|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
17-07-2007, 01:22 | #1 |
|
Mahkeme Kararının Temyiz Edilmemiş Olması Nedeniyle Kesinleşmesi
Trafik kazası nedeni ile sürücü ve araç maliki hakkında tazminat davası açılıyor, ancak kaza olduğu tarihten önce araç noter satış sözleşmesi ile başka birisine satılmıştır. Trafik kaydında gözüken araç sahibinin ölmüş olması sebebiyle, dava mirasçılara karşı açılmış, mirasçılara tebligat yapılamadığından dava dilekçesi ilanen tebligat ile yapılmış. Sonuçta mahkemece araç malikinin 8 adet mirasçısının tazminat ödemesine karar veriyor. Bu karar da ilanen tebliğ ediliyor. Her nasılsa davalılardan birisi davadan haberdar oluyor ve hükmü temyiz ediyor. Yargıtay'ca, davalı murisin aracı noter satışı ile sattığından, temyiz eden davalı mirascı yönünden mahkeme kararının bozulmasına karar veriyor. Ancak karar diğer davalı mirasçılar temyiz etmedikleri için onlar yönünden kesinleşiyor.
Yine yerel mahkeme Yargıtay'ın bozma kararına uyuyor. Benim sormak istediğim; ortada açıkca hukuka aykırı bir durum var, bu halde yargılamanın yenilenmesi yapılabilir mi ? Bu yapılabilir ise bunun bir süresi var mıdır? Ayrıca bu konuda yaptığım araştırmada, davalıların mirasçılar olması nedeni ile mirasçılardan birisinin dahi kararı temyiz etmiş olması nedeniyle diğer mirasçıların da bundan yararlanacağı şeklinde görüşler bulunmakta. Yine ilk dava fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak açılmış olması nedeni ile diğer kısım için de muhtemelen yeni bir dava açılacak. Bu yeni davada ilk hükmün kesinleşmiş olması nedeni ile kararı temyiz etmeyen davalılar ilk davada ileri süremedikleri iddialarını öne sürebileceklermidir ? Bu konuda Yargıtay kararı ve görüşlerinizi bekliyorum. |
17-07-2007, 10:19 | #2 |
|
-- Çok kötü bir durum
-- şu ilanen tebligat konusunu detaylı anlatırmısınız belki bir sakatlık olabilir ! |
17-07-2007, 13:08 | #3 |
|
Herşeyden önce belirteyim ki ilanen tebligattan haberdar olmamak yargılamanın yenilenmesi sebebi değildir.Ancak noter satışının sonradan öğrenildiğnden bahisle HUMK 445/1 E dayanılıp yargılamanın iadesi istenebilir.
İkinci sorunuzun yanıtı ise ilk dava ikinci dava için kesin delil teşkil eder ama bu ilk davanın mutlak bağlayıcılığı anlamına gelmez.Siz noter senediyle ilk davanın kesin delil niteliğini çürütebilirsiniz. |
17-07-2007, 13:43 | #4 |
|
-- HUMK 445/1 - Muhakeme esnasında esbabı mücbireye veya lehine hükmolunan tarafın fiiline binaen elde edilemiyen bir senet veya vesikanın hükmün itasından sonra ele geçirilmiş olması
-- Ben aksi kanaatteyim bu hükme dayanılamaz ! çünkü karşı tarafın fiili söz konusu değil ortada mücbir sebepte yok ,usulüne uygun yapılmış tebligata rağmen davasına gelmemiş davalı söz konusu(olayda haberi yoktur) -- Aksini kabul bütün ilanen tebligat yapılmış davalarda yargılanmamnın yenilenmesi kapısını açmak demektir ki bunu haklı kılacak yasada hüküm mevcut değildir ! -- Yukarda belirtiğim gibi tebligatı incelemek gerek sakatlık varsa bir çıkışyolu olabilir ! |
17-07-2007, 14:08 | #5 |
|
"Somut olayda, trafik kaydına göre aracın maliki davalı Sıddık S.'dır. Bu davalı, cevabında kazaya neden olan aracı kazadan önce sattığını bildirmiş, satış için verdiği özel vekaletnameyi sunmuştur. Kaza anında araç, hakkındaki dava atiye terk edilen diğer davalı İshak N. zilyetliğindedir. Davacı temyiz aşamasında KTK'nun 20 nci maddesine uygun olarak söz konusu aracı kazadan çok önceki bir tarih olan 02.01.1997 de dava dışı Ertan G.'e sattığına dair sözleşme fotokopisi sunmuştur. Her ne kadar temyiz aşamasında yeni delil ibrazı mümkün değilse de, dilekçe ekindeki satış sözleşmesinin husumete yönelik bulunmasına, yargılamanın her aşamasında husumetin re'sen gözetileceği dikkate alınarak, mahkemece anılan satış sözleşmesinin aslı veya onaylı örneği getirtilip, davalı Sıddık S.'ın işleten sıfatının kaza tarihi itibariyle bulunup bulunmadığının tespiti ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir." ( Yargıtay 11. HD. 09.10.2003 T. 2003/3182 E. 2003/9058 K. )
1. Yargıtay eskiden beri trafik kazası nedeniyle tazminat davalarının " işleten" aleyhine açılması gerektiğini vurgulamaktadır. Aracın noter senedi ile başkasına satılıp teslim edilmesi halinde işletenin trafikte yazılı olan şahis değil, satın alan şahıs olacağı açıktır. 2. Elbirliğiyle mülkiyet kurallarına göre, verilen bozma kararından kararı temyiz etmeyen mirasçıların da yararlanacağı kanısındayım. B.Kuru bu gibi hallerde tüm mirasçıların katılmadığı bir temyiz dilekçesinin geçerli bir dilekçe olmadığı görüşündedir. 3. Bozma üzerine yapılan yargılamaya temyiz yoluna başvurmayan mirasçılar da çağrılmalı ve husumet yönünden ret kararı miras ortaklığı adına verilmeli, davanın açılmasında davacının kurusu olmadığından yargılama giderleri ve avukatlık parasıyla sorumlu olmamalı diye düşünüyorum. 4. Yargılamanın iadesi nedenleri usulde tek tek sayılmıştır. Kanmca ,olaydaki durum bunlardan hiçbirine uygun düşmemektedir. Ek davanın da aynı sonuca uğrayacağı açıktır. Bana kalırsa bu dava ile fazla vakit kaybetmeden gerçek işletene husumet yöneltilerek zararın tümü için yeni bir dava açılmalı. Diye düşünüyorum. Saygılarımla. |
17-07-2007, 14:51 | #6 |
|
''Ayrıca bu konuda yaptığım araştırmada, davalıların mirasçılar olması nedeni ile mirasçılardan birisinin dahi kararı temyiz etmiş olması nedeniyle diğer mirasçıların da bundan yararlanacağı şeklinde görüşler bulunmakta.''
Öncelikle konuya ilişkin yasal düzenlememeler ... II. Mirasçıların sorumluluğu Madde 641.- Mirasçılar, tereke borçlarından müteselsilen sorumludurlar. Ana ve baba veya büyük ana ve büyük baba ile birlikte yaşayan ve emeklerini veya gelirlerini aileye özgüleyen ergin çocuklar ile torunlara verilecek uygun miktardaki tazminat, bu yüzden terekenin borç ödemeden acze düşmemesi kaydıyla tereke borcu.... Açıklama.. Mirasçılar miras bırakanın borçlarından müteselsilen sorumlu olduklarından (MK m. 641), birden fazla mirasçıya karşı alacak davası açılması halinde, davalı mirasçılar arasındaki ilişki ihtiyarî dava arkadaşlığıdır.. İhtiyarı dava arkadaşlarından her biri hükmü yalnız başına temyiz edebileceklerdir görüldüğü gibi somut olayımızda da anlatıldığı üzere davalılardan bir tanesi kanun yoluna başvurmuştur O halde : Süresinde temyiz yoluna başvurmamış olan ihtiyarî dava arkadaşları hakkında hüküm kesinleşcektir. Buna karşın diğer dava arkadaşının temyiz etmesi üzerine hüküm bozulursa, bu bozmadan kanun yoluna başvurmamış diğer ihtiyarı dava arkadaşları faydalanamıyacaklardır. Saygılarımla... |
17-07-2007, 18:48 | #7 |
|
Eğer elbirliği ortaklığı sözkonusu ise ve kararı temyiz eden mirasçının müracaatı, “miras ortaklığının menfaatinin korunması için tüm mirasçılar adına ancak yalnız başına müracaat” kapsamında değerlendirilebiliyorsa, MK.m.640/4 hükmü uyarınca, bozmadan diğer mirasçılarda yararlanmalıdır. Bozma üzerine, yargılama neticelenmemişse bu doğrultuda mahkemeye müracaat edilmesinin faydalı olabileceği kanısındayım.
MK.m.640/4 hükmü aşağıdadır. “Mirasçılardan her biri, terekedeki hakların korunmasını isteyebilir.Sağlanan korumadan mirasçıların hepsi yararlanır.” Saygılarımla. |
17-07-2007, 22:59 | #8 |
|
temyizden geçmeden kesinleşmiş bir konuda ,açıkça hukuka aykırı bir durumun mevcudu halinde , yazılı emir yoluna başvurulabileceğini düşünüyorum
|
18-07-2007, 16:44 | #9 |
|
Sayın Kaya, yazılı emir ile ilgili açıklamanızı kanun yararına temyiz olarak anlıyorum (HUMK m.427/6)
Ancak,kanun yararına temyiz neticesinde hükmün bozulması halinde, bozma hükmün hukuki sonuçlarını kaldırmaz.(HUMK m.427/7 ) Saygılarımla |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
takibin zamanaşımı nedeniyle iptal edilmiş olması ve menfi tespit davası | Av.Zuhat Kaya | Meslektaşların Soruları | 8 | 09-12-2010 21:33 |
Müddetnamenin kesinleşmesi sorunu. | Av.Deniz Kasakolu | Meslektaşların Soruları | 0 | 19-04-2007 14:33 |
Türkiye'de alınan mahkeme kararının yurtdışında icraya konulması | Suç ve Ceza | Meslektaşların Soruları | 3 | 29-03-2007 11:50 |
Kararın kesinleşmesi | Avukat Kamer Akgül | Meslektaşların Soruları | 2 | 15-12-2006 16:48 |
Mahkeme Kararının Zaman Aşımı Süresi | ibrahimbey | Hukuk Sohbetleri | 4 | 08-10-2005 10:25 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |