|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
04-10-2007, 18:32 | #1 |
|
3091 Sayılı Yasa Uygulaması - İnfaz - İtiraz Yolu
3091 sayılı Kanun' un 7. maddesine göre verilen kararlar, idari yargı yolu açık olmak üzere kesindir. 8. maddesine göre, soruşturmanın yapılacağı, kararın yerine getirileceği yer, tarih ve saat taraflara tebliğ edilir. 13. maddesine göre bu Kanuna göre verilmiş kararlar üzerine idari yargıya başvurmalarda yürütmenin durdurulması kararı verilemez. 14. madde ihtiyati tedbir yolundan bahsetmiş. Benim sorum; idarenin verdiği karara böylesine kesinlik tanıyıp, uğratacağı telafisi mümkün olmayan zararlar için (GEÇ) bir kanun yolu tanınması sebebi ne kadar doğru? 8. maddenin uygulaması ile karşılaşan meslektaşım oldu mu? Karar verilmişse infaz edileceği gün bildiriliyor mu? Yoksa doğrudan infaza mı geliniyor?
|
05-10-2007, 02:01 | #2 |
|
T.C. Danistay
10.Dairesi Esas: 1997/2393 Karar: 2000/935 Karar Tarihi: 21.03.2000 ÖZET: Dava, davacılara ait taşınmaza Yapı Kooperatifi tarafından yapılan müdahalenin önlenmesi amacıyla 3091 sayılı Yasa uyarınca tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılmıştır. Davalı idarece 3091 sayılı Yasanın amacı çerçevesinde yaptırılacak soruşturma sonucunda uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekmekte olup, mülkiyet hakkına ilişkin daha önce açılmış davalarda yürütmenin durdurulması kararları verildiğinden 3091 sayılı Yasa uyarınca esasa, yönelik işlem tesis edilmemesinde mevzuata aykırılık görülmediği gerekçesiyle davayı reddeden idare mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmamıştır. (3091 S. K. m. 1, 14) İstemin Özeti: Davalılara ait ... Beldesi ... Çiftliği mevkii ... ada ... parsel sayılı taşınmaza ... Konut Yapı Kooperatifi tarafından yapılan tecavüzün önlenmesi için 3091 sayılı Yasa uyarınca davalı idare tarafından tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılan dava sonucu İstanbul 6. İdare Mahkemesince davanın reddi yolunda verilen 25.12.1996 tarih ve E: 1996/625, K: 1996/1450 sayılı kararın davacılar tarafından temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. Savunmanın Özeti: Yerinde olmadığı ileri sürülen temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır. Danıştay Tetkik Hakimi: E. Mucukgil Düşüncesi: Davacılara ait taşınmazın gecekondu önleme bölgesi ve toplu konut alanı olarak belirlenmesine ve imar planı uygulamasına ilişkin belediye meclisi kararı ile kamulaştırma kararına karşı açılan davalar dikkate alınmak suretiyle söz konusu davalarda verilmiş olan yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararların 3091 sayılı Yasa ve Uygulama Yönetmeliğinde kurala bağlanan tecavüzün refi veya müdahalenin men'i ne ilişkin olarak verilmiş ihtiyati tedbir niteliğinde kararlar olduğunun kabulü ile davacılar tarafından tecavüzün önlenmesi yolundaki başvurunun esastan incelenerek sonuçlandırılmalısında mevzuata uyarlık bulunmadığından davanın reddi yolunda verilen mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir. Danıştay Savcısı: B. Arısan Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir. Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINA Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü: Dava, davacılara ait, ... Beldesi ... Çiftliği mevkii ... ada ... parsel sayılı taşınmaza ... Yapı Kooperatifi tarafından yapılan müdahalenin önlenmesi amacıyla 3091 sayılı Yasa uyarınca tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılmıştır. İdare mahkemesince, davacılara ait 3 parselin ... Belediyesince 1/5000 ve 1/1000 ölçekli planlarda gecekondu önleme ve toplu konut bölgesi olarak ayrıldığı, davacılar tarafından planlar ile meclis kararının ve kamulaştırma kararlarının iptalleri istemiyle davalar açıldığı, bu davalarda 20.4.1996 tarihinde yürütmenin durdurulması istemleri kabul edilip 20.5.1996 tarihinde verilen kararlar ile de dava konusu işlemin iptal edildiği ve her iki davanın temyiz edilmeyerek kesinleştiği, bu davanın konusunu oluşturan müdahalenin önlenmesi istemiyle davalı idareye yapılan başvuru sırasında söz konusu davaların henüz sonuçlanmadığı ve yürütmenin durdurulması kararı verilmiş olduğu anlaşıldığından davacıların talebi hakkında 3091 sayılı Yasa ve Yönetmelik hükümlerine dayanılarak karar verilemeyeceği yolunda tesis edilen işlemde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacılar, anılan mahkeme kararının yerinde olmadığı iddiasıyla temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir. 3091 sayılı Taşınmaz Mal Zilyetliğine Yapılan Tecavüzlerin Önlenmesi Hakkında Kanun'un 1. maddesinde, gerçek veya tüzel kişilerin zilyet bulunduğu taşınmaz mallarla kamu idareleri, kamu kurumları ve kuruluşları veya bunlar tarafından idare olunan veya devlete ait veya devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan sahipsiz yerlere veya menfaati umuma ait olan taşınmaz mallara yapılan tecavüz veya müdahalelerin idari makamlar tarafından önlenmesi suretiyle tasarrufa ilişkin güvenliği ve kamu düzenini sağlamak yasanın amacı olarak belirlenirken anılan Yasanın 14. maddesinde, başvuru sırasında taraflar arasındaki taşınmaz mal anlaşmazlığı hakkında mahkemece ihtiyati tedbir kararı verilmiş veya anlaşmazlık dava konusu yapılmış ise bu kanun hükümlerinin uygulanmayacağı, bu kanuna göre idari makam tarafından verilmiş bir önleme kararı varken taraflarca taşınmaz mal anlaşmazlığına ilişkin dava açılmadan adli mercilerce ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği kurala bağlanmıştır. Uygulama Yönetmeliğinin 34. maddesinde de başvuru sırasında, taraflar arasındaki taşınmaz mal anlaşmazlığı hakkında mahkemece bir ihtiyati tedbir kararı verilmiş veya anlaşmazlık dava konusu yapılmış ise 3091 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmayacağı, soruşturma memurunun soruşturma öncesinde, soruşturma sırasında ve gerek görürse yetkili makamın emri ile soruşturma sonrasında taşınmaz malla fiili anlaşmazlığın taraflar arasında Medeni Kanuna göre mülkiyet hakkına dayalı bir müdahalenin men'i veya zilyetliğin ihlali nedeniyle açılmış bir tecavüzün refi davasına konu olup olmadığını, taşınmaz mal anlaşmazlığı hakkında mahkemelerce verilmiş bir ihtiyati tedbir kararı bulunup bulunmadığını araştıracağı, bu tür bir davanın açılmış olduğunun veya bir ihtiyati tedbir kararının verilmiş bulunduğunun anlaşılması halinde soruşturma hangi aşamada ise işlemlerin durdurulacağı ve bu kanuna göre karar verilemeyeceği gerekçesi ile birlikte şikayetçiye yazılı olarak duyurulacağı, mahkemeye yapılan taşınmaz malla ilgili başvuru Medeni Kanuna göre müdahalenin men'i veya tecavüzün ref'i talebi dışında ise bu durumun idarenin soruşturma yapmasına ve karar vermesine engel olmayacağı, 3091 sayılı Kanuna göre idari makam tarafından verilmiş bir önleme kararı varken taraflarca taşınmaz mal anlaşmazlığına ilişkin dava açılmadan adli mercilerce ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği kuralına yer verilmiştir. Dava dosyasının incelenmesinden, tecavüzün önlenmesi yolundaki şikayet üzerine yapılan soruşturma sırasında; bu yerin ... Belediyesince gecekondu önleme bölgesi toplu konut alanı olarak ilan edildiği ve kamulaştırma kararı alınması nedeniyle davacılar tarafından söz konusu beldeye ait 1/5000 ölçekli ve 1/1000 ölçekli planların tasdikine ve imar planının uygulama koşullarının kabulüne ilişkin belediye meclisi kararı ile gecekondu önleme bölgesi ve toplu konut alanı olarak belirlenmesine ilişkin belediye meclisi kararı ve kamulaştırma kararı alınmasına yönelik belediye encümeni kararına karşı idare mahkemesinde dava açıldığı, bu iki dava sonucunda yürütmenin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Yukarıda anılan yasa ve yönetmelik hükmünde davalı idarenin soruşturma yapmak suretiyle zilyetliği belirleyerek uyuşmazlığı çözüme kavuşturmasına engel hal, Medeni Kanuna göre müdahalenin men'i veya tecavüzün ref'i talebiyle mahkemeye başvurulmuş olması ve taşınmaz mal anlaşmazlığı hakkında mahkemelerce bir ihtiyati tedbir kararı verilmiş olması hali olup, davacılara ait olduğu belirlenen taşınmazın gecekondu önleme bölgesi ve toplu konut alam olarak belirlenmesi ve kamulaştırma kararı alınmasına yönelik belediye meclisi ve belediye encümeni kararlarına karşı idare mahkemelerinde açılan davaların 3091 sayılı Yasa ve Yönetmeliğin aradığı anlamda bir dava olarak nitelendirilmeyeceği açıktır. Bu durumda, davalı idarece 3091 sayılı Yasanın amacı çerçevesinde yaptırılacak soruşturma sonucunda uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekmekte olup, mülkiyet hakkına ilişkin daha önce açılmış davalarda yürütmenin durdurulması kararların verildiğinden 3091 sayılı Yasa uyarınca esasa, yönelik işlem tesis edilmemesinde mevzuata aykırılık görülmediği gerekçesiyle davayı reddeden idare mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmamıştır. Sonuç: Açıklanan nedenlerle 2577 sayılı Yasanın 49. maddesi uyarınca davacıların temyiz isteminin kabulü ile İstanbul 6. idare Mahkemesince davanın reddi yolunda verilen 25.12.1996 tarih ve E: 1996/625, K: 1996/1450 sayılı kararın bozulmasına, yerinde karar verilmek üzere dosyanın anılan mahkemeye iadesine 21.03.2000 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤) Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları ************************************** |
05-10-2007, 11:34 | #3 |
|
14.madede belirtilen, başvuruya konu taşınmazla ilgili mahkemeye intikal etmiş dava varsa, idare işlem yapamaz ancak başvurunun reddine karar verir (iş mahkemeye intikal ettiğinden)
3091 eski bir kanun ve geçici bir çözüm sunar (iş mahkmeye intikal ettiği takdirde yargılama sonun akadar). Çok sağlıklı olduğu düşünülemez kanaatimce. İnfazda taraflara haber veriliyor. Çünkü mütecaviz ikinci defa da müdahelede bulunursa hakkında ceza davası (tck 154) açılacağından haber verilmesi gerekir. Birinci başvuru üzerine de tck 154 ten işlem yapılıyor. |
05-10-2007, 15:30 | #4 |
|
3091 sayılı kanun mütecavizi hızlı bir tahliye imkanı sağlıyor. Valilik (idare) tahliye için tebligat göndermeden işlem yapmıyor. Bunun için masrafları alıyor ve uygun bir süre veriyor. Bildirilen gün ve saatte tecavüz edildiği iddia edilen yere gidiliyor, keşif yapılıyor ve tutanak tutuluyor. (tanık vs varsa dinleniyor.)
Valilik yani idare bu tecavüz var mı yok mu, zilyetlik haklı mı haksız mı, kiraya ilişkin bir sözleşme vs var mı diye çok sıkı inceliyor. Başvurular genelde reddediliyor. Yani yapılan uygulamaya bakıldığında sayın Olcayk nın düşündüğü gibi telafisi mümkün olmayan zararın oluşmayacağını düşünüyorum. Mahkemeden daha zor tahliye kararı alınıyor diyebilirim. İdare, delilleri değerlendirip tecavüz, kesin bir şekilde ortada ise tecavüzün men' ine karar veriyor. 3091 sayılı yasa mütecavizi çok hızlı bir tahliye imkanı sağlıyor.(mahkemelere göre) Geciken adaletin adalet olmadığı düşüncesinde olan tarafıma göre hızlı bir yol olması en önemli yönü. Yasa gereği bir senelik süre geçmedi ise mahkemelerdeki müdehalenin men' i davalarındaki geç verilen kararlardan çok daha adaletli ve etkili. |
05-10-2007, 15:48 | #5 |
|
İlgilenen meslektaşlarıma teşekkür ediyorum. Benim olayımda adli yada idari yargıda açılmış bir dava yok. Müşterek mülkiyete tabi oldukça büyük bir parselin her yerine denk gelen en alt kattaki bir taşınmazı kullanan hissedarı, diğer hissedarlardan biri 3091 sayılı Kanun' u işletmek suretiyle tahliye etmek istiyor. Kat mülkiyeti kurulmamış. Malik sıfatı sözkonusu olduğu için 3091' in uygulanamayacağı kanaatindeyim. Ayrıca 13. maddede bu Kanuna göre verilmiş kararlar üzerine idari yargıya başvurmalarda yürütmenin durdurulması kararı verilemez denilmiş. Bu durumda olur ha 3091' e göre tahliye kararı çıkarsa,aksi yöndeki sonucu nasıl elde edeceğim?
|
06-10-2007, 12:58 | #6 |
|
Sayın Olcayk,
Anlattığınız çerçevede 3091 sayılı yasa uyarınca tahliye kararı verilebileceğini sanmıyorum. Bahsettiğiniz şekilde müşterek mülkiyet hakkı olan biri için bu yasanın uygulanması söz konusu olamaz. Burada başvuru sahibi ile şikayet olunan aynı sıfatlara sahip değil mi? Madde 3 - Taşınmaz mala yapılan tecavüz veya müdahalenin önlenmesi için, yetkili makamlara başvurmaya, o taşınmaz malın zilyedi, zilyed birden fazla ise içlerinden biri yetkilidir. Ayrıca, daha önce de belirttiğim gibi madde 4 kapsamındaki önemli bir süre şartı da mevcut. Süre geçmiş ise bu durumu belirtmeniz bile 3091' in uygulanma imkanını ortadan kaldırmaktadır. Bu durumda zaten aksi yönde sonucu düşünme gereksiminiz de kalmayacaktır. Başvuruda bulunma süresi Madde 4 - Yetkililerin; tecavüz veya müdahalenin yapıldığını öğrendikleri tarihten altmış gün içinde, idari makama başvuruda bulunmaları gerekir. Ancak, tecavüz veya müdahalenin oluşundan itibaren bir yıl geçtikten sonra bu makamlara başvuruda bulunulamaz. Ayrıca, aşağıdaki karar az da olsa fikir verebilir. Davacı, ortak miras bırakanları Münevver'e ait 2610 parsel sayılı taşınmaza yaptırdığı evleri kiraya verdiğini, davalının kaymakamlığa müracaat ederek men kararı aldırdığını ileri sürüp elatmanın önlenmesi, muarazanın meni, ev ve müştemilatların kendisi tarafından yapıldığının tapu kaydına işlenmesi ile kaymakamlık men kararının kaldırılmasını istemiştir. Davalı, davacı talebinin idari nitelikte olduğunu bildirmiş, görevsizlik kararı verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, 3091 sayılı Yasa uyarınca verilen men kararının kaldırılması talebinin idari nitelikte olduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir. Karar, davacı tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 6.4.2004 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili avukat Celal Çatık geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vekili avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı bilahare Tetkik Hakimi Ülkü Akdoğan'ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: Karar: Dava, çaplı taşınmazda paya yönelik çekişmenin giderilmesi isteğine ilişkindir. Mahkemece, görevsizlik kararı verilmiştir. Dosya içeriğinden, toplanan delillerden 2610 parsel sayılı taşınmazın tarafların kök murisi adına kayıtlı bulunduğu ve el birliği mülkiyetinde olduğu, yanların taşınmazda paydaş bulunduğu anlaşılmaktadır. Olay tarihinde yürürlükte olan TMK.nun 15 nci maddesi hükmü uyarınca, ayrım gücü bulunmayanların yaptıkları hukuki işlemler geçerli değildir. Hukuki işlem ehliyeti, yapılan işlemin geçerlilik koşulu olup, davada da taraflara ilişkin dava koşullarındandır. Yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınması gerekir. O halde mahkemece, davalının hukuki işlem ehliyetinin bulunmadığına ilişkin, sunulan Adli Tıp Kurumu raporu araştırılarak, davalının hukuki işlem ehliyetinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi ile sonucuna göre, gerektiğinde davalıya vasi atanması sağlanarak, yargılamaya devam edilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Öyleyse, davacının mülkiyete dayalı hakkını eldeki dava ile adli yargı yerinde çekişme konusu yapmasında yasal bir engel mevcut değildir. Diğer taraftan mahkemece kurulacak hükmün idari kararı ortadan kaldıracak nitelikte olamayacağı da kuşkusuzdur. Davacının idari men kararı aleyhine idari yargı yerine müracaat hakkının bulunması eldeki davayı açmasına engel teşkil etmez. Hal böyle olunca, işin esasına girilerek bir hüküm kurulması gerekirken yazılı gerekçelerle görevsizlik kararı verilmesi doğru değildir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Sonuç: Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 4.12.2003 tarihinde yürürlüğe giren avukat ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 375.000.000 TL. duruşma avukat parasının temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 06.04.2004 tarihinde oybirliği ile karar verildi. |
13-10-2007, 13:58 | #7 |
|
3091' e göre tahliye kararı verildi ve 11 ekim akşamı bildirildi. Pazartesi günü infaza gelinecek. Ne söyleyeceğimi bilemiyorum.... Adli ve idari yargıda gerekli başvuruları yapacağım ancak, tahliye kararı infaz edildikten sonra elde edilecek sonucun faydası olmayacak .
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
3091 Sayılı Yasa - Zilyetliğin Korunması | stekin | Meslektaşların Soruları | 14 | 03-03-2014 18:06 |
3091 sayılı kanunun uygulanması | muzio | Meslektaşların Soruları | 6 | 12-12-2012 21:17 |
3091 sayılı kanuna aykırı kaymakam kararı | av.m.a.g | Meslektaşların Soruları | 18 | 08-12-2012 18:35 |
2521 sayılı yasa ve 6536 sayılı yasa uygulaması | Av.Hatice Çilenger | Meslektaşların Soruları | 0 | 06-06-2007 15:38 |
İcra Ceza Suçlarının Yasa Değişikliğinden Sonraki Uygulaması. | vehbim | Meslektaşların Soruları | 1 | 07-09-2003 10:35 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |