22-11-2006, 21:12 | #1 |
|
TCK 301 Konusunda taslak çalışması
Sevgili Meslektaşlarım;
TCK 301 konusunda son dönem yaşananlardan sonra bu maddenin değiştirilmesi gündeme alındı. Muhtemelen de değiştirilecek. Bizler Türk Hukuk Sitesi olarak değiştirilsin veya değiştirilmesin tartışmalarının uzağında kalmak koşulu ile şunu yapabilir miyiz diye düşündüm? TCK 301 yerine geçmek üzere madde taslağı -gerekçeleri ile birlikte- hazırlayabilir miyiz? Yasa değişecekse katkımızın olması ihtimali küçümsenemez gibi görünüyor. Herkes kendi hazırladığı taslağı bu forumda yayınlarsa birileri faydalanabilir belki. Benim üzerinde çalıştığım bir taslak var ama konunun site de tartışılıp tartışılmayacağını bilmediğim ve taslağı henüz tamamlamadığım için bir süre daha beklemeyi doğru buldum. Saygılarımla |
30-11-2006, 13:07 | #2 |
|
Türklüğü, Cumhuriyeti, Devletin kurum ve organlarını aşağılama
MADDE 301. - (1) Türklüğü, Cumhuriyeti veya Türkiye Büyük Millet Meclisini alenen aşağılayan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini, Devletin yargı organlarını, askerî veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (3) Türklüğü aşağılamanın yabancı bir ülkede bir Türk vatandaşı tarafından işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır. (4) Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz. Sayın Alimoğlu .Ben bir hukuk fakültesi öğrenciyim ve bilmiyorum bu konuda ki yetkinliğim ne kadardır.Ancak konuyu şu şekilde anlatmak istiyorum.TCK 301.’in değişmesinden yana değilim ancak uluslar arası ilişkiler ne getirir bilinmez.Böyle bir değişiklik öngörülürse; en baş maddedeki fıkraların lafzı yorumu yapılmalı ve buna göre fıkralarda bir değişikliğe gidilmelidir.Ancak değişikliğin hangi sebeple yapılacağı malumdur.AB’nin daha çok özgürlüğe yer verin uyarısı ile yapılacak bir değişiklik bence kanunun 3. ve 4. fıkralarında değişikliğe yol açmamalıdır.Çünkü 3. ve 4.fıkra kanunu özü ile ilgili değil.kanunun standart uygulamasının sonucunda oluşacak sonuçlarla ilgilidir.O yüzden kanaatimce 3. ve 4. maddeye dokunulmamalıdır.yani kanun taslağı şu hale geldi. Türklüğü, Cumhuriyeti, Devletin kurum ve organlarını aşağılama MADDE 301. - (1) Türklüğü, Cumhuriyeti veya Türkiye Büyük Millet Meclisini alenen aşağılayan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini, Devletin yargı organlarını, askerî veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Şimdi buradaki kavramları teker teker tanımlamak gerekli.Elimizdeki kavramlar Türklük, Cumhuriyet, TBMM, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, Yargı organları, Askeri veya emniyet teşkilatı. 1.Türklük:Türk kavramı bu konuda bize rehber olan anayasamızda Türkiye Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan kişi anlamına gelir.Bu anlamda Türklüğü aşağılamak soyut bir kavram halini alıyor ve bence illa bir değişiklik yapılacaksa taslakta ilk değiştirilen kısım bu olacaktır.Aslında kavramları biraz daha somutlaştırmak bizim temel amaçlarımızdan birisi. 2.Cumhuriyet:Cumhuriyet devletimizin şeklini ihtiva eder geniş anlamda.Söz hakkının monarkta yada aristokratlarda değil de halkta olduğu egemenlik türüdür.Bu noktada da taslak metninden cumhuriyet kavramının çıkarılması gerekir.1. fıkrada Türk Cumhuriyeti değil, cumhuriyet kelimesi kullanılmaktadır ve bir egemenlik türü olan cumhuriyetin aşağılanması özel hükümleri değil genel hükümlere tabi tutulmalıdır. 3.TBMM:M. Kemal’in bize öğrettiği en önemli ilke olan “Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir” ilkesinin beşiği olan TBMM’nin aşağılanması bence suç sayılmalıdır.Halkın temsilcilerinden oluşan meclis halkımızın onurudur ve meclisimizin aşağılanması bize hem ulusal hem de uluslararası alanda zarardan başka bir şey getirmez.O yüzden TBMM kavramı yasa taslağından çıkarılmamalıdır. 4.Türkiye Cumhuriyeti Hükümetievletimizde hükümet yürütme erkinin 2 unsurundan biridir ve saygınlığı oldukça yüksektir.O yüzden Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti kavramı da taslaktan çıkarılmamalıdır. 5.Yargı organları, Emniyet Teşkilatı ve Askeri Teşkilat:Burada sözü edilen kavramlar yargımızın beşiği mahkemelerimiz, bizi koruyan kolluk kuvvetleri(polis, TSK vb.) gibi kuruluşlardır.Türk devleti diğer devletlerin aksine askeri yöne ön plana almış bir devlettir ve bunun sebepleri çok çeşitli ve önemlidir.Oldukça saygın bir yere sahip olan ve saygınlığı çeşitli komplolarla azaltılmaya çalışılan kolluk kuvvetlerimiz ki özellikle TSK’nın onuru Türk halkının onurudur.Bu yüzden yargı organları, emniyet teşkilatı ve Askeri teşkilat kavramları da taslak tan çıkarılmalıdır. Ceza Konusu:Henüz bu konuda hiçbir bilgim olmadığından bu konuda söz edemiyorum.Eğer ki madde bu şekilde değiştirilecek olursa korunan organlarımız onuru ve saygınlığı ile korunacaktır.Bunun sonucu olarak ta 1. ve 2. maddenin birleştirilmesinden yanayım. Yani; Taslak TCK 301. (1) Türkiye Büyük Millet Meclisini, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini, Devletin yargı organlarını, askerî veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (3) Türklüğü aşağılamanın yabancı bir ülkede bir Türk vatandaşı tarafından işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır. (4) Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz. |
30-11-2006, 22:20 | #3 |
|
Madde içeriğinde şuşekilde düzenlenmeli:
Türkiye Cumhuriyetiin organlarına, kamu tüzel kişilerine karşı yapılan eleştirilerin yapıcı nitelik taşıması halinde herhangibir suç teşkil etmediği, eleştirel boyutta kaldığı kabul edilmeli, kasten, toplumun nabzını belirlemeye, toplum huzurunu bozmaya, devletin önceden tahmin edilebilecek tepkisini başka alanlarda başkalarına koz olarak kullandırtmaya yönelik ağır, yıkıcı, nitelikteki eleştiriler suç kapsamına alınmalı, Türklük kavramının T.C sınırları içinde yaşayan ve vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesi kapsadığı kişileri tatmin edecek bir şekilde belirtilmeli, bu sınırlar içindeki herkese koruma getirdiği vatandaşlarımıza açıkça benimsetilmeli, Hakaretlerin ve bilimsel verilere ihtiyacın olduğu ama tamamen bilimsel verilerde dayanmayan fikirlerin düşünce özgürlüğü kılıfı içinde sunulmasının önüne geçilmeli. madde tamamen kaldırılmalı demiyorum çünkü diğer ülkelerinde kanunlarında mevcut. Yani ülkenin bazı değerleri vardır bunlar diğer ülkeler tarafından açıkça korunmaya alınmışken bizim bu değerleride ayrıca koruma altına almamız gerektiğine inanıyorum. saygılarımla... |
05-12-2006, 21:17 | #4 | |||||||||||||||||||
|
........
syn Güneytepe, Bu ikici fıkra nelere yol açar bilinmez. Ucu açık, sınırları belli olmayan bir madde. Devletlerin yargı organları herzaman olması gerektiği gibi olmayabilir, askeri ve emniyet teşkilatıda. Ve siz bir gün isyan ettiğinizde kendinizi 301 den mahkemede bulabilirsiniz. ÖRN: (X) devletinde aynı bu şekilde bir madde var diyelim. Yine bu devlette yargı, güvenlik birimleri bu (X) devletinin bir vatandaşına isyan bayrağı çektirdi ve bu kişide haklı olarak tepkisini belli eden bir açıklama yaptı diyelim: "haklıya hakkını reva görmeyen böyle yargı olmaz olsun, beni korumayan güvenlik birimlerine yazıklar olsun, vb.." sonuç: (X) devletinin bir savcısı bu vatandaş hakkında bir soruşturma hazırlayacağından kimsenin şüphesi olmayacağı... Yani işin büyük bir bölümü içtihatlara bırakılmadan, kanun nazarında bazı sınırlar belirlense, insanların eleştirel yaklaşımında "acaba eleştirim aşağılama kapsamına sokulabilir mi" tarzından düşüncelerin önüne geçilmiş olur kanısındayım. |
06-12-2006, 10:50 | #5 |
|
301 mad. düşünce özgürlüğünü kısıtlayan bir madde olarak kamuoyunda ele alınmış isede ben tam aksine bu maddenin bir düşüncenin hakim kılınması fikrini savunduğunu düşünüyorum milletinden korkan devletin kendi fikrini zikrini koruma altına almıştır.madde ayrımcılık kokmakta türklüğü ibaresi bir güvensizlik ürünü siz türklüğe karşı söylemlerinizde dikkat edeceksiniz acaba bu ülkede yaşan başka milletleri aşağılasan aynı maddeden yargılanırmı türkülüğü ibaresi bu milletleri kapsar diyerek dava açılırmı bu sebeple bu maddenin özgürlüğü kısıtlayan bir madde değildir. cumhuriyet tarihinde sürekli buna benzer maddeler ceza kanunumuzda vardır.bence yeni böyle bir maddeye veya biraz yumuşatılmış yeni bir maddeye ihtiyaç varmı yokmu acaba 301.md. olmasaydı ilgili maddenin koruma altına alınan kurumlara karşı suç işlense bu suçların cezasız kalma şansı varmı eğer yoksa yeni bir 301 md. niye hazırlansın avrupaya gelince fransa da bir avrupa ülkesi ermeni sorunu ile ilgili yaptıkları ortada bize ölçü olamaz şu soruyu sorarsak kendimize acaba 301md. türklüğü ibaresini 301 mad. alıp 302. md. sadece türklüğü koruma altına alınsaydı şimdi hangi maddeyi hangi sebeple tartışıyor olacaktık
|
06-12-2006, 12:34 | #6 | |||||||||||||||||||
|
Sayın Av.Fahri Alimoğlu tarafından, forum konusu açılırken alıntısını yaptığım bölümde açık bir şekilde;"değiştirilsin veya değiştirilmesin tartışması yapılmasın"demiştir. Bu nedenle foruma mesaj yazacak üyelerin, forum konusuna sadık kalınarak mesaj yazmaları rica olunur... Saygılarımla |
30-12-2006, 00:02 | #7 |
|
Taslak çalışması yaparken "gerçekçi ol imkansızı iste" diyen meslektaşımızın yolundan gitmek mantıklı gibi geliyor bana. Mesela; kendisine tepe diyene dava açan bir dağ gördünüz mü hiç? Ya da dağ'ın dağlığına halel gelir mi böyle bir durumda?
Madde de kim ne derse desin dağın dağlığı değişmez denebilse olmaz mı:-) |
30-12-2006, 01:26 | #8 |
|
Sayın Halimoğlu; şu sözünüzü yani <kendisine tepe diyene dava açan bir dağ gördünüz mü hiç? Ya da dağ'ın dağlığına halel gelir mi böyle bir durumda?> sözünüzü biraz daha açıklayabilir misiniz?
SAYGILARIMLA |
29-01-2007, 13:16 | #9 |
|
zamanlamaya dikkat
Saygıdeğer meselektaşlar;
301 konusunda geçenlerde adalet bakanı Çiçek'n açıklamaları tüyler ürperticiydi. Bakan biz madde ile ilgili olarak her yerden görüş istedik ama bir tek kuruluştan veya sivil toplum örgütünden bir cevap bir çalışma bir taslak bir fikir gelmedi diyor. Daha vahim olanı ise bu açıklama hiç kimse tarafından yalanlanmadı. Sizce de bu konuda birşeyler üretmenin tam zamanı değil midir? |
29-01-2007, 20:50 | #10 | |||||||||||||||||||
|
MADDE 301. - (1) Türkiye Cumhuriyeti Devletine ulus devlet ilkesi ile bağlı Milleti,Türkiye Cumhuriyeti Devletini veya Türkiye Büyük Millet Meclisini alenen aşağılayan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ve Devletin yargı organlarını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (3)Suçun yabancı bir ülkede bir Türk vatandaşı tarafından işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır. (4) Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz. |
29-01-2007, 21:19 | #11 | |||||||||||||||||||
|
Bu cümlenin gerekçesi şu olabilir: Türkiye Cumhuriyeti Devletine tek ülke, tek vatan anlayışı ile bağlılık gösteren herkes dili, dini, rengi ve ırkı ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kabul edilir ve bu vatandaşlık bilinci içinde milletin bir parçası kabul edilir.Maddenin ana amacı ırk, dil, renk veya din ayrımı gözetilmeksizin vatandaşların bütününü teşkil eden milletin aşağılanmasına engel olmaktır. Ps: Konu çok hassastır. İfadelerim kesinlikle hiç bir ideolojiyi yahut siyasi anlayışı yansıtmamaktadır. Toplumun üzerinde uzlaşabileceği, madde hükmünden beklenen faydanın kimseyi rahatsız etmeden gerçekleşebileceği bir hükmün bulunması adına bir damla katkı ya da bir çıkış noktası sağlaması amacı taşımaktadır. BU husus gözetilerek yorum yapılmasını önemle rica ediyorum. |
29-01-2007, 23:45 | #12 |
|
Kriterler
Sevgili Dikici ve Dayar;
Katkılarınız için teşekkürler. Ben şöyle düşünüyorum: 1-Madde metnindeki aşağılama kavramı, uygulayıcının algısına bırakılmayacak biçimde netleştirilmeli. 2-Hükümet, Meclis, Adliye, Emniyet ve Askeriye dışında kalan kurumların aşağılanmasını suç olmaktan çıkaran mantığın ne olduğu ve aynı mantığın yasada zikredilen bu kurumlara ilişkin olarak yürütülüp yürütülemeyeceği tartışılmalı. 3-Krallıkla idare edilen ve bizden daha müreffeh yaşayan toplumları bünyesinden barındıran küre-i arzda, cumhuriyeti kutsallaştırma nedeni gözden geçirilmeli 4- Türklük kavramı tanımlanmalı ve içeriği bir ırk'ı değil vatandaşlık bağı ile tesis edilen bir hukuki durumu ifade edecek hale getirilmeli. Bu konuda diğer ülkelerin yasalarındaki düzenlemelerin ne olduğuna bakılabilir. İsveçli, İngiliz, Ekvatorlu ne yapmış bu konuda incelenebilir. Aramızda yabancı dil bilen hukukçuların konu ile ilgili madde metinlerini türkçeye çevirmeleri eşsiz bir hizmet olabilir mesela. 5- Eleştiri amaçlı düşünce açıklamaları suç olarak kabul edilemez şeklindeki fıkra, eleştiri kavramını en geniş biçimi ile karşılayacak hale getirilebilir. Bunun yolu da belki neyin eleştiri olmadığının madde gerekçesine yazılması ile bulunabilir. Mesela sövmek, küfür etmek eleştiri olark kabul edilemez denebilir. 6- Maddenin varlık gerekçesi ve kapsama alanındaki genişlik üzerinde bile konuşulabilir. tabi halen yürülükte olan 301'in konusu olma korkusunu üzerimizden atabilirsek:-)) Saygılarımla |
30-01-2007, 11:42 | #13 |
|
Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. İzzet Özgenç'in hazırladığı 301. madde ile ilgili değişiklik teklifini sizlerle paylaşmak istedim.
http://www.karakutu.com/modules.php?...ticle&sid=2645 |
31-01-2007, 23:43 | #14 |
|
159-301 Karşılaştırılması
İtalyan Ceza Kanunu Madde 291-“Her kim, İtalyan Milletini alenen aşağılarsa, bir yıldan üç yıla kadar hapis ile cezalandırılır.”
Polonya Ceza Kanunu Madde 133- “Herkim Polonya Milletini veya Cumhuriyetini alenen aşağılarsa, üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” Diğer ülkelerde de benzer düzenlemeler var. Mesela Almanya, “her kim aleni olarak bir toplantıda Almanya Federal Cumhuriyetini, eyaletlerden birini, onun anayasal düzenini söverse, milli marşını, bayrağını, armasını ve kötü niyetli olarak küçük düşürecek olursa bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası” öngörmüş. İsviçre de, İspanya da ve diğer birçok ülkede benzer yasal düzenlemeler mevcut. Danimarka’ya ise ayrı bir paragraf açmak gerekiyor. Avrupa Birliğinde olmaktan olağanüstü derecede memnun olsalar gerek, yasalarındaki bu hükmü “her kim AB ülkelerinin tamamını, ya da milletlerini ya da Avrupa Parlamentosunu alenen aşağılarsa 2 yıla kadar hapis” şeklinde düzenlemişler. Yani onlar kendileri dâhil tüm Avrupa Birliğini kapsama alanı içine almışlar. “Milyarlarca sinek yanılıyor olamaz” demek durumunda olmadığımız için, bir çok ülkenin ceza kanunlarında TCK 301 benzeri maddelerin olduğunu herhangi bir anlam ve beklenti yüklemeden sadece tespit etmiş olduk diyerek ve bu bölüme tekrar döneceğimizi belirterek nokta koyalım. Gelelim mevzunun bir başka yüzüne: Halen yürürlükte olan 5237 sayılı TCK’nun 301. maddesi, yürürlükten kaldırılan 765 sayılı Ceza Kanununda 159. madde olarak düzenlenmişti. Daha da ilginç olan ise, eski 159. maddenin kapsama alanı şimdi ki 301’den çok daha genişti. O madde de, TCK 301’deki tüm kurumların yanı sıra, Bakanlıklar, kanunlar ve meclis kararları da vardı. Yani bunları aşağılamak da suç sayılıyordu. Ayrıca, o maddenin ikinci paragrafında “aşağılamanın alenen yapılması gerekmediği, bunun anlaşılabilmesinin yeterli olduğu da” yazıyordu. Kısacası eski 159. madde şimdi ki 301’den çok daha ağırdı. Şimdi gelelim asıl soruna; Daha çok eylemi kapsayan, daha çok kurumu koruyan bu madde, nasıl oldu da ülke gündemini öyle kayda değer biçimde meşgul etmediği halde, şimdi ki 301 uzun zamandır gündemin kendisi oldu. Her türlü akıl yürütme eski 159’un çok daha fazla kullanılması gerektiği sonucuna varabilir, ama gerçek durum neden böyle değil? Neden 301 sadece hukukçuların değil de, neredeyse herkesin bildiği bir maddeye dönüştü. Cevabı hukukçuların tümünün bildiğinden eminim. Eski Ceza Kanunun 160.maddesi. Bu madde, ilgili hakkında dava açılmasını Adalet Bakanlığının iznine tabi kılan bir maddeydi. Ve bakanlık belki şimdikinden daha fazla sayıda dava ile karşı karşıya kaldığı halde, çok önemli olmadıkça dava açılması için gereken izni vermiyordu. Yeni yasada bu madde yürürlükten kaldırıldığı ve dava açma yetkisi resen savcılara verildiği için yağmur gibi davalar açılmaya başlandı. Neticede hem 301, hem de 301’e özne haline gelen sanıklar ünlü oldular. (DİNK 159’dan yargılandı 301’den ceza aldı) Yasal düzenlemeyi, kendi anladığı şekilde yorumlayarak dava açan savcılara bakıp, “suçlu bulundu” diyecek halimiz yok şüphesiz. Çünkü “yere tüküren asılarak idam edilir” diye kanun çıkarsa meclis, savcı yere tüküren hakkında idam fezlekesi hazırlamak zorunda kalacaktır. Savcıya kendisini Adalet Bakanı’nın yerine koyarak, davaların ülke imajı açısından yaratacağı sonuçları hesaplama görevi yüklemediğimize ve bunu beklemediğimize göre kime ne diyeceğiz? Uygulamanın gösterdiği hızda gidersek, “frensiz bir kamyon gibi” çarptığı her yerde ciddi hasarlara neden olan bu madde için, yeni fren talebinde mi bulunmak gerekiyor? Yani, dava açılmasını yine ön izin koşuluna mı bağlanmalı? Siyasal boyutu olan bu kararı vermesini Savcılardan bekleyemeyeceğimize göre, bunun siyasi iradeye havale edilmesi yanlış mı olur? Bana kalırsa uzun vadede başka çözümler üretilebilir ama mümkün olan en kısa zamanda ön izin koşulunun yasaya konması ve devam etmekte olan yargılamalar için de ön izin alınması konusunda düzenleme yapılabilir. Uygulamada birlik sağlanıncaya kadar fren vazifesi görecek olan bu ön izin müessesinden kimsenin, özellikle savcıların gocunmaması gerektiğini düşünüyorum. Uzun vade de ise, madde metni bir şekilde değiştirilecektir şüphesiz. Kamuoyunda yaratılan baskı ve dünyanın gözü nerdeyse bu madde üzerindeyken, değişiklik yapılmaması mümkün değil gibi görünüyor bana. Bütün mesele değişikliğin nasıl olması gerektiği! Yukarıda tekrar döneceğiz diyerek nokta koyduğumuz bölüme geliyorum. Danimarka bütün AB ülkelerini ve Milletlerini kapsayacak şekilde yapmıştı düzenlemeyi. Çünkü kendisini Avrupa topluluğunun bir üyesi olarak görüyordu. Kişisel önerim milliyet kavramını aşağılamak “suç olarak telakki edilecekse”, bunun bir tek milliyete indirgenmesi hatalı olur. Başka dünya yok ve biz bu dünyanın üyesiyiz, dünyayı oluşturan bütünün parçasıyız diyebiliriz. Altında veya üstünde değiliz dünyanın, önünde veya arkasında da değil, içindeyiz. “Bu bizim dünyamız diyebiliriz.” Bu konuda Avrupalının yasal düzenlemelerine bakıp, onlar da aynısını yapmış deme kolaycılığında kurtularak, “onlara ve tüm dünyaya” işin doğrusunun ve “evrensel normun” ne olduğunu gösterme şansımız var. Önerim şu; Madde 301-(1)Her kim dünya ülkelerinden veya milletlerinden birini veya birden fazlasını -kötü niyetli olarak- alenen aşağılarsa... Ve son fıkra; Yargılama Adalet Bakanlığının iznine tabidir. Bu şekildeki bir düzenlemenin eski düzenlemeyi de kapsadığı bu kadar açıkken, faydası ne diye soranların sadece düşünmelerini tavsiye ediyorum. Benden önermesi… |
02-02-2007, 14:33 | #15 |
|
tck 301. madde hakkında konuşmayan kalmadı.Devletin başındakiler medya halk hukukçu olmayan herkes maddeyi okumadan bile olsa birşeyler söylediler.hukuku siyaset için kullanmak bi devlet felsefesi haline geldi.insnalar hukukun üstünlüğünü falan kabul edecek durumda değil çünkü siyasete araç oluyor,kullanılıyor.Benim istediğim bu maddenin siyaset aracı yapılmadan artılarıyla eksileriyle tam siyasetten uzak hukukçular tarafından komisyon oluşturularak değerlendirilmesidir.saygılarımla...
|
08-02-2007, 16:37 | #16 |
|
hukuku siyaset araci olarak kullanma meyili tamda gunumuzTURKIYESINItanimlayan birsey oldu.ben maddeden rahatsiz olanlarin kotu niyetle yaklastigini dusunuyorum.madde irkci bir ifade kullanmiyor.turklugu derken hangi turklugu kastettigini hukuk fakultesi okuyon herkes bilir.dolayisiyla ona gore yargilama yapilir.
|
28-04-2008, 23:56 | #17 |
|
TCK 301'in bu gün değişmesi bekleniyor ama bana kalırsa madde metninde yapılan değişiklikler önemsiz. Sadece adalet bakanlığına soruşturma izni yetkisi verilmesi olayı değiştirebilecek boyutta. Artık ünlü olmak isteyenlerin en sevdiği madde olma özelliğini yitirebilir.
|
02-05-2008, 15:38 | #18 |
|
Yeni düzenlemenin getirdiği başlıca değişiklikler şunlardır;
1- ''Türklük'', ''Türk milleti'' olarak değiştirilmiş. Yorum: Buradaki değişiklikle madde anayasanın 6'ıncı maddesine uygun hale getirilmişsede ''Türk milleti'' ifadesi tıpkı ''Türklük'' gibi soyut bir kavram olduğundan bu kavramın ayrıca somutlaştırılması, tanımlanması gerekirdi. 2- ''Cumhuriyeti'', ''Türkiye Cumhuriyeti Devleti'' olarak değiştirilmiş. Yorum: Bu değişiklikle anayasanın 2'inci maddesindeki ''Cumhuriyetin temel nitelikleri'' kapsam dışı bırakılmış ikamesi olarakta ''Türkiye Cumhuriyeti Devleti'' kapsam içine alınmıştır. ( Ne alakası varsa ) 3- Yabancı bir ülkede yapılan aşşağılama maddeden tamamen kaldırılmış, bunu ikame edebilecek bir cümle maddeye eklenmemiştir. Yorum: Bu değişiklik her ne kadar devletin egemenlik yetkisinde bir değişikliğe neden olmamışsada ( egemenlik yetkisi ülkeseldir ), beklenildiği gibi bu değişiklikle Türkiyenin uluslararası prestiji artmamış aksine azaltılmıştır çünki artık yurt dışında ''Türk milletini'' aşşağılama suç değişdir. Bu aksaklıklar şu şekilde düzeltilebilir: 1- ''Türklüğü'' ifadesi ''Türkiye Cumhuriyeti Devleti içerisinde yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını'' olarak değiştirilebilirdi çünkü ''Türklük'' yerine getirilen Türk milleti ifadesini analiz ettiğimizde; milletin kelime manası bize çok çarpıcı örnekler sunmaktadır.Şöyleki; millet demek; ülke, din, dil, kültür birliği gibi etmenlerin hepsinin veya bir kısmının etkisi altında kendilerinden ayrı ve farklı bir toplum oluşturduklarına inanan insanlardan kurulu toplum; devletin unsurlarından biri manasına gelmektedir ( bkz. hukuk sözlüğü, Prof. Dr. Ejder YILMAZ ). Bu ifadenin başına ''Türk'' kelimesi eklendiği zaman milletin manası şu şekilde değişmektedir : Ülke, din, dil, vatandaşlık ( ''Türklük'' bir ırk değil vatandaşlık bağıdır, Tayyip ERDOĞAN 'ın bizzat kendisinden alıntıdır ), kültür birliği gibi etmenlerin hepsinin veya bir kısmının etkisi altında manası anlaşılmaktadır.Dolayısıyla burada maddeyi yeni haliyle düzenleyenler Türklüğü ırksallık olarak algılamış ve ''Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı'' yerine ''Türk Milleti'' ifadesiylede ''Türk milletini'' şu şekilde tanımlamış olmaktadırlar.''Türk milleti'' demek bu kelimeyi tanımlarken kullandığımız bağlardan her hangi birisiyle birbirine bağlanmış olan kendilerinden ayrı ve farklı bir toplum oluşturduklarına inanan insanlardan oluşan bir bütündür.Görüldüğü üzere bu yeni düzenlemeyle insanları farklılaştırıp birbirlerinden ayrıştırarak Lozan Barış Antlaşması 39'uncu maddesine aykırı bir düzenleme getirilmiştirki buda Türkiye Cumhuriyeti Devletinin üniter yapısını zedelemeye elverişli bir ortam hazırlayacağından anayasanın 1,2,3,4 ve 5'inci maddelerine aykırıdır. 2- ''Cumhuriyeti'' yerine ''Türkiye Cumhuriyeti Devleti'' ifadesi getirilmiştir.Dolayısıyla ''Cumhuriyetin temel nitelikleri'' aşşağılamaya elverişli bir hale getirilmiştir.Türkiye Cumhuriyeti Devleti ifadesi kaldırılsın demiyoruz ancak Cumhuriyetin temel nitelikleri bir ara cümleyle madde metninde mutlaka yer almalıydı. 3- Yabancı bir ülkede yapılan aşşağılamanın madde metninden çıkarılmasının ikamesini Türklük yerine alternatif olarak önerdiğimiz ifadede yer almaktadır. Saygılar Kaynak: http://www.adaletinsesi.com/forum/index.php?topic=620.msg1243;topicseen#msg1243 |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
noter olmak konusunda | mehmet ak | Hukuk Stajı ve Meslek Seçimi | 11 | 01-07-2010 23:08 |
Husumet Konusunda Yardım... | mehmetaytekin | Hukuk Soruları Arşivi | 1 | 20-05-2005 12:23 |
Birden Fazla Avukatın Aynı Yazıhanede Çalışması. | tuncaytur | Meslektaşların Soruları | 0 | 19-07-2002 11:08 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |