Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

icranın iadesi yerine ilamsız takip başlata bilir miyim

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 07-11-2009, 12:35   #1
ibrahim kacar

 
Varsayılan icranın iadesi yerine ilamsız takip başlata bilir miyim

Müvekkilimiz aleyhine yerel mahkemece verilen karar yargıtayca bozuldu ve 36.000,00 TL fazla ödeme var ancak müvekkilimiz icra takibini borçluya haricen ödedi şimdi ilamsız icra takibi başlattık ancak karşı tarfın itirazı ile takip durdu şimdi sorum yargıtay İİK.40 maddenin bir zorunluluk olmadığı dava açıla bileceğini söylüyor peki ilamsız icra yapılıp yapılamayacağına ilişkin yargıtay ilamı varmı acil
Old 07-11-2009, 23:47   #2
mdelen82

 
Varsayılan

ilamsız takip açmanızda bir soru görülmüyor.Takip durduğuna göre dava açmanızdan başka bir çare gözükmüyor.ancak bozulan mahkeme kararının kesinleşmesi gerekir diye düşünüyorum
Old 08-11-2009, 12:36   #3
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Bence yasada gösterilen icranın iadesi yolu varken, yeni bir takip yapılmasında hukuki yarar yoktur. Bu yöne değinen bir itiraz varsa haklıdır. Üstelik yeni takipte vekalet ücreti ve masraf sözkonusu olacaktır, karşı taraf neden bunlara katlansın ki?
Old 08-11-2009, 12:53   #4
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ibrahim kacar
yargıtay İİK.40 maddenin bir zorunluluk olmadığı dava açılabileceğini söylüyor peki ilamsız icra yapılıp yapılamayacağına ilişkin yargıtay ilamı var mı

Dava açmakta da "hukuki yarar" yoktur (diye düşünüyorum ).

Saygılarımla...
Old 08-11-2009, 18:31   #5
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Diğer taraftan ilama dayalı takipte borcu fazlası ile ödediniz ve ilam bozularak yeni bir ilam oluştu.Neden ilamsız takip yapıp, itiraz hakkı verdiniz ki. İcranın iadesi yolu ile devam etseniz en fazla şikayetle karşılaşır ve kısa zamanda aşardınız. Somut soruna dönersek, eğer Yargıtay fazla ödenen kısım için dava açılabilir diyorsa ilamsız takipte yapılabilir. Zira icra zaten mevcut hakkın cebren ve davayı beklemeksizin daha kısa zamanda alınabilmesi için oluşturulan bir hukuki yoldur. Dava açmanızda hukuki yarar olduğu sabittir. Bu nedenle gerek ilamsız takip yapmanızda ve gerekse itiraz üzerine dava açmanızda bence bir beis yoktur.
Old 09-11-2009, 13:40   #6
ibrahim kacar

 
Varsayılan

dosya takipsizlik nedeniye işlemden kaldırılmış yani dosyada her hangi bir tahsilat gözükmüyor oyüzden ilamsız takip başlattık
Old 09-11-2009, 14:59   #7
Gamze Dülger

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım,

İİk 40. maddeye göre iade talepetmek zorundasınız.Ve bu talebinizi aslen tahsilat yaptığınız icra dosyasından yapmak zorundasınız.

Ancak bu tahsilat haricen yapılmış ve icra dosyasında görünmüyor ise,icra memurunun resen bu tahsilatı geri icra dosyasına iadesini talep edemeyeceğinden ve elinizdeki haricen ödendi belgesi icra memurunu bağlamadığından ayrıca ilamsız takip başlatabilir ve itiraz üzerine "İtirazın İptali ve %40 inkar tazminatlı " dava açabilirsiniz.

Ancak ben sizin yerinizde olsam öncelikle eski icra dosyasından "borçlu tarafından haricen ödendiği bildirilen ..meblağın muhtıra tarihinden itibaren 10 gün içinde ödenmesi " şeklinde bir muhtıra gönderirdim.

İİK40. madde emredici olmadığından sebebsiz zenginleşme ile (ilamsız takip ,dava vs ) her zaman talep edilebilir.

Saygılarımla


T.C.

YARGITAY

17. HUKUK DAİRESİ

E. 2008/3032

K. 2008/5497

T. 25.11.2008

• İCRANIN İADESİ ( Davanın Açıldığı Tarihte Davacının Bu Alacağı İade Etmek Zorunda Olduğu Anlaşıldığından Davacının İtirazın İptali veya Alacak Davası Açmakta Hukuki Yararı Olduğu )

• HUKUKİ YARAR ( İcranın İadesi - Davanın Açıldığı Tarihte Davacının Bu Alacağı İade Etmek Zorunda Olduğu Anlaşıldığından Davacının İtirazın İptali veya Alacak Davası Açmakta Hukuki Yararı Olduğu )

2004/m.40


ÖZET : Bir ilam hükmü icra edildikten sonra nakzedilipte aleyhine icra takibi yapmış olan kimsenin hiç veya o kadar borcu olmadığı kesin bir ilamla tahakkuk ederse, ayrıca hükme hacet kalmaksızın icra tamamen veya kısmen eski haline iade olunacağı hükmü gereğince icra memurluğu tarafından alacaklı davacıya tahsil edilen miktarın dosyaya geri yatırılması için ihtar gönderilmiştir. İcra memurluğunun ihtar yazısı davacıya 11.4.2007 tarihinde tebliğ edilmiş ve alacaklı bu davanın açılmasından sonra 18.4.2007 tarihinde ihtar edilen miktarı icra dosyasına iade etmiştir. Davanın açıldığı 16.4.2007 tarihinde davacının bu alacağı iade etmek zorunda olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle davacının itirazın iptali veya alacak davası açmakta hukuki yararı olduğu sabittir. Mahkemece tarafların iddia ve savunmaları gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, davalı şirkete zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı aracın müvekkiline ait araca çarpması nedeniyle araçta meydana gelen hasar bedelinin tahsili için yapılan icra takibine davalının itiraz etmesi nedeniyle icra mahkemesinde açılan itirazın kaldırılması davasının alacağın yargılamayı gerektirmesi nedeniyle reddedildiğini; davalı tarafından icra dosyasına yatırılan 6.046.66 YTL'nin iade edilmesi için icra müdürlüğü tarafından müvekkiline ihbar tebliğ edildiğini belirterek 6.046.66 YTL'nin icra takip dasyasında ödeme emrinin davalıya tebliğ edildiği tarihten itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, kaza tarihinden itibaren 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, sigortalı aracın çalınması nedeniyle çalınan araçların neden olduğu zararın teminat dışı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davacının dava tarihi itibariyle tahsil ettiği alacağını tekrar isteyemeyeceği ancak para ödendikten sonra alacak istemi ile dava açılabileceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava davacıya ait araçta meydana gelen hasar bedelinin kazaya neden olan aracın Zorunlu Mali Sorumluluk sigorta şirketinden tahsili talebine ilişkindir. Davacı alacaklı Mersin 6. İcra Müdürlüğü'nün 2005/2547 sayılı takip dosyası ile sigorta bedelinin tahsili amacıyla icra takibi yapmış, borçlu şirketin itirazı üzerine Mersin 2. İcra Mahkemesi'nde itirazın kaldırılması davası açılmış, yargılamanın devamı sırasında alacak tahsil edilmiş, icra mahkemesi tarafından itirazın kaldırılmasında dair verilen karar 12. Hukuk Dairesi tarafından alacağın tahsili gerekip gerekmediği yargılamaya muhtaç olduğu gerekçesi ile bozulmuş; icra mahkemesi tarafından bozma ilamına uyularak davanın reddine karar verilmiştir. İcra İflas Kanunu'nun 40/2. maddesinde bir ilam hükmü icra edildikten sonra nakzedilipte aleyhine icra takibi yapmış olan kimsenin hiç veya o kadar borcu olmadığı kesin bir ilamla tahakkuk ederse, ayrıca hükme hacet kalmaksızın icra tamamen veya kısmen eski haline iade olunacağı hükmü gereğince icra memurluğu tarafından alacaklı davacıya tahsil edilen miktarın dosyaya geri yatırılması için ihtar gönderilmiştir. İcra memurluğunun 3.4.2007 tarihli ihtar yazısı davacıya 11.4.2007 tarihinde tebliğ edilmiş ve alacaklı bu davanın açılmasından sonra 18.4.2007 tarihinde ihtar edilen miktarı icra dosyasına iade etmiştir. Davanın açıldığı 16.4.2007 tarihinde davacının bu alacağı İİK 40. maddesi gereğince iade etmek zorunda olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle davacının itirazın iptali veya alacak davası açmakta hukuki yararı olduğu sabittir.
Mahkemece tarafların iddia ve savunmaları gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 25.11.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

4. HUKUK DAİRESİ

E. 2007/7592

K. 2008/3205

T. 13.3.2008

• İSTİRDAT TALEBİ ( İlamın Bozulmasının İcra İşlemlerini Olduğu Yerde Durduğu/Bir Hükme Gerek Kalmaksızın İcranın Eski Haline Getirileceği - İstirdat Talebinde Bulunulmasında Hukuki Yarar Olmadığı )

• ESKİ HALE İADE ( İlamın Bozulmasının İcra İşlemlerini Olduğu Yerde Durduğu - Bir Hükme Gerek Kalmaksızın Kısmen veya Tamamen İcranın Eski Haline Getirileceği )

• İLAMIN BOZULMASI ( İcra İşlemlerini Olduğu Yerde Durduğu - Bir Hükme Gerek Kalmaksızın İcranın Eski Haline Getirileceği )

• HUKUKİ YARAR ( İlamın Bozulması/Bir Hükme Gerek Kalmaksızın İcranın Eski Haline Getirileceği - Ayrıca İstirdat Talebinde Bulunulmasında Hukuki Yarar Olmadığı )

2004/m.40


ÖZET : Davacı vekilinin istirdat talebi karşısında; ilamın bozulması icra işlemlerini olduğu yerde durdurur ve ayrıca bir hükme gerek kalmaksızın icra tamamen veya kısmen eski haline getirilir. Eldeki davanın açılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Hukuki yarar, dava koşulu niteliğinde olup; mahkemece, kendiliğinden ( re’sen ) gözetilmelidir. Açıklanan nedenlerle, hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekir.
DAVA : Davacı Hakkı vekili Avukat Nevzat Atasoy tarafından, davalı aleyhine 23.03.2007 gününde verilen dilekçe ile istirdat talebinde bulunması üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 09.05.2007 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Dava dilekçesinde, davalı tarafından açılan dava sonucunda aleyhe karar verildiği; temyiz yasa yoluna başvurulduğu ve tehiri icra kararı da alındığı; ancak, tehiri icra kararının icra dosyasına sunulmaması nedeniyle davalının talebi üzerine ilama konu tazminat miktarının ödendiği; temyiz sonucunda kararın bozulduğu gerekçesiyle, ödenen miktarın istirdadı talep edilmiş ve mahkemece de istem kabul edilmiştir.
İİK’in 40. maddesine göre, ilamın bozulması icra işlemlerini olduğu yerde durdurur ve ayrıca bir hükme gerek kalmaksızın icra tamamen veya kısmen eski haline getirilir. Dava konusu edilen sorunun çözümü, Yasa’da açıkça düzenlenmiş olup; davacı tarafından bu yola başvurulması gerekir.
Şu durumda, eldeki davanın açılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Hukuki yarar, dava koşulu niteliğinde olup; mahkemece, kendiliğinden ( re’sen ) gözetilmelidir. Açıklanan nedenlerle, hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddi yerine yazılı biçimde karar verilmesi doğru görülmemiş hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın, yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 13.03.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

3. HUKUK DAİRESİ

E. 2007/2274

K. 2007/2632

T. 26.2.2007

• ALACAK TALEBİ ( İlamın İcra Edildikten Sonra Bozulması ve Borçlu Lehine Kesin Hüküm Elde Edilmesi Halinde Sebepsiz Mal Edinme Esasları Uyarınca Dava Açılabileceği )

• İLAMIN İCRA EDİLDİKTEN SONRA BOZULMASI ( Borçlu Lehine Kesin Hüküm Elde Edilmesi Halinde Sebepsiz Mal Edinme Esasları Uyarınca Dava Açılabileceği - İİK'nun 40. Maddesi Buna Engel Olmadığı )

• SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME ( İlamın İcra Edildikten Sonra Bozulması ve Borçlu Lehine Kesin Hüküm Elde Edilmesi Halinde Sebepsiz Mal Edinme Esasları Uyarınca Dava Açılabileceği )

2004/m. 4, 40

818/m. 62


ÖZET : İİK'nın 40. maddesine göre, icraya konulan ilamın bozulması takibi olduğu yerde durdurur. İlam icra edildikten sonra bozulup da borçlunun hiç veya o kadar borcu olmadığı kesin bir hükümle sabit olursa ayrıca hükme gerek olmaksızın icra tamamen veya kısmen eski hale iade olunur. Bu şekilde, haksız yere para ödemiş olanların ödedikleri parayı kolayca geri alabilmelerine olanak sağlanmıştır. Ancak anılan madde, sebepsiz mal edinme esaslarına dayalı dava açmaya engel değildir. Yerel mahkemece, aksi kanaat ile hukuki yarar yokluğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi hatalıdır.
DAVA : Dava dilekçesinde 260.831,54.-YTL alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalı şirket tarafından, ... Orman Ürünleri Sanayi A.Ş.'ye ... işletmesinin satışına ilişkin ihale ile ilgili olarak ihale şartnamesinin geçersiz. sayılması ve teminat mektubu karşılığı ödenen 75.000.000.000.-TL'nin iadesi istemiyle Ankara 2. İdare Mahkemesi'nde aleyhine dava açıldığını, mahkemece verilen karar gereğince İcra dosyasına ödeme yaptığını, idare mahkemesinin kararının Danıştay 13. Dairesi'nin 15.03.2006 tarihli ilamı ile bozulması üzerine ortadan kalktığını, İcra dosyasına yatan ve davalı şirkete ödenen paranın yasal dayanağı kalmadığını, davalının bu para nedeniyle sebepsiz zenginleştiğini öne sürerek, ödenen 159.294,48.YTL anapara, 101.537,06.-YTL faiz olmak üzere toplam 260.831,54.-YTL'nin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, İİK 4. maddesi uyarınca dava açılamayacağını, dava açmakta hukuki yararı bulunmadığını bildirerek, yersiz olan davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece İİK 40/2. maddesi gereğince davacının açacağı bir dava ile istemde bulunmasına gerek olmaksızın ödediği bedele kavuşacağından, hukuki yararı bulunmadığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
İİK 40. maddesinde "Bir ilamın nakzı İcra muamelelerini olduğu yerde durdurur. Bir ilam hükmü icra edildikten sonra nakzedilip de aleyhinde İcra yapılmış olan kimsenin hiç veya o kadar borcu olmadığı kat' i bir ilamla tahakkuk ederse ayrıca hükme hacet kalmaksızın İcra tamamen veya kısmen eski hale iade olunur" denilmektedir. İcraya konulan ilamın ait olduğu dairece bozulması takibi olduğu yerde durdurur. İcranın eski hale iadesi için, borçlu lehine kesinleşen bir hükmün varlığı gereklidir.
Bu maddenin hükmü, haksız yere para ödemiş olanların geri alma haklarını kolayca kullanabilmelerini sağlamak üzere konulmuştur. Bu maddenin verdiği hakkın sebepsiz mal edinme esasları gereğince mahkemeye başvurularak kullanılması da mümkündür. Böyle bir davaya İİK'nun 40. maddesindeki hüküm engel teşkil etmez; bu hüküm, emredici nitelikte değildir ( Yargıtay HGK 05.10.1960 tarih E. 3/12, K. 12 ). İİK'nun 40. maddesinde, aleyhine verilen ilk karar bozulanlar için iade usulünün belirlenmiş olması, dava açma hakkını ortadan kaldırmaz. Davacının dava açmakta hukuki yararı vardır. Mahkemece İdare Mahkemesi kararı, Danıştay bozma ilamı birlikte değerlendirilerek işin esasına girilmesi ve ortaya çıkacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, hukuki yarar yokluğundan davanın reddi şeklinde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.02.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


T.C.

YARGITAY

3. HUKUK DAİRESİ

E. 2007/2264

K. 2007/2630

T. 26.2.2007

• SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME ( Kararın Yargıtay'ca Bozulması ve Yeniden Yapılan Yargılama Sonucu Daha Düşük Bir Miktara Hükmedilmesi Durumunda Önceki İlam İle Sonraki İlam Arasındaki Fark İstenebileceği )

• İCRA TAKİBİNE KONU KARARIN YARGITAY TARAFINDAN BOZULMASI ( Yeniden Yapılan Yargılama Sonucu Daha Düşük Bir Miktara Hükmedilmesi Durumunda Önceki İlam İle Sonraki İlam Arasındaki Fark Sebepsiz Zenginleşme Hükümlerine Göre İstenebileceği )

• İCRANIN İADESİ ( Kararın Yargıtay'ca Bozulması ve Yeniden Yapılan Yargılama Sonucu Daha Düşük Bir Miktara Hükmedilmesi Durumunda Önceki İlam İle Sonraki İlam Arasındaki Fark Sebepsiz Zenginleşme Hükümlerine Göre İstenebileceği )

2004/m.40

818/m.61


ÖZET : Davacı idare, bir mahkemece hüküm altına alınan ilama konu alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibi sırasında takibe konu kararın Yargıtay tarafından bozulması ve yeniden yapılan yargılama sonucunda önceki miktardan daha düşük bir miktara hükmedilmesi nedeniyle önceki ilama dayanılarak ödenen paranın, sonraki ilam ile arasındaki farkın iadesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece hüküm altına alınan alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibi sırasında kararın Yargıtay'ca bozulması ve yeniden yapılan yargılama sonucu daha düşük bir miktara hükmedilmesi durumunda önceki ilam ile sonraki ilam arasındaki fark, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre istenebilir. İcra İflas Kanununun, bir ilamın bozulması üzerine icra muamelelerinin duracağını, aleyhinde icra yapılmış kişinin hiç veya o kadar borcu olmadığı anlaşıldığı takdirde ayrıca bir hükme gerek kalmaksızın icranın tamamen veya kısmen eski haline iade olunacağını düzenleyen 40. maddesi emredici nitelikte olmadığından buna engel değildir. Mahkemece, davanın esasına girilerek ortaya çıkacak sonuca göre karar verilmelidir.
DAVA : Dava dilekçesinde 130.750.000.000 lira alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı TEDAŞ İdaresi, davalının balkonda oynayan çocuğunun teknik şartname kurallarına uymadan tesis ettiği yüksek gerilim teline dokunmak suretiyle yaralandığından bahisle açtığı dava sonucu verilen karar gereğince icra dosyasına 02.07.2003 tarihinde 323.621.000.000 TL. yatırdığını, kararın Yargıtay'ca bozulması üzerine mahkemenin verdiği direnme kararının Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından bozulduğunu, bozma sonrası mahkemenin daha az tazminata hükmettiğini, bu kararın onanarak kesinleştiğini öne sürerek, fazla ödenen 130.750.000.000 TL.'nin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, hukuki yararı olmadığından davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, İİK'nın 40. maddesi gereğince bu tür iade taleplerinin alacağın takibe konulduğu icra dosyası üzerinden yapılması gerektiğinden davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
İİK'nın 40. maddesinde "Bir ilamın nakzı icra muamelelerini olduğu yerde durdurur.
Bir ilam hükmü icra edildikten sonra nakzedilip de aleyhinde icra yapılmış olan kimsenin hiç veya o kadar borcu olmadığı kati bir ilamla tahakkuk ederse, ayrıca hükme hacet kalmaksızın icra tamamen veya kısmen eski haline iade olunur" denilmektedir.
Bu maddenin hükmü haksız yere para ödemiş olanların geri alma haklarını kolayca kullanabilmelerini sağlamak üzere konulmuştur. Bu maddenin verdiği hakkın, sebepsiz mal edinme esasları gereğince mahkemeye başvurularak kullanılması da mümkündür. Böyle bir davaya İİK'nın 40. maddesindeki hüküm engel teşkil etmez. İİK'nın 40. maddesi hükmü emredici nitelikte değildir ( Yargıtay HGK 05.10.1960 tarih, Esas 3/12, Karar 12 ).
Davacı, bir mahkemece hüküm altına alınan ilama konu alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibi sırasında takibe konu kararın Yargıtay'ca bozulması ve yeniden yapılan yargılama sonrasında önceki miktardan daha düşük bir miktara hükmedilmesi nedeniyle önceki ilama dayalı olarak ödenen paranın, sonraki ilam ile arasındaki farkın iadesini istemektedir. Sebepsiz zenginleşme esasları gereğince dava açma hakkı bulunmaktadır. Böyle bir dava açılmasına İİK'nın 40. maddesi engel değildir. Mahkemece işin esasına girilerek ortaya çıkacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ) ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.02.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 09-11-2009, 17:34   #8
Av.H.Sancar KARACA

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Gamze Dülger
Sayın meslektaşım,

Ancak ben sizin yerinizde olsam öncelikle eski icra dosyasından "borçlu tarafından haricen ödendiği bildirilen ..meblağın muhtıra tarihinden itibaren 10 gün içinde ödenmesi " şeklinde bir muhtıra gönderirdim.
...
Sayın DÜLGER,
Buradaki "muhtıra gönderme" talebinin kabul göreceğinden kuşkuluyum.
Esasen, uygulamada rastlanan -benzeri- muhtıra taleplerinin yasal dayanağını da bilmiyorum.
Katkılarınız için teşekkürler.
Saygılarımla
Old 09-11-2009, 20:44   #9
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

İİK 40. maddesi düzenlemesi karşısında; ilgili bu maddeye uyan bir durum var ise ve bu yol işletilebiliyorsa alacaklı durumunda olan kişinin gerek dava açmakta ve gerekse icra takibi yapmakta "hukuki yararı" olmadığı kanaatindeyim.
Eklenen Yargıtay kararlarından 4. Hukuk Dairesi kararı dışındakilere de katılmak mümkün değildir (diye düşünüyorum ).
Kararlarda Yargıtay "sebepsiz zenginleşme" hükümlerine binaen dava ikame edilebileceğini belirtmiş. Oysa ki Borçlar Kanunu 61 vd. maddelerinde düzenlenen sebepsiz zenginleşmede "muteber olmayan, tahakkuk etmemiş sebep, ihtiyariyle ödeme" gibi unsurlar ilamlı icra sebebiyle ve icra tehdidi altında ödenen paranın iadesi için kullanılamaz (diye düşünüyorum ). Bunlardan maada; Kanunun düzenlemesi ile gösterilen bir yol vardır. Eğer dava ikamesi ve icra takibi yapılmasını hukuki kabul edersek bu halde, MAHKEMECE VERİLEN BİR KARARA MESNETLE icra takibinde bulunan alacaklıya "Mahkeme kararı yanlış olabilir; o yüzden kararın kesinleşmesini bekle, aksi takdirde ekstra vekalet ücreti, yargılama harç ve giderleri ödemek zorundasın" da demiş olacağız ki; bu, tüm Mahkeme kararlarını -zımni olarak- "kesinleşmeden icraya koyma" gibi bir sonuç doğuracaktır. Bu da hukuk mantığıyla örtüşmez (diye düşünüyorum )

Saygılarımla...
Old 10-11-2009, 14:19   #10
Gamze Dülger

 
Varsayılan

Uygulama her zaman yasada açıkça bir madde bulunmaması sebebiyle yasaya ya da mantığa uygun olmayabiliyor.

Doğru yol var iken kestirmeden gitmekte bunlardan biri

Sayın Hades'e katılmakla birlikte,aynı konuda kesin sınırlara sahip değilim.Arzu eden İİK 40.maddeyi kullanır.Arzu eden ödediği parayı başka bir dava ile geri alır.İadede ödenecek avukatlık ücretine gelince bu bedelin "Kararı bozulan hakim tarafından ödenmesi gerektiğini düşünüyorum"

Saygılarımla

T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 1991/11282

K. 1992/4607

T. 10.4.1992

• BORÇLU OLMADIĞI SAPTANAN KİŞİ ( Ödediğini Geri Alması )

• MUHTIRA ( Borçlu Olmadığı Saptanan Kişinin Ödediğini Geri Alması )

2004/m.40

ÖZET : Kesinleşen ilamla borcu bulunmadığı belirlenen borçlunun daha önce ödediği parayı geri istemesi ve icra müdürlüğünce alacaklıya muhtıra çıkarması doğrudur.
DAVA: Merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki Alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 16.10.1991 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR: İİK`nun 40. maddesine göre kesinleşen ilamla borcu bulunmadığı belirlenen borçlunun daha önce ödediği parayı geri istemesi ve icra müdürlüğünce alacaklıya muhtıra çıkarması doğrudur. Merci hakimliğince şikayet üzerine muhtıranın iptaline karar verilmiş ise de bu iptal muhtıra çıkarılmasına ilişkin kararın esası ile ilgili değildir. Kararda da belirtildiği gibi muhtırada dosya muhtevasına göre iadesi gereken borç miktarı ayrıntılı olarak belirtilmediği için iptal şekil noksanlığından kaynaklanmaktadır. Merci kararı üzerine icra dairesince iadesi gereken borç miktarı ayrıntıları ile gösterilip yeni bir muhtıra düzenleneceğine göre karar İİK`nun 40. maddesine aykırı değildir.
SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile merci kararının İİK`nun 366 ve HUMK`nun 438. maddeleri uyarınca ( ONANMASINA ), peşin alınan 7700 lira onama harcının mahsubuna, bakiye 4100 lira harcın temyiz edenden alınmasına, 10.4.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.


Old 22-01-2015, 17:03   #11
ekinheval

 
Varsayılan

İki durumu ayırt etmek gerekiyor. İİK 40. madde icra dosyasından yapılan tahsilatlarda uygulanıyor, ancak haricen tahsil edilen tutarlara ilişkin olarak icra müdürlükleri farklı uygulamalar yapabiliyor, aynı icra müdürlüğünde bir dosyamdan haricen tahsilatın iadesi için muhtıra gönderilmesine karar verilirken, diğer dosyamda (farklı müdürler karar verdiğinden) haricen tahsilatlarda İİK 40. madde uygulanamayacağından muhtıra gönderilmesi talebim reddoldu.
Old 20-01-2016, 11:21   #12
txyz

 
Varsayılan

Sayın meslektaşlarım benzer bir konu olduğu için yeni konu açmak yerine buradan devam etmek istedim. Bizim olayımızda bozulan bir ilam yok ancak faiz yönünden ilama aykırı şekilde takibin başlatılması nedeniyle şikayet yoluna başvurduk ve takibin düzeltilmesine karar verildi ancak zamanında icra dosyasına kararı sunmadığımız için takip konusu miktar alacaklıya ödendi. İİK 40 kapsamına girmiyor gibi görünüyor buradaki durum, icranın iadesi yolunu yine de kullanabilir miyiz yoksa başka bir yöntem var mı ?
Old 20-01-2016, 12:03   #13
ekinheval

 
Varsayılan

"Zamanında sunmadığımızdan" demişsiniz ama mahkeme kararının bir örneğinin mahkemece resen icra dosyasına da gönderilmesi gerekiyor.Dayanak asıl ilam kesinleşti ise İİK 40 uygulayabilirsiniz. Ama öncelikle icra dosyasına faize ilişkin kararı sunarak yeniden hesap yaptırıp fazla ödenen bedele ilişkin muhtıra gönderilmesini talep etmeniz daha kısa sonuç doğurabilir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
icranın iadesi giritli Meslektaşların Soruları 5 04-01-2010 18:49
Paranın iadesi - sebepsiz zenginleşme - ilamsız icra saglama Meslektaşların Soruları 3 13-07-2009 10:39
İlamlı takip yapılması gerekirken ilamsız takip yapılması ilamsız takibe itiraz nabucadnazar Meslektaşların Soruları 5 08-07-2009 20:57
ilamsız takip Av.TOLGAA Meslektaşların Soruları 1 03-02-2009 10:04
ilamsız takip Av.TOLGAA Meslektaşların Soruları 2 24-11-2008 22:41


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09744406 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.