Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Görevsizlik-Islah

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 16-12-2009, 13:38   #1
Kemosabe

 
Varsayılan Görevsizlik-Islah

İyi günler değerli meslektaşlarım;Miktar itibari ile Asliye Hukuk Mahkemesinin görev alanına giren bir alacak davasının yapılan yargılaması sırasında davacı vekilinin dava dilekçesini tamamen ıslah etmesi üzerine dava miktar itibari ile Asliye Hukuk Mahkemesinin görev alanına girmekte olan bir dava olmaktan çıkmıştır.Bu durumda ıslah ile talep edilen alacak miktarı mahkememizin görev alanına girmediğinden görevsizlik kararı verilmesi mi gerekir?Yoksa dava tarihi itibari ile görevli olan mahkemede dava açıldığından usul ekonomisi gereğince davaya devam edilerek bir karar mı verilmesi gerekir?Cevap verecek olan herkese çok teşekkür ediyorum.Saygılarımla.
Old 16-12-2009, 14:41   #2
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
davacı vekilinin dava dilekçesini tamamen ıslah etmesi üzerine

T.C. YARGITAY
3.Hukuk Dairesi

Esas: 2002/255
Karar: 2002/2047
Karar Tarihi: 04.03.2002

ÖZET: Söz konusu uyuşmazlık, dava konusunun ıslahla değiştirilmesine ilişkindir.Davacı davasının konusunu değiştirmiştir. Bu durumda davanın tamamı ıslah edilmiş sayılmalıdır. O halde ıslah edilen bu dava yeni bir davadır ve dilekçe de yeni bir dava dilekçesidir. Mahkemenin, yeni açılan bu davada ıslah edilen müddeabihin değerine göre, görevli olup olmadığını res'en gözetmesi gerekir.

(1086 S. K. m. 8, 87/son, 88)

Dava: Dava dilekçesinde muhdesatın aidiyetinin tespiti istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalılar Mehmet ve Ahmet Ç. vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Karar: Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkilinin tapuda müşterek malik bulunduğu arsa üzerine 3 katlı bina yapıldığını, binanın zemin katındaki dükkanın ½ si ile iki normal dairesinin, Ünye 2.Noterliğinin 24.6.1993 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile davalı Mehmet Ç. tarafından müvekkiline satıldığını, zemin katın ½ hissesinin de diğer davalı Ahmet Ç.'ye satıldığını, binanın tapusuz olması sebebiyle satış vaadi sözleşmeleri nazara alınarak ve kat mülkiyeti kurulmak suretiyle müvekkili adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davada; mahkemece, <Davacının davasının satış vaadi sözleşmesine dayalı tescil davası niteliğinde olduğu, Hukuk Genel Kurulunun 23.3.1988 tarih ve 1988/14-149 Esas, 1988/273 karar sayılı kararına göre; satış vaadi sözleşmesine dayalı, tescil davalarında mahkemenin görevinin satış bedeline göre belirlendiğini ve satış vaadi sözleşmesinde satış bedelinin 15.000.000 lira olduğu açıklanarak> görevsizlik kararı verilmiş, dosya Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmiştir.

Sulh Mahkemesinde görülen davada, davacı vekili; 6.7.2001 tarihli dilekçesi ile davasını ıslah ederek, <Tescil talebi kabul edilmediği takdirde, zemin katın ½ siyle, 1.ve 2.katların müvekkiline ait olduğunun tespitini> istemiştir.

Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, davaya konu Ordu İli Ünye İlçesi Keş mevkiinde kain 1279 parsel üzerinde bulunan zemin dükkan katı dahil üç katı yapılmış olan betonarme kargir binanın zemin katındaki bir adet dükkanın (işyerinin) ½ payı ile bu dükkan üzerinde bulunan ve hala yapılmış vaziyette olan birinci ve ikinci katlardaki iki dairenin (bağımsız bölümü) davacı Nizamettin Ç.'a ait olduğunun tespitine, fazlaya ilişkin istemlerinin reddine, davalılardan Hazine ile Belediye hakkında açılan davanın da husumet yönünden reddine" karar verilmiş, hüküm davalılar Mehmet ve Ahmet Ç. vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Başlangıçta satış vaadi sözleşmesine dayalı cebri tescil talebi ile açılmış olan dava, sonradan ıslah yolu ile muhdesatın aidiyetinin tespiti istemine dönüştürülmüştür. Muhdesatın aidiyetinin tespiti davalarında mahkemenin görevi, dava konusu muhdesatın değerine göre belirlenir (HUMK. mad.8/1).

Uyuşmazlık, dava konusunun ıslahla değiştirilmesi halinde davayı gören mahkemenin görevsizlik kararı verip veremeyeceği noktasında toplanmaktadır.

HUMK. nun 87/son maddesi, Anayasa Mahkemesinin 20.7.1999 gün ve 1999/1-33 sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Davacı taraf, anılan iptal kararına dayanarak davasının konusunu değiştirmiştir. Bu durumda davanın tamamı ıslah edilmiş sayılmalıdır. O halde ıslah edilen bu dava yeni bir davadır ve dilekçe de yeni bir dava dilekçesidir. HUMK.'nun 88.maddesi gereğince eski dava dilekçesi iptal edilmiş addolunmalıdır. Mahkemenin, yeni açılan bu davada (ıslah edilen) müddeabihin değerine göre, görevli olup olmadığını res'en gözetmesi gerekir.

Mahkemece, dava konusu binanın değerine göre davaya Asliye Hukuk Mahkemesinde bakılmak üzere, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, davanın esası incelenerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

Sonuç: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 04.03.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Old 16-12-2009, 14:42   #3
Hasan Bahadır Büyükavcı

 
Varsayılan

Umarım yardımcı olur.


T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

E:2008/6-617
K:2008/627
T:15.10.2008

Kira Sözleşmesi
Tahliye
Feragat
Görev

Özet
Dava dilekçesindeki talepler itibariyle Sulh Hukuk Mahkemesi görevli olduğuna göre, bazı taleplerden sonradan feragat edilmiş olması görevli mahkemeyi değiştirmez.

1086 s. Yasa m. 1,8

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Ankara Asliye Dokuzuncu Hukuk Mahkemesi)'nce görevsizliğe dair verilen 09.05.2007 gün ve 2007/117-204 sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Altıncı Hukuk Dai-resi'nin 24.09.2007 gün ve 2007/7548-9757 sayılı ilamı ile; ("...Dava itirazın iptaline ilişkindir. Mahkemece, görevsizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz olunmuştur.
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalının müvekkiline ait işyerinde 01.01.2003 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile kiracı olduğunu, davacının 2006 Ocak-Temmuz ayları arası toplam 8.000.00 YTL kira parasının tahsili için icra takibi yaptığını, davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, takibin devamına ve temerrüt nedeniyle kiralananın tahliyesine karar verilmesini istemiştir. Davalı ise, borcunun olmadığını, davayı kabul etmediğini, taşınmazı da tahliye ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davacı vekili 09.05.2007 tarihli oturumda 12.10.2006 tarihli dava dilekçesinde icra takibine yapılan itirazın iptali ve temerrüt nedeniyle kiralananın tahliyesine ilişkin açmış olduğu davasındaki tahliye talebinden vazgeçtiğini beyan etmiş, talebini münhasıran alacağın tahsili amacıyla itirazın
iptali istemine dönüştürmüştür. Davacı vekilinin talebi sonucu uyuşmazlık, itirazın iptali istemine ilişkin bulunmaktadır. Bu açıklamalar karşısında mahkemece işin esası hakkında hüküm kurulması gerekirken, davacının başlangıçtaki istemi dikkate alınarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir...") gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme karar ının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kiralayan tarafından kira paralarının tahsili istemiyle kiracı hakkında yapılan ilamsız icra takibinde borca itirazın iptali ve temerrüt nedeniyle tahliye istemine ilişkindir.
Davacılar Hüseyin ve Savaş vekili, Ankara Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesi'ne hitaplı 12.10.2006 günlü dava dilekçesinde, davalı şirketin 01.01.2003 tarihli kira sözleşmesi ile davacıların kiracısı olduğunu, toplam 9.250,00 YTL tutarındaki kira paralarını ödemediğini, alacağın tahsili için yapılan icra takibinde borca haksız olarak itiraz ettiğini, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 30 gün içinde kira borcunu ödemeyerek temerrüde de düştüğünü ileri sürerek; itirazın iptaline ve kiralananın temerrüt nedeniyle tahliyesine, %40 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiş; kiralanan yargılama sırasında 30.11.2006 günlü tutanakla tahliye edilmiş, davayı gören Ankara Altıncı Sulh Hukuk Mahkemesi 07.02.2007 günü görevsizlik kararı vermiş ve temyiz edilmeksizin kesinleşen bu görevsizlik kararıyla dosya yerel mahkemeye (Ankara Asliye Dokuzuncu Hukuk Mahkemesine) gelmiş; davacı vekili 09.05.2007 günlü duruşmada kiralananın tahliye edildiğini, o nedenle tahliye talebinden vazgeçtiğini imzasıyla bildirmiştir.
Yerel mahkeme; dava dilekçesinde itirazın iptali ile birlikte kiralananın tahliyesi de talep edilmiş olmakla, HUMK'nın 8.II/1. maddesi gereğince davaya bakma görevinin Sulh Hukuk Mahkemesi'ne ait bulunduğu, davalının yargılama sırasında kiralananı tahliye ve davacı vekilinin de bu nedenle tahliye davasından feragat etmiş olmasının ve icra takibinde tahliye talebi bulunmamasının, açılan tahliye davasını ve mahkemenin görevini etkilemeyeceği gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli Ankara Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermiş; Özel Daire bu kararı metni yukarıda bulunan ilamla bozmuş, yerel mahkeme gerekçesini tekrarlayarak ve genişleterek önceki kararında direnmiştir.
Yukarıda da açıklandığı üzere, dava Sulh Hukuk Mahkemesi'nde açılmış ve kira paralarının tahsili istemiyle başlatılan icra takibinde borca itirazın iptali ile birlikte, kiralananın temerrüt nedeniyle tahliyesi de talep edilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi, icra takibinde 9.250 YTL kira parasının tahsilinin istenildiği, takip ve davanın sadece kira alacağının tahsili istemine ilişkin olduğu, miktar itibariyle görevin Asliye Hukuk Mahkemesi'ne ait bulunduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, bu karar taraflarca temyiz edilmeksizin kesinleşmiş ve dosya bu yolla yerel mahkemeye (Ankara Asliye Dokuzuncu Hukuk Mahkemesine) geldikten sonra; davacı vekili 09.05.2007 günlü oturumda "...Davamızı itirazın iptali ve tahliye davası olarak açtık, Görevli Sulh Hukuk Mahkemesinde açtık, mahkemece görevsizlik kararı verilerek dosya mahkemenize gönderildi, şimdi ben davama itirazın iptali davası olarak devam ediyorum, tahliye davamdan vazgeçiyorum, zaten davalı kiralananı tahliye etmiştir..." şeklinde imzalı beyanda bulunmuştur.
Davacı vekilinin imzalı bu beyanında yer alan "...Tahliye davamdan vazgeçiyorum..." söz dizinindeki Vazgeçme'nin, tahliye davasına ilişkin ve onunla sınırlı bir feragat niteliğini taşıdığı; başka bir ifadeyle, buradaki vazgeçme terimiyle gerçekte feragatin amaçlandığı somut olayda çekişmesizdir.
Böylece; başlangıçta (dava dilekçesindeki talepler itibariyle) itirazın iptali ve tahliye istemiyle açılmış olan eldeki dava, anılan feragat nedeniyle salt itirazın iptali talebini içeren bir dava haline gelmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki; HUMK'nın 8.II/1. maddesinde, kira sözleşmesine dayanan her türlü tahliye, kira sözleşmesinin feshi veya tespit davaları ile bu davalarla birlikte açılmış olan kira alacağı ve tazminat davalarına bakma görevinin Sulh Hukuk Mahkemesi'ne ait bulunduğunun belirtilmiş olması karşısında; dava dilekçesindeki anılan talepler itibariyle görevin Sulh Hukuk Mahkemesi'ne ait bulunduğu açıktır ve esasen bu yön yerel mahkeme ile Özel Daire arasında çekişmesizdir.
Çözümü gereken husus, davadaki tahliye talebinden feragat edilmiş ve böylece davanın salt itirazın iptali istemine ilişkin hale gelmiş olmasının, görev bakımından sonuca etkili olup olmayacağı noktasındadır. Somut olayda icra takibine konu alacak tutarı, Asliye Hukuk Mahkemesi'nin görev sınırları içerisindedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 21.10.1972 gün ve Esas: 1969/3-1163, Karar: 1972/862 sayılı kararında, kira paralarının tahsili ve tahliye istemiyle açılmış olan bir davada, sonradan tahliyenin gerçekleşmesi nedeniyle tahliye talebinden feragat edilmiş olmasının mahkemenin görevini etkilemeyeceği; davayı gören mahkemenin bu feragat nedeniyle davanın sadece alacağa münhasır kaldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı veremeyeceği kabul edilmiştir. Öğretide de, bu karara atıf yapılmak suretiyle, dava dilekçesindeki taleplerin içerik ve kapsamları itibariyle görevli bulunan mahkemenin, sonradan gerçekleşen feragati gerekçe göstererek görevsizlik kararı veremeyeceği kabul edilmektedir (Bkz. Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Bası, C: 1, S: 233 ve 370).
Esasen bu kabul, örneğin Asliye Hukuk Mahkemesi'nin görevi içerisindeki bir alacak davasında yargılama sırasında gerçekleşen kısmi feragat veya kısmi kabul nedeniyle dava değerinin Sulh Hukuk Mahkemesi'nin görevi içerisindeki bir miktara inmesi durumunda, Asliye Mahkemesi'nin görevsizlik kararı veremeyeceği yönündeki, öğretide ve Yargıtay uygulamasında kabul edilmiş olan kurala da paraleldir.
Bu durumda, yerel mahkemenin, dava dilekçesindeki talepler itibariyle Sulh Hukuk Mahkemesi'nin görevinde bulunan eldeki davada, tahliye talebinden sonradan feragat edilmiş olmasının görevli mahkemenin belirlenmesi yönünden sonuca bir etkisinin olmayacağı; görevin dava dilekçesindeki talepler esas alınmak suretiyle belirlenmesi gerektiği yönündeki direnme gerekçesi yerindedir.
Davanın açıldığı Sulh Hukuk Mahkemesi'nin görevsizlik kararı temyiz edilmeksizin kesinleşmiş bulunduğundan, yerel mahkemenin (Asliye Hukuk Mahkemesi'nin) görevsizlik kararı vermesine usulen bir engel de yoktur.
Direnme karar ı açıklanan nedenlerle usul ve yasaya uygun olup, onanmalıdır.
Sonuç: Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle (ONANMASINA), gerekli temyiz ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 15.10.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.
Kaynak:ykd aralık 2008
Old 16-12-2009, 14:47   #4
E.Polat

 
Varsayılan

Madde 4 - Alacağın bir kısmı dava olundukta, eğer son kısım ise, mahkemenin vazifesini tayinde müddeabihin kıymetine bakılır.

Son kısım olmadığı ve alacağın tamamı da münazaalı olduğu takdirde alacağın tamamı nazarı itibare alınır.

Alacağın tamamı münazaalı değilse dava olunan kısma bakılır.

HD 14 <> E: 2006/6161 <> K: 2006/7655 <> T: 28.06.2006

* ALACAĞIN TAMAMININ ÇEKİŞMELİ OLMASI HALİ
* GÖREVLİ MAHKEME

Dava konusu olan kısım alacağın son kısmı değildir. Başka bir anlatımla alacağın tamamı çekişmelidir. Böyle olunca; görevli mahkemenin alacağın tamamına göre tayini HUMK.nun 4. maddesi hükmü gereğidir.

(1086 s. HUMK. m. 1, 4, 7, 8)

YARGITAY İLAMI

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 7.2.2006 gününde verilen dilekçe ile tescil olmazsa alacak istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; mahkemenin görevsizliğine dair verilen 22.2.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR

Davada, dava dışı kişinin malik olduğu taşınmaz üzerine yapılacak yapıdaki dört adet bağımsız bölümü davalıdan 6.7.2000 günlü adi sözleşmeyle temlik aldığını ileri süren davacı binadaki dört adet meskenin tapularının devrinin sağlanması olmadığı takdirde bağımsız bölümlerin rayiç değerinin faiziyle birlikte tahsilini bu talep de karşılanmazsa davalıya ödenen 25.000.00 YTL'den şimdilik 5600.00 YTL'sinin ödeme tarihi olan 6.7.2000 gününden faiziyle birlikte tahsili istenmiştir.

Mahkemece dava konusunun değerine bakılarak görevsizlik kararı verilmiş, hükmü davacı temyiz etmiştir.

Dayanılar 6.7.2000 günlü sözleşmede alım-satım bedelinin 25.000.00 YTL olarak kararlaştırıldığı görülmektedir. Davacı sonuçta bu bedelden 5600.00 YTL'sinin tahsilini istemiş, fazlaya ilişkin hakkını ise saklı tutmuştur. Dava konusu olan kısım alacağın son kısmı değildir. Başka bir anlatımla alacağın tamamı çekişmelidir. Böyle olunca; görevli mahkemenin alacağın tamamına göre tayini HUMK.nun 4. maddesi hükmü gereğidir.

Mahkemece açıklanan olgu bir yana bırakılarak dava konusu miktarın 5600.00 YTL'den ibaret olduğu düşüncesiyle görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 28.6.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.

Mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekiyor, yazdıklarınızdan anladığım kadarı ile alacağın tamamı çekişmeli, tarihi itibari ile de zaten görevsiz mahkemede açılmış söz konusu dava. İyi çalışmalar..
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İş mahkemesi-Görevsizlik hilallal Meslektaşların Soruları 1 01-12-2008 21:47
görevsizlik kararı av.nergis Meslektaşların Soruları 8 17-11-2008 15:40
İş Bölümü mü, Görevsizlik mi? ilimdar Meslektaşların Soruları 4 26-10-2008 19:36
görevsizlik kararı melekis Ceza Hukuku Çalışma Grubu 2 22-11-2006 17:26


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03999901 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.