Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

durdurulan ilamsız takip sonrası menfi tespit davası

Yanıt
Old 13-06-2009, 14:31   #31
avahmetevcimen

 
Varsayılan dün bir arkadaş sormuştu...

aynı soruyu bir kaç kişilik bir toplantıda bir arkadaş sormuştu... araştırma yapacak bir ortam olmadığından şahsi kanaatler sunulmuştu... sonuçta takip açılmadan önce menfi tespit davacasının açılabilmesi mümkünken, tek başına durmuş bir takibin bu yasal hakka engel oluşturamayacağı yönünde ortak bir noktada buluşmuştuk.. saygılar...
Old 13-06-2009, 14:51   #32
nephilis

 
Varsayılan

Kanımca 27 nolu iletide verilen Yargıtay kararındaki bakış açısı kesinlikle doğrudur. Tamam, belki itiraz sonucu duran takibi (elinde İİK 68 de sayılı belgeler olmayan) alacaklı ancak itirazın iptali davası açarak devam ettirebilecek ama bu davayı takip durduktan sonraki 1 yıllık süreç içerisinde ne zaman açacak? 1 ay sonra mı? 3 ay sonra mı? 9 ay sonra mı? 1 yıllık sürenin bitimine bir kaç gün kala mı? Borçlu bu süreç içerisinde acaba aleyhine açılacak itirazın iptali davasından gelecek mahkeme celbini beklemek zorunda mıdır? Borçlunun, alacaklının açacağı davayı beklemeden güncel bir borç tehdidinden kurtulabilmesi için menfi tespit davası açmasında hukuki yararın -tabiri mazur görün- kralı vardır.Kaldı ki İİK.72/2 ye göre, borçlunun icra takibinden önce dahi menfi tesbit davası açmakta hukuki yararının bulunduğu kabul edilmişken bu aşamada böyle bir davayı açmakta hukuki yararının olamayacağını söylemek hukuk mantığıyla bağdaşmayacağı gibi hakkaniyet ilkesine de aykırı düşer..

Not: Fakat asıl icra takibi yapılmadan önce ihtiyati haciz yapılmış ise itiraz sonucu duran icra takibini devam ettirebilmek için itirazın iptali davasının bu kez 7 gün içerisinde açılması gerekeceğinden, bu 7 günlük süreçte borçlunun menfi tespit davası açmasında hukuki yararı yoktur, diye düşünüyorum.

__________________________________________________ _________________________________________________
Old 07-03-2013, 16:43   #33
ilhan13

 
Varsayılan

Yargıtay kararına kesinlikle katılıyorum. Borçlu olmadığını elindeki delillerle kesin olarak kanıtlama imkanı olan kişi, neden alacaklının itirazın iptali yada kaldırılması davasını açmasını beklesin??? Bunun aksi, borçluya borçlu olmadığını kanıtlayan delilleri saklama yükümlülüğü getirir. Bu yükümlülükten bir an evvel kurtulup, borçlu olmadığını kesin olarak tespit ettirmekte davacının hukuki yararı vardır.
Old 03-06-2013, 14:00   #34
seçil öğün

 
Varsayılan

Müvekkil şirket, ticari ilişkisi bulunan şirketin çeklerini icra takibine koymuştur. Borçlu şirket imzaya itiraz etmiş ve mahkemece imzaya itirazı kabul edilmiş ve takibin durdurulmasına karar verilmiştir. Ayrıca icra mahkemesince müvekkil şirket %20 oranında tazminat ve %10 oranında para cezasına mahkum edilmiş, yargıtayca onanarak kesinleşmiştir. Borçlu şirket hakkında ceza davası sonuçlanmış ve şirket yetkilileri resmi evrakta sahtecilikten hapis cezası almış olup, ceza dosyası yargıtaydadır. İcra mahkemesince müvekkil aleyhine verilen tazminat, borçlu şirket tarafından ilamlı takip yapılmış ve takip kesinleşmiştir. Bu takip sonrası, tarafımızca asliye ticaret mahkemesinde, menfi tespit davası açılmıştır. Ticaret hakimi ön inceleme duruşmasında;bu davanın İİK 170/son uyarınca borçtan kurtulma davası olduğunu, icra takibine konu tazminatın, esasında bizim alacaklı olduğumuz çeklerden kaynaklı olduğunu, menfi tespit davası olamayacağını, davanın niteliği hakkında beyanda bulunmamız için tarafımıza süre verdi. Ancak; müvekkil alacaklı olduğu halde,icra takibi durmuştur. Üstelik alacaklı olmasına rağmen, bir de tazminat ve para cezası ödemeye mahkum edilmiştir. Bu durumda menfi tespit davası açmamızda ne gibi bir engel var anlayabilmiş değilim. Kaldı ki; borçtan kurtulma davası, icra mahkemesi kararının kesinleşmesinden sonra 7 gün içinde açılmalı diye biliyorum, biz menfi tespit davamızı 11. gün açtık. Bu durumda davanın niteliği hakkında nasıl bir beyanda bulunmak doğru olu, önerileriniz için şimdiden teşekkürler.
Old 03-06-2013, 16:51   #35
ilhan13

 
Varsayılan

HMK-375/h maddesi uyarınca "Yargılamanın iadesine"başvurmanızı öneririm....Menfi Tespit talebinde bulunabilmeniz için, öncelikle tazminata konu ilamı geçersiz hale getirmeniz gerekir. Bunun da tek yolu yargılamanın iadesi yoludur.
Old 03-06-2013, 18:38   #36
blackripe

 
Varsayılan

HGK.2011/19-622 ESAS-2012/9 İçtihat

Bilindiği üzere, borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunması şarttır.
Cari Hesaba dayalı ilamsız icra takibine karşı, süresi içerisinde borca itiraz üzerine takip durmuş olmasına rağmen, itirazın iptali davası açılmasını beklemeden davacı tarafından borçlu olmadığının tespiti amacıyla dava açılan somut olayda, yerel mahkemenin, davacı borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunduğu yolunda vardığı sonuç isabetlidir.Şöyle ki;
1-Henüz icra takibi başlamadan önce yapılabilecek olası bir takibi düşünülerek menfi tespit davası açabileceği kabul edildiğine göre, hakkında yürümekte olan bir icra takibi olan borçlunun bu davayı açmasında hukuki yararının bulunduğunda hiç kuşku olmadığı gibi, böyle bir davayı açmasına da hiçbir hukuki engel bulunmamaktadır.
2-Alacaklı elinde İİK.68.madde de sayılan belgelerden bulunmaması,böylece borçlunun itiraz etmek suretiyle takibi durdurma imkanına sahip olduğu bir durumda dahi,borçlu borç tehdidi altında olup, bu nedenle menfi tespit davası açmakta hukuki yararı vardır.
3-Kaldı ki, davacı(borçlunun) borçlu olmadığını ileri sürerek ilamsız icra takibine itiraz etmesi, ancak takibin durmasını sağlamakta olup, icra takibini ortadan kaldırmamaktadır. Takibin iptali ise eldeki davanın açılmasından sonra gerçekleşen bir sonuçtur. Bu nedenle, davacının, takibe konu icra dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespiti davası açmakta hukuki yararı vardır.
4-Diğer taraftan, davalı-alacaklının alacağını isteme ve dava açma tehdidi altında bulunması nedeniyle de davacının menfi tespit davasını açmakta hukuki yararı vardır.
(Karar Tarihi : 18.01.2012)
Taraflar arasındaki "menfi tespit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 22.07.2009 gün ve 2008/5 E., 2009/167 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 01.07.2010 gün ve 2009/11561 E., 2010/8396 K. sayılı ilamıyla;

(...Davacı vekili, taraflar arasında yıllardan beri devam eden ticari ilişki bulunduğunu, tarafların 24.7.2008 tarihinde bir araya gelip hesap mutabakatına vardıklarını ve müvekkilinin borcu olan 50.000.-TL bedelli senedin yazılı belge karşılığı davalı şirket elemanına teslim edildiğini, müvekkili şirketin bu senede karşı kredi kartı, nakit ve çek olarak davalıya çeşitli ödemeler yapmış olmasına rağmen, davalının müvekkili hakkında cari hesaba dayalı olarak 48.871.-TL üzerinden takibe geçtiğini, oysa ki müvekkilinin davalıya borcu olmadığını, borcun açıklanan biçimde ödendiğini öne sürerek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile %40 tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, müvekkilinin davacı hakkında ilamsız takibe geçtiğini ve davacının itirazı sonucu takibin durduğunu, müvekkilinin henüz itirazın iptali davası açmadığını, bu nedenle davacının menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığını, ayrıca dava dilekçesinde bahsedilen bononu teminat amaçlı olduğunu, davacının cari hesaba yönelik olarak müvekkiline nakit ve çek olmak üzere çeşitli ödemeler yaptığını, bu ödemeler tenkis edildikten sonra takibe geçildiğini, teminat bonosunun da icra takibinden sonra ödendiğini, davacının kötüniyetli olarak dava açtığını öne sürerek davanın reddi ile %40 tazminata hükmedilmesini savunmuştur.

Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davalı tarafından davacı hakkında cari hesaba dayalı olarak dava konusu ilamsız takibe geçildiği, davacının itirazı sonucu takibin durduğu, davacı tarafından davalıya 50.000.-TL bedelli bono verildiği ve bonoya ilişkin olarak çeşitli ödemeler yapıldığı, bononun teminat amaçlı değil, taraflar arasındaki ticari ilişkiye yönelik olarak verildiği ve ödendiğinin davalı tarafından kabul edildiği, takip tarihi itibari ile davacının davalıya olan borcunun henüz muaccel hale gelmediği ve davacının borçlu olmadığının anlaşılması nedeni ile davanın kısmen kabulü ile davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, icra dosyasına henüz para girişi olmaması ve davacının maddi kaybının bulunmaması nedeni ile davacının tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine girişilen Bakırköy 6. İcra Müdürlüğünün 2008/13049 sayılı ilamsız icra takibi nedeni ile borçlu olmadığının tespitine ilişkindir. Davacı borçlu şirket vekili 11.11.2008 tarihli dilekçesi ile takibe itiraz etmiş ve takip durmuştur. Bu durumda davalı alacaklının duran takibin devamı için dava açması gerekecektir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayacak bir tehlike ve belirsizlik bulunmadığından davacı borçlunun duran takibe rağmen İİK.nun 72. maddesi hükmüne dayalı olarak menfi tespit davası açmakta hukuki yarar bulunmamaktadır. Mahkemece açıklanan bu husus üzerinde durulmadan davanın esasına girilip, yazılı şekilde hüküm kurulması isabet görülmemiştir.)

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davalı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.

Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar taraf vekillerinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde yazılı gerekçeyle bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Direnme kararını, davalı vekili temyize getirmiştir. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacı/borçlunun hakkında yapılan icra takibine itiraz ederek takibin durmasından sonra, itirazın iptali davası açılmadan önce borçlu olmadığının tespiti davası açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

Öncelikle, menfi tespit davası ile ilgili genel bir açıklama yapılmasında ve ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır:

Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.

Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu (İİK)'nun 72. maddesinde düzenlenmiştir.

Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ise ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.

Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitine yöneliktir.

Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır.

Dayanılan hukuki ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonrada ileri sürülebilir.

Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunması şarttır.

Buna rağmen, borçlunun, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunabilir. Bu tür bir yararının bulunması halinde borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir.

Bunun dışında, icra takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür.

Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur.

Ancak, borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamaz. Bu halde, borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde, hukuki bir yararı yoktur. Bundan sonra, ödediği paranın geri alınması için bir dava açması söz konusu olur ki, bu da istirdat davasıdır (Hakan Pencanıtez, Oğuz Atalay, Meral Sungurtekin Özkan, Muhammet Özekes, İcra ve İflas Hukuku, s.156- 164).

Menfi tespit davası, normal bir hukuk davası gibi açılır. Borçlu, itirazın kaldırılması sırasında tetkik merciinde (madde 68-68a) ileri sürüp ispat edemediği itiraz ve def'ilerini, menfi tespit davasında yeniden ileri sürebilir; çünkü itirazın kaldırılması kararı, menfi tespit davasında kesin hüküm teşkil etmez.

Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 17.03.2010 gün ve 2010/19-123 Esas 2010/154 Karar; 07.12.2011 gün ve 2011/13-576 Esas 2011/747 Karar sayılı kararında da vurgulanmıştır.

Somut olaya gelince:

Davalı-alacaklı tarafından davacı-borçlu hakkında cari hesaba dayanarak ilamsız icra takbinde bulunulduğu, davacı-borçlunun süresi içerisinde borca itirazı üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği ve takibin durdurulmasına karar verildikten sonra davacı tarafından borçlu olmadığının tespiti amacıyla eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bir davanın korunmaya değer, güncel hukuksal yarar bulunmaması nedeniyle reddedilebilmesi için, borçluyu tehdit edebilecek tehlike ve savsaklamalara karşı onu koruma gereksinmesinin olmaması gerekir.

Borçlunun, hakkında henüz icra takibi başlamadan önce de yapılabilecek olası bir takibi düşünerek, kendisini bir borçla tehdit eden kimseye karşı !böyle bir borcu bulunmadığının saptanması! için dahi menfi tespit davası açabileceği kabul edilmişken, hakkında yürümekte olan bir icra takibi olan borçlunun bu davayı açmasında hukuki yararının bulunduğunda hiç kuşku olmadığı gibi, böyle bir davayı açmasına da hiçbir hukuki engel bulunmamaktadır.

Alacaklının elinde "İİK'nun 68. maddesinde sayılan belgeler bulunmaması", borçlu hakkında başlattığı icra takibine, borçlunun itiraz etmek suretiyle takibi durdurması da borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığını kabule yeterli olmayıp, bu halde dahi borçlu borç tehdidi altında olup, bu nedenle de menfi tespit davası açmakta hukuki yararı vardır.

Kaldı ki, davacı-borçlunun borçlu olmadığını ileri sürerek ilamsız icra takibine itiraz etmesi, ancak takibin durmasını sağlamakta olup, icra takibini ortadan kaldırmamaktadır. Takibin iptali ise eldeki davanın açılmasından sonra gerçekleşen bir sonuçtur. Bu nedenle, davacının, takibe konu icra dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespiti davası açmakta hukuki yararı vardır.

Diğer taraftan, davalı-alacaklının alacağını isteme ve dava açma tehdidi altında bulunması nedeniyle de davacının menfi tespit davasını açmakta hukuki yararı vardır.

Tüm bu açıklamalar ve özellikle İİK'nun 72. maddesinde icra takibinden önce de menfi tespit davası açılmasına cevaz verilmesi karşısında, yerel mahkemenin, davacı borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunduğu yolundaki gerekçesi ve buna göre vardığı sonuç isabetlidir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle, direnme uygun olup, işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.

KARAR : Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme uygun olduğundan, davalı vekilinin esasa ilişkin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 19. Hukuk Dairesine gönderilmesine 18.01.2012 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Menfi tespit davası ile alacak (eda) davası birlikte açılabilir mi? av.s_ulusinan Meslektaşların Soruları 6 22-05-2014 11:24
iki haklı ihtar sonrası ilamsız takip yapılırsa tahliye hakkı mahfuz kalır mı? avangardea Meslektaşların Soruları 12 13-10-2011 17:06
İstirdat davası menfi tespit davası hükmünde midir? ad-hoc Meslektaşların Soruları 3 11-01-2010 15:24
Takip Kesinleştikten Sonra Açılan Menfi Tespit/ Yargıtay Kararı Av.Suat Ergin Meslektaşların Soruları 20 29-12-2009 13:31
ilamsız takip durduğunda takiptan vazgeçmeden alacak davası açılabilir mi? Beron Meslektaşların Soruları 5 02-08-2007 15:58


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03472495 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.