Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Haberleri Hukuk Haberleri, duyuruları, güncel hukuki gelişmeler. [Haber Ekleyin]

"Yanan düğün fotoğrafları için tazminat verilemez"

Yanıt
Old 18-06-2007, 08:48   #1
Av.Yüksel Eren

 
Varsayılan "Yanan düğün fotoğrafları için tazminat verilemez"

ANKARA (ANKA)- Yargıtay, düğün fotoğraflarının bir bölümü yanan çiftin açtığı tazminat davasının reddedilmesi gerektiğine karar verdi.

Islahiye de yaşayan K.H. ve C.B çifti, düğün fotoğraflarının bir bölümünü yakan fotoğrafçı aleyhine 5 bin YTL'lik manevi tazminat davası açtı.
Mahkeme, çifte 3 bin YTL'lik tazminat ödenmesi gerektiğine karar verdi. Dosyayı inceleyen Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin verdiği kararı bozarak çifte tazminat ödenemeyeceğine karar verdi.

-KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRI YOKSA, TAZMİNAT ÖDENMEMELİ

Yargıtay, kararında şu gerekçelere yer verdi:

“Davacılar, düğünde çekilen fotoğrafların bir kısmının yandığını, özel günlerine ait anı kalmadığını üzüntü duyduklarını ileri sürerek 5 bin YTL manevi tazminatın ticari faiziyle ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı kusuru olmadığını savunarak davanın reddini dilemiş; mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacılar kendisiyle daha önce düğünlerinde fotoğraf çekmek üzere anlaştıkları halde, davalının kararlaştırdıkları şekilde fotoğraf çekmekle ve bir kısmının yanmasına neden olmak suretiyle sözleşmeye aykırı davrandığını ileri sürerek manevi tazminata hükmedilmesini istemişlerdir. Borçlar Kanununun haksız eylem faslında düzenlenen 49. madde, aynı Kanunun 98. maddesinin ikinci fıkrası hükmü delaletiyle sözleşmeye aykırı davranışlarda da uygulanmaktadır. Ne var ki anılan hükme göre manevi tazminat isteğinin kabul edilebilmesi için diğer koşulların yanında kişilik haklarına bir saldırının varlığı şarttır. Davalının "fotoğrafları dikkatle çekmemek ve yanmasına neden olmak, biçiminde gerçekleşen eyleminin ne şekilde davacıların kişisel haklarını haleldar ettiği açıklanmağı gibi, anılan eylemlerin kişisel haklara saldırı niteliğinde bulunduğunun da kabulüne olanak yoktur. Öyleyse bu davada manevi tazminatın koşullarının varlığından söz edilemez. Buna rağmen mahkemece manevi tazminata hükmedilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.”
Old 19-06-2007, 16:29   #2
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Gerek Medeni Yasa 24 gerek Borçlar kanunu 49 da belirtildiği üzere şahsi haklara saldırı durumunda bunun yaptırımla karşılanacağı belirtilmiştir.

Mevzudaki mesele düğün fotoğrafının kişisel hak olup olmayacağı noktasıysa; bence düğün fotoğrafları kişisel bir haktır.

Kişisel haklar mahaline göre insan bedeni; vaziyete göre kişisel eşyalar da teşkil etmektedir. Bu anlamda kişisel anlamda değeri olan ve yokluğunda manevi dünyasında tahribata yol açabilecek bir ihlal yaptırımla karşılanmalı.

Hemen belirtmekte fayda vardır ki, yukarıda belirtilen yargıtay kararı yanlıştır gibi yanlış bir beyanda bulunmak istemiyorum zira dosya bilgisinden yoksun,gerekçeli yargıtay kararından mahrum bir durumda bunu söylemek doğru da olmamalı...
Old 19-06-2007, 18:31   #3
medenikal

 
Varsayılan

Daha ne olsun ,bir insanın hayatında ,aynı kareyi bir daha yakalamak mümkün değilse;

Bu durumda elem,acı ve keder doğmaz mı?

Fotoğraf çekmek için para almış; karşılığını vermemiş; Karşılığı olmaz zaten bu anların,yerine koyulamaz.Aynı yüz ifadeleri;aynı mutluluk tekrar yerine koyulabilir mi; o an tekrar yaşanabilir mi?

Ha şöyle düşünebilirsiniz;
Kardeşim hepsini yakmadı.Bir kısmı yandı.Diğerlerine bakıp avunsunlar.

Kaynananın olduğu fotoğrafların yandığını ; gidip kaynanaya anlatmak ne kadar mümkündür?

Ve en güzel pozları kızının düğününde veren kaynanaya ,
Old 27-06-2007, 22:05   #4
Av. Emrah GELEŞ

 
Varsayılan

Kişilik hakkı nedir diye bakıldığında üç ayrı alanla karşılaşırsınız. Bunlardan birincisi gerçekten herkesin
içinde bulunduğu ve herkesin de o anlamda diğer insanlarla beraber
yaşadığı alanlar vardır. Bakın hukuk buna "kişinin ortak yaşama
alanı" der. Yani bütün topluma açık olduğunuz alan sizin ortak yaşama alanınızdır. Toplumsal ilişkilerin içerisinde olursunuz, gizli herhangi bir yönü de yoktur. Hiçbir şey bu ortak yaşam alan içerisinde bir üçüncü kişi için sır niteliğini taşımaz.

İkincisi, yani hukukun söylediği ikinci alan ise özel yaşamdır. özel yaşam nedir diye bakılırsa kısaca çevreniz ve bilinen örneğin aile yaşamınız, iş çevreniz, arkadaşlarınız ve dostlarınızla birlikte olduğunuz alandır. Örneğin buraya üçüncü kişiler girer. Bakın, benim özel yaşamım bakımından şu an sizlerle beraber olduğum için bu
beraberlik içerisinde özel yaşamımda, şu an örneğin konuşmamla, fikirlerimle, sizinle özel yaşamımda ortak bir alan içerisinde
bulunuyorum.
Bir üçüncü alan daha vardır. Hukukta bunu bir başka
türlü tarif ederler, o da, baktık ki kişinin gizli yaşam alanıdır.
Başka türlü söylemek gerekirse, yalnız kalma hakkınızı kullandığınız alan, sizin için gizli yaşamınızı oluşturur. Benim için de gizli yaşam odur, başkalarından saklı tutarım. Ama bazen izin veririm, gizli yaşamımda olup bitenleri öğrenmenizi sağlarım.
Ben izin verirsem öğrenebilirsiniz. Dolayısıyla o aşamada da kendi özel yaşamımda gizli, yalnız kalma hakkımı kullanmadığım alan da doğrudan doğruya hepimiz için ortak yaşam alanı haline gelir.

Bu sebeple düğün fotoğraflarının hukuk terminolojisinde kişilik hakkı tanımına girdiği fikrindeyim...Sanırım Yargıtayımız da bu düşünce tarzından bakmamış...Gerekçeli kararı okumamız gereklidir...

Yine de bu kavramı bu kadar muğlak olarak ifade etmek yerine tam bir tanımının olması gereklidir...

Okuyanlara şimdiden teşekkür eder zahmetlerine değdiğini umarım.. ,teşekkürler!!!
Old 27-06-2007, 22:38   #5
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Oysa daha önce farklı yönde kararlar, hatta Hukuk Genel Kurulu kararı vardı:

T.C.
YARGITAY
15. HUKUK DAİRESİ
1991/4746 Esas
1992/1750 Karar
02.04.1992

Davacılar 24.2.1991 tarihli dava dilekçelerinde özetle, Karşıyaka Belediye nikah salonunda 15 Aralık 1990 günü yapılan nikah töreni ile evlendiklerini, bu mutlu günlerini fotoğrafla görüntüleyerek edebileştirmek için davalı şirketle anlaştıklarını,şirket görevlisinin çok sayıda fotoğraflarını çektiğini,fotoğrafları almak üzere şirkete gittiklerinde görevlinin filmi fotoğraf makinesinin içindeki karşı makaraya sarmayı unutması ve bu ihmali davranışı sonunda görüntülerinin filme alınmadığını, kişinin resminin onun kişiliğini dünyaya yansıtan en önemli araç ve evlenmenin de kişinin yaşamında bir dönüm noktası ve mutlu bir an olduğunu,bu ihmali davranış ve sonucunun manevi açıdan kendilerini çok üzdüğünü iddia ederek ve duyulan bu manevi acıyı bir nebze olsun dindirmek amacıyla ayrı ayrı 5.000.000 TL. olmak üzere toplam 10.000.000 lira manevi tazminatın 15 Aralık 1990 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.

Davalı şirket vekili 28.3.1991 tarihli davaya cevap dilekçesinde özetle, davacıların kişili haklarının zedelenmediğini,olayda kusur ve ihmalin bulunmadığını,çekilen fotoğrafların,film makarasına sarılmasından sonra yerinden çıkması nedeniyle yandığını,yoğun çalışma temposu ve stres sonucu olayın meydana geldiğini,temin edilen özel makine ile görevlilerden biri tarafından çekilen pozların banyolarının yapıldığını,fotoğrafların tekrar temini için özel ve sempatik önerilerde bulunulduğunu,maddi girdi amacıyla bunların reddedildiğini,ifada imkansızlık olduğunu,kabul anlamı taşımamak kaydıyla istenen tazminat miktarının fahiş bulunduğunu savunarak davanın reddedilmesini istemiştir.

Mahkeme,tarafların tanıklarının beyanlarına ve Dairemizin 22.6.1979 gün ve 1979/1405-1534 sayılı kararına dayanarak,sözleşmenin bozulması sebebi ile manevi tazminat istenilemeyeceğini kabulle,davanın reddine karar vermiştir. Mahkeme hükmü davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemenin de kabul ettiği gibi,yanlar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden ve bu sözleşmeye aykırı davranıştan kaynaklanmaktadır. Burada çözümlenmesi gereken husus,sözleşmeye aykırı davranış nedeniyle manevi tazminat isteminde bulunma olanağının olup olmadığıdır. Borçlar Kanununun 98. maddesinin 2. fıkrası hükmü,sözleşmeye aykırı davranışlar nedeniyle manevi tazminat isteminde bulunabileceğini açıkça kabul etmektedir.

Sözleşmeye aykırılık nedeniyle BK 98. maddesi 2. fıkrası yollaması ile aynı kanun 3444 sayılı kanunla değişik 49. maddesinin 1. fıkrası hükmü uyarınca,istemde bulunması kanuna,Yargıtayın uygulanagelmekte olan yerleşmiş içtihadına ve öğretideki bu doğrultuda oluşan baskın görüşlere uygun bulunmaktadır ( 4. H. D. 7.6.1967 tarih 1966/1912-2070 ve 15. H.D.9.5.1983 tarih 1983/1270-1209 sayılı kararları ). Ancak,salt sözleşmeye aykırı davranış,manevi tazminat istemi için yeterli olmayıp,aykırılığın niteliğinden veya özel hal ve şartlar sebebiyle aynı zamanda davacının kişilik haklarını 3444 sayılı Kanunla değişik MK.24. maddesi anlamında zedelenmesi ve bu nedenle de BK. 41. maddesi hükmü uyarınca haksız bir eylem olarak değerlendirilebilmesi gerekli olup,ayrıca BK 3444 sayılı Kanunla değişik 49. maddesi hükmü gereğince kusurun varlığı da aranmalıdır. Öyle ise yukarıda açıklanan koşulların olayımızda var olup olmadığının araştırılması ve saptanması zorunludur. Kişilerin yaşamlarında çok özel bazı gün ve anılar bulunmaktadır. Bir ömür boyu bu gün ve anılar yaşamın parçası olarak kişileri çeşitli yönlerde etkiler. Örneğin; doğum,ölüm,nişanlanma,evlenme ve benzeri gibi günler ve bunların yarattığı anılar,kişiliğe bağlı olup,kişisel hak, maddi ve manevi çıkarlar sağlarlar.

Somut olayda,davacılar evlenmektedirler. Bu çok özel günün görüntülerini belgelemek ve bütün yaşam boyu bu günlerini ve anılarını bu belgelere dayanarak hatırlamak ve bundan manevi bir haz alabilmek için davalı ile mutlu günün resimlerinin çekilmesi için anlaşmışlardır. Ancak, davalı şirketin görevlendirdiği kişinin,gerekli dikkat ve özeni göstermemesi,ihmali ve tedbirsizliği sonucunda bu çok mutlu günün görüntüleri olan resimlerinin elde edilmesi olanağı kalmamıştır. Evlenme günlerindeki görüntüleri belgeleyen ve ilerde kendileri ve yakınları için büyük bir hatıra olan fotoğrafların ellerine geçmemesinin davacılarda yaratacağı üzüntü küçümsenemiyeceği gibi,yaşamları boyunca üzülmelerine neden olacaktır. Nitekim bu husus dava dilekçelerinde açık bir şekilde dile getirilmiştir. Bu durumda sözleşmeye aykırı davranışın niteliği,özel hal ve şartlar nedeniyle,BK.41. maddesi hükmünde sözü edilen haksız bir eyleme dönüşmüş ve davacıların kişilik haklarını,3444 sayılı kanunla değişik M.K. 24. maddesi anlamında zedelemiş ve aynı kanunla değişik BK.49. maddesi hükmünde öngörülen, manevi zarar,davalının kusurlu davranışı ile oluşmuş ve davacıların manevi tazminat isteme hakları da doğmuştur. Mahkemece bütün bu hususlar gözönünde tutularak,takdir edilecek manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken,noksan araştırma,dayanaksız ve yanlış yorum ve kabul ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.

SONUÇ:Yukarıda yazılı nedenlerle,davacılar vekilinin temyiz itirazları yerine görüldüğünden kabülü ile hükmün BOZULMASINA,istekleri halinde ödedikleri temyiz peşin harcının temyiz eden davacılara geri verilmesine,2.4.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.



T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
2001/15-498 Esas
2001/508 Karar
13.06.2001


Taraflar arasındaki "maddi ve manevi tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 7. Sulh Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 23.3.2000 gün ve 1999/1364 E- 2000/262 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 8.11.2000 gün ve 2000/4179-4891 sayılı ilamı ile; ( ...1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Davacı Serkan, nikah filmlerinin yanması nedeniyle duydukları üzüntü karşılığı olarak 150 milyon lira manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Nikah, bir insanın hayatında önemli yer teşkil eden müstesna bir merasimdir. Bu nikah anının hayatta tekrarlanmasının mümkün olmaması nedeniyle o anın resmedilememesinden dolayı büyük bir üzüntü duyulması hayatın olağan akışına uygundur. Bu nedenle, mahkemece manevi tazminat hakkında olumlu bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı gerekçe ile bu talebin reddi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARARava, eser sözleşmesinden kaynaklanan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; manevi tazminat noktasında toplanmaktadır.

Davacı; nikah günü davalıya ait stüdyoda çekilen nikah resimlerinin belirlenen günde teslim edilmediği gibi, davalı tarafın iyi bir yaklaşım da göstermediğini, adeta alay ettiğini, telefonu suratına kapattığını, nikahın ve bu günü hatırlatacak resimlerin kendisi ve eşi için çok önemli olup telafisinin de mümkün olmadığını, bu nedenle ve davalının umursamaz davranışları sonucunda çok büyük üzüntüye kapıldıklarını belirterek, 150.000.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini istemiştir.

Davalı taraf; kendisinden beklenen tüm özeni ve teknik önlemleri almasına karşın elektrik kesintisi ve buna bağlı teknik bir arızadan dolayı yandığı için davacıya ait pozları teslim edemediğini, bu durumun ve pozlarını yeniden çekip hediye edeceklerinin kendisine anlatıldığını, ancak haksız kazanç peşine düşen davacının çeşitli senaryolarla bu davayı açtığını, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece; Yargıtay 13. H.D.'sinin 18/3/1999 gün ve 1999/1713 E. 1999/2080 K. Sayılı ilamına dayanılarak, Medeni Kanunun 24 ve Borçlar Kanunu'nun 49'uncu maddeleri olaya uygulanması için şahsi menfaatlerin haleldar olması ve şahsiyet hakkına bir saldırı bulunması gerektiği, ancak ortada bu maddelerin uygulanmasını gerektirir bir husus olmadığı manevi tazminata hükmedilemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar vermiştir.

Davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece; hüküm yukarıda açıklanan nedenle ve davanın kabulü gereğine işaretle bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Olayda çözümü gereken husus; taraflar arasında eser sözleşmesi bulunmasına göre, sözleşmeye aykın davranış nedeniyle manevi tazminat isteminde bulunma olanağı bulunup bulunmadığı ve bunun şartlarının neler olduğudur.

Öncelikle belirtmek gerekir ki; Borçlar Kanununun 98. maddesinin 2. fıkrasında aynen; "haksız fiillerden mütevellit mesuliyete müteallik hükümler kıyasen akde muhalif hareketlere de tatbik olunur." Denilmekte ve sözleşmeye aykırı davranışlar nedeniyle manevi tazminat istenebileceği açıkça kabul edilmektedir.

Sözleşmeye aykırılık nedeniyle Borçlar Kanununun 98. maddesinin 2. fıkrasında yer alan bu yollama ile aynı Kanunun 49. maddesi hükmü uyarınca manevi tazminat isteminde bulunulabileceği olgusu, kanuna ve Yargıtay'ın uygulana gelmekte olan yerleşmiş içtihadına ve öğretideki bu doğrultuda oluşan baskın görüşlere uygun bulunmaktadır.

Ancak; salt sözleşmeye aykırı davranışın varlığı, manevi tazminat isteminin kabulü için yeterli olmayıp, aykırılığın niteliğinden veya özel hal ve şartlar nedeniyle aynı zamanda davacının kişilik haklarının Medeni Kanunun 24. maddesi anlamında zedelenmesi ve bu nedenle de Borçlar Kanununun 41. maddesi hükmü uyarınca, haksız bir eylem olarak nitelendirilebilmesi gereklidir.

Somut olayda; Davacı 28.8.1999 tarihindeki nikahının hemen öncesi stüdyo resimlerinin çekilmesi konusunda davalı fotoğrafçı ile anlaşmış, 15x21 ebadında 2 ayrı poz çekilmesi ve her bir pozdan 6'şar tane olmak üzere 12 adet fotoğraf hazırlanması ve bunların 5.9.1999 tarihinde davacıya teslimi karşılığında 15.000.000 TL ücreti peşinen ödemiştir. Bu anlaşma ve ödeme hususu ve resimlerin davacıya teslim edilmediği taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmadığı gibi, davacının ibraz ettiği makbuz ile de bellidir. Teslim zamanında resimlerin davacıya kaybolduğu gerekçesiyle verilmemesi üzerine davacı, vekili vasıtasıyla davalıya 16.9.1999 tarihinde İzmir Beşinci Noterliğinden 15419 yevmiye nolu ihtarname ile 3 gün içinde resimlerin kendisine teslimini istemiştir. Bu ihtarname 20.9.1999 tarihinde davalı adresinde görevli ve davalı tanığı olarak da dinlenen Halis'e tebliğ edilmiştir. Davalı tarafça bu ihtarnameye cevap verilmediği gibi resimler de teslim edilmemiş ve gereken tüm özen ve dikkatin gösterildiği kanıtlanamamıştır. Davacıya filmlerin yandığı konusunda bilgi verilmeyerek kaybolduğu ve bulunacağı ifade edilip, davacı tarafın oyalandığı, verilen sürelerde de sözleşmeden kaynaklanan edimin yerine getirilmediği, çekilen ihtara kayıtsız kalındığı, sergilenen tavırlarla davacı tarafın üzüntüsünün artmasına yol açıldığı ve bunu gidermeye yönelik olumlu bir yaklaşım da gösterilmediği tanık beyanları ve dosya kapsamından anlaşılmaktadır.

Görülmektedir ki; öz olarak, davacının nikah töreni öncesi stüdyoda çekilen resimlerinin kaybı ya da savunmaya göre yanması söz konusudur. Her iki halde de nikahın insan yaşamında özel önem taşıyan, tekrarlanması ve telafisi mümkün olmayan anlardan olması karşısında kişide yaratacağı üzüntü hayatın olağan akışına uygun olduğu gibi, edimini yerine getirmeyen davalının bu üzüntüyü hafife alması ve kayıtsız davranışlar göstermesi de davacının kişilik haklarını zedeleyici nitelikte görülmüştür.

Bu nedenle; davacının üzüntüsünü hafifletmeye yönelik olarak manevi tazminata da hükmedilmesi gereğine işaret eden Özel Daire kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup, kararın bozulması gerekir.

SONUÇavacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 13.6.2001 gününde oybirliği ile karar verildi.



T.C.
YARGITAY
15. HUKUK DAİRESİ
1995/4048 Esas
1995/5981 Karar
31.10.1995


Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün, temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

MK.nun 24 ve BK.nun 49. maddelerinde düzenlenen manevi tazminattan maksat; kişisel haklara tecavüz yüzünden bedensel ve ruhsal acıya uğrayan kişiye bunların giderilmesini temin amacıyla bir miktar para ödenerek kısmen de olsa onun tatminini sağlamaktır. Somut olayda, mesleği fotoğrafçılık olan davalı yanın, düğün gibi çok özel bir günün belgelenmesini temin için davacıya fotoğraf ve video çekimi işini yüklendiği, iş bedelinin bir bölümünü peşin aldığı, ancak işinin ehli olması gereken davalının kararlaştırılan saatten sonra ve tören bitiminde düğün salonuna gelmesi sebebiyle çekim yapamadığı dosyadaki bilgi ve belgelere göre belirgindir. Nikah ve düğün gibi önemli bir günün belgelenememiş olmasının gelin ve damat, hatta bunların yakınlarında yaşam boyu üzüntü kaynağı olacağı kuşkusuzdur. Törende bulunan bazı davetlilerce amatör amaçla fotoğraf çekimi de davalının manevi tazminat ödeme borcunu ortadan kaldırmaz. Öyleyse mahkemece, tarafların durumuna ve olayın özelliğine uygun bir miktar manevi tazminatın hüküm altına alınması gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın reddi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ:Temyiz olunan kararın açıklanan nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA, istek halinde ödediği temyiz peşin harcının temyiz eden davacıya geri verilmesine, 31.10.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Belediyelerden "hizmet kusuruna dayalı tazminat alacaklarını" nasıl tahsil edeceğiz? ibreti Meslektaşların Soruları 3 14-01-2011 13:43
Matbu bono metni üzerindeki "malen" kelimesinin üzeri çizilerek "nakden" yazılması Av.Özgür Özlem Öngel Meslektaşların Soruları 9 26-02-2008 18:02
Stj. Av. ne "ofisboy"dur, ne de adliyedeki caycinin "ciragi..." metin karadag Hukuk Stajı ve Meslek Seçimi 26 28-07-2007 20:47
"Amir"e Manevi Tazminat Davası Açılır mı? prag Meslektaşların Soruları 2 28-02-2007 03:50


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04371309 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.