Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Daİn-İ MÜrtehİn Hakkinda

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 23-09-2010, 15:34   #1
avturgayk

 
Varsayılan Daİn-İ MÜrtehİn Hakkinda

Sevgili Meslektaşlarımla paylaşmak istediğim bir soru ve sorun var. Yardımcı olabilirseniz sevinirim.
Kredi Kartı Ödeme güvencesi poliçesi uyarınca müvekkilim bir hayat sigortası şirketi ile İşsizlik Güvencesine dair bir sözleşme yapıyor ve genel de bu sözleşmeler de kredi kartının bağlı olduğu bankanın bir kuruluşu olan hayat ve emeklilik şirketleri aracılığı ile yapılıp poliçe primleri otomatik olarak kredi kartından tahsil ediliyor. İşsizlik teminatı amacı ile yapılan bu poliçe de kredi kartının 10.000,TL ye kadar ödemesini teminat altına alıyor. Riziko gerçekleşmesine yani müvekkilin kendi isteği dışında işsiz kalmasına karşın sigorta şirketi işten ayrılmanın kendi isteği ile olmadığını yani muvazaalı bir durum sebebi ile teminatı ödemeyi red ediyor. Bunun üzerine biz poliçe uyarınca davamızı açıyor veyargılama ile bilirkişi raporlarında müvekkilin rızası dışında işten çıkarıldığının sabit olduğu ve teminatın ödenmesinin zorunlu olduğu noktasına geliyoruz, dava müvekkil lehine sonuçlanmak üzere iken , Poliçe de DAİN-İ MÜRTEHİN olarak Kredi kartının bağlı olduğu Banka şubesinin ismi yazdığından, Mahkeme , davacı müvekkil tarafından açılan davaya mürtehin hakkı sahibi bankanın Muvafakati olup olmadığını sorulmasına karar verdiği gibi , dava açma hakkının mürtehin hakkı sahibi bankanın muvafakatine bağlı olması nedeni ile mürtehin hakkı sahibi bankanın muvafakat vermemesi durumunda davanın red olacağı ihtimali doğmaktadır. Ancak bizim amacımız zaten mürtehin hakkı sahibi bankanın kredi kartı borcunun ödenmesinin işsiz kalınması halinde teminatı sağlamak amacı ile poliçe yaptık ve rehin hakkı sahibi banka davanın açılmasına muvafakat vermez ise biz bu borcu ne şekil de ödeyeceğiz. Bence burada önemli olan husus rehin hakkı sahibinin davanın açılmasının şartı olarak muvafakatinden çok dava ile kazanılacak sigorta tazminatının mürtehin hakkı sahibi bankaya alacağı oranın da ödenmesi halinde davanın kabulüne karar verilmesi gerekmez mi ? Banka muvafakat vermez ise karar aşamasına gelmiş ve davacının hak sahibi olduğu konusunda şüphe dahi olmayan bir dava da mürtehin hakkı sahibinin muvafakati olmadığı için dava şartının gerçekleşmediğinden bahisle davanın red edilmesi durumunda davacı müvekkil için mürtehin hakkı sahibi banka karşı bir yargı yolu varmı ? Bu konuda bilgi sahibi olan ya da aynı konuda davası olan meslektaşlarımın yardımlarını bekliyor şimdi den teşekür ediyorum. Saygılarımla Av.Turgay
Old 23-09-2010, 20:08   #2
Malik Eskişehirli

 
Varsayılan

Turgay Bey.
Öncelikle, Sigorta Poliçesinde Dain Mürtehin notu olmasına karşın, Mahkemece davanızın yürütülmüş olmakla bu noktaya kadar getirilmiş olması şaşırtıcı. Çünkü, davanın görülmesinde DM nin muvafakati ilk koşul olup, kısmi alacağı yönünden bölünmüş bir muvafakat da söz konusu olamaz. Muhtemelen. Banka acentesi olduğu sigorta şirketinin muvaza şüphesine katkı sağlama amacıyla muvafakati vermiyor. İyi niyet kurallarının ihlalini düşündüren böyle bir noktada da sizlerin konusu diğer yasal mevzuatın işletilmesi gerekiyor. Durum, DM nin yaklaşımı yönünden benim için bir ilk ve araştıracağım. Yargıtay sonucunu uzun süre sonra da olsa bilgilendirmeniz ricasıyla....
İyi Çalışmalar.
Old 24-09-2010, 09:15   #3
Av. Erduğrul Özbay

 
Varsayılan

Merhaba,

Bir sigorta poliçesinde dain ve mürtehin olarak gösterilen kişi o poliçeden dolayı bir parasal hak elde edildiğinde öncelikli olarak pay alacaktır. Bu konumunu ortadan kaldıracak dava ve tasarruflar hariç olmak üzere, rehinli alacaklının rızasını almak gerekli değildir. Onu zorunlu bir dava arkadaşıymış gibi ele alarak bu konulardaki hukuki problemleri çözüme kavuşturmak olanaklı olmaz. Sizin olayınızda poliçeyle teminat altına alınan rizikonun gerçekleşmesi durumunda ödeme yapılması hem sigortalının hem de rehinli alacaklının yararınadır. Ancak bu yarar her zaman aynı ölçüde olmayabilir. Örneğin sigorta teminatı daha yüksekken rehinli alacaklının krediden dolayı talep edebileceği tutar bir hayli azalmış olabilir. Böyle durumlarda rehinli alacaklının kendi hakkının çok ötesindeki tutarlar için bir onay makamı olarak algılanması bu sigorta enstrümanının temel kurgusuna aykırıdır. Bence rehinli alacaklının hak kaybına yol açmayacak nitelikteki davalarda onun onayına gerek olmadığı tezi esas alınmalı; rehinli alacaklının onay vermemesi halinde ise hakkın kötüye kullanılması temasından hareketle hamle geliştirilmelidir. Saygılarımla,
Av. Erduğrul Özbay
Old 24-09-2010, 20:50   #4
Malik Eskişehirli

 
Varsayılan

Merhaba.
Bilgim; Sigorta Hukuku Yönünden Rehinli Alacaklının Rızası Alınmadan Davanın Görülemeyeceği şeklindedir. Var İse, Aksi Durumu İçtihatla Bilgilendirebilecek Sayın Katılımcılar Önemli Yarar Sağlamış Olacaklar.
İyi Çalışmalar.
Old 26-09-2010, 12:04   #5
Av. Erduğrul Özbay

 
Varsayılan

Tekrar Merhaba,

Üzerinde görüş belirttiğimiz olayda sigortalı ile sigorta şirketi arasında sigortaya konu rizikonun gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda bir anlaşmazlık bulunmakta olup, sigortalı açtığı davada öncelikle rizikonun gerçekleştiğini ve tazminat almaya hak kazandığını ispat etmek çabası içindedir. Bu safhada, davanın konusu dain ve mürtehin sıfatıyla poliçede adı geçen üçüncü şahsın bu sıfatına zarar vermediği sürece onun muvafakatine gerek olmadığı kanısındayım. Davada bu safha geçildikten sonra sigortalıya ödeme yapılabilmesi için dain ve mürtehin sıfatını taşıyan bankanın muvafakatine ihtiyaç vardır. Çünkü o poliçeden dolayı bir parasal hak doğduğunda öncelikli olarak pay alma hakkına sahiptir.
Bu nedenle, davanın birinci kısmı için onaya gerek yoktur tezi üzerine, sonrası için banka şubesi ile sigorta şirketi arasındaki ilişkiden hareketle engelleyici bir tavır içine girilmesi halinde de, hakkın kötüye kullanılması teması üzerine vurgu yapmaya çalıştım. Gerek TMK m.879 hükmü, gerekse Yargıtay kararlarında ortaya konulan esasları böyle anlıyor ve yorumluyorum.
Saygılarımla,

Av. Erduğrul Özbay
Old 26-09-2010, 20:28   #6
Malik Eskişehirli

 
Varsayılan

DM Muvafakati Davanın Görülme Şartıdır. Yerine Getirilmeden; Safha Yoktur. Pay Yoktur. Hak Yoktur ve Tüm İçtihatlar da ( Yorumsuz )Bu Yöndedir.
Old 27-09-2010, 08:38   #7
avturgayk

 
Varsayılan TŞkler

Sayın Meslektaşım; Öncelikle cevabınız ve ilginiz için tşk ederim. Aleyhime olmasına karşın Size aynen katılıyorum.Bende bu konuda araştırma yaptım ve sizin de söylediğiniz gibi ne yazık ki daini mürtehinin muvafakati dava şartı. Ancak buna rağmen Mahkeme bilirkişi incelemesine kadar yargılamayı yaptı ve sigortalı müvekkilin kendi isteği dışında işine son verilmesi nedeni ile Kredi kartı ödeme güvencesi sigorta poliçesi uyarınca müvekkilin sigorta tazminatı alacağına hak kazandığını gösteren 2 rapor alındı. Ve Dosyayı heyete tevdi ederken de daini mürtehin olan muhatap banka şubesine muvafakati var mı yok mu, ayrıca davacının kredi kartlarına ilişkin borcunun ödenip ödenmediğini müzekkere ile sorulmasına karar verdi. yargılamayı neden sürdürdüğü konusuna gelince duruşmadan sonraki sohpetimiz de tahkikat hakimi de ilk defa böyle bir dava ile karşılaştığını , karar aşamasına gelince poliçeyi incelediğini ve daini mürtehinli olduğunu görünce Yargıtay kararlarını sorguladığını ve daini mürtehinin muvafakati olmadan dava şartı gerçekleşmediğinden bu hususta müzekkere ile sorulmasına karar verdiğini belirtti. Ve özellikle de hakimin kendisi de bunun hakkaniyete aykırı olduğunda hem fikir , zira eğer bir tazminat alacağına hükmedilir ise zaten bu bedeli biz daini mürtehin bankaya olan kredi kartı borcumuza mahsup edilmesini talep edeceğiz. Yani daini mürtehin olan banka muvafakat etmez ise kendisi de parayı alamayacak, diğer bir meslektaşımında sizin de dediğiniz gibi daini mürtehin olan banka şubesi zaten sigorta poliçesini düzenleyen şirketinin de sahibi yani bir acentesi hal böyle olunca , sigorta şirketi zaten muvazaa nedeni ile tazminat alacağımızın ödenmesini red etti ve yargılama ile sigorta şirketinin red gerekçesinin yasal olmadığı bilirkişi raporları ile sabit oldu . Bu durumda hakkaniyet ilkesi gereği daini mürtehin muvafakat vermez ise ne yapabiliriz onun cevabını sizler ile bulmaya çalışıyoruz. yarın daini mürtehin banka kredi kart borcu ödenmediği için yasal takip yaptığında ne yapacağız . Demeyeceğiz mi sayın banka şubesi sen bana muvafakat verseydin zaten oradan poliçe uyarınca tazminat alacaktık ve sen doğrudan bu alacağımı zaten acenten olan sigorta şirketinden mahsup edecektin diyemeyeceğiz mi , ? daini mürtehin haksız ve sebepsiz , sigorta poliçesinin tarafı olmayıp lehine bir hak oluşturulmasına karşın haksız olarak muvafakat vermediği için kendisine karşı bir dava hakkı olmayacak mı? Böyle bir yolun olmaması hukuka ve yasalara, iyiniyet kurallarına aykırı olmaz mı? daini mürtehin olan bankanın , mahkeme de belirlenen tazminat alacağı kadar muvafakat vermediği için tazminat ve hukuki sorumluluğu yoluna gidilemez mi ? Saygılarımla
Old 27-09-2010, 08:51   #8
avturgayk

 
Varsayılan TŞkler

iLGİNİZE TEŞEKKÜR EDERİM. Sizin de belirtiğiniz gibi , sigorta şirketinin tasarrufunun haksız ve tazminatı ödememe gerekçesi bilirkişi raporları ile sabit oldu. Ve davacı müvekkikin mevcut sigorta poliçesi uyarınca hak sahibi olduğu sabit oldu. Buraya kadar daini mürtehin bankanın aleyhine hiç bir şey olmadı.Hatta yargılama devam ederken daini mürtehin olan banka şubesine Mahkeme müzekkere ile davacının sigorta poliçesinde geçen kredi kartlarının hesap kesim tarihlerini ve borcunu sordu ve daini mürtehin banka yazılı cevap da verdi . yani davadan haberdar ve her hangi bir şekil de açılan dava ile ilgili bir muvafakati olmadığına dair bir yazı da göndermedi. Bizim amacımız belli sigorta poliçesi uyarınca hak sahibi olduğumuzun tespitini yapıp mahkeme kararı ile hüküm altına alınacak olan tazminatın daini mürtehin bankanın kredi kartı alacağına ödenmesini yani mahsup edilmesini sağlamak. Zaten mahkemece bir hüküm verilir ise sigorta poliçesini düzenleyen davalı sigorta şirketi daini mürtehin bankanın acentesi olduğundan , tazminatalacağımızdan otomatikman mahsup edecektir ve buna da itirazımız yok ve zaten de olamaz. Şimdi sorun artık dosya heyete tevdi oldu ve daini mürtehin bankaya yazılan müzekkereye cevap bekleniyor. Müzekkere ile daini mürtehin olan bankanın açılan ve bu noktaya kadar gelinen davaya muvafakati var mı yok mu ? O soruldu . Muvafakati olur ve hükmedilen tazminat alacağının kendi alacağına mahsup edilmesi şartını ileri sürer ise sorun yok , davalı şirket zaten ödemeyi ona yapar , Muvafakat etmez ise , sizin de ısrarla belirttiğiniz ve benim de katıldığım görüşe göre , kötü niyetli olan daini mürtehin bankanın hukuki sorumluluğuna gidilebilecek bir dava açılabilir mi ? Açılır ise davanın dayanağı ne olacak ve bu bir alacak davası şeklinde mi , yoksa bilirkişi raporu ile davacı müvekkilin alması gereken sigorta tazminatı miktarı kadar daini mürtehine borcumuzun olmadığına dair bir menfi tespit davası mı ? Bu konuda görüşünüz var ise paylaşırsanız sevinirim. Saygılarımla , İyi çalışmalar . Av. Turgay
Old 27-09-2010, 09:22   #9
av.cemile

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/12027
K. 2005/11122
T. 17.11.2005
• AKTİF DAVA EHLİYETİ ( Sigorta Tazminatının Tahsili İstemi - Davacının İstemde Bulunabilmesi İçin Dava Dışı Rehinle Alacaklının Davaya Muvafakatının Olması Gerektiği )
• SİGORTA TAZMİNATININ TAHSİLİ ( Aracın Rehinli Olduğu - Muaccel Olan Tazminatın Ancak Bütün Rehinli Alacaklıların Rızası İle Ödenebileceği/Aktif Dava Ehliyeti )
• REHİNLİ ALACAKLILAR ( Rızaları Olmadan Muaccel Olan Sigorta Tazminatınını Ödenemeyeceği - Davacının İstemde Bulunabilmesi İçin Dava Dışı Rehinle Alacaklının Davaya Muvafakatının Olması Gerektiği )
• ALKOL MUAYENESİ ( Testin Kazadan 1-2 Saat Sonra Yapılmış Olması/128 Promilli Sürücünün Kazadan Sonra Götürüldüğü Yerde Alkol Aldığı İddiası - Kaza Anında Sürücünün Alkollü Olduğunun Kazanın Alkolün Etkisi İle Oluştuğunun Kanıtlanamadığı )
4721/m. 879
743/m. 794
ÖZET : Dava, sigorta tazminatının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de, MK.nun 879 ( eski 794 ) maddesine göre, muaccel olan sigorta tazminatı, ancak bütün rehinli alacaklıların rızası ile ödenebilir.

Somut olayda davacının dayandığı sigorta poliçesinde sigortalı aracın O. A.Ş. İ. Şubesi adına rehinli olduğu belirtilmiştir. Davacının sigorta tazminatı isteminde bulunabilmesi için dava dışı rehinle alacaklı O. A.Ş.nin davaya muvafakatının olması gerekmektedir. Mahkemece, aktif dava ehliyeti ile ilgili olan bu husus üzerinde durulmadan yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada i. Asliye 2. Hukuk Mahkemesi'nce verilen 17.05.2004 tarih ve 2003/170-2004/645 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 15.11.2005 günde davalı avukatı T. gelip, davacı avukatı tebligata rağmen gelmediğinden, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraf avukatı dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi A.O. tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, davalı sigorta şirketince kasko sigorta poliçesi ile sigorta örtüsü altına alınan müvekkiline ait aracın kaza yapması sonucu hasar gördüğünü, ancak davalı şirketin zararı tazmin etmediğini ileri sürerek 6.800.000.000 TL.nin 20.07.2002 tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.

Davalı vekili, davacının kaza anında 128 promil alkollü olduğunu ve kazanın alkol etkisi ile oluştuğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, toplanan kanıtlar, bilirkişi raporu ve tanık anlatımlarına göre, davacının 18.07.2002 tarihi akşamında kaza yaptığı ve tanık olarak dinlenenlere kazayı telefonla haber verdiği, bu şahısların kazada yara almayan davacıyı alıp evine götürdükleri, orada kaza şokunu atlatması için kendisine alkol verdikleri, bilahare aracı getirmek üzere kaza yerine gittiklerinde Jandarma'nın tutanak düzenlendiğini gördüklerini ve ekipleri alarak davacının evine götürdükleri, burada alkol muayenesi yapıldığı, bu alkol muayenesinin yasaya uygun olmadığı, alkol testinin kazadan 1-2 saat sonra yapılmış olması nedeniyle davacının kaza anında sürücünün alkollü olduğunun kazanın alkolün etkisi ile oluştuğunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle 6.613.900.000 TL.nın 28.07.2002 tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

1- Dava, sigorta tazminatının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de, MK.nun 879 ( eski 794 ) maddesine göre, muaccel olan sigorta tazminatı, ancak bütün rehinli alacaklıların rızası ile ödenebilir.

Somut olayda davacının dayandığı sigorta poliçesinde sigortalı aracın O. A.Ş. İ. Şubesi adına rehinli olduğu belirtilmiştir. Yukarıda zikredilen yasal devam karşısında davacının sigorta tazminatı isteminde bulunabilmesi için dava dışı rehinle alacaklı O. A.Ş.nin davaya muvafakatının olması gerekmektedir. Mahkemece, aktif dava ehliyeti ile ilgili olan bu husus üzerinde durulmadan yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

2- Bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek olmadığına, takdir edilen 400.00 YTL. duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 17.11.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Karar, Kazancı İçtihat programından alınmıştır.
Old 27-09-2010, 10:47   #10
Av. Erduğrul Özbay

 
Varsayılan

Merhaba,

Daha önceki katılımlarımda da belirtmeye çalıştığım gibi, birinci safhada sigorta ile temin edilen rizikonun gerçekleştiğinin ve tazminata hak kazanıldığının tespitinin yapılması gerekiyordu. Çok sayıda örneği bulunan kararlardan birinin kısa bir bölümünü buraya taşıdım:
"Dairemizin yerleşik uygulamasına göre de, poliçe dain ve mürtehin lehine düzenlenmiş olsa dahi sigorta ettirenin tek başına doğrudan sigortaya karşı dava açma hakkı bulunmakla birlikte yargılama sırasında dava dışı dain ve mürtehinin, tazminatın davacıya ödenmesine muvafakatı olup olmadığının araştırılması, muvafakatı sağlandığı taktirde yargılamaya devam edilerek, davanın sonuçlandırılması, aksi taktirde davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmesi gerekmektedir."

Yargılamanın bu bölümü geçildiği, davacının arzu ettiği hususlar tespit edildiğine ve mahkeme rehinli alacaklının muvafakatini sorduğuna göre, muvafakatin verilmemesi halinde, ana davayla birleştirilmesi de talep edilmek suretiyle ve ilgili banka şubesi hasım tutularak bir tespit davası açılması, davalının muvafakat vermeye çağrılması, aksi tutumun bir hakkın kötüye kullanılması anlamına geleceğinin vurgulanması, birleştirme hususunda bir aksaklık yaşanması durumunda ise ana davada sonraki davanın bekletici mesele sayılması için talepte bulunulması şeklindeki bir hareket tarzının faydalı bulurum.
Yargıtay'ın rehinli alacaklıyı asli sigortalı saydığı gerçek sigortalıyı da sigorta ettiren olarak algılayıp asli hak sahibi noktasından uzaklaştırdığı yaklaşımların bu kavramların hayattaki karşılıklarına ve sigortacılık alanındaki tanımlara uygun düşmediğini düşünüyorum. Saygılarımla,
Av. Erduğrul Özbay
Old 27-09-2010, 15:11   #11
av.cemile

 
Varsayılan

MK:879. md. incelendiğinde sizin dediğiniz gibi yorumlamaya çok açık. Çünkü sigorta alacağının ödenmesini düzenleyen bir madde.
IX. Sigorta tazminatı üzerinde hak

Madde 879- Muaccel olan sigorta tazminatı, malike ancak bütün rehinli alacaklıların rızasıyla ödenebilir.


Ancak Yargıtay kararı ve benzer bir kaç karar da aynı şekilde idi dava açılabilmesi için muvafakat aramaktadır.

Kararla ilgili madde ve yargıtay uygulaması ilk bakışta çelişik gibi duruyor.
Old 08-03-2011, 21:59   #12
avturgayk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Malik Eskişehirli
Turgay Bey.
Öncelikle, Sigorta Poliçesinde Dain Mürtehin notu olmasına karşın, Mahkemece davanızın yürütülmüş olmakla bu noktaya kadar getirilmiş olması şaşırtıcı. Çünkü, davanın görülmesinde DM nin muvafakati ilk koşul olup, kısmi alacağı yönünden bölünmüş bir muvafakat da söz konusu olamaz. Muhtemelen. Banka acentesi olduğu sigorta şirketinin muvaza şüphesine katkı sağlama amacıyla muvafakati vermiyor. İyi niyet kurallarının ihlalini düşündüren böyle bir noktada da sizlerin konusu diğer yasal mevzuatın işletilmesi gerekiyor. Durum, DM nin yaklaşımı yönünden benim için bir ilk ve araştıracağım. Yargıtay sonucunu uzun süre sonra da olsa bilgilendirmeniz ricasıyla....
İyi Çalışmalar.
Sayın Malik Bey, karar aşamasında Mahkeme , dain mürtehin olan bankaya müzekkere yazarak davanın açılmasına muvafakat verip vermediği hususunu sordu ve gelen cevap ta ONAY verildi, dava lehimize sonuçlandı ve İlginç şekil de davalı sigorta şirketi Temyiz etmedi karar kesinleşti ve icra takibi ile paramızı da ödedi. Davanın karar aşamasında da olsa mutlaka dava şartı sağlandı. Saygılarımla avturgayk
Old 09-03-2011, 21:44   #13
Malik Eskişehirli

 
Varsayılan

Değerlendirmeler ve sonuç olması gerekendi. Adınıza sevindim. İyi Çalışmalar.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Çek İptalİ Hakkinda xparadoksx Meslektaşların Soruları 12 03-06-2011 08:35
Beledİyeler Hakkinda ? av.m.kasim Meslektaşların Soruları 1 04-09-2010 23:48


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06334305 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.