itiraz zaman aşımını kesmez.derhal 30 günlük süreyi geçirmeden itirazınızı yapın.
|
21-09-2006, 15:01 | #12 |
|
KABAHATLER KANUNU
II.KISIM ÇEŞİTLİ KABAHATLER .... Gürültü MADDE 36.- (1) Başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde gürültüye neden olan kişiye, elli Türk Lirası idari para cezası verilir. (2) Bu fiilin bir ticari işletmenin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde işletme sahibi gerçek veya tüzel kişiye bin Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idari para cezası verilir. (3) Bu kabahat dolayısıyla idari para cezasına kolluk veya belediye zabıta görevlileri karar verir. |
21-09-2006, 15:13 | #13 |
|
Sayın Yılmaz,
Verilen ceza çevre kanuna göre, dikkat ederseniz,Çevresel Gürültünün Kontrolü ve Değerlendirilmesi Yönetmeliği'ne göre 12000ytl idari para cezası veriliyor... |
21-09-2006, 18:42 | #14 |
|
benim oyum idare mahkemesine
Evet, bu olayda idare mahkemesine başvurulmalı. Sn. korayad'a teşekkür ederim.
Saygılar. |
21-09-2006, 19:03 | #15 |
|
Sayın Konyalı
Sizin cevap yazınızdan sonra,Baki kuru'nun 5 ciltlik eserinin ilk ciltinde yeralan görevsiz mahkemeye başvuru durununda hakdüşürücü süre kesilip kesilmeyeceğine ilişkin konuya tekrar baktım.(konu hukuk mahkemesi değil ceza mahkemesi demeyin:süre'nin hukuki niteliği aynı) bu konuda baki kuru'nun görüşü kesileceği yönünde,aynı şekilde üstündağ'da.Ancak 1976 tarihli iki yargıtay kararında ise kesilmeyeceği yönünde. yani bu konu tartışmalı. Saygılarımla... |
21-09-2006, 23:43 | #16 | |||||||||||||||||||
|
|
22-09-2006, 01:10 | #17 |
|
Sayın Av. Can Doğanel
Kabahatler Kanunu kendi usul hükümlerini kendi içinde taşır. Bu kanuna aykırı olan bir konuda Anayasa'ya başvurmaya gerek bulunmamaktadır: Kabahatler Kanunu'na göre ceza kararnamesinin tebliğinde başvuru merciinin ve süresinin gösterilmesi zorunludur. Eğer gösterilmemişse veya yanlış gösterilmişse zaten bu tebliğ geçersiz olacağından başvuru süresi işlemez. Yeniden usulüne uygun tebligat yapılması gerekir. Saygılarımla |
22-09-2006, 01:23 | #18 |
|
Sonuçta başvuru merciini (İdare veya Sulh Ceza Mahkemesi) olarak yanlış gösteren idarenin eyleminden veya verilecek görevsizlik kararından kişi sorumlu tutularak başvuru hakkını kaybettiğinin kabulü mümkün değildir. Anayasaya vurgu yapmamın sebebi budur. Aslında mahkeme dahi görevsizlik kararı verip geçmemeli, "kararın kesinleşmesine müteakip, ...gün içerisinde yetkili ve görevli...mahkemesine itirazda bulunmakta muhtariyetine şeklinde karar vermeli ve bu görevsizlik kararı nedeniyle İdare vekili lehine ve ilgili aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine de hükmedilmemelidir. Zira hiç bir koşulda kusurlu olan taraf, kusurlu eylemi nedeniyle lehine hak elde edemez.
|
22-09-2006, 01:28 | #19 |
|
Sayın Işıl Yılmaz
Sayın canerilkan Yazdıklarınız diğer üyeleri yanıltmasın diye uyarma ihtiyacı duydum: Hangi kanun gereği verilirse verilsin ve hangi kanunda başvuru mercii ne yazarsa yazsın, idari para cezalarına karşı başvuru mercii 22.1.2007 tarihine kadar sulh ceza mahkemesidir ve başvuru süresi 15 gündür. 22.1.2007 tarihinden sonra ise, hangi kanunda hangi başvuru mercii ve başvuru süresi yazıyorsa o merciiye o süre içinde başvurulacaktır. İdari para cezalarını idareler verir. Ayrıca C.Savcısının ve mahkemenin de Kabahatler Kanunu'nda yazılı koşullarda idari para cezası verme yetkisi bulunmaktadır. Saygılarımla |
22-09-2006, 08:23 | #20 |
|
Sayın Konyalı,
yazdıklarınız diğer üyeleri yanıltmasın diye uyarma ihtiyacı duydum: Hangi Kanun gereği verilirse verilsin değil; Çevre Kanunun 13.05.2006 da yürürlüğe girdiğini Sonraki çıkan yasanın önceki yasayı ilga ettiğini anımsamak gerekiyor. |
23-09-2006, 14:50 | #21 |
|
Sayın korayad
Eğer Çevre Kanunu Kabahatler Kanunu'nu ilga etmiş olsaydı, şimdi her kanuna göre ayrı mahkemeye başvurmak gerekirdi. Halbuki biz yine de Kabahatler Kanunu'nda yazılı sulh cezaya başvuruyoruz. Kabahatler Kanunu'nun üçüncü maddesi, bırakın Çevre Kanunu'nu, Anayasa'ya aykırı bulunmuştur. Ama yine de 22.1.2007 tarihine kadar geçerlidir. Böylesine bir sarih durum varken, zımni anlamlar çıkarmamak gerekir kanısındayım. Saygılarımla |
23-09-2006, 21:34 | #22 |
|
Merhaba,
Sayın Konyalı,verdiğiniz cevap gösterdi ki; kulandığım hukuki terimlere dikkat etmek gerekiyor,sanal ortamda yanlış anlaşılmalara neden olunabiliyor: Çevre kanunun önceki kanunu ilga etti demek, haklısınız,doğru bir kullanım olmadı, ama burada ençok ne demek istediğimi sizin anlayacağınızı düşünmüştüm. Hukuk fakültelerinin 1. sınıfında öğretilen temel kuralları hatırlatmakta fayda var: --- sonra çıkan kanunla önce çıkan kanunun hükümleri çatıştığında sonraki çıkan kanununun hükümleri o olaya uygulanır.Tabi ki önceki kanunun diğer olay ve durumlarda artık uygulanmayacak diye bir şey yok. --- genel kanunla özel kanun çatıştığında özel kanun hükümleri uygulanır. Kabahatler kanunun anayasaya aykırı olması ayrı bir şeydir, sonraki kanunla çatışması ayrı bir şeydir. Açık olan anlamlar varken, anlamları zımni olarak algılamamak gerekiyor. Saygılarımla... |
28-09-2006, 23:15 | #23 |
|
Sayın korayad
Hukuk Fakültesi birinci sınıfının bilgilerini hatırlattığınız için teşekkür ederim. Ancak, bu konuda bu bilgilere ihtiyaç bulunmadığı kanısındayım : 2872 sayılı Çevre Kanunu 1983 tarihlidir. 5326 sayılı Kabahatler Kanunu ise 2005 yılında yürürlüğe girmiştir. Yeni olan kanuna göre başvuru mercii (22.1.2007 tarihine kadar) sulh ceza mahkemesidir. Yeni olan Kabahatler Kanunu 3. maddesinin açık hükmü ile eski olan Çevre Kanunu'nun ilgili hükmü geçersiz kılınmıştır. 2006 yılında Çevre Kanunu'nda yapılan değişiklik sadece başvuru süresinin uzatılması ile ilgilidir. Başvuru mercii değiştirilmemiştir. Çevre Kanunu'nda 1983 den beri yazılı olan başvuru mercii idare mahkemesidir. Bu nedenle 2006 yılındaki değişikliği yeni bir kanun olarak algılamamak gerekir çünkü değiştirilen madde başvuru mercii hakkında yeni bir düzenleme getirmemiştir. Kanunun gerekçesinde de bu husus açıkca yazılıdır: Madde değişikliğinin sadece yedi gün gibi kısa olan başvuru süresinin 30 gün olarak uzatılarak değiştirilmesi amacını taşıdığı yazılıdır. Yukarıdaki nedenlerle Çevre Kanunu kapsamındaki suçlarda ancak 22.1.2007 tarihinden sonra başvuru mercii idare mahkemesi olacaktır; şimdilik yine sulh ceza mahkemesidir. Saygılarımla |
29-09-2006, 08:59 | #24 |
|
Merhaba,
Sayın Konyalı, ilk önce sizi anlamayaya çalışayayım: Diyorsunuz ki, 2006 yılında çevre kanunda yapılan değişiklik, sadece 1983 tarihli çevre kanunu değiştirdi ve bunun haricinde diğer kanunlarda bir etkisi olduğu düşünülemez.Kaldı ki,diyorsunuz, değişiklik sadece 7 günlük itiraz süresini 30 güne çıkarmaktan ibarettir. Ancak, bir an için şöyle düşünelim, kabahatler kanunun iptal edilmediğini-edilmeyeceğini- düşünelim. Ve yine çevre kanunda sözkonusu değişikliğin aynı tarihte yapıldığını düşünelim. Bu durumda yapılan değişikliğe rağmen kabahatler kanunu uygulamaya devam mı edeceğiz? Benim ifade etmek istediğim şey, Böyle bir durumda sonraki çıkan kanun hükümleri olaya uygulanır ve kabahatler kanununu artık uygulanmaz.Eğer sonraki çıkan değişikliği olaya uygulamazsak yapılan değişikliğin ne anlamı kalır.O zaman öyle yasalar çıkar ki, o kanuna genel kanun hükmü veririz ve sonraki çıkan yasayı da önceden uygulanamaz hale sokmuş oluruz. yıl 1983 çevre kanundan doğan para cezalarına karşı 7 gün içinde idare mahkesinde dava açılıyor. yıl 2005 çevre kanundan doğan doğan idari para cezalarına karşı 15 gün içinde sulh ceza mahkemesinde dava açılıyor. yıl 2006 eylülü, Çevre kanundan doğan idari para cezalarına karşı 30 gün içinde idari mahkemesinde dava açılıyor. yıl 2007, her idari para cezasına karşı kendi kanunda yazan yerde ve sürede dava açılıyor. Saygılarımla... |
29-09-2006, 10:53 | #25 |
|
Sayın korayad
Zaten 4 ay sonra herşey yoluna girecek. Kanun koyucunun Anayasa 'yı göz önüne almadan yaptığı kanunlarla yarattığı karışıklıklar konusunda Kabahatler Kanunu ikinci örnek oluyor. ( Birinci örnek, bir kaç yıl boyunca ısrarla faiz oranlarının Bütçe Kanununda düzenlenmesi idi ) Kanun koyucu çeşitli kanunlarda dağınık biçimde türlü çeşitli yazılı olan başvuru usulünü tek bir kanunla düzenlemek amacıyla Kabahatler Kanunu'nu çıkardı. Ama Anayasa'ya aykırı olacağını düşünmedi. Umarım bundan sonra uygulamacılar böyle sorunlarla karşılaşmaz. Bütün üyelere sabır dilerim. Saygılarımla |
29-09-2006, 13:50 | #26 |
|
2872 SAYILI ÇEVRE KANUNU UYARINCA VERİLECEK İDARİ PARA CEZALARINA İLİŞKİN GENELGE (2006/2)2872 Sayılı Çevre Kanunu Uyarınca Verilecek İdari Para Cezalarına İlişkin Genelge (2006/2)
Çevre ve Orman Bakanlığından Resmi Gazete Tarihi: 24/01/2006 Resmi Gazete Sayısı: 26059 2872 sayılı Çevre Kanununda düzenlenen para cezaları 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun ile 1430 katına çıkarılmıştır. 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 17 nci maddesinin (7) numaralı fıkrasına göre idari para cezaları her takvim yılı başından geçerli olmak üzere o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında arttırılarak uygulanacaktır. 18/11/2005 tarihli ve 25997 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 353 sıra nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği uyarınca 2005 yılı için yeniden değerleme oranı % 9,8 olarak tespit edilmiştir. Buna göre 1 Ocak 2006 tarihinden itibaren uygulanacak idari para cezası miktarı ilişikteki cetvelde gösterilmektedir. İdari para cezalarına karşı 5326 sayılı Kanunun 27 nci maddesi uyarınca cezanın tebliğ tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde yetkili Sulh Ceza Mahkemesine başvuruda bulunulabilecektir. Tebliğ olunur. CETVEL "html" formatında düzenlenmiştir. Görmek için fihristi kullanınız. |
29-08-2007, 20:40 | #27 |
|
2872 SAYILI ÇEVRE KANUNU UYARINCA VERİLECEK İDARİ PARA CEZALARINA İLİŞKİN GENELGE (2006/2)2872 Sayılı Çevre Kanunu Uyarınca Verilecek İdari Para Cezalarına İlişkin Genelge (2006/10)
..... Bu idari para cezalarına karşı tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde İdare Mahkemesinde dava açılabilir. |
28-12-2009, 09:50 | #28 |
|
Bunca şey tartışılmış hiç mi birşey anlamadın demeyin lütfen ama benim bir sorum olacak. Müvekkilin evinin yakınında uzun süredir devam eden inşaat çalışmaları nedeniyle-ki bu çalışmalar gece de izinsiz devam etmektedir-maddi ve manevi tazminat davası açtık belediye ve yüklenici şirketlere karşı. Şimdi ben kararı beklemeksizin bir de Çevresel Gürültünün Kontrolü ve Değerlendirilmesi Yönetmeliği'ne göre ve belki de kabahatler kanununa göre ceza davası açmak istiyorum daha doğrusu açılabilir mi öğrenmek istiyorum. Yani acaba tck da bu eyleme uyan bir suç var mıdır?
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
idari para cezasında ödeme emri. | avmeralarslan | Meslektaşların Soruları | 3 | 04-03-2009 10:40 |
Belediyelerce veriler idari para cezalarının tahsili | avmeralarslan | Meslektaşların Soruları | 7 | 13-06-2008 09:21 |
S.S.K. idari para cezaları | gogolos | Meslektaşların Soruları | 14 | 28-05-2007 16:22 |
para cezası... | demester | Hukuk Soruları Arşivi | 2 | 05-09-2006 14:24 |
Ağır Para Cezası- Adli Para Cezası | Kılıç Mest | Meslektaşların Soruları | 1 | 14-01-2006 22:03 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |