Kadın Hakları - Çocuk Hakları - Türkiye'nin Haksızlığı

Sayın Üyeler,

Aşağıdaki haberin hem insan haklarını, hem de çocuk haklarını ilgilendirdiğini düşünüyorum: Bir anayı-babayı çocuğundan ayırmak ya da bir çocuğu anasından-babasından ayırmak haksızlıktır.

Bu haksızlığı çocuğun yanında yaşadığı eski eş yapar. Ama bu haksızlığı önlemeyen devletin de sorumluluğu olduğu unutulmamalı. Aşağıdaki karar bu sorumluluğu hatırlatmaktadır. Umarız gelecekte hatırlatmalara gerek kalmadan hakların korunması gerçekleşir:


İZLANDALI ANNE TÜRKİYE’Yİ AİHM’DE MAHKUM ETTİRDİ!... İZLANDALI ANNE SOPHİA HANSEN ÇOCUKLARI İLE GÖRÜŞEMEDİĞİNİ İDDİA EDEREK AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ'NE(AİHM) BAŞVURUSU SONUCU TÜRKİYE'Yİ 75 BİN EURO TAZMİNAT ÖDEMEYE MAHKUM ETTİ.


Dava ile ilgili olarak bir açıklama yapan eski eşi ve çocukların babası Halim Al, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti bana ne ne kadar hak tanıdıysa, aynı hakkı Sophia Hansen'e de eşit bir şekilde tanıdı. Kızlarım anneleri ile sayısız defa görüştü. En son görüşme
Bakırköy'de benim kendi evimde gerçekleşti. Yapılan görüşmeler tutanaklarla belirlendi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Türkiye hakkında aldığı karar haksız ve yersizdir." şeklinde konuştu. Sophia Hansen'in AİHM'e Türkiye Cumhuriyeti'nden tazminat talebinde bulunmasını rant bekletisinden ileri geldiğini söyledi.

(haber türk)

Anne İzlandalı olduğu için sonuçta şanslı.Memleketimizde AİHM'den haberi bile olmayan ve/veya görüşme hakkı mahkemece tanınsa dahi çoçuğunu bir kez dahi göremeyen yüzlerce anne onlarca baba var.Malesef...

Alıntı: Alıntı yapılan mesajın sahibi: MİNA görüşme hakkı mahkemece tanınsa dahi çoçuğunu bir kez dahi göremeyen yüzlerce anne onlarca baba var.Malesef...

yüzlerce baba, onlarca anne demek istediniz sanırım..

Sayın Admin,
1-Evet öyle demek istedim diyebilirim.Böylece sizi şaşırtmış ama konuyuda zannederim kapatmış olurum.

2-Hayır aynen yazdığım gibi söylemek istedim diyebilirim.Buna itiraz ederek hayır neden babalar yüzlerce olmasın diyeceksiniz

3-Esasen elimde istatiksel ve/veya resmi bir evrak yok, annelerin yüzlerce babaların onlarca olduğuna dair.Sadece çevremde genellikle konunun mağduru kadınlar.Sizin babaları yüzlere anneleri onlarcaya çıkarmanıza da bir itirazım olmaz.

Çocuğun velayetinin her zaman ve her koşulda anneye verilmesi pratikte neredeyse Anayasa'nın üzerinde güce sahip bir hukuk gerçeği haline dönüşmüşken, iki nolu şık üzerinde ısrar ediyor olmak için sanırım ancak Mor Çatı Hukuk danışmanı vb. olmak gerekir. Bu iddia işin doğasına aykırı zira velayeti silah olarak kullanabilmek için önce velayete sahip olmak gerekir ki, buna sahip babaları sanırım parmakla sayarız.

Bu konuda bir istatistik yapmaya gerek yok, eğer müvekkilinizde cinsiyet ayrımı yapmadan sıkça boşanma davalarına bakıyorsanız her hukukçunun karşılaştığı bir boşanma gerçeği ile siz de sıkça karşılaşıyorsunuzdur: Çocuğun vekaleyetini alan annenin bunu babaya karşı tehdit, baskı ve intikam aracı olarak kullanması. Hatta boşanma davalarının en sık rastlanan paterninin bu olduğunu iddia etmek dahi bence yanlış olmaz.

İlle bir istatistik isterseniz forumumuzun hukuk soruları bölümüne de bir göz atabilirsiniz. Yaklaşık 3 yıldır toplumun her kesiminden sorular geliyor ben daha burada bu konuda mağduriyet ifade eden bir anne olduğunu hatırlamıyorum. Ama babaların mesajları tonla ve hatta aralarında bunun için organizasyonlar/dernekler kuranlar dahi oldu.

Bence bu konuda erkeğin mağduriyeti tartışma kabul etmez düzeyde..

Merhaba,

Mağduriyet sözkonusu olunca bence en çok çocuklardan konuşmalıyız.Çocukların üstün ve öncelikli haklarından konuşmalıyız.

Her boşanma doğaldır ki çocuğun anne-babadan birinin yanında kalması ile sonuçlanıyor.Velayetin birlikte kullanılması yasalarımız karşısında mümkün değil.Bir çok ülkede birlikte velayet sözkonusu iken medeni yasa değişiminde bunun hiç düşünülmemiş olması önemli bir boşluk oluşturmuştur diye düşünüyorum.

Bütün anna-babalar sık sık"her şey çocuğumuz" için sloganını ne çok kullanıyorlar.Oysa boşanma sürecinde bir pedegoga gidip ,sonraki zamanda çocuğu en az yıpranma ile korumanın yolu nedir diye soran anne-babaya neredeyse rastlamadım.Sadece görüşmelerin düzeni değil,çocuğa karşı davranışlar,diğer ebeveyn hakkında olumsuz kanı oluşturmaya katkı sağlayacak söz ve davranışlardan kaçınma,çocuğun güven duygusunu ayakta tutacak istikrarlı bir yaşam düzeni kaygıları taşıyan ne kadar az insan var.

Aile Mahkemelerinin pedegoga yönlendirmeleri ,sosyal çalışmacıların velayetin kullanımı konusunda denetim ve gözetim görevlerini yerine getirmeleri belki bu anlamda yararlı olacaktır.

Çocuklar için en az şunu yapmalıyız:
ÇOCUKLARIN RUH SAĞLIKLARINI KORUYALIM.


Saygılar

Sayın Kayar'a katılıyorum.Anne ve babası boşşanmış bir çocuk velayet kime verilirse verilsin mutsuz oluyor.Tabiki velayeti alamayan anne ya da babada acı çekiyor.Ama esas üzerinde durulması gereken çocuklardır.Çünkü Sayın Kayar'ında dediği gibi hiç bir aile bu konuda uzman yardımı alınması gerektiğini düşünmediği gibi hiç bir aile mahkemeside bu konuda velileri uzmanlara yönlendirmiyor.Oysa aile mahkemelerinin kurulma amacı ,ki bu konudaki kanunda aynı şeyi söylüyor,Türk toplumunda aile düzeni çok önemli olduğu için sadece bu konuya özel bir mahkeme kuruldu.Kurluş kanununda hakimin görevleri sayılırken hakimin aileleri uzmanlara yönlendirmeleri ve gerekirse geçici tedbirler almaları gerektiği de sayılıyor.Fakat ülkemizde hemen her duruşma 5 dakika sürdüğü için bu konulara değinilmiyor bile...

Bir müvekkilim çocuğunu göremiyor. Çocuk Belçika' da. Belçika mahkemelerinden bu görüşme hakkını kullanamadığımız için velayeti üzerimize almak istiyoruz. Eğer bununla ilgili bir Yargıtay kararı bulursanız çok sevinirim. (ACİL)

Sayın bozoli,

Aşağıdaki linkte yer alan yazılardan, özellikle benim yazdıklarımı okursanız bir bakış açısı getirebilir.

Saygılarımla

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=6088