|
Hukuk Haberleri Hukuk Haberleri, duyuruları, güncel hukuki gelişmeler. [Haber Ekleyin] |
12-10-2011, 23:21 | #31 | |||||||||||||||||||
|
1. Devletin özelliklerinden birisi olan bu 'sosyal bir hukuk Devletidir.' kavramını nasıl tanımlamak gerekir? Borçlunun temel gereksinimlerinin karşılanması için gerekli olan, her evde bulunan veya bulunması gereken, insanlık onurunun ve çağdaş bir yaşamın bir belirtisi olan ve lüks olmayan ev eşyalarının sırf borçluyu borcunu ödemeye zorlamak amacı ile haczedilmesi ne ölçüde 'sosyal hukuk devleti' kavramına uyar? 2. Haczin amacı kişiyi borcunu ödemeye zorlamak mıdır, yoksa borcun tahsili midir? Sırf borcu ödemeye zorlamak için yapılan, satışından herhangi parasal bir değer beklenmeyen bir ev eşyasının haczinin hukuktaki adı ne olur? Hukuki Baskı mı, Hukuki Zorlama mı, Hukuki Şantaj mı? Saygılarımla |
13-10-2011, 11:13 | #32 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Gemici, Türkiye Cumhuriyeti sosyal hukuk devleti midir? Eğer öyleyse, tüm bireylerine eşit davranmak ve ona göre yasal düzenlemeler yapmak zorundadır. Sadece borcunu ödemeyeni koruyunca sosyal hukuk devleti olacaksa, kalsın. İİK 82 inci madde haczi caiz olmayan şeyleri saymıştır. Bunlar arasında borçlunun "haline münasip evi" dahi haczedilememektedir. 83 üncü madde ise, haczi kısmen caiz şeyleri yazmıştır. Sosyal hukuk devleti isek, borçlu kadar alacaklıyı da düşünerek düzenleme yapılmalıdır. Yaşadığım bir olayı daha anlatayım. Adamın gecekondusunun penceresinde cam dahi yoktu. Pencereyi naylonlarla kapamıştı.Oturacak koltuk vs. de yoktu. Çocuğun kıçında don yoktu. Yokoğlu yoktu, yani.Çift kasetçalar teypler yeni çıkmıştı. Sanırım yıl 1989-1990 idi. Evde onca yokun arasında, bu çift kasetçalar sırıtıyordu. Doğaldır ki, onun parası da ödenmemişti. Bu lüks olmayan malı haczetmeyelim mi. Yine benzer bir evde, o zaman için benim alamadığım Sony t.v vardı. Tabii ki, parası ödenmemişti. Kapitalist düzen, insanları tüketim ideolojisiyle yoğurunca, "komşuda var, bende niye olmasın", "15 taksitle nasılsa öderiz, canım" diyen lümpen halk çılgınca tüketiyor. Adamın, 1.000 TL maaşı var ama 15.000 TL kredi kartı borcu var. Kim veriyor bu kartları, kim almak zorunda kalıyor. Mesajınıza özünde katılıyorum. Ama o haliyle, durumu özetlemesi imkansız. Geniş haliyle ise, siyaset yapmadan bu konuyu nasıl tartışırız, bilemiyorum. |
13-10-2011, 16:09 | #33 |
|
sanırım gün geçtikçe mesleği icra etmek biraz daha zorlaşacak..
|
15-10-2011, 00:48 | #34 |
|
Almanya, Avusturya ve İsviçre: Haczi Caiz Olmayan Mallar ve Haklar
THS de tartışılan ve 'Sosyal Devlet' kavramı ile ilişkisi olan ve mesajlarda Sosyal Devlet ilkesine değinilen iki aktüel konu var:
Haciz işlemlerinde devrim gibi karar http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=66215 ve Yargı hizmetinin parasız olması için THS'nin kampanya düzenlemesini talep ediyorum... http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=62200 Nedir bu Sosyal Devlet? Sosyal devlet herşeyden önce bir zamanlar 'kapitalist devlet' son zamanlarda ise 'piyasa ekonomisi' olarak adlandırılan devletlere özgü bir kavramdır. Sosyal devlet ilkesinin en başta gelen özelliği, devleti ve ekonomiyi başıbozukluktan kurtarmak ve sistemin ayakta durmasını sağlamaktır. Kısaca belirtmek gerekirse 'vahşi batı kapitalizmine' gem vurmaktır. Sosyal devlet 'sosyal güvenlik' ve 'sosyal adalet' ilkelerini gerçekleştirmek amacına yönelik toplumsal ve politik gelişimleri yönlendirir. Maddi bakımdan zayıf olan vatandaşlarının sosyal güvenliklerinin sağlanması ve adalet hizmetinden faydalanmaları sosyal devlet ilkesini benimsemiş olan devletlerin belirgin özelliklerindendir. Sosyal devlet herkesin her hizmetten eşit olarak faydalandığı veya faydalanması gerektiği bir devlet değildir. Sosyal devlet ilkesini yerleştirmeye çalışan kurumların başında Almanya Federal Anayasa Mahkemesi ve Almanya Federal Yargıtay Mahkemesi geliyor benim düşünceme göre. Yasa koyucu belirli durumlarda mahkemelerin verdikleri kararlar doğrultusunda yasalarda düzeltme yapıyor. Bu yargının kredi ve haciz konularında yerleşik düşüncesi şu: Yapısal bakımdan güçsüz olan tüketiciyi güçlü olan bankalara ve diğer kuruluşlara karşı korumak. Bu düşünceden yola çıkarak yargı bankaların kredi kartlarından alacakları masraf ve faiz oranlarını, matbu olarak tüketiciye imzalattrılan kredi sözleşmelerini denetliyebiliyor. Haczi caiz olmayan mallar ve haklar konusuda sosyal devlet ilkesi ile yakından ilgili: Alman hukuku: Borçlunun şahsı ve evinin idaresi için gerekli olan eşyalar, özellikle Elbisler, Çamaşırlar, Yataklar, borçlunun borcuna ve mesleki durumuna uyacak ölçüde Ev ve mutfak gereçleri. Haczi caiz olmayan diğer eşyaların tamamını saymaya gerek yok bence, ama buzdolabı, çamaşır makinası ve bir televizyonun haczi caiz değil, lüks olmamak koşulu ile. Lüks bir eşyayı haczeden icra memuru o eşyanın yerine aynı fonksiyonu görebilecek başka bir eşya getirmek zorundadır. Satıldıklarında haciz masraflarını karşılıyacak gelir getirmesi beklenmiyen eşyalar hacz edilmez. Meslek icrası için gerekli bir otomobil veya bilgisayar hacz edilemez. Haciz icra memuru tarafından gerçekleştirilir. Avusturya hukuku: Yatak, Dolap, Masa, Sandalya, Mutfak eşyaları, Çamaşır makinası, buz dolabı, satıldığında haciz masraflarını karşılamıyacak eşyalar. Meslek icrası için gerekli eşyalar. Haciz icra memuru tarafından gerçekleştirilir. İsviçre hukuku: Borçlunun ve ailesini şahsi ihtiyaçlarını karşılıyacak Elbiseleri, Ev eşyaları, Mobilya ve gerekli olan diğer ev eşyaları. Bir çamaşır makinası, bir buzdolabı, radyo, Meslek icrası için gerekli eşyalar. İcra ve haciz işlemleri icra dairesi tarafından gerçekleştirilir. Saygılarımla |
15-10-2011, 10:04 | #35 |
|
Zaten belirtilen malları genelde kaldırmıyoruz ya da kaldırsan da satamıyorsun ancak birçok borçlu açısından son derece önemlidir. Borçlu yüzsüz değilse kaldırırım tehtidiyle borcu tahsil edebilirsin. Ancak bu yasa çıkarsa zaten neredeyse iflas etmiş icra sistemi iyice bitecektir. Biz de avukatlar olarak bankaydı, tapuydu sorgulatıp kapatırız dosyaları. Ne güzel dünya...
|
15-10-2011, 18:11 | #36 |
|
Bana kalırsa durumun iki yönü vardır; caydırıcılık yönü bir de kararın konulma sebebi olan duygusallık yönü. Şöyle değerlendirilebilir Av. Barış beyin dediği gibi orada o evden alınan eşyaların değeri alacaklının alacağını çok büyük olasılıkla karşılamıyor ve bir çocuğun elindenn oyuncağının alınması ailedeki bireylerin hepsini etkiler.İntihar eden bunalıma giren çok oluyor.Yaşayanların yerine kendimizi koyduğumuzda kesinlikle onur kırıcı bir olay oluyor fakat olayın bir diğer yüzü ise borçluların borcunu ödememekte ısrar durumu.Öyle borçlular görüyoruz ki borcunu umursamıyor ve alacaklı zor durumda kalıyor ve zaten evinde değerli eşya alınmasın diye barındırmıyor ve haciz de bu konuda ayağının altından halıyı masayı alıp bir uyarıcı anlamında hareket ediyor.Borçluya caydırıcı bir etkisi oluyor.Bu tabi somut olaya göre değişir, borçlunun karakterine kadar bir çok faktör etki eder.Sonuçta şurası kesin ki satılan ikinci el değerinde ev eşyalarının mali açıdan degeri olmadığı açık bunun amacı caydırıcılık.Kural bu olmakla birlikte somut olaya göre hareket edilebilse çok daha güzel olurdu.En kötü bir hukuk kuralları dahi iyi uygulayıcılar tarafından yapıldıkça en iyi hukuk kurallarının kendini hukukçu sanan insanların uyguladığından şüphesiz daha iyidir diye düşünüyorum.Şahsi fikrime gelince durumun duygusallığına bakarak da bir yandan mağdur durumda kalan alacaklıyı da düşünürsek -içim elvermeyerek- ev eşyalarının da alınması kanaatindeyim.Bu konuda görüş bildiren iki tarafa da saygı gösterdiğimi ve eleştiremediğimi bildirmek isterim
|
15-10-2011, 19:04 | #37 |
|
2009 yılından bu yana Birleşik Devletler'de yaşıyorum. Henüz bir tane bile "icra arabası" görmeyi beceremedim. Hatta henüz icra memuru ile de karşılaşamadım. Eve haciz diye bir şey de görmedim, duymadım.
Meslektaşlarımız, eve haczin kaldırılması teklifine soğuk ve uzak yaklaşmışlar, bazı arkadaşlarımız da tam anlamıyla veryansın etmiş. O yüzden sizde ABD sistemini kabaca anlatmak istiyorum. 1. Borç - alacak ilişkisi kurulurken ABD basit bir kolaylık sağlıyor. Buna kısaca "credit history" diyoruz. Yani ABD'de sizin vatandaşlık numaranız (SSN) üzerinden bir kredi notunuz oluşuyor. 2. Kredi notunuz, üç büyük kurum tarafından sürekli izleniyor ve kayıt altında tutuluyor. Bu not vatandaşlık numaranıza bağlı olduğu için kayıtlardan kaçmanız da mümkün olmuyor. 3. Yaptığınız ödemeler ve yapmadığınız ödemeler kredi notunuzu etkiliyor. 4. Birisi sizinle ticari ilişkiye gireceği zaman sizin kredi notunuza göre karar veriyor. Hatta banka faizleri, ev ve araba satın alırken bile notunuz çok önemli. Çünkü "bad credit" denilen yani "perişan hale gelmiş bir not" ile insan içine çıkmanız ve insanların size güvenmesi mümkün olmuyor. 5. Taraflar birbirinin kredi notlarına ve malvarlıklarına, daha doğrusu haczi kabil malvarlıklarına güvenerek ilişkiye giriyorlar ya da girmiyorlar. Yani kişiler, riski alıyorlar ya da almıyorlar. Böyle bir durumda yeni bir araba mı almak istediniz? Kredi notunuz kötü ise size taksitle araba vermiyorlar. Mecburen gidip bilmem kaçıncı el bir araba almak zorunda kalıyorsunuz. Ev mi tutacaksınız 40 $'lık kredi skoru sorgulama parası ödeyip ondan sonra size ev verip vermeyeceklerine karar veriyorlar vs vs vs... İşin özüne tekrar gelmek istiyorum. Borç ve alacak ilişkilerinin (1) temelini yeniden düzenlemek ve bunu şeffaflaştırmak (2) düzenli kayıt tutarak, bunu kamuya açık hale getirmek (3) müzmin borçlular ile dürüst vatandaşın bağlı olduğu işlemleri farklılaştırmak lazım. Bunları yapmak yerine hala borçlunun evindeki buzdolabına bel bağlamış bir ekonomi ve hukuk düzeni, ancak bilmem kaçıncı sınıf bir hukuk düzeni olabilir ve bizim avukat meslektaşlarımız da "borçlunun utanması" veya "borçlunun işi bilmemesi" üzerinden alacak tahsiline uğraşır. Meslektaşlarımız belki biraz hızlıca düşünüp, sistemin ancak eve haciz ile yaşayıbileceğine de inanabilirler. Ancak hiç merak etmeyelim. Amerika'daki avukatlar "açlıktan 'telef' olmadığı" gibi Türkiye'deki avukatlar da sistemin değişmesi halinde açlıktan telef olmaz. Sonuç olarak: eve haczin tümden kalkması ve eve hiç gidilmemesinden yanayım. Hükümet ve muhalefet de bir an önce tarafların erişebileceği bir veri tabanını hayata geçirsin ve ben alacak - borç ilişkisine gireceğim kişinin FİNANSAL güvenilirliğini sayısal olarak görebileyim. Saygılarımı sunuyorum. Av. Savaş TUNCA 25832, İst. Bar. |
15-10-2011, 23:29 | #38 | |||||||||||||||||||||||
|
çok güzel bir sistem bence. |
17-10-2011, 15:51 | #39 |
|
bu kanun teklifini verenler
Bu kanun teklifini verenler acaba yıllar önce toplumumuzda borcun namus demek olduğunu, bugün ise borcunu ödemenin enayilik sayıldığını ve verecekleri bu teklif ile vadeli satışların ortadan kalkacağını ve ticaretin ne denli olumsuz şekilde etkileneceğini düşünüyorlarmı. Tabi maalesef onlarca yıldır ülkemizde muhalefet yapıcı bir şekilde yapılmamıştır. İktidarı muhalefeti olsun herkesin amacı rant elde etmek,muhalefetin amacı da bozulan ticaretten ve ekonomiden oy sağlamaya çalışmak. ve maalesef ben de bu teklifin yasalaşağını düşünüyorum. Hiçbir alacaklının da bundan sonra alacağını tahsil için avukata gitmeyeceğini düşünüyorum. 3.000 TL maaş alan bir emeklinin maaşı haczedilemezken, asgari ücretlinin maaışının haczedilebildiği bir ülkede başka ne beklenebilirki.
|
17-10-2011, 17:42 | #40 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın TUNCA, yanılıyor olabilirim ama mortgage borcunu ödemediği için binlerce Amerikalının parklarda çadırda kaldığını hatırlıyorum. Bir insanın evini almakla, evindekini almak arasında ne gibi bir fark olabilir? Siz daha iyi bilirsiniz ancak ABD de olsa borcunuzu ödeyemediğiniz takdirde kredi notunun düşmesinin haricinde de yaptırımlara maruz kaldığını düşünüyorum. Kısacası sistem farklı değil, orası da kapitalizm burası da... Şeklin farklı olması sisitemin farklı olmasını göstermiyor bence... Kolay Gelsin... |
21-10-2011, 10:04 | #41 |
|
Kanun teklifine ben de olumlu bakıyorum. Fakat alacaklı vekiline borçlunun mal varlığı araştırması safhasında daha çok yetki verilmesi şartıyla.
Hurdacıya versen almayacağı beyaz eşyayı "belki haftaya yenisi alır gelir onu kaldırırım" diyerek muhafaza yapan meslektaşlarımıza şahit oldum.tabi burada haciz memurunun "haciz kabil olmayan mal" ayrımını yapmamasından kaynaklanan bir sorun da var sanırım. Özellikle büyük miktarlı borçlarda ev eşyasıyla borcun tahsilinin mümkün olmadığının borçlu da gayet farkında. Bu yüzden kaydi haciz yöntemlerinde UYAP üzerinden biz avukatlar tarafından yapılabilecek işlemlerin daha etkin hale getirilmesi en azından mevcut mal varlığının (banka hesapları dahil) tespitinin mümkün olabilmesi çok önemli. Güncel uygulamada SGK sorgusu için bile icra memurunun başında dört dönüp; gözünün içine bakıyoruz. MKK birkaç ay önce müzekkerelere cevap vermeyeceğini bildirdi. Barolar Birliği ile Adalet Bakanlığı arasında imzalanan ve avukatların UYAP üzerinden sorgu yapabilmelerine imkan tanıyan protokolün bir an önce hayata geçirilmesi gerekli. Devlet kamu alacaklarının tahsili için bankalara elektronik haciz bildirisi gönderebiliyor. Hesap bakiyelerini güncel olarak izleyebiliyor. Ancak vatandaşın alacağının takibinde bizlere bu yetkileri vermiyor. Asıl çelişki burada. |
21-10-2011, 10:55 | #42 | |||||||||||||||||||||||
|
|
21-10-2011, 16:36 | #43 |
|
Bunlar da benim görüşlerim...
Aylar önce benzer bir konuda İcra İflas Kanunu ile ilgili şöyle demiştim:
İcra İflas Kanunu 2 fıkradan oluşan oluşan tek maddedir. Md.1/1: Borç ödemek isteğe bağlıdır Md.1/2: Borcunu ödemek istemeyen borçluya hiç bir şey yapılamaz. Bu görüşümü halen koruyorum. Bugün yasaması, yürütmesi ve yargısı ve diğer tüm kuruluşları bu ülkeyi "suçlular ve borçlular cenneti" haline getirmek için elbirliği ile çalışıyor. Büyük ölçüde de başarıyor. Borçlu sıfatından çıkıp dolandırıcı sıfatına terfi etmiş insanlar hukuki himaye görüyor. Yasamanın sürekli olarak borçlu lehine düzenleme yaptığı yetmezmiş gibi yargı da içtihatlar yoluyla yasaları borçlu lehine esnetiyor. (Bknz. Taahhüdü ihlal cezasının şartları) Bu da yetmezmiş gibi HSYK yargı kararı uygulanmasın, icra ceza hükümleri uygulanmasın, yakalama olmasın diye talimat veriyor. Yasama karşılıksız çekten cezayı kaldırıyor, hakim mevcut para cezasını vermekte zorlanıyor. Bir duruşmamda hakim "bizi tahsilat memuru yaptılar" diye yakınmıştı. Halbuki dışarıda beli silahlı, siyahlar giymiş tahsilatçılar var. Ne diye devletin mahkemesini, dairesini meşgul ediyorsunuz. Arkadaşlar (istisnalar hariç)her borç alacak ilişkisinde "mağdur" olan alacaklıdır. Sosyal hukuk devleti mağdurun haklarını korumakla görevlidir. Yukarıda görüş yazıp yurtdışındaki durumu anlatan arkadaşlar sorayım: Oralarda çek senet mafyası diye bir mafya var mı? Böyle bir mafyanın varlığı dahi devletin aczi değil midir? Bu mafyaya giden her senet, suç+ yeni suçların finansmanı olarak tahsil edilmektedir. Çek ve senet aynı zamanda kredi yaratma aracıdır. Bu evraklar itibarsızlaştırılarak ekonomiye zarar da verilmektedir. Zaten nakiti olmayan insanlar çek senetle de iş yapmayacaksa, ne yapacak? Olayı haczi mahallindeki duygusala bağlayan arkadaşlara sesleniyorum: Alacaklarını alamadığı için perişan olan dürüst insanlar, aslında sizin düşündüğünüzden çok fazla. Akşama kadar çalışıp çocuğuna oyuncak alacağı parayı borçlusundan alamayan adamın hakkını kim koruyacak? |
22-10-2011, 00:08 | #44 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
1- Yüksek faizli kredilerden milyaralar kazanan, kredi kartlarını istemeyenlere bile postayla gönderen, verilen krediler geri ödenmediğinde haciz diye bağırarak kapıya dayanan bankalar; peşin parası olmadığı için taksitle mal alan kişilere malı iki kat pahalıya ve faiş faizle satan büyük mağazalar. 2- bir ekmeği, bir kilo zeytini bile alacak peşin parası olmayan komşusuna veresiye satan ve parasını alamayan mahalle bakkalı. 3- işsizlikten, hastalıktan, boşanmadan dolayı borçlarını ödeyemeyen, borcunu ödeyecek mali gücü olmadığı için evdeki malları, bu arada sırf baskı amacı ile para getirmez her eve gerekli ev eşyaları bile haczedilen borçlu. 4- Sırf iyi bir yaşam sürdürmek için, ödeme gücü olmadığını bile bile oradan buradan taksitle mal alan, diğerlerinin sırtından geçinen ve borcunu ödemeyen borçlu. 5- dava açabilecek parası olmadığı için hakkını alamayan kişi Yukarıda beş şık altında topladığım kişilerin menfaatlerini denkleştiren bir sistem sosyal devlet ve hukuk devleti olma vasfına layıktır bence, hukukçularının bir kısmı borçlu kişilerin borçlarını neden ödemedikleri veya ödeyemedikleri konusunda kafa yormadan, alacaklıdan yana tavır koydukları sürece o devletin anayasasında 'sosyal devlet' kavramını kullanması gülünç oluyor. Saygılarımla |
27-10-2011, 16:39 | #45 |
|
Oldu olacak alacaklının evine haciz düzenleseydik. Saçmalıktan başka bir şey değil. Hukuk, popülizmden uzak olmayı gerektirir.
|
27-10-2011, 21:25 | #46 | |||||||||||||||||||||||
|
Aman Suat Bey, bir şey demeyin adamcağıza yeni stent takılmış. Mazallah... Teklif de: borçluyum, haklıyım, kazanacağım; alacaklıysan -afedersin ama- kerizsin, haksızsın, benden de hiçbir şey alamazsın, borç vermeseydin, bana güvenmeseydin der gibi. |
29-10-2011, 17:07 | #47 | |||||||||||||||||||||||
|
Doğru: Hukuk, popülizmden uzak olmayı gerektirir.! Saygılarımla |
16-11-2011, 14:02 | #48 |
|
bu konuda son durum nedir
|
19-01-2012, 13:59 | #49 |
|
Arkadaşlar ev eşyalarının haczini kaldıran düzenleme tasarının kaçıncı maddesi? Ben bulamadım da
|
30-01-2012, 09:20 | #50 |
|
Aşağıdaki yazı Prof. Dr.Abdurrahim Karslı'nın yeni icra yasa tasarısı hakkında yorumsuz mütalaasıdır.
|
31-01-2012, 14:07 | #51 | |||||||||||||||||||||||
|
Hangi Yazı ? |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
faiz konusunda talep gibi karar verilmese de davanın tamamı yönünden kabul kararı verilmesi | kapbana | Meslektaşların Soruları | 1 | 14-04-2011 11:29 |
emeklilik işlemlerinde yanlış bilgilendirme | lawyer_721 | Meslektaşların Soruları | 3 | 07-01-2009 08:59 |
Hakimden şiir gibi karar! | mutlakadalet | Hukuk Haberleri | 27 | 30-06-2007 18:52 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |