Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Tanınmış Marka tescilinin iptali mümkün müdür?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 29-04-2013, 08:20   #1
cordell

 
Varsayılan Tanınmış Marka tescilinin iptali mümkün müdür?

Merhaba,

TPE nezdinde tanınmış marka olarak tescil edilmiş bir markanın söz konusu tanınmışlığa ilişkin tescilinin iptal edilmesi mümkün müdür? Bu konuda herhangi bir yargı kararı veya makaleye rastlayabilmiş değilim. Tanınmış marka tescilinin iptali/hükümsüzlüğü için başvurulabilecek herhangi bir yol bilenler veya ellerinde bu konuyla ilgili makale veya içtihat bulunanlar lütfen yardımcı olabilir mi?

İyi günler.
Old 29-04-2013, 10:56   #2
asg

 
Varsayılan

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=17838

http://www.abchukuk.com/makale2.html

Ayrıntıları tam bilmediğimden birkaç link ve karar ekledim umarım araştırmanızda yardımcı olur

T.C. YARGITAY

11.Hukuk Dairesi
Esas: 2007/8728
Karar: 2008/11893
Karar Tarihi: 27.10.2008


ÖZET: Somut olay marka tescilinin iptali gerektiğinin ileri sürülmesiyle beraber markanın terkini talebine ilişkindir. Karşı davalının tescil ettirdiği şekilde markasını kullanmadığına ilişkin delil ibrazı için kesin süre verilmemiş olup, verilen süreye rağmen bu yönde delil ibraz edilmediği gerekçesi ile davanın reddi isabetli değildir.

(1086 S. K. m. 237) (818 S. K. m. 41, 49) (556 S. KHK. m. 8)

Dava: Taraflar arasında görülen davada İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 26.04.2007 tarih ve 2005/266-2007/94 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Salih Çelik tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, tarafların unvanlarında geçen <BİRİKİM> ibaresini davalını, 17.08.1998 tarihinde marka olarak tescil ettirdiğini, ceza davası sonucu davacı unvanının önce tescilli olması nedeniyle, davacı şirketin yetkilisinin beraat ettiğini, 556 sayılı KHK.’nin 8/3 ncü ve 8/5 nci madde hükümleri uyarınca davalının marka tescilinin iptali gerektiğini ileri sürerek, anılan markanın terkinini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davanın reddini istemiş, karşı dava açarak asıl davacının ticari faaliyete müvekkilinden daha sonra başladığını, asıl davacının 17.01.2001 tarihinde <Birikim+Şekil> markasının tescili başvurusunu TPE.’nin reddettiğini, bunun üzerine asıl davacının <ATAÇBİRİKİM DERSANELERİ> ibareli markasının 28.02.2001 tarihinde tescil edildiğini, iltibas oluştuğunu, müvekkilinin itibarının zedelendiğini ileri sürerek, müvekkilinin <BİRİKİM> markasına tecavüzün durdurulmasını ve giderilmesini, şimdilik 10.000.-YTL maddi, 5.000 YTL manevi tazminatın tahsilini, hükmün ilanını, karşı davalının markasının hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.

Karşı davalı vekili, karşı davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, dosya kapsamına ve toplanan kanıtlara göre, asil davada, dava konusu tescilin 17.08.1998 yılında yapılmasından itibaren 7 yıl geçtikten sonra açılan ve kötüniyetli tescil iddiasına dayanmayan davanın 5 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığı, karşı davada ise dava konusu tescilin görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlik içermediği, <ataç> ibaresinin eklenmesi, markanın yazı bölümünün şekilden daha küçük oluşu ve şekil unsurunun ön plana çıkarılması karşısında gerekli ayırt ediciliğin sağlandığı, <ATAÇ> ibaresinin küçük yazıldığına, ve <BİRİKİM> ibaresinin öne çıkartıldığına, diğer anlatımla, karşı davalının tescil ettirdiği şekilde markasını kullanmadığına ilişkin delillerin verilen süreye rağmen ibraz edilmediği, tescilli markanın aynen kullanımının da yasal olduğu gerekçesiyle, her iki davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.

1- Asıl dava, davalının <BİRİKİM> ibareli marka tescilinin hükümsüzlüğüne, karşı dava, davalının <ATAÇ BİRİKİM DERSANELERİ> marka tescilinin hükümsüzlüğüne, <BİRİKİM> markasına tecavüzün durdurulması ve giderilmesine, maddi ve manevi tazminatın tahsiline, hükmün ilanına ilişkindir.

Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı-karşı davalı vekilinin aşağıdaki 3 nolu, davalı-karşı davacı vekilinin aşağıdaki (2) nolu bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Karşı davada terkin istemi dışında kalan istemler bakımından karşı davacıya, <ATAÇ> ibaresinin küçük yazıldığına ve <BİRİKİM> ibaresinin öne çıkartıldığına, diğer anlatımla karşı davalının tescil ettirdiği şekilde markasını kullanmadığına ilişkin deli ibrazı için kesin süre verilmemiş olup, verilen süreye rağmen bu yönde delil ibraz edilmediği gerekçesi ile davanın reddi isabetli değildir. Kaldı ki, dosya içerisinde <ATAÇ> ibaresinin küçük, <BİRİKİM> ibaresinin büyük yazılarak öne çıkartıldığına ilişkin tanıtım poşetleri ile bazı dergiler bulunmakta olup, bunlar mahkemece değerlendirilmemiştir. 17.11.2005 ve 28.12.2006 tarihli oturumda karşı davacı vekiline süre verilmiş ve ikinci kez verilen süre Yasa gereğince kesin ise de, kesin sürenin sonuçları hatırlatılmamıştır. Bu durumda, mahkemece karşı davacı vekiline, anılan hususa ilişkin başka delilleri varsa bildirmesi için usulüne uygun biçimde kesin süre verilmesi, kesin süre içinde başka delil sunulması halinde bunlar ve dosyaya girmiş bulunan anılan deliller hep birlikte değerlendirilerek, karşı davalının markasını tescil ettirdiği şekilde kullanmadığına ilişkin iddianın üzerinde yeterince durulması, sonucuna göre karşı davadaki terkin istemi dışında kalan istemlerin karara bağlanması gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, karşı davada terkin istemi dışında kalan istemlerin reddine ilişkin hüküm bölümünün karşı davacı yararına bozulması gerekmiştir.

3- Bozma neden ve şekline göre, davacı-karşı davalı vekilinin karşı davada vekalet ücretine ilişkin hüküm bölümüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenle, taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle, karşı davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının kabulü ile terkin dışında kalan istemlerin reddine ilişkin hüküm bölümünün karşı davacı yararına BOZULMASINA, 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı-karşı davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 27.10.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

T.C. YARGITAY

11.Hukuk Dairesi
Esas: 2004/13221
Karar: 2005/11244
Karar Tarihi: 18.11.2005


ÖZET: Anılan tiplemenin eser sahibi davacı olduğundan, onun izni alınmaksızın davalı şirket tarafından marka olarak tescil ettirilmesi davacının telif hakkının ihlali sonucunu doğurur. Davalı böyle bir iznin varlığını kanıtlayamamıştır. Söz konusu tiplemenin içinde yer aldığı karikatürlerin zaman zaman başkaları tarafından çizilmiş olması davacı tarafından izin verildiği anlamına gelmeyeceği gibi, davacının eser sahipliğini de etkilemez.

(5846 S. K. m. 1, 4, 8, 18) (556 S. KHK. m. 7, 8, 9, 14, 29, 39, 42, 44)

Dava: Taraflar arasında görülen davada İstanbul Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'nce verilen 08.06.2004 tarih ve 2002/495 - 2004/323 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ata Durak tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, müvekkilinin eser sahibi olduğu <Kötü Kedi Şerafettin> isimli mizahi karakterin müvekkili adına marka olarak tescili için müracaatta bulundukları sırada davalı şirket adına 2000/25600 sayılı marka ile tescilli olduğunu öğrendiklerini ileri sürerek, haksız ve dayanaksız olan marka tescilinin iptali ile <Kötü Kedi Şerafettin> markasının müvekkili adına tescilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davacının uzun yıllar boyunca müvekkili şirket çalışanı olduğunu, anılan karakter çizimlerinin müvekkiline ait Leman ve L-Manyak isimli dergilerle yayınlandığını, davacının sadece müvekkili şirket ile arasındaki hizmet ilişkisi nedeniyle verilen görevi yerine getirdiğini, söz konusu karakterin zaman zaman müvekkili şirket talimatıyla başka kişilerce de çizildiğini, <Kötü Kedi Şerafettin> isminin müvekkili şirketin uzun yıllardan beri piyasaya sunduğu dergilerde kullanılarak tanıtıldığını ve ekonomik değer kazandırıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, dava konusu tiplemenin FSEK.nun 4 ncü maddesi uyarınca eser sayılacağı ve aynı yasanın 8 nci maddesi gereği meydana getiren davacının eser sahibi olduğu, davacının hizmet akdinin ifası sırasında bu tiplemeyi yaratmış olmasının onun aleyhine sonuç doğurmayacağı, yine mali hakların belli bir süre ile devrinin eser sahibi olma vasfını değiştirmeyeceği, mali hakların davalıda olduğu dönemde eserin davalıya ait dergide yayınlanmasının, davalıya eseri marka olarak tescil ettirme hakkını vermeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı adına oluşturulan 2000/25600 nolu markaya ilişkin mülkiyet kaydının terkinine ve davacı adına tesciline karar verilmiştir.

1- Dava konusu 2000/25600 sayılı <KÖTÜ KEDİ ŞERO - ŞERAFETTİN kedi karikatürü şekli>nden oluşan marka 16, 21, 25, 32, 33, 35 ve 42 nci sınıf mal ve hizmetler için davalı şirket adına tescil edilmiştir.

Davacı vekili, müvekkilinin 2000/25600 sayılı markayı oluşturan işarette yer alan <Kötü Kedi Şerafettin> tiplemesinin yaratıcısı ve eser sahibi olduğunu öne sürerek, müvekkilinden izin alınmaksızın davalı tarafından Türk Patent Enstitüsü Başkanlığı nezdinde tescil ettirilen markanın 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 8/5 nci maddesindeki telif hakkı sahipliğine dayalı olarak hükümsüzlüğünü istemiştir.

Davalı vekili ise, müvekkilinin halen piyasada tanınan Leman ve L-Manyak dergilerinin yayıncısı olduğunu, uyuşmazlık konusu tiplemenin müvekkili şirkette çalıştığı sırada kendisine verilen görev nedeniyle davacı tarafından çiziminin gerçekleştirildiğini ve bu isim ve ibareyi öncelikli kullanım hakkının müvekkili şirkete ait olup, piyasada tanıtılarak ekonomik değer kazandırılmak suretiyle marka hakkına sahip olduklarını savunmuştur.

Uyuşmazlığın çözümünde 5846 sayılı FSEK.nun ve 556 sayılı Markaların Korunması Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararname hükümlerinin birlikte incelenmesi gerekmektedir.

Tarafların iddia ve savunmaları ile mahkemenin kabulü itibariyle, <tiplemenin> FSEK 4/1-8 nci bendinde yazılı eser türlerinden <tipleme> olduğu, yine bu tiplemenin içinde yer aldığı çizimlerin de aynı yasanın 4/1-7 nci bendi anlamında <karikatür eseri> olduğu hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır.

Söz konusu tiplemenin davalı şirketin yayımladığı mizah dergisinde davacı tarafından çizilen karikatür eserleri köşesinin sürekli karakteri olarak yer alması nedeniyle; FSEK 8/1 nci maddesine göre yaratıcısı ve eser sahibinin davacı olduğuna dair mahkemenin görüşü yerindedir. Bu durumun tespiti, hakimin hukuki bilgisi dahilinde olup çözümü teknik bilgiyi gerektirmediğinden mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmamış olması bozma nedeni sayılmamıştır.

Davalı şirketin davacı ile arasındaki hizmet akdine dayalı olarak çalıştıran sıfatıyla sahip olduğu haklara gelince;

Gerçekten de, FSEK.nun 18/2 nci maddesindeki, <aralarındaki özel sözleşmeden veya işin mahiyetinden aksi anlaşılmadıkça; memur, hizmetli ve işçilerin işlerini görürken meydana getirdikleri eserler üzerindeki haklar bunları çalıştıran veya tayin edenlerce kullanılır> hükmüne göre, davalı şirkette çalıştığı sırada davacı tarafından çizimi yapılan karikatür eserleri üzerindeki mali hakların kullanım yetkisi davalıya aittir. Ancak, karikatür eserlerin mali haklarının kullanım yetkisinin davalı şirkete ait olması; bu eserlerde yer alan ve <baskın karakter> olma durumu arz eden belirli bir tipleme (çizgi karakter) üzerinde de mali hak sahibi olacağı sonucunu doğurmaz.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık , hizmet sözleşmesi uyarınca davacı tarafından çizilen ve davalıya ait dergide yayımlanan karikatür eserlerin mali haklarının kullanımı ile ilgili olmayıp, bu eserlerin içinde yer alan ve baskın karakterini oluşturan <Kötü Kedi Şerafettin> tiplemesinin davalı şirket tarafından marka olarak kullanıp kullanılamayacağına ilişkindir.

Her somut uyuşmazlığın özellikleri göz önüne alınmak kaydıyla, bu tür tiplemelerin içinde yer aldıkları çizgi-karikatür eserlerden bağımsız bir eser olma vasfına sahip olabilme ihtimali nedeniyle, koşulları oluştuğu taktirde, eser sahibinin tipleme üzerinde ayrıca telif hakkı mevcuttur.

Yukarıda özetlenen kabule göre de, uyuşmazlık konusu <Kötü Kedi Şerafettin> tiplemesi davacı tarafından yaratılmış olup, yayımlandığı dergilerde yine davacı tarafından çizilen karikatür eserlerinde baskın karakter olarak yer almak suretiyle FSEK'nun 4/1-8 nci bendi uyarınca bağımsız bir güzel sanat eseridir.

Anılan tiplemenin eser sahibi davacı olduğundan, onun izni alınmaksızın davalı şirket tarafından marka olarak tescil ettirilmesi 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 8/1-5 nci bendine göre davacının telif hakkının ihlali sonucunu doğurur. Davalı böyle bir iznin varlığını kanıtlayamamıştır. Söz konusu tiplemenin içinde yer aldığı karikatürlerin zaman zaman başkaları tarafından çizilmiş olması davacı tarafından izin verildiği anlamına gelmeyeceği gibi, davacının FSEK'nun 1/B ve 8/1 nci maddelerine göre oluşan eser sahipliğini de etkilemez.

Ayrıca, bu tiplemenin davalı tarafından yayımlanan dergiler yoluyla meşhur ve maruf hale getirilmesi de, dava konusu markanın tescilli olduğu mal ve hizmetler üzerinde 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 9 ve 14 ncü maddeleri anlamındaki bir markasal kullanım sayılamayacağından, davalıya aynı Kanun Hükmünde Kararname'nin 8/3 ve 7/son maddeleri kapsamında öncelik ve kullanımla ayırt edicilik hakkı sağlamaz. Davalı şirket dava konusu tiplemeyi davacıdan önce meydana getirdiğini ve davacıdan bağımsız olarak telif hakkı sahibi olduğunu da kanıtlayamamıştır.

Açıklanan bu gerekçe itibariyle, mahkemece dava konusu markanın davalı şirket adına olan mülkiyet kaydının terkinine (hükümsüzlüğüne) karar verilmesi isabetli olduğundan, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2-Ancak, mahkemece 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 8/1-5 nci bendi yoluyla aynı Kanun Hükmünde Kararname'nin 42 nci maddesi uyarınca dava konusu 2000/25600 sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve kaydın terkinine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken; davacının tescil talebi de yerinde görülerek aynı markanın davacı adına tesciline hükmedilmiştir.

Oysa, 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 42 nci maddesinde sayılan hükümsüzlük hallerinden birisinin gerçekleşmesi halinde mahkemece yapılacak iş markanın hükümsüzlüğüne ve sicil kaydının terkinine karar vermekten ibarettir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında yer alan bir kısım mal ve hizmetler yönünden oluşacak kısmi hükümsüzlük hali ayrık olmak kaydıyla, koşullar oluştuğunda dava konusunu markanın hükümsüzlüğüne hükmedilirken aynı Kanun Hükmünde Kararname'nin 44 nci maddesine göre geçmişe etkili olarak hükümsüzlük sonucu doğuran bir markanın davacı adına tesciline karar verilemez. Marka hakkının sicile tescil yöntemi Kanun Hükmünde Kararname'nin 29 ila 39 ncu maddeleri ile düzenlenmiştir.

Bu kuralın bir istisnası Kanun Hükmünde Kararname'nin 17 nci maddesinde belirtilen marka sahibinin izni olmadan onun ticari vekili veya temsilcisi adına marka tescil edilmesi halinde, ticari vekil veya temsilcinin haklı bir gerekçesi yoksa, marka sahibinin söz konusu tescilin kendi lehine devredilmesini isteme yetkisidir. Dava konusu olayda böyle bir durum da söz konusu olmadığına göre davacının tescil isteminin reddine karar verilmesi gerekirken bu istemin de kabul edilmesi doğru görülmemiş olup, davalı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görüldüğünden hükmün bu yönden bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin 2 nci bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, kararın 2. bentte yazılı nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 18.11.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

T.C. YARGITAY

11.Hukuk Dairesi
Esas: 2007/2294
Karar: 2008/10147
Karar Tarihi: 18.09.2008


ÖZET: Dava dilekçesinde açıkça davalının markasının iptali ve dava sonuna kadar da anılan markanın davalı şirket tarafından kullanılmasının önlenmesi istenmiş ve talep salt markanın iptali ile sınırlandırılmıştır. Dava tarihinde ve yargılamanın sonuna kadarki aşamada davalı şirket adına kesinleşmiş bir marka tescili bulunmamaktadır. Tescili tekemmül ettirilmemiş başvuru konusu markanın iptalinin istenemeyeceği de açıktır. O halde, taleple bağlı olması gereken mahkemenin dava dilekçesindeki istemi yorum yoluyla değiştirip davayı YİDK kararının iptali davası olarak çözümlemesi usule aykırı görüldüğünden, davanın reddi gerekir.

(556 S. KHK. m. 8) (1086 S. K. m. 74)

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi'nce verilen 18.10.2006 tarih ve 2006/238-2006/29 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak davalılar vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 16.09.2008 gününde davalılardan T. Spor Giyim San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili Av. S.E. geldi, davetiye tebliğine rağmen diğer davalı TPE ve davacı vekili duruşmaya gelmedi, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraf avukatı dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi A.O. tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkilinin tescilli <G.............> markasının sahibi olduğunu ve 18, 24, 25, 26 sınıf mallarda tescilli markasını uzun yıllardan beri kullanageldiğini, davalı şirketin aynı sınıftaki mallar için <U...........G..........> işaretinin tescili için diğer davalı nezdinde yaptığı başvuruya davacının yaptığı itirazın nihai olarak YİDK'ca reddedildiğini ileri sürerek, marka tescilinin iptaline karar verilmesini istemiştir.

Davalı TPE başkanlığı vekili, davanın reddini istemiştir.

Davalı T. Spor Ltd. Şti. vekili, davanın hükümsüzlük davası olarak açılma şartlarının bulunmadığını, zira henüz tescilin tekemmül etmediğini, 556 sayılı KHK'nun 8/1-b maddesindeki tescil engeli koşullarının oluşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, toplanan kanıtlara göre, her ne kadar dava dilekçesinde <marka tescilinin iptali> istenmiş ise de, dilekçede davacının itirazlarını reddeden TPE Markalar Dairesi Başkanlığı ve YİDK kararlarına karşı davanın dile getirildiği ve dilekçe ekinde de YİDK karar örneğinin yer aldığı, ayrıca TPE başkanlığının yanıt dilekçesine karşı verilen replik dilekçesi ile de talebin YİDK kararının iptali ile ilgili olduğunun belirtildiği, bu nedenle daraltılmış bir istem olmadığından ıslaha gerek görülmediği, davalının tescil başvurusuna konu <U...........G..........> ibaresinin, davacı adına tescilli <G............> ibaresi ile benzer ve aynı mal ve hizmet grupları için karıştırılma olasılığı bulunduğu, davacının markası 35/8. sınıfla tescilli olmamasına rağmen TPE'nin Eylül 2004 tarihli kitapçığın 40. sayfasındaki hatırlatma gereği 1. sınıftan 34. sınıfa kadar tanımlanan mallar için yapılan tescillerin uygulamada tescil kapsamındaki mallarla ilgili olarak 35/8. sınıf içinde koruma sayılacağının kabulü gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 12.05.2005 tarih ve M-1351 sayılı YİDK kararının 18, 25/5, 35/8. sınıflar açısından iptaline karar verilmiştir.

Kararı davalılar vekilleri temyiz etmiştir.

1 - Uyuşmazlığın çözümü, davalı şirketin tescil başvurusuna davacı tarafından yapılan itiraz üzerine nihai olarak YİDK'ca oluşturulan karara dayalı olarak açılmış bir iptal davasının bulunup bulunmadığı noktasındadır.

Dava dilekçesinde açıkça davalının markasının iptali ve dava sonuna kadar da anılan markanın davalı şirket tarafından kullanılmasının önlenmesi istenmiş ve talep salt markanın iptali ile sınırlandırılmıştır.

Dava tarihinde ve yargılamanın sonuna kadarki aşamada davalı şirket adına kesinleşmiş bir marka tescili bulunmamaktadır. Tescili tekemmül ettirilmemiş başvuru konusu markanın iptalinin istenemeyeceği de açıktır.

O halde, HUMK'nun 74. maddesi gereğince taleple bağlı olması gereken mahkemenin dava dilekçesindeki istemi yorum yoluyla değiştirip davayı YİDK kararının iptali davası olarak çözümlemesi usule aykırı görüldüğünden, davanın reddi gerekmekte olup, yazılı gerekçeyle kabulü yoluna gidilmesi bozmayı gerekmiştir.

2 - Bozma neden ve şekline göre davalılar vekillerini sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın davalı T. Spor Ltd. Şti. yararına BOZULMASINA, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, takdir edilen 550,00. YTL duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalı T. Spor Giyim Ltd. Şti.'ne verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 18.09.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Old 07-05-2013, 16:39   #3
nilgün soydan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan cordell
Merhaba,

TPE nezdinde tanınmış marka olarak tescil edilmiş bir markanın söz konusu tanınmışlığa ilişkin tescilinin iptal edilmesi mümkün müdür? Bu konuda herhangi bir yargı kararı veya makaleye rastlayabilmiş değilim. Tanınmış marka tescilinin iptali/hükümsüzlüğü için başvurulabilecek herhangi bir yol bilenler veya ellerinde bu konuyla ilgili makale veya içtihat bulunanlar lütfen yardımcı olabilir mi?

İyi günler.


Tanınmış marka tescilleri Türk Patent Enstitüsü tarafından yapılıyor. Ancak bu tesciller bildiğim kadarı ile yayınlanmadığı için Enstitü Kararının İptali için dava açma süresi olan 2 aylık süre işlemiyor. Bu nedenle tanınmışlık kararının iptali için dava açabilirsiniz düşüncesindeyim. Burada, Enstitü tarafından değerlendirilen iptali istenen markaya ilişkin tanınmışlık kriterlerinin yerinde olup olmadığını tartışmanız gerekiyor. Kolay gelsin.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
tanınmış marka SYAZICI Meslektaşların Soruları 2 12-02-2012 22:10
2 ay süren bir evliliğin iptali mümkün müdür? Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 15-08-2010 20:52
Tanınmış Marka Hakkına Tecavüz İddiası/Yargıtay Kararı Av.Ceylan Pala Karadağ Fikri Haklar ve Bilişim Hukuku Çalışma Grubu 5 24-12-2009 17:25
Tanınmış Marka/Yargıtay Kararı Av.Ceylan Pala Karadağ Fikri Haklar ve Bilişim Hukuku Çalışma Grubu 1 15-02-2007 14:32
Tanınmış Marka Statüsü pia Hukuk Soruları Arşivi 4 15-08-2006 21:47


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10277605 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.