|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
13-04-2003, 20:38 | #1 |
|
Eşcinsellerin Dernek Kurması Ahlaka Aykırı Mıdır?
Sayın Katılımcılar,
Eşcinsellerin dernek kurması ahlaka aykırımıdır? Bu yöndeki bir teşebbüsün genel hükümler ve Dernekler Kanununa göre akıbeti konusunda görüşlerinizi ve öngörülerinizi almak isterim. Teşekkürler,saygılar |
13-04-2003, 22:22 | #2 |
|
Merhaba,
Derneğin amacı ne olacak? |
13-04-2003, 22:25 | #3 |
|
Güzel bir soru. Hakikaten derneğin amacı nedir? Yoksa gizli sorunuz şu şekilde mi algılanmalıdır: Eşcinseller dernek kurucusu olabilir mi?
Selamlar hykayar.. |
14-04-2003, 11:49 | #4 |
|
Merhaba,
Sorumu biraz genişleterek yineliyorum) Eşcinseller ,kendilerini ifade etmek , bir nevi "biz varız" demek amacıyla bir dernek kurmak isteseler bu ahlaka aykırı mıdır? Saygılar |
10-05-2003, 13:37 | #5 |
|
selamlar bu konuyu nedense daha yeni farkettim.henüz bir stajer olarak görüşlerimi yazayım...
anayasa md 33\1-2-3 diyorki MADDE 33. – (Değişik: 23.7.1995-4121/2 md.; 3.10.2001-4709/12 md.) Herkes, önceden izin almaksızın dernek kurma ve bunlara üye olma ya da üyelikten çıkma hürriyetine sahiptir. Hiç kimse bir derneğe üye olmaya ve dernekte üye kalmaya zorlanamaz. Dernek kurma hürriyeti ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâk ile başkalarının hürriyetlerinin korunması sebepleriyle ve kanunla sınırlanabilir. öncelikle herkes dernek kurabildiğine ve eşcinsellerde birer gerçek kişi olduğuna göre eşcinsellerin dernek kurmasının önünde bir engel yoktur.konuyu derneğin amacı yönünden incersek yani eşcinsellerin kendilerini ifade etme amacını incelersek ben şöyle düşünüyorum. eşcinseller birer gerçek kişi olduklarına göre ve her gerçek kişinin ve bu gerçek kişilerin oluşturdukları kanuna aykırı olmayan toplulukların demokrasilerde biz varız deme hakkı olduğuna göre bence eşcinsellerin kendilerini ifade amacıyla dernek kurma özgürlükleri vardır.tabiki bu özgürlük millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâk ile başkalarının hürriyetlerinin korunması sebepleriyle sınırlanabilir.burda bence sınırlayıcı hükümlerin dar yorumlanması lazım.bu nedenle "genel ahlak" terimi bireylerin kendilerini ifade etmelerinin önüne geçicek şekilde yorumlanmamalıdır .zaten medeni kanundada bu yönde hüküm bulunmamaktadır, eklenirsede bence birçok anayasal hükmü ve insan hakları ile ilgili uluslar arası birçok metni ihlal eder ve anayasa mahkemesi tarafından iptal edilir.ancak amaç eşcinsellerin topluma kendilerini ifade etmelerini aşarda eşcinselliği teşvik gibi bi hale dönüşürse o zaman ahlaka aykırı bir amaç halini almış olur ve mahkeme tarafından kapatılmalıdır.bence sorun cinsel özgürlüklerle ve anayasanın eşitlik ilkesiylede yakından ilgilidir.insanlar cinsel açıdan özgürdür ve istedikleriyle cinsel ilişkiye girebilirler.cinsel tercihleri nedeniyle toplumdan dışlanmalarını önlemek amacıyla kurulacak bir derneğe kanunun izin vermemesi, anayasa md 10un (kanun önünde eşitlik ilkesinin) ihlali anlamına gelir. |
11-05-2003, 00:53 | #6 |
|
Av.Hülya Gülbahar'ın mail ile bu konuda yazmış olduğu yanıt izni ile foruma taşınmıştır.
------------------------------------------------------------------------------------ Bu konuda bir dernek kurma girisimi, saydıgın gerekcelerle red mi edildi?Sonuna kadar ugrasmak gerek bence. Tamamen keyfi bir kısıtlama olur bu. Ahlak baskadir, hukuk baska... Eğer o (genel ahlak) vs. denen kriter bu ülkede hala ve hala bir (hukuk normu) olarak uygulanacaksa buna karsı tum hukuki yolları kullanmalıyz. En azından Anayasanin esitlik ilkesine aykiri.Dernek kurma (md. 33) dahil, daha bir sürü anayasa maddesine açıkca aykırı bir girisim olur bu. iki acidan da, tarihe gomulmesi gereken bir yanliş: 1. kisi olarak: cinsel tercihi nedeniyle kimsenin dernek kurma hakkı elinden alınamaz. 2. amac olarak: anayasa dernekler icin siyaset amaci gudemez, siyasi faaliyette bulunamaz diyor. bunun dışında örn. eşcinsellerin hakları icin dernek kurulamaz demiyor. TCK'daki genel ahlak.la ilgili hükumler bir dolu yasa, yonetmelik icin bir an once kurutulmasi gereken bir kaynak olusturuyor. Ve ne yazik ki, su anda gundemde olan TCk.da da bu madde aynen korunmus: halkın haya ve edep duygulari vs... diye baslayip gidiyor. Bu maddenin TCK.dan çıkarılması için ciddi bir ugras bekliyor bizleri... kolay gelsin hulya ---------------------------------------------------------------------- |
21-05-2003, 17:51 | #7 |
|
Sevgili hykayar,
Eşcinsellerin dernek kurması ahlaka aykırı mıdır? Burada sorgulamamız gereken ve ne anlam yükleyeceğimiz konusunda bir olmamız gereken kavramlardan ilki “ahlak” Ahlak,zamana ve mekana göre değişen bir kavram.Zamana ve mekana bağlı olarak farklı anlam yüklenen bir kavram.Bu nedenle göreceli. Eşcinsellerin dernek kurması,Türkiyenin İstanbul şehrinde,Beyoğlunda Sıraselvilerde farklı ahlak ile değerlendirilir,Hakkarinin çarşısında farklı değerlendirilir. İkinci tespit:dernek kurma hakkı sadece Anayasaya göre bazı koşulların olması durumunda kanunla sınırlanabilir.nedir bu koşullar? “Dernek kurma hürriyeti ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâk ile başkalarının hürriyetlerinin korunması sebepleriyle ve kanunla sınırlanabilir” Bu sayılanların dışında,madde var mı?Yok. Mesele eşcinselliğin “genel ahlak ve genel sağlık”kavramı içinde değerlendirilip değerlendirilmeyeceği. Eşcinsellik genel ahlaksızlık mı? Eşcinsellik genel sağlığı tehdit mi ediyor? Bu konuda eğer dernek kurmak için başvuruda bulunan insanların(Bunlar eşcinsel de olabilir olmayabilir de) talepleri engellenirse sorun mahkemelerde çözümlenecektir.Mahkemelerin yorumu ve verecekleri karar soruna cevap olacaktır. Eğer Mahkemelerin kararı talep eden(ler)tarafından beğenilmezse kamuoyu oluşturup, verilmeyen hakkın alınması gerekir.Gerekiyorsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine giderek dernek kurma hakkını almak gerekir. Çünkü:Her hak kolayca verilmez.Zorla alınır. Benim kişisel kanaatim:Her insan dernek kurabilir ve de kurmalıdır.Erkeklik,dişilik,eşcinsellik, vs gibi kavramlar ve tercihler insana hak veren yada yasaklayan kavramlar değildir.İnsanı tanımlayan kavramlardır.İnsan, kendisini tanımlayan kavramlardan bağımsız olarak sadece insan olması nedeniyle doğal bazı haklara sahiptir. Bu haklardan biri de dernek kurma hakkıdır. Hak insanı tanımlayan kavramlarla ilişkilendirilmemelidir. |
22-05-2003, 13:13 | #8 |
|
geçenlerde bir panele gittim.bu sitede de duyurulmustu.bilgi üniversitesinde eşcinsellerin hakları üzerine. orada öyle bir atmosfer estirildi ki, sanki biraz daha bıraksan bütün herkes bağrına basacaktı eşcinselleri.
en son emniyetten ahlak bürosu amiri söyle konuştu:"son zamanlarda biz pek üsütünüze gelmiyoruz.çatışmıyoruz sizinle.ama halk size müdehale etmemizi istiyor. E-5'in kenarında görüntü kirliliği oluşuyor.kazalara sebep oluyorsunuz." benim kişisel kanaatim;doğal bir durum değil.bir şehrin arka sokakları gibi.tehlikeli.eğer dernekler vs ile tabanda bir meşruluk kazanınca durum, ilerisini düşünemiyor insan. kadınlar genelevlerinde çalışırsa bu ahlaksızlık olarak kabul ediliyor ve dernek kurması olağan olmuyor.bence bu da öyle.cünkü onların da çoğu kendi tabirleri ile:"seks işçisi". hem ahlak da o kadar görece, subjektif bir kavram değil.bazı kavramları, özellikle ahlak gibi çok fazla sınırsız düşünmemeli.(bence) |
22-05-2003, 13:57 | #9 |
|
dikkat
Toplantıda emniyet görevlisinin yaptığı konuşma, eşcinsellik ile fahişeliğin özdeşleştirildiğini gösteriyor. Her eşcinsel fahişe değil ki.. [İsim Kapatıldı-Site Yönetimi], Oscar Wilde... Bunlar da eşcinsel...
Burada tartışmamız gereken bence; eşcinsellerin dernek kurmalarının hukukumuzca mümkün olup olmadığı ve cins temeline dayalı bir dernekleşmenin doğru olup olmadığıdır.. Eşcinselliğin bir hastalık mı. yoksa tercih mi olduğunun da hala tartışıldığını anımsatmak isterim.. Saygılarımla |
22-05-2003, 15:04 | #10 |
|
mumkunse ben de şunları anımsatmak istiyorum. Oscar Wilde ve [İsim Kapatıldı-Site Yönetimi], benim çok sevdiğim edebiyatçılardır.birinin hikayeleri, diğerinin şiirleri,yazıları.
[İsim Kapatıldı-Site Yönetimi], harika bir yazardir.aynı zamanda eşcinseldir.ama toplumun içine çıkıp bas bas bağırmadı "ben eşcinselim" diye.ve bunun kavgasını vermiyor.eşcinselliğini insanların gözüne sokmuyor.biz sadece biliyoruz. eşcinselliklerini ve "seks işçiliklerini" meşrulaştırmak,bundan gayet iyi derecede para kazanmak isteyen bir güruh dernek kurmak istiyor.buyolla iyi rant elde edenler meşrulaşmak istiyor hep. [İsim Kapatıldı-Site Yönetimi], değil. hukukçu bakış açısıyla , genel hukuk normlarına dayanarak"evet onlar da insan.her insan gibi dernek kurabilirler.bu en temel haklarıdır." diyebiliriz.ama bu kolaycılık olur.bir hukukçu olayın aynı zamanda sosyal, psikolojik,ahlaki boyutlarına bakmalı.olayı salt hukuk böyle diyor diyerek bitirmemeli. eşcinsellik hastalık kapsamından çıkarılmış 1980'li yıllarda WHO tarafından. bir tercih çoğu zaman.tercih ise eğer ne için tercih ediliyor?geçen yıllarda travesti bir genç şöyle demişti:" doğudan geldim.yapacak bir iş yoktu.para kazanmam lazimdi. bu yolu seçtim.çok para kazanıyorum." gibilerinden. |
11-06-2003, 15:43 | #11 |
|
sayın hanım büşra,
eşcinsellerin görülen kısmının bu işten para kazanan kısım olması gayet doğal.çünkü onlar para kazanabilmek için kendilerini açık etmek zorunda.peki ya eşcinselliğinden utanıp baskı altında ezilen diğer insanlar nolucak.sizce toplumda gizli eşçinsellermi çoktur yoksa kendilerini açık edenlermi.bence gizli eşcinseller çoğunluktadır.ve bu insanlar hayatlarının sonuna kadar eşcinsellikleri ortaya çıkarsa fahişe olarak algılanmak korkusuylamı yaşamak zorundadır.böyle bir dernek toplumu bilinçlendirerek bu insanlarla toplumun bütünleşmesini sağlayamazmı?aids liler aslında nasıl toplumdan haksız yere ve sadece bilgisizlik yüzünden dışlanıyorsa eşcinsellerin başındada aynı sorun vardır.ve bizler hukukçu olarak onları korumazsak, toplumca ahlaksızlık kabul edilen bir mesleğin onlarla özdeşleştirilmesinin önüne geçecek önlemleri almalarını engellersek sizler çıkıp kadın hakları diye bağırırken eşcinsellere azıcıkta olsa haksızlık yaptığınızı düşünmicekmisiniz.ve bir düşünün dünyadaki fahişelerin kaçı kadın kaçı eş cinsel.bu durumda biriside çıkıp kadınlar fahişedir dese bu haklımı olacak.buna karşı mücadele etmicekmisiniz.o zaman egemen cins olan biz erkekler kaba kuvvetle sizin mücadele yollarınızı tıkarsak kötü hissetmicekmisiniz.anayasaları ve bi dolu insan hakları sözleşmelerini sorgulamayacakmısınız.bence hukuka kişisel değerlerimizi ve ahlak değerlerimizi karıştırmak yapabileceğimiz en büyük hata olur ve esas kolaylık budur.toplumca kabul görüleni savunmak gerçekten kolaydır ve o zaman düşünceler hemen benimsenir. eşcinsellermi? kimin umrundaki onlar insan bile değil..... bir bakış açısı daha acaba toplum eşcinselliği normal bir tercih gibi algılarsa aldolar yıldolar ...lar cinsel tercihleriyle pirim yapabilirmi yoksa murathan mungan veya oscar wilde gibi kendilerini yetiştirmekmi zorunda kalırlar.siz karşınızda hangisini görmek istersiniz? |
10-08-2003, 00:13 | #12 |
|
1. Eşcinsellerin dernek kurucusu olabilmesi ile eşcinsel derneği kurulup kurulamayacağı iki ayrı sorudur.
2. Kurulacak bir eşcinsel dernek tüzüğünün amaç maddesinde ne yazacağını açıkçası ben de çok merak ediyorum. Bu konuda işin kolaylıkla kılıfına uydurulabileceğini düşünmekle birlikte "devletlü" büyüklerimizin böyle konularda pek müsamahalı olmadıklarını da biliyorum. Nitekim googla da tarama yaptım biraz evvel, bol miktarda Türkçe eşcinsel sitesi ve topluluğu bulunmakla birlikte, bunların hukuken ne şekilde örgütlendiklerine ilişkin en ufak bir açıklama yok. 3. Şahsen bu konuyu 1998-1999 yıllarında Time dergisinde müslüman eşcinseller derneği kurulduğunu öğrendiğim zaman takibe almıştım. Edindiğim bilgiye göre özellikle ABD'de iyi örgütlenmişler ve siyasal taleplerde bulunabilecek güce ulaşmışlar. O tarihte Türkçe sitelerde de bir tarama yapmıştım. Biraz evvel yaptığım taramada ise aradan geçen 4-5 yıl içinde sayılarının epeyce arttığını, organizasyonun profesyonelleştiğini, ve ABD'deki kadar olmasa da bir ölçüde siyasal talepler ileri sürebilecek güce eriştiklerini gördüm. Bu konudaki kişisel fikrimi soracak olursanız, (biraz komplo teorisi olacak ama) soğuk savaş sonrası kendiliğinden önemini kaybeden ideolojik örgütlenmelerden doğan boşluğa bu tip hayat tarzıyla ilgili örgütlenmelerin ikame edilmek istendiğini düşünüyorum. Zira 98-99 yıllarında CIA'nin müslüman eşcinseller derneğini de yakın markaja aldığını yine internet yoluyla öğrenmiştim. 4. Türkiyede bildiğim en kapsamlı örgütlenme Lamda (http://www.lambdaistanbul.org/) vasıtasıyla gerçekleşiyor. Bunların dernek olup olmadıkları hususu meçhul. Fakat http//:www.lambda.com a bağlılar. Bu örgütlenmenin 4 merkezi var: kuzey amerika, avrupa, asya ve israil (bu da özellikle dikkatimi çekti). Neyse, Dünya Sağlık Örgütü ve Avrupa Komisyonundan bazı çalışmalar için ödenek alıyorlar. Her ne kadar devletlü büyüklerimiz bunların bazı çalışmalarını engelleseler de, yine 1999 yılında Türkiyenin insan hakları raporuna bu husus da işlenmiştir arkadaşlar. 5. Bu işlerin hukuki mesnedine gelince, görüşümce ellerinde yeterince hukuki argüman var. Bir kere ulusalüstü insan hakarı belgelerindeki cinsiyet ayrımcılığının yasaklanması ve ifade özgürlüğü gibi kurallar en güçlü dayanakları. Bu hukuken bana da makul geliyor. Ayrıca devlet olarak bu belgeler altında imzamız bulunduğu gibi Anayasamızda da bu özgürlükler teminat altına alınmış. Merak edenler için, sitelerinde hukuk köşesi de var. 6. Benim düşüncem, hukuka riayet edilsin, bunlara özgürlük verilsin. Zorbalıkla ve hukuku çiğnemekle hiçbir hareket bastırılamaz. Fakat bu hareketin ilerde (başlamış bile) siyasal talepleri olacağı da açıktır. Bu hususta da uyanık olmakta fayda var diye düşünüyorum, artık devletlü büyüklerimiz tedbirlerini ona göre alsınlar ki, başkaları böyle durumları aleyhimize kullanmasın. İlgilenenler İçin Not: Vaktiyle bunların hukuk köşelerindeki bir yanlış bilgiyi düzeltmek gafletinde bulunmuş, sonra da mail adresimi değiştirmek zorunda kalmıştım. Artık ona göre yaklaşın. |
16-10-2005, 18:57 | #13 |
|
'Eşcinsel derneği kapatılmayacak'
Savcılık, Ankara Valiliği'nin "İsmi ahlakı bozuyor" diye kapatmak istediği "eşcinsel derneği" için dava açmaya gerek görmedi. Gerekçe: Derneğin ismindeki gay ve lezbiyen kelimeleri günlük hayatta kullanılıyor... Eşcinsel derneği kapatılmasına yargıdan veto Avrupa Birliği ile sıkıntı yaratan "Gay ve Lezbiyen derneği kapatılsın" başvurusu yargıdan döndü. Savcılık, Ankara Valiliği'nin, adı ve tüzüğü "genel ahlakı bozuyor" diyerek kapatılmasın istediği "Kaos Gay ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği" (KAOS GL) için dava açılmasına gerek görmedi. KAOS GL, 15 Temmuz'da tüzüğünü onay için Ankara Valiliği'ne vermişti. Ancak iki ay sonra onay yerine, Ankara Vali Yardımcısı Selahattin Ekremoğlu'nun, dernek tüzüğünün ve adının 'ahlaka aykırı' olduğu gerekçesiyle kapatılması için Cumhuriyet Savcılığı'na başvurduğuna dair bir yazı geldi. 'HALK KULLANIYOR' Valiliğin başvurusunu inceleyen Basın Savcılığı, derneğin adı ve tüzüğünde ahlaka aykırı bir yön bulunmadığını, bu nedenle dava açılmasına gerek olmadığına karar verdi. Gay ve lezbiyen sözcüklerinin anlamları için Türk Dil Kurumu Sözlüğü'nden yararlanan Savcılık, bu iki kelimenin günlük hayatta ve bilimsel tartışmalarda anlamına uygun ve rahatça kullanıldığına işaret etti. Savcılık kararında, yeni TCK hazırlanırken cinsel yönelim ayrımcılığının tartışıldığı, eşcinsel olmanın ahlaksız olmak anlamına gelmediği vurgulandı. Özge TATAR/ANKARA Sabah Gazetesi |
17-10-2005, 15:20 | #14 |
|
Ne yazık ki konuya biraz geç vakıf oldum.
Bir hukukcu olarak savcılık doğru bir karar vermiş kanısındayım. Zira demokratik bir toplumda yaşıyorsak herkesin kendisini ifade etme ve örgütlenme hakkı vardır. Bu isterse eşcinsel olsun isterse hayat kadını olsun farketmez. Bu tür derneklerin diğer derneklerle arasında hukuki olarak bir fark görememkteyim. Tabiki amaçlarının ne olacağıda önemli. Her nekadar bu fikirlerimi beyan etmiş olsamda bunlar hukukcu kimliğimin etkisiyle yazıya dökülenler. Birde hukukcu kimliğimin dışında mantığım ve sağduyum (her nekadar hukusal olarak bu ve buna benzer derneklere engel olunamaz isede) bu tür derneklerin kurulmasına izin verilmemesi gerektiği yönünde. Zira anlaşılan o ki bu tür dernekler mantar gibi coğalaçaklar ve ileride (hani olursa) siyasi hak talep etmeye başlayacaklar ve belkide TBMM de kendilerini temsil etmeye başlayacaklar. (Utopik) Evet bu kişeler de insan lakin bir düşünün çocugunuz size "Gay/Lezbiyen" kelimelerin anlamının ne olduğunu sorduğu zaman cevabınız ne olacak? İşte bu cevap bence "Genel Ahlak" teriminin içeriğini belirleyecektir. (ve her nedense savcılık gerekçesinin aksine ben bu kelimelerin günlük hayatta yaygın şekilde kullanıldığına rastlamadım.) |
17-10-2005, 20:06 | #15 |
|
Eşcinsellerin varlığı ( Bir ülkede yaşıyor olması) nasıl ki genel ahlaka aykırı değil ise, onların kendilerini geliştirmeleri, ortak amaçlarını gerçekleştirmeleri amaçlı dernek kurmaları da genel ahlaka aykırı olamaz.
Böyle bir dernek kurulduktan sonra, toplumu eşçinselliğe telkin etmek veya değişik yöntemlerle buna zorlamak yahut alenen hayasızca hareketler kapsamına girecek davranışlar sergilemek gibi eylemlerde bulunursa bu durumda (belki) genel ahlak anlayışı devreye girebilir... |
19-10-2005, 20:20 | #16 |
|
ölü seviciler dernek kurabilir mi?
|
20-10-2005, 20:38 | #17 |
|
Amaçları ne olacak?
|
20-10-2005, 23:09 | #18 |
|
Sayın Ragıp,
Ölü sevicilerle eşcinseller arasındaki mantıki ve hukuki bağlantıyı anlıyamadım bir türlü. Açıklasanız memnun olurum. Saygılarımla |
22-10-2005, 17:40 | #19 |
|
her ikisi de cinsel tercih.
|
23-10-2005, 22:53 | #20 |
|
Merhaba,
Öncelikle ;Nekrofili (ölüsevicilik,bireyin cesetle iliski kurarak veya seyrederek cinsel haz alması) ,pedofili ( bebek ve cocuklara cinsel ilgi duyma) ve benzeri kavramları hukuksal alanda değil ,olsa olsa psikiyatri alanında tartışmak gerekli diye düşünüyorum.Henüz "hastalık" sınıflamasından çıkarıldığına ilişkin bir bilgiye de rastlamadım. Ayrıca eşcinsellik bir tercih değildir.Bir cinsel yönelimdir sadece. Tedavi edilmesi gereken bir hastalık da değildir.Bulaşıcı değildir. İşte bir uzmanın görüşü: Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği (CETAD) Başkanı Psikiyatrist Dr. Nesrin Yetkin, eşcinselliğin psikiyatrik hastalık sınıflamalarından 20 yıl önce çıkarıldığını belirtiyor şöyle diyor: "Eşcinsellik üç çeşit cinsel yönelimden biridir. Eşcinsel yönelimi değiştirmeye yönelik herhangi bir tedavi girişimi, etik değildir. Zaten başarılı olma şansı da yoktur." Dr. Nesrin Yetkin, bir heteroseksüelin bir eşcinselle arkadaşlık etmesinin, ruh sağlığını etkilemeyeceğini belirterek şunları söylüyor: "Cinsel yönelim asla görme veya örnek alma ile oluşmaz, değiştirilemez. Cinsel yönelim aile içinden örnek alma ile oluşsaydı, kimse eşcinsel olamazdı." Saygılar |
24-10-2005, 18:42 | #21 |
|
50 sene önce eşcinsellik hastalık olarak kabl ediliyordu. Neyin hastalık olup olmadığına ya da ahlaki olup olmadığına kim karar veriyor.
Sayın Kayar aynı şeyler tüm psikolojik hastalıklar için geçerli. Kim ailesinden örnek alarak ensest oldu ki? |
24-10-2005, 22:36 | #22 |
|
Sn .Ragıp
Amerikan Psikiyatri Birliği (APA) tarafından 1973'te alınan karar sonrasında,eşcinsellik kademeli olarak bir akıl hastalıkları kategorisi olmaktan çıkarılmıştır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) de benzer bir yol izleyerek17 Mayıs 1990 tarihinde eşcinselliği akıl hastalıkları listesinden çıkardı. Edinebildiğim bilgiler bunlar.Eksik bilgim varsa tamamlarsanız sevinirim. Diğer yandan sağlık ve ahlak savunmalarının,Uluslararası hak bildirgeleri ile güvence altına alınmış ,özel hayatın korunması,ifade ve örgütlenme hakkı ,ayrımcılık yasağı vb. ilkeler gözetilerek yapılması gereğine inanıyorum. Saygılar |
24-10-2005, 23:45 | #23 |
|
Nasıl adlandırırsak adlandıralım, ister cinsel tercih isterse cinsel yönelim diyelim fark etmez, genelde bir toplumu oluşturan bireylerin cinsel davranışlarının hukuku ilgilendiren bir yönü vardır.
Karşı cinsten iki kişinin seksüel ilişkisi, ahlak kuralları tarafından hoş görülmese bile, birçok ülkenin hukuk sistemi bu türden ilişkilere, taraflar başkaları ile evli olsa bile, hukuki bir yaptırım öngörmez. Aynı cinsten iki kişinin cinsel ilişkisinde durum biraz değişik. Eş cinsten olanların cinsel ilişkileri günümüzdeki batı hukukunda normal karşılanıyor ve bu türden ilişkiler için herhangi bir yaptırım söz konusu olmuyor. Bu türden ilişkileri evlendirme dairelerinde tescil ettirme olanağı var. Bu hukuki gelişimi toplumdaki gelişmeden soyutlamak imkansız aslında. Toplumsal ve hukuki gelişim birbirini tamamlıyor. Eşcinsel ilişkiyi hukukun koruması altına alan bu gelişmenin en büyük dayanağı anayasalarda yer alan temel hak ve özgürlükler. Eşcinseller bu hak ve özgürlüklere dayanarak dernek kurabilecekleri gibi siyasi parti de kurabilirler. Amaçları, eşcinsellerin toplum tarafından dışlanmasını önlemek olabilir, örneğin. Buraya kadar yazdıklarımda temel nokta, cinsel ilişkide bulunan kişilerin, kişiliklerine bağlı temel hak ve özgürlüklere sahip oluşları ve bu hak ve özgürlüklerin anayasanın güvencesi altında olduğu. Bu hak ve özgürlüklerin hangi durumlarda sınırlandırılacağı anayasalarda ayrıca belirtilmiş.Cinsel ilişkide bulunan bireyler bu ilişkiyi kendi özerk iradeleri ile başlatabildiği gibi kendi iradesi ile sona da erdirebiliyor. İlişkinin aynı veya değişik cinsler arasında olduğu önemli değil. Sayın Ragıp, verdiğiniz ölü sevici örneğinde durum tamamen değişik. Çünkü ortada aynı haklara sahip olan iki kişinin başlattığı bir ilişki yok. Bir kişinin artık yaşamıyan bir kimseyi, bir cenazeyi kullanması var ortada. Ölünün iradesi yoktur. Aynı durum küçük çocukları ve hayvanları kötüye kullanmakta da söz konusu. İradesi olmayan veya kendisini savunamıyacak durumda olan birisini veya bir şeyi cinsel arzularına alet ederek kötüye kullanmak ne ahlak ne de hukuk tarafından kabul görür. Birbirinden tamamen değişik iki olay, bir tarafta kanunun kendilerine verdiği hakları kullanarak kendi iradeleri ile cinsel ilişkiye giren iki kişi, diğer taraftan kendisini savunamıyacak durumda olan ölüyü kötüye kullanan bir kişi, söz konusu olduğu için verdiğiniz örnek garibime gitti. Saygılarımla |
25-10-2005, 19:09 | #24 |
|
Ankara Vali Yardımcısı Selahattin Ekremoğlu, Kaos Gey Ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği"nin (Kaos GL) "hukuka ve ahlaka aykırı olduğu" gerekçesiyle, kapatılması için dava açılmasını istedi.
Kaos GL'nin kurucu üyesi ve hukuk danışmanı, Ankara barosu avukatlarından Hakan Yıldırım, bianet'e "Valiliğin metninde spesifik bir gerekçe yok. Kişisel örneklerde ayrımcılığa maruz kalıyoruz; şimdi de örgütlenmede ayrımcılıkla karşı karşıyayız" dedi. Haberi yayına hazırladığımız saatlerde, Ankara Vali Yardımcısı Ekremoğlu'na ulaşılamıyordu. Kaos GL'den Ali Erol, bianet'le görüşmesinde, müstehzi bir ifadeyle soruyordu: "Hangisi ahlaka ve hukuka aykırı? Gey mi, lezbiyen mi, kaos mu?" Konuyla ilgili bianet'e görüş veren avukatlardan Ergin Cinmen, bu durumla "ancak üçüncü, beşinci sınıf devletlerde karşılaşabiliriz", Şenal Sarıhan da "Ne yazık ki mülki idare amirlerinin takdir hakları var. Burada hukuki bir açık var" dedi. Valilik: Medeni kanun 56. maddeye aykırı Kaos GL, derneğin kuruluşunu Ankara Valiliği'ne 15 Temmuz'da yazılı olarak bildirmişti. Derneğe gelen yazıda, Valilik İl Dernekler Müdürlüğü antetli ve Ekremoğlu'nun imzasını taşıyan yazıda şu ifadeler yer alıyor: "Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği'nin dosyasında yapılan incelemede; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 56. Maddesinde yer alan 'Hukuka ve ahlaka aykırı dernek kurulamaz' hükmü yer almaktadır. Adı geçen derneğin adında ve tüzüğünün amaç bölümünde yukarıda belirtilen kanuna aykırılık tespit edilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 56. Maddesini ihlalden, derneğin feshi için yetkili Asliye Hukuk Mahkemesi'nde dava açılması ve neticeden İçişleri Bakanlığı'na sunulmak üzere Valiliğimize bilgi verilmesini rica ederim. Vali adına Vali Yardımcısı Selahattin Ekremoğlu" Avukat Yıldırım: Neyin ahlaka aykırı olduğunu belirtmiyorlar Avukat Yıldırım, "Valilik, neyin ahlaka aykırı olduğu konusunda kesin bir şey belirtmiyor. Gey ve lezbiyen kelimelerine takmış olabilirler. Dolayısıyla, savcılığın davaname çalışması olmadan, kamunun nasıl yaklaştığı konusunda sadece spekülasyon yapmış oluruz" diyor. Fakat, bu istemin uluslararası sözleşmelerde tanımlanan hak ve özgürlüklerin ihlali anlamına geldiğini söylüyor Yıldırım: "Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 11. maddesinde yer alan örgütlenme özgürlüğünün ihlalidir. Aynı zamanda, ayrımcılıktır da. Çünkü, kimlikle ilgili bir örgütlenmenin önüne geçilmeye çalışılıyor. "Zira, varoluşunuz üzerinden bir tanımlama ahlaka, hukuka aykırı olamaz. Zaten tüzükteki ifadeler gayet resmidir. Ahlak olarak adlandırdığımız, toplumun genel geçer değerlerine dair, bunları ihlal eden bir ibare yoktur. "Azınlıkta kalmış bir kesimin kendini ifade etmesi için kurulmuş ve bu alanda çalışma amaçlamış bir dernek, ahlaka, hukuka aykırı sayılamaz. Bunun aksi, kimliğin ifadesiyle ilgili bir çelişki doğurur. "Yasalara göre eşcinsellik suç değil. Davanameyi merakla bekliyorum." "Dava örgütlenme özgürlüğü açısından çok şeyi ortaya çıkaracak" Yıldırım, "böyle bir şeyi bekliyordum" diyor. "Kaos GL daha önce dergi etrafındaydı. Bu dernekle kurumsallaşmış oldu. Kaos GL, Türkiye'nin ilk eşcinsel derneği. Sorun burada. Dernek ilk olduğu için, bu dava da ilk. Türkiye'de emsal bir dava da yok." Yıldırım, bu davanın Türkiye'de örgütlenme özgürlüğüyle ilgili çok şeyi ortaya çıkaracağını, konunun AB mercilerine ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne yansıma olasılığının da bulunduğunu söylüyor. Cinmen: Ancak üçüncü, beşinci sınıf devletlerde olabilir Avukat Cinmen, her şeyden önce, dernek kurmanın izne tabi olmadığını anımsatıyor. "Derneği kurarsınız, bildirimde bulunursunuz. Bakanlık sadece bilgi sahibi olur." "Valiliğin yaptığı prosedüre uygun. Ama valiliğin eşcinselliği, yani insanların tamamen iç alemine ilişkin bir şeyi ahlaka aykırı görmesi, insanlığa, dünyaya nasıl baktığını, hukukun bağlamının dışında bir bakışı olduğunu gösteriyor." "Bu, mülki idare amirliklerinin çağın fevkalade gerisinde kaldığını gösteren bir şeydir. Kabul edilebilir gibi değil; üçüncü, beşinci sınıf devletlerde karşılaşabiliriz ancak." Sarıhan: Türk hukukunda ayrımcılık suç olarak nitelendi Avukat Sarıhan da, derneklerle ilgili yasalarda "genel ahlaka ve adaba aykırı olamaz" ifadesinin yer aldığını söylüyor ve ekliyor: "Ne yazık ki mülki idare amirlerinin bu konuda bir takdir hakları var. Burada hukuki bir açık var aslında. İdare hukukunda 'takdir hakkı kamu yararına kullanılmalıdır' diye bir ilke var. Fakat takdir hakkının yerinde kullanılıp kullanılmadığını idari yargı kontrol eder." Sarıhan, Türk hukuk sisteminde, "tanımı oldukça yetersiz olmasına karşın" ayrımcılığın suç olarak nitelendiğine de dikkat çekiyor. (TK) Kaos GL'nin amacı Kaos GL'nin Web sitesinde yer alan tüzüğünün, amaç bölümü şöyle başlıyor: "Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği'nin (Kaos GL) amacı, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlükçü değerleri benimsemelerine, eşcinsel varoluşlarını gerçekleştirme ve kendilerini yetiştirerek toplumsal barış, huzur ve refahın gelişmesine bireysel, toplumsal, kültürel hayat ve davranışlarıyla katkıda bulunabilmelerine destek olmaktır. Dernek, kadın eşcinseller ile erkek eşcinsellerin özgürlük, adalet ve barışı temel değerler olarak kabul etmesine; dil, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, felsefi inanç, din, mezhep, bölge ayrımı yapmaksızın insan haklarını bütün insanların hakkı olarak görmesine; hayatın her alanında cinsel yönelim ayrımcılığına karşı mücadele edebilmesi yönünde yardımcı olacak kültür, eğitim, sanat, spor faaliyetlerini ve buna benzer diğer faaliyetleri bilfiil yürütür veya bu çerçevede yürütenlere madden ve manen destek sağlamaya çalışır." |
16-11-2005, 20:57 | #25 |
|
ANKARA
CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI Basın Bürosu Basın Soruşturma No : 2005/2247 Basın Karar No : 2005/1491 DAVA AÇILMASINA YER OLMADIĞI KARARI DAVACI : K.H. FESHİ İSTENEN DERNEK : KAOS GEY VE LEZBİYEN KÜLTÜREL ARAŞTIRMALAR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ, G.M.K. Bulvarı No:29/12 Demirtepe Çankaya Ankara. FESİH TALEBİNDE BULUNAN MAKAM : Ankara Valiliği İl Dernekler Müdürlüğü. BAŞVURU TARİHİ : 15.09.2005 Ankara Valiliği İl Dernekler Müdürlüğünün 15.09.2005 gün ve 4901 sayılı yazı ve ekleri ile; Merkezi Ankara G.M.K. Bulvarı 29/12 Demirtepe Çankaya adresinde kurulu "Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği"nin adında ve tüzüğünün amaç bölümünde 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 56. maddesinde ver alan "Hukuka ve ahlaka aykırı dernek kurulamaz" hükmüne aykırılık bulunduğu tespit ile demeğin feshi için dava açılması talebinde bulunulduğu, Yapılan incelemede; İlgili derneğin 15.07.2005 tarihli ve 06.074.083 kütük nolu dernek olduğu, Derneklerin belli bir ideali gerçekleştirmek üzere, yasada öngörülen asgari sayıdaki gerçek (veya tüzel) kişinin gönüllü olarak bir araya gelmek suretiyle bilgi ve çalışmalarını sürekli olacak şekilde ve belli bir unvan altında birleştirdikleri, tüzüğüne göre örgütlenmiş ve tüzel kişilikle donatılmış bir kişiler topluluğu bulunduğu, 5253 Sayılı Dernekler Kanununda genel gerekçede belirtildiği üzere; yasanın siyasi kriterlere ilişkin eksikliklerin değerlendirilmesinde, katılım ortaklığı belgesi, yıllık ilerleme raporları, A.İ.H.S. ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları, taraf olduğumuz Uluslararası İnsan Hakları Sözleşmeleri ile üye olduğumuz kuruluşlar tarafından geliştirilen normlar ve Avrupa Birliği Komisyonu raporları dikkate alınarak hazırlandığı ve yeni yasanın temel felsefesinin derneğin özeline girmemek, resmi mercilerin veya kamuoyunun gözetiminden uzak serbestçe etkinlikte bulunmasını sağlamak olup, devletin derneklere karşı baskıcı değil kollayıcı tavrını göstermesi usulüne göre yapılandırıldığı, Toplanma ve örgütlenme özgürlüğünün düşünce özgürlüğü gibi özgürlükçü demokratik düzenin temeli sayıldığı ve bu hususun Ulusal Anayasa ve yasalarda, akabinde de Uluslararası bildirge ve sözleşmelerde yer alarak Ulusal ve Uluslararası güvencelere kavuştuğu, / 10 Aralık 1948 tarihinde benimsenen BM insan Hakları Evrensel Beyannamesinin 20. maddesinde "her şahıs saldırısız toplanma ve dernek kurma ve demeğe katılma serbestisine maliktir" maddesinin bulunduğu, A.İ.H.S.' nin 11. maddesinde "herkes asayişi bozmayan toplantılar yapmak, demek kurmak............. haklarına sahiptir." belirlenmesiyle dernek kurma ve toplantı özgürlüğü başlığı altında bu özgürlüğün koruma altına alındığı, bunlara ek olarak Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmenin 22/1. maddesinde "Herkesin, kendi çıkarlarını korumak için sendikalar kurmak yada bunlara girmek hakkı da dahil olmak üzere başkaları ile bir araya gelip dernek kurma hakkı vardır." hükmünün yer aldığı, Avrupa İnsan Haklan Mahkemesinin bir çok kararlarında dile getirildiği gibi A.İ.H.S.' nin yaşayan ve dinamik bir belge olarak kabul edilmesi gerektiğinin açıkça belirlendiği, 1982 T.C. Anayasasında da 2001 yılında 4709 Sayılı Kanunla yapılan Anayasa değişikliği ile dernek kurma özgürlüğü içeren 33. maddenin A.İ.H.S.' nin 11. maddesine paralel hale getirildiği, Gönüllü bir toplumsal kuruluş olan derneklerin, serbestçe varlık kazanma ve örgütlenme ilkeleri ile faaliyet güvencesi öğelerini kapsadığı ve dernek özgürlüğünün tüm bu öğelerin bir arada bulunması ile sağlandığı, Derneğin amacının kanuna ve ahlaka aykırı hale gelmesi nedeniyle feshedilmesinin Türk Medeni Kanununda derneklerle ilgili düzenlenmiş bulunan bir fesih nedeni olduğu (M.K.89.) Dernekler Kanununda bu fesih sebebi düzenlenmemiş ise de, Dernekler Kanununun 36. maddesi uyarınca Medeni Kanunun Dernekler ile ilgili hükümlerinin uygulanmasının mümkün olduğu, Türk Dili Kurumu Sözlüğünde; eşcinselliğin kendi cinsinden kişilerle cinsel ilişkide bulunan kimse olarak belirlendiği, Konunun kısa bilimsel analizinde ise; Modern bilimsel kuramlardan önce cinsel işlev bozukluklarının genel olarak ahlaki bozulmanın bir sonucu olduğu düşünülürken, ruh sağlığı profesyonelleri arasında yaygın olarak kabul gören, Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından yayınlanan resmi tanı sistemi olan kısaca DSM IV olarak adlandırılan ve ruhsal bozuklukların tanısal ve istatistiksel el kitabında "eşcinselliğin başlı başına bir bozukluk olarak ele alınmadığı" kişinin cinsel yönelimi ile ilgili sürekli ve belirgin stres yaşaması şeklinde bir alt grup olarak yer aldığı ve eşcinselliğe spesifik bir tanı olarak yer verilmediği (Gerald C.Davison-John M.Neale) Türk Dil Kurumu ve özel sözlüklerde lezbiyen kelimesinin Fransızca kökenli "lesbien" eşcinsel olarak, gey kelimesinin İngilizce kökenli sıfat olarak, edilgin erkek eşcinsel olarak belirtildiği ve bu kelimelerin günlük hayatta ve bilimsel tartışmalarda anlamına uygun ve rahatça kullanıldığı, Ahlak kavramının irdelenmesinde ise, insan topluluklarınca zamanla benimsenen, fertlerin birbirleriyle aile, toplum, devlet ve bütün insanlarla ilişkilerini düzenleyen kurallar, ilkeler ve inançlar bütünü olduğu, iyi-kötü bağlamında olumlu kabul eden davranışların toplamının ahlak olarak adlandırıldığı, ahlakın temel amacının toplumsal yaşamda düzeni sağlamak, bireyler arası ilişkileri kurallara bağlamak olduğu, toplumlara göre değişen, izafilik kavramı içeren ve Yeni Türk Ceza Yasasının yapılandırılmasında "cinsel yönelim ayrımcılığının" tartışıldığı bir dönemde, eşcinsel olmanın ahlaksız olmak anlamına gelmediği, gerçek olması gerekenin tüm ahlak bilimleri ile uğraşanların ortak birleştikleri nokta olan "insan iradesinin hür olması" gerektiği, Derneğin tüzüğünün 2. maddesinde, amacı ve çalışma alanları olarak gösterilen ve 23 maddeden oluşan kavramlarda da ahlak dışı olarak tanımlanabilecek bir husus bulunmadığı tespitle; 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 56. maddesi uyarınca, adı ve amaç bölümünde "hukuka ve ahlaka aykırı dernek kurulamaz" hükmünün ihlal edildiği hususunda feshi talep edilen demeğin yukarıda yapılan belirlemeler ışığında; A.İ.H.S.' nin 11. maddesi, Türkiye' nin taraf olarak imzaladığı 21 Temmuz 2003 tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren "Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme" nin 22. maddesi hükümleri de göz önüne alınarak, feshi hususunda kamusal dava açılmasına gerek olmadığına ve kararın bir suretinin Ankara Valiliği İl Dernekler Müdürlüğüne bilgi için gönderilmesine karar verildi. 10.10.2005 |
28-02-2006, 22:48 | #26 |
|
Ahlaka aykırılık çok geniş bi yorum meselesidir.
Bence eşcinsellerin kendilerini ifade etme amaçlı kuracaları dernek ahlaa aykırı değildir. Ancak bu dernek içerisinde toplumca hoş karşılanmayacak faaliyetler yürütülmesi sıkıntı yaratabilecektir. Gerçi bizatihi eşcinsellik toplumca hoş karşılanmamaklar beraber insanların bastıramadığı bir doğal özelliği olduğundan sırf bu amaçla kurulacak bir derneğin hukuki açıdan problem yaşamaması gerektiğini düşünüyorum, velevki aykırı faaliyetlerde bulunmasın. |
29-04-2006, 11:19 | #27 |
|
eşcinseller de aramızda var ve varolmaya da devam edecekler.kendilerinin varolduğunu ispatlamak zorunda değiller yani zaten varolmak onların en doğal hakkı.her türlü etkinlikde bulunmak ve düşüncelerini ifade etmek hakları kısıtlanamaz.dernek kurma konusunda da eğer derneğin kuruluş şartlarına riayet ederek bir dernek kuracaklarsa kimse bu haklarını ellerinden alamaz.bu konuyu açtığınız için de ayrıca teşekkür ederim.
|
29-04-2006, 12:20 | #28 |
|
Konuya İnsani bakış
Fizyolojik anlamda ve işlevsel olarak -kadın- eştir ,anadır ,breydir ve en önemlisi de İNSANDIR..
-erkek- de eştir, babadır, breydir ve İNSANDIR.......................................... BU KISTASLARA GİRSE DE GİRMESE DE HANGİ TERCİH YAŞAM BİÇİMİ VE YARADILIŞ İÇİNDE OLURLARSA OLSUNLAR tüm bu tablo içinde var olanlar ****** İNSAN'DIR.****** Hepimiz eşitiz.sözsöyleme sınırları ,hak ve yükümlülükleri açısından, toplumda huzuru kaçırmamak kaydı ile -İNSANİ ÖZGÜRLÜKLER -eşit payedilmelidir,diye dişünüyorum. Ve hiç kimse bir diğerinden ,varlığı ve tercihleri nedeniyle daha az değerli görülemez. İşte empati dediğimiz de bu galiba.. Konuya bu objeyle yaklaşınca; bu tercih içinde olan tüm insanları -top yekün ateşe atıp yakmak -gibi ortaçağ EGOİZMİNİ bir kenara atarak; birçokları içinde ,dahiler ,ressamlar ,şairler, sanatçılar heykeltraşlar ,bestekarlar, yorumcular da teşkil edebileceğini asla unutmamalıyız.. Bence kendi kategorilerini medeni ve ahlaki anlamda yansıtmak adına dernek kurmaları ugundur. Nilgün Çakıcı - 30.04.2006 13.16 Bursa |
02-05-2006, 20:46 | #29 |
|
hukuka uygundur
eşcinsel dernek adı altında tüm kuruluşlar Türk mevzuatına ve avrupa normlarına göre kurulması hukuka uygundur ve hiçbir engel yoktur |
20-05-2006, 23:11 | #30 |
|
Bu nitelikli tartışma için başta sayın KAYAR'ı ve katkı sunanları tebrik etmek isterim.
İlgili olduğunu düşündüğüm bir Danıştay kararını bilgilerinize sunarım. T.C. Danıştay Onuncu Dairesi Esas No: 1994/2790 Karar No: 1995/6649 Tarihi: 21.12.1995 • Temyiz • Eksik İnceleme • Toplantı • Cinsel Özgürlük Etkinlikleri ÖZET : "Cinsel Özgürlük Etkinlikleri" başlıklı kapalı salon toplantısının yasaklanmasına ilişkin işleme karşı açılan davada toplantıda katılımcılara sunularak bildiriler incelenmek suretiyle karar verilmesi gerektiği hk. (2911 s. m. 17) TAM METİN : Temyiz Eden (Davacı) : ... Vekili : Av. ... Karşı Taraf (Davalı) : ... Valiliği İstemin Özeti : Davacının tertip komitesi başkanı olduğu "Cinsel Özgürlük Etkinlikleri" başlıklı kapalı salon toplantısının, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 17. maddesine dayanılarak yasaklanmasına ilişkin 57248 sayılı işlemin iptali istemiyle açılan dava sonucunda; İstanbul 6. İdare Mahkemesince davanın reddi yolunda verilen 17.12.1993 günlü ve E:1993/942, K:1993/1621 sayılı kararın; davacı tarafından, toplantının bilimsel yönünün, kamuyu aydınlatma amacının görülmezlikten gelindiği, mahkemenin de davalı idare gibi önyargılı davrandığı, düşünce aktarılmasının genel ahlaka ve kamu düzenine aykırılığından sözedilemeyeceği, genel ahlaka aykırı bir durumda bulunmadığı iddiasıyla temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. Savunmanın Özeti : Yerinde bulunmadığı ileri sürülen temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır. D. Tetkik Hakimi : Tülin Özdemir Düşüncesi : Dava dosyasında, valilikçe yapılmasına izin verilmeyen salon toplantısının 2911 sayılı yasanın 17. maddesinde belirtildiği şekilde, genel ahlakı ve genel sağlığı bozucu sonuçlar doğurup doğurmayacağı, örf ve adetlerimize aykırı olup olmadığı hususunda bir karar vermeye yetecek bilgi ve belge bulunmadığı anlaşıldığından, eksik inceleme sonucunda verilen kararın bozulması gerektiği düşünülmüştür. Danıştay Savcısı : Öcal Beningtan Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir. Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINA Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü: Davacı tarafından tertip komitesi başkanı olduğu "Cinsel Özgürlük Etkinlikleri" başlıklı kapalı salon toplantısının, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 17. maddesine dayanılarak yasaklanmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan dava sonucunda; İstanbul 6. İdare Mahkemesince davanın reddi yolunda verilen 17.12.1993 günlü ve E:1993/942; K:1993/1621 sayılı kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. İdare mahkemesince, toplantının gerek düzenlenme amacı, gerekse toplantıya katılacak kişilere benimsetilecek konular açısından, Türk toplumunun örf ve adetlerine, toplumun genel ahlakına aykırı olduğu, eşcinsellik kavramını kabul ettirme ve normal bir cinsel tercih olayı gibi gösterme amacı taşıdığı, kamu düzenini sarsıcı olayların doğmasına neden alabileceği sonucuna varılırken, dosyada mevcut bulunan ve tertip komitesince toplantı izni için yapılan başvuru sırasında valiliğe verilen dilekçede bulunan bilgilere dayanıldığı görülmektedir. 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun "Toplantının yasaklanması veya ertelenmesi" başlıklı 17. maddesi "Bölge valisi, vali veya kaymakam, kamu düzenini ciddi şekilde bozacak olayların çıkması veya milli güvenlik gereklerinin ihlal edilmesi veya Cumhuriyetin ana niteliklerini yok etmek amacını güden fiillerin işlenmesinin kuvvetle muhtemel bulunması halinde veya devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün, genel ahlakın ve genel sağlığın korunması amacı ile belirli bir toplantıyı yasaklayabilir veya iki ayı aşmamak üzere erteleyebilir" hükmünü taşımaktadır. Dava dosyasının incelenmesinden dosyada mevcut belgelerden uyuşmazlık konusu toplantının 2911 sayılı Yasanın yukarıda hükmü yazılı maddesinde sayılan ve idare mahkemesi kararında belirlenen sakıncaları doğuracağı sonucuna ulaşılmasının mümkün olmadığı anlaşılmaktadır. İdare mahkemesince, toplantının 2911 sayılı Yasanın 17. maddesi hükmüne dayanılarak yasaklanmasının uygun olup olmadığı konusunda bir karar verilmeden önce, toplantıda katılımcılara sunulacak ve tartışılacak olan bildiriler getirtilerek, bu bildiriler üzerinde inceleme yaptırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu yola gidilmeden eksik inceleme sonucunda karar verilmiş bulunmaktadır. Açıklanan nedenlerle, yerinde bulunmadığı anlaşılan idare mahkemesi kararının, 2577 sayılı Yasanın 49. maddesi uyarınca bozulmasına, yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemeye iadesine 21.12.1995 gününde oybirliği ile karar verildi. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
Konu Araçları | Konu İçinde Arama |
Konuyu Değerlendirin | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Hayâ, Edep ve Ahlaka Aykırı Müstehcen Kadın Kıyafetlerinin Men'i Derneği | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Kadın Hakları Çalışma Grubu | 26 | 21-08-2009 10:57 |
İcra Müdür ve Müdür Yardımcılığı Sınavı | Av.H.Sancar KARACA | Adliye Duvarı | 12 | 21-04-2009 13:27 |
[TÜRKİYE 301. MADDEYİ TARTIŞIYOR] Düşünce suçu ahlaka aykırıdır | Hasan Bahadır Büyükavcı | Hukuk Haberleri | 3 | 11-03-2007 23:41 |
Biber Gazının Taşınması Hukuka Aykırı mıdır? | avzehra | Hukuk Soruları Arşivi | 0 | 31-10-2006 12:58 |
M.K.Tartışmaları-Eşcinsellerin Evliliğine Engel Var Mıdır? | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Aile Hukuku Çalışma Grubu | 7 | 14-06-2003 12:49 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |