|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
01-04-2010, 13:13 | #1 |
|
Dava Dilekçesi ve Islah Dilekçesi İle Unutulan Faiz Talebi Ek Dava İle İstenebilir mi
Herkese iyi çalışmalar.
Dava dilekçesinde bir işin yapılması talep ediliyor. Ancak dava esnasında davacı, talebini değiştirerek Mahkemeye verdiği ıslah dilekçesi ile talebini tazminata dönüştürüyor. Bu tazminat talebinde faiz talep etmeyi ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmayı unutuyor. Mahkeme de ıslah dilekçesi doğrultusunda davayı kısmen kabul ediyor. Bunun üzerine davacı, ek dava açarak ilk davada 'ıslah' dilekçesinde unuttuğu faiz talebinde bulunuyor. -Bu durumdaki bir olayda, davacı ilk davada ıslah dilekçesinde talep etmeyi unuttuğu faiz talebini ek dava ile isteyebilir mi? Herkese teşekkürler. |
01-04-2010, 14:44 | #2 |
|
Fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmadan açılan dava kısmi dava olmayıp tam dava olduğundan, davacı geri kalan hakkından zımnen feragat etmiş sayılır. Islah veya ek dava yoluyla, feragat ettiği kabul olunan kısmı talep edemez.
Zımnen feragat edilen kısım hakkında açılan ek dava, daha önce davacının alacak talebinin tamamı hakkında hüküm verilmiş olduğundan kesin hüküm nedeniyle reddolunur. İlk davada istenmeyen faiz alacağı yönünden ise, davacının açık feragatiolmadığı sürese ister ek dava ile isterse ıslah suretiyle talep etmesi mümkündür. Asıl alacağa bağlı feri hak olduğundan, davacının daha önceki davada faiz talep etmemiş olması, faiz hakkını saklı tutmaksızın alacağı tahsil etmiş olması hali hariç , sonradan istemesine engel değildir. |
01-04-2010, 15:11 | #3 |
|
Sayın Avukatselvi, aşağıdaki karardan anladığım, davacı ilk açtığı davada vermiş olduğu ıslah dilekçesi ile fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmadı ise, daha sonrasında ek dava yoluyla da olsa müddeabihi arttıramayacağı ve dolayısyla da faiz talep edemeyeceğidir. Doğru mudur?
T.C. YARGITAY 3.Hukuk Dairesi Esas: 2009/2070 Karar: 2009/3584 Karar Tarihi: 09.03.2009 TAZMİNAT DAVASI - ISLAH YOLU İLE TALEP MİKTARININ ARTIRILMASININ USULEN MÜMKÜN OLUP OLMAMASI - DAVA KONUSUNUN ISLAH YOLUYLA ARTIRILABİLMESİ - DAVACININ ISLAH ETTİĞİ MİKTAR YÖNÜNDEN DAVANIN REDDİNE KARAR VERİLMESİ GEREĞİ ÖZET: Somut davadaki uyuşmazlık, açılan davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmaması halinde, sonradan ıslah yolu ile talep miktarının artırılmasının usulen mümkün olup olmaması noktasında toplanmaktadır. Dava konusunun ıslah yoluyla artırılabilmesi, ancak davacının kısmi dava açmış bulunmasına ve hakların saklı tutulmuş olmasına bağlıdır. Aksi halde, ıslah yolu ile dava konusunu artırılabilme olanağı yoktur. Bundan dolayı da davasında fazla hak bakımından ihtirazı kayıt bildirmemiş olan alacaklının davalının açıkça muvafakat etmesi hali dışında, bu alacak bölümü yönünden ıslah yoluyla talebini artıramaz. Dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmayan davacının ıslah ettiği miktar yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekir. (1086 S. K. m. 83, 87, 185) (ANY. MAH. 20.07.1999 T. 1999/1 E. 1999/33 K. ) (3.HD 04.04.2005 T. 2005/3083 E. 2005/3617 K.) (YHGK. 14.04.2004 T. 2004/4-200 E. 2004/227 K.) Dava: Dava dilekçesinde 1.874.YTL, ıslah dilekçesinde 1.613.YTL toplam 3.487.YTL'nin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay Kararı Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kâğıtlar okunup gereği düşünüldü. Davacı vekili dilekçesinde, davalı şirket olan termik santralinin kül döküm sahasındaki küllerin rüzgarın etkisiyle yayılması nedeniyle, müvekkili davacının tarlalarındaki ekili buğday mahsullerinin zarar gördüğü, müvekkili tarafından dava öncesinde Afşin Asliye Hukuk Mahkemesi marifetiyle delil tespiti yaptırıldığı, delil tespitine göre 1.874.TL zarar belirlendiği ileri sürülerek dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmadan 1.874.TL tazminatın, sonradan yargılama aşamasında mahkemece aldırılan ek bilirkişi raporuna göre tespit edilen 1.613.TL zararında ıslah dilekçesiyle talep edilerek toplam 3.487.TL tazminatın davalıdan tahsili talep ve dava edilmiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece; dava dilekçesinde ve ıslah dilekçesinde talep edilen miktar yönünden davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, temyize konu davanın dava dilekçesinde, <fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmamış olduğu> hususunda tereddüt yoktur. Somut davadaki uyuşmazlık, açılan davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmaması halinde, sonradan ıslah yolu ile talep miktarının artırılmasının usulen mümkün olup olmaması noktasında toplanmaktadır. Bu nedenle ıslah kavramı hakkında şu açıklamaların yapılmasına gerek görülmüştür. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) 83 ve ardından gelen maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işleminin kısmen veya tamamen düzeltilmesine olanak tanıyan bir yoldur. HUMK'nun 87. maddesinin <Müdde-i ıslah suretiyle müddeabihi tezyit edemez> şeklindeki son cümlesi, Anayasa Mahkemesi'nin 07.11.2001 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 20.07.1999 tarihli kararıyla iptal edilmiş ve böylece, davadaki talep sonucunun kısmı ıslah yoluyla artırılması usulen olanaklı hale gelmiştir. Hemen belirtilmelidir ki, mevcut Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararından sonraki yasal durum itibariyle, kısmi davada fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmuş olan davacının, dilerse, ek dava açmak yerine, saklı tuttuğu alacak bölümü için o (kısmi) dava içerisinde ıslah yoluyla talepte bulunabilmesi mümkündür. Kısmi davada saklı tutulan alacak bölümü için gerek kısmi dava karara bağlanmadan önce gerekse daha sonra, ayrı bir dava açılması da usulen olanaklıdır. Uygulamada bu ayrı davaya ek dava denilmektedir. Yine, kısmi davadan sonra açılan ek davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması ve davacının hukuki yararının bulunması koşullarının birlikte varlığı halinde, hukuki yararın bulunması şartıyla birden fazla ek dava açılması da kural olarak mümkündür. Bu haliyle kısmi ıslah, ek dava yoluyla elde edilebilecek haklara, mevcut dava içerisinde, daha basit daha az masrafla ve daha kısa süre içerisinde kovuşturma olanağı tanıyan ve bu yanıyla adeta ek dava açma yoluna alternatif oluşturan bir yapıdadır. Dolayısıyla, kısmi davanın davacısı, ek dava açmak veya kısmi ıslah yoluna gitmek konusunda seçimlik hakka sahiptir. Yukarıda değinildiği gibi, kısmi ıslah yoluyla müddeabihin artırılabilmesi olanağı, bir anlamda, artırıma konu kısmın ek dava yoluyla istenilmesinin alternatifi niteliğinde bulunduğundan eş söyleyişle, kısmi davadaki ıslah ile bu yola gidilmeyip, ek dava açılması halleri, davacıya aynı hak ve olanakları tanıyan seçimlik yollar olduğundan, usul hukuku açısından sonuçlarının da aynı olması gerekir (Bkz. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2005/3083 E. - 2005/3617 K. sayılı ilamı). Bir davanın kısmi dava mı, yoksa tam dava mı olduğu, özellikle dava dilekçesinin istem sonucu bölümünde, <fazlaya ilişkin hakların saklı tutulup tutulmadığı> ile ilgilidir. Davacı bu ya da benzeri ifadeleri kullanmışsa, <kısmi dava> açtığı sonucuna varılır. Davacının bu yoldaki beyanda bulunmaksızın açtığı dava ise bir <tam dava>dır. Fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmaması halinde geriye kalan haktan zımnen feragat etmiş sayılır (Bkz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2004/4-200 E./227 K. sayılı ilamı ve Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü 6. Baskı C:2, S.1530vd.). Sonuç olarak, HUMK'nun 87/son cümlesi iptal edilmiş olmakla, dava konusunun ıslah yoluyla artırılabilmesi, ancak davacının kısmi dava açmış bulunmasına ve hakların saklı tutulmuş olmasına bağlıdır. Aksi halde, ıslah yolu ile dava konusunu artırılabilme olanağı yoktur. Bundan dolayı da davasında fazla hak bakımından ihtirazı kayıt bildirmemiş olan alacaklının HUMK. m. 185/2 çerçevesinde davalının açıkça muvafakat etmesi hali dışında, bu alacak bölümü yönünden ıslah yoluyla talebini artıramaz. Yukarıda açıklanan nedenlerle, somut olayda, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmayan (kısmi dava açmayan) davacının ıslah ettiği miktar yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken bu yönden de kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiş, hükmün bu yönden bozulması gerekmiştir. Sonuç: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.03.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤) Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları |
01-04-2010, 15:46 | #4 |
|
[quote=orhan6591]Sayın Avukatselvi, aşağıdaki karardan anladığım, davacı ilk açtığı davada vermiş olduğu ıslah dilekçesi ile fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmadı ise, daha sonrasında ek dava yoluyla da olsa müddeabihi arttıramayacağı ve dolayısyla da faiz talep edemeyeceğidir. Doğru mudur?
Doğrudur. Saygılarımla |
01-04-2010, 17:09 | #5 |
|
av. selvi'nin görüşüne katılıyorum. Asıl alacak tahsil edilinceye kadar faiz için ayrıca dava açılabilir. Yukarıdaki Yargıtay kararı faizle ilgili değil. Bu nedenle faiz talebinde emsal olamaz.
Bir davamda davacı fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmadan dava açtı ve kazandı. Davada faiz de istememişti. Yargıtay aşamasında iken faiz için dava açtı. Savunmamızı mahkeme yerinde gördü ve faiz talebini reddetti. Yargıtay, yukarıda yazdığım gerekçe ile kararı bozdu. Yani davacının fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmasa bile asıl borç ödeninceye kadar faiz için dava açabileceğine hükmetti. Yargıtay kararını da eklemek isterdim ama maalesef teknoloji özürlüyüm. |
01-04-2010, 21:07 | #6 |
|
Sayın Meslektaşım,
Eklediğiniz kararda fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmadığı için ek dava veya ıslah suretiyle de asıl alacak bakımından müddeabihi arttıramaz. Fazlaya ilişkin hakkını saklı tutmaksızın örneğin 1000TL için dava açtığı zaman , alacak miktarını o miktarla sınırlandırmış olur varsa kalan alacağından da zımnen feragat etmiş sayılır. Ne ek dava ne de ıslah yoluyla değeri arttıramaz (davalının kabulü hali hariç tabi) Ancak, ilk açtığı davada hakkı saklı tutsun tutmasın 1000TL alacağının faizini ister ek dava yoluyla isterse ıslah etmek suretiyle talep edebilir. Faiz asıl alacağa bağlı hak olduğundan, asıl alacak örneğin faiz hakkı saklı tutulmaksızın ödemenin kabulü ve asıl alacağa ilişkin zamanaşımının dolması gibi bir sebeple sona ermediği sürece faizi sonradan talep edebilir. Sizin davanızda, ilk davada talep ettiği asıl alacağa ilişkin faizi istemesine yasal bir engel olmadığı fakat, asıl alacak bakımından fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmadığından zımnen feragat ettiği bu nedenle de kesin hüküm nedeniyle talebinin reddoluncağı kanaatindeyim. |
01-04-2010, 21:14 | #7 |
|
soru:
fazlaya ilişkin hakları saklı tutmadan dava açılmış sonra işi fark etmişsiniz davanızı, fazlaya ilişkin haklarımı da saklı tutmak kaydı ile açtığımı belirterek ıslah ediyorum diyebilirmisiniz yoksa bu komik mi olur |
01-04-2010, 21:25 | #8 |
|
Komik olmasından çok yasal bir kazanımı olur mu ona bakmak lazım. Fazlaya dair hakların saklı tutulması , davanın kısmi dava olmasının en belirgin ifade biçimi. Davanın tam dava değil de kısmi dava olduğunun anlaşılması halinde unutmuşum demeye gerek kalmaz sanırım.
|
02-04-2010, 08:52 | #9 |
|
Sn. Av. Selvi,
"Sizin davanızda, ilk davada talep ettiği asıl alacağa ilişkin faizi istemesine yasal bir engel olmadığı fakat, asıl alacak bakımından fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmadığından zımnen feragat ettiği bu nedenle de kesin hüküm nedeniyle talebinin reddoluncağı kanaatindeyim." diyorsunuz. Bu savunmayı biz yukarıda özetlediğim davada yaptık. Mahkeme de davayı reddetti. Ancak Yargıtay, fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmamış olsa ve ilk davada faiz istenmemiş olsa dahi alacaklının borç ödeninceye kadar faiz davası açabileceği gerekçesiyle kararı bozdu. Yani Yargıtay sizin görüşünüzde değil. |
02-04-2010, 10:34 | #10 |
|
şu kısmi dava
gerçek bir mayındır, ayarsız ve ne zaman patlayacağı belirsiz çelik ahmet çelik üstat bir kitabının girişinde öyle güzel inceler ve yerden yere vurur ki şiir gibidir hep söylerim yargı reformuna hakimler kanununu değiştirerek başlamamız gerekli hakim olmadan önce 20 yıl avukat olarak çalışma şartı aranmalı, ve sınavlar, ve sınavlar, doktoran varmı, trafik cezası aldınmı aile düzenin nasıl eğer bu sınavlardan geçtiysen buyur kürsüye yaş olmuş en az 55 durulmuş sakin bir ruh, yıllarca vatandaşın çektiği çileyi bire bir yaşamış gidin sorun karar harcının yarattığı ızdırabı kaç hakim bilir ama tüm avukatlar bilir anayasa mah iptal etti, hızla gerekçeli kararı yazdı, noldu gine aynı efendim ikinci fıkrayı iptal etmemiş, hayırlı işler uyap mucizesini 20 yıl önce hayal ettim, sağolsunlar yaptılar, ilerleyecek, mecburen ilerleyecek, ve yukardaki hayalimde bir gün gerçekleşecek, |
02-04-2010, 11:08 | #11 |
|
Fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmamış ise istenemez diye düşünüyorum.
|
02-04-2010, 13:57 | #12 |
|
Asıl alacak tahsil edilmedikçe (veya sair suretle alacak sona ermedikçe bkz:BK.113.md.) , faizi saklı tutmaya gerek olmadığı ve zamanaşımı süresi içinde dava edilebileceği düşüncesindeyim.
|
02-04-2010, 18:46 | #13 |
|
Çok geç kalmadıysam dava açılırken talep edilen şeyin ne olduğunu ve sonra hangi gerekçeyle tazminat talep edildiğini öğrenebilir miyim.Mesela bir eser sözleşmesine binaen ifa talep edilip de sonra müsbet ya da menfi zarar mı istendi?
|
03-04-2010, 00:28 | #14 |
|
Sayın DİKİCİ'ye katılıyorum. Aynı konu daha önce tartışılmıştır. Kolay gelsin.Saygılar.
http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=32559 |
03-04-2010, 09:08 | #15 |
|
Bu konuda çok açık ve net bir cevabı tek cümle ile Sayın Mehmet Saim Bey vermiş, üzerine söylenebilecek hiçbir şey yok.
Ben sadece karışıklığın kaynaklanma nedeni söylemek istiyorum. Faiz talep edilmeden açılan dava ile davanın kısmen açılmasını birbiriyle karıştırmamak gerekiyor. Alacağın tamamı değil de kısmi talepli açılması durumunda mutlaka fazlaya ilişkin hakları sakılı tutmak gerekiyor. Ancak aynı şey faiz talebi için gerekli değil yani, fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmasa dahi faiz ıslah yoluyla da ek davayla da istenebilir. Hatta Yargıtay daha da ileri giderek Islah edilmiş olan Hatta ve hatta Yargıtay bozması sonrası yeniden ele alınan dosyada harcını yatırmak şartıyla istenmemiş faizlerin talep edilebileceği görüşündedir. |
23-06-2010, 15:43 | #16 |
|
Fazlaya ait hakların saklı tutulması olayını saçma buluyorum. Her dava dilekçesinde, her ıslah dilekçesinde, hatta tam dava açsak bile ne olur ne olmaz diye her seferinde fazlaya ait hakları saklı tutuyoruz ama benim hukuk mantığıma ters arkadaşlar. Bir hakkım varsa,zamanaşımı süresi dolmadığı sürece talep edebilmeliyim. Sadece "Saklı tutuyorum" dememiş olmam beni nasıl olur da hakkımdan mahrum eder anlamıyorum. Bu tür bir olayda fazlaya ait hakların zayii olmassı, zımni olarak hakları saklı tutmamakla değil, ancak sarih olarak feragat etmekle olmalı.
|
23-06-2010, 18:27 | #17 |
|
bu çile sürer gider
anayasa mahkemesi iptal kararı verdi yargıtay ne yaptı ne etti o iptal kararını yok etti bu sebeple bir süre daha çekeceğiz taa ki bir meslektaşımız aihm e gidip orada anlatıp bir karar alıncaya kadar inş yargıtay o kararı da yok etmez |
23-06-2010, 19:30 | #18 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın Yıldırım, Zaten bu saklı tutma olayının özü Bk.113/1' de yatıyor. Yoksa "asıl alacak bakımından" kısmi dava açıldığında saklı tutsanız da tutmasanız da bir sorun yok. zamanaşımı süresi içinde alacağınızı talep edebilirsiniz. Fakat faiz ve cezai şart gibi fer'i bir hak saklı tutulmadan dava edilen kısım bir şekilde ödenerek asıl borç sonlandırılırsa, saklı tutulmayan fer'i de sona ereceğinden sıkıntı doğar.
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
dava dilekçesi | Av. İsa kargın | Meslektaşların Soruları | 4 | 19-04-2010 15:49 |
Dava Dilekçesi Tebliğ Zarfında Dava Dilekçesi Yok!.... | av.cevat | Meslektaşların Soruları | 0 | 19-08-2009 22:02 |
dahili dava dilekçesi | dadaş | Meslektaşların Soruları | 2 | 11-02-2009 18:28 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |