|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
23-08-2007, 08:55 | #1 |
|
Velayet ve nafaka hakkında bir soru!
Merhaba sayın meslektaşlarım. Müvekkilem ve eşi yıllar önce boşanmışlardır. 2 çocuğun da velayti babaya verilmesine rağmen, çocuklar müvekklimde kalmıştır. Şu an 17 ve 18 yaşındalar. Öncelikle velayetin kaldırılması , ardından da çocuklara, velayet kendisinde olmadığı halde ve doğal olarak nafaka almaksızın bakılan geçmiş yıllar için nafaka(alacak) davası açmak mümkün müdür? Teşekkürler..
|
23-08-2007, 09:25 | #2 |
|
17 yaşındaki çocuk için velayet kaldırılabilir.18yaşındaki çocuk reşit olmuştur.
Fakat velayetin kaldırılması davasının takibi, bitmesi derken bu çocukta 18 yaşını ikmal edebilir. Çocuklar öğrenim görüyorlar mı? Eğer üniversitede okuyorlar ise, kendileri de nafaka davası açabilirler. Bu iştirak nafakası değildir. Geriye dönük nafaka talebini ilk defa görüyorum.Sebepsiz zenginleşme midir? Zamanaşımı konusunun da incelenmesi gerekir. İspatı kolay, çocukların yıllarca anne yanında, barınıp, bakılıp, korundukları şahitle kanıtlanır ama talep edebilmenin imkanı var mıdır? Biraz yargıtay kararı bakmak gerekecek... Saygılarımla... |
23-08-2007, 09:29 | #3 |
|
Şu da aklıma geliyor ki; böyle bir alacağının varlığını ispatlaması gereken davacının elinde yaptığı masraflara ilişkin belgeler olmalı, bu masrafların ne kadarından babanın sorumlu olduğu ise hakimin taktirine mi bağlı olur?
Somut bir alacak hakkına dönüşmesi de zor görünüyor. Saygılarımla... |
23-08-2007, 10:31 | #4 |
|
" İştirak nafakası istenebilmesi için,velayetin hukuken var olması şart olmayıp,fiilen kullanılmakta olması da yeterlidir." HGK 9.12.1967 2-1966/1593 1967/609
Çok güzel bir konu. Sorunun ilk aşamasına ilişkin HGK kararı bulduk,ama ikinci aşaması için düşünmek ve aramaya devam etmek gerekiyor. |
23-08-2007, 11:25 | #5 |
|
T.C.
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2004/7685 K. 2004/8502 T. 28.6.2004 • TAZMİNAT TALEBİ ( Velayeti Babaya Bırakılan Annenin Yanında Bulunan Çocuk İçin - Giderlerin Ahlaki Bir Görevin Yerine Getirilmesine Yönelik Olduğu/İsteğinin Reddi Gereği ) • VELAYETİ BABAYA BIRAKILAN ANNENİN YANINDA BULUNAN ÇOCUK ( Annenin Tazminat Talebi - Giderlerin Ahlaki Bir Görevin Yerine Getirilmesine Yönelik Olduğu/İsteğinin Reddi Gereği ) • ÇOCUK İÇİN YAPILAN GİDERLER ( Velayeti Babaya Bırakılan Annenin Yanında Bulunan - Giderlerin Ahlaki Bir Görevin Yerine Getirilmesine Yönelik Olduğu/Tazminat Talebinin Reddi Gereği ) 818/m. 62 ÖZET : Borçlar Yasası'nın 62. maddesi; borçlu olmadığı şeyi ihtiyari ile veren kimsenin hata sonucu kendisini borçlu sanarak verildiğini isbat etmedikçe onun geri alınamayacağını, zamanaşımına uğramış olan borcu ödeyen ya da ahlaki bir görevi yerine getirenden geri alma hakkına sahip olmadığını hükme bağlamıştır. Taraflar 1996'da boşanmış, 1991 doğumlu müşterek çocuğun velayeti babaya bırakılmıştır. Toplanan delillerden küçüğün 1996 senesinden beri annenin yanında kaldığı, geçen bu zaman içerisinde annenin velayetin değiştirilmesi ve iştirak nafakası verilmesi yönünde bir davada açmadığı anlaşılmaktadır. Annenin yanında bulunan çocuk için yapmış olduğu, giderler ahlaki bir görevinin yerine getirilmesine yöneliktir. Açıklanan sebeple de tazminat isteğinin reddi gerekir DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR : 1- Davacının temyizi üzerinden harç alınmadığı gibi temyiz defterine kaydı da yapılmadığından dilekçenin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2- Davalının temyizine gelince; a ) Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. b ) Borçlar Yasası'nın 62. maddesi; borçlu olmadığı şeyi ihtiyari ile veren kimsenin hata sonucu kendisini borçlu sanarak verildiğini isbat etmedikçe onun geri alınamayacağını, zamanaşımına uğramış olan borcu ödeyen ya da ahlaki bir görevi yerine getirenden geri alma hakkına sahip olmadığını hükme bağlamıştır. Taraflar 3.7.1996'da boşanmış, 1991 doğumlu müşterek çocuk Sude'nin velayeti babaya bırakılmıştır. Toplanan delillerden küçüğün 1996 senesinden beri annenin yanında kaldığı, geçen bu zaman içerisinde annenin velayetin değiştirilmesi ve iştirak nafakası verilmesi yönünde bir davada açmadığı anlaşılmaktadır. Annenin yanında bulunan çocuk için yapmış olduğu, giderler ahlaki bir görevinin yerine getirilmesine yöneliktir. Açıklanan sebeple de tazminat isteğinin reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ : Temyiz edilen hükmün 2. maddenin ( b ) bendinde gösterilen sebeple BOZULMASINA, kararın bozma kapsamı dışında kalan yönlerinin ise ONANMASINA, davacının temyiz dilekçesinin ise REDDİNE, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.06.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi. |
23-08-2007, 11:31 | #6 |
|
Aynı ahlaki göreve sahip babaya karşı açılan davanın kısmen kabulü gerekeceğini düşünüyorum.
Yanlış mı düşünüyorum? Saygılarımla... |
23-08-2007, 11:34 | #7 |
|
Borçlu olmadığı bir şeyi ihtiyari ile veren?
Anne de baba da çocuğunun ihtiyaçlarında borçludur. |
23-08-2007, 11:37 | #8 |
|
Velayet kendisine verilmiş baba, bu ihtiyaçları çocuğunu borçlanmıştır.
Fiili durumun uymaması halinde, babadan bu bakım borcunun taktiren alınabilmesini sağlayacak bir dayanak ve dava olmalı? Sadece düşünüyorum... Saygılarımla... |
24-08-2007, 20:12 | #9 |
|
toplum olarak çektiğimiz sıkıntılardan biraz da bu ve benzeri kararları verebilen hakimler de sorumlu değil mi?
saygılar |
25-08-2007, 13:35 | #10 |
|
Bence bakarken hiçbir şey istememek, itiraz etmeden bakımını üstlenmek ve daha sonra geçmiş nafakayı istemek hakkın kötüye kullanımıdır. Çünkü burada aslında karşı yana zarar vermek amacıyla istenmektedir ve eğer buna gereksinim duysaydı o zaman isterdi.
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Boşanma ,Velayet, Korunma ve Nafaka | Konukben izmirden yazıyorum | Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) | 1 | 16-07-2007 20:29 |
Norveçe yerleşim hakkında bir soru! | av.egemen | Meslektaşların Soruları | 0 | 20-04-2007 17:05 |
Kamulaştırma hakkında bir soru | kemal_kokten | Hukuk Soruları Arşivi | 3 | 30-04-2006 23:28 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |