Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Manevi tazminatın fahişliği trafik kazası

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 01-04-2013, 10:35   #1
Av. İlhan SALBAŞ

 
Varsayılan Manevi tazminatın fahişliği trafik kazası

Öğrenci servis aracında okula giden 15 yaşında lise 1 öğrencisi ısrarla mide bulantısı olduğunu ve araç kapısını açarak içeriye hava girmesini sürücüden talep etmesi ve sürücünün defalarca yasak şeklinde beyanları (tüm tanıklar aynı şekilde beyanda bulunuyor) ancak daha sonra kırmızı ışıklara yaklaşınca henüz araç durmadığı halde araç kapısını açmasıyla , araç içerisine istifar etmek istemeyen öğrencinin aracın dışına istifar etmeye kalkışması ve yere kafa üstü düşmesi üzerine hayati tehlike geçirmesi adli tıp raporuna göre vücut çalışma gücünden kaybetmediği ve 60 gün iş göremezlik halinde kaldığı yönündeki rapor mevcut. Ceza dosyası kusur yönünden adli tıpta, hukuk hakimi kusur raporu aldırdı ve % 100 sürücü (müvekkil) kusurlu bulundu. Hiçbir sabit iz, kemik kırığı olmadığı halde 15 yaşındaki öğrenci için 30.000,00 TL baba için 6.000,00 TL manevi tazminata 2010 yılından itibaren işleyecek faizi ile birlikte hükmetti. Müvekkil sürekli sıkıştırdığı için en fazla 3-5 bin TL manevi tazminat çıkar şeklinde beyanda bulunduğum için neredeyse karşı taraf veya hakimle anlaşmış şeklinde rahatsız edici tavırları var. 15 yıllık avukatım ve çok fazla yaralamalı ölümlü trafik kazası davası ile ilgilendiğim halde, bu kadar yüksek bir tazminatı hiç beklemiyordum. Yargıtay her gelen dosyayı onar edasında olduğu için güvenemiyorum da. Manevi tazminatın fahiş olması ile ilgili emsal Yargıtay kararı arıyorum. Çok teşekkür ederim.
Old 01-04-2013, 11:48   #2
av. ayçe

 
Varsayılan

-yargıtay 4. HD. 2011/6824 E. ve 2011/7287 K.

-YARGITAY
11. Hukuk Dairesi 2009/12632 E.N , 2011/1860 K.N.

İlgili Kavramlar

MANEVİ TAZMİNAT

Özet
BORÇLAR KANUNU'NUN 47. MADDESİ HÜKMÜNE GÖRE HAKİMİN ÖZEL DURUMLARI GÖZÖNÜNDE TUTARAK HÜKMEDECEĞİ MANEVİ TAZMİNAT MİKTARI ADALETE UYGUN OLMALIDIR. HÜKMEDİLECEK BU PARA, ZARARA UĞRAYANDA MANEVİ HUZURU GEÇEKLEŞTİRECEK VE TAZMİNATA BENZER BİR FONKSİYONU DA OLAN ÖZGÜN BİR NİTELİK TAŞIR. MANEVİ TAZMİNAT BİR CEZA OLMADIĞI GİBİ, MAMELEK HUKUKUNA İLİŞKİN ZARARIN KARŞILANMASINI DA AMAÇ EDİNMEMİŞTİR. ZARAR GÖRENİN ZENGİNLEŞMEMESİ, TARAR SORUMLUSUNUN DA FAKİRLEŞME-MESİ GEREKMEKTEDİR.


İçtihat Metni

Taraflar arasında görülen davada (İzmir Sekizinci Asliye Hukuk Mahkemesi)'nce verilen 04.12.2008 tarih ve 2008/30-2008/502 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak davacılar vekili İle davalı Ahmet, M.AİÎ, Aydın ve Burcu vekilleri tarafından istenmiş olmakla, temyiz dilekçesinin süresinde verildiği anlaşıldıktan ve dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacılar vekili, 06.10.2006 tarihinde davalı A... A... T... Sigorta Ş. tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalanan, davalı M.Ali'nin maliki, davalı Ahmet'in sürücüsü olduğu 35 ... 90435 plaka sayılı okul servis aracının, üç şeritli otoyolda Bornova'dan Gaziemir yönüne seyir halindeyken, lastiğinin bakımsızlık nedeniyle patladığını, davalı sürücü Ahmet'in yönetimi altındaki aracı, hatalı olarak, yolun sol kenarına ve yarım çapraz şekilde yanaştırmak suretiyle durduğunu, araç durana kadar uzun süre patlak lastikle jant üzerinde yol aldığından, sürtünme nedeniyle oluşan dumanın ve yanık kokusunun açık olan araç pencerelerinden içeri girdiğini, bu durumun araç içerisindeki öğrencileri paniğe sürüklediğini, davalı sürücü Ahmet'in, aracın durduğu yerin otoyolda olması nedeniyle öğrencilerin araçtan inmesinin tehlike yaratacağını öngöremeyerek ve öğrencileri araçtan inmemeleri yönünde uyarmayarak 2918 sayılı Kanun'un 58. maddesinde düzenlenen indirme-bindirme kurallarını ihlal ettiğini, sağ ön kapıyı açtığını, öğrencileri bir an önce aracı terk etmeleri yönünde yönlendirdiğini ve araçtan indirdiğini, bu esnada, davalı Aydın'ın maliki, davalı Burcu'nun sürücüsü olduğu, davalı A... Sigorta A.Ş. tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalanan 09 ... 702 plaka sayılı aracın, davalı sürücü Burcu'nun otoyol üzerindeki lastik parçalan ve servis aracını görmesi üzerine hızını azaltıp, uygun şeritte yoluna devam etmesi gerekirken, hızını azaltmayarak ve hatta gözünü kapatarak 35 ... 90435 plaka sayılı aracın açık vaziyetteki sağ ön kapısı ve servis aracından inen öğrenciler Ozan ile davacılardan Aziz ve Fatma'nın çocukları, Saliha'nın kardeşi olan Sabiha'ya çarptığını, kaza sonrasında Sabiha'nın vefat ettiğini ileri sürerek, davacı Aziz için 10.000,00 YTL maddi, 50.000,00 YTL manevi, Fatma için 20.000,00 YTL maddi, 50.000,00 YTL manevi, Saliha için 20.000,00 YTL manevi tazminatın olay tarihinden İtibaren yasal faizi ile birlikte (davalı sigorta şirketleri poliçe teminat limitleri dikkate alınarak, sadece maddi tazminattan sorumlu tutulmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı M.Ali vekili, kazada asli ve tam kusurlu tarafın davalı Burcu olduğunu, davalı sürücü Ahmet'in, yönetimi altındaki aracın sol ön lastiğinin aniden ve beklenmedik şekilde patlaması sonrasında aracını tecrübeli bir sürücünün yapması gerekenleri uygulayarak güvenli bir şekilde durdurduğunu, dörtlü ikaz lambalarını yaktığını ve öğrencilere gerekli uyarıları yaptıktan sonra daha emniyetli olan ön kapıdan inmelerini sağladığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Davalı Burcu vekili, müvekkili yönünden ileri sürülen iddiaların tama-miyle gerçek dışı olduğunu, kazanın oluşumunda davalı Ahmefin asli kusurlu olduğunu, müvekkilinin kusuru bulunmadığını, davacı tarafça talep edilen maddi ve manevi tazminat miktarlarının da fahiş olduğunu belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Davalı A... A... T... Sigorta Şirketi vekili, müvekkili şirket tarafından tanzim edilen 4661466 no.lu poliçenin davalı M.Ali'ye ait olduğunu, ancak bu poliçenin 35 ... 847 plaka sayılı başka bir araca ait olduğunu, 35 ... 90435 plaka sayılı araca ait ZMSS poliçesinin müvekkili şirket tarafından tanzim edilmediğini belirterek, davanın reddini istemiştir.

Davalı A... Sigorta A.Ş. vekili, 09 ... 702 plaka sayılı aracın müvekkili şirket tarafından sigortalandığını, poliçe limitinin 57.500,00 YTL olup, davadan önce müvekkilinin temerrüde düşürülmediğini savunmuştur.

Diğer davalılar yanıt vermemiştir.

Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, kazanın oluşumunda davalı sürücü Ahmet'in %40, davalı sürücü Burcu'nun %35 oranında kusurlu oldukları, servis aracının lastiğinin patlamış olması ve vasıtanın içinde yangın çıkmış olmasının da %25 oranında etken olduğu, 21.10.2008 tarihli bilirkişi raporuna göre ise davacı anne Fatma'nın destekten yoksun kalma tazminatının peşin değerinin 14.501,85 YTL, davacı baba Aziz'in destekten yoksun kalma tazminatının peşin değerinin ise 11.897,17 YTL olduğu, davalı A... A... T... Sigorta Şirketi'nin 35 ... 90435 plaka sayılı aracın davalı A... Sigorta A.Ş.'nin ise 09 ... 702 plaka sayılı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu, davalı M.Ali'nin 35 ... 90435, davalı Aydın'ın ise 09 ... 702 plaka sayılı aracın malikleri olduklarının anlaşıldığı, davalılar Ahmet ve Burcu'nun BK 41 vd., davalılar M.Aİİ ve Aydın'ın 2918 sayılı Kanun'un 85., davalı sigorta şirketlerinin ise aynı Kanun'un 97 vd. maddelerine göre ve tüm davalıların BK'nın 51. maddesine göre müteselsilen sorumlu oldukları sonucuna varılarak, davacı Fatma için 10.876,38 YTL maddi (davalılar Burcu, Aydın ve A... Sigorta A.Ş. 5.075,64 YTL'ye kadar, davalılar Ahmet, M.Ali ve A... Sigorta A.Ş. 5.800,74 YTL'ye kadar kendi aralarında sorumlu olmak üzere), davacılardan Aziz için 8.922,86 YTL maddi (davalılar Burcu, Aydın ve A... Sigorta A.Ş. 4.164,00 YTL'ye kadar, davalılar Ahmet, M.Ali ve A... Sigorta A.Ş. 4.758,86 YTL'ye kadar kendi aralarında sorumlu olmak üzere) tazminatın davalılardan müteselsilen tahsili ile bu davacılara verilmesine, bu miktarlara hüküm tarihinde yazılı tarihlerden itibaren yasal faiz uygulanmasına, defin giderleri yönündeki maddi tazminat talebinin feragat nedeni ile reddine, fazlaya dair maddi tazminat taleplerinin reddine, davacı Aziz ve Fatma için 15.000,00'er YTL, davacı Saliha için 5.000,00 YTL manevi tazminatın 06.10.2006 kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılar Burcu, Aydın, Ahmet, M.AIi'den müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.

Karar, davacılar vekili ile davalı Ahmet, M.Aİİ, Aydın ve Burcu vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalılar vekillerinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Dava, davalıların malik ve sürücüsü oldukları araçlar nedeniyle meydana gelen trafik kazasında, araçlardan birinde yolcu olarak bulunan davacıların murisinin hayatını kaybetmesi sonucu maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

Davalılardan Ahmet'in sürücü ve M.Ali'nin maliki olduğu okul servis aracının lastiğinin patlaması sonrası yangın çıktığı ve serviste bulunan öğrencilerin araçtan indikten sonra diğer davalıların maliki ve sürücüsü oldukları aracın direksiyon hakimiyetinin kaybedilmesi neticesinde yol kenarında bulunan öğrencilere çarptığı ve davacıların murisinin hayatını kaybettiği anlaşılmaktadır.

Alınan 15.09.2008 tarihli bilirkişi raporunda, murisin içinde bulunduğu servis aracının sürücüsü Ahmefin %40, diğer araç sürücüsü Burcu'nun %35 oranında kusurlu olduğu belirtildikten sonra, servis aracının lastiğinin patlaması ve yangın çıkması olayının kazanın oluşunda %25 oranında etkili olduğu belirtilmiştir. 21.10.2008 tarihli bilirkişi raporunda da tazminat hesabı davalı tarafın tazminat sorumluluğu toplam %75 kusur oranına göre hesap edilmiştir.

Davalılar, kazaya karışan araçların sürücüsü ve malikleri olup, muhtelif sebeplerle davacılara karşı Borçlar Kanunu'nun 51. madde hükümleri gereğince eksik teselsül hükümlerine göre müteselsilen sorumludurlar. Davacılar, tam teselsülde olduğu gibi, bütün zararın tazminini müteselsil borçlulardan tümünden isteyebilecekleri gibi, birisinden de isteyebilir. Borçlar Kanunu'nun 145. maddesi hükmüne göre, sorumlulardan birinin zararı ödemesi halinde, diğerleri de bu oranda borçtan kurtulurlar. Ancak, müteselsil borçluların borçtan tamamen veya kısmen kurtulabilmeleri, alacaklının bilfiil tatmin edilmiş olması halinde söz konusudur. Bunun aksinin kabul edilebilmesi için ya alacaklının teselsülden açıkça feragat etmiş olması, yahut da böyle bir feragatin durumdan kesin olarak anlaşılması lazımdır.

Davacıların murisi araçta yolcu olarak bulunup, kusurundan söz edilmesi mümkün bulunmadığından TTK'nın 806/2. maddesine göre, taşıyıcı sıfatına haiz olan davalılar Ahmet ve M.Ali'nin zarann tamamından davacıya karşı sorumlulukları bulunmaktadır. Diğer davalılar da, olaydaki sıfatlan itibariyle 2918 sayılı Kanun'un 85/1, BK'nın 41 ve 55. maddeleri icabı olarak sorumlu bulunmaktadırlar. Davalılar, yukarıda açıklandığı üzere somut olayda davacılara karşı muhtelif sebeplere binaen mesul olduklarından, BK'nın 51/1 maddesi hükmü gözetilerek, zarardan talep gibi müteselsilen (zarann tamamından) sorumlu tutulmaları gerekirken, sorumluluktan kurtulma yönünde herhangi bir kanıt bulunmayan davalıların davacılar zararının %751nden sorumlu tutulması doğru görülmemiştir.

3- Borçlar Kanunu'nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel durumları gözönünde tutarak hükmedeceği manevi tazminat miktarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan Özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı'nın gerekçesinde de, takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça belirtilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.

Somut olayda, davacıların murisine atfedilecek kusur olmadığına göre, hükmedilen manevi tazminat miktarı, olayın özelliklerine, davacıların murislerinin ölümünden etkileniş derecesine ve olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşmemekte ve az olup, davacılar yönünden manevi tatmini sağlayacak ölçüde ve adalete uygun, makul bir manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.

Sonuç: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalılar vekillerinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacılar yararına (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacılara iadesine, 17.02.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 01-04-2013, 12:12   #3
Lpolat

 
Varsayılan

Manevi tazminat miktarının belirlenmesi Manevi tazminat miktarının tespiti matematiksel bir olgu değil, hâkimin, önüne gelen her olayda gerekirse bir sosyolog, gerekirse bir ekonomist gibi davranmasını gerektiren bir olgudur. Manevi zararın ne kadar para ile giderilebileceğini belirlemek güçtür. Maddi zarardan farklı olarak manevi zarar para ile ölçülemez.

Manevi zararın somut olaydaki durumlara göre, kişiden kişiye değişebilir olması
nedeniyle önceden belirlenmiş tablolara göre hesap yapılamaz.

Bu nedenle Sayın Meslektaşım önceden müvekkille bir rakam söylemek yanlış olur. Saygılar
Old 01-04-2013, 12:32   #4
Av. Özge Çavuş

 
Varsayılan

Yıllarca Yargıtay'ın "manevi tazminat bir zenginleşme aracı olamaz" argümanını "olabilecek en komik miktarlara hükmedin" olarak yorumlayan mahkemelerden 1. dereceden yakını ölmüş kişilere verilen üç bin,beş bin liralık tazminatlar çıkması ile beraber bunun oturmuş bir içtihat haline gelmesinden dolayı, avukatlar da ister istemez söz konusu olan manevi tazminat olduğunda müvekkillere bu şekilde yönlendirmeler yapıyorlar. Ancak bu manevi tazminat içtihatlarının değişmesi şart, bu mahkemenin kararını da -dosyaya hakim olmadan, sadece anlatılanlardan yola çıkarak- doğru bulunması gerektiği kanaatindeyim. Zira zaten kimse 30.000 lira ile, 50.000 lira ile zengin olmaz.
Old 03-04-2013, 14:14   #5
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. İlhan SALBAŞ
Hiçbir sabit iz, kemik kırığı olmadığı halde 15 yaşındaki öğrenci için 30.000,00 TL baba için 6.000,00 TL manevi tazminata 2010 yılından itibaren işleyecek faizi ile birlikte hükmetti.

Sayın Meslektaşım,

Bir dosyamızda, sabah okul servisine teslim ettikleri 15 yaşındaki kızlarını şoförün %100 kusurlu olduğu kazada paramparça bir naaş şeklinde teslim alan anne ve baba için takdir edilen 25.000-TL'şer manevi tazminatı düşününce sizin davanızda hükmedilen gerçekten şaşırtıcı bir miktar olmuş.

Ancak ben de meslektaşım Sayın Av. Özge Çavuş gibi ülkemizde oturmuş bu bakış açısının değişmesi gerektiğini düşünüyorum. Mahkemelerce hükmolunan tazminat tutarlarının 3-5 bin gibi miktarlarla sınırlandırılması ve neredeyse bir üst sınır konulmuş olması, toplum yaşayışı içerisinde bireylerde davranışlarına ilişkin olarak ileriye dönük bir rahatlık sağlıyor ve genel anlamda da kamu vicdanı tatmin edilemiyor diye düşünüyorum.

Vekil olarak sizin müvekkillerinize karşı görevinizi yapmak zorunda olduğunuzu ve bu nedenle de bu soruyu sorduğunuzu elbette anlayabiliyorum, bu ayrı bir konu. Benim yukarıda yazdıklarım daha çok dert yanma minvalinde oldu...

Manevi tazminatın bir zenginleşme aracı olmaması gerektiği bu nedenle de fahiş miktarların bozma sebebi olduğuna dair pek çok Yargıtay kararı mevcut. Bazılarını bu vesile ile paylaşmış olayım. (Kaynak: Kazancı)


Alıntı:
T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2010/9656
K. 2011/11163
T. 26.10.2011
• TRAFİK KAZASI SEBEBİYLE YARALANMADAN DOLAYI TAZMİNAT ( Yargıcın Özel Durumları Göz Önünde Tutarak Manevi Zarar Adı İle Hak Sahibine Verilmesine Karar Vereceği Para Tutarı Adalete Uygun Olması Gerektiği )
• TAZMİNATIN SINIRI ( Amaca Göre Belirlenmesi Gerektiği - Takdir Edilecek Tutar Var Olan Durumda Elde Edilmek İstenilen Doyum ( Tatmin ) Duygusunun Etkisine Ulaşmak İçin Gerekli Olan Kadar Olacağı )
• MANEVİ TAZMİNAT ( Trafik Kazası Sebebiyle Yaralanmadan Dolayı - Yargıcın Özel Durumları Göz Önünde Tutarak Manevi Zarar Adı İle Hak Sahibine Verilmesine Karar Vereceği Para Tutarı Adalete Uygun Olması Gerektiği )
818/m.47
22.6.1966 Gün ve 7/7 Sayılı YİBK

ÖZET : Dava, trafik kazası sebebiyle yaralanmadan dolayı uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Borçlar Yasası'nın 47. maddesi gereğince yargıcın, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi ( fonksiyonu ) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna dair bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum ( tatmin ) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1966 gün ve 7/7 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden yargıç, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel ( objektif ) ölçülere göre uygun ( isabetli ) bir biçimde göstermelidir.

DAVA : Davacı M. A. ve B. A. ( kendilerine asaleten H. A.'a velayeten ) vekili tarafından, davalı T. U. ve diğeri aleyhine 15.12.2008 gününde verilen dilekçeyle trafik kazası sonucu yaralanmaya dayalı maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 30.3.2010 tarihli kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan raporla dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.

Diğer temyiz itirazlarına gelince:

a- ) Dava, trafik kazası sebebiyle yaralanmadan dolayı uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir, yerel mahkemece istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.

Davacılar, oğulları H. A.'a, davalı şirketin maliki bulunduğu aracın çarpması sonucunda meydana gelen trafik kazasında Hamdullah'ın hayati tehlike geçirecek derece de yaralandığı, malul kaldığını beyanla, daimi iş göremezlik zararları ve çocuğun tedavi gördüğü süre içinde çocuğa bakması sebebiyle işinden geri kalmasından dolayı uğradığı maddi zarar yanında manevi zararın ödetilmesini istemiştir.

Davalılar vekili, davalı şirket bakımından zamanaşımı definde bulunmuş, kazanın davacıların iddia ettiği gibi davalı sürücünün tam kusuruyla meydana gelmediğini, maluliyet raporunun Adli Tıp Kurumundan alınması gerektiğini, fahiş tazminat isteminin reddi gerektiğini savunmuştur.

Yerel mahkemece, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün 2/8 oranında kusurlu olduğu benimsenmiş, davacının % 6 oranında maluliyetine karşılık daimi iş göremezlik süresi içinde uğrayacağı maddi zararları bilirkişi marifetiyle belirlenerek 3.368, 00 TL maddi tazminat, davacı babanın işlerinden geri kalması sebebiyle uğradığı 200, 00 TL maddi tazminat hüküm altına alınmış, manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Dosya arasında bulunan meslekte kazanma gücü kaybına dair 15.6.2009 tarihli Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesince düzenlenen Özürlü Sağlık Kurulu raporunda davacı küçüğün sol kulağındaki işitme kaybının % 16, 3, tüm vücut fonksiyon kaybının % 6 olduğu bildirilmiştir. Davacının, davaya konu yaralanma sebebiyle uğradığı daimi işgücü kaybı oranı ssk Sağlık İşlemleri Tüzüğü hükümlerinden yararlanılarak belirlenmelidir. Mahkemece hükme esas alınan Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesince düzenlenen Özürlü Sağlık Kurulu raporu anılan tüzük hükümlerine uygun değildir. O halde, Adli Tıp Kurumu'ndan ( 2659 Sayılı Adli Tıp Kurumu Kanunu' nun 16/2 maddesinin c bendi uyarınca ) ya da ssk Sağlık İşlemleri Tüzüğü hükümlerine göre üniversite hastanesinden usulüne uygun biçimde yeniden rapor alınarak maluliyet oranı belirlenmeli, tazminat miktarının hesaplanması da buna göre yapılmalıdır. Mahkemece, yetersiz rapora dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir.

b- ) Yerel mahkemece benimsenen 24.12.2009 tarihli daimi iş göremezlik sebebiyle uğranılan maddi zararı hesaplayan bilirkişi raporunda, davacı Hamdullah'ın erkek olduğu göz ardı edilerek askerlik süresi hesaplanıp maddi tazminat hesabından düşülmemiştir. Zira davacı bu süre içerisinde çalışamayacak haksız yere zenginleşmiş olacaktır. Davacının askerlik süresi düşülerek hesap yapılmak üzere kararın bozulması gerekmiştir.

c- ) Borçlar Yasası'nın 47. maddesi gereğince yargıcın, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi ( fonksiyonu ) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna dair bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum ( tatmin ) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1966 gün ve 7/7 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden yargıç, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel ( objektif ) ölçülere göre uygun ( isabetli ) bir biçimde göstermelidir.

Somut olaya gelince; olay tarihi, davacının kusuru ve yaralanma derecesiyle yukarda anılan ilkeler gözetildiğinde davacılar yararına takdir olunan manevi tazminat tutarları fazladır, daha alt düzeyde manevi tazminat takdir edilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda ( 2 a, b ve c ) numaralı bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, öteki temyiz itirazlarının ( 1 ) numaralı bentte gösterilen sebeplerle reddine ve peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine, 26.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



Alıntı:
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 24.10.2001 tarih, 2001/4-1016 E.-2001/757 K.sayılı ilamında "kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Manevi tazminat bozulan manevi dengenin yerine gelmesi için kanunun öngördüğü bir telafi şeklidir. Bir yönüyle de insanlardaki kırgınlık ve kızgınlığı, hatta intikam duygusunu tatmin etmek aracıdır. Amacı, olaydan duyulan acı, ızdırap, elem ve kızgınlığı kısmen olsun dindirmek olayı unutturarak tekrar normal hayata dönüşü sağlamaktır. Hükmedilecek para zarara uğrayanda manevi huzur doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır ve bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin bir zararın giderilmesini de amaç edinmemiştir ( YİBK.22.06.1966-7/7 ). Sayılan bu ana özellikleri nedeniyle de manevi tazminatın bir taraf için zenginleşme diğer taraf için de fakirleşme aracı olarak görülmemesi gerekir. Manevi tazminatın miktarının belirlenmesinde saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur durumu, sıfatı, işgal ettiği makam, diğer sosyal ve ekonomik durumlarının dikkate alınması, bunun yanında da olaya göre değişebilecek hal ve şartların bulunacağının gözetilmesi, sonuçta takdir hakkının tüm bu unsurlar nazara alınarak kullanılması gereği de unutulmamalıdır. Kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hak ve nisfetle hüküm verileceği de Medeni Kanunun 4.maddesinin amir hükmüdür.

Buna göre de somut olayda taraflar arasındaki olayın niteliği, tarafların sosyal ekonomik durumları, haksız eyleme ( hacze ) konu icra takibininde davacı tarafından itiraz edilmemesi gibi hususlar nazara alındığında mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarı fazla olup, Türk Medeni Kanunun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesine aykırıdır.

Mahkemece hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, fazla miktarla manevi tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiştir.


Alıntı:
Alıntı:
T.C.YARGITAY
15. HUKUK DAİRESİ
E. 2009/3129 K. 2010/3245
T. 7.6.2010
...
Somut olayda davalı tarafından yapılan tedavi mevcut dişlerin sökülerek yerine protez uygulanmasını gerektiren bir tedavi olup tedavinin gereği olarak hastaya rahatsızlık ve acı verici niteliktedir. Davacının tedavi sebebiyle duyduğu acı ve huzursuzluğun tedavinin doğal sonucu olduğu ve manevi tazminatın niteliği gereği bir ceza ya da zenginleşme aracı olamayacağına ilişkin ilkeler birlikte değerlendirildiğinde mahkemece belirlenen manevi tazminat miktarı fahiştir. Mahkemece açıklanan ilkeler ve olay özellikleri ile tarafların sosyal ekonomik özelliklerine göre makul oranda manevi tazminat miktarı belirlenmesi için kararın bozulması uygun bulunmuştur.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Trafik Kazası Maddi Manevi Tazminat dsahutoglu Meslektaşların Soruları 1 13-03-2011 23:48
trafik kazası maddi-manevi tazminat n_plak Meslektaşların Soruları 16 07-03-2011 14:27
Trafik Kazası-Meslekte Kazanma Gücünde Yoksunluk-Tazminatın Hesaplanması slnn Meslektaşların Soruları 4 11-02-2010 07:32
Trafik kazası nedeniyle manevi tazminat idris sağlam Meslektaşların Soruları 2 16-10-2009 23:56
trafik kazası, maddi manevi tazminat ersen Meslektaşların Soruları 2 17-04-2008 15:06


THS Sunucusu bu sayfayı 0,13552499 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.