Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Zamanaşımı Def'i

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 15-10-2008, 17:18   #1
hilallal

 
Varsayılan Zamanaşımı Def'i

İyi Günler
Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığımız bir tazminat davasında davalı vekili dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren 25 gün sonra zamanaşımı def'inde bulunmuş.Duruşması haftaya olan bu dava için 10 günlük cevap süresi geçtiğinden bahisle cevap dilekçemizde itirazda bulunabilr miyiz? Davacı olarak bizim de cevap süremiz 10 gün mü yoksa ilk duruşmaya kadar mı? Teşekkürler... </I>
Old 15-10-2008, 17:36   #2
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan hilallal
İyi Günler
Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığımız bir tazminat davasında davalı vekili dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren 25 gün sonra zamanaşımı def'inde bulunmuş.Duruşması haftaya olan bu dava için 10 günlük cevap süresi geçtiğinden bahisle cevap dilekçemizde itirazda bulunabilr miyiz? Davacı olarak bizim de cevap süremiz 10 gün mü yoksa ilk duruşmaya kadar mı? Teşekkürler... </I>


KANUN NO: 1086
HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU

MADDE 209 - Müddeaaleyhin cevap lâyihasında dermeyan eylediği vâkıalara karşı müddei, icabı halinde 207 nci maddenin birinci ve ikinci fıkralarına tevfikı hareketle on gün zarfında inkâr veya kabulü mübeyyin izahat vermeğe mecburdur.
Aynı müddet zarfında defi de dermeyan edebilir. Bu surette müddeinin verdiği cevap lâyihası derhal müddeaaleyhe tebliğ olunur.
Old 16-10-2008, 11:21   #3
Av.Mehmet_Ali

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 1995/13659

K. 1996/537

T. 19.1.1996

• ISLAH ( Zamanaşımı İtirazının Süresi Kaçırıldıktan Islah Yoluyla İleri Sürülüp Sürülemeyeceği )

• ZAMANAŞIMI DEF'İNİN CEVAP SÜRESİNDEN İLERİ SÜRÜLMEMİŞ OLMASI ( Islah Yoluyla İleri Sürülüp Sürülemeyeceği )

• CEVAP SÜRESİNDE İLERİ SÜRÜLMEYEN ZAMANAŞIMI DEF'İ ( Islah Yoluyla İleri Sürülüp Sürülememesi )

1086/m.83, 84, 87, 163, 179, 180, 185, 187, 195, 197, 198, 201, 202

ÖZET : Zamanaşımı def’i cevap süresi içerisinde ileri sürülmemişse, ıslah suretiyle daha sonra ileri sürülmesi mümkündür.
Muhalefet Şerhi: Islah yoluyla zamanaşımı def'inde bulunulamaz.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
KARAR : Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle yargılama bitene kadar ıslah suretiyle zamanaşımı savunmasının yapılmasının imkan dahilinde bulunmasına göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine peşin alınan harcın mahsubuna oyçokluğuyla karar verildi.19/01/1996
MUHALEFET ŞERHİ
Konu: Davalı süresi geçtikten sonra ( tebligat 10/05/1994 - cevap 30/05/1995 ) verdiği cevap dilekçesi ile zamanaşımı definde bulunmuş, davacı süresi geçtikten sonra yapılan zamanaşımı savına karşı çıkmış ( 09/06/1994 tarihli dilekçe ), davalı bunun üzerine islah ( 27/04/1995 tarihli dilekçe ) dilekçesi vererek zamanaşımı savını yenilemiştir. Dairenin çoğunluğu süresinde yapılmayan zamanaşımı itirazının ıslahla yenilenebileceğini ve davacının bu işleme karşı çıkamayacağını savunarak mahkemenin davayı zamanaşımı nedeni ile reddetmesini onaylamıştır. Sayın çoğunluğun bu görüşlerine aşağıda belirtilecek nedenlerle katılma olanağı görülmemiştir.
Öncelikle usul hukukunun olayla ilgil temel kavramlarının tanımını yaptıktan sonra kanun irdelenmesi olayın daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacaktır.
1- Islahın Tanımı: Öğretideki hakim görüşe göre tanım: Islah, taraflardan birinin yapmış olduğu bir usul işleminin tamamen veya kısmen düzeltilmesidir. ( Kuru Usul 1974 s. 608; Postacıoğlu Usul s. 453; Berkin Usul sayı 145 Bilge Önem s. 358; Karafakik s. 236; Üstündağ Usul s. 454; Yılmaz Islah 1982 s. 26 ) Benimsenen bu tanım Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 83.maddesinde anlamını bulan tanıma en yakın tanımdır.
2- Islahın bir başka tanımı ise; Islah iddia ve savunmanın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağını ortadan kaldıran bir imkandır. ( Üstündağ Medeni Yargılama Hukuku 1989 4. bası Sh. 454 )
Dava: Bir başkası tarafından ( davalı ) öznel ( subjektif ) hakkı zedelenen veya tehlikeye sokulan veya kendisinden haksız bir istekte bulunulan kimsenin ( davacı ) mahkemeden hukuki korunma istemesidir.
Mahkemelerinin hukuki korumayı, en çabuk, en adil ve ekonomik koşullarda yerine getirmek, sağlamak üzere usul kuralları düzenlenmiştir. Usul kuralları genellikle emir edici kurallardır. Tarafların ve hakimin bu kurallara uyması zorunludur. Islahla ( usule ilişkin işlemlerden kabul edilen ) iddia ve savunmaların değiştirilebilmesine usulde yer verilmesi, davaların çabukluğu ve ekonomikliği nedenlerinden kaynaklanmaktadır.
Islahla ilgili Usul kuralları:
1- Taraflar usule ilişkin işlemi tamamen veya kısmen ıslah edebilir. ( m. 83 ) Tahkikata tabi davalarda ıslah tahkikat sona erinceye dek yapılabilir. ( m.84 )
2- Islah yapan tarafın, ıslahı götürdüğü tarihe kadar yapılmış olan işlemlerin, yapılmamış olmasını sağlar. ( m.87 )
3- Davalı cevap dilekçesi ile karşılık dava dahil olmak üzere tüm iddia ve savunmalarını ve savunma nedenlerini birlikte bildirmek üzere cevap dilekçesini davacıya tebliğ ettirdikten sonra onun onayı olmadan savunma nedenlerini genişletemez, değiştiremez.
Islah, bu kuralların ayrıcasıdır. ( m. 202/1, 2, 3 ) Öğretide tartışılan konu ( m. 202/son ) Islahın süreli usul işlemlerlini kapsayıp kapsamayacağıdır.
Öğretideki bu tartışmaya girmeden önce, davanın açılması sonucları iddia ve savunmanın ne şekilde yapılması gerektiğine ilişkin usul kurallarına değinmekte yarar vardır.
Davacı dava dilekçesi ile iddiasını ve iddianın dayanağı olan tüm olayları hukuki nedenlerini açıklamak ( m. 179 ) davada dayanacağı delilleri bildirmekle yükümlüdür. ( m. 163 - 180 )
Dava açılmakla taraflar yönünden oluşan sonuçlar:
1-Davalının onayı olmadan davacı davasını takipsiz bırakamaz.
2-Davalının onayı olmadan davacı davasını genişletemez, içeriğini değiştiremez.
3-Davada feragat ve ıslah bu kuralların ayrıcasıdır. ( m. 185 )
İlk itirazlar ( m. 197 ) ilk itirazların ileri sürülme zamanı:
1- İlk itirazlar davalı için cevap için öngörülen on günlük süre ( m. 195 ) içinde veya hakim bir süre belirlemiş ise belirlenen bu süre içinde bildirmekle yükümlüdür. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 198.maddesinin ön gördüğü ayrıcalıklardan yararlanma halinde öngörülen süre içinde bir itirazın yapılmış olması gerekir.
Davalı cevap vermek zorunda değildir. Davayı cevapsız bırakabilir. Bu halde uygulamada davanın tümüyle red edildiği kabul edilmektedir. ( m. 201 ) Ancak cevap verilmiş ise cevabın yasal süre icinde yapılmış olması ve davalının dayandığı tüm olayları ve yasal dayanaklarını iddia ve savunmalarını kapsaması gerekir. ( m. 201 - 202 ) Yasanın belirlediği sürelerin hukuki niteliği; Yasanın belirlediği süreler kesindir. Bu süreler içinde yapılması gereken işlem yapılmamış ise bu hak sakıt olur. Hakim belirlediği sürenin kesin olduğunu kararlaştırabilir. Aksi halde süreyi geçiren taraf yenisini isteyebilir. ( m. 163 ) Yasanın belirttiği süreler ve hakimin kesin olarak verdiği süreler ile hakimin verdiği ikinci süre hak düşürücü süredir. Bu husus yasada "bu hak sakıt olur" ve "ikinci süreyi kaçıran tarafa yeniden süre verilmez" sözleriyle açıklanmıştır. ( HGK. 07/10/1994 gün 1417/612 sayılı karar )
Hak düşürücü süreleri hakim tarafların ileri sürmesini beklemeksizin doğrudan dikkate alır. Zira yasa koyucunun hak düşürücü süreyi koymasında kamu yararı egemendir.
Hukuki işlemin ıslahla düzeltilmesi, geçerli bir hukuki işlemin varlığını gerektirir. O halde dava dilekçesi olmadan, davacının, cevap dilekçesi olmadan, davalının ıslah işlemine baş vurması mümkün değildir. Hak düşürücü süreye tabi bir dava, süre geçtikten sonra açılmış ise, hakim doğrudan dava koşulu bulunmadığından, dava belirlenen zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılmış ise davalının yukarıda belirtilen ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 163.maddesi uyarınca, hak düşürücü olan on günlük cevap süresi içinde zamanaşımı itirazı ile karşı çıkmış ise, hakim, esasa girmeden davayı red etmekle yükümlüdür. Hakim süresi içinde zamanaşımı itirazı yapılmamış ise davanın esasına girecektir. Süresinden sonra yapılmış olan zamanaşımı itirazı hiç yapılmamış gibidir. ( 2.HD. 31/03/1995 gün 2932/3861 ve 12/06/1995 gün 6121/6916 s. kararlı ) Belirtilen bu kabul şekli yargının kararlılık kazanmış görüşüdür. ( 15.HD. 19/12/1975 gün 4013 - 5019 s. karar )
Bu düşünceler çerçevesinde süresi geçtikten sonra yapılmış ve karşı çıkılmış bir savunma hiç yapılmamış gibidir. Aynı hukuki sonucu doğurur.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 83.maddesi taraflardan birinin usüle ilişkin işleminin ıslah yolu ile düzeltilmesi mümkün kılınmıştır. Davaya cevap vermemiş, veya verdiği cevap verilmemiş hükmünde kabul görmüş ise, ortada yapılmış bir işlem olmadığından, o işlemin düzeltilmesi de söz konusu edilemez.
Zamanaşımı itirazı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 187.maddesinde sayılan ilk itirazlardan olmamakla beraber öğreti ve uygulamada zamanaşımı itirazının da on günlük cevap süresi içinde yapılması gerektiğinde, görüş birliği vardır. O halde cevap süresi içinde yapılmamış olan zamanaşımı itarazının dikkate alınması davacının karşı çıkmaması ile olasıdır. ( m.202/2 ) Diğer taraf onay vermemiş ise zamanaşımı itirazı yapılmamış gibidir. Dikkate alınmaz.
Somut olayda birinci cevap dilekçesi ve bu dilekçe ile yapılan zamanaşımı itirazı on günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra yapılmış ve davacı bu itiraza süresinde karşı çıkmıştır. O halde yukarıdaki açıklamalar gereği zamanaşımı itirazı yapılmamış gibidir. Yapılmamış hukuki bir işlemin ıslahla düzeltilmesinin düşünülmesi temel hukuk kurallarıyla bağdaşmaz. ( Üstündağ süresinde cevap vermemenin müeyyidesi vardır, İstanbul barosu dergisi 1962 sayı 4 sh.34 )
2- Süresinde yapılmayan zamanaşımına karşı çıkılmakla karşı koyan taraf için yasadan kaynaklanan kazanılmış hak doğmuş olur. Kazanılmış bir hak islahla ortadan kaldırılamaz. Zira bir tarafa hak tanınırken, diğir tarafın hakkı ortadan kaldırılmakla Anayasal eşitlik hakkı zedelenmektedir. ( Anayasa Md.10 )
3- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 202/son fıkrası cevap dilekçesini süresi içinde verenlere tanınmış bir olanaktır. Süreyi geçirmiş olanlar bu haktan yararlanamaz. ( Üstündağ a.g.e. sh.35 )
4- Yargının kararlılık kazanan uygulamalarında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 202/son fıkrasının zamanaşımı itirazlarında, uygulanma olanağı bulunmadığı yönündedir.
5- Olayımızda davalılardan Şükrü, Fikret ve Özgül süresi geçtikten sonra zamanaşımı itirazında bulunmamıştır. O halde ıslahla düzeltilmesi gereken usule ilşkin hukuki bir işlemin varlığından da söz edilemez. Yasal sürelerin ıslahla etkisiz hale getirilmesi de olası değildir. Zira yasal süreler tarafların yapması gereken usuli bir işlem değildir. O halde davalılar Şükrü, Fikret ve Özgül yönünden yapılmamış hükmünde olan zamanaşımı itirazının dikkate alınmaması işin esasının incelenmesi gerekir.
Sayın çoğunluğun davanın zamanaşımına uğramış olması nedeni ile reddine ilişkin kararın onaylamasına katılmıyoruz. Hükmün açıklanan nedenlerle bozulması gerekir.
Old 16-10-2008, 16:17   #4
ibrahim köseoğlu

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ

Esas No. 2003/11314
Karar No. 2004/6003
Tarihi 28.05.2004

İLGİLİ MEVZUAT
1086-HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU (HUMK)/202/83



KAVRAMLAR
RÜCUAN TAZMİNAT DAVASI
HAKSIZ FİİLE DAYALI TAZMİNAT DAVASI
ZAMANAŞIMI DEF'İ
SAVUNMANIN GENİŞLETİLMESİ
ISLAH
CEVAP DİLEKÇESİ İÇERİSİNDE BİLDİRİLMEYEN DEF'İ

ÖZET
DAVA HUKUKİ NİTELİĞİ İTİBARİYLE HAKSIZ FİİLE DAYALI TAZMİNAT DAVASI OLUP, 1 YILLIK HAKSIZ FİİLE İLİŞKİN ZAMANAŞIMI SÜRESİNİN DOLMASINDAN SONRA AÇILMIŞTIR. UYUŞMAZLIK, ZAMANAŞIMI KONUSUNDA CEVAP DİLEKÇESİNDE BİR DEF'İ BULUNMAYAN DAVALI TARAFIN, DAVADA DAHA SONRAKİ AŞAMADA İLERİ SÜRDÜĞÜ BU DEF'İN DAVACI TARAFINDAN SAVUNMANIN GENİŞLETİLMESİ İTİRAZI İLE KARŞILAŞMASINDAN SONRA DAVALININ BU DEFA CEVAP DİLEKÇESİNİ ISLAH EDEREK ZAMAN AŞIMI DEF'İNDE BULUNUP BULUNAMAYACAĞINA İLİŞKİNDİR. DAVALI TARAF, BİLDİĞİ HALDE CEVAP DİLEKÇESİNDE ZAMANAŞIMI DEF'İNDE BULUNMADIKTAN VE MAHKEMECE İŞİN ESASINA GİRİLİP, TARAF DELİLLERİ TOPLANILDIKTAN SONRA VE DAVALININ RİSKLİ BİR USULİ YOL OLAN SAVUNMANIN GENİŞLETİLMESİ YOLU İLE İLERİ SÜRMEYE ÇALIŞTIĞI ZAMANAŞIMI DEF'İNİ, DAVACI TARAFIN KARŞI ÇIKMASI İLE İLERİ SÜREMEMESİ SONUCU BU USULİ SORUN KENDİ MECRASINDA DAVACI TARAF YARARINA BU ŞEKİLDE ÇÖZÜLMÜŞ BULUNMAKTADIR. BU AŞAMADAN SONRA, DAVALI TARAFIN YASANIN ÖNGÖRDÜĞÜ KOŞULLARI DAHİ YERİNE GETİRMEDEN, BU DEFA ISLAH YOLU İLE SÜRDÜĞÜ ZAMANAŞIMI DEF'İN KABULÜ YOLUNA GİDİLMESİ İSABETSİZDİR

Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere davalı taraf, ( bildiği halde ) cevap dilekçesinde zamanaşımı def'inde bulunmadıktan ve mahkemece işin esasına girilip, taraf delilleri toplanıldıktan sonra ve davalının riskli bir usuli yol olan savunmanın genişletilmesi yolu ile ileri sürmeye çalıştığı zamanaşımı def'ini, davacı tarafın karşı çıkması ile ileri sürememesi sonucu bu usuli sorun kendi mecrasında davacı taraf yararına bu şekilde çözülmüş bulunmaktadır. Bu aşamadan sonra, davalı tarafın yasanın öngördüğü koşulları dahi yerine getirmeden, bu defa ıslah yolu ile sürdüğü zamanaşımı def'in kabulü yoluna gidilmesi isabetsizdir. HUMK'nın 202/3. maddesinin ancak aynı maddenin 2. fıkrasındaki yola başvurmayan davalı tarafa tanınan bir usul müessesesi olduğunun kabulü yargılamanın kısa sürede ve adil bir çözüme kavuşturulması ilkesinin bir sonucu olmalıdır. Kaldı ki, somut olayda yukarıda ayrıntıları ile açıklandığı üzere, davanın esasına girildikten ve taraf delilleri toplanıldıktan sonra, zamanında kullanılması gereken bir hakkın bu aşamadan sonra kullanılmış olması, somut olay adaleti yönünden MK'nın 2. maddesinde öngörülen dürüst davranma ilkesine de aykırı olduğunun kabulü gerekir. Nitekim, Yargıtay 3 ve 4. Hukuk Daireleri'nin uygulamalarının bu yönde olduğu dosyaya mübrez içtihat örneklerinden anlaşılmaktadır. Dairemizin örnek olarak gösterilen kararı da somut olayın özelliği bakımından bu davada emsal olarak dikkate alınamayacağı anlaşılmaktadır.

SONUÇ : O halde, yukarıda yapılan açıklamalar karşısında, mahkemece davalı tarafın ıslah yolu ile ileri sürdüğü zamanaşımı def'inin reddi ile davanın esası hakkında tahkikat sonuçlandırılarak hüküm kurulması gerektiğinden kararın davacı taraf yararına bozulması gerekmiştir.

KARŞI OY : Davalı, kanunda belirtilen istisnalar dışında savunmasını genişletemez ve değiştiremez. Kural olarak cevap dilekçesinde savunmasına ilişkin tüm vakıaları göstermelidir. Savunmayı genişletme ve değiştirme yasağına öncelikle def'iler ve ona ilişkin vakıalar dahildir. Çünkü def'i taraflarca ileri sürülmedikçe mahkemece dikkate alınamaz. Ancak savunmayı genişletme ve değiştirme yasağının HUMK'nın 202/11 ve 202/III. maddelerinde işaret edilen üç istisnası vardır. Bunlardan birincisi; davacının savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesine rıza göstermesi ikincisi, müddeabihin temliki, diğeri ise davamızda söz konusu olan davalının cevabını ıslah etmesi yoludur.
Islah yoluyla davanın ve cevabın tamamen değiştirilebileceği gözönüne alındığında, Anayasa Mahkemesi'nin ıslah yoluyla müddeabihin artırılamayacağı yolundaki kanun hükmünü hak arama yollarının açılması gerekçesiyle iptal etmesi karşısında ıslah yoluyla zamanaşımı def'inde bulunulmayacağının kabulü mümkün değildir. Zaten doktrinde zamanaşımı def'inin ıslah yoluyla ileri sürülebileceği konusunda görüş birliği vardır ( Bkz. Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü Ö. Baskı, 2001, Cilt IV., Sh. 3966 vd. ).
Savunmasını değiştirmek veya genişletmek isteyen davalı özellikle son iki istisnadan birini başlangıçta tercih etmek gibi bir zorunluluğu yoktur. Davalı önce savunmasını genişletip, davacının bu konuda rıza gösterip göstermeyeceğini öğrendikten sonra eğer rıza göstermezse ıslah yoluna başvurabilir. Somut olayda davalının başlangıçta savunmasını genişletme şeklinde zamanaşımı def'inde bulunması davacı tarafın buna rıza göstermemesi üzerine ıslah yoluyla zamanaşımı def'ini ileri sürmesinde yasaya aykırılık olduğundan bahsedilemez.
Yine bu yola başvuran davalının tahkikatın bitimine kadar savunmasını ıslah etmesi mümkün olup, bunu bir kısım delillerin toplanmasından sonra yapmasını hakkın kötüye kullanılması olarak nitelemek mümkün değildir.
Islah eden tarafa 86. maddedeki yargılama giderlerinin ve zararın ödetilebilmesi için bunun karşı tarafça talep edilmesi gerekip, mahkemece kendiliğinden bu gider ve zararların ödetilmesine karar verilemeyeceğinden, ( Bkz. Prof. Dr. Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, Cilt IV., 2001, Sh. 3986-3987 ) çoğunluğun ıslah yoluna başvuru sırasında davalının mali yükümlülüklerini yerine getirmediği yolundaki açıklamasının sonuca etkisi olmadığı görüşündeyiz.
Bütün bu nedenlerle yasaca öngörülen süre içinde davacının savunmanın genişletildiği itirazı ile karşılaşan davalının ıslah yoluyla zamanaşımı def'inde bulunabileceği gerekçesiyle davanın reddine dair verilen mahkeme kararının onanması gerektiğinden, çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.
Üye Hüseyin Deniz
Üye Ahmet Özgan

Umarım Yargıtay'da dosyanız 11. Daireye düşer İyi çalışmalar
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
mülkiyet hakkı zamanaşımı-kadastro tespiti zamanaşımı ADVOCATEHAKAN Meslektaşların Soruları 14 23-03-2015 16:59
Ölünceye kadar bakma akdinin iptali-Tescil-Tenkis def'i Av. Şehper Ferda DEMİREL Miras Hukuku Çalışma Grubu 34 06-07-2012 15:28
Zamanaşımı Yekta Meslektaşların Soruları 6 24-06-2008 14:33
Ölüme Bağlı Tasarruf ve Temliklerde Tenkis Def'i Av. Şehper Ferda DEMİREL Miras Hukuku Çalışma Grubu 4 12-05-2007 08:37


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06239510 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.