Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İpotek Amaçlı İnançlı İşlem - Adi Yazılı Delil - Tapu İptali

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 25-01-2008, 20:02   #1
Murat^^

 
Varsayılan İpotek Amaçlı İnançlı İşlem - Adi Yazılı Delil - Tapu İptali

Müvekkil maddi skıntılarından dolayı birinden 16.000,00 YTL borç almış.Bu borç karşılığında 33.000,00 YTL. lik senet vermiş.bu durum bir sözleşme ile imza altına alınmış.Daha sonra bu parayıda ödeyememeiş.Alacaklı ile aralarında bir protokol yapmışlar.Bu protoklde müvekkil 33.000,00 YTL. lik seneti geri almış karşılığında 15.000,00 YTL. lik evinin tapusunu alacaklıya devretmiş.Bu devir işleminde taraflar bir sözleşme imzalamışlar sözleşmede 33.000,00 YTL ödendiğinde evin tapusunun müvekkile verileceği yazıyor.

Müvekkil şimdi 33.000 YTL yi ödeyip tapuyu geri almak istiyor.

nasıl bir yol izlememiz gerekmektedir.
Old 25-01-2008, 21:49   #2
sailor1981

 
Varsayılan

Resmi şekılde yapılmış bır satış vaadı sözleşmesı , alım veya geri alım sözleşmesı mevcut olmadıgından elınızdekı adi yazılı sözleşme ile br şeyler yapabılmenız zor gıbı..
Old 26-01-2008, 19:05   #3
ahmetyılmaz

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım elinizde ki belge ile karşı tarafı zorlayıcı bir etkiye sahip değildir. Sadece taraflar arasında ki temel ilişkiyi aydınlatıcı bir konumdadır. Müvekkiliniz ile karşı taraf arasında ki ilişki inançlı temlik ilişkisidir ve geçerlidir. Dolayısı ile inançlı muamele üzerinde araştırma yapmanızı öneririm

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No
: 2000/14-55
Karar No
: 2000/48
Tarih
: 02.02.2000

TAPU İPTALİ VE TESCİLİ
İNANÇLI TEMLİK İŞLEMİNİN İSPATI
YAZILI DELİL BAŞLANGICI
ÖZET:
Davacı, davalılar ile arasında düzenlenen yazılı belgenin inanç ilişkisinin varlığı konusunda yazılı delil başlangıcı olduğunu ileri sürerek tapu iptali ve tescili talebinde bulunmuştur. İnanç sözleşmelerinin yazılı belge ile ispat edilmesi gerekir. Davada çözümlenmesi gereken sorun; taraflar arasında düzenlenen "anlaşma" başlıklı sözleşmenin ve bu sözleşme uyarınca alınan veraset ilamının, inanç sözleşmesinin varlığını gösterecek mahiyette bir yazılı delil başlangıcı olup olmadığı hususunda toplanmaktadır. Somut olayda, mirasçılık belgesi ve diğer belgeler yazılı delil başlangıcı mahiyetinde değildir. Yerel mahkemenin hatalı olarak aksi yönde hüküm tesis etmesi bozmayı gerektirir.
Taraflar arasındaki "tapu iptali-tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Fatih 1. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 26.05.1998 gün ve 1996/336 - 1998/365 sayılı kararın incelenmesi davalı Kemal tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14. Hukuk Dairesi'nin 15.02.1999 gün ve 1999/436-913 sayılı ilamı ile; (… Davacı, dava konusu taşınmazın geçirdiği kaza sonucu alınan tazminat parasıyla kendi hesabına annesi Necmiye adına tapudan satın aldığını, murisi annesinin sağlığında davalı olan kardeşlerinin kendi hakkını kabul ve teslim edecekleri inancıyla tapuda devir işlemini yapmadığını, davalı Kemal'in nizalı yer hakkında izale-i şuyu davası açtığını, veraset ilamı alınması sırasında mirasçılar arasında düzenlenen yazılı belgenin aralarındaki inanç ilişkisinin varlığı konusunda yazılı delil başlangıcı olduğunu belirterek tapunun iptaliyle adına tescil istemiştir.

Davalılardan Necla, davacı iddialarını doğrulayarak davayı kabul etmiştir. Diğer davalı Kemal ise iddiaların doğru olmadığını, nizalı taşınmazın murisin daha önce satın aldığı başka bir evin satışından elde edilen gelirle alındığını, davacının maddi katkısı olduğunu, bununda taşınmazda davacının miras hissesinden fazla hisse alınması yoluyla karşılandığını, taşınmazın murise ait olduğunu savunmuştur. Dava konusu taşınmaz 18.01.1947 tarihinde Necmiye tarafından satın alınmıştır. Necmiye 09.01.1988 tarihinde ölmüştür. Taraflar anlaşma başlıklı 18.03.1988 tarihli belgeyi düzenleyerek 4. Sulh Hukuk Mahkemesi'nden 1988/658-782 sayılı veraset ilamını bu belgeye uygun olarak almışlardır. Anılan belge "09.01.1988 tarihinde vefat etmiş ve kanuni mirasçıları olarak aşağıda imzası bulunan biz üç evladını bırakmış olan annemiz Necmiye'nin terekesindeki miras haklarımız konusunda aşağıdaki anlaşmayı yapmış bulunmaktayız. 1- … Caddesi No: 4 adresinde ve tapuda 326 pafta 1165 ada 9 parsel sayısı ile kayıtlı bulunan evdeki miras hisselerimiz, Mustafa 2/4, Ahmet 1/4, Necla 1/4 hisse olarak kabul edilmiştir. Mustafa 2/4 hisse karşılığında evin üst katı tahsis edilmiştir. Yukarıda sözü geçen ev dışındaki tüm tereke mallarında (taşınır ve taşınmaz) miras hisseleri eşit olarak, yani 1/3 er pay olarak kabul edilmiştir" şeklinde düzenlenmiştir. Davacı bu belgenin izale-i şuyu davası açılmaması koşuluyla o şekilde düzenlendiğini, aslında taşınmazın tamamının kendisine ait olduğunu iddia etmektedir.

"05.02.1947 tarih 1945/20 esas, 1947/6 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında inanç sözleşmelerinin varlığının yazılı bir belge ile ispatlanması gerektiği kabul edilmiştir. Davacı, 18.03.1988 tarihli belge ile bu yerin murisin terekesinde olduğunu, veraset ilamı alınması için verilen dava dilekçesinde de, nizalı yer için diğer mirasçılarla Medeni Kanunun 612 maddesine göre sözleşme yaptıklarını, 2/4 hissesinin kendisine ait olduğunu kabul etmiştir. Bu belgenin aksinin yine yazılı bir belge ile ispat edilmesi gerekir. Davacı böyle bir belge ibraz edememiştir. Anılan anlaşma başlıklı belge bir inanç sözleşmesi veya bunun varlığına delalet eden yazılı delil başlangıcı sayılabilecek nitelikte değildir. Bu nedenle tanık dinlenerek yazılı gerekçeyle davalı Kemal hissesi yönünden davanın kabulü doğru görülmemiştir …) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz Eden: Davalı Kemal


HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Davacı, merhume annesi Necmiye ile aralarında 1945 yılında yapılmış olan bir inançlı işlem bulunduğunu, bu işlem gereği … Cad. No: 4 deki evin Mustafa'nın hesabına, fakat annesinin adına satın alınarak tapuya tescil edildiğini, evin mülkiyetinin istenildiği zaman kendisine intikal ettirileceğinin kararlaştırıldığını, annesinin hayatta olduğu zaman içinde böyle bir talepte bulunmadığını, 09.01.1988 tarihinde annesinin ölümü ile BK. 92 den doğan devir borcunun külli halefleri olan davalı Kemal ile Necla'ya geçtiğini, kardeşlerinden bu yasal borçlarının yalnızca yarısını yerine getirmelerini istediğini ve buna uygun olarak İstanbul 4. Sulh Hukuk Mahkemesi'nden verilen 1988/658 E. ve 1988/782 K. sayılı veraset ilamını çıkarttıklarını, evin yarısına ilişkin olupta annelerinden kardeşlerine intikal eden devir borcunu yerine getirilmesini ise, aile ocağı niteliğindeki hatıralarla dolu olup, manevi değeri pek büyük olan bu eski evin, izale-i şuyu davası açılarak başkalarına satılması yoluna gidilmemesi yönünden kardeşleriyle anlaştıklarını o nedenle şimdilik talep etmediğini, ancak davalı kardeşi Kemal'in bu anlaşmaya aykırı davranarak Fatih 3. Sulh Hukuk Mahkemesi'nde 1995/581 E. sayılı dosya ile izale-i şuyu davası açtığını, mirasçılar arasında düzenlenen yazılı belgenin, inanç ilişkisinin varlığı hususunda yazılı delil başlangıcı olduğunu öne sürerek evin tapusunun iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalı Necla davayı kabul etmiştir.

Diğer davalı Kemal davanın reddini savunmuştur.

Taraflar arasında 18.02.1988 tarihinde düzenlenen "anlaşma" başlıklı sözleşme MK. 612. maddesine ve özellikle 24.05.1985 günlü 1984/2 esas, 1985/5 karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararına uygun yapıldığı görülmüştür. Yine Mustafa, Kemal, Necla birlikte mahkemeye sundukları mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkin dava dilekçesinde, 18.02.1988 günlü bu anlaşmaya dayanmışlar, mahkemece de buna göre paylar verilerek mirasçılık belgesi kurulmuştur.

Daha sonra 27.07.1995 tarihinde anılan veraset belgesinin iptaline yönelik Mustafa tarafından, davalılar aleyhine açılan Fatih 4. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 1995/691 esasında kayıtlı dava red olunmuş ve hüküm kesinleşmiştir.

Davada çözümlenmesi gereken sorun; taraflar arasında düzenlenen "anlaşma" başlıklı sözleşme ile buna dayanılarak yine tarafların birlikte açtıkları dava sonunda verilen 21.04.1988 günlü mirasçılık belgesinin; diğer mirasçılar Kemal ve Necla'nın inanç sözleşmesindeki kararlaştırmaya uygun hareket ederek evin izale-i şuyu yoluyla satışa çıkarmamak kaydıyla, 1/4 paylarını talep etmiyecekleri koşulunu kapsayan anlaşmanın, vukuna delalet eder nitelikte bir yazılı delil başlangıcı sayılıp sayılmayacağı ve bunun sonucunda anılan inanç sözleşmesinin varlığı yönünden tanık dinlenip dinlenmiyeceği noktasında toplanmaktadır.

Öncelikle belirtelim ki HUMK. 292 maddesindeki yazılı delil başlangıcının oluşması için aranan maddi unsur ve kimden kaynaklandığına ilişkin şartlar belgeyle mevcut olduğu için sadece diğer yasal koşul olan "inandırıcılık unsuru" üzerinde durulmuştur.

Sav ile davalı Kemal'in savunması, dosyadaki delil ve belgeler özellikle az yukarda açıklanan taraflar arasındaki yargılama aşamaları ve irade bildirimleri birlikte değerlendirildiğinde; 21.04.1988 günlü mirasçılık belgesinin taraflar arasında başka bir işlemin (inanç ilişkisinin) varlığı konusunda, gerçeğe yakın, diğer bir anlatımla iddia edilen olay bakımından kısmi bir doğrulamayı oluşturmadığı gibi, akla yatkın ve hayatın normal deneyimlerine uygun bir ihtimal olgusunu da belirlemediği sonucuna kavuşulmuştur.

Açıklanan nedenlerle, yerel mahkemece, HUMK.nun 292 maddesinin, dava yönünden hukuki değerlendirmesinde yanılgıya düşülerek, özel daire bozma kararına uyularak hüküm kurulması yerine direnme kararı verilmesi usule ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.

Sonuç: Davalı Kemal'in temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA) , istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 02.02.2000 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.
Old 27-01-2008, 01:13   #4
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=15768
Yukarıdaki linkte yer alan 2. mesajdaki Yargıtay kararı olayınızla tam olarak örtüşmektedir. Ayrıca aşağıdaki kararda bu olayın biraz daha karmaşık bir şekli yer alıyor. Ancak muvazaanın ispatı yönünden, ispat yükü hakkında yapılan açıklamaların ilginçliği ve karşı oy yazısındaki geniş bilgilendirici açıklamalar nedeniyle aktarma gereği duydum.

THS Şerhi: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2004/14-464E. 2004/588K. 10.11.2004
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Muvazaa Nedenİyle Tapu İptali mi? Yoksa Tasarrufun İptali mi? SOFTWARE Meslektaşların Soruları 16 22-02-2009 11:18
Zamanaşımına Uğramış Hamiline Yazılı Çekte Yazılı Delil Başlangıcı Sorunu ad-hoc Meslektaşların Soruları 4 19-08-2008 15:27
Evlatlığın İptali-Miras-Tapu İptali ve Tescil köktaş Meslektaşların Soruları 4 10-11-2007 10:57
Tapu İptali ve Tescil Davasında Yazılı Delil Başlangıcı fulaydın Meslektaşların Soruları 4 30-04-2007 22:42
Limited Şirket Hisseleri - İnançlı İşlem (Acil!) Heybe Hukuk Meslektaşların Soruları 5 16-04-2007 20:35


THS Sunucusu bu sayfayı 0,11973906 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.