Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

sıfır arbadaki sorun nedeniyle değiştirme telabi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 03-03-2009, 15:46   #1
Av.Ersin Duman

 
Varsayılan sıfır arbadaki sorun nedeniyle değiştirme telabi

Müvekkilim 2008 yılı 12 ayda birinci el bir araba alıyor, daha iki ay kullanmadan arka koltuğun bulunduğu yer döşemelerinde ıslaklık fark ediyor, doğal olarak servise götürüyor.Servis ön camdan giren suların direk boşluklarından arka döşemeye ulaştığını,ön camın çıkarılarak yeniden takılmak suretiyle sorunun giderilebileceğini söylemesi ile imza karşılığı tamiri kabul ediyor.Fakat müvekkil bir gün sonra servise gittiğinde arabanın koltuklarının,döşemelerinin,ön gövdenin tamamen söküldüğünü çıplak kasa şeklinde kaldığını görmüş.
Bu şekilde arabanın orjinalliğinin bozulduğunu dolayısıyla değerinin düştüğünü düşünen müvekkilin en büyük endişesi fabrika ortamında yapılan bir aracın,servis ortamında bu şekilde dağıtılıp yeniden sağlıklı şekilde toplanamayacağıdır.
Bunun üzerine satıcı firma ve genel müdürlüğe misli ile değiştirilmesi talebi ile ihtar çekildi fakat muhataplardan olumlu cevap gelmedi.
Bu konuda nasıl bir yol önerirsiniz (mümkünse kararla destekliyerek)
Şimdiden teşekkürler.
Old 03-03-2009, 15:54   #2
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

4822 sayılı kanunla değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4 ve 4/A maddelerinde ayıplı mal ve ayıplı hizmetle ilgili tüketicinin seçimlik hakları sayılmıştır. Bu haklar kullanımla biten inşai haklardan olup, müvekkilinizin onarım olarak kullandığı seçimlik hakkını değiştirmesi mümkün değildir. Bu nedenle çekilen ihtarname sonuç doğurmaz.
Old 03-03-2009, 16:11   #3
ISIL

 
Varsayılan

İmza karşılığı tamiri kabul ederken, yalnızca ön camın sokulerek takılacagı yazılı idi ise, ve buna ragmen belirtilen sekilde neredeyse tum araba söküldü ise, secimlik hakkı kullandırırken yanıltma sozkonusu. Servis firmanın yetkili servisi ise ve bu sekilde bir işlem var ise firmaya dava acabilirsiniz. Ancak kayıtsız sartsız bir tamir onayı idi ise işiniz elbette zor.

Bu arada firma burada fabrikası olmayan bir araca ait ise, yani direk ithal ediliyor ise, yurt dışındaki uretici firmaya durumu anlatan bir bildirim yapabilirsiniz hemen mudahale edip sorunu cozuyorlar.
Old 03-03-2009, 16:11   #4
Av.Ersin Duman

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Şenel DELİGÖZ
4822 sayılı kanunla değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4 ve 4/A maddelerinde ayıplı mal ve ayıplı hizmetle ilgili tüketicinin seçimlik hakları sayılmıştır. Bu haklar kullanımla biten inşai haklardan olup, müvekkilinizin onarım olarak kullandığı seçimlik hakkını değiştirmesi mümkün değildir. Bu nedenle çekilen ihtarname sonuç doğurmaz.

İlginize teşekkürler ama olayımızdaki incelik servis sadece ön cam çıkarılıp yeniden takılmak suretiyle sorun giderilecek dediği için standart onarım belgesini müvekkil imzalamıştır.Bu boyutta bir onarımdan bahsedilse müvekkilde kabul etmeyebilirdi.
Bu yönüyle değerlendirmenizi rica edeceğim.
Selamlar.
Old 03-03-2009, 17:28   #5
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
13.Hukuk Dairesi

Esas: 2008/6937
Karar: 2008/13579
Karar Tarihi: 17.11.2008

ÖZET: İmalatçı-üretici de satıcı ile birlikte ayıplı maldan ve tüketicinin kanunda yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumlu olduğundan, her iki davalının da ayıplı mal nedeniyle sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerekir.



(4077 S. K. m. 4)

Dava: Taraflar arasındaki ayıplı mal davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

Karar: Davacı, 25.11.2005 tarihinde davalılardan Kodaman otomotiv A.Ş.'den satın almış olduğu 2006 model Honda civic marka aracı bir süre kullandıktan sonra, kaporta koruma işleminin yapılması için 25.06.2006 tarihinde yetkili servise götürdüğünü, burada yapılan işlemde aracın sağ ön kapı çıtası üzerinde 20 cm kadar boya akıntısının olduğu tespit edildiği, üretim hatasından kaynaklanan söz konusu ayıp nedeniyle aracın değiştirilmesini talep etmişse de davalılar tarafından kabul edilmediği ileri sürülerek aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesine, bunun mümkün olmaması halinde ise araç bedelinin en yüksek yasal faizi ile birlikte ödetilmesine karar verilmesi istenmiştir.

Davalılar, yetkili servis tarafından aracın orijinal bir şekilde boyanması halinde sorunun giderileceğini, boya akıntısının aracın kullanımına engel teşkil etmediğini savunarak davanın reddini dilemişlerdir.

Mahkemece bilirkişi raporu gereğince araçtaki ayıbın tamir suretiyle giderilmesinin mümkün olduğu, tamir nedeniyle araçta meydana gelecek değer kaybına ilişkin bedelin ise talep edilmediği belirtilerek, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacının 25.11.2005 tarihinde davalı Kodaman Otomotiv A.Ş.'den satın aldığı aracın,25.06.2006 tarihinde kaporta koruma işlemi için götürmüş olduğu yetkili serviste, sağ ön kapı çıtası üzerinde vernik akıntısı olduğunun tespit edildiği, 20 cm uzunluğunda ve 3-4 mm boyutunda düğüm şeklindeki bu akıntının imalattan kaynaklanan gizli ayıp niteliğinde bulunduğu anlaşılmaktadır. yargılama sırasında alınan bilirkişi raporlarında da araçta bu nedenle bir imalat hatası bulunduğu belirtilmişse de mahkemece hükme esas alınan 18.12.2007 tarihli bilirkişi kurulu raporunda, aracın bu nedenle yenisi ile değiştirilmesi koşullarının oluşmadığı, orijinal şekilde boyanması halinde araçtaki sorunun giderilebileceği, ancak boya işleminin aracın ikinci el değerini 1.500,00.YTL miktarında düşürüleceği belirtilmiş olup, mahkemece de araçtaki söz konusu ayıplı imalatın tamir suretiyle giderilmesinin mümkün olduğu gerekçesiyle, davacının aracın değiştirilmesi i yönündeki talebinin reddine karar verilmiştir. Oysa ki, 4077 sayılı tüketicinin korunması hakkında kanunun 4. maddesi, hükmü uyarınca tüketici satın aldığı malın ayıplı olduğunun anlaşılması halinde satıcıdan, verdiği bedelin iadesini, ayıp nispetinde bedelin tenzilini, ayıbın giderilmesi için gerekli onarımın yapılmasını, son olarak da aracın yenisi ile değiştirilmesini isteyebilir. Tüketici, yasanın kendisine tanıdığı dört seçenekten birini tercih etmek hakkına sahiptir. Satıcı, Tüketiciyi bu haklardan herhangi birini kullanmaya zorlayamaz. dava konusu olayda davacı tercih hakkını öncelikle aracın yenisi ile değiştirilmesi olarak kullanmış olup, araçtaki boya hatasının davacının kullanımından kaynaklanmayıp fabrika çıkışlı imalat hatası olduğu anlaşıldığına göre mahkemece davacının talebi doğrultusunda aracın ayıpsız olan yenisi ile değiştirilmesine, 4077 sayılı yasanın 4. maddesinin 3. bendi gereğince imalatçı-üretici de satıcı ile birlikte ayıplı maldan ve tüketicinin be maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumlu olduğundan, her iki davalının da ayıplı mal nedeniyle sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün temyiz eden davacı yararına bozulmasına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 17.11.2008 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Old 03-03-2009, 17:38   #6
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

Yalnızca ön camın çıkarılıp yerine yenisinin takılacağına ilişkin belgenin imzalandığını , diğer aksamın bilgisi ve talimatı dışında söküldüğünü ispat ederseniz sıkıntı olmaz. Bu hususu tanık beyanları ile de ispat edebilirsiniz.
Old 03-03-2009, 18:32   #7
ISIL

 
Varsayılan

Birebir olayımızla aynı olmamakla birlikte bu kararın yardımcı olacagını dusunuyorum.

Özü : DAVA, SATIN ALINAN GİZLİ ( HİLELİ ) AYIPLI OTOMOBİLDE ORTAYA ÇIKAN VE DEVAMLILIK ARZEDEN ARIZALAR SONUCU ARACIN KULLANILAMAMASI NEDENİYLE, YENİSİYLE DEĞİŞTİRİLMESİ VE MANEVİ TAZMİNAT TALEBİNE İLİŞKİNDİR. SOMUT OLAYDA DAVAYA KONU ARACA AİT GARANTİ BELGESİ 17.12.1997 BAŞLANGIÇ TARİHLİ OLUP, 1 YIL SÜRELİDİR VE AZAMİ TAMİR SÜRESİ 1 AY OLARAK GÖSTERİLMİŞ; AYRICA TERCÜMESİ YAPILAN BELGE İLE ÜRETİCİ FİRMA TARAFINDAN 30 YIL İÇTEN DIŞA DOĞRU PASLANMAYA KARŞI, 30 YIL DA MARŞ VE ARIZA SORUNLARINA KARŞI GARANTİ SÜRESİNE TABİ KILINMIŞTIR. OTOMOBİLİN GARANTİ SÜRESİ İÇİNDE EL DEĞİŞTİRMESİ DURUMUNDA DAHİ GARANTİ BORCU ORTADAN KALKMAYIP, SATIN ALAN TÜKETİCİNİN DE GARANTİ KAPSAMINDAN YARARLANMA OLANAĞI VARDIR. GARANTİ BELGESİNİN VERİLMESİ ZORUNLULUĞU KAPSAMINDA, YASA, SATICIYI/AYIBA KARŞI SORUMLU TUTULANLARI, GARANTİ SÜRESİ İÇİNDE MALIN MALZEME, İŞÇİLİK, MONTAJ HATALARI NEDENİYLE ARIZALANMASI HALİNDE ÜCRETSİZ ONARIM YAPMAKLA YÜKÜMLÜ TUTMAKTA, SIK SIK ARIZALANMA SONUCU MALDAN YARARLANAMAMA SÜREKLİLİK GÖSTERİRSE TÜKETİCİNİN DEĞİŞTİRME TALEP EDEBİLECEĞİNİ VE BU TALEBİN MUHATAPLARINCA REDDEDİLEMEYECEĞİNİ BELİRTMEKTEDİR. BU KOŞULLAR ALTINDA, DEĞİŞTİRME TALEBİNE KARŞI SATICI YANINDA BAYİ, ACENTE, İMALATÇI-ÜRETİCİ VE İTHALATÇI DA MÜŞTEREKEN VE MÜTESELSİLEN SORUMLU TUTULMAKTADIR ( TKHK.M.13/F.3 ). BU BAĞLAMDA; OLAYIN AÇIKLANAN GELİŞİMİ VE DELİLLER KARŞISINDA ARAÇTA ÜRETİM HATASI BULUNUP, BUNUN HİLE İLE GİZLENMİŞ GİZLİ AYIP OLDUĞUNDA KUŞKU YOKTUR. ZİRA, DAVALI ÜRETİCİ VE İTHALATÇI FİRMALAR ONARIMI YETKİLİ SERVİS İSTASYONLARI ELİYLE YAPTIRMAKTADIR. BU İSTASYONLAR SATILAN ARAÇLARIN TEKNİK ÖZELLİKLERİ İTİBARİYLE ARIZA VE AYIBI DOĞRU VE TAM TEŞHİS EDEBİLECEK, EN KISA SÜREDE VE TAM ANLAMIYLA GİDEREBİLECEK ELEMANLAR BULUNDURMAK ZORUNDADIR. DENEME YANILMA İLE ARACI TAMİRE ÇALIŞAN VE SORUNUN ÇÖZÜMÜNDEN UZAK BİÇİMDE PARÇA DEĞİŞİKLİĞİ YOLUNA GİDEN SERVİS ÇALIŞANLARININ SERVİSTE BULUNDURULMASININ SONUÇLARININ TÜKETİCİYE MAL EDİLMESİ DÜŞÜNÜLEMEZ. KALDI Kİ, ÜRETİM HATASININ VARLIĞINI RAHATLIKLA TESPİT EDEBİLECEK NİTELİKTE OLMASI GEREKEN SERVİSİN TÜKETİCİYİ SONUÇ ALINAMAYAN TAMİRLERLE OYALAMASI VE ARIZANIN BELLİ PERİYOTLARLA TEKRARLAMASI KARŞISINDA HİLENİN ( HATTA YASAL DEĞİŞİKLİKLE AYRICA AĞIR KUSURUN DA ) VARLIĞI BELİRGİN OLMAKLA DAVADA ZAMANAŞIMININ VARLIĞINDAN DA SÖZ EDİLEMEZ. DİĞER TARAFTAN, ÜRETİCİ FİRMANIN ÜRETTİĞİ ARAÇ YÖNÜNDEN 30 YIL İÇTEN DIŞA DOĞRU PASLANMAYA KARŞI, 30 YIL DA MARŞ VE ARIZA SORUNLARINA KARŞI GARANTİ SÜRESİ TANIDIĞI, TERCÜMESİ YAPILAN BELGEDEN ANLAŞILMASINA GÖRE SATICININ/AYIBA KARŞI SORUMLU TUTULANLARIN YASADA BELİRLENEN ZAMANAŞIMI SÜRESİNDEN DAHA UZUN BİR GARANTİ SÜRESİ VERMESİ, DOLAYISIYLA DA DAHA UZUN BİR SÜRE SORUMLULUK ÜSTLENMESİ SÖZ KONUSU OLUP, BU YÖNDEN DE ZAMANAŞIMININ VARLIĞINI KABULE OLANAK BULUNMAMAKTADIR. BU SEBEPLE, DAVANIN KABULÜ GEREKİRKEN MAHKEMECE DAVANIN REDDİ YÖNÜNDE VERİLEN DİRENME KARARINDA USUL VE YASAYA UYGUNLUK YOKTUR.


DAVA : Taraflar arasındaki "tüketici-aynının iadesi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 1.Tüketici Mahkemesince davanın reddine dair verilen 24.12.2002 gün ve 2001/510-304 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 08.03.2004 gün ve 2003/6837-2004/2852 sayılı ilamı ile;
(...Dava, davalılarca üretilip satışı yapılan otomobilin gizli ayıp nedeniyle yenisi ile değiştirilme isteğine ilişkindir. Mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş ve karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu otomobil, 30.12.1997 de "0" km. olarak dava dışı üçüncü kişiye satılmış ve davacı bu aracı 11.9.1998 de satın almıştır. Aracın satın alma tarihinden itibaren değişik arızalar nedeniyle sık sık onarım gördüğü ve bu arızaların giderildiği anlaşılıyorsa da en son çıkan sorunlar nedeniyle 11.7.2001 tarihinde servisine götürüldüğünde kaporta aksamında yaygın şekilde paslanmanın da bulunduğu görülmüştür. Yapılan incelemeler sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda bu paslanmanın imalat hatasından kaynaklanan gizli ayıp niteliğinde olduğu bildirilmiştir. Böylece dava konusu araçta gizli ayıbın bulunduğu ve bunun ise 11.7.2001 tarihinde öğrenildiği görülmektedir. Bu durumda zamanaşımı süresi içinde imalat hatasına bağlı gizli ayıbın öğrenildiği tarih esas alınmalıdır. Bu tarih gözetildiğinde eldeki davanın açıldığı 5.10.2001 tarihinde iki yıllık zamanaşımı süresi dolmamıştır. O halde mahkemece işin esası incelenerek varılacak uygun sonuca göre karar verilmelidir. Yerel mahkemece bu yön üzerinde durulmadan yazılı şekilde karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir...),
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Davacı vekili 05.10.2001 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin sahip olduğu 1998 model Mercedes-Benz E 200 tipi Avangart aracı yeğlemesinin temel nedeninin bu marka araçların tüm dünyaca bilinen üstün nitelikleri, dayanıklılığı, sağlamlığı ve güvenilirliği olduğunu, bu markaya duyulan büyük güvene dayalı olarak kullanım amacı bakımından üstün değeri ve standartların üstündeki kalitesi gözetilerek ve ciddi bir bedel ödenerek satın alınan bu araçtan müvekkilinin, beklentilerinin aksine büyük bir hayal kırıklığına uğradığını, dava konusu aracın kullanıma başlandıktan çok kısa bir süre içerisinde servise taşınarak kullanılmaktan çok servislerde kaldığını, aracın tüm periyodik bakımlarının davalıların İzmir 'deki yetkili servisi olan Egemer A.Ş. 'ye yaptırıldığını, henüz 11.09.1998 tarihinde trafiğe çıkmış olmasına karşın 19.11.1998 tarihinde park, sensör, 15.07.1999 tarihinde şarj dinamosu ve devridaim sistemi, 15.11.1999 tarihinde ön amortisörlerinin tümü, 13.04.2000 tarihinde komple şanzıman, 24.08.2000 de sağ ve sol cam krikosu, arka disk ve balatalar ile akülerin tamamen değiştirildiğini, ek olarak aracın parametrik üst şıpıldağın ses yapması nedeniyle onarılıp, sağ kızağının tamir edildiğini, arka sol amortisöre çamur girdiği ve patlak olduğunun yetkili servislerince belirlendiğini, tüm bu aşamalar sonrasında müvekkilinin en son olarak 60.000 km.lik olağan bakım için aracı servise götürdüğünde bu kez de ön diskler ile balataların değiştirildiğini, olağan bakım yapılıp aracın tekrar teslim alındığını, müvekkilinin bu defa da parametriğin çalışmadığını, frene bastığında direksiyonda ve fren pedalında titreme olduğunu fark ederek aracı tekrar servise götürdüğünü, bu kez servis yetkililerinin ön disklerin eğri olduğunu, yeniden yapılması gerektiğini, tüm kapıların alt fitillerinin alt kısımlarında paslanma olduğunu ve boyalarının pul pul döküldüğünü bildirdiklerini, 11.07.2001 tarihinde aracın son durumunu görmek ve bilgi almak üzere servise giden müvekkilinin aracı komple çıplak gördüğünde şok olduğunu, bu kez arabasının arka bagaj arkasının paslı, bagaj altı lastiklerinin geçtiği yivin çürük olduğunu, arka amortisör üzerinden arabanın bagaj koluna doğru çamur izleri olduğunu gördüğünde şaşkınlığının arttığını, bu konuda uzman çeşitli kişi ve kurumların görüşlerini aldığında ise kendisine henüz daha 66.000 km. de ve üstelik Mercedes gibi üstün nitelikler taşıyan bir aracın böylesi sorunlar yaşamasının, bu denli çok parçasının değişmesinin ve sanki büyük bir kaza atlatmışçasına boya ve kaporta işlemleri görecek bir duruma gelmesinin olanaklı olamayacağını, kesinlikle imalat hatası olduğunu bizzat inceleyerek söylediklerini, aracı son derece özenle kullanan müvekkilinin ardı ardına büyük sorunlar yaşaması nedeniyle maddi ve manevi mağduriyete uğradığından araçla ilgili olumsuzlukları 16.07.2001 tarihinde davalı Mercedes-Benz Türk A.Ş. 'ye yazdığı dilekçe ile dile getirdiğini, ancak davalı şirketin verdiği 25.07.2001 tarihli cevabi yazısında bir yandan kusurları örtülü olarak benimseyip özür dilemekle birlikte, aracın garanti süresi geçmiş olmasına karşın aracın kapılarının komple değiştirileceğini, ancak aracın değiştirilemeyeceğini bildirdiğini, müvekkilinin İzmir 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/205-118 nolu değişik işler dosyasında tespit yaptırdığını, bilirkişi tarafından yapılan tespit sonucu düzenlenen raporda "Mercedes marka bir otomobilin kaporta aksamında iki üç yıl gibi kısa bir sürede pas oluşması, bu kadar kısa sürede şanzıman değişmesi, fren diskinde eğilme olmasının rastlanır ve kabul edilebilir bir ayıp olmadığını, ... bu hususların tüketici tarafından bilinmesinin olanaklı olmadığını, zamanla meydana çıktığını, servisin sorumluluğunda olan bir ayıp da olmadığını, dolayısıyla otomobilin bu yönleriyle imalattan kaynaklanan gizli ayıplı olduğunu" kanaat olarak bildirildiğini, bu raporun da eklenerek davalılara aracın değiştirilmesi ve uğranılan zararların giderimine yönelik olarak İzmir 14.Noterliğinin 28.08.2001 tarih ve 19681 yevmiye no.suyla ihtarname gönderildiğini, Almanya 'daki üretici davalı şirkete ihtarname ve bilirkişi raporu yeminli çevirmen aracılığıyla Almanca 'ya çevrildikten sonra tebliğe çıkarıldığını, ancak davalıların ihtarnameyi tebellüğ etmelerine karşın bugüne değin aracın değiştirilmesi ve tazminat istemlerine cevap verilmediğini, böylece sürekli olarak maddi ve manevi anlamda acı çekip, psikolojik olarak da yıprandığını, dava konusu aracın gizli ayıplı olduğunun apaçık ortada olup, TTK.nun 4077 sayılı Yasa 'nın Garanti Belgesi ile Tanıtma ve Kullanma Kılavuzunun Uygulama Esaslarına Dair Tebliğin (TRKG M-95/1 16-117) ilgili maddeleri uyarınca aracın yenisi ile değiştirilmesi gerektiğini, müvekkilinin önceden öngörmesi olanaksız gizli (hileli) ayıplar taşıyan aracın yenisi ile değiştirilmesini, aracın kullanılmamasından ve çekilen büyük sıkıntıların ve duyulan üzüntünün giderilmesine yönelik olarak ortaklaşa ve zincirleme olmak üzere 100.000 DM tazminatın davalılardan alınmasını istemek zorunda kaldıklarını ifadeyle, davalılardan Daimler Crhrysler AG tarafından üretilip, Mercedes-Benz Türk A.Ş tarafından ithal edilen ve B. Otomotiv Ltd Şti 'nden satın alınan gizli (hileli) ayıplı aracın yenisi ile değiştirilmesine, uğranılan maddi ve manevi zararların bir nebze olsun giderilmesine yönelik 100.000 DM tazminatın davalılardan ortaklaşa ve zincirleme olarak alınmasına, karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili; mahkemece ilk celse sorulması üzerine istenen rakamın manevi tazminat olduğunu, bildirmiştir.
B- Davalı Tarafın Cevabının Özeti:
Davalı Mercedes-Benz Türk A.Ş. (dava dilekçesi 11.10.2001 tarihinde tebliğ edilmiş olup) vekili 18.10.2001 tarihli cevap dilekçesinde; aracın satışının yetkili bayi tarafından yapılmış ise de, davacıya doğrudan satış söz konusu olmadığını, davacının üçüncü kişiden satın aldığını, davanın şirketlerine ve onun bayiine yöneltilemeyeceğini, aracı ilk satın alan tarafından ortaya konulan bir gizli ayıp bulunmadığını, bu nedenle öncelikle davanın husumetten reddini, davanın muhatabının davacının aracı satın aldığı kişi olması gerektiğini, ayrıca davanın hem B. Kanunu, hem Ticaret Kanunu hem de TKHK.na göre zamanaşımına uğradığını, aracın müvekkili tarafından devir tarihinden itibaren 3 yıl on ay gibi uzun bir süre geçtiğini, gizli ayıp bulunmadığını, bunun davacı beyanları ile de sabit olduğunu, öncelikle davanın zamanaşımı nedeniyle, olmazsa esastan reddi gerektiğini, ifadeyle sonuçta davanın husumet, zamanaşımı ve esas yönünden reddini savunmuştur.
Davalı B. Otomotiv Sanayi ve Ticaret Ltd Şti (dava dilekçesi 13.10.2001 tarihinde tebliğ edilmiş olup) vekili 27.12.2001 tarihli cevap dilekçesinde; aracın davacıya satılmadığını başka bir kişiden aldığını, gizli ayıptan söz edilemeyeceğini, zira davacının baştan beri noksanları bilmekte ve ona göre servise gitmekte olduğunu, ayrıca zamanaşımı süresinin dolduğunu belirterek sonuç itibarıyla davanın reddini savunmuştur.
Davalı Daimler Chrysler AG şirketi (dava dilekçesi yurt dışı tebligat yoluyla 17.07.2002 tarihinde tebliğ edilmiş olup) vekilleri cevap dilekçelerinde; davanın zamanaşımı nedeniyle reddini, ayrıca gizli ayıp bulunmadığını, davacının baştan beri ayıplardan haberdar olduğunu, davanın esas yönünden de yerinde olmadığını, reddini savunmuştur.
"Davalılardan Daimler aracın imalatçısı, Mercedes-Benz ithalatçısıdır. Herne kadar B. otomotiv satıcısı ise de davacının ibraz olunan belgeler dikkate alındığında bu aracı ikinci el olarak G. isimli şahıstan satın aldığı, aracın 30.12.1997 tarihli fatura ile B. otomotiv tarafından satıldığı davacının da 11.9.1998 tarihinde G.Özcesur 'dan dosyada bulunan senetle satın aldığı anlaşılmaktadır. Davanın açıldığı tarih itibariyle davacının bu aracı satın aldıktan sonra yaklaşık 5 yıl kadar kullandığı görülmektedir. Zira satış senedi sözleşmesi 5.9.1998 tarihinde yapılmıştır, dava ise 5.10.2001 tarihinde açılmıştır, dosyaya ibraz olunan aracın garanti belgesinde ise 17 Aralık 1997 tarihli olup 1 yıllık garantisi vardır. hukuki inceleme başlığını taşıyan bilirkişi raporunun 4. sayfasında açıklandığı üzere davalılardan B. otomobil ltd. şti. davada hasım olamaz zira malı tüketiciye sunan tüketici ile sözleşme yapan kişi B. değildir. Malın bir acenteden satın alınmış ve el değiştirmemiş durumlarında acenteye karşı değiştirme talebi ileri sürülebilir. Mal el değiştirmiş ise, bunun muhatabının ya ilk alıcı -ki olayımızda dava dışı G. isimli şahıstır- ya da malı üreten kişi veya ithal eden kişi olabilir. Bu nedenle davalı B. otomotivin davada hasım olması mümkün değildir. Buna yöneltilen dava h. nedeniyle reddedilmiştir. Diğer Davalılardan Daimler aracın imalatçısı, Mercedes-Benz ithalatçısıdır. Davacının bunlara karşı sorumluluk davası açması mümkündür ve bunun incelenmesi gerekir. Bilirkişi kurulunun teknik bilirkişileri, araç üzerinde yaptıkları incelemede aracın 85.770. Km de incelemeye alındığını, teknik inceleme sonunda pek çok parçanın değiştirilmesine rağmen servislerde şikayetlerin çoğunun çözümlendiğini ve aracın normal olarak çalıştığını, sadece normal kullanım süreci içerisinde paslanma ve kapı aksamındaki çürümelerin uygun vasıflara sahip sacın kullanılmaması veya imalat aşamasında çürümelere karşı gereken koruyucu önlemlerin yeterince alınmamış olmasından dolayı bir gizli ayıp niteliğinde olduğunu belirtmişlerdir.
Öncelikle bu raporun bu bölümüne karşı tarafların herhangi bir itirazı yoktur. Teknik bilirkişilerin saptadıkları bu husus yönünde de zaten fazla bir tartışmaya gerek görülmemiştir. Garanti belgesinde açıkça görülmektedir ki araca verilen garanti süresi 1 yıldır. Y. 17.12.1998 tarihinde bir yıllık süre dolmuştur. Zamanaşımı süresi içersinde davacının herhangi bir değiştirme talebinde bulunmadığı görülmüştür. Zira, davacı aracı satın aldığında garanti süresi henüz dolmamıştır. Garanti kişiyi değil ürünü takip eder. Bu itibarla daha uzun bir süre verilmediği takdirde elimizde garanti belgesi vardır. Davacının korozyonu öğrendiği 2.7. 2001 tarihinde garanti süresi çoktan dolmuştur. Üretici ve ithalatçının süresinde yapmış olduğu zamanaşımının öncelikle irdelenmesi gerekir. Bu husus yasanın 4. maddesinde açıklanmıştır. Açıkça yasa daha uzun bir süre garanti verilmemişse malın ayıplı olması nedeniyle açılacak davalar, -ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile- iki yıllık zamanaşımına tabidir. Bu durum karşısında zamanaşımı süresi davacının teslim aldığı tarih göz önüne alındığında kesinlikle dolmaktadır. Davacı aracını 03.09.1998 tarihinde sözleşme ile almıştır. 2 yıllık süre dolduğunda 5.9.2000 tarihi etmektedir. Dolayısıyla garanti süresi de eklendiğinde daha uzun bir süre olmaktadır. Ne var ki yasa, satıcı malın ayıbını tüketiciden hile ile gizlemişse 2 yıllık zamanaşımı uygulanmaz demektedir. Hile iddiasının araştırılması gerekmiştir. Bilirkişi kurulunun raporunun 5 nci sayfasında bu husus ayrıntılı bir şekilde irdelenmiştir. İhmalin hile açısından geçerli olmadığı açıktır. Gerek BK.nun hileye karşı hükümleri gerekse TKHK nın ayıpla ilintili ve hile ile ilintili hükümleri dikkate alındığında (Sözleşmenin yapılış sırasında tarafların bir araya gelmelerini ve yakınlaşmalarını ve satıcının alıcıyı kasıtlı olarak yanıltıcı beyan ve davranışta bulunmasına yada tüketicideki gerçeğe aykırı kanaati bilmesine rağmen tüketiciyi aydınlatmayarak sessiz kalma yoluyla bu kanaatin güçlendirilmesini gerekli kıldığını) olayımızda hile yoluyla ayıbın tüketiciden gizlendiğine dair herhangi bir delil ve bilginin söz konusu olmadığını açık bir şekilde belirtmişlerdir. İşte bu nedenle davalıların yapmış oldukları zaman aşımı savunması zamanında ve süresinde olup bunlara yönelik davacının açtığı davanın bu nedenle reddi gerekmiştir."
Gerekçesiyle; "1-Davacının davalı B. Otomotiv San.Tic.Ltd.Şti.ne açtığı davanın h. nedeniyle reddine,
Bundan dolayı karar tarihindeki asgari ücret tarifesi uyarınca 75.000.000 lira ücreti vekaletin davacıdan alınıp davalı B. Otomotiv Sanayi Ltd. Şti. ne verilmesine,
2-Davacı tarafından davalılar Mercedes B. Türk A.Ş ve Daimler CHRYS 'ler aleyhine açılan davaların ZAMANAŞIMI nedeniyle reddine,
3-Davacı tarafından davalılar aleyhine açılan manevi tazminat talebinin şartları oluşmadığından reddine,"
Davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece karar yukarıda başlık bölümünde yer alan gerekçelerle "gizli ayıbın 11.7.2001 tarihinde öğrenildiği, zamanaşımı süresinin dolmadığı" kabul edilerek bozulmuş; davalı tarafın karar düzeltme istemi de oy çokluğu ile reddedilmiş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan şekilleri ile 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4. ve 13. Maddeleri:
Madde 4 - Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda yer alan veya satıcı tarafından vaad edilen veya standardında tespit edilen nitelik ve/veya niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mal veya hizmetler,ayıplı mal veya ayıplı hizmet olarak kabul edilir.
Satın alınan malın ayıplı olduğunun anlaşılması halinde; tüketici, malı teslim aldığı tarihten itibaren 15 gün içerisinde bu malları satıcı firmaya geri vererek değiştirilmesini veya ödediği bedelin iadesini veya ayıbın neden olduğu değer kaybının bedelden indirimini ya da ücretsiz olarak tamirini talep edebilir.Tüketici bu taleplerden herhangi birisini tercihte serbesttir.Satıcı,tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür.Ayıplı maldan ve/veya ayıplı malın neden olduğu her türlü zarardan dolayı tüketiciye karşı satıcı, bayi, acenta, imalatçı-üretici ve ithalatçı, müştereken ve müteselsilen sorumludurlar. Satılan malın ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz.
Satılan malın ayıbı gizli nitelikte ise veya ayıp tüketiciden hile ile gizlenmişse,satıcı 15 gün içerisinde kendisine başvurulmadığını ileri sürerek sorumluluktan kurtulamaz.
Satıcı daha uzun bir süre için garanti vermemiş ise,ayıplı maldan ve ayıplı malın neden olduğu her türlü zararlardan dolayı açılacak davalar, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslimi tarihinden itibaren 2 yıllık zamanaşımına tabidir. Ancak satıcı, satılan malın ayıbını tüketiciden hile ile gizlemiş ise, 2 yıllık zamanaşımı süre
'de "arka perde çalışmıyor, parktronikler çalışmıyor" şikayeti üzerine araka perde motoru değiştirildiği, parktronik tamirinin yapıldığı; 19.11.1998 tarih ve 12257 km 'de "sağ ön parktronik çalışmıyor, benzin sarfiyatı fazla" şikayeti üzerine H.H.T. kontrolü yapıldığı,parktronik tesisatının değiştirildiği; 16.2.1999 tarih ve 556 nolu iş emrine göre: 15472 km 'de yağ filtresi, yağ filtresi elemanı, silecek lastiği, hava filtresi, saf su ve motor yağının değiştirildiği, 15000 km bakımı yapıldığı; 15.11.1999 tarih ve 4125 nolu iş emrine göre : 30075 km 'de 30000 km normal bakımının yapıldığı, motor yağı, yağ ve hava filtresinin değiştirildiği; 21.4.2000 tarih ve 2000-2328 sıra nolu seri B faturasına göre: 37155 km 'de lastik takoz, motor taşıyıcı, arka fren diskleri ve tapa gibi parçaların yenilenerek, arka fren disklerinin ve motor takozlarının değiştirildiği; 8.6.2000 tarih ve 2000-3321 sıra nolu faturaya göre: 40256 km 'de iki adet plastik kelepçe değişikliğinin yanı sıra dört tekerlek balans ayarının yapıldığı arka düzenin ve rotların ayarlandığı; 15.8.2000 tarih ve 3417 nolu iş emrine göre : 45934 km 'de 45000 km bakımı yapıldığı, yakıt süzgeci, hava filtresi elemanı, buİiler, yağ filtresi, motor yağı, yakıt filtresi, kelepçe, bakır pul, fren balata yağı ve akünün yenisi ile değiştirildiği; Assyst A bakımı uygulanarak akü, buİi ve motor yağı değişim işçiliğinin uygulandığı; 27.3.2001 tarih ve 894 nolu iş emrine göre : 61632 km 'de 60.000 km Assyst B bakımının uygulandığı; 13.4.2001 tarih ve 235448 Seri A nolu fatura verilerine göre aracın hava filtresinin, üç tırnaklı buİilerinin, motor yağının, arka fren balatalarının, yakıt filtresinin silecek lastiklerinin, hava filtresinin, ön fren balataları ile ön fren disklerinin, balata fişleri ve fren balata yağlarının, V-kayışının, şanzıman yağının, motor yağının ve gerekli bazı ufak parçaların değiştirildiği, Jant doğrultma işçiliğinin yanı sıra fren diski ve balata değiştirme işçiliklerinin uygulandığı; 2.7.2001 tarih ve 1815 nolu iş emrine göre: 66121 km 'de aracın, dört kapı lastiklerinin bulunduğu bölgelerden çürümüş olduğu çürük kontrolü yapmak amacıyla kapılarının sökülerek kontrol edildiği; 12.6.2002 tarih ve 1645 nolu iş emri ile 9.7.2002 tarih ve 323163 sıra nolu seri C faturasına göre: 78705 km 'de Assyst A bakımı kapsamında saf su, süzgeç, hava filtresi, yağ filtresi, conta, otomatik şanzıman filtresi, yakıt filtresi, klima filtresi, muhtelif sayıda kelepçe,conta, bakır pulun yanı sıra motor yağı, şanzıman yağı, fişek ve sinyal ampullerinin değiştirildiği, lastik tamirat işçiliğinin uygulandığı; 21.9.2002 tarih ve 2937/5287 nolu iş emrine göre: Aracın 85358 km 'sinde arka frenlerin ses yapması nedeniyle fren kontrolünün, "araç yüke binince vites kolunun bulunduğu bölümden tırıltı şeklinde ses geliyor, arka camdaki stop lambasının bulunduğu kısımdan rüzgar sesi geliyor, sol ön kapı direk kısmından ses geliyor ve parktroniklerin kontrol ikazı verdikleri" şeklindeki şikayetler üzerine 25.9.2002 tarih ve 187961 sıra nolu seri H faturasına göre : Aracın ön ve arka fren balatalarının, fren braketi soketinin, arka fren disklerinin, balata fişlerinin, fren hidroliğinin, fren balata yağının ve burcun değiştirildiği, arka fren değiştirme işçiliğinin uygulandığı; Egemer servisinde 2.7.2001 tarihinde 1815 nolu iş emri ile yaptırılan kontrol sırasında ortaya çıkan kapı ve bagaİ tabanındaki çürümeler üzerine, davacının aracının yenisi ile değiştirilmesi talebi ile 16.7.2001 tarihinde Mercedes B. Türk A.Ş 'ye yazılı başvuruda bulunduğu; 25.7.2001 tarihinde Mercedes B. Türk A.Ş., aracın değiştirilmesini gerektirecek bir durumun olmadığı, ücretsiz olarak garanti kapsamında kapıların serviste değiştirilebileceği şeklinde davacı başvurusunu cevaplandırdığı," anlaşılmaktadır.
Davacı, 03.08.2001 tarihinde davalılardan M. Mercedes-Benz 'i hasım göstererek delil tespiti istemiş; bilirkişiden alınan raporda "tekrarlanan arızaların imalattan kaynaklanan gizli ayıp olduğu" görüşü bildirilmiştir.
Davacı vekilinin, 28.8.2001 tarihinde İzmir 14. Noterliği kanalıyla gönderdiği ihtarname ile, "gizli (hileli) ayıplı otomobilin yenisi ile değiştirilmesi ve otomobilinin kullanılamamasından doğan zararın giderilmesi, bunların yerine getirilmemesi durumunda hukuksal yollara başvurulacağı" ihtar edilmiştir.
İhtarnameye yanıt alamayan davacı vekili vasıtasıyla Tüketici Mahkemesine verdiği 05.10.2001 tarihli dava dilekçesi ile; gizli (hileli) ayıp olarak ifade ettiği ayıba dayanarak ve bu ayıbı son olarak yaptırdığı bilirkişi incelemesinde öğrendiğini belirterek aracın yenisiyle değiştirilmesi ve tazminat istemli eldeki davayı açmıştır.
Mahkeme, davalı tarafın zamanaşımı savunması ile davalılardan yetkili satıcının h. savunmalarını yerinde bularak davayı bu yönlerden reddetmiştir.
Davacı tarafın temyizi üzerine Özel Daire "gizli ayıbın 11.7.2001 tarihinde öğrenildiği, zamanaşımı süresinin dolmadığı" hususlarını vurgulayarak kararı bozmuş; davalı tarafın karar düzeltme istemini de oy çokluğu ile reddetmiştir.
Mahkemece önceki kararda direnilmiş; hükmü davacı taraf temyiz etmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık ; davaya konu araçta bulunan ayıbın hile ile gizlenmiş "gizli ayıp" niteliğinde ve buna göre davalı yanın "zamanaşımı definin" yerinde olup olmadığı, noktalarında toplanmaktadır.
İlkin, uyuşmazlığın temelinde yatan ayıp kavramı üzerinde durmakta yarar vardır;
"Tüketici yasası ile ilgili ayıba ilişkin düzenleme" 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4. maddesinde yer almaktadır.
Anılan maddenin birinci fıkrasında; "Ambalaİında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda yer alan veya satıcı tarafından vaat edilen veya standardında tespit edilen nitelik ve/veya niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mal veya hizmetler, ayıplı mal veya ayıplı hizmet olarak kabul edilir."denilmekte, devam eden fıkralarda ise buna ilişkin biçimsel koşullar sayılmaktadır.
Görüldüğü üzere; B. Kanunundaki ayıp kavramı ile yukarıda açıklanan 4077 sayılı Kanununun 4.maddesinde yer alan ayıp kavramları birbiri ile örtüşmektedir.
Borçlar Kanuna göre; bir maldaki ayıp; satıcının zikr ve vaat ettiği vasıflarda veya niteliği gereği malda bulunması gereken lüzumlu vasıflarda eksiklik olmak üzere iki türde ortaya çıkabilecektir. Bunlardan ikinci tür olan yani lüzumlu vasıflarda eksiklik şeklinde ortaya çıkan ayıptan bunun varlığını bilmese dahi satıcı sorumludur. Ayıp, maddi, hukuki ya da ekonomik eksiklik şeklinde ortaya çıkabilir. Bunlardan yola çıkılarak ;satıcı ve dolayısıyla teselsül ilişkisi nedeniyle ithalatçıyı maldaki ayıptan sorumlu tutmanın maddi koşulları ; ortada ayıp sayılan bir eksikliğin olması, ardından maldaki eksikliğin önemli olması ve ayıbın malın yarar ve zararının alıcıya geçtiği anda varolması, tüketicinin ayıbın varlığını bilmeden malı satın almış olması, olarak sayılabilir.
Yeri gelmişken belirtmekte yarar vardır ki, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun 'un 4. maddesinin gerek davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan/gerekse 4822 sayılı kanunla değişerek 14.06.2003 tarihinde yürürlüğe giren şeklinde; "satıcının/ayıba karşı sorumlu tutulanların daha uzun bir garanti süresi vermemesi/daha uzun bir süre sorumluluk üstlenmemeleri halinde ayıplı maldan doğan davaların/sorumluluğun ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslimi tarihinden itibaren 2 yıllık zamanaşımına tabi olduğu, ancak, satılan malın ayıbı tüketiciden satıcının hile ile/ağır kusuru veya hile ile gizlenmişse 2 yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamayacağı " hükmü yer almaktadır.
Hemen burada somut olaya baktığımızda; davalılar tarafından üretimi yapılıp , ithal ve satışa sunulan araçtaki, dava dışı üçüncü kişi tarafından satın alındığı 26.12.1997 ve ardından davacıya satıldığı 03.09.1998 tarihleri itibariyle, arızaların varlığı davacının müracaatı üzerine davalı tarafın yetkili servisince tespit edilmiştir. Parça değişiklikleri,yağlama, tamir gibi geçici tedbirlerle sorunun giderilmeye çalışıldığı,ancak yapılan tamir ve işlemlerden sonra da aynı tür arızaların ortaya çıktığı, böylece davacının araçtan beklediği verimi almasını önleyecek ölçüde arızaların tekrarlandığı, hatta özel olarak ve uzun süre için garanti edilmesine karşın kaborta ve metal aksamlarda paslanma ve çürümeler tespit edildiği, davacının yaptırdığı inceleme ve tespitlerde araçta üretim hatası ve arızalarının bulunduğunun belirlendiği, mahkemece yapılan incelemenin de aynı sonucu ortaya koyduğu, anlaşılmaktadır.
Yeri gelmişken belirtilmelidir ki, otomobil garanti belgesi ile satılmak zorunda olan sanayi mallarından biridir. Garanti belgesi, imalatçı veya ithalatçı tarafından düzenlenip, tüketicinin malı satın aldığı satıcı, bayi, acenta veya temsilci tarafından da tekemmül ettirilerek tüketiciye verilmelidir.
Nitekim, somut olayda da davaya konu araca ait garanti belgesi 17.12.1997 başlangıç tarihli olup, 1 yıl sürelidir ve azami tamir süresi 1 ay olarak gösterilmiş; ayrıca tercümesi yapılan belge ile üretici firma tarafından 30 yıl içten dışa doğru paslanmaya karşı, 30 yıl da marş ve arıza sorunlarına karşı garanti süresine tabi kılınmıştır.
Otomobilin garanti süresi içinde el değiştirmesi durumunda dahi garanti borcu ortadan kalkmayıp, satın alan tüketicinin de garanti kapsamından yararlanma olanağı vardır.
Garanti belgesinin verilmesi zorunluluğu kapsamında, yasa, satıcıyı/ayıba karşı sorumlu tutulanları, garanti süresi içinde malın malzeme, işçilik, montaj hataları nedeniyle arızalanması halinde ücretsiz onarım yapmakla yükümlü tutmakta, sık sık arızalanma sonucu maldan yararlanamama süreklilik gösterirse tüketicinin değiştirme talep edebileceğini ve bu talebin muhataplarınca reddedilemeyeceğini belirtmektedir.
Bu koşullar altında, değiştirme talebine karşı satıcı yanında bayi, acente, imalatçı-üretici ve ithalatçı da müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmaktadır (TKHK.m.13/f.3).
Bu bağlamda; olayın açıklanan gelişimi ve deliller karşısında araçta üretim hatası bulunup, bunun hile ile gizlenmiş gizli ayıp olduğunda kuşku yoktur.
Zira, Davalı üretici ve ithalatçı firmalar onarımı yetkili servis istasyonları eliyle yaptırmaktadır. Bu istasyonlar satılan araçların teknik özellikleri itibariyle arıza ve ayıbı doğru ve tam teşhis edebilecek, en kısa sürede ve tam anlamıyla giderebilecek elemanlar bulundurmak zorundadır. Deneme yanılma ile aracı tamire çalışan ve sorunun çözümünden uzak biçimde parça değişikliği yoluna giden servis çalışanlarının serviste bulundurulmasının sonuçlarının tüketiciye mal edilmesi düşünülemez.
Kaldı ki, üretim hatasının varlığını rahatlıkla tespit edebilecek nitelikte olması gereken servisin tüketiciyi sonuç alınamayan tamirlerle oyalaması ve arızanın belli periyotlarla tekrarlaması karşısında hilenin (hatta yasal değişiklikle ayrıca ağır kusurun da) varlığı belirgin olmakla davada zamanaşımının varlığından da söz edilemez.
Diğer taraftan, üretici firmanın ürettiği araç yönünden 30 yıl içten dışa doğru paslanmaya karşı, 30 yıl da marş ve arıza sorunlarına karşı garanti süresi tanıdığı, tercümesi yapılan belgeden anlaşılmasına göre satıcının/ayıba karşı sorumlu tutulanların yasada belirlenen zamanaşımı süresinden daha uzun bir garanti süresi vermesi, dolayısıyla da daha uzun bir süre sorumluluk üstlenmesi söz konusu olup, bu yönden de zamanaşımının varlığını kabule olanak bulunmamaktadır.
Emsal nitelikteki, Hukuk Genel Kurulunun 18.02.2004 gün ve 2004/4-29-83 sayılı ve yine 25.02.2004 gün ve 2004/ 4-84-99 sayılı kararlarında da aynı ilkeler kabul edilmiştir.
Şu durumda mahkemece, özel daire bozma kararına uyularak, işin esası incelenip varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken aksine gerekçelerle davanın zamanaşımı nedeniyle reddedilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 05.10.2005 gününde, karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğu ile karar verildi.

( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2005/4-487, K. 2005/553, T. 05/10/2005 - www.hukukturk.com )
Old 03-03-2009, 18:44   #8
ISIL

 
Varsayılan

Size bir karar daha :

Bence salt tamir fişini imzalamanız her sartta tamiri kabul ettiğiniz anlamına glemz. Yeni alınmıs bir arabada bahsi gecen hasar acıkca arabanın ayıbını ortaya koymaktadır. Bence araba o vaziyette halen duruyor ise derhal bir tespit yaptırıp belgeleyiniz.

Özü:
..... OLAYIN AÇIKLANAN GELİŞİMİ VE DELİLLER KARŞISINDA ARAÇTA ÜRETİM HATASI BULUNUP, BUNUN GİZLİ AYIP OLDUĞUNDA KUŞKU YOKTUR. ZİRA, DAVALI ÜRETİCİ ONARIMI YETKİLİ SERVİS İSTASYONLARI ELİYLE YAPMAKTADIR. BU İSTASYONLAR SATILAN ARAÇLARIN TEKNİK ÖZELLİKLERİ İTİBARİYLE ARIZA VE AYIBI DOĞRU VE TAM TEŞHİS EDEBİLECEK, EN KISA SÜREDE VE TAM ANLAMIYLA GİDEREBİLECEK ELEMANLAR BULUNDURMAK ZORUNDADIR. DENEME YANILMA İLE ARACI TAMİRE ÇALIŞAN VE PARÇA DEĞİŞİKLİĞİ YOLUNA GİDEN SERVİS ÇALIŞANLARININ SERVİSTE BULUNDURULMASININ SONUÇLARININ TÜKETİCİYE MAL EDİLMESİ DÜŞÜNÜLEMEZ.

DAVA : Taraflar arasındaki "tüketiciyi koruma " davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Birinci Tüketici Mahkemesince davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen 17.12.2002 gün ve 2002/452-2002/1852 sayılı kararın incelenmesi davacı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 10.07.2003 gün ve 2003/7048-9167 sayılı ilamı ile; (...Dava, ayıplı otomobilin yenisiyle değiştirilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece 4077 sayılı kanunun 4/4. maddesi uyarınca fatura tarihinden itibaren iki yıl geçtiğinden ve davacının araçtaki ayıpların hile ile gizlendiği hususunda herhangi bir iddiası olmadığı gibi bu yönde belge de ibraz edilmediğinden davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya kapsamına göre davacı tarafından 5.7.2000 tarihinde satın alınan Fiat Siena 1.2 tipi araç arıza göstermesi üzerine 2.7.2001, 18.7.2001, 23.3.2002, 13.6.2002 ve 13.8.2002 tarihlerinde beş defa arızanın giderilmesi için davalı şirketin yetkili servisine götürülmüştür. Serviste her defasında fren ön diskleri ve balatalar değiştirilmiş, aynı işlem defalarca tekrarlanmış, ancak araç belli bir süre sonra aynı arızayı göstermiştir. Davalının ürettiği aracın bakımı ve tamiri yine davalının yetkili kıldığı servislere aittir. Bundan çıkan sonuç davalı üreten ile servisler arasında bir hukuki ilişkinin varlığıdır. Servisler konularında uzmandırlar. Olayda, davacının aracı birden fazla tamire götürmesi nedeniyle servislerin aynı arazının tamirle giderilemeyeceğini, üretimden kaynaklandığını bilmeleri gerekir. Bunun davacıya söylenmemesi arızanın gizlenmesi ve davacıyı oyalama sonucunu da doğurur. Bu gibi durumlarda zamanaşımı işlemez. Şu durumda, işin esasının incelenip varılacak sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
Anılan yön gözetilmeden yazılı şekilde verilen karar usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Davacı 04.11.2002 tarihli dava dilekçesinde özetle; 04.07.2000 tarihinde almış olduğu Siena 1.2 S tipi aracı adına tescil ettirdiğini, 9000 km.ye geldiğinde fren tertibatında titremeler oluşmaya başladığını, 14835 km.ye geldiğinde bunun iyice rahatsız edecek boyuta ulaştığını, 02.07.2001 tarihinde fabrika yetkili servisinde garanti kapsamında fren disklerinin torna edilerek, balatalarının da değiştirildiğini, ancak arıza devam ettiğinden 18.07.2001 tarihinde yine aynı serviste garanti kapsamında fren ön diskleri ile balataların değiştirildiğini, ancak sorunun devam ettiğini, yine aynı servise 13.06.2002 tarihinde 30365 km iken aracın garanti kapsamında fren ön diskleri ve balatalarının değiştirildiğini, 13.08.2002 tarihinde aynı arıza tekrarlayınca bu kez fabrikaya dilekçe fakslayarak otomobilinin yenisi ile değiştirilmesini istediğini, iki buçuk aydır cevap verilmediğinden ve aracını da verimli bir şekilde kullanılmadığından, 4077 sayılı Kanunun 4. maddesi gereği ayıptan dolayı aracın yenisi ile değiştirilmesini, yaptığı ve yapacağı tüm masrafların davalıdan alınmasını istemiştir.
Davalı şirket vekili 17.12.2002 günlü ilk celsede vermiş olduğu cevap dilekçesinde; davalı gösterilen Tofaş Oto AŞ.nin Tofaş Türk Otomobil fabrikası tarafından devir alınarak isminin bu şekilde değiştiğini belirterek aracın 30.06.2000 tarihli fatura ile müvekkili şirketin bayii Birmot A.Ş. 'nin eski yetkili satıcısı C. Mot.Ar.Tic.San.A.Ş. den satın ve teslim aldığını, garanti süresinin Fiyat-Siena 1.2 S yönünden bir yıl olduğunu ,4077 sy 4/4 fıkrası gereği malın tüketiciye teslim tarihinden itibaren 2 yıllık zamanaşımı süresinin dava tarihinde dolmuş olduğunu, davanın zamanaşımı nedeniyle reddini, garanti süresini arıza yapmadan dolduran araçta sonradan ortaya çıkan şikayetlere dayanılarak değişim talep edilemeyeceğini, 4077 s.y. m.13 ve TRKGM-2001/6 s.Tebliğ m.14 deki şartların oluşmadığını, davanın esastan da reddini, savunmuştur.
Yerel Mahkeme; "Dava 4077 sy 4 ve 13.maddenin kapsamındadır.Dava konusu araç Ankara Trafik Tescil Müdürlüğünde 05.07.2001 tarihinde davacı adına tescil edildiği ruhsatnameden anlaşılmıştır.Yine dosyaya ibraz edilen servis fişlerinde normal bakımının yapıldığı gibi şikayet üzerine fren disk ve balatalarının muhtelif tarihlerde değiştirildiği ve bunların garanti kapsamında yapıldığı görülmektedir.4077 sy nın 4/4 madde ve fıkrasında belirtilen 2 yıllık zaman aşımı fatura tarihi ve tescil tarihi 05.07.2000 tarihi olması nedeni ile 06.07.2002 tarihinde sona erdiği ve davacının davasını 04.11.2002 tarihinde açmakla zaman aşımı itirazının yerinde olduğu ve davacı tarafından da araçtaki ayıpların hile ile gizlendiği hususunda herhangi bir iddia olmadığı gibi bu yönde herhangi bir belgenin de ibraz edilmediği ve yine araçtaki arızalar itibariyle hilenin şartlarının da oluşmadığı bu itibarla yasanın öngördüğü 2 yıllık zaman aşımı itirazının kabul edilmesi gerektiği" gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar vermiştir.
Davacı tarafın temyizi üzerine Y. Özel Daire; "Dosya kapsamına göre davacı tarafından 5.7.2000 tarihinde satın alınan Fiat Siena 1.2 tipi araç arıza göstermesi üzerine 2.7.2001, 18.7.2001, 23.3.2002, 13.6.2002 ve 13.8.2002 tarihlerinde beş defa arızanın giderilmesi için davalı şirketin yetkili servisine götürülmüştür. Serviste her defasında fren ön diskleri ve balatalar değiştirilmiş, aynı işlem defalarca tekrarlanmış, ancak araç belli bir süre sonra aynı arızayı göstermiştir. Davalının ürettiği aracın bakımı ve tamiri yine davalının yetkili kıldığı servislere aittir. Bundan çıkan sonuç davalı üreten ile servisler arasında bir hukuki ilişkinin varlığıdır. Servisler konularında uzmandırlar. Olayda, davacının aracı birden fazla tamire götürmesi nedeniyle servislerin aynı arazının tamirle giderilemeyeceğini, üretimden kaynaklandığını bilmeleri gerekir. Bunun davacıya söylenmemesi arızanın gizlenmesi ve davacıyı oyalama sonucunu da doğurur. Bu gibi durumlarda zamanaşımı işlemez. Şu durumda, işin esasının incelenip varılacak sonucuna göre karar verilmesi gerekir."gerekçesiyle kararın bozulmasına karar vermiş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hükmü davacı temyiz etmiştir.
Dava, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna dayanılarak açılmış, ayıplı araç imal edilmesinden ve tamirinden kaynaklanan malın aynıyla değiştirilmesi istemine ilişkindir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; araçta bulunan ayıbın hile ile gizlenmiş "gizli ayıp" niteliğinde ve buna göre davalı yanın "zamanaşımı definin" yerinde olup olmadığı, noktasında toplanmaktadır.
İlkin, uyuşmazlığın temelinde yatan ayıp kavramı üzerinde durmakta yarar vardır;
"Tüketici yasası ile ilgili ayıba ilişkin düzenleme 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4.maddesinde yer almaktadır. Anılan maddenin birinci fıkrasında; "Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda yer alan veya satıcı tarafından vaat edilen veya standardında tespit edilen nitelik ve/veya niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mal veya hizmetler, ayıplı mal veya ayıplı hizmet olarak kabul edilir."denilmekte, devam eden fıkralarda ise buna ilişkin biçimsel koşullar sayılmaktadır.
Görüldüğü üzere; B. Kanunundaki ayıp kavramı ile yukarıda açıklanan 4077 sayılı Kanununun 4.maddesinde yer alan ayıp kavramları birbiri ile örtüşmektedir. B. Kanuna göre; bir maldaki ayıp; satıcının zikr ve vaat ettiği vasıflarda veya niteliği gereği malda bulunması gereken lüzumlu vasıflarda eksiklik olmak üzere iki türde ortaya çıkabilecektir. Bunlardan ikinci tür olan yani lüzumlu vasıflarda eksiklik şeklinde ortaya çıkan ayıptan bunun varlığını bilmese dahi satıcı sorumludur. Ayıp, maddi, hukuki ya da ekonomik eksiklik şeklinde ortaya çıkabilir. Bunlardan yola çıkılarak ;satıcı ve dolayısıyla teselsül ilişkisi nedeniyle ithalatçıyı maldaki ayıptan sorumlu tutmanın maddi koşulları; ortada ayıp sayılan bir eksikliğin olması, ardından maldaki eksikliğin önemli olması ve ayıbın malın yarar ve zararının alıcıya geçtiği anda varolması, tüketicinin ayıbın varlığını bilmeden malı satın almış olması, olarak sayılabilir.
Yeri gelmişken belirtmekte yarar vardır ki, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun 'un 4. maddesinin gerek davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan gerekse 4822 sayılı kanunla değişerek 14.06.2003 tarihinde yürürlüğe giren şeklinde satıcının ayıba karşı sorumlu tutulanların daha uzun bir garanti süresi vermemesi daha uzun bir süre sorumluluk üstlenmemeleri halinde ayıplı maldan doğan davaların/sorumluluğun ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslimi tarihinden itibaren 2 yıllık zamanaşımına tabi olduğu, ancak, satılan malın ayıbı tüketiciden satıcının hile ile ağır kusuru veya hile ile gizlenmişse 2 yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamayacağı, hükmü yer almaktadır.
Hemen burada somut olaya baktığımızda; davacının satın aldığı ve davalı tarafından üretilerek satışa sunulan aracın satın alma tarihi olan 05.07.2000 'den sonra fren sisteminde arızanın varlığının davalının yetkili servisince tespit edilip, parça değişikliklerinden sonra da aynı arızanın ortaya çıktığı, davacı tarafın aracı götürdüğü yetkili servisçe parça değişiklikleri ve yağlama gibi geçici tedbirlerle sorunun giderilmeye çalışıldığı ancak davacının araçtan beklediği verimi almasını önleyecek ölçüde aynı arızaların toplam beş kere tekrarladığı, davacının fabrikaya başvurusundan da sonuç alamadığı, anlaşılmaktadır.
Bu bağlamda; olayın açıklanan gelişimi ve deliller karşısında araçta üretim hatası bulunup, bunun gizli ayıp olduğunda kuşku yoktur. Zira, Davalı üretici onarımı yetkili servis istasyonları eliyle yapmaktadır. Bu istasyonlar satılan araçların teknik özellikleri itibariyle arıza ve ayıbı doğru ve tam teşhis edebilecek, en kısa sürede ve tam anlamıyla giderebilecek elemanlar bulundurmak zorundadır. Deneme yanılma ile aracı tamire çalışan ve parça değişikliği yoluna giden servis çalışanlarının serviste bulundurulmasının sonuçlarının tüketiciye mal edilmesi düşünülemez. Kaldı ki, üretim hatasının varlığını rahatlıkla tespit edebilecek nitelikte olması gereken servisin tüketiciyi sonuç alınamayan tamirlerle oyalaması ve arızanın belli periyotlarla tekrarlaması karşısında davada zamanaşımının varlığından da söz edilemez.
Şu durumda mahkemece işin esası incelenip varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken aksine gerekçelerle davanın zamanaşımı nedeniyle reddedilmesi bozmayı gerektirmiştir. Direnme kararı açıklanan nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 25.02.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.

( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2004/4-84, K. 2004/99, T. 25/02/2004 - www.hukukturk.com )
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
hiç hayallerinizden sıfır aldınız mı? güher Site Lokali 3 02-05-2006 16:20
Sıfır Km.Araç Problemi Hk. hacım Hukuk Soruları Arşivi 3 23-03-2005 16:16


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07164097 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.