|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
28-03-2004, 12:53 | #1 |
|
A.Ş Yönetim Kurulu Üyelerinin mesuliyetinin Sınırlandırılması
Merhabalar,
Ticaret Kanunu Madde 342: VI - Müdürler : _____1. Mesuliyet : _____Madde 342 - "Şirket muamelelerinin icra safhasına taallûk eden kısmı, esas mukavele veya umumi heyet veya idare meclisi karariyle idare meclisi âzasından veya ortaklardan olmıyan bir müdüre tevdi edildiği takdirde; müdür, kanun veya esas mukavele yahut iş görme şartlarını tesbit eden diğer hükümlerle yükletilen mükellefiyetleri, gereği gibi veya hiç yerine getirmemiş olması halinde idare meclisi âzasının mesuliyetlerine ait hükümler gereğince şirkete, pay sahiplerine ve şirket alacaklarına karşı mesul olur. Bu esas aykırı bir şartın esas mukaveleye konması veya müdürün idare meclisinin emri ve nezareti altında bulunması mesuliyeti bertaraf edemez ." Yukarıdaki maddede bahsi geçen "icra safhasına taalluk eden kısmı" ifadesinin hangi işlemleri kapsadığı konusunda fikri olan ya da beni bir kaynağa yönlendirebilecek meslektaşlarımın yardımlarını bekliyorum. Yalnız söz konusu ifadenin temsil işlemleri dışında kalanları ifade ettiği bilmekle birlikte bu ifade kapsamına girecek somut örneklere ihtiyacım var, bir de bir iki sorum: Sözleşme imzalama şirket işlemlerinin icra safhasına taaluk eden işlemlerden sayılabilecek midir? Murahhas olmayan bir müdüre, bir A.Ş yönetim kurulu üyesinin temsile ilişkin bazı yetkilerinin bir kısmının devredilmesi halinde bu işlemin akıbeti nedir? Bunu yukarıdaki madde hükmüne aykırı kabul edersek bunun yaptırımı ne olacaktır? Değerli görüşlerinizi için şimdiden teşekkürler, Hoşçakalın, |
28-03-2004, 18:50 | #2 |
|
Bana kalırsa burada şirketin faaliyetleri çerçevesinde yaptığı ve kanunla başka organa bırakılmayan tüm işler yani yönetim kurulunun yetkisi altındaki işler anlaşılmalıdır. Örneğin müşterilere teklifler sunmak, hammadde alımlarını yapmak, işe alınacak personeli belirlemek vb. gibi.
Usulüne uygun atanan murahhas müdürün neden temsil yetkisi olmayacağını anlayamadım. TTK Madde 321, 3. fıkrası " Anonim þirket adýna tanzim edilecek evrakýn muteber olmasý için, aksine esas mukavelede hüküm olmadýkça temsile selahiyetli olanlardan ikisinin imzasý kafidir." deniyor. Burada dikkat ederseniz yönetim kurulu yerine temsile selahiyetli olan ifadesi kullanılmış. Sözleşmeyi imzalamak da bu anlamda icra safhasına taaluk eden işlemlerdendir. Murahhas olmayan bir müdüre, bir A.Ş yönetim kurulu üyesinin temsile ilişkin bazı yetkilerinin bir kısmının devredilmesi halinde ise kanımca şirket böyle bir işlemden dolayı sorumlu değildir. Daha sonradan yetkili kişilerce işleme onay verilmezse mutlak butlanla, ehliyetsizlik sebebiyle işlem geçersiz olacaktır. Ancak yapılan işlemin türüne göre yetkisiz müdürün durumu ticari mümessil veya vekil bakımından da değerlendirilmelidir. |
29-03-2004, 09:25 | #3 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Cevabınız için teşekkürler Sayın Köseoğlu,
342. maddeye göre atanan müdür, murahhas olmayan müdür olduğu için bu madde gereğince müdüre bırakılan icraya taalluk eden işlemlerin sözleşmelerde temsili de kapsayıp kapsamadığı konusunda tereddütüm var. Murahhas müdürler organ sıfatına sahip olduklarından temsil yetkileri de var ve TTK md. 319'da düzenlenmiş. 342'de düzenlenen müdüre devredilecek yetkinin "icraya taalluk eden"lerle sınırlandırılmış olmasından murahhas olmayan müdürlere temsil dışındaki yetkilerin bırakılabileceği anlamını çıkarıyorum. Sözleşme imzalamak ise kanımca temsil işlemleri arasına giriyor.
Bu noktada mutabığız ancak söz konusu yetkinin, esas sözleşme ile müdür atama yetkisi tanınan bir yönetim kurulu kararı ile verildiğini düşünürsek temsile ilişkin yetkinin murahhas olmayan bir müdüre devredilmesi sebebi ile şirketin işlemden sorumlu olmayacağını söyleyemeyi kanısındayım. Bu noktada bir kaç açıklama daha yapmak gerkiyor ama ondan önce şu soruma yanıt vermenizi rica ediyorum: Alıntı kısmında bahsettiğiniz işlemden dolayı şirket neden ve hangi madde gereğince sorumlu değildir? Lütfen bu sorular ile sizi sınadığımı düşünmeyiniz. Cevaplarınız benim için gerçekten çok kıymetli. Bu konuda ulaşacağım kanı sizin (ve fikir bildirecek diğer arkadaşlarımın) cevapkarı ile şekillenecektir. Teşekkürler, Hoşçakalın, |
29-03-2004, 11:01 | #4 |
|
Değerli Meslektaşım,
Bence burada anahtar, 319 ve 342. maddelerin karşılıklı konumlarını TTK'nın sistematiğini göz önüne alarak değerlendirmek olmalı. Dikkat edilirse 319. madde şirketin temsilinin ne şekilde yapılacağını belirtiyor ve yönetim kurulu dışında şirketin temsili seçeneklerini belirtiyor. Bunlar, tüm temsil yetkisini üzerine almış yönetim kurulu üyeleri yani murahhaslar ile pay sahibi olmayan dışarıdan kişiler yani müdürler. Murahhas müdür terimi kanunda yok.Zaten "murahhas" kelimesi de bu madde dışında TTK'da başka yerde kullanılmıyor. Ancak uygulamada bir firmanın bir sürü konuda müdürü olabileceği için (ör. insan kaynakları müdürü, satış müdürü vs.) şirketi temsile yetkisi olan müdüre maddedeki murahhas azanın yetkilerini taşıdığını vurgulamak amacıyla olsa gerek murahhas müdür deniliyor. 319. maddeden sonra diğer maddeleri incelemeye devam edelim: Öncelikle temsil, kullanılış şekli, temsile yetkili olanları tescili. Bunlar yönetim kurulu üyeleri, murahhas üye ve müdür (murahhas müdür) için genel nitelikte maddeler. Bundan sonra yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu ve görevleriyle ilgili hükümler başlıyor .342. maddede ise bu sefer müdürlerin(murahhas müdürlerin) sorumlulukları anlatılıyor. Burada şirketi temsile yetkili müdürden (yani murahhas olmayan değil, murahhas müdürden ) bahsedildiğini gösteren en açık hüküm 346. madde:Burada, yönetim kurulunun müdürlerin verdiği zararlardan sorumlu olmaması kural olarak getirilmiş. Bazı isitsnai durumlar sayıldıktan sonra "İdare meclisinin salahiyetli olmadýðý hususlara müdürleri mezun kýlmak suretiyle sebebiyet verdikleri zararlardan dolayý" yönetim kurulunun sorumlu olacağı gibi ilginç bir olasılıktan bahsedilmiş. İşte bu hüküm de burada geçen müdür tabirinin yönetim kuruluna eşit yetkisi bulunan murahhas müdürden bahsedildiğini kanıtlıyor. Çünkü yönetim kuruluna girmeyen bir iş olsa olsa genel kurulun yetkisine giren bir iş olabilir. Özetle 342. maddenin murahhas olmayan müdürlerle ilgili olduğu fikrinize katılmıyorum. Alıntı yaptığınız kısma gelelim : Alıntı:] Murahhas olmayan bir müdüre, bir A.Ş yönetim kurulu üyesinin temsile ilişkin bazı yetkilerinin bir kısmının devredilmesi halinde ise kanımca şirket böyle bir işlemden dolayı sorumlu değildir. Örneğim X şirketinin tüm işlerini idare eden ve genel müdür sıfatını taşıyan , ancak 319. madde ve devamındaki gibi seçilip tescil edilmeyen şahıs bir sözleşme imzalasın. İşte bu sözleşme geçersizdir. |
30-03-2004, 11:15 | #5 |
|
Ben biraz farklı düşünüyorum:
TK. 319. madde de Yönetim kurulu; temsil yetkilerinin bir bölümünü veya hepsini; yine idare etme yetkilerinin bir bölümünü yada hepsini, üye olmasa dahi dışardan bir kişiye (MÜDÜR) devredebileceği hükme bağlanmış, 342. madde de ise Bu müdürlerin sorumluluğu düzenlenmiştir. Ticaret Hukuku kitaplarında (şerhlerinde) hocalarımız uygulamaya da bağlı olarak müdürleri iki bölüme ayırıp olayı farklılaştırmışlardır. Şöyle ki: 319. madde müdürlerini: Bunları şirketin yönetim kurulu gibi dışarıya karşı temsil eden bir organ olarak niteleyerek bağlayıcı karar alma ve icra etme ile donatmışlardır, dolayısyla tescil ve ilan edilen müdür demişlerdir. 342 müdürlerini: Böyle bir müdür farklılığı yasada olmamasına rağmen yaratılarak, şirketin iç idaresinde görev taksimi bakımından müdür olarak değerlendirmişlerdir. Pazarlama müdürü, satış müdürü, muhasebe müdürü gibi.. Bu ikinci müdürleri, yani 342 müdürlerini sorumluluk bakımından yönetim kuruluna bağlı müstahdem olarak görmüşlerdir. Bunların tesçil ve ilanı aranmadığından dışarıya karşı bağlayıcı işlem yapmalarının mümkün olmadığını, yaparlarsa şahsen mesul olacaklarını belirtmişlerdir. Oysa, bu şahısların yetkileri olmadığı halde dışarıya karşı sözleşme yapmaları halinde kanımca şirket sorumluluktan kolay kurtulamayacaktır. Aksi durum hakkın kötüye kullanılması sayılabilir. Çünkü, şirket o şahsa belirli bir birimin yetkilisi sıfatı vermiş ise: mesala: Satın alma müdürü gibi.. ve bu kişi fiilen alım satımlara katılıyorsa (katılmıyorsa bu görevinin anlamı da olmaz zaten) üçüncü kişinin o şahsı yetkili sayması ve şirket adına işlem yaptığını kabul etmesi olağan karşılanmalıdır. Ben 319 ve 342 müdür ayrımına karşıyım. Bana göre, TK açıktır. Müdüre yetki devrinin olabileceği 319 da düzenlenmiştir. Bu müdürlerin sorumluluğu ise 342 de düzenlenmiştir. A müdürü B müdürü diye bir ayrım yasada yoktur. (benim kanaatim bu) |
30-03-2004, 12:33 | #6 |
|
Sanırım uygulamada Yargıtay'ın görüşlerinden bir kaç örnek de faydalı olacaktır.
Belirtmek isterim ki burada kararlar her olaya göre farklılık göstermekte, birbirine benzeyen iki olayda bile farklı sonuçlara ulaşıldığı görülmektedir.Örneğin Prof. Dr. Ömer Teoman'ın karşı mütalaa bilidirdiği bir kararında Yargıtay, şirketi temsile yetkili yönetim kurulu üyelerince verilen genel vekaletnameye dayanarak şirket adına çek keşide eden vekilin bu işleminden dolayı şirketi borçlu kabul etmiştir. Tarafların her ikisinin de tacir olduğu durumlarda ise tarafların birbirlerinin yetki belgesi ve imza sirkülerlerini istemelerinin basiretli bir tacir gibi davranma yükümünün bir parçası olduğu, bu özeni göstermeyen tarafın ,yetkisiz kişilerce yapılan işlemlerden dolayı karşı şirketi sorumlu tutamayacağı, objektif iyiniyet kuralına yaslanılamayacağı yönünde kararlar vermektedir. Bence burada ölçüt şirketin malvarlığının dolayısıyla da tüm ortakların haklarının korunmasıdır. Her ne kadar şirketi kasdi davranışlarıyla zarara uğratan YK üyeleri veya müdürleri şahsen sorumlu tutmak mümkün ise de bunun uygulamada ıspatı oldukça zor olmakta, eylemlerin işletme riski kapsamında kolaylıkla değerlendirilebildiği veya ülkemizde bir türlü sonu gelmeyen ekonomik buhranlar sebep gösterilmektedir. Yetkisiz temsilcilerin yani X,Y,Z murahhas olmayan müdürlerin işleri bakımından ise bence makul miktar sınırlamaları gözetilmelidir. Örneğin büyük bir akar yakıt firmasının satın alma müdürünün mutad miktarlarda akaryakıtı satın alması , bunu çeşitli yerlere sevketmesi durumu için imzaladığı sipariş mektupları, anlaşmalar bence de geçerli olarak kabul edilmelidir. Kaldı ki şirket genel kurulu her yıl yapılmakta, ortaklara hesapları inceleme fırsatı sunulmakta, bir önceki yılın faaliyelerini değerlendirme şansı tanınmaktadır ve artık bu noktadan itibaren örtük bir kabulden bahsedilebilir. Ancak aynı satın alma müdürünün çok miktarda yakıt için piyasanın çok üstünde bir fiyatla bir anlaşma imzalaması durumunda şirketin bu işlemle bağlı olması yukarıda açıkladığım gibi şirkete ve ortaklara zarar verecektir. Böyle bir işlemi temsile yetkili YK üyesinin veya murahhas müdürün yapması durumunda tabii ki sözleşme şirketi bağlamalıdır. Çünkü o kişilerin seçilmesi yönünde oy kullanan veya seçim kendi iradesinde olmasa bile böyle ir ansözleşmesi bulunan firmaya ortak olan kiş artık tüm riskleri de üzerine almış sayılmalıdır. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Anonim Şirkette Eski Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğu (ttk.337,340,336 Ve 309) | Saim Dikici | Meslektaşların Soruları | 6 | 23-09-2012 16:31 |
A.Ş'te Yönetim Kurulu Seçilme Şartları | MGDurbin | Meslektaşların Soruları | 2 | 20-11-2008 16:17 |
Dernek Eski Yönetim Kurulu Hakkında Sorumluluk Davası | Jackal14 | Meslektaşların Soruları | 1 | 26-07-2006 13:52 |
Yönetim Kurulu Toplantı Ve Karar Nisabı | levent öge | Meslektaşların Soruları | 20 | 03-10-2002 11:43 |
Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyesinin Sorumluluğu | mustione | Hukuk Soruları Arşivi | 1 | 05-05-2002 11:48 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |