Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Taahhüdü ihlal- Taahhütte icra müdürünün isminin yazılmamış olması- geçersizlik iddiası

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 23-02-2011, 12:09   #1
Av. Hilal Ceren HATİPOĞLU

 
Varsayılan Taahhüdü ihlal- Taahhütte icra müdürünün isminin yazılmamış olması- geçersizlik iddiası

Sayın meslektaşlarım,
Bir arkadaşımın taahhüdü ihlal konulu davasının bugünki duruşmasında, hakim taahhütnamede -icra müdürünün imzasının bulmasına rağmen- isminin yazılmamış olmasının taahhüdü geçersiz kıldığından bahisle sanık hakkında beraat kararı vermiştir. Bu gerek arkadaşıma gerekse bana pek mantıklı gelmedi. Yargıtay Kararlarında yaptığım araştırmalarda bilhassa bu hususta bir karar bulamadım ama ceza genel kurulu kararları dahil hemen hemen her kararda icra müdürünün imzası denmekte, ancak isminin yazılmış olması gereğinden bahsetdilmemektedir. Ben örneğin 1. İcra Müdürü yazısının imzalanmış olmasının yeterli olduğu kanaatindeyim. Bu konuda görüşlerinizi ve varsa dayanak düzenleme yahut kararı paylaşırsanız sevinirim.
Şimdiden teşekkürler.
Old 23-02-2011, 12:22   #2
av.suleyman

 
Varsayılan

bence karara mutlaka ağır cezaya itiraz ediniz. icra müdürü imzasını inkar etmediği sürece ceza verilmelidir. ismi yanlış yazılmış olması ve ya hiç yazılmamış olması önemli değildir. resmi evrak sahte olmadığı sürece ceza verilmelidir diye düşünüyorum.
Old 23-02-2011, 17:04   #3
Av.Serkan Arıcan

 
Varsayılan

Meslektaşım tek kelime ile bir katliama kurban gitmiş arkadaşınız. Trajikomik bir durum bu. Karar verilen dosya no ve merciiyi öğrenme imkanımız var mı, sonucunu çok merak ettim takip etmek isterim doğrusu.

Bu konuyla ilgili bir karar varmı diye araştırmaya da başladım.
Old 23-02-2011, 18:04   #4
heyyou

 
Varsayılan

Her icra dairesinin ayrı İİK'ye sahip olduğu gerçeğine alışmıştım ama bunun icra mahkemelerinde de geçerli olduğunu bilmiyordum .
Old 23-02-2011, 21:35   #5
tiryakim

 
Varsayılan

Taahhüdü ihlal suçunda bence önemli olan taahhüdün icra müdürünün huzurunda olup olmamasıdır.
Bence hakimin yapması gereken icra müdürünü çağırıp bu imzanın icra müdürüne ait olup olmadığını sorması gerekirdi. Kesinlikle yanlış bir karar.Karara karşı mutlaka Ağır Ceza Mahkemesine itiraz ediniz.İtiraz sonucundan bizleri haberdar ederseniz seviniriz.
Teşekkürler...
Old 24-02-2011, 11:52   #6
Av. Hilal Ceren HATİPOĞLU

 
Varsayılan

Arkadaşım olan meslektaşım da itirazını yapacak, gerçekten garip bir karar. sonuçtan sizleri de haberdar ederim.
Saygılarımla.
Old 24-02-2011, 12:10   #8
kilit27

 
Varsayılan

diğer meslektaşlarıma aynen katılıyorum. kesinlikle katilam olmuş. Adana'da hemen hemen hiç bir acra müdürünün kararının altında ismi olmaz. sadece imza olur. bu saçma işmiş.
Old 24-02-2011, 17:14   #9
Avukat Hakan Eren

 
Varsayılan

Anladığım kadarı ile ağır ceza mahkemesinin itiraz üzerine yapacağı incelemeye olan hukuki güven tam!

Ne güzel.

O zaman sorun bende demektir.

Çünkü ben ağır ceza mahkemelerinin itiraz incelemelerine GÜVENMİYORUM.
Old 24-02-2011, 17:33   #10
Av.Tuğba Göktepe

 
Varsayılan

Yargıtay 17.H.D.
2002/728E 2002/574K 07.02.2002 T
"Kabule göre de; Ödeme taahhüdünü içeren icra tutanağının İİK. nun 8. maddesi gereğince İcra Müdürü veya yardımcısı tarafından imzalanmamış olması nedeniyle taahhüdün hukuken geçersiz bulunduğu gözetilmeden, sanığın mahkumiyet hükmolunması.."

Burada da belirtildiği gibi hukuken geçersiz olması için icra müdürünün imzası olmaması gerekmektedir.Saygılarımla.
Old 24-02-2011, 20:20   #11
ahmetyılmaz

 
Varsayılan

.C.
YARGITAY
16. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/862
K. 2004/4654
T. 23.3.2004
• TAAHHÜDÜ İHLAL ( İcra Müdürünün Huzurunda Düzenlenmeyen ve İcra Müdürünün İmza ve Onayını İçermeyen Taahhüdün Hukuken Geçersiz Olması )
• TAAHHÜDÜN GEÇERSİZ OLMASI ( İcra Müdürünün Huzurunda Düzenlenmeyen ve İcra Müdürünün İmza ve Onayını İçermeyen Taahhüdün Hukuken Geçersiz Olması )
• İCRA MÜDÜRÜ HUZURUNDA DÜZENLENMEYEN TAAHHÜT ( Hukuken Geçersiz Olması )
2004/m.340
ÖZET : İcra Müdürü'nün huzurunda düzenlenmeyen ve İcra Müdürü'nün imza ve onayını içermeyen taahhüd hukuken geçersiz olduğu gibi, ödenmesi gerekli toplam borç miktarının tüm fer'ileri ile birlikte belirlenip gösterilmemiş olması nedeniyle de taahhüd geçersizdir.

DAVA : Taahhüdü ihlal suçundan sanık Burhanettin 'in İİK.nun 340. maddesi gereğince 1 ay hafif hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, hüküm yasal süresi içerisinde sanık tarafından temyiz edildiğinden Yargıtay C.Başsavcılığının bozma istemli tebliğnamesiyle dosya Daireye gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

KARAR : İcra Müdürü'nün huzurunda düzenlenmeyen ve İcra Müdürü'nün imza ve onayını içermeyen taahhüd hukuken geçersiz olduğu gibi, ödenmesi gerekli toplam borç miktarının tüm fer'ileri ile birlikte belirlenip gösterilmemiş olması nedeniyle de taahhüd geçersizdir. Bu nedenle atılı suçun oluşmayacağının gözetilmeksizin, sanığın beraati yerine yazılı olduğu şekilde mahkumiyete dair hüküm kurulması isabetsiz bulunduğundan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün istem gibi BOZULMASINA, 23.3.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.

yarx
Old 24-02-2011, 20:21   #12
ahmetyılmaz

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
8. CEZA DAİRESİ
E. 1991/10223
K. 1991/11342
T. 21.11.1991
• TAAHHÜDÜ İHLAL ( İmza Eksikliği Nedeniyle Tutanağın Geçersizliği )
• TAAHHÜD TUTANAĞIN GEÇERSİZLİĞİ ( İmza Eksikliği Nedeniyle )
2004/m.8, 340
ÖZET : İcra memuru yerine, tutanağı düzenleyen katibin imzasını içermeyen tutanak hukuken geçersizdir.

DAVA VE KARAR : Taahhüdü ihlalden sanık Hamit'in yapılan yargılanması sonunda; İİK.nun 340. maddesi uyarınca 1 ay hafif hapis cezasıyla hükümlülüğüne dair, ( Mersin İcra Ceza Mahkemesi )nden verilen 3.6.1991 gün ve 1261 esas, 1104 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi sanık tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığı'ndan tebliğname ile 6.11.1991 günü Daireye gönderilmekle incelenip gereği düşünüldü:

İcra memuru yerine tutanağı düzenleyen katibin imzasını içermeyen tutanağın İİK.nun 8. ve Yönetmeliğin 20/2. maddesi karşısında hukuken geçerli olmadığı gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepden dolayı istem gibi ( BOZULMASINA ), 21.11.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.

yarx
Old 24-02-2011, 20:23   #13
ahmetyılmaz

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
8. CEZA DAİRESİ
E. 1993/10676
K. 1993/11955
T. 25.11.1993
• TAAHHÜDÜ İHLAL ( Tutanakta İcra Müdürü ve Yetkili Memurun İmzası Bulunmaması )
• TAAHHÜT TUTANAĞINDA YER ALMASI GEREN HUSUSLAR
• TAAHHÜT TUTANAĞININ GEÇERSİZLİĞİ ( İmza Noksanları )
2004/m.340
ÖZET : Borçlu sanığın ödeme taahhüdünü ihtiva eden 17.3.1992 tarihli icra tutanağında, icra müdürü veya yetkili memurunun imzaları bulunmadığı, böylece İİK`nun 8. maddesine aykırılık yapılmış olması nedeniyle bu tutanak ve hükme dayanarak alınan taahhüdün hukuken geçerli değildir.

DAVA: Taahhüdü ihlalden sanık K.`nın yapılan yargılaması sonunda; İİK`nun 340. maddesi uyarınca 1 ay hafif hapis cezasıyla hükümlülüğüne dair, ( Elazığ İcra Ceza Mahkemesi )`nden verilen 27.5.1993 gün ve 524 esas, 278 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay`ca incelenmesi C. Savcısı tarafından istenilmiş olduğundan; dava evrakı C. Başsavcılığı`ndan Tebliğname ile 17.11.1993 günü Daireye gönderilmekle incelenip, gereği düşünüldü:

KARAR: Borçlu sanığın ödeme taahhüdünü ihtiva eden 17.3.1992 tarihli icra tutanağında, icra müdürü veya yetkili memurunun imzaları bulunmadığı, böylece İİK`nun 8. maddesine aykırılık yapılmış olması nedeniyle bu tutanak ve hükme dayanarak alınan taahhüdün hukuken geçerli bulunmadığı gözardı edilerek yazılı biçimde mahkumiyet kararı verilmesi,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş Yerel C. Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepden dolayı istem gibi BOZULMASINA, 25.11.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi
Old 24-02-2011, 20:30   #14
ahmetyılmaz

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/12204
K. 2005/13369
T. 21.6.2005
• ŞİKAYET ( Öğrenme Tarihi Ödeme Emrinin Tebliği Tarihi Kabul Edilerek Takibin Şekline Göre Yasal Beş Günlük Sürede Olan Diğer İtiraz Nedenlerinin İncelenip Oluşacak Sonucuna Göre Bir Karar Verilmesinin Gerekmesi )
• USULSÜZ TEBLİGAT ( Tebligatın Usulsüzlüğünün Kabul Edilmesi Halinde Öğrenme Tarihinin Tebliğ Tarihi Sayılması )
• DAVANIN AÇILDIĞI TARİH ( Harca Tabi Davalarda Dava Harcının Ödendiği Tarihte Davanın Açılmış Sayılması )
• İCRA TUTANAKLARI ( İcra ve İflas Dairelerinin Tutanaklarının Hilafı Sabit Oluncaya Kadar Muteber Olması )
7201/m.32
2004/m.8
ÖZET : İİK.nun 8. maddesi uyarınca icra ve iflas daireleri yaptıkları muamelelerle kendilerine vaki talep ve beyanlar hakkında bir tutanak yaparlar. Sözlü itirazlar ile talep ve beyanların altları ilgililer ve icra müdürü veya yardımcısı veya katibi tarafından imzalanır". Aynı maddenin son fıkrası uyarınca ise "İcra ve iflas dairelerinin tutanakları, hilafı sabit oluncaya kadar muteberdir.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : İİK.nun 8. maddesi uyarınca "icra ve iflas daireleri yaptıkları muamelelerle kendilerine vaki talep ve beyanlar hakkında bir tutanak yaparlar. Sözlü itirazlar ile talep ve beyanların altları ilgililer ve icra müdürü veya yardımcısı veya katibi tarafından imzalanır". Aynı maddenin son fıkrası uyarınca ise "İcra ve iflas dairelerinin tutanakları, hilafı sabit oluncaya kadar muteberdir." Somut olayda icra zabıtlarının incelenmesinde 17.2.2004 tarihli işlemden sonra borçlunun 28.6.2004 tarihinde icra dosyasının fotokopisini almak için icra tutanağına talep açtığı, ancak bu talebin altının icra müdürü veya yardımcısı veya katibi tarafından imzalanmadığı, bu tarihten sonra 2.4.2004 tarihinde başka bir işlem yapıldığı ve daha sonra 28.6.2004 tarihinde yine borçlu tarafından icra dosyasının fotokopisi için talep açıldığı, memurluk tarafından 1.7.2004 tarihinde talebin kabulüne karar verildiği tesbit edilmiştir.Bu durumda yukarıda açıklanan yasa hükümleri uyarınca borçlunun icra tutanağındaki ilk talebi altında icra müdürü veya yardımcısı veya katibi imzası bulunmadığı gibi, talep altında 28.6.2004 tarihi yazılı olup tutanağın aksi isbat edilmediğine göre borçlunun usulsüz tebliğ işlemini öğrenme tarihi olarak 28.6.2004 tarihinin kabulü gerekirken Mahkemece yorum yolu ile daha önce öğrenildiğinin kabulü doğru değildir.

Yine, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 6.2.1984 tarih ve 7/3 sayılı kararı gereğince harca tabi davalarda, dava harcın ödendiği tarihte açılmış sayılır. Borçlu vekili 1.7.2004 tarihinde harç yatırarak İcra Mahkemesine başvurduğundan öğrenme tarihine göre şikayetin yasal sürede olduğunun kabulü gerekir. Mahkemece öncelikle borçlunun ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin şikayetinin esasın incelenip tebligat işleminin usulsüz olduğunun kabulü halinde 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 32.maddesine göre öğrenme tarihi olan 28.6.2004 tarihinin ödeme emri tebliğ tarihi olarak tesbit edilerek takibin şekline göre bu tarihe göre yasal 5 günlük sürede olan diğer itiraz nedenlerinin incelenip oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken istemin süre yönünden reddi isabetsizdir.

SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.'nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 21.06.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi
Old 24-02-2011, 20:31   #15
ahmetyılmaz

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
16. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/6772
K. 2004/11523
T. 26.10.2004
• TAAHHÜDÜ İHLAL SUÇU ( Anayasanın Normla Hiyerarşisinin Tepe Noktasında Olduğu - "Hiç Kimse Yalnızca Sözleşmeden Doğan Bir Yükümlülüğü Yerine Getirememesinden Dolayı Özgürlüğünden Alıkonulamaz" Hükmünün Uygulanmasının Değerlendirilmesi Gereği )
• NORMLA HİYERARŞİNİN TEPE NOKTASI ( Anayasa/"Hiç Kimse Yalnızca Sözleşmeden Doğan Bir Yükümlülüğü Yerine Getirememesinden Dolayı Özgürlüğünden Alıkonulamaz" Hükmünün Uygulanmasının Değerlendirilmesi Gereği - Taahhüdü İhlal Suçu )
• BORÇLUNUN TAAHHÜDÜ ( Ekonomik Gücü Olmaması Nedeniyle ve Çaresizlikten Borcunu Ödeyememe "Yerine Getirmeme" Olarak Kabul Edilerek Hürriyeti Bağlayıcı Ceza Verilmemesi Gereği )
• BORCU ÖDEYEMEME ( Taahhüdü İhlal Suçu - Ekonomik Gücü Olmaması Nedeniyle ve Çaresizlikten "Yerine Getirmeme" Olarak Kabul Edilerek Hürriyeti Bağlayıcı Ceza Verilmemesi Gereği )
• HÜRRİYETİ BAGLAYICI CEZA ( Taahhüdü İhlal Suçu - Anayasanın "Hiç Kimse Yalnızca Sözleşmeden Doğan Bir Yükümlülüğü Yerine Getirememesinden Dolayı Özgürlüğünden Alıkonulamaz" Hükmünün Uygulanmasının Değerlendirilmesi Gereği )
2709/m.38
2004/m.8, 340
818/m.1
765/m.2
ÖZET : Borçlunun ekonomik gücü olmaması nedeniyle ve çaresizlikten borcunu ödeyememe "yerine getirmeme" olarak kabul edilerek sanığa hürriyeti bağlayıcı ceza verilmemelidir. Borcu yerine "Getirmeme" ile "Getirememe" kavramları, kasıt ve ödeme gücü bakımlarından farklı olduğu gibi, bunlara uygulanacak yaptırımlar da farklıdır. Zira Anayasa, borcu yerine getirmeyeni değil, getiremeyeni korumaktadır. Bu nedenle ödeme gücü olduğu halde borcu yerine getirmeyen ve taahhüdünü ihlal edenlerin cezalandırılması zorunludur.

Anayasa'nın 38/8. maddesinin "Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz" hükmünün somut olayda uygulanması gerekip gerekmediğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.

Anayasa normla hiyerarşisinin tepe noktasındadır. Üstün norm olması nedeniyle uygulanmak zorunlu olduğu gibi, sanık lehine hüküm getirdiğinden T.C.K'nun 2/2 maddesi uyarınca da ilgili olaylara doğrudan uygulanması zorunlu olduğu sonucuna varılmaktadır.

DAVA : Taahhüdü ihlal suçundan sanık O. K. 'nın İİK.nun 340. maddesi gereğince 1 ay hafif hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, hüküm yasal süresi içerisinde sanık tarafından temyiz edildiğinden Yargıtay C.Başsavcılığının bozma istemli tebliğnamesiyle dosya Daireye gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak gereği görüşüldü:

KARAR : Şikayetçi ( alacaklı ) vekili borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleştiğini, borçlunun ödeme taahhüdünde bulunduğunu ve bu hususun alacaklı vekili tarafından kabul edildiğini, borçlunun taahhüdünü ihlal ettiğini ileri sürerek İİK'nun 340. maddesi gereğince cezalandırılmasını istemiştir.

Mahkemece sanığın üzerine atılı taahhüdü ihlal suçunu işlediğinden bahisle mahkumiyete dair hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hükme yeterli değildir.

İİK'nun 340. maddesinde "...alacaklının muvafakatı ile İcra Dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartını, makbul bir sebep olmaksızın ihlal eden borçlunun alacaklının şikayeti üzerine cezalandırılacağı" öngörülmüştür.

Anayasa'nın 38. maddesine 4709 sayılı kanunla eklenen 8. fıkrada "Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz" hükmü eklenmiştir.

İİK'nun 340. maddesinin 2. cümlesi ve İcra Dairesinde alacaklı ile borçlu arasında kararlaştırılan ödeme şartından söz etmektedir. Borçlu ile alacaklının iradelerinin birleşmesi sözleşme niteliğindedir. ( B.K. m.1 ) İcra Müdür veya yardımcısının sözleşmeye müdahale etmesi, sözleşmeyi değiştirmesi olanaksızdır. İcra Dairesi icranın tarafları olan alacaklı ve borçlunun beyanlarını tutanağa geçiren ve tutanağı düzenleyen merci konumundadır.

Bu husus İİK'nun 8. maddesinde açıkça vurgulanmıştır. Açıklanan nedenlerle İcra Dairesi sözleşmenin tarafı olarak kabul edilemez. Alacaklı ile borçlu arasındaki ödeme şartına uyulmaması sözleşmeden doğan bir yükümlülüğün ihlali niteliğindedir.

Anayasa'nın 38/8. maddesinin somut olayda uygulanması gerekip gerekmediğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.

Anayasa normla hiyerarşisinin tepe noktasındadır. Üstün norm olması nedeniyle uygulanmak zorunlu olduğu gibi, sanık lehine hüküm getirdiğinden T.C.K'nun 2/2 maddesi uyarınca da ilgili olaylara doğrudan uygulanması zorunlu olduğu sonucuna varılmaktadır.

İİK'nun 340. maddesinde öngörülen "makbul sebep" kavramı ile Anayasa'nın 38/8. maddesinde öngörülen "yerine getirememe" kavramlarının açıklanması gerekli görülmektedir.

Uygulamada hastalık, yangın, su baskını ve deprem gibi olağan üstü olaylar makbul sebep olarak kabul edilmektedir. Anayasada belirtilen "yerine getirememe" kavramı "makbul sebebi de" kapsayacak biçimde daha geniş anlam ifade etmektedir. Borçlunun ekonomik gücü olmaması nedeniyle ve çaresizlikten borcunu ödeyememe "yerine getirmeme" olarak kabul edilerek sanığa hürriyeti bağlayıcı ceza verilmemelidir.

Borcu "yerine getirmeme" ile "yerine getirememek" kavramları kast ve ödeme gücü bakımlarından farklı olduğu gibi bunlara uygulanacak yaptırımlar da farklıdır. Zira, Anayasa borcu yerine getirmeyeni değil, getiremeyeni korumaktadır. Bu nedenle ödeme gücü olduğu halde borcu yerine getirmeyen ve taahhüdünü ihlal edenlerin cezalandırılması zorunludur.

Alacaklıya sanığın mal varlığını kanıtlamak üzere olanak tanınmalı, bildireceği tüm deliller toplanarak ve birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.

SONUÇ : Temyiz itirazlarının bu nedenlerle kabulü ile hükmün istem gibi BOZULMASINA 26. 10.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 24-02-2011, 20:37   #16
ahmetyılmaz

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
Sekizinci Ceza Dairesi
Esas No
: 1993/04746
Karar No
: 1993/05931
Tarih
: 20.05.1993

TAAHHÜDÜ İHLAL

İCRA MÜDÜRÜNÜN İMZASI
ÖZET:
Taahhüt tutanağının altındaki borçlu ve alacaklı vekilinin dışındaki imzanın icra müdürü ya da onun yetkili kıldığı kişilerden birine aidiyeti saptanamıyorsa taahhüdün geçerliliği açısından bu hususun açıklığa kavuşturulması zorunludur.
Taahhüdü ihlalden sanık Yaşar'ın yapılan yargılanması sonunda; İİK.nun 340. maddesi uyarınca 1 ay hafif hapis cezasıyla hükümlülüğüne dair (Karabük İcra Ceza Mahkemesi)nden verilen 11.12.1992 gün ve 751 esas, 799 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi sanık tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığı'ndan tebliğname ile 12.05.1993 günü Daireye gönderilmekle incelenip gereği düşünüldü:

Taahhüd tutanağının altındaki borçlu ve alacaklı vekilinin dışındaki imzanın İİK.nun 8. maddesi uyarınca İcra Müdürü yada onun yetkili kıldığı kişilerden birine ait olup olmadığı saptanamaması karşısında denetime olanak verilmesi ve taahhüdün geçerliliği açısından bu hususun açıklığa kavuşturulmasının zorunluluğu,

Bozmayı gerektirmiş sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepden dolayı istem gibi (BOZULMASINA), 20.05.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Haricen yapılan ödemelerin icra dosyasına bildirilmemesi ve taahhüdü ihlal anofta Meslektaşların Soruları 18 07-06-2017 18:35
Taahhüdü ihlal davası sürerken, icra dosyasının takipsizlikten düşmesi ISIL Meslektaşların Soruları 3 15-01-2010 16:03
taahhüdü ihlal zeliha ert Meslektaşların Soruları 3 11-12-2009 09:20
Borçlunun nüfus cüzdanındaki ismi ile icra takibindeki isminin farklı olması ? tuval2310 Meslektaşların Soruları 3 16-04-2008 09:33
icra takibi formuna faiz yazılmamış SUCCEED Meslektaşların Soruları 8 04-05-2007 10:51


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06261706 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.