09-09-2006, 10:04 | #1 |
|
Haftanın Filmleri
Bundan sonra elimden geldigince haftanın filmlerini yansıtmaya çalışıcağım. Sizlerde katılabilirsiniz
============================================= Sentinel, The (Fedai) Amerikan Gizli Servis ajanı olan Pete Garrison, 20 sene önce kurşunların önüne atlayarak başkanın hayatını kurtarmıştır. Gizli Servis'teki arkadaşlarının kendisine büyük saygı beslediği ve hayranlık duyduğu Garrison artık başkanın eşinin koruma ekibini yönetmektedir. Garrison, Neo-Nazi bir grubun Beyaz Saray'a casusunu soktuğunu ve başkanı öldürmeyi planladığını düşünmektedir. ================================================== ===== Crank (Tetikçi) Bir kiralık katil olan Chev Chelios sabah uyandığında, uykularında kendisi ve kız arkadaşının zehirlendiğini anlar ve bunu yapanlardan intikam almak için harekete geçer. Hayatta kalabilmeleri için en kısa sürede panzehiri bulmak zorundadırlar. Chev'in vücudundaki zehirin aktif hale gelmesini engellemesi için panzehir hariç tek yol vardır. O da vücudunun salgıladığı adrenalini maksimum düzeyde tutmaktır. Zaman ilerledikçe, Chev şehrin sokaklarında karşısına çıkmaya cesaret eden herkese zarar verir. Panzehiri bulana dek tek seçeneği adrenalini maksimum düzeyde salgılamak ve kalp atış hızını en üst düzeyde tutmaktır. ================================================ United 93 (Uçuş 93) Amerikan topraklarında bugüne kadar gerçekleştirilmiş en büyük terörist saldırının yaşandığı 11 Eylül 2001 günü kaçırılan dördüncü uçak olan United Airlines havacılık şirketinin 93 sefer sayılı uçağında yolcuların, mürettebatı ve uçuş kontrolörleri kendilerini korku ve dehşet ortamının içinde bulur. |
09-09-2006, 10:04 | #2 |
|
Hayatından mutsuzluk duyan Dr. Kate, hasta trafiği daha yoğun olan Chicago' daki bir hastanenin çalışma teklifini kabul eder. Geride bırakmaktan üzüntü duyduğu tek şey ise göl kenarındaki evidir. Ayrılmadan evvel yeni kiracıya, kendisine gelecek mektupları gönsermesi için yeni adresini yazdığı bir not bırakır. Yeni kiracı Alex geldiğinde göl kenarındaki bu güzel evi, son derece bakımsız ve yıpranmış bulur. Bir önceki kiracının bıraktığı not ise anlaşılması çok güç bir sorunun ve zamanın engel olduğu bir aşkın başlamasına neden olacaktır. |
09-09-2006, 10:08 | #3 |
|
Miami Vice (Miami Vice)
Dedektif Ricardo Tubbs nazik ve ölümcül derecede zekidir. Bronx doğumlu Intel analisti Trudy ile birlikte yaşamaktadır. Güney Florida'ya uyuşturucu sevkıyatı yapan ve üç cinayetten sorumlu oldukları bir düşünülen bir grubu gizlice izlemektedirler. Dedektif Sonny Crockett ise karizmatik ve kadınlara yakın olmayı seven biridir. Gizli görevde çalıştığı Güney Floridalı kaçakçı grubun liderinin eşi olan Isabella'ya ilgi duymaktadır. Gizli görevdekiler için kimliğini gizlemenin en iyi yolu sakin ve kendine hakim olmaktır. Ancak sevdikleri insanlar tehlike altına girince durum değişmektedir. ================================================== ================================ My Super Ex-Girlfriend (Eski Süper Sevgilim) Matt Saunders, sonunda kendisi için mükemmel kız arkadaşını bulduğunu düşünmektedir: güzeller güzeli Jenny Johnson – aslında bir super kahraman olan, G-Girl. Bu arkadaşlık Jenny/G-Girl'ün Matt'e takıntı derecesinde aşık olması ile kötüye gider. Matt'in tek yapmak istediği bu kadından uzaklaşmaktır. Fakat uçabilen, arabaları kaldıran termal göz ışınları ile çeliği eritebilen bir kadına ondan ayrılmak istediğinizi nasıl anlatırsınız ki? Reddedilen kadın durumuna düşen Jenny/G-Girl süper güçlerinin tamamını Matt'in iş arkadaşlarından biri olan Hannah ile yaşadığı romantizmi yok etmeye adar. Matt, Jenny'nin kalbini kırmıştır. Jenny ise onun herşeyini kırmayı planlıyordur. ================================================== ====================== |
09-09-2006, 13:31 | #4 |
|
Sonzero'dan 'Nabız'
Jim Sonzero'nun yönettiği 'Nabız' adlı filmde Kristen Bell, Christina Milian, Ian Somerhalder rol alıyor. 'Nabız', Kiyoshi Kurosawa tarafından yazılan ve yönetilen 'Kairo' filminin yeniden çekimi. Korku-gerilim türündeki filmde kablosuz teknolojilerin bizim dünyamız dışında bir dünyayla bağlantı kurduğunu hayal et. Kurduğumuz bağlantıyı kesemediğimizi hayal et. Cep telefonunu açtığında ya da internete bağlandığında, içeri giriyorlar, enfeksiyon sana da bulaşıyor |
10-09-2006, 23:28 | #5 |
|
En son Miami Vice 'a gittim pek beğenmedim açıkcası.. O kadar reklamı çıktı hakkını verememişler gibi
|
12-09-2006, 12:59 | #6 |
|
Onun için neler yapabilirsiniz?
Sevdanız uğruna neler yapabilirsiniz?
Aşk için ne kadar bekleyebilirsiniz? Kaç yıl, kaç zaman, kaç mevsim sizin olması için durursunuz, durabilirsiniz, öylece olduğunuz yerde? Onun için neler yapabilirsiniz? Kim için "onun başına geleceğine benim başıma gelsin" diyebilirsiniz? Ne tür bir sonuç için "ne olursa olsun kabulüm" diyebilirsiniz? Ne kadar aşık olursanız "seni değiştiremem çünkü böyle seviyorum" diyebilirsiniz? Düşünmeden canınızı kim için verebilirsiniz? (Bu soruda çocuğunuzdan bahsetmiyorum) Düşünmeden kime böbreğinizi, organlarınızı verebilirsiniz? 1 saniye bile düşünmeden kendi yaşamınızı yok sayıp sadece o yaşasın diye "kalbinizi" onun bedenine transfer edebilirsiniz? Diyelim ki bir nedenle ayrılık yaşıyorsunuz. Ne kadar zaman elinize başka bir el, teninize başka bir ten, dudaklarınıza başka bir dudak değmez? Bir ipe sarılmış tahta minicik bir kolyeyi, ne saltanatlı bir hayat sürüyor olursanız olun, ne kadar zaman boynunuzdan çıkarmasınız? Aşkınız için ölümü göze alır mısınız? Veya Reha Muhtar gibi sorayım. Bir arabanın önüne ona çarpma bana çarp diye atlar mısınız? Ona olmasın bana olsun gibi bir aşk var mı bu dünyada? Kaldı mı? Var mıydı? Paranın, planın, stratejilerin, beklentilerin olmadığı. Yaşanan mekanın, statütelerin, kariyerin, ilişkilerin o anda anlamını ve önemini yitirdiği. İçin için özlediğin, için için kıskandığın, için için acıtan ama bir o kadar iyi ki bu duyguyu yaşıyorum deyip kabul ettiğin. Onun iyi olmasının, senin iyi olman anlamına geldiği. İyi olup olmadığını gerçekten merak ettiğin. “Nasılsın?” dediğinde sadece nasıl olduğunu merak ettiğin. Yardım etmek istediğin. Sesini duymak istediğin. Beklemenin de keyif verdiği. Onun orada, senin burada, ama iki ayrı ruhun birlikte bir yerlerde gezindiği… Ve bunun gibi… Ve şunun gibi… Ve The Illusionist filminde olduğu gibi… Eiseinheim ve Sophie’nin aşkı gibi… Eski kostümleri, eski mekanları, atları, sihirleri, gizemi, umudu ve pek tabi Edward Norton’u da çok çok seviyorsanızi… Gidin ve izleyin olur mu? *İsimsiz bir mailden alıntı Ben ilk fırsatta gideceğim. |
12-09-2006, 19:28 | #7 |
|
Sihirbazı bende izliyemedim bi türlü
|
12-09-2006, 21:45 | #8 |
|
Ben liseye giderken vardı Mıami Vice Don Johnson dönemi hatırlarmısınız bilmem, ne severdim adamı ama
|
15-09-2006, 13:37 | #9 |
|
welcome to miami şarkısı vardı bıde bende onu çok severim
|
16-09-2006, 10:04 | #10 |
|
Sudaki Kız
Lady in the WaterCleveland, Cove Apartmanı'na sıkışıp kalmış yaşamından oldukça mutsuz, birbirinin aynı günler yaşamaktadır. Apartmanın bitmek bilmez tesisat sorunlarıyla uğraşırken bir gece, keşfettiği bir sırla bütün hayatı değişecektir. Story adında, son derece ürkek ve gizemli bir genç kadın, binanın havuzunun altındaki bölmelerde, gözlerden uzak bir yaşam sürmektedir. Bambaşka bir dünyadan gelen bu kızın kaderiyle bina sakinlerinin kaderi arasındaki inanılmaz bağ, Story'yi karşı karşıya kaldığı tehlikeden korumak için hepsinin elbirliği etmesine neden olacaktıır. Night Shyamalan'ın hem senarist hem de yönetmen koltuğunda oturduğu film, Paul Giamatti ve Bryce Dallas Howard gibi güçlü isimleriyle de dikkat çekiyor. ================================================== Arabalar CarsLightning McQueen, sadece kazanmaya odaklanmış bir yarış arabasıdır. Bir gün hiç beklenmedik bir şekilde, Route 66 otoyolu üzerinde bir kaza geçirir ve bu yol üzerindeki Radiator Springs kasabasında, tamir edilene kadar kalmak zorunda kalır. İlk başlarda, farklı özelliklerdeki kasabanın diğer arabalarına çok yukarıdan baksa da, zamanla her biriyle özel dostluklar geliştirecektir. Hayatta yarışların dışında, dostluk ve aşk gibi güzel duyguların da olduğunu anlayan Lightning McQueen'e hayat, artık çok daha renkli görünmektedir. ================================================== ==== Garfield's A Tale of Two Kitties (Garfield 2) Dünyanın en sevilen kedisi Garfield kıta değiştiriyor. Londra'ya, veteriner kız arkadaşı Liz Wilson'a evlenme teklif etmeye giden sahibi Jon Arbuckle'a sürpriz yapmak için koskoca okyanusu baştan başa kat ediyor; hem de yanında Odie de olduğu halde! Big Ben'in, Buckingham Sarayı'nın, Scotland Yard'ın ve tabii ki balık - patates kızartması çiftinin topraklarında, Garfield'ın İngiltere işgali, bir prens ile ver pati al pençe boyutlarına ulaşıyor. Yeni ölen sahibesi Lady Eleanor'dan miras aldığı Carlyle şatosunun sahibi olan ve şansa bakın ki birbirlerine tıpatıp benzeyen kraliyet kedisi Prens ile Garfield yanlışlıkla yer değiştirirler. Carlyle şatosunun bir kediye miras kalması ise, Lady Eleanor'un yiğeni Lord Dargis'in, büyük bir hayal kırıklığı yaşamasına sebep olur. Artık büyük şatoda Carlyle Kedisi olarak gününü gün etmekte olan Garfield'ın yanında baş kahya Smithee, İngiliz bulldog'u Winston, İskoç tavşanı McBunny, Hint gelinciği Nigel, İspanyol boğası Bolero, takıntılı bir Shakespear hayranı olan Ben Claudius ve Fransız kazı Christophe'tan oluşan, uluslar arası bir dağılım sergileyen hizmetliler ordusu vardır. Bu sırada prens ise, sıradan bir vatandaşın hayatını yaşamakta, Jon ve Odie ile barlara takılmakta, her ne kadar inanılmazmış gibi görünsede lazanyanın tadına ilk defa bakmakta ve tabii ki çok sevmektedir. Ama tacı taşımak göründüğü kadar kolay bir iş değildir. Şatonun sonraki mirasçı adayı olan Lord Dargis, Prens Garfield'i sonsuza kadar yolundan çekip saf dışı bırakmak istemektedir. Garfield'in dünyası, bu İki Kedinin Hikayesi'nde kısa bir zaman sonra büyük sürprizlerle hareketlenecektir. ================================================= |
30-09-2006, 20:25 | #11 |
|
selam arkadaşlar
ben en son Adam Sandler'ın '' click'' filmine biraz gülüp günün sıkıntısından uzaklaşmak için gittim. ama film elimizde olanlarla mutlu olabilmeyi o kadar usta bi akıcılıkla anlatmıştı ki belki inanamazsınız göşyaşlarımı tutamadım yani sonuçta umduğumdan çook farklı bir film buldum ama sonuçtan çok memnun oldum. Giderseniz bence pişman olmayacağınız eğlenceli bir film. saygılar |
30-09-2006, 20:48 | #12 |
|
Ölüm ve yaşam arasındaki birkaç saniyede ne olur?Işık ve karanlık arasında,havada şeytani güçler var."Davetsiz Gelen" le korkmaya hazır olun.
|
01-10-2006, 01:41 | #13 | |||||||||||||||||||||||
|
Katılıyorum Sanki Şükretmenin önemini vurgulumışlar gibi |
01-10-2006, 21:15 | #14 |
|
Sadece popüler filmler olmasın.Ya da sadece meşhur oyuncaların oynadığı filmler olmasın.Diğer filmler bence daha güzel.Önereceğim iki film var.birincisi İçimdeki Deniz, ikincisi Geçmişin Gölgesinde...
Ayrıca Türk oyunculardan Ahmet Uğurlu'nun filmleri gerçekten çok güzel.Tabiki Mustafa Uğurlu'yu da unutmamak gerek.Mesela 'Tabutta Rövaşata' filmi güzeldi... |
02-10-2006, 00:06 | #15 |
|
Bu gün izledim bende bu filmi. Click kadar güzel değildi ama uma için izlenebilir lakin onunda fanatığı çok |
06-10-2006, 12:12 | #16 |
|
You, Me and Dupree (Sen, Ben ve Dupree) Carl ve Moly; sevimli bir ev, sıkıcı komşular, sabit işler ve evliliğin rutinleri arasında hayatlarına yeni başlamışlardır. Yeni kurdukları bu mükemmel hayatta başlarına gelebilecek tek bir şanssızlık vardır: Dupree! Carl'ın eski dostu ve müzmin bekar Randy Dupree’nin gidecek başka bir yeri kalmamıştır. Evsiz ve işsiz dostlarına kol kanat geren Carl ve Moly başlarına geleceklerden habersizlerdir. ================================================== ====================================== Flyboys (Kahraman Pilotlar) Lafayette Escadrille, Amerika 1. Dünya Savaşı'na katılmadan önce Fransız ordusuna gönüllü katılan savaş pilotu gençlerdir. Aslında ölüme gittiklerini bilen bu cesur gençler, yabancı topraklarda savaşın tüm acımasızlıklarına tanık olurlar. ================================================== ======================= Devil Wears Prada, The (Şeytan Marka Giyer) Miranda Priestley, "Runway" dergisinin moda editörüdür ve çevresindeki herkese karşı terör estirmektedir. Asistanı Emily de onu örnek almaya çalışmaktadır. Andy Sachs ise moda endüstrisi hakkında hiçbir bilgisi olmayan ve Miranda Priestley'i tanımayan genç bir kadındır. Bu işi sadece gazetecilikte kendisini bir adım yukarıya taşıyacak bir basamak olarak görmektedir. Tüm bunlara rağmen Miranda onu ikinci asistanı olarak işe alır. ================================================== ============= Kaynak: Film.gen.tr |
17-10-2006, 16:31 | #17 |
|
yeni dönem iyi Türk filmleri var arkadaslar. Takva , eve dönüş , iklimler , Cenneti beklerken ve tabiki üstad Zeki Demirkubuz'dan "Kader" ilk aklıma gelenler . ben şahsen bu filmlere ve özellikle KADER filmine gitmeyi düşünüyorum .
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
türk tarzı korku filmleri.. | Feraye | Sinema ve Televizyon | 9 | 14-04-2010 21:53 |
İşçi Filmleri 2006 Ankara | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Sinema ve Televizyon | 0 | 25-04-2006 22:09 |
Uluslararası Çocuk Filmleri Festivali | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Sinema ve Televizyon | 0 | 15-04-2006 08:52 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |