Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

ipotekli borcun sona ermesinden sonra terkin

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 26-09-2009, 17:51   #1
thanatos

 
Varsayılan ipotekli borcun sona ermesinden sonra terkin

Bir borç nedeniyle ipotek verildikten sonra borç ifa edilerek ortadan kaldırılıyor. Terkin için başvurulduğunda alacaklı başka bir borçtan daha alacağı olduğunu belirtip ipoteği terkin etmiyor. Böyle bir hakkı var mıdır? Terkini borçlu direkt kendi tapudan isteyebilir mi? Konu ile ilgili kanun veya yargıtay kararı var mı? Şimdiden herkese teşekkürler.
Old 26-09-2009, 17:57   #2
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 1984/5833

K. 1985/32

T. 22.1.1985

• ZAMANAŞIMI SÜRESİ ( Banka Kredi Sözleşmesinden Doğan Alacak )

• BANKA KREDİ SÖZLEŞMESİNDEN DOĞAN ALACAK ( Zamanaşımı Süresi - Gayrimenkul Rehniyle Karşılanmış Alacaklarda Zamanaşımı İşlememesi )

• İPOTEKLE TEMİN EDİLMİŞ MURİSE AİT KREDİ BORCU ( Terekeye Karşı Açılan Takipte Zamanaşımı İtirazı )

• ZAMANAŞIMININ İŞLEMEMESİ ( Gayrimenkul Rehni ile Karşılanmış Alacaklar Hakkında )

• GAYRİMENKUL REHNİ İLE KARŞILANMIŞ ALACAKLARIN ZAMANAŞIMINA UĞRAMAMASI ( Murisin Kredi Borcundan Dolayı Terekeye Karşı Açılan Takip )

• MİRASI KABUL EDEN MİRASÇININ ZAMANAŞIMI İTİRAZI ( Kredi Borcundan Doğan Banka Alacağı İçin Terekeye Karşı Açılan Takipte )

818/m.133

743/m.565,799

6762/m.87,99

ÖZET : Alacaklının, borçlu hakkında icra takibinde bulunması zamanaşımını keser. Gayrimenkul rehni ile karşılanmış alacaklar zamanaşımına uğramaz. Defter tutma muamelesinin devamı süresince terekenin borçluları hakkında icra takibi yapılamayacağı gibi, zamanaşımı da işlemez.
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Samsun asliye 1. Hukuk Hakimliğince verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki taraf avukatları tarafından istenmiş olmakla işin gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı vekili, müvekkili bankaya borçlu bulunan davalının murisi ( T.Ö. ) aleyhine dört ayrı icra takibi yapıldığını, borçlunun vefatı üzerine mirasçılardan bir kısmının mirası reddettiği ve davalının ise defter tutma talebinde bulunduğunu, bilahare de resmi tasfiye istediğini, banka alacağının süresinde tereke defterine kaydettirilmesine rağmen, davalının hukuka aykırı tutumu nedeniyle tasfiye işlemlerinin engellendiğini ve terekede bulunan taşınmazların satışının yapılmadığını, bu arada davalının mirası kabul ettiğini bildirmesi nedeniyle üçüncü kez satışı engellemesi üzerine, müvekkili bankanın Samsun 3. İcra Memurluğunun 1983/127 sayılı dosyası ile icra takibi yapmış ise de, takibe itirazda bulunduğunu belirterek ( 4.116.408,05 ) lira alacağın yasal banka faizi ve icra inkar tazminatı ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, müvekkilinin murisinin ihraç etmek üzere piyasadan satın aldığı tütünleri davacı bankaya rehnederek karşılığında kredi aldığını, ayrıca banka lehine taşınmazını ipotek ettiğini, kredi borcunun ihracatın gerçekleşmemesi sebebiyle ödenememesi üzerine, davacının dört ayrı icra dosyasıyla muris aleyhine ipoteğin ve rehnin paraya çevrilmesi ile iflas yoluyla takibe geçtiğini, bu arada murisin vefatı ile müvekkilinin defter tutma talebinde bulunduğunu, diğer misarçıların ise mirası reddettiklerini, bilahare davalının resmi tasfiye istemek zorunda kaldığını, davacı bankanın kendisine rehnedilen tütünlerin iyi bakım ve muhafazasını yapmadığı için tütünlerin telef olduğunu, ayrıca Tereke Hakimliğine müvekkilinin yaptığı taleplerin kabul edilmemesi üzerine mirası kabul etmek zorunda kaldığını, taraflar arasında cari hesap ilişkisi olduğundan TTK.'nun 99. maddesindeki beş yıllık zamanaşımının dolduğunu ileri sürerek, davanın reddini ve rehnedilen tütünlerin miktarı kadar alacağın takas ve mahsubunu istemiştir.
Mahkemece, icra dosyaları, Tereke Hakimliği dosyası, kredi taahhütnameleri, resmi tasfiye dosyası ile toplanan deliller dayanak yapılarak, davacı bankanın 968/1138 sayılı icra dosyası ile yaptığı ( 200.000 ) liralık ipoteğin paraya çevrilmesi, 968/1139 sayılı dosya ile ( 32.020 ) lira ve 968/1140 sayılı dosya ile 89.880 ) liralık rehnin paraya çevrilmesine ilişkin takiplerin düşmesinden itibaren on yıllık sürenin geçmemiş olması nedeniyle takipleri yenilemek suretiyle takibe devam etmekte muhtariyetine, 968/1137 sayılı dosya ile ( 1.251.056 ) lira için iflas yoluyla yaptığı takibin ise zamanaşımına uğradığından reddine, haksız görülen davacıdan İİK. 67/2. maddesi uyarınca ( 569.176,20 ) lira tazminatın tahsiline karar verilmiştir. Hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve banka alacağını TTK.'nun 87. ve müteakip maddelerinde yazılı olduğu şekilde aktedilmiş bir cari hesap sözleşmesine dayılı olmayıp, mücerret kredi sözleşmesinden doğan bir alacak olması hasebiyle davanın on yıllık zamanaşımına tabi olduğuna göre, davalı vekilinin yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2 - Davacı tarafın temyizine gelince; davacı banka, davalının murisi ( D.T.Ö. )'ın kredi borcunun tahsili için 23.7.1968 tarihinde, ikisi rehnin paraya çevrilmesi, birisi iflas ve diğeri de ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla olmak üzere dört ayrı icra dosyası ile muris aleyhine icra takibinde bulunmuş, bu arada murisin vefatı üzerine varislerinden bir kısmı mirası reddetmiş, ancak davalı mirascı 22.10.1973 tarihinde defter tutulması talebinde bulunmuştur. Tereke Hakimliğince defter tutulması sırasında yapılan ilan üzerine davacı banka 12.2.1975 tarihinde alacağını deftere kaydettirmiştir. Bilahare davalı 21.11.1976 tarihli dilekçe ile resmi tasfiye talebinde bulunmuş ve mahkemece de 19.4.1977 tarihinde resmen tasfiyeye karar verilmiştir. Bunun üzerine resmi tasfiye işlemlerinin devamı sırasında bu defa davalı ( C.Ö. ) 31.8.1982 tarihinde verdiği dilekçe ile mirası mutlak olarak kabul ettiğini, tasfiyenin durdurularak resmi tasfiyeden rücu edilmesini istemesi üzerine, Samsun 2. Sulh Hukuk Mahkemesince 2.9.1982 tarihinde, tasfiye kararının kaldırılmasına, tasfiyeye müteallik işlemlerin durdurulmasına, müteveffanın terekesinin mirası reddetmemiş olan varislerine iadesine ve terekeden alacaklı olanların, müteveffanın terekesini kabul etmiş olan varislerine karşı takibatta bulunmakta muhtariyetlerine karar verilmiştir.
Davacı banka bu karar üzerine alacağın tamamanını miras kabul edip, tereke kendisine verilmiş olan davalı ( O.Ö. )'dan tahsili için Samsun 3. İcra Memurluğunun 1983/127 sayılı dosyası ile icra takibine geçmiş ise de, davalı takibe karşı zamanaşımı ve borcu bulunmadığı yönünden itirazda bulunmuştur.
Bilindiği gibi BK.'nun 133. maddesinin ikinci bendine göre, alacaklının borçlu hakkında icra takibinde bulunması zamanaşımını keser. MK.'nun 779. maddesi hükmüne göre de, gayrimenkul rehni ile karşılanmış alacaklar zamanaşımına uğramaz.
Davacı banka da alacağının tahsili için davalının murisi aleyhine 23.7.1968 tarihinde icra takiplerinde bulunmakla zamanaşımı kesilmiştir. İcra takiplerinin devamı sırasında kredi borçlusu davalının miras bırakanı ( D.T.Ö. ) vefat etmiş olup, mirasçılardan bir kısmı mirası reddetmişlerse de davalı defter tutma talebinde bulunmuştur. MK.'nun 565. maddesi uyarınca "defter tutma muamelesinin devamı müddetince terekenin borçluları hakkında icra takibi yapılamayacağı gibi, zamanaşımı da işlemez. Bu itibarla defter tutma işlemlerine başlanınca davacı banka yasal zorunluluk nedeniyle icra takiplerine devam edememiş ve Tereke Hakimliğince yapılan ilan üzerine alacağını deftere kaydettirmiş, biahare de davalının mirası kayıtsız şartsız kabul etmesi ve tasfiyenin kaldırılarak terekenin kendisine iade edilmesi üzerine de, alacağının tamamını tahsil etmek maksadıyla mirası kabul eden davalı aleyhine icra takibine geçmiştir.
Yukarıda yapılan bütün bu açıklamalara göre davada zamanaşımı gerçekleşmediğinden mahkemece işin esasına girilerek tarafların delilleri toplanılmak suretiyle hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, aksine düşünce ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) numaralı bentte yazılı nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine ve hükmün ( 2 ) numaralı bentte gösterilen nedenlerden dolayı davacı yararına BOZULMASINA, 22.1.1985 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 26-09-2009, 18:01   #3
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 2002/6835

K. 2002/13024

T. 29.11.2002

DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR : Davacı, davalıların murisi Mustafa Kara'ya 23.10.1965 tarihinde 13.200 TL ödünç para verdiğini, aynı tarihte 722 parsel nolu 5150 m2 yüzölçümündeki taşınmaz üzerine 1. dereceden ipotek koyarak alacağı teminat altına aldığını, borcun ödenmemesi nedeniyle Buldan İcra Müdürlüğü'nün 1967/24 esas sayılı takip dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe geçtiğini, fakat takibin düştüğünü, davalıların ipoteğin hükümsüz kaldığından bahisle Buldan Sulh Hukuk Mahkemesinin 1999/353 esas sayılı ipoteğin terkini davası açtıklarını, ipoteğin hükümsüz kaldığı iddiasının doğru olmadığını, zararının ve alacağının geçmiş günler faizinden fazla olduğunu, 13.200 TL alacağının günümüz ekonomik koşullarına göre güncelleştirilerek B.K. 105 maddesi gereğince davalılardan tahsili gerektiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 500.000.000 TL.nın dava tarihinden yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.
Davalılar, ipoteğin faizsiz olduğunu, icra takibi yapıldığını takibin düşmesinde kendilerinin hiçbir kusuru olmadığını, ipoteği bilmediklerini, zamanaşımının gerçekleştiğini savunarak davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece T.M.K.nun 864 maddesi gereğince rehinle temin edilmiş ve tapu siciline tescil edilmiş alacaklar hakkında zamanaşımının işlemediği belirtilerek, 13.200 TL ipotek bedelinin 27.10.1965 tarihinde 10.000 TL.sının asıl alacak olduğu ve bu miktarın günün ekonomik koşullarına göre güncelleştirilerek ve taleple bağlı 500.000.000 TL.nın dava tarihinden yasal faizi ile davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davacının dayandığı 27.10.1965 tarihinde 13.200 TL.dan ibaret bulunan borcun 1. derece ve 1 yıl süre ile ipotekle teminat altına alındığı borcun ödenmemesi nedeniyle Buldan İcra Müdürlüğü'nün 1967/24 esas sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe geçildiği, İİK. 150/e maddesi gereğince takibin düştüğü, bugüne kadar da davacının yeni bir takipte bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Davacı alacaklının 1 yıllık ipotek süresi dolduktan sonra alacağını takip etme imkanı varken bu hakkı kullanma yolunu seçmemiş, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takibin düşmesine neden olduğu gibi yeni bir takipte de bulunmamıştır. Böylece davacı alacaklı alacağın geç tahsil edilmesine kendi kusurlu davranışı ile neden olmuştur. Hukukun genel ilke ve kurallarına göre hiç kimse kendi kusurlu davranışına dayanarak kendi lehine alacak isteğinde bulunamaz. Kaldı ki Borçlar Kanunu'nun 105. maddesinde tanımlanan munzam zararın istenebilmesi için alacaklının kusurlu bulunmaması şarttır. Oysa az yukarıda belirtildiği üzere davacının bu konuda kusurlu olduğu tartışmasızdır. Öyleyle davacı munzam zarar isteğinde bulunamaz. Ancak bu durumda davacı münhasıran ipotek alacağını isteyebilir. Mahkemece bu yön gözetilmeden yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 29.11.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İcra takibi yapıldıktan sonra avukatın görevi sona mı erer? A.Fırat Meslektaşların Soruları 22 01-05-2018 15:56
yetkisizlik itirazından sonra sadece ana borcun ödenmesi sagalife Meslektaşların Soruları 2 19-03-2008 14:50
Takip başladıktan sonra yapılan borcun nakli sözleşmesinin takibe etkisi Av.Selin Çam Meslektaşların Soruları 1 29-08-2007 00:27
mal beyanında bulunmama şikayetinden sonra borcun ödenmesi durumunda vekalet ücreti Serap Han Meslektaşların Soruları 7 02-08-2007 10:38


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05233097 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.