|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
20-12-2006, 15:13 | #1 |
|
Hakimin Yanıltması - Temyiz Süresinin Kaçırılması - Sanığın Avukatı Şikayeti
merhaba
benim başımda büyük bir sorun var yardımcı olacak meslektaşlara şimdiden teşekkürler... ben ankara barosu CMK avukatıyım. Bana eylül ayında ağır cezada ırza tasaddi suçunu işlemiş birini savunmam için müdafilik verildi.İlk duruşmada hakim karar vererek bana döndü ve"avukat hanım,sanığı tahliye ettik artık serbest" dedi ve başkaca birşey söylemeden sıradaki duruşmaya geçti.Ben de sanık serbest kaldığı için süre tutum dilekçesi vermedim. Tutanağı almak için kaleme gittiğimde bana gerekçeli kararla birlikte alabileceğimi,kararın da haftaya yazılacağını söylediler.Haftaya gittiğimde hala yazılmamıştı. Bu arada 2 hafta geçmiş oldu. Bir gün kalemdeki memur beni aradı ve aradan 13 gün geçtiği halde temyiz etmediğimi söyledi. Ben de tahliye olduğunu,hatta hakimin bana dönerek bu durumu özellikle belirttiğini ilettim. Ancak memur kararda tahliye gibi bir durumun olmadığını,sanığın 4 yıl hapis cezası aldığını söyledi. Ben şok olmuştum. Daha sonra gerekçeli kararı aldığımda yüzüme söylenenle yazılanların farklı olduğunu gördüm. Üstelik hakim, sanığın saygısız tavırlarından dolayı indirime yer olmadığına da karar vermişti. Oysa sanığın harhangi uygunsuz bir tavrı olmadı. Gerekçeli karar tarafıma tebliğ edilmedi.Bugün ise beni barodan aradılar.Sanığın hakkımda şikayet dilekçesi vermiş olduğunu ilettiler. Sanık da dilekçesinde yüzüne karşı tahliyesinin okunduğunu ancak tahliye edilmediğini,benim de bu duruma seyirci kalarak görevimi ihmal ettiğimi, temyiz süresini benim yüzümden kaçırdığını ve bu nedenle hakkımda inceleme yapılmasını istediğini yazmış. Bu durumda ne yapabilirim? Söz konusu ağır ceza mahkemesi harkesin sorun yaşadığı bir yer, hakim hakkında da pek çok şikayet var. Şimdi temyiz edip durumu anlatsam,süre yönünden reddedilir. Bu kararı da temyiz etsem savunmama esas alınabilir mi?Ama süre tutum vermediğimden bu yol da faydasız gibi geliyor. Yardımlarınızı bekliyorum... |
20-12-2006, 16:48 | #2 |
|
valla sana söyliyim ki bir hata yaptığın ortada ama şunu untmamak gerekiyor insan tecrübelerle bir yere geliyor su anda yapılacak olan duruşma zaptı ve gerekçeli karar birbiriyle uyuşuyorsa yapacak pek de birşey gözükmüyor doğrusu çünkü sanık da senin aleyhinde öyle düşünüyor yapılacak olan baroya ifade vermek eğer sorunlu bir ağır ceza başkanı ise bu baro kurulunca da biliyordur ki belki böyle kurtulunabilir bunları belirtmek lazım diye düşünüyorum ben. eğer katip hatırlıyorsa o seni kurtarabilir neyse pek yardımce olamadım ama yapılacak da fazla birşey yok... herşey olacağına varır...
|
20-12-2006, 17:09 | #3 |
|
Geçmiş olsun kötü bir olay görünüyor. Ama hakimin size niçin o şekilde beyanda bulunduğunu anlamadım ? Sizinle bir alıp veremediği mi var ki ? veya siz yanlış anlamış olabilir misiniz?
|
20-12-2006, 17:16 | #4 |
|
duruşma zaptı verilmedi mi? verildiyse neden okumadınız? bu sorulara cevap verirseniz yorum yapabileceğim
|
20-12-2006, 19:11 | #5 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Bana bu cümle tuhaf geldi. Sayın bahar kesici, olayın heyecanıyla buraya mı yanlış yazdınız yoksa hakim gerçekten böyle mi dedi? Böyle dediyse, müvekkiliniz tutukluyken tahliyesine karar verilmiştir ama beraat etmemiştir. Ara karar da buna göre yazılmış olması gerekir.
Bu cümlede bir tuhaf duruyor. Deliller ne zaman toplandı; size savunma için süre verilmedi mi? İlk duruşmada ceza davası nasıl biter?M.B.B. davası mı bu? Saygılarımla |
21-12-2006, 00:50 | #6 |
|
Hepimiz hata yapıyoruz.Muhakkak bir çözümü olacaktır diye düşünüyorum.Yalnız benim dikkatimi çeken nokta; duruşma tutanağını gerekçeli kararla alabileceğinizi söylemeleri.Ben olsadım neden tebliğ edilmiyor da ben gelip alacakmışım derdim sanırım.Çünkü bu gibi durumlarda elinde beşbin dosyası olan avukat nasıl yapıyordur ki diye düşünmüşümdür.Bu ceza davaları gerçekten çok riskli.Mesleğime bende yeni başladım.şimdiden,hayat boyu hangi nedenle olursa olsun bir daha süre tutum dilekçesini vermeyi asla unutmayacak bir avukat oldunuz bileUmarım her şey düzelir.
|
21-12-2006, 01:07 | #7 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Vatandaş genellikle tahliye olmayı beraat şeklinde algılar,avukatlar tahliyeyi tutukluk halinin sona ermesi olarak algılar.
Tahliyenin kendine has bir durumu vardır.Dosya biran önce kaleme gider,tahliye yazısı yazılması için..Bence avukatta biraz olsun dosyayı takip eder.Müvekkilinin tahliyesi avukat için de önemlidir. Dava Ağır Ceza Mahkemesinde görülmekte olduğuna göre bir de Cumhuriyet Savcısının mütaalası vardır.Başkanın sözlerinden bahsediyorsunuz.Sanırım savcının mütaalasını da gözden kaçırmışsınız. |
21-12-2006, 01:21 | #8 |
|
Sn.Bahar Kesici;
Yaşadığınız bu tatsız durum üzerine kendinizi yeterince eleştirdiğinizi, karşılaşacağınız muhtemel yaptırımları da göz önüne aldığınızı tahmin edebiliyorum. Her birimizin keşkeleri vardır. Olayın iki boyutu var; 1)Mesleki ihmaliniz nedeni ile sizin zarar görmeniz. Ki, kişi kendisi ile her zaman hesaplaşabilir. 2)Mesleki ihmalinizden dolayı hükümlünün zarar görmesi. İşte asıl önlenmesi gereken husus budur. Ben böyle bir olayla karşılaşsam; Öncelikle mahkeme kararının hukuka uygun olup almadığının değerlendirmesini yapardım. Kararı didik didik eder, kuşku duyduğum her noktada kararı hukuka aykırı sayar, gerçekte kararın nasıl olması gerektiğini tartışır, mutlak surette de hukuka aykırılık teşkil eden bir yığın neden bulurdum. İkinci yapacağım iş ise; bir yandan kendi ihmalimi ihbar eder, bir yandan da KANUN YARARINA TEMYİZ aygıtlarını harekete geçirmeye çabalardım. Kanun yararına temyiz yolunun fevkalade bir kanun yolu olduğunu, tarafa bu hakkın tanınmadığını biliyorum. Ancak, bu yola başvurabilecek makama "bu mahkeme kararı .... nedenlerden dolayı ve ayrıca benim şu ihmalimden dolayı hukuka aykırı olduğu halde kesinleşmiştir..." diyerek kendimi ihbar eder isem o makamı harekete geçirmem, o makam tarafından kararın incelenmesini sağlamam mümkün! Böylelikle kendi ihmalimle neden olduğum zararlı sonuçları ortadan kaldırmaya çalışmış oluyorum. - Sitemizde KANUN YARARINA TEMYİZ konusu http://www.turkhukuksitesi.com/makale_231.htm adresinde işlenmiş.. Acilen başka kaynaklardan da araştırıp, bu yola girişmenizi öneririm. Ankara'da olduğunuza göre Bakanlık ya da başkaca yerlerde de şahsi girişimlerde bulunup, kanun yararına temyiz yolunu işletmeye bakın derim. Böylelikle; Karar bozulur ise, siz ihmaliniz neticesinde doğan zararı en aza indirmek için gereğini yapmış olacak,... Karar onanır ise, zaten hukuka uygun olan bir kararı temyiz etmemekten dolayı ihmal olarak nitelenen fiili ortadan kaldırmış olacaksınız. Yüksek moralli ve sabırlı olman dileği ile... |
21-12-2006, 12:26 | #9 |
|
Ankara'da CMK servisinde bir davanın herhangi bir aşamasında görevlendirilebilirsiniz. Bu,son duruşma da olabilir,ilk duruşmada. Bazen hazırlık aşamasında görev alırsınız,savcılık ve sulh mahkemesinden sonra göreviniz biter,dava için başka bir avukat görevlendirilir. Ben son duruşma için görevlendirildim,yani deliller,tanıklar v.s. gibi aşamalar çoktan bitmişti. Hakim gerçekten bana döndü ve sanık serbest dedi tahliye ettik dedi,ancak devamında sanığın 4 yıl ceza aldığını,mahkemedeki uygunsuz tavırlarından dolayı indirime yer olmadığını söylemedi. Tefhimin gereği,tüm kararın şüpheye yer vermeyecek şekilde yüze okunması değilmidir? Ama hakim okumadı. Bana tutanak verilmedi.O gün davalar yoğun şekilde devam ediyordu.Dosya mahkemede olduğundan ve duruşma salonunda da verilmediğinden alamadım. Almak istediğimde gerekçeli kararla birlikte alabileceğimi söylediler. Bugün cezaevine gidip sanıkla görüşeceğim ve şikayetini geri alması için ikna etmeye çalışacağım. Şu an için en kestirme yol bu galiba.Temyiz etmeyi de deneyeceğim. Cevap yazan herkese teşekkürler...
|
21-12-2006, 12:55 | #10 |
|
Sayın Kesici,
Olayları bütün ayrıntısıyla da anlatan bir temyiz dilekçesi hazırlayıp mahkemsine verin.mahkemenin verceği süresinde temyiz edilmediğine ilişkin "red kararını" temyiz edin.geçmiş olsun. |
21-12-2006, 13:14 | #11 |
|
Bana göre hakim ya şaşırdı olayları, yada yanlış birşeyler yaptı sonradan çevirmeye çalıştı
|
21-12-2006, 18:40 | #12 |
|
Yaşadığınız üzücü olaydan ötürü geçmiş olsun diyorum.Ancak ilgilinin şikayetini geri alması baro disiplin kurulunun karar vermesini engellemez.Disiplin kurulu şikayeti karara bağlamak zorundadır.
|
21-12-2006, 20:04 | #13 |
|
Öncelikle geçmiş olsun.
Sanığın sizin hakkınızdaki şikayeti geri alması belki sizin açınızından olayı sonlandırabilir ama bence ortada çözümü gereken çok daha vahim bir durum var. Sizin anlatımıza göre hakim kasıtlı olarak sanığı ve sanık vekilini "aldatıp", sanığın temyiz etmemesini sağlıyor. Eğer bu bir hata değilse ve ortada Hakimin kastı varsa -ki sizin anlatımıza göre bu nasıl hataen yapılır ben çözemedim- bu olayın bu şekilde kapanmaması gerekiyor. Ya ortada bir yanlış anlaşılma var (mesela hakim dosyaları veya sizin kimin vekili olduğunuzu vs. karıştırmıştır) ya da ciddi bir suç var. Durumun ne olduğunu anlamanın yollarından biri Hakimle görüşmek, diğeri ise ortalığını birbirine katmak bence, ki ortada 4 yıl hapis cezası alıp temyiz hakkını yitiren bir sanık ve mesleki ve vicdani açıdan son derece güç durumda kalan bir avukat varken, ortalığın birbirine girmesi de kaçınılmaz ve normal. Olayın gelişiminin elbette en iyi siz bilirsiniz ancak bence her türlü yasal yola başvurmalısınız. Hakim hakkında yasal ve cezai yolları gitmeyi deneyebilirsiniz, duruşma salonundaki meslektaşları, kimse yoksa, mübaşiri, Jandarmaları, savcıyı, zabıt katibini, müvekkilinizi şahit gösterebilirsiniz. Adalet Bakanlığına, Hakimler Savcılar Yüksek Kuruluna başvurabilirsiniz. Dosyayı her halükarda temyiz edip, bu şikayetleri temyiz dilekçenize ekleyip, red kararını temyiz edebilirsiniz. Sayın İbreti'nin işaret ettiği kanun yararına temyiz yolunu işletmeyi deneyebilirsiniz. Durumu baroya bildirip, Hakim hakkında Baro'nun da yanınızda yer almasını ve müdahil olmasını isteyebilirsiniz. Kısaca bence elinizdeki her silahla taaruz etmelisiniz ve bu olay öylece kapanıp gitmemeli. |
21-12-2006, 21:25 | #14 |
|
Ankara'da olduğunuza göre Bakanlık ya da başkaca yerlerde de şahsi girişimlerde bulunup, kanun yararına temyiz yolunu işletmeye bakın derim.
. ...[/quote] Arkadaşlar sizce bu hukuki bir yol olur mu!? |
22-12-2006, 11:34 | #15 |
|
Dün bahsettiğim gibi cezaevine gittim.Hükümlü gerçekten çok zor durumda. Benim hakkımda vermiş olduğu şikayet dilekçesini geri aldı.Baroya verdim. Olay benim açımdan kapandı ama peşini bırakmayacağım. Önce temyiz edip red kararını temyiz edeceğim.Sonra da kanun yararına bozmaya gideceğim. Bu konuyla ilgili hükümlü HSYK'na şikayet dilekçesini verdi. Hükümlü şu anda daha önce işlediği bir suçtan dolayı yatıyor. Benim bahsettiğim davanın hapis cezası mart 2007 de başlayacak. Gelişmeleri yazarım.Herkese teşekkürler...
|
22-12-2006, 13:21 | #16 |
|
Sn.KocherO;
Evet! O bence de hukuki bir yol değildir! Hukuk dışı bir durumu ortadan kaldıracak fiili bir yoldur! Öyle bir öneri iye övünmüyor, aksine öylesi durumlarda kaldığımız için dövünüyorum! Hukuki bir yol olmamakla birlikte, benim sanıkla görüşmemi engellemek için zor kullanan gardiyanları ve jandarmayı tuttuğum gibi yere çarptığım, bu şekilde zor kullanarak cezaevine girip, sanığın tahliyesine dair kararı infaz ettirdiğim zamanları bilirim. Çünkü, içeride tutukluluk hali mahkemece kaldırılmış bir sanık vardı. Ve bu sanığın salıverme işlemlerini hukuka aykırı olarak bir türlü yapmıyorlardı. Sanığın yanında avukatı olmadığı ve hatta olay savcılıktan çıkıp, mahkemeye intikal ettiği halde "sanıkla özel görüşme" adı altında sanık hukuksuz bir şekilde sorguya çekiliyordu. Bütün çareleri tükettikten sonra bir oldu-bittiyi önlemek adına kaba kuvvet kullandım! Bu da hukuk dışıydı ama yaptım! Saygılarımla... |
22-12-2006, 13:43 | #17 | |||||||||||||||||||||||
|
Neden hükümlü??? |
22-12-2006, 21:51 | #18 |
|
Anladığım kadarıyla, başkan sadece, tahliye ettik demiş.Tutanak almaya gittiğinizde ise gerekçeli kararla birlikte alabilirsiniz, denmiş. Tahliye beraat anlamına gelmediğinden ve karar verilmiş olduğunu da öğrenmiş olduğunuzdan hata biraz da sizde gibi geliyor bana. Ama bu hepimizin başına gelebilecek bir durum.Çözüm konusunda ben de, temyiz isteminin reddi kararını temyiz etmenin şu aşamada ilk çare olduğunu düşünüyorum.Umarım sıkıntınız kısa zamanda son bulur
sadece tahliye ettim dediyse |
22-12-2006, 22:13 | #19 |
|
Sn.Av.Abdülkadir Yıldız haklı olarak "NEDEN HÜKÜMLÜ?" diye soruyor.
Sahiden neden Sn.bahar Kesici değil de, hükümlü HSYK'na şikayette bulunuyor? Yoksa şikayetin aleyhe sonuçlanması ihtimali mi gözetiliyor böyle yapmakla? Mevcut sonuca hükümlü mü yoksa Sn.Bahar Kesici'nin ihmali mi neden oldu? Avukatın, "Bana tahliye olduğu söylendi. Bende buna inandım. Duruşma zaptını almayı beklemedim. Sonra kaleme gittim ve bana duruşma zaptını gerekçeli karar ile alabileceğim söylendi.." diyerek kendi ihmali neticesinde doğan zararı meşrulaştırma hakkı olabilir mi? "Peşini bırakmayacağım.." sözünü samimi bulmuyorum. Hükümlüye şikayet dilekçesi verdirmekle işin peşinin şimdiden bırakıldığı ortada. Bu durum daha çok acıttı canımı... |
22-12-2006, 22:52 | #20 |
|
Müvekkilinize ve size geçmiş olsun dileklerimle!
Esasen kararın tefhimi ve ancak zaptın verilmemesi hali genel bir sorun. Daha dün meslektaşlarla baro odasında otururken bu konuyu konuşmuştuk. Bu forum ilginç bir tesadüf oldu. Orada da bir meslektaşımız, ... Ağır Ceza Mahkemesi başkanınca, kendisine tefhim edilen karardaki (indirim maddeleri uygulanarak verilen) ceza ile gerekçeli kararda yazılan ceza arasında 1 yıl fark olduğunu, gerekçeli kararda indirim yapılmadan cezaya hükmedildiğini anlatıyordu. "Allahtan müvekkile az olan cezayı haber vermemiştim, şimdi nasıl açıklardım" diyordu. Bir taraftan müvekkile karşı görünür sorumluluk noktasında ona hak verirken, bir taraftan da içselleştirdiğimiz mesleki sorumluluk noktasında "haber verse ne olur, vermese ne olur, sonuç olarak 1 yıl fazla hapis cezası var ortada ve mevcut şartların kıskacında olsa da vekil olarak bundan sorumlu" diye düşünmüştüm ki; Sayın Bahar Kesici'nin açtığı forumu ve yaşadığı, oluşumunda da bir miktar kendi dahlinin bulunduğu talihsizliği okudum. Ancak karar tefhim edilirken "sanığı tahliye ettik, serbest" başka bir şeydir ve "sanığın beraatine karar verdik" başka. Tüm yaşanan sürece rağmen yani 15-20 gün sonra, Sayın Bahar Kesici olayı aktarırken ve şaşkınlığını ifade ederken, bu temel farkın ayırdındadır umarım. Sanığa ceza verilmiş olmasına ve ancak temyiz, tutuklu kalınan süre ve sair hususların düşünülmesi nedeniyle mahkumiyetine rağmen tahliye edilmesi halinde dahi süre tutum dilekçesi ile kararın temyizi gerekirdi. Olaya sadece kasıtlı/suçlu hakim noktasından bakmamak lazım gelir diye düşünüyorum. Sabah 10.00 duruşmasına akşam 20.00 gibi girdim ve bu durum duruşma zaptı ile sabit. 40-50 dosya, bir o kadar sanık, müşteki, tanık, onlarca tutuklu derken akşam saatleri itibariyle mahkeme başkanı pek de kendinde değildi. Diyeceğim o ki; bu şartlarda mütalaa sonrası "...efendim şu suçtan, şu maddelerden mahkumiyetine karar verdik, şu maddeleri uyguladık arttırdık, şunları uyguladık indirdik, neticeten şuna karar verdik, duruşma zaptını daha sonra alırsınız" deyip kestirip atıyorlar. Şimdi bu karar ile bir mahkumiyete hükmedildiyse ve bahsi geçen olay gibi bir şekilde temyiz süresini geçirdiyseniz; bu daha çok sizin hatanız gibi gözüküyor. Ancak size tehfim edilen uygulan maddeler, arttırım ve indirim maddeleri, tahliye durumu ve neticeden verilen ceza ile daha sonra aldığınız duruşma zaptı (kısa karar) ve ona uygun tanzim edileceğine şüphe bulunmayan gerekçeli kararın, size tehfim edilenden farklı olduğunu nasıl ispat edeceksiniz? Bu çok riskli bir durum olmakla birlikte, yine baro odasında meslektaşlarımızla konuştuğumuz ve herkesin diğerine hak verdiği gibi; böylesi bir anda duruşma zaptını istemek, bu talepte ısrarcı olmak, mahkeme heyetiyle yüzde yüz tartışmak demektir. Ancak yapacak birşey yok: Hem kişisel ve hem de (belki vicdanen daha fazla rahatsızlık verecek olanı) müvekkil açısından böylesi olumsuzluklar yaşamamak için sanırım kavgayı göze almak lazım ya da tefhim sırasında duruşma salonunda bulunam birkaç meslektaşın adını not almak, tabi onlar da tanıklık etmeyi kabul ederler ve hatırlarlarsa! Saygılarımla. |
22-12-2006, 23:16 | #21 | |||||||||||||||||||
|
Atlanmış olabilir diye bir konunun altını çizmek istedim. Meslektaşımızın ilk mesajındaki ifade:
Yani ortada mahkumiyetle birlikte tahliye verip, tefhim ederken tahliye'den bahsetme yok. Hem sanığa, hem vekiline SADECE tahliye ettiğinin bildirilmesi ama sonrasında mahkumiyet verildiği gibi, bir de tahliye edilmeme durumu var. Dolayısıyla bu nasıl "yanlışlıkla" yapılır, benim aklım almıyor. Hikayenin anlatımı maalesef artniyete işaret ediyor ve eğer böyle bir durum varsa da, takdir edersiniz ki olay çok vahim. |
23-12-2006, 00:09 | #22 |
|
Anlatımdaki karışıklığın belki de meslektaşımızın meslekte yeni olabilmesi ihtimalinden kaynaklandığını düşünmüştüm, yanılıyor olabilirim gayet tabii.
Ancak hakimin zaten ihtiyarında/takdirinde olan bir hususta; yüze karşı farklı bir karar tefhim edip, sonradan başka bir karar vermesininin mantığını anlayamam. Yani hakim mahkumiyete karar verirken, aynı zamanda zaten tahliye etmemek gibi bir insiyatife/takdire sahip ve bu halde tek yapabileceğiniz de kanun yollarına başvurmak. Öyleyse hakimin burada ne gibi bir kastı olabilir ki? Olsa olsa mahkeme anında tefhim ettiği kararını not almaması, daha sonra yanlış hatırlaması veya zabıt katibince tutanağa geçilirken dikkat etmemesi yani kısa karara bir şekilde yanlış geçmesi ve akabinde tefhim edilenden başka olan bu karardan dönülememesi vesair şekillerde ve ancak kanaatimce kasdi olmayan; hataen, taksirle gerçekleşen bir durumun olması kuvvetle muhtemeldir. Saygılarımla. |
23-12-2006, 01:17 | #23 |
|
Sayın Kesici'nin bundan sonra daha dikkatli olması gerektiğini düşünüyorum. Özen ödevine uygun hareket etmediği kanaatindeyim. Bir vekilin özen ödevine uygun davranması yasal zorunluluktur. Anlatılanlar doğru ise hakimin, hukuka aykırı eylem ve işlemleri nedeniyle hukuki sorumluluğu bulunduğunu düşünüyorum. Hakimin şikayeti sonucunda sanığın ihlal edilen haklarının yerine getirilmesi mümkün değildir. Sayın Kesici bundan sonra yapılması gerekenleri hukuksal yollardan yapmak için çaba sarf etmelidir.
|
25-12-2006, 12:30 | #24 |
|
Sayın ibreti,mesajınızın çok önyargılı olduğunu düşünüyorum. Neden ben değil de hükümlü şikayet etmiş söyleyeyim. Ben olayı öğrendikten sonra cezaevine gittiğimde hükümlünün ağzından şikayet ettiğini öğrendim. Yani daha öncesinde böyle bir şikayetten haberim yoktu. Müvekkil adam kaldırma suçundan cezasını yatıyor. Dediğim gibi sözkonusu olayın infazı henüz başlamadı. Tahliye ile beraat arasındaki farkı gayet iyi biliyorum.Ama bir yargıtay kararında "tefhim sırasında söylenenler şüphe ve tereddüte yer vermeyecek şekilde olmalıdır."deniyor.Peşini bırakmayacağım.Zira bugün temyiz dilekçemi verdim.Sizin samimiyetsiz bulmanız beni ilgilendirmez. Ben zaten hatam olduğunu kabul ediyorum. Verdiğiniz büyük destekten ötürü teşekkür ederim.Umarım sizin başınıza gelmez.
|
25-12-2006, 15:14 | #25 | |||||||||||||||||||
|
Öyleyse Sayın Bahar Kesici, meslektaşım; yanınızdayım! Elimden ne gelirse... Saygılarımla. |
25-12-2006, 23:51 | #26 |
|
Sayın Bahar Kesici;
Müvekkilinizin Hsyk' na yaptığı şikayeti vekaletname ile takip etmenizi öneririm. Saygılar. |
26-12-2006, 00:17 | #27 | |||||||||||||||||||||||
|
Ankara'nın değişik durumları
Avukat arkadaşlar, Yukarıda YAZILMAYAN, YAZILAMAYAN bir şey var, üstelik, yazılmamasının nedeni de, sanıyorum ALIŞTIRILMIŞLIK. İzninizle gözlemlerimi yazıyorum. Ankara x Ağır Ceza Mahkemesi duruşma salonu önünde duruşma sırası bekliyoruz. Salonun kapısında bir yazı : DURUŞMA ZAPTI ERTESİ GÜN KALEMDEN
hakim Ankara'lı avukat meslektaşlarıma "bu nedir" diye sordum, "Kavili, takma kafanı, burası Ankara, burda bişey olmaz, burda (Ankara'da) işler yıllardır böyle yürüyor, kimse de bir şey demiyor, sen inat edersen belki sana torpil yaparlar, İstanbul'dan geldim dersin" demişlerdi. Ben başladım işimizdeki hukuk güvenliği, belge güvenliği, kişisel yanılgı, ağırlaştırılmış objektif özen borcu derecesi, meslek kuralları ve daha bir sürü yorucu ve can sıkıcı düşünsel ilkeleri açıklamaya. Sonuç olarak bekleme sırasında mesleksel konuşmalarla zamanımızı değerlendirmiş olduk. Duruşmaya girdik, çıkarken beklediğimi gören Başkan'ın "imzadan sonra, yarın gelir alırsınız" zorlamasına karşın tutanağın hemen imzalanmasıyla tutanağı hemen almış oldum. Şöyle bir düşündüm; katıldığımız duruşmanın tutanağı anında verilmeyip ertesi gün verilmek isteniyor ve tutanağı hemen almak için tartışmak gerekiyor. Peki, bu işleyiş hukuksal mı, hayır, hukuksal değil ve üstelik yasalara da uygun değil; ancak, yalnız ve yalnız BİR ALIŞKANLIK. İşte bu alışkanlık değişmeli. Özel kasıt altında yapılmayan yanlışlıkların düzelebileceğine inanmak gerekiyor. Sayın meslektaşımız eğer isterse, durum incelenebilir ve bilgi paylaşılabilir. Ömer KAVİLİ Hukukçu, Yeni sanık |
26-12-2006, 00:37 | #28 |
|
Sayın Av.Ömer Kavili;
Duruşma tutanağının taraflara verilmesi zorunluluğunun hukuki gerekçesini biraz araştırdım ama bulamadım. Sanırım bugünlerde biraz da tembellik var üzerimde. En azından yasa maddesini belirtirseniz çok sevinirim. Gerisini ben araştırırım. Saygılar. |
26-12-2006, 10:19 | #29 |
|
Sn.Bahar ,
CMK 311 c fıkrasını işletmenizi (Yargılamanın yyenilenmesi)öneririm.Anlatımınıza göre hükme katılmış olan hakim(Başkan) ,hükümlünün mahkumiyetini gerektirecek biçimde görevini yapmakta kusur etmiş olmaktadır. Bunu kanıtlayabilirseniz sizden fazla ben çok mutlu olurum. Kanıtlamak için önce o günkü duruşma listesini ve dosyalarını not almanızı , duruşması olan avukartları tek tek arayarak hatta bürosunda ziyaret ederek tanıklık yapmaları hususunda ikna etmeye çalışmanız bir başlangıç olabilir. Yardım isteyen ve olayı bütün samimiyetiyle buraya taşıma cesaretini gösteren bir meslekdaşımıza hemen yakıştırma ve hata bulup yargısız infaz noktasına götürmeken ve samimiyet sorgulamasına girişmekten ziyade ; çözüm yolu bulmanın daha doğru olacağı kanaatindeyim.Saygılarımla, |
26-12-2006, 12:06 | #30 |
|
sayın beyşehirliye katılıyorum enazından sanık duruşma zaptını almadığını doğruluyor yine diğer avukatlarında duruşma zaptı almadığını ispatlayabilirsiniz o gün yapılan duruşma dosya ların hepsini kalemden fotokopisini alın numaralandırın doğal olarak sizin duruşma zaptı almadığınızda ortaya çıkacaktır çünkü bu konuda sanık tanığınız bu konuda şikayet dilekçesinde belirtmiş karar yüze karşı okunur gerekçeli karar son duruşmadaki kararın hukuki sebeplerini delilerin değerlendirlmesi nasıl belirtiğini önemlidir.ayırca karara çıkmış dosyaların henüz kararı yazılmamış son duruşma zaptların fotokopisini alın ve tarih düşün böylelikle mahkemenin gerekçeli kararı geç yazdığı konusunda kanaat hasıl olur
ayrıca hükümlü hakimi hsyk şikayet ettiğine göre sizde vekaletle diğil bizzat şikayete bulunun bütün bunlar sizin haklılığınız destekleyecektir. hükümlü açısında olaya bakarsanız ; avukatla hakim beni yaktı diye düşünmekte ve doğal olarakta ikinizi şikayet etmiş bu sebeple mutlaka sizde hakimi şikayet edin hatta ilgili mahkemenin duruşmalarına katılın hakim duruşma zaptı vermeme kaidesini devam ediyordur bunu duruşma salonundaki avukatlarla bir tutanak tutun . hükümlü ile aynı tarafta yer almanız gerekiyor hakimle aynı tarafta kalırsanız işiniz zor ayrıca temyiz başuracağınızı belirtmişsiniz burda hakimin reddi yoluna temyiz aşamasında gitme şansınız varsa bunuda kullanın geçmiş olsun saygılarımla |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Hakim'in Avukatı, Avukatın Hakimi Şikayeti | duha | Hukuk Sohbetleri | 79 | 11-10-2011 15:51 |
mal beyanı şikayeti | katrin | Meslektaşların Soruları | 12 | 05-05-2007 20:42 |
Anayasa Şikâyeti (bireysel Başvuru) | Av. Hulusi Metin | Hukuk Sohbetleri | 1 | 10-12-2005 16:07 |
Bekleme Süresinin Kaldırılması | glossator | Hukuk Sohbetleri | 0 | 10-03-2002 22:12 |
Dms Sınavının Süresinin Uzatılması | Hüseyin | Hukuk Soruları Arşivi | 2 | 02-03-2002 11:22 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |