Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Sıkça Karakola Düşenlerin Dikkatine!!!

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 28-02-2003, 00:46   #1
Batu Han

 
Kitap Sıkça Karakola Düşenlerin Dikkatine!!!

ilk günüm ilk mesajım...
1)bu yazının tamamı iyice okunup anlaşılmadan kimseye fayda sağlamaz
2)iyice okunup anlaşılsada fayda sağlıyacağını vaad etmiyorum
3)hiçbir çareniz kalmadıkça burada anlatılan kanun boşluğundan yararlanmaya kalkmayın pişman olursunuz
4)ve yazı…
TCK 528 de görevini yapan memura kimliğini söylemeyen kişinin hafif para cezasıyla cezalandırılacağı yalan beyandabulunan şahsında bir aya kadar hafif hapis ile cezalandırılacağı düzenlenmiştir.ancak CMUK 163 e göre ise iddianamede sanığın açık kimliğinin gösterilmesi şarttır.açık kimlikten kasıt ad soyad anne baba adı gibi bilgilerdir.bu durumda yukarda anlattığım TCK 528 i ihlal eden şahsın açık kimliğini polis kendisi tespit edemezse hakkında TCK 528e muhalefetten kamu davası açılamaz.
CMUK 104\3 de ise 6 aya kadar hürriyeti bağlayıcı ceza gerektiren suçlarda tutuklama kararı verilebilmesi içinsanığın ikametgah veya meskeninin bulunamaması yada sanığın kim olduğunu ispatlayamaması gerektiği düzenlenmiştir.TCK 528 de düzenlenen kimliği hakkında beyanda bulunmama suçu hafif para cezasını gerektirdiğinden ve hapis cezasını gerektirmediğinden bu şahıslar hakkında CMUK 104/3 e dayanılarak tutuklama kararı verilemez ancak sanık başka bir fiille isnad ediliyorsa koşullarıda uygunsa ona dayanılarak tutuklama kararı verilebilir.tutuklulukta geçebilecek azami süre 6 ay olduğundan vede sanığın açık kimliği bilinmediğinden hakkında kamu davası açılamayacağı için en geç bu süre sonunda sanığın salıverilmesi başka bir değişle elini kolunu sallayarak gitmesi izlenecek demektir.
TCK 528 de düzenlenen kimliği hakkında yalan beyanda bulunma suçuna dayanılarak verilebilecek ceza azami 1ay hafif hapis olduğundan CMUK 104/3e dayanılarak verilebilecek en uzun tutuklama kararı ise 1ayı geçemiyecektir.çünkü CMUK 104/son ve oranlılık ilkesi buna engeldir(CMUK 104/son : fiilin önemi ve uygulanabilecek ceza dikkate alındığında tutuklama haksızlığa sebep olacaksa tutuklamaya karar verilemez.) bu durumda yakalanan sanığa işlediği iddia edilen suçtan en fazla 6 ay tutuklama kararı verilirve sonra yukardaki gibi sanık mecburen salıverilir.
Evet pratikte Türkiyede bu mümkün değildir ancak yinede kimliğini söylemeyen sanık aleyhine birtakım insan hakları ihlallerine yol açabilecektir.teoride böyle birşeyin mümkün olması ise hukuk devleti olduğunu iddia eden bir ülke için çok ama çok büyük bir ayıptır.Sorunu teknik açıdan incelersek Anayasada belirtilrniş hukuk devleti ilkesinin 3 ayağı vardır bunlar insan haklarının gerçekleşmesi adaletin sağlanması güvenliğin temin edilmesidir.Şimdi tecavüze teşebbüsün(yada gönlünüzden geçen başka bir suçta olabilir Türk halkının konuya duyarlılığını düşünerek bu suçu seçtim suçun ağırlığının durumun vahimliği üstünde hiçbir etkisi yoktur)suç üstü halinde yakalandığını varsayalım vede kolluğun hiçbir şekilde sanığın kimlik bilgilerine ulaşamadığını varsayalım eğer insan haklarına saygılı davranıp bu açıktan faydalanmak isteyen sanık zorla konuşturulmazsa tüm suç delilleriyle birlikte yakalanmış sanık salıverilerek hukuk devletinin adaletin ve güvenliğin sağlanması ilkeleri ihlal edilmiş olacaktır.Zorla konuşturulursa durum dahada vahimdir busefer bu üç ilke birden ihlal edilmiştir(sanığında hukukun koruması altında olduğu ve durumun temel hak ve özgürlüklerine bir sınırlama getirmediği açıktır)yani her koşulda hukuk devleti ilkesi ihlal edilmiştir.Teoridede olsa yakalanan sanığın yargılanamaması, böyle birşeyin mümkün olması Türkiye Cumhuriyeti için büyük bir ayıptır daha büyük ayıpsa; hukukun, devleti hukuk devleti ilkesini ihlal etmeye zorlamasıdır.Bu konu üzerine yorum yapmayacağım çünkü hukuk garabeti açıkça ortadadır takdiri size bırakıyorum.Bu sorun başka bir soruyu gündeme getirebilir mevcut hukuk sistemi kendi içide bir çözüm üretemezmi.Bu kısmen mümkün CMUKta şöyle bir düzenleme vardır : ...soruşturmanın veya yargılamanın özel zorluğu veya geniş kapsamlı olması sebebiyle yukarıda belirtilrniş sürelerin sonunda kamu davası açılamamış veya hüküm tesis edilememişse,soruşturma konusu fiilin kanunda belirtilen cezanın ALT SINIRI 7 seneye kadar hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektiren suçlardatutuklama kararı kaldırılır.7 SENE VE DAHA FAZLA HÜRRİYETİ BAĞLAYICI CEZALAR İLE ÖLÜM CEZASINI GEREKTİREN SUÇLARDA TUTUKLAMA SEBEBİNE,DELİLLERİN DURUMUNA VE SANIĞIN ŞAHSİ HALLERİNE GÖRE TUTUKLULUK HALİNİN DEVAMINA VEYA UYGUN GÖRÜLECEK NAKDİ KEFALETİN VERİLMESİ ŞARTIYLA SANIĞIN TAHLİYESİNE KARAR VERİLEBİLİR. 1)Bu madde TCKdaki birçok suçu ve kabahatı kapsamamaktadır.2)kapsadığı suçlar bakımındansa soruşturmanın veya yargılamanın özel zorluğu veya geniş kapsamlı olması sebebiyle kamu davası açılamamış olması ayrıca bu koşul varsa bile sanığın şahsi hallerine tutuklama sebebine veya delillerin durumuna göre tutukluluğun devamının gerekmesi şartına bağlanmıştır 3)bu şartlar gerçekleşmeden bu maddenin uygulanması kötüye kullanma ve kanuna karşı hiledir.Yani Türk hukuku mevcut durumda bir çıkmazın içindedir 2 ucu pis bir değneği iki ucundanda tutmak zorunda bırakılmaktadır.Bakın bu konuda gerçekten demokratik ve hukuk devleti olmayı zedelemeyecek bir düzenlemeyi kısaca Alman hukukundan özetlemek istiyorum.Alman hukukundada sanığın kolluğa kimliği hakkında doğru bilgi vermesi şarttır.Ancak kimliğini söylemesi evrakta sahtecilik gibi bir suçu düşünürsek suçu ikrar anlamına geliyorsa o zaman bu zorunluluk yoktur.Türk hukuku dahil hiçbir modern hukuk sisteminde sanık kendisini ve yakınlarını suçlandırıcı beyanda bulunmaya zorlanamaz aksini kabul zaten delil yasağı kapsamındadır ve bu şekilde ihlal edilen deliller hükme esas alınamaz.Ancak bu düzenlemeyle Türk hukukunun kendisi modern hukukun en temel ilkelerinden birini ihlal etmektedir.Biliyorsuzdurki kendini ve yakınlarını suçlayıcı beyanlarda bulunma işkence kapsamındadır ve zamanında engizisyon mahkemelerinin kullandığı bir yoldur ayrıca Alman hukukunda kamu davası açılabilmesi için sanığın açık kimliğide şart değildir.Bu şekilde gayet modern bir çözüm yoluyla Almanlar (aslında çözüm yolu demek yanlış çünkü böyle bir acizliğe Türk hukukundan başka hiçbir hukuk sisteminin kendisini düşüreceğine inanmıyorum) bu sorunun DOĞMASINA HİÇ İZİN VERMEMİŞLERDİR.Sonuç olarak bu konu birçok açıdan GERÇEKTEN ÇOK ÖNEMLİ VE BÜYÜK SORUNLAR doğurmaktadır ve yeni bir düzenleme gerektirmektedir.
…………….Son söz)Bu yazıyı okuyupta hukukçu olmayanlardan anlayan varsa kesinlikle yanlış meslek seçmiştir.bu yazıyı okuyupta fayda sağlayabilecek yada okuduktan sonra fayda sağlamış bi insan varsa anlından öperim lütfen beni bulsun ilginç hikayesini dinlemek isterim….
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İşveren Vekili Arkadaşların Dikkatine nfb Meslektaşların Soruları 6 11-05-2011 13:04
Tüm Kadınların Dikkatine şenay Site Lokali 4 03-07-2009 10:20
Aydın'daki meslektaşların dikkatine! Sedef Şehirlerarası Nöbetçi Avukat 1 21-09-2006 11:16
Avukat arkadaşların dikkatine Av. Muzaffer ERDOĞAN Meslektaşların Soruları 4 11-03-2006 01:53


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04785204 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.