İstifa Eden İşçiye İhbar Süresinin Kullandırılmaması Halinde İşverenin İhbar Tazminatı Ödeme Yükümlülüğü

Değerli Meslektaşlarım,

Aşağıda hususta görüşlerinizi öğrenmek isterim.

Müvekkil 21 Mayıs 2015 tarihinde işinden istifa ediyor. İstifasını 6 haftalık ihbar süresi sonunda geçerli olmak üzere verdiğini Müdürü'ne sözlü olarak iletiyor ve aynı gün İnsan Kaynaklarına iş arama iznini toplu kullanmak istediğini yazılı olarak bildiriyor.

Ancak İşveren Banka, işçinin iş arama süresini ve 10 günlük yıllık iznini ihbar süresinden mahsup ederek çıkışını 12 Haziran'da vereceğini ve karşılığında işçiye hiçbir ödeme yapmayacaklarını yazılı olarak bildiriyor. Bunun üzerine, işçi buna itiraz ederek ihbar süresinin sonuna kadar çalışacağını, iş arama izni ve yıllık ücretli izninin ihbar süresinden mahsup edilemeyeceğini ve yıllık izin alacağı ile birlikte fazla mesai alacaklarının da kendisine ödenmesini yazılı olarak talep ediyor.

Neticede, İşveren Banka, işçinin çıkışını 2 Haziran'da yapıyor ve kendisine 2 günlük ücreti dahil hiçbir ödeme yapmıyor.

Bu kapsamda, İş Kanunu madde 17'nin "Bildirim şartına uymayan taraf, bildirim süresine ilişkin ücret tutarında tazminat ödemek zorundadır" hükmü uyarınca İşveren Banka'ya 6 haftalık ihbar tazminatı ile fazla mesai, yıllık ücretli izin ve 2 günlük ücret talepli dava açmayı planlıyorum. Bu halde işverenin kötüniyetli ihbar süresini kullandırmadığı açık olduğundan İşveren Banka'nın ihbar tazminatı ödemekle yükümlü olduğunu düşünüyorum. Konu hakkındaki görüşlerinizi alabilirsem sevinirim.

Öte yandan da "acaba burada işverenin haksız feshi var mıdır?" sorusu da aklımı kurcalıyor.

Benzer bir ihtilafla karşılaşan ve/veya konuya ilişkin Yargıtay kararı olan meslektaşlarımın yardımlarını/görüşlerini rica ederim.

Not: Aşağıdaki linkteki tartışmayı okudum ancak bir sonuç çıkartamadım.
http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=30862

Merhabalar,

Mesajınızda belirtmiş olduğunuz İş Yasasının 17'nci maddesindeki ihbar öneli işveren ve işçi için emredici nitelikte düzenlenmiştir. Yine aşağıya alıntıladığım "yeni iş arama izni" başlıklı İş Yasasının 27'nci maddesi de emredici nitelikte olup şu şekilde hükümleştirilmiştir:

"Bildirim süreleri içinde işveren, işçiye yeni bir iş bulması için gerekli olan iş arama iznini iş saatleri içinde ve ücret kesintisi yapmadan vermeye mecburdur. İş arama izninin süresi günde iki saatten az olamaz ve işçi isterse iş arama izin saatlerini birleştirerek toplu kullanabilir. Ancak iş arama iznini toplu kullanmak isteyen işçi, bunu işten ayrılacağı
günden evvelki günlere rastlatmak ve bu durumu işverene bildirmek zorundadır.

İşveren yeni iş arama iznini vermez veya eksik kullandırırsa o süreye ilişkin ücret işçiye ödenir."

Maddenin lafzı ve ruhunu birlikte değerlendirdiğimizde, özellikle "işveren, işçiye yeni bir iş bulması için gerekli olan iş arama iznini iş saatleri içinde ve ücret kesintisi yapmadan vermeye mecburdur." cümlesi işvereni bu izni vermeye mecbur kılmıştır. Söz konusu bu cümleyi 17'nci madde hükmü ile birlikte değerlendirdiğimizde artık burada işçiye sunulmuş seçimlik haklar dışında (toplu olarak kullanabilir gibi) bir esneklik yapılamayacaktır. Aksi durumda kanunun emredici hükmüne aykırı davranış olarak görülecektir.

Nitekim sizin olayınızda da işveren zayıf taraf olan işçinin istifa iradesindeki talebi dikkate almamış, 17'nci madde hükmüne aykırı davranmış ve adeta işveren gücünü kullanarak işçiye iradesi dışında bir takım dayatmalarda bulunmuştur.

Kanaatime göre işverenin böyle keyfi bir davranışta bulunması, işçinin gerek sözel, gerekse de yazılı istifa iradesini dikkate almayarak işçiye diğer alacakları için de ödeme yapmadan iş akdini sonlandırması işçinin istifa iradesine aykırıdır. Bu nedenle hukuki görüşüme göre artık işçinin istifa iradesinden değil işverenin haksız feshinden bahsedebileceğiz.

Ben olsam tüm bu hususları davaya konu ederek taleplerimi bunların üzerine oturturdum.

İyi günler dilerim.
Av. Ferman Kaya

Ferman Bey,

Görüşünüz için çok teşekkürler. Ben de aynı sizin gibi işverenin kötü niyetli davrandığını düşünüyorum ama işçi istifa iradesini bir kere bildirdikten sonra işverenin feshi vardır diyebilir miyiz emin olamadım. Eğer işveren feshetti dersek hem kıdem hem ihbar isterim, işime de gelir ama sanki işçinin istifası geçerli gibi geliyor bana.

Kanımca işveren tarafından gerçekleştirilen haksız ve geçersiz bir fesih olmuştur. Kıdem, ihbar tazminatı ve sair haklarınızı talep edebilirsiniz.
İhbar öneli bölünemez, yıllık izin de işveren tarafından ihbar süresinden mahsup edilemez.
Kolaylıklar dilerim,

İyi Günler,

Ben işçinin istifa iradesini bildirdikten sonra ihbar sürelerinin yasada belirtilen şartlar dahilinde istendiği gibi kullandırılmamasının yalnızca ihbar tazminatına ilişkin talepler yönünden değerlendirmeye tabi tutulacağını düşünüyorum. Yani işçinin istifası geçerlidir kıdem tazminatı talebinde bulunulamaz kanaatindeyim.

Saygılarımla,

Cevap veren meslektaşlarıma teşekkür ederim.

İstifa eden işçinin ihbar tazminatı alamayacak olması ve her ne olursa olsun ihbar tazminatı yükümlülüğü yer değiştiremeyeceği için (yaptığım araştırmalar sonucu kanaatim bu yönde değişti) davayı işverenin haksız feshine dayandırarak açtım.

Umarım hakkaniyet yerini bulur

İşveren işçinin işten çıkış nedenini istifa olarak mı yapmış?

Evet İlknur Hanım. Kişisel nedenlerle istifa.

Merhaba,

Aşağıda adresini gönderdiğim linkte bir karar incelemesi var. Dilerim size yardımcı olur.

(HAKİM DURMUŞ ÖZCAN'IN MAKALESİ


İŞE İADE DAVASININ KABULÜ İLE FESHİN GEÇERSİZLİĞİNİN TESPİTİNE KARAR VERİLMESİNİN, FESİH SIRASINDA USULÜNE UYGUN OLARAK VERİLEN İHBAR ÖNELİNİ DE GEÇERSİZ KILIP KILMAYACAĞINA DAİR KARAR İNCELEMESİ)

http://www.karamanbarosu.org.tr/Prin...467&Tip=Duyuru

Sayın meslektaşım,

Davayı işverenin haksız feshine dayanarak açtığınızı belirtmişsiniz. Sonuç ne oldu acaba bilgilendirebilir misiniz?

Şimdiden teşekkür ederim.

Alıntı: Yazan urerhukuk Cevap veren meslektaşlarıma teşekkür ederim. İstifa eden işçinin ihbar tazminatı alamayacak olması ve her ne olursa olsun ihbar tazminatı yükümlülüğü yer değiştiremeyeceği için (yaptığım araştırmalar sonucu kanaatim bu yönde değişti) davayı işverenin haksız feshine dayandırarak açtım. Umarım hakkaniyet yerini bulur