Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Yargıtay kararı arıyorum.

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 21-03-2012, 09:55   #1
praeses

 
Varsayılan Yargıtay kararı arıyorum.

Yargıtay 10. CD 2010/29592 E. 2010/22357 K. 21/10/2010 tarihli

Yargıtay 10. CD 2005/1973 E. 2006/2202 K. 15/02/2006 tarihli

ve son olarak

Yargıtay CGK 2007/253 E. 2007/80 K. 03/04/2007 tarihli kararlarını mevzuat programımda oluşan arıza nedeniyle bulamıyorum.

Yardımlarınız için teşekkür ederim.
Old 21-03-2012, 09:57   #2
Av.S.Sönmez

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
10. CEZA DAİRESİ
E. 2005/19703
K. 2006/2202
T. 15.2.2006
• TEŞEKKÜL HALİNDE UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ YAPMAK ( Sanığın Lehine Olan Kanunun Tesbitinde Uygulanacak Usul - Örgütlü Suçtan Bahsedilebilmesinin Koşulları/Sayısal Yeterlilikle Birlikte Sanıklar Arasında Hiyerarşik Bir İlişki ve Suç İşleme İradelerinde Devamlılık Aranacağı )
• UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ YAPMAK SUÇU ( Sanığın Lehine Olan Kanunun Tesbitinde Uygulanacak Usul - Örgütlü Suçtan Bahsedilebilmesinin Koşulları/Sayısal Yeterlilikle Birlikte Sanıklar Arasında Hiyerarşik Bir İlişki ve Suç İşleme İradelerinde Devamlılık Aranacağı )
• ÖRGÜTLÜ SUÇTAN BAHSEDİLEBİLMESİNİN KOŞULLARI ( Teşekkül Halinde Uyuşturucu Madde Ticareti Yapmak Suçunda - Sayısal Yeterliliğin Yanısıra Hiyerarşik İlişki ve Suç İşleme İradelerinde Devamlılık Koşullarının Aranacağı )
• LEHE OLAN KANUNUN TESBİTİ USULÜ ( Her İki Kanuna Göre Aynı Suç İçin Uygulanacak Sonuç Cezaların Karşılaştırılması Gereği - Teşekkül Halinde Uyuşturucu Madde Ticareti Yapmak )
5237/m.220
5252/m.9/3
ÖZET : 1- Mahkemece, 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9/3. maddesinin “Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir.” hükmüne aykırı olarak, kararın gerekçesinde 765 sayılı TCK’nin ve 5237 sayılı TCK’nin ilgili maddelerine göre yapılan uygulama sonuçları karşılaştırılıp cezaları somutlaştırılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır.

2- 5237 sayılı TCK’nin 220. maddesinde düzenlenen “Suç işlemek için örgüt kurmak” suçunun işlendiğinin ve örgütün varlığının kabul edilebilmesi için; üye sayısının en az üç kişi olması, üyeler arasında soyut bir birleşme değil gevşek de olsa hiyerarşik bir ilişkinin bulunması, suç işlenmese bile suç işlemek amacı etrafında fiili bir birleşmenin olması, niteliği itibariyle devamlılık göstermesi gereklidir. Örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından, amaçlanan suçları işlemeye elverişli olması da aranmalıdır. Somut olaya bakıldığında; sanıkların örgüt oluşturmak için sayısal yeterlikte olduğu anlaşılmakta ise de, aralarında hiyerarşik ilişki ve suç işleme iradelerinde devamlılık saptanmadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan durum karşısında sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK’nin 220. maddesinin uygulanmasının koşulları bulunmamaktadır.

DAVA : Teşekkül halinde uyuşturucu madde ticareti yapmak suçundan sanıklar, C.A., S.B., F.Ö, M.A. ve A.Y hakkında Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, 14.06.2005 tarih ve 2004/81 esas, 2005/102 karar sayı ile 765 sayılı TCK uygulanarak mahkûmiyet kararı verildiği; hükmün sanıklar ve müdafileri ile malen sorumlu vekili tarafından temyiz edildiği; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının talep edildiği; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca hükmün onanması isteğiyle dava dosyasının tebliğname ekinde 13.12.2005 tarihinde Dairemize gönderildiği anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:

KARAR : Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde tartışılan delillere ve dosya içeriğine uygun gerekçeye göre, yerinde görülmeyen malen sorumlu vekilinin temyiz itirazları ile sanıklar müdafilerinin diğer temyiz itirazlarının ve duruşmadaki sözlü savunmalarının reddine, ancak;

1- Mahkemece lehe yasanın saptanması sırasında sanıkların eylemlerine 765 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunlarının ilgili maddeleri arasında kıyaslama yapılarak, sanıkların eylemlerine 5237 sayılı Kanunun uygulanması halinde, 5237 sayılı Kanunun 188/3,4,5 ve 220. maddeleri ile ayrı ayrı uygulama sonucu daha fazla cezaya ulaşılacağı gerekçe yapılarak, 5237 sayılı Kanunun uygulanmasının aleyhe olduğu sonucuna varılmışsa da, 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9/3. maddesinin “Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir.” hükmüne aykırı olarak, kararın gerekçesinde 765 sayılı TCK’nin ve 5237 sayılı TCK’nin ilgili maddelerine göre yapılan uygulama sonuçları karşılaştırılıp cezaları somutlaştırılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması,

2- 5237 sayılı TCK’nin 220. maddesinde düzenlenen “Suç işlemek için örgüt kurmak” suçunun işlendiğinin ve örgütün varlığının kabul edilebilmesi için; üye sayısının en az üç kişi olması, üyeler arasında soyut bir birleşme değil gevşek de olsa hiyerarşik bir ilişkinin bulunması, suç işlenmese bile suç işlemek amacı etrafında fiili bir birleşmenin olması, niteliği itibariyle devamlılık göstermesi gereklidir. Örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından, amaçlanan suçları işlemeye elverişli olması da aranmalıdır. Örgüt yapılanmasında işlenmesi amaçlanan suçların konu ve mağdur itibariyle somutlaştırılması mümkün, ancak zorunlu değildir. Soyut olarak sanık sayısının üç kişiden fazla olması örgütün varlığının kabulü için yeterli olmayıp bu durumda iştirak ilişkisinden söz edilebilir.

Örgüt üyesi olmamakla birlikte örgütün faaliyeti çerçevesinde suç işleyen kişi, hem işlediği suçtan hem de örgüte üye olmak suçundan ayrı ayrı cezalandırılır.

Somut olaya bakıldığında; sanıkların örgüt oluşturmak için sayısal yeterlikte olduğu anlaşılmakta ise de, aralarında hiyerarşik ilişki ve suç işleme iradelerinde devamlılık saptanmadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan durum karşısında sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK’nin 220. maddesinin uygulanmasının koşulları bulunmadığının ve bu nedenle 5237 sayılı TCK’nin lehe olduğunun gözetilmemesi,

3- Sanık F.Ö. ve müdafi aşamalarda sanığın uyuşturucu maddeyi A.Ö., A.Ö. ve A.Z’dan satın aldığını beyan ettikleri, dosya içindeki bilgilerden ismi verilen kişilerden A.Ö. hakkında Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesinde 2004/235 esas sayılı davanın açıldığı, mahkemece ilgili dosyanın getirtilerek incelendiği, 30.12.2004 tarihli ara kararı ile sözü edilen dosyadan iddianame, olay tutanakları ve diğer belgelerin onaylı suretleri çıkartılarak dosya içine konulmasına karar verildiği ve takip eden 22.02.2005 tarihli oturum tutanağına istenilen örneklerin dosyaya konulduğunun yazılmasına rağmen, dosya içinde ihbar dilekçesi ve iddianame dışında belgeye rastlanmadığı gibi hükmün gerekçesinde de sanık F.Ö.’un bu konudaki savunmasıyla ilgili tartışmanın yapılmamış olduğu anlaşıldığından; Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 2004/235 esas sayılı dava dosyasından olay tutanağı ve soruşturma evrakları getirtilip incelenerek sanık F.Ö. hakkında 765 sayılı TCK’nin 405/2 veya 5237 sayılı TCK’nin 192/3. maddesinin uygulanma koşulları bulunup bulunmadığının saptanıp tartışılması gerektiğinin düşünülmemesi,

4- Sanık S.B.’nin Cumhuriyet Savcılığındaki ikrarı ile kendi suçunun ortaya çıkmasına yardım ettiği anlaşıldığı halde etkin pişmanlık nedeniyle cezasından indirim yapılmaması,

SONUÇ : Yasaya aykırı sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları ve duruşmadaki sözlü savunmaları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün istem gibi BOZULMASINA, sanıkların müdafilerinin tahliye taleplerinin reddiyle tutukluluk hallerinin devamına 15.02.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

yarx
Old 21-03-2012, 09:59   #3
Av.S.Sönmez

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
E. 2006/10-253
K. 2007/80
T. 3.4.2007
• UYUŞTURUCU TİCARETİ YAPMA ( Sanıklar Arasında Hiyerarşik Bir Bağ Bulunduğu veya Suç İşleme İradelerinde Devamlılık Bulunduğunu Kabule Elverişli Olmaması Nedeniyle Suçun Oluşmadığı )
• SUÇ İŞLEME AMACIYLA ÖRGÜT KURMA ( Sanıkların Sayısının Örgüt Kurmaya Yeterli Olduğu ve Uyuşturucu Ticareti Yapma Suçu Yönünden Elverişli Üye Araç ve Gerece Sahip Olunduğu Saptanmış ise de Suç İşleme İradelerinde Devamlılık Bulunması Nedeniyle Suçun Oluşmadığı )
• SUÇ İŞLEME İRADELERİNDE DEVAMLILIK OLMAMASI ( Suç İşleme Amacıyla Örgüt Kurma ve Uyuşturucu Ticareti Yapma Suçu Yönünden Suçun Oluşmadığı )
5237/m.188/5,220
ÖZET : Sanıkların sayısının örgüt kurmaya yeterli olduğu ve uyuşturucu ticareti yapma suçu yönünden elverişli üye, araç ve gerece sahip olunduğu saptanmış ise de, toplanan kanıtlar, özellikle teknik takip sonucu elde edilen bilgi ve belgeler, sanıklar arasında hiyerarşik bir bağ bulunduğu veya suç işleme iradelerinde devamlılık bulunduğunu kabule elverişli değildir. Ceza yargısında, şüphenin sanıklar lehine yorumlanması, evrensel hukukun vazgeçilmez ve değişmez, ilkesidir. Açıklanan durum karşısında sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK.nun 220. maddesinin uygulanmasının koşulları bulunmadığının ve bu nedenle 5237 sayılı TCK.nun 188/5. maddesinin uygulanamayacağının gözetilmemesi isabetsizdir.

DAVA : 1- Sanık Ali Kurtuluş hakkındaki kamu davasının 5237 sayılı TCY'nın 64/1. maddesi uyarınca düşürülmesine,

2- Sanık Beyazıt Balkan'ın 5271 sayılı CMY'nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine,

5237 sayılı TCY. hükümlerinin sanıklar lehine olduğunun kabulü ile;

A- Sanıklar Muharrem Toka, Fikret Balkan, Tanju Yaman ve İlhan Nurkan'ın uyuşturucu ticareti yapmak suçlarından eylemlerine uyan 5237 sayılı TCY'nın 188/3-4-5, 62, 52/2-4. maddeleri uyarınca,

a- Sanıklar Muharrem Toka ve Fikret Balkan'ın 15'er yıl hapis ve 4650 YTL adli para cezasıyla ayrı ayrı cezalandırılmalarına,

b- Sanıklar Tanju Yaman ve İlhan Nurkan'ın 9'ar yıl 4'er ay 15'er gün hapis ve 1000 YTL adli para cezası ile ayrı ayrı cezalandırılmalarına,

B- Sanıklara verilen adli para cezalarının 5237 sayılı TCY'nın 52/4. maddesi gereğince 1'er ay ara ile taksitlendirilmek suretiyle

a- Sanıklar Muharrem Toka ve Fikret Balkan'dan 20 eşit,

b- Sanıklar İlhan Nurkan ve Tanju Yaman'dan 10 eşit,

Taksitle tahsiline, taksitlerden birisi süresinde ödenmediği takdirde her sanığın para cezasından geri kalan kısmının o sanıktan bir defada tahsil edileceği ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceği hususunun sanıklara ihtarına,

C- Sanıklar hakkında 5237 sayılı TCY'nın 53/1 ve 2. fıkralarının uygulanmasına,

D- Sanıklar İlhan Nurkan, Muharrem Toka ve Tanju Yaman'a ait sürücü belgelerinin 2918 sayılı Yasanın 119. m. gereğince süresiz olarak geri alınmasına,

Sanıkların gözaltı ve tutuklulukta geçen sürelerinin TCY'nın 63 m. gereğince cezalarından mahsubuna,

Sanıklar Muharrem Toka ve Fikret Balkan'ın tutukluluk hallerinin devamına,

Sanıklar Tanju Yaman ve İlhan Nurkan'ın tahliyelerine,

E- Emanetin 2005/651 sırasında kayıtlı cd'nin delil olarak dosyada saklanmasına, Tanju Yaman, İlhan Nurkan ve Muharrem Toka'ya ait telefonlar, uyuşturucu madde ve uyuşturucu nakline tahsis edilen aracın TCY'nın 54/1 madde gereğince müsaderesine, ilişkin İstanbul 11 nolu Ağır Ceza Mahkemesince verilen 21.10.2005 gün ve 272-416 sayılı hüküm, Muharrem Toka ve Fikret Balkan yönünden re'sen temyize tabi olmasının yanında, sanıklar Muharrem Toka, Tanju Yaman, İlhan Nurkan ve Fikret Balkan müdafileri tarafından da temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 10. Ceza Dairesince 16.03.2006 gün ve 565-3869 sayı ile;

"... 5237 sayılı TCK.nun 220. maddesinde düzenlenen "suç işlemek için örgüt kurmak" suçunun işlendiğinin ve örgütün varlığının kabul edilebilmesi için; üye sayısının en az üç kişi olması, üyeler arasında soyut bir birleşme değil gevşek de olsa hiyerarşik bir ilişkinin bulunması, suç işlenmese bile suç işlemek amacı etrafında fiili bir birleşmenin olması, niteliği itibariyle devamlılık göstermesi gereklidir. Örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından, amaçlanan suçları işlemeye elverişli olması da aranmalıdır. Örgüt yapılanmasında işlenmesi amaçlanan suçların konu ve mağdur itibariyle somutlaştırılması mümkün, ancak zorunlu değildir. Soyut olarak sanık sayısının üç kişi veya daha fazla olması örgütün varlığının kabulü için yeterli olmayıp bu durumda iştirak ilişkisinden söz edilebilir.

Örgüt üyesi olmamakla birlikte örgütün faaliyeti çerçevesinde suç işleyen kişi, hem işlediği suçtan hem de örgüte üye olmak suçundan ayrı ayrı cezalandırılır.

Somut olaya bakıldığında; sanıkların örgüt oluşturmak için sayısal yeterlikte olduğu anlaşılmakta ise de, aralarında hiyerarşik ilişki ve suç işleme iradelerinde devamlılık saptanmadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan durum karşısında sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK.nun 220. maddesinin uygulanmasının koşulları bulunmadığının ve bu nedenle 5237 sayılı TCK.nun 188/5. maddesinin uygulanamayacağının gözetilmemesi..." isabetsizliğinden bozulmuştur.

İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesince 12.07.2006 gün ve 104-192 sayı ile;

Sanıkların ölen Ali ile birlikte eylem ve menfaat birliği içerisinde örgütlü bir yapılanmaya girip uyuşturucunun yurtdışına çıkması amacıyla herkesin üzerine düşen görevi yaptığı, uyuşturucunun yurtdışına çıkarılmadan yakalandıkları, benzer bir olay nedeniyle verilen kararın Yargıtay 10. Ceza Dairesince 25.05.2006 tarihinde onandığı gerekçeleriyle ilk hükümde oyçokluğuyla direnilmiştir.

Sanıklar Muharrem Toka ve Fikret Balkan yönünden resen temyize tabi olan hüküm, sanıklar Tanju Yaman, İlhan Nurkan, Muharrem Toka ve Fikret Balkan müdafileri tarafından da temyiz edilmekle, Yargıtay C.Başsavcılığının 20.10.2006 gün ve 246622 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesi ile Birinci Başkanlığa gönderilen dosya, Yargıtay Ceza Genel Kurulunda duruşmalı inceleme yapılacağına ilişkin bir usül hükmü bulunmadığından, sanık Fikret Balkan müdafiinin duruşmalı inceleme isteminin reddi ile, dosya üzerinde inceleme yapılmasına karar verilerek, okundu, gereği konuşulup, düşünüldü:

KARAR : 1- Ceza Genel Kurulunca sabit kabul edilen olay;

Sanık Fikret'in temin ettiği uyuşturucunun, sanık Ali Kurtuluş'un bilgisi dahilinde yine aracın ve firmanın sahibi olan ve sanık Fikret ve Ali ile çok sıkı ilişki içerisinde bulunan Muharrem'in bilgisi tahtında daha önceden zula yeri ayarlanan araçtaki zulaya yerleştirildiği, sanıklardan İlhan ve Tanju'nun bu araçla yurtdışına gidip geldikleri, sanıklar İlhan ve Tanju'nun araçta uyuşturucu olduğunu bilerek, uyuşturucuyu Şaban Yusufi'ye götürmek amacıyla yola çıktıkları, uyuşturucunun sağlıklı bir şekilde yerine ulaştırılması için, arabanın durumu hakkında sanık Ali ile Fikret arasında sürekli görüşmeler yapıldığı, aracın Ali tarafından bir süre izlendiği, daha sonra şoför olan sanıklarla Ali'nin temasının kesilmesi üzerine, sanıklardan Muharrem'e ulaşılmaya çalışıldığı, Muharrem'le de Ali ve Fikret''in temasa geçememesi üzerine Ali'nin şüphelendiği ve bilahare evinin yakınında polisleri görünce sanık Fikret'e bilgi vererek kaçmasını sağladığı, otagardan çıkışta takibe alınan İpek Turizme ait 34 ... 1402 plakalı aracın Hadımköy mevkiinde durdurularak, yapılan aramada, havalandırma bölümünde 58 paket halinde daralı ağırlığı 29112 kg olan ve 10.567.184 gram eroin, 129.123 gram morfin, 62.059 gram 16-mam-16 denen uyuşturucunun ele geçirildiği, şoförler Tanju Yaman ve İlhan Nurkan'ın araçta, Muharrem Toka'nın ise İpek Turizme ait yazıhanede, Fikret Balkan'ın 07.12.2004 tarihinde Tarık Balkan sahte kimliğiyle yakalandıkları, hakkındaki kamu davası ölüm nedeniyle ortadan kaldırılan Ali Kurtuluş ve beraatine karar verilen Beyazıt Balkan'ın ise 01.12.2003 tarihinde DGM. C.Başsavcılığına teslim oldukları,

Muhbir müracaat tutanağı, olay tutanağı, teşhis tutanakları, teknik takip kararları ve telefon görüşme tutanakları, yakalama tutanakları, Adli Tıp Kurumunca düzenlenen rapor ve sanık savunmaları gibi birbirlerini doğrulayan ve tamamlayan hukuka uygun kanıtlardan anlaşılmıştır.

2- Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık;

Yukarıda özetlenen somut olayda, sanıkların eyleminin suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenip, işlenmediğinin belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.

1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Yasanın 188. maddesinde uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçları yeniden düzenlenmiş, maddenin ( 5. ) fıkrasında, diğer fıkralarda gösterilen suçların, suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hali, ağırlatıcı bir neden olarak öngörülmüş, suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu ise anılan Yasanın 220. maddesinde düzenlenmiştir.

5237 sayılı Yasanın 220. maddesi anlamında bir örgütün varlığından bahsedebilmek için; en az üç kişinin, suç işlemek amacıyla hiyerarşik bir ilişki içerisinde, devamlı bir şekilde amaç suçları işlemeye elverişli araç ve gerece sahip bir şekilde bir araya gelmesi gerekmektedir.

Tanımdan da görüleceği üzere suç işlemek için örgüt kurmak suçundan bahsedilebilmesi için,

a- Üye sayısının en az üç veya daha fazla kişi olması gerekmektedir.

b- Üyeler arasında gevşek de olsa hiyerarşik bir bağ bulunmalıdır. Örgütün varlığı için soyut bir birleşme yeterli olmayıp, örgüt yapılanmasına bağlı olarak gevşek veya sıkı bir hiyerarşik ilişki olmalıdır.

c- Suç işlemek amacı etrafında fiili bir birleşme yeterli olup, örgütün varlığının kabulü için suç işlenmesine gerek bulunmadığı gibi işlenmesi amaçlanan suçların konu ve mağdur itibariyle somutlaştırılması mümkün olmakla birlikte, zorunluluk arz etmemektedir. Örgütün faaliyetleri çerçevesinde suç işlenmesi halinde, fail, örgütteki konumuna göre, üye veya yönetici sıfatıyla cezalandırılmasının yanında, ayrıca işlenen suçtan da cezalandırılacaktır.

d- Örgüt niteliği itibariyle devamlılığı gerektirdiğinden, kişilerin belli bir suçu işlemek veya bir suç işlemek için bir araya gelmesi halinde, örgütten değil ancak iştirak iradesinden söz edilebilecektir.

e- Amaçlanan suçları işlemeye elverişli, üye, araç ve gerece sahip olunması gerekmektedir.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, sanıkların sayısının örgüt kurmaya yeterli olduğu ve uyuşturucu ticareti yapma suçu yönünden elverişli üye, araç ve gerece sahip olunduğu saptanmış ise de, toplanan kanıtlar, özellikle teknik takip sonucu elde edilen bilgi ve belgeler, sanıklar arasında hiyerarşik bir bağ bulunduğu veya suç işleme iradelerinde devamlılık bulunduğunu kabule elverişli değildir. Ceza yargısında, şüphenin sanıklar lehine yorumlanması, evrensel hukukun vazgeçilmez ve değişmez, ilkesidir.

Bu itibarla Özel Daire bozma ilamına uyulması gerekirken, dosya içeriğiyle bağdaşmayacak şekilde, kuşkulu kanıt manzumesinden, sanıklar aleyhine sonuç çıkaran Yerel Mahkeme direnme hükmü evrensel hukuk ilkelerine de aykırı olup, bozulmasına karar verilmelidir.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;

1- Yerel Mahkeme direnme hükmünün, BOZULMASINA,

2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 03.04.2007 günlü müzakerede tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak oybirliği ile karar verildi.

yarx
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Yargıtay Kararı Arıyorum... av.birlik Meslektaşların Soruları 7 17-06-2011 14:36
yargıtay kararı arıyorum yargıtay 10.ceza dairesi müebbet Meslektaşların Soruları 4 16-12-2010 14:00
Yargıtay kararı arıyorum Av.Serbay Meslektaşların Soruları 6 20-10-2010 16:11
yargıtay kararı arıyorum Hemocrania Meslektaşların Soruları 1 24-02-2009 13:12
Bir Yargıtay Kararı arıyorum Ersin KUŞ Meslektaşların Soruları 3 29-11-2006 18:08


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03968811 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.