|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
18-06-2009, 17:32 | #1 |
|
Mesleki mazeretin reddi
merhaba arkadaşlar
aynı gün ve saatte farklı ilçelerde duruşmam olması nedeniyle ilçelerden birine mesleki mazeretimi(bir sorunla karşılaşmamak adına, diğer ilçede bulunan dosyanın esas numarasını da belirterek) bildirerek duruşmanın öğleden sonraya alınmasını talep ettim. Ancak öğleden sonra gittiğimde hakimin mazeretimi kabul etmediğini ve dosyanın işlemden kaldırıldığını gördüm dava dosyasını yenilemekle birlikte haklı olarak hakime, mazereti neden reddettiğini sordum sonuçta karşı tarafın olmadığını ve sadece saatin ertelenmesini talep etmiş olduğumuzu ve mazeretimizi somut olarak bildirdiğimizi hatırlattım. bunun üzerine hakim öylesine bugün bütün mazeretleri reddettim dedi genelde yapmam ama bugün öyle yaptım yani cnım öyle istedi der gibi bir cevap verdi. ayrıca iki ilçede duruşmanız var madem neden oraya öncelik verdiniz önce bizim duruşmamıza katısaydınız demez mi her ne kadar özrün kabul edilebilir nitelikte olup olmadığı hakimin takdirindeyse de böyle bir durumda başvurabileceğimiz bir yol yok mu? görüşlerinizi paylaşmanızı diliyorum. |
19-06-2009, 08:13 | #2 | |||||||||||||||||||||||
|
Mazeretinize girdiğiniz dosyaların duruşma tutanaklarını da ekleseydiniz yine böyle bir sonuç alınır mıydı diye merak ettim doğrusu |
19-06-2009, 08:28 | #3 |
|
Sayın meslektaşım;
Aşağıda sunduğum yargıtay kararını incelemenizi öneririm.Saygılarımla.. YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ Tarih: 17.05.2006 Esas: 2005/5657 Karar: 2006/5828 ÖZET: Usulüne uygun çağrılmalarına rağmen taraflardan hiçbirinin duruşmaya katılmaması halinde, dava yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına; işlemden kaldırılmasından itibaren üç ay içinde yenilenmeyen davaların da açılmamış sayılmasına karar verilir. Somut olayda, davacı vekilinin mazeret faksı göndermesi üzerine mahkemece "...davacı vekilinin mazeretini belgeleyip pul ibraz etmesi halinde bu celse için mazeretli sayılmasına..." karar verilmiştir. Mesleki mazeretin şartlı olarak kabulü doğru değildir. Açıklanan husus dikkate alınmadan davacının davasını yenileme hakkını ortadan kaldırır tarzda yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu m. 409. Taraflar arasında görülen davada Gebze Asliye 3. Hukuk Mahkemesi'nce verilen 18.02.2005 tarih ve 2004/366 - 2005/55 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi M.L. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra, işin gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı vekili, iş mahkemesinde görülen dava sonunda iş kazası sonucu ölen A'nın mirasçılarına müvekkilinin ve davalıların tazminat ödemeye mahkûm edildiklerini, davalıların kusur oranlarına tekabül eden tutarın müvekkilince ödenmek zorunda kalındığını ileri sürerek, toplam 86.558.428.577.-TL'nin temerrüt faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalılardan .......... Beton İnş. Taahhüt San. ve Tic. A.Ş. vekili, davanın reddini savunmuştur. Diğer davalıya, dava dilekçesi tebliğ edilmemiştir. Mahkemece, toplanan kanıtlar doğrultusunda, davacının mesleki mazeretini belgelendiremediği, dosyanın 26.10.2004 tarihinden itibaren müracaata bırakılmış sayıldığı gerekçeleriyle, davanın HUMK'nun 409'uncu maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. HUMK'nun 409'uncu maddesi hükmünce, usulüne uygun çağrıldıkları halde, tarafların hiçbiri duruşmaya gelmediği takdirde, dava yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına, işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren üç ay içinde yenilenmeyen davaların da açılmamış sayılmasına karar verilir. Somut olayda, davacı vekilinin mazeret faksı üzerine 26.10.2004 tarihli oturumda "...davacı vekilinin mesleki mazeretini belgeleyip pul ibraz etmesi halinde bu celse mazeretli sayılmasına, belgeleyemediği takdirde bu celseden geçerli olmak üzere dosyanın müracaata bırakılacağının, önümüzdeki celse karara bağlanmasına..." şeklinde ara karar oluşturulmuş, bu oturumu takip eden ve davacı vekilinin de hazır bulunduğu 18.02.2005 tarihli oturumda da "...davacı vekilinin mesleki mazeretini belgelendiremediği, dosyanın önceki ara karar doğrultusunda 26.10.2004 tarihinden itibaren müracaata bırakılmış sayıldığı, anılan tarihten itibaren üç aylık yenileme süresinin dolmuş olduğu..." gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Oysa, mahkemece, mesleki mazeretin mutlak surette belgeli olması arandığına, 26.10.2004 tarihli oturumda mesleki mazeret dilekçesinin belgeli olmadığına, mazeretin de şartlı kabulünün de olanaklı bulunmamasına, kaldı ki; anılan bu oturumda belgesiz mesleki mazeretin kabul edilmiş olmasına göre, davacının davasını yenileme hakkını dahi ortadan kaldırır tarzda yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, kararın davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 17.05.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. |
19-06-2009, 08:35 | #4 |
|
Ayrıca, benzer bir durumda şu şekilde bir yargıtay kararı mevcut.
T.C. YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİ E. 1999/7707K. 1999/7794 T. 2.11.1999 • RÜCUAN TAZMİNAT DAVASI ( İşkazasında Malül Kalması Sonucu Sigortalı İşçi için Yapılan Harcamalar Nedeni ile Uğranılan Kurum Zararının Rücuan Ödetilmesi Talebi ) • MAZERET BİLDİRİLMESİ ( Masraf Verilmediği Nedeni ile Mazeretin Reddi ve Davanın açılmamış Sayılmasının Usul ve Yasaya Aykırı Olması ) • DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASI ( Masraf Verilmediği Nedeni ile Mazeretin Reddi ve Davanın açılmamış Sayılmasının Usul ve Yasaya Aykırı Olması ) 506/m.26 1086/m.409 ÖZET : Mahkemece, "davacı tarafça mazeret bildirildiği halde, duruşma gün ve saatinin bildirilmesi için masraf verilmediği görülmekle mazeretin reddi ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 409. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına," gerekçesine dayanılmışsa da, mazeret dilekçesinde belirtilen duruşmalara katılınacağı özürünün gerçekliği konusunda herhangi bir araştırmaya dahi girişilmeden, salt masraf verilmemiş olması gerekçesinden hareketle mazeretin geçersizliğine ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 409/son maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. DAVA : Davacı, işkazasında malül kalan sigortalı işçi için yapılan harcamalar üzerine uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir. Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 409. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar vermiştir. Hükmün, davacı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Ercan Turan tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi: KARAR : İşkazası sonucu sürekli işgöremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan gelirlerle yapılan harcama ve ödemelerin 506 sayılı Yasa'nın 26. maddesi uyarınca tazminine yönelik davanın yargılaması sonucunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 409. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Mahkemece, "davacı tarafça mazeret bildirildiği halde, duruşma gün ve saatinin bildirilmesi için masraf verilmediği görülmekle mazeretin reddi ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 409. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına," gerekçesine dayanılmışsa da, mazeret dilekçesinde belirtilen Kayseri ilindeki duruşmalara katılınacağı özürünün gerçekliği konusunda herhangi bir araştırmaya dahi girişilmeden, salt masraf verilmemiş olması gerekçesinden hareketle mazeretin geçersizliğine ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 409/son maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 02.11.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi. |
19-06-2009, 10:15 | #5 |
|
mazaret
mazeretin geçici bir ksuru hali olduğu kabulünden hareketle hiç kimse bugün canım öyle istedi mevalinden bir gerekçeyle haklı mazareti reddedemez
HUMK 426/5 masraf konusu düzenlenmiş yasa gereği eski hale iade isteyin reddi halinde temyiz edersiniz. hak aramak gittikçe zorlaşıyor ne yapmalı sevgiyle ,dostlukla |
19-06-2009, 11:19 | #6 |
|
Çok güldüm ağlanacak halimize. Bu yazınızı dün okudum fakat cevaplayamamıştım, sonucunu merak ettim. Efendim diyerek hitap ettiğimiz hakimler yeri geliyor çocuk azarlar gibi avukatlarla konuşuyorlar. 4 ay önce işe başladım. İlk işim ihtiyati haciz kararı aldırmaktı, hakim çağırdı. Gittim buyurun dedi koltuğu işaret ederek. Oturdum ve 'ben oturun demedim ayağa kalkın dedi ve senet aslını dosyaya koymamışsınız, ben sizlemi uğraşacağım' diyerek bağırdı. 9 gün sonra ihtiyati haciz kararı alabildim. Hakimler o günkü keyifleri nasılsa o şekilde davranıyor.
|
19-06-2009, 13:37 | #7 |
|
cevap yazan meslektaşlarıma öncelikle tşk ederim. özlem hanım girdiğimiz dosyaların tutanağını sunma fırsatımız olmadan yani sabah hakim bey mazeretimizi reddetmiş ve dosya 409 olmuştu zaten. ayrıca siz tutanaklardan bahsettiğiniz için şunu da söyleyeyim hakim bey gerekçe bulamayınca bana; girdiğiniz dosyaların tutanaklarını sunsaydınız dedi. ben de o an duruşmadaydım eğer bekleseydiniz şu an tutanaklar yanımda zaten görebilirdiniz dedim.ayrıca sn Engin sunmuş olduğunuz kararlar için tşk ederim. kaldı ki biz mazerette duruşmanın tamamen ertelenmesini değil öğleden sonraya bırakılmasını talep etmiştik. mesleğimiz zaten stresli bir de meslektaş sayıldığımız aynı fakultelerde okuduğumuz hukukçuların bu tavrı gerçekten çok üzücü bir durum
|
19-06-2009, 14:03 | #8 | |||||||||||||||||||||||
|
Soru:1- Duruşma öğleden sonraya alınsaydı ve soru sahibi meslektaşımız duruşmaya gelmeseydi, davanın akibeti ne olurdu? Soru:2- Mazeret dilekçesinde bir başka güne talik istenmemesi halinde(Aynı gün öğleden sonra),hakimin mazereti kabul etmesi gerektiğini(Mazeret belgeli de olsa) savunanlar olacaksa; dayanak gösterebilir mi? Not: Sayın Kılıç'ın hakimle yaşadığı nahoş diyalogu tasvip ettiğim sanılmasın. |
19-06-2009, 15:37 | #9 |
|
HUMK 218'e göre geçerli bir özürü olmadan duruşmaya gelmeyen taraf yokluğunda cereyan eden işlemlere itirz edemez.
Dosyanın işlemden kaldırılma kararının nihai bir karar olmadığı da düşünüldüğünde özrünüz geçerli sayılması gerektiğin bahisle yargılamanın görüldüğü mahkemeye itiraz etmenizi öneriri. Sayın Ergin'in ikinci sorusunda belirttiği gibi maddenin bu hükmü saatli mazaretlere olanak tanımasa da duruşma saatinde mazaretli olduğunuz gerçeğini ortadan kaldırmadığından duruşmanın bir başka güne bırakılması gerektiği yorumundayım. |
20-06-2009, 13:33 | #10 |
|
Mesleki mazereti sunmamızın dayanağı HMUK Duruşmaya gelinmemesi ve giderlerin ödenmemesi
(EKLENMİŞ MADDE KANUN NO:5236/15 RGT:07.10.2004 RG NO: 25606) (YÜRL. T:1 Nisan 2005) MADDE 426/S - Duruşmalı olarak incelenen işlerde taraflara çıkartılan çağrı kağıtlarında, duruşmada hazır bulunmadıkları takdirde tahkikatın yokluklarında yapılarak karar verileceği hususu ile başvuran tarafa çıkartılacak çağrı kağıdında, ayrıca, yapılacak tahkikatla ilgili olarak bölge adliye mahkemesince belirlenen gideri duruşma gününe kadar avans olarak yatırması gerektiği açıkça belirtilir. Başvuran, kabul edilebilir bir mazerete dayanarak duruşmaya gelemediğini bildirdiği takdirde, yeni bir duruşma günü tayin edilerek taraflara bildirilir. Başvuran mazeretsiz olarak duruşmalara katılmadığı veya tahkikatla ilgili giderler süresi içinde yatırılmadığı takdirde, dosyanın mevcut durumuna göre karar verilir. Şu kadar ki, öngörülen tahkikat yapılmaksızın karar verilmesine olanak bulunmayan hallerde başvuru reddedilir. Sn Suat bey her ne kadar madde mazerete dayanılarak duruşmanın başka bir tarihe ertelenmesinden bahsedilmekteyse de bu duruşma saatinin ertelenmesine de uygulanabilir diye düşünüyorum. |
21-06-2009, 15:39 | #11 |
|
Bu İstinaf ile ilgili maddenin yürürlükte olmadığını düşünüyorum. Ayrıca yürürlükte olsa bile sizin düşüncenize olanak tanıyan herhangi bir ibare yok.Gerekçenizi yazarsanız tartışmaya devam edebiliriz.
Geçici Madde 2- (Ek: 26/9/2004 – 5236/21 md.; Değişik: 11/5/2005-5348/1 md.) (1) Bölge adliye mahkemelerinin, 26.9.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazetede ilân edilecek göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 26.9.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. Geçici Madde 3- (Ek: 26/9/2004 – 5236/21 md.)(1) Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihine kadar, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. |
21-06-2009, 20:35 | #12 |
|
O halde tartışmaya devam edebilmek için şunu saralım mesleki mazeret sunmamıza olanak tanıyan yasal dayanak nedir?
|
22-06-2009, 09:44 | #13 | |||||||||||||||||||||||
|
Ben bir önceki girdiğiniz duruşmanın tutanaklarını bahsetmiştim. |
22-06-2009, 11:02 | #14 |
|
Sanırım Avukatlık Yasasının 34. maddesi. Şöyleki 'Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının ....Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.' Avukatın özen yükümlülüğü gereği mazereti olmadan duruşmaya katılmaması özen yükümlülüğünün ihlali sayılır bence.
|
22-06-2009, 14:23 | #15 | |||||||||||||||||||||||
|
HUMK 409 uncu maddede "taraflar geçerli bir mazeret bildirmediği takdirde" şeklinde bir cümle anımsıyordum. Ama yokmuş. |
22-06-2009, 14:41 | #16 | |||||||||||||||||||||||
|
HUMK. 59'a göre dava açan kimse kendisi veyahut vekili marifetiyle duruşmaya katılmak zorundadır. Mesleki mazeret ile doğrudan ilgili bir kanun maddesi bildiğim kadarıyla (Humk'da) yok.Yargıtay kararları ile yerleştiğini sanıyorum. |
23-06-2009, 11:19 | #17 |
|
İlk mesajımda yazmıştım.Yalnız madde numarasını yanlış yazmışım.
Madde 213 - (Değişik madde: 26/02/1985 - 3156/10 md.) Davanın her aşamasında tahkikat hakimi iki tarafı veya vekillerini çağırarak davanın maddi olguları hakkında beyanlarını dinleyebilir ve sonuç vereceği umulan hallerde bunları sulha da teşvik edebilir. Tahkikat sırasında taraflara çıkartılacak çağırı kağıtlarında, tarafların belli edilen günde mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde, tahkikata yokluklarında devam edileceği bildirilir. Geçerli bir özürü olmadan gelmeyen taraf yokluğunda cereyan eden işlemlere itiraz edemez. |
23-06-2009, 13:20 | #18 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Bence bu madde sorunun tam karşılığı değildir. Ama en azından benim aklımda kalan kısmına dayanak oldu.
|
01-07-2009, 11:24 | #19 |
|
Sn Özlem hanım girdiğimiz ilk duruşma olduğu için daha önceki duruşma tutanakları mevcut değildi bu nedenle sunamadık. Mesleki mazeret konusunda ben de araştırdım da doğrudan bir kanun maddesi bulamadım sanırım sn Hasan beyin eklediği hmuk 213. maddeye dayanıyor. Cevap yazan bütün meslektaşlarıma tşklerimi sunuyorum . İyi çalışmalar diliyorum.
|
01-07-2009, 12:33 | #20 | |||||||||||||||||||||||
|
Aksini savunduğumu düşünmeyin ama gerçekten merak ettiğim için belirtiyorum tensip zaptı vs sunsaydınız aynı sorunla karşılaşır mıydınız |
02-07-2009, 22:37 | #21 |
|
özlem hanım sizi anlıyorum tabiki tensip zaptı veya duruşma tutanağı elimizde ise kesinlikle sunmamız gerekli. ancak sözkonusu olan bir ceza dosyasıydı ve gireceğim ilk duruşma olacaktı. Ancak şunu belirtmeliyim ki kesinlikle aynı sorunla karşılaşırdım çünkü mahkeme kalemi hakim bugün bütün mazeretleri reddeceğini söyledi dediler. Hakimle görüşmemde kendisi de mazeretimi kesinlikle okumamıştı. Ben mazeretimi bir kez daha sözlü olarak söyleyince bana huyum değil ama bugün böyle yaptım dedi . Anlayacağınız tamamen keyfi bir uygulama
|
24-10-2011, 16:02 | #22 |
|
DAVADA MAZERET BİLDİRİMİ:MAZERETLERDE İZLENECEK YÖNTEM[*]
ÖZET: Mazeretini bildiren tarafın bunu belgelendirmesi gerektiği gibi, yargılamanın devamlılığını sağlamak için gerekli gün tebliği giderini de yatırması gerekir. Bu görevlerini yerine getirmeyen davacının davasının işlemden kaldırılması, bu noktadan sonra da takip edilmeyen davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. YHGK E: 2010/9-491 K: 2010/593 T: 10.11.2010 Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kadıköy 3 İş Mahkemesi’nce davanın açılmamış sayılmasına dair verilen 07.09.2009 gün ve 2008/884-491 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili[*] Gönderen Av. Ayşenur YILMAZ Kadıköy 3. İş Mahkemesi Yargıcı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 22.01.2010 gün ve 2010/396-924 sayılı ilamı ile; “... Mahkemece davacının duruşmaya katılmadığı celsede başka mahalde aynı saatte yargılaması yapılan dava duruşmalarının olduğu belirtilmiş ve buna ilişkin belgeler iletilmiştir. Bu konuda mahkemece bir araştırma yapılmamıştır. Başka mahalde duruşmalar olduğuna dair belgeler temyiz dilekçesinde eklidir. Bu nedenle davacının duruşmaya katılmama nedeni haklı gerekçeye dayanmaktadır. Kaldı ki davalı vekilinin de aynı celsede davanın takipsiz bırakılmasına dair açıkça beyanı da bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle 14.05.2009 tarihli celsede davacının mazereti geçerli kabul edilerek neticesine göre işlem yapılması gerekirken davanın işlemden kaldırılıp açılmamış sayılmasına karar verilmesi usul ve yasalara aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir...” gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda dilenilmiştir. TEMYİZ EDEN: Davacı vekili HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava, alacak istemine ilişkindir. Mahkemece; “dosyanın HUMK’un 409/1.ve 2. maddesi uyarınca işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren 3 ay içinde yenilenmediği” gerekçesi ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Daire yukarıda belirtilen gerekçe ile mahkeme kararını bozmuştur. Mahkemece; HUMK’un 253/11. 377/1 maddelerinin açık olduğu, tebligat giderinin yatırılmadığı, HUMK’da duruşma gününün kalemden öğrenilmesi şeklinde bir düzenlemenin bulunmadığı, davacının mazeret dilekçesi verdiği, ancak mazeretini belgelendirmediği gibi pul da eklemediği, davalı vekilinin ise davayı takip edeceğini açıkça belirtmediği ve mazereti mahkemenin takdirine bıraktığı, hukuk davalarında davacının temyiz dilekçesinde iddia ettiği şekilde tarafların mazereti olması halinde bunun suç üstünden karşılanacağının hüküm altına alınmadığı, bu nedenle duruşmaya gelen taraf davayı takip etmeyeceğini açıkça bildirmemekle beraber tahkikata gelmeyen tarafın yokluğunda devam edilmesini de açıkça istemez ise, mahkeme tarafında dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği,,,” gerekçesi ile önceki kararda direnilmiştir. Hükmü davacı vekili temyize getirmiştir. Öncelikle hukuki sorunun belirlenmesi ve çözümlenmesi için yargılama aşamasında sunulan mazeret dilekçelerinin, davalının mazeret dilekçelerine karşı tutumu ve mahkemece yapılan işlemlerin açıklanmasında yarar vardır: Dava dilekçesinin verilmesi ile birlikte mahkemece duruşma günü 27.11.2008 olarak belirlenmiş ve taraflar usulüne uygun şekilde duruşmaya davet edilmişlerdir. 27.11.2008 günlü celsede davacı vekili tarafından aynı tarihli mazeret dilekçesi verilmiş; dilekçeye başka mahkemelerde bulunan duruşmalara ait Yargıtay Kararları 143 zabıtlar (7 adet) ile birlikte post pulu da eklenmiştir. Mahkeme tarafların katılmadığı 27.11.2008 günlü celsede davacının mazeretini kabul edip duruşma gününün ve cevap dilekçesinin tebliği ara kararını almıştır. Duruşma zaptı taraflara usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmiştir. 14.5.2009 günlü celse için davacı yine mazeret dilekçesi vermiş; duruşma |
24-10-2011, 16:06 | #23 |
|
günü fax yolu ile gönderdiği mazeret dilekçesinde iki adet duruşması, bulunduğunu bildirmiş buna
dair belgeleri eklemediği gibi pul da eklememiştir. Mevcut bu durum duruşmada okunmuş; davalı vekiline sorulmuş, davalı vekili “mazereti mahkemenin takdirine bırakıyorum” şeklinde beyanda bulunmuştur. Davalının bu beyanı dikkate alınarak mahkemece davacı vekilinin mazereti reddedilmiş, önce taraflarca takip edilmeyen davanın işlemden kaldırılmasına, ardından da yasal süre içinde yenilenmemekle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Yeri gelmişken konuya ilişkin yasal düzenleme ve ilkeler üzerinde de durulmalıdır: İşlemden kaldırma ve davanın açılmamış sayılması müessesesi 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK)’nun 409 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Kural olarak, mahkemece; taraflara usulüne uygun davetiye çıkarılması, bu yolla tarafların duruşmada hazır bulunmalarının ve savunma yapabilmelerinin sağlanması yasal bir zorunluluktur. Usulüne uygun davet edilen taraf davacı ise, davasını takip etmek istiyorsa bizzat ya da vekili vasıtasıyla duruşmaya katılmalıdır. Eğer duruşma günü celseye katılma imkanı yoksa buna ilişkin mazeretini bildirmeli, belgelemeli ve duruşma gününün kendisine bildirmesi için gerekli giderleri de yatırmalıdır. Davalı taraf ise, yargılamaya katılmak istemiyorsa ve savunma yapmayacaksa katılmak zorunda değildir. Bu durumda davayı inkar etmiş sayılır; davayı takip etmek isteyip de buna imkanı yoksa bu durumu dilekçesi ile bildirmeli, belgelemeli ve tebliğ giderlerini de yatırmalıdır. Görüldüğü üzere, duruşma günü celseye katılma imkanı olmayan tarafın bu mazeretini bildirip belgeleyerek, bildirim giderlerini de yatırarak duruşmanın ertelenmesini isteme olanağı bulunmaktadır. Ne var ki, dilekçede yer alan mazeretin geçerli bir nedene dayanması; ispatına yönelik belgelerin (duruşma zabtı, doktor raporu v.s.) dilekçeye eklenmesi ve duruşma zabtının ve duruşma gününün tebliğ edilmesi için gerekli masrafın (posta pulu, cevaplı telgraf gibi) mazeret dilekçesi ile birlikte verilmesi gereklidir. Mazeret dilekçesinde bildirilen nedenin var olup olmadığı konusunda mahkemenin araştırma yapma gibi bir mükellefiyeti bulunmamaktadır. Tarafın mazeretini belgelemesi ve gerekli giderin ibrazı adil yargılanmanın hızlı ve seri yapılması, dosyaların gereksiz sürüncemede bırakılmasını engellenmesi bakımından önemlidir. Mahkemece, usulüne uygun biçimde davet edilmiş taraflardan yalnız biri duruşmaya katılırsa gelmeyen tarafın geçerli mazeret gönderip göndermediği, gerekli masrafın karşılanıp karşılanmadığı incelenecek; gelen tarafın bu mazeret dilekçesine karşı beyanına göre, dosyanın işlemden kaldırılmasına ya da kaldırılmamasına karar verilecektir. Mazeret göndermeyen davacı tarafın yokluğunda duruşmaya gelen taraf davayı takip etmeyeceğini açıkça bildirirse dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerektiğinde kuşku bulunmamaktadır. Mazeret bildirilmişse ve diğer taraf hazır ise bu mazeret konusundaki düşüncesi mutlaka sorulmalıdır. Davacı yanca mazeret bildirilmiş; mazereti hazır bulunan taraf ve mahkeme kabul etmişse bu halde yargılamaya devam olunarak belirlenecek yeni duruşma gününün yatırılan davacı giderlerinden karşılanarak gelmeyen tarafa bildirilmesi gerektiğinde de kuşku yoktur. Davacı mazeret bildirmiş ancak belgelendirmemişse ya da gönderdiği mazeret geçerli değilse, hazır bulunan taraf sorulmasına karşın mazereti kabul ettiğine ilişkin açık bir beyanda da bulunmamışsa ve konuyu mahkemenin takdirine bırakmışsa mahkeme mazereti değerlendirecek kabul ederse açıklanan şekilde davacı tarafa yeni duruşma gününü bildirecek, kabul etmezse de davanın hazır bulunan tarafça takip edildiğine ilişkin açık bir beyan bulunmadığından dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verecektir. Zira, gelen tarafın herhangi bir beyanda bulunmamak yönündeki bu davranışı davayı takip etmek istemediğini göstermektedir. Yukarıda da açıklandığı üzere, somut olayda mahkeme hakimi davacının fax ile gönderdiği mazereti duruşmada okumuş pul eklenmediğini belirtmiş ve davalı tarafa bu konudaki görüşünü sormuş; davalı taraf ise “mazereti mahkemenin takdirine bıraktığını” ifade etmiştir. Hazır bulunan davalı tarafın bu beyanının yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler çerçevesinde değerlendirilmesine gelince; Davalı açıkça davayı takip etmeyeceğini bildirmemekle beraber gelmeyen davacının yokluğunda devam edilmesini de açıkça istememiştir. Aslolan davalının aleyhine olan bu davanın bir an önce sonuçlanmasını istemesidir. Davalının, davacı tarafça takip edilemeyen bir davayı takip etmesi kural olarak kendisi aleyhine bir durumdur. Bu durumun kendi yararına olduğunu değerlendirip, davayı takip etmek istiyorsa bunu açıkça ifade etmesi gereklidir. Davalı, aleyhine açılan davanın reddedileceğini düşünüyorsa, davayı takip edeceğini açıkça ifade etmeli ve dosyanın işlemden kaldırılmasına engel olmalı veya yargılamaya davacının yokluğunda devam edilmesini istemelidir. Davalı bu konuda açıkça beyanda bulunmayıp, takdiri mahkemeye bıraktığına göre, bu beyanı mahkemece verilecek kararı kabul ettiği anlamına gelmektedir. Mahkeme geçerli görmediği mazereti reddetmiş ve dosyayı işlemden kaldırmıştır. Bu karar sonrasında dava taraflarca yenilenmemiş; sonuçta da açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Hemen belirtilmelidir ki, Türk yargı sistemine göre, hukuk yargılamasında hâkim kendiliğinden bir davayı inceleyip, uyuşmazlığı çözemez. Bunun kaçınılmaz bir sonucu olarak da, hâkim tarafların istekleri ile bağlı tutulmuştur (HUMK m.72, m75). Öyleyse -kamu düzeninin gerektirdiği haller dışındaYargıtay Kararları 145 hakimin resen yargılamayı sürdürmesi olanaklı olmadığına, tarafların davayı hazırlama ve takipleri gerektiğine göre, hakimin davacının yapmadığı işlemi kendiliğinden ikmal etmesi olanaklı değildir. Az önce açıklanan genel kurala ayrık olmak üzere, kanunlarımızda hâkimin re’sen araştırma yapabileceği hallere de yer verilmiştir. Bu gibi hallerde olayın özelliğine göre hakim, incelemelerin gerektirdiği masrafların taraflarca ödenmemesi halinde sonradan haksız çıkan taraftan alınmak üzere Hazineden ödenek isteyip gereğini yerine getirir (HUMK m.415). Temyize konu dava ise, alacak istemine ilişkin olup, az yukarıda belirtildiği şekilde “re’sen araştırmakuralı” değil, olayda “delillerin taraflarca hazırlanması” ilkesinin uygulanması gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır. Her ne kadar, Hukuk Genel Kurulu’ndaki görüşmeler sırasında pul yokluğunun mazeretin reddi gerekçesi olmayacağı giderin HMUK’un 415 maddesince karşılanması gerektiği ileri sürülmüşse de bu görüşe çoğunluk katılmamıştır. Çoğunluk görüşü; gerek yukarıda açıklanan ilkeler; gerekse uygulanması önerilen HUMK’un 415 maddesinde yer alan “resen icrası emrolunan muamelenin gerektirdiği masrafın” şeklindeki açık düzenleme karşısında, esasen mazeretinin kabul edildiğinin bildirilmesi konusunda gerekli giderleri yatırma yükümü davacıda olduğundan, söz konusu bildirim giderlerinin hazır bulunup da davayı takip edeceği konusunda açık bir beyanda bulunmayan davalıdan alınması mümkün olmadığı gibi; mazeretinin kabul edildiğinin davacı tarafa bildirilmesi konusunda mahkemenin resen işlem yapması olanağı da bulunmadığından masraf yatırılmamış olmasının da usulü eksiklik kabul edilmesi yönünde birleşmiştir. O halde, mazereti bulunduğunu bildiren tarafın, bunu belgelendirmesi gerektiği gibi yargılamada devamlılığı sağlamak üzere duruşma gününün bildirilmesi için gerekli giderleri de yatırması gereklidir. Davayı takip etmeyen ve gerekli masrafları yatırmayan davacının bu hakkını kullanması için Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 415. maddesinde yazılı işleme başvurulması, eş söyleyişle duruşma gününün taraflara tebliğine yönelik masrafların Hazine’den karşılanması olanaklı değildir. Netice olarak mazeretini, dilekçesi ile birlikte belgelemeyen ve duruşma zabtının ve duruşma gününün tebliğ edilmesi için gerekli giderleri de mazeret bildirirken yatırmayan davacının, davasının mahkemece işlemden kaldırılması ve ardından da açılmamış sayılması usul ve yasaya uygun olmakla; buna ilişkin direnme kararının onanması gerekir. SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli ilam harcı peşin alındığından başkacaharç alınmasına mahal olmadığına, 10.11.2010 gününde ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi. |
18-12-2014, 14:56 | #24 |
|
İcra ceza mahkemesinde görülen bir davada mazeret belgesiz ve masrafsız (UYAP üzerinden öğrenme talebimiz kabul edilmeyerek) olduğundan kabul edilmeyerek, şikayet hakkının düşürülmesine karar verilmiştir. Sanık vekili sadece "mazereti kabul etmiyorum" demiş ancak "şikayet hakkının düşürülmesi" konusunda bir talepte bulunmamıştır. Bu durumun itiraz aşamasında olumlu bir etkisi olabilir mi?
|
19-12-2014, 09:11 | #25 |
|
"Keyfi" tutumlara karşı şikayet müessesesini kullanmaktan yanayım.
|
19-12-2014, 18:33 | #26 |
|
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu' nun mazeretle ilgili kararının ilgili bölümünü aşağıya aktarıyorum. Meslektaşlarımın da bundan sonra hak kaybı yaşamamak adına mazeretlerini belgeli olarak Uyaptan göndermesini rica ediyorum.
T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2012/9-850 K. 2012/816 T. 21.11.2012 . .. ... Kural olarak, mahkemece; taraflara usulüne uygun davetiye çıkarılması, bu yolla tarafların duruşmada hazır bulunmalarının ve savunma yapabilmelerinin sağlanması yasal bir zorunluluk ve hukuki dinlenilme hakkının da gereğidir. Usulüne uygun davet edilen taraf davacı ise, davasını takip etmek istiyorsa bizzat ya da vekili vasıtasıyla duruşmaya katılmalıdır. Eğer duruşma günü celseye katılma imkanı yoksa buna dair mazeretini bildirmeli, belgelemeli ve duruşma gününün kendisine bildirmesi için gerekli giderleri de yatırmalıdır. Davalı taraf ise, yargılamaya katılmak istemiyorsa ve savunma yapmayacaksa katılmak zorunda değildir. Bu durumda davayı inkar etmiş sayılır; davayı takip etmek isteyip de buna imkanı yoksa bu durumu dilekçesi ile bildirmeli, belgelemeli ve tebliğ giderlerini de yatırmalıdır. Görüldüğü üzere, duruşma günü celseye katılma imkanı olmayan tarafın bu mazeretini bildirip belgeleyerek, bildirim giderlerini de yatırarak duruşmanın ertelenmesini isteme olanağı bulunmaktadır. Mahkemece, usulüne uygun biçimde davet edilmiş taraflardan yalnız biri duruşmaya katılırsa gelmeyen tarafın geçerli mazeret gönderip göndermediği, gerekli masrafın karşılanıp karşılanmadığı incelenecek; gelen tarafın bu mazeret dilekçesine karşı beyanına göre, dosyanın işlemden kaldırılmasına ya da kaldırılmamasına karar verilecektir. Mazeret göndermeyen davacı tarafın yokluğunda duruşmaya gelen taraf davayı takip etmeyeceğini açıkça bildirirse dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerektiğinde kuşku bulunmamaktadır. Mazeret bildirilmişse ve diğer taraf hazır ise bu mazeret konusundaki düşüncesi mutlaka sorulmalıdır. Davacı yanca mazeret bildirilmiş; mazereti hazır bulunan taraf ve mahkeme kabul etmişse bu halde yargılamaya devam olunarak belirlenecek yeni duruşma gününün yatırılan davacı giderlerinden karşılanarak gelmeyen tarafa bildirilmesi gerektiğinde de kuşku yoktur. Davacı mazeret bildirmiş ancak belgelendirmemişse ya da gönderdiği mazeret geçerli değilse, hazır bulunan taraf sorulmasına karşın mazereti kabul etmemişse mahkeme mazereti değerlendirecek kabul ederse açıklanan şekilde davacı tarafa yeni duruşma gününü bildirecek, kabul etmezse de davanın hazır bulunan tarafça takip edildiğine dair açık bir beyan bulunmadığından dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verecektir. Yukarıda da açıklandığı üzere, somut olayda mahkeme hakimi davacının gönderdiği mazereti duruşmada okumuş ve davalı tarafa bu konudaki görüşünü sormuş; davalı taraf ise mazereti kabul etmediğini ifade etmiştir. Mahkemece davacının mazeretinin reddine karar verildikten sonra duruşmaya devam edilerek davalı vekiline sorulması üzerine davalı vekili davayı kabul etmediğini beyan ederek işin esası hakkında karar verilmesini mahkemeden istemiştir. Bu durumda davalı vekilinin dosyanın işlemden kaldırılmasını açıkça istemediğinden davayı takip etmek istediği ve işin esası hakkında karar verilmesi yönünde irade açıklamasında bulunduğunun kabulü gerekmektedir. . . . ..... |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Hakimin reddi talebinin reddi veya kabulü halinde bu kararın temyizi | ultrantalya | Meslektaşların Soruları | 17 | 24-03-2021 16:26 |
Boşanmanın Reddi,nesebin Reddi,Velayet | KONUK | Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) | 1 | 02-08-2007 19:30 |
mazeret nedeniyle atama- mazeretin sona ermesi | sefa deniz | Meslektaşların Soruları | 1 | 08-04-2007 09:33 |
Yetki itirazının reddi kararından sonra dava davalı vekili tarafından takip edildiğinden karar düzeltme talebinin reddi | dark | Hukuk Soruları Arşivi | 6 | 01-12-2006 00:58 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |